Sevgül Bahar Adlı Antoloji.com Üyesinin Şair ...

Yalnızlık...

Yalnızlık;
Bize haram imiş

Bir dilde bin bülbül
Aşk ile denize yazıla
Yakamoz olup
Görüle imiş

Aşığın gülmesi ağlamak
Gâhi ağlaması gülmek imiş

Kar yağıp dolu vuranda
Ama aşık yârda
Gönül Ummana dalanda
Dünyadan haberi olmaz imiş...

Amin...

Acıyı bal ede güzeller güzeli
Dertler gide dere olup aka ebedi
Gece kaçıp bula güneş sabahı
Çiçekler bulsun o yârin saçını

Sevgili şen olunca düğün bize
Nehir çoşunca nem toprak bize
Yâr gülünce neşe cümbüş bize
Güzeller güzeli aman acıya bize...

Sürgülese Yası...

Gözlerinden ırak eyleme harabı
Sen serap değilsin söndürme çerâğı
Bu garib topraktan esirgeme şarabı
Gam külü neşe dolsun gönder ataşı

Gamze oku bulsun viran ola sinemi
Zöhre yıldızı göre yıkık ola halimi
Yâr şavkı sara kement ola bağrımı
Saç neşeyi gülsün, ...

Bazende Gülmektir...

Aşk baştan aşağı gülmek
Olsada içre dertler ilmek
Yada, hani sırattan geçmek

Yâr benim yârim gibi yârsa
Aşkı meydan sofrası harsa
Dört meydanda dört kaşıkla
Oynamazsam aşkla yuh bana....

Vallahi bu güzelliğe sadece pes denir....

Neden...

Atı yön,
Yedi deniz türküde
Deli dumrul misali
Yollar kesip
Dağlar çekiyor önüme
Oysa ne yaptım ben
Denize köprüye.

Alırken hiç,
Nefeste sayılırmı deme
Verirken sensizliğe.

Düşmüşüm, ben, kendim
Yine, kendi kör kuyuma
Dipsizliğin dibine sessiz
Yürürken kendime
Bakarken ...

Yüreğim...

Zamanı tutsak eden mutluluk
Seni bulmak bir ümit
Yakalamak hayal
Şahin gibi olsa gözlerim
Ulaşmıyor ferim
Oysa tek yolmuş yüreğim
Münbit topraklar
Bağlar bahçeler
Ama uzanmıyor yüreğime ellerim
Yada gözlerim
Yeşermiyor kendi kendine
Bir ot bile
Hani yoz güllerim
Hadi uzat ...

Aklım Ermez...

Benim üçe beşe aklım ermez
Ezelden çekilmiş biletim
Herkese ne çıkar bilmem
Ama bu garibe yar çıkmış
O nereye derse ben oradayım
Vesselam..

Yüreğim Götür...

Ey sarı durnam selam söyle
Yar ilinden geçende

Sırat gibi köprülerden uçanda
Rüzgar götür yar ilinden geçende

Pınar görüp nice dağlar delende
Yağmur götür yar ilinden geçende

Köyler görüp süzüle nice yayladan
Türkü götür yar ilinden geçende

Hani var ya enginleri ...

Yakışırmı...

Benden bin selam olsun o yârin gözlerine
Kırmışım zinciri, prangaları bir bir ah ile
Seyraneyim kuralsız dönüyorum yüreğinde
O her dem gel derken kalmak yakışırmı bize

Gel ateş, gel külhancı sen bizi sevdin biz seni
Hiç görmemmi kırmızıda olan derin asaleti
O bizim yan ...

Yeni Gün...

Kaybolduk
Toprağımızda
Oysa gelmiştik uzaklardan
Hem çok uzaklardan
Dudaklarımızda şarap kokusu
Meyhane tozu nefesle
Karıştı ciğerimiz
Nice bir zaman
Sigara dumanı ile.

Ve bir gün
Bir düş gördüm
Tanıdık bir ses ‘gel’
Seslenen;
‘daha yakın, daha yakın’
Güldü ruhum ...

Değildir...

Gel güneş anlında yaşadığım
Kürekçiyim ateş önünde ben
Fırın ocağında herkez kaçarken
Ne senden geçtim ben ne ateşten

Gel ayırma sen yürek telinden
Sarmoşmuş gönül illa ezelden
Bilinmeze doğru yürürken ben
Ne şaraptan geçtim ne meyhaneden

Bin Sözünden evla söz var özgede
...

Bir tozdamı...

