"Gone to" bir kişinin herhangi bir yere gittiğini ama henüz oradan dönmediğini belirtir. Yani giden kişi henüz ziyaretini bitirmemişse, genelde "Gone to" kalıbı kullanılır.
- Lucia has gone to London.
"Been to" kalıbı kişinin bir yeri hayatının herhangi bir döneminde ziyaret ettiği ve bunu bir tecrübe olarak aktardığı cümlelerde kullanılır. "Gone to" kalıbının tersine, "been to" cümlelerindeki özne, gittiği yerden dönmüş demektir.
- Alberto has been to the park this morning.
"Fish and chips is my favorite dish."
(Fish and chips, bulamaç kaplı kızarmış balığın patates kızartması ile servis edildiği sıcak yemektir. Yemek İngiltere'de ortaya çıkmıştır ve iki ana bileşeni göçmenler tarafından getirildiği için füzyon mutfağının bir örneği olarak sayılır.)
chop
23.08.2025 - 14:48Chop: Dalga, dalgalı su, duyun dalgalanması./ İng.
"The sea is choppy today, so swimming is dangerous."
perfect
22.08.2025 - 11:34The path is perfect for cyclists. (Yol bisikletçiler için mükemmel.)
went
22.08.2025 - 10:59Go / Went / Gone.
"Gone to" bir kişinin herhangi bir yere gittiğini ama henüz oradan dönmediğini belirtir. Yani giden kişi henüz ziyaretini bitirmemişse, genelde "Gone to" kalıbı kullanılır.
- Lucia has gone to London.
"Been to" kalıbı kişinin bir yeri hayatının herhangi bir döneminde ziyaret ettiği ve bunu bir tecrübe olarak aktardığı cümlelerde kullanılır. "Gone to" kalıbının tersine, "been to" cümlelerindeki özne, gittiği yerden dönmüş demektir.
- Alberto has been to the park this morning.
eye
20.08.2025 - 16:50The sun is in my eye.(Gözüme güneş geliyor.)
Sunrise
20.08.2025 - 16:49The sun is in my eye: Gözüme güneş geliyor.
share
20.08.2025 - 16:47Couldn't not share it: Paylaşmasam olmazdı./ İng.
to eat
20.08.2025 - 16:46Couldn't not eat it: yemesem.olmazdı./ Ing.
say
20.08.2025 - 16:44Couldn't not say it: Söylemesem.olmazdı./ İng.
The Dish
20.08.2025 - 16:20"Fish and chips is my favorite dish."
(Fish and chips, bulamaç kaplı kızarmış balığın patates kızartması ile servis edildiği sıcak yemektir. Yemek İngiltere'de ortaya çıkmıştır ve iki ana bileşeni göçmenler tarafından getirildiği için füzyon mutfağının bir örneği olarak sayılır.)
bottom
20.08.2025 - 09:25Bottom fell out :
- Aniden biten veya ters giden bir şeyi tanımlamak için kullanılan bir deyim.
- Bir şeyin değerinin aşırı düşmesi.
to throw
20.08.2025 - 09:11Throw away: Atmak, çöp atmak, boşa harcamak, ziyan etmek, heba etmek. / İng.
Pick up: Almak, kaldırmak, kavramak, toplamak, toparlamak.
to throw away
20.08.2025 - 09:10Throw away: Atmak, çöp atmak, boşa harcamak, ziyan etmek, heba etmek. / İng.
Pick up: Almak, kaldırmak, kavramak, toplamak, toparlamak.
over the moon
19.08.2025 - 22:31Sevinçten havalara uçmak, çok mutlu olmak./ İng.
" I'm over the moon."
cooperare per competere
18.08.2025 - 11:47Cooperare: İş birliği yapmak./ İt.
İng.: To cooperate
stinky
18.08.2025 - 11:35Stinky: Kokmuş, kötü kokulu./ İng.
She's Gotta Have It
18.08.2025 - 09:09She's keen on tennis. ( O tenise istekli) / İng.
grassy
18.08.2025 - 09:05Grassy: Çimenli, çim kaplı, çayırdan ibaret./ İng.
atasözü
17.08.2025 - 21:25" Her gün bal, bal demekle ağız tatlanmaz."
Omurga
17.08.2025 - 18:55Kimse önünde sürünmemek için ihtiyacımız olan organ.
willing
17.08.2025 - 18:49Willing: Hevesli, gönüllü, istekli, razı./ İng.
televisione
17.08.2025 - 15:59Televizyon. / İt.
Ing.: Television
inflation
17.08.2025 - 15:33Şişme, abartı, şişkinlik, enflasyon./ İng.
inflatable: Şişkin,şişirilmiş.
She's lying on an inflatable.
before sunset / gün batmadan
17.08.2025 - 14:30Sunset: Gün batımı./ İng.
Sunrise: Gün doğumu.
Sunrise
17.08.2025 - 14:29At sunrise: Gün doğumu. / İng.
Toplam 5140 mesaj bulundu