Şinasi Akay Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Anto ...

  • stack

    25.08.2025 - 13:27

    This is a stack of glasses.(Bu bir bardak yığını.) / İng.

  • pile up

    25.08.2025 - 13:26

    This is a pile of rubbish. (Bu bir çöp yığını.) / İng.

  • cash

    25.08.2025 - 13:25

    This is a wad of cash. (Bu bir tomar nakit para)

  • honest

    25.08.2025 - 13:20

    Honest (a-nıst) : Namuslu, dürüst, açık sözlü.

  • Pound

    25.08.2025 - 09:19

    Pound: Yumruklamak, vurmak.(Paund)
    Pound : Sterlin ( Paund)

  • tear

    25.08.2025 - 09:16

    Tear: Gözyaşı (tır)
    Tear: Yırtmak (ter)

  • one minutes

    25.08.2025 - 09:14

    Minute: Dakika (min-ıt) / İng.
    Minute : Minik, çok küçük (mai'nu:t)

  • to glimpse

    24.08.2025 - 15:33

    Glimse: Kısa bakış, göz atma, anlık bakış. / İng.

  • to throw

    24.08.2025 - 11:05

    Throwing up: Kusma.
    "I feel like throwing up": Kusacak gibiyim, kusmak üzereyim.
    She's throwing up.

  • chop

    23.08.2025 - 14:48

    Chop: Dalga, dalgalı su, duyun dalgalanması./ İng.
    "The sea is choppy today, so swimming is dangerous."

  • perfect

    22.08.2025 - 11:34

    The path is perfect for cyclists. (Yol bisikletçiler için mükemmel.)

  • went

    22.08.2025 - 10:59

    Go / Went / Gone.

    "Gone to" bir kişinin herhangi bir yere gittiğini ama henüz oradan dönmediğini belirtir. Yani giden kişi henüz ziyaretini bitirmemişse, genelde "Gone to" kalıbı kullanılır.
    - Lucia has gone to London.
    "Been to" kalıbı kişinin bir yeri hayatının herhangi bir döneminde ziyaret ettiği ve bunu bir tecrübe olarak aktardığı cümlelerde kullanılır. "Gone to" kalıbının tersine, "been to" cümlelerindeki özne, gittiği yerden dönmüş demektir.
    - Alberto has been to the park this morning.

  • eye

    20.08.2025 - 16:50

    The sun is in my eye.(Gözüme güneş geliyor.)

  • Sunrise

    20.08.2025 - 16:49

    The sun is in my eye: Gözüme güneş geliyor.

  • share

    20.08.2025 - 16:47

    Couldn't not share it: Paylaşmasam olmazdı./ İng.

  • to eat

    20.08.2025 - 16:46

    Couldn't not eat it: yemesem.olmazdı./ Ing.

  • say

    20.08.2025 - 16:44

    Couldn't not say it: Söylemesem.olmazdı./ İng.

  • The Dish

    20.08.2025 - 16:20

    "Fish and chips is my favorite dish."
    (Fish and chips, bulamaç kaplı kızarmış balığın patates kızartması ile servis edildiği sıcak yemektir. Yemek İngiltere'de ortaya çıkmıştır ve iki ana bileşeni göçmenler tarafından getirildiği için füzyon mutfağının bir örneği olarak sayılır.)

  • bottom

    20.08.2025 - 09:25

    Bottom fell out :
    - Aniden biten veya ters giden bir şeyi tanımlamak için kullanılan bir deyim.
    - Bir şeyin değerinin aşırı düşmesi.

  • to throw

    20.08.2025 - 09:11

    Throw away: Atmak, çöp atmak, boşa harcamak, ziyan etmek, heba etmek. / İng.
    Pick up: Almak, kaldırmak, kavramak, toplamak, toparlamak.

  • to throw away

    20.08.2025 - 09:10

    Throw away: Atmak, çöp atmak, boşa harcamak, ziyan etmek, heba etmek. / İng.
    Pick up: Almak, kaldırmak, kavramak, toplamak, toparlamak.

  • over the moon

    19.08.2025 - 22:31

    Sevinçten havalara uçmak, çok mutlu olmak./ İng.
    " I'm over the moon."

  • cooperare per competere

    18.08.2025 - 11:47

    Cooperare: İş birliği yapmak./ İt.
    İng.: To cooperate

  • stinky

    18.08.2025 - 11:35

    Stinky: Kokmuş, kötü kokulu./ İng.

Toplam 5173 mesaj bulundu