Sıra sıra asker dizilmiş gönül yollarıma
Ferman ile hüküm verilmiş kollarıma
Elden yaman işim dostun bağına
Girem dedim giremedim bakmaz zarıma

Uzakmıydı yoksa yakın yakına
Viran can ile kaldık kapıda
Sislermi iner imiş aşkın dağına
Çıkam dedim çıkamadım bakmaz ahıma

...

Her dem güneşe selam...

Sabah bir gece bir
Gökten kar yağsa başıma
Açmışsa bahar çiçek bir

Köşkü saray olmuş
Dağlarda mağra bir

Belimde terazi
Tartarım hiçim bir

Sigaranın ateşi varsa
Savrulan külüyüm bir

Sen bulamazsan beni
Ben nasıl bulurum
Seni söyle bir...

Öyle bir...

Öyle bir gel dedi ki
Bir kupkuru toprağımız
Birde adımız kaldı

Göç ettik sevgiliye
Bin kanatlı at ile
Ağladıkta viran bağında
Güller açtı bağrımda
Kırmızı kor ateş ile

Geceden çıkıp
Bin bir niyaz ile
Güldük sabaha...

Ondan...

Ey canımın cananı
Canımız
Gel külden değil
Ateşten söyle
Ne düne bak ne yarına
Nice gül ile andan söyle
Sıranlanmış gökte yıldızlar
Sen aşk burcundan söyle
Bizimkisi şaraptan imiş
Sen meyhaneden söyle
Söylesende hep
Yine ondan söyle...

Gül...

Gülün gülesi yok mu
Gece varsa sabahı
Hep güz yazı yok mu
Hasret ile halet olduk
Her kervana yoldaş
Rüzgarla dost bir olduk
Seyrane bize seyir olmuş
Her dem gönle bakar
Ateşi gül ile yakar olmuş
Bir kez gülde gönle
Elin mızrap vurup
Viran teli gül eyle..

Gel Külhancı...

Yürüdük toprakta
Viranı nadan

Meyhaneye girdik
Bulduk handan

Ne şaraptan geçtik
Ne gamdan

Attık zindana canı
Gördük canan

Yalvardık bin ah ile
Kadehi kor camdan

Bıraktık mevsimleri
Geçtik bahardan

Sattık aklı akıldan
Çoştuk semahdan

Mutluluğun ta k ...

Hey Canım...

Sözün sukutundayım
Aşkın ‘sus’ unda
Yirmidörtteyim, İzin yok
Hey canım..

Sarhoşum
Yürüyorum dümdüz
İşgal edilmişim
Hey canım..

Ne gam var ne neşe
İkiside keder olmazmı bize
Yârsız
Hey canım...

Neyim Var...

Aşığın kılıcı keskin gönlü ince olur
Bir ahında bin meydan tarumar
Bakışı ateşi canlar yakar
Dirisi birse ölüsü bin yaman olur

Gönülde bir tek var bir tek
Bin tanede olsa yine bir tek
Bu nehrin suyu nereye akar
Bu ırmak nereden gelir cancazım

Benim senlerden gayri ne ...

Yinede…

Ey türkü bakışlı yar
Ben gitmeyecek bir gelmekte
Sadece zirve olan dağ eteğinde
Bir değil bin iğne elimde
Ama öldüremem kendimi yinede

Bakma yazıp çizdiğime
Esirim bütün senlerine
Kulağımda küpe var küpe

Bir kere bak yüreğime
Acaba çevirmişmi gönlünü ikiye
Haydi bir kere gül ...

Değişmeden..

Sevgi değiştirmeden sevebilmektir
Sevgi ustanın boyasıyla boyanmaktır
Sevgi ustanın iğnesini kumaşına batırmaktır
Sevgi gahi iğne, gahi kumaş olmak

Aşk çılgınlık, aşk ateş üstünde yürümek
Aşk bütün saraylara bakmadan uçmak
Aşk kendi aklını atıp akıllanmak
Aşk kendini arama ...

Zaman...

Bin yıldır çorak toprağımız
Gönül görmemiş canımız
Güneş görmemiş

Bin yıldır uzağız senle
Zaman akmamış bu nehirde
Bahar gelmemmiş

Bin yıldır bahçemiz mahsun
Bağımıza gül konmamış
Bülbül sormamış

Bin yıldır meyhaneci yok
Sırra kadem başmış
Lal sunmamış

Bin yıldır nerd ...

Ne güzel hatıra bırakmak
Hasret öylede sürer böylede
Zaman çekmiş klıcını üstümüze
Ama aşk ile, aşk ile, aşk ile...