Tolga Bayraktar - Hakkında Yazdığı Tanıtım Ya ...

gezmeyi severim (Avrupanın tamamı, Kuzey Afrikanın yarısı, Asyanın bir dilimi [Pakistan, Afganistan, Hindistan ])
hele bisikletle oldumu (Geçen yaz İstanbuldan Bodruma kadar bir tur attım) demeyin keyfime
güzel bir dünya köşesi buldum mu oturur çizittiririm kafamda (Yağlı boya ve karakalem resimler yaparım, gerçi araladım biraz ama olsun, biraz karikatürüzede ederim)
dağ, bulut, köy, insanım demeden her güzelliği gözümle görüp anlamak isterim (fotoğraf yapmayı severim, belgesel mantığı ile bir konuyu ele almayı, bakışımı yansıtmayı severim)
birde mai bir denizin önünde durakladıysam bir karabatak gibi dalarım içine, dibine (scuba dalış yapmayı severim [dive master ])
çıkınca dünyanın yarısını yutarım iki, bilemedin üç lokmada (yemek yapmayı ve uydurmayı severim, italyan ve gaziantep mutfağından özellikle)
yinede sayılı günde, boş (hoş demek daha doğru) zamanımda yaparım tüm bunları
sonra yine renksiz işime dönerim (elektrik mühendisiyim)

ve bir şiir:

Kısa bir Son

Zaman tırmık’ıyla sürdü
____Kırk kışta kırk arşınlık alnımı karıştırdı
Zaman ateşi zapt etmeye söz vermişken mayası su ve toprak olan beni esir etti
____Yanmamak için, çilden bir heykel hareketsizliğine hap’ solmamak için onun keyfine uydum

Ama bak şimdi
____Üzerimdeki deri denilen kadife elbise pul pul oldu
____Beden denilen çerçeve resmi taşıyamadı, düştü, iki büklüm oldu
____Resmin ise boyaları çatladı, soldu

Kırmızı kadife bir lale iken içinde kurtlar barındıran dikenli sarı bir gül oldum
____Öldükten sonra, yapraklarıma eziyet edipte mis kokulu yağlar elde etseler neye fayda?
________Yinede çürüdü mü, ottan beter kokar gül
Yaprak kurdunun iştahı en tatlı, en yeşil yapraktadır
____Kuru kumral bir yalnızlık sardı içimi, kurtlanacak tarafım bile kalmadı

Baba yadigarı bir saate kandım
____Nasıl ki akrep bir sayıdan diğerine adım atmaz görünüyorsa
________Gençliğimde öyle kalıcı bir aldanmışlıkmış meğerse
Artık şimdi
____Sevgilimin gözlerinde olmayınca dış güzelliğim görebilirmi gönlünde iç güzelliğimi?

Yeni acılarım zamanın dünden çaldıkları, onlarla yanarım
____Ateşe atılmış bir kozalak gibi çatırdayarak ve sessiz çığlıklarla boğularak

Her sabah kalktığımda ve her gece yattığımda nasıl Güneşi ve Ay’ı buluyorsam
____Kendimi de hep aynı bulmayı ummuştum, her geçen gün yanılgımın izlerini daha derin anladım

Bağışta bulunmayan doğa ödünç verdiğini almaktan çekinmedi
____Gerçi kulak asmıyorum aynanın anlattıklarına, dinlemiyorum
________Sanki çok konuşup az anlatan bir ihtiyarlık içine girdim

Zaman karşısında çaresizliğim Okyanusun önündeki dik yamaçlı kayalar gibi,
____Er yada geç, birçok gel gitle, aşınıp yok olacağım

Işıkla beraber hayata karşı çırpınan, dakik çığlıklarla isyan eden bedenimden daha cesur bildiğim ruh
____Kalbin boşalmasıyla tek nefesle kaçtı, sessizce, belki de korkakça
Ama korkum ölüm karşısında yok oluşum değil,
Hayır, korkum hayatın ardında bir harcanış,
Geç gelen bir melek usuma ve yüreğime ateşten bir soru düşürdü
____“Ya Sonsuzluk insanın kendini harcamasından kısaysa? ? ? “ diye

29.03.2006 İstanbul