Ece Güven - Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı

Haberlerin içinden bir haber öylesine akıp gidiyor. Sakin ve normal bir tarzda anlatıyor Ntv'nin spikeri: 'x semtinde yeni bir diyet ve vejetaryen lokantası açıldı. Yemekler İtalyan usulü hazırlanıyor. Menüde her yemeğin içinde ne kadar yağ, ne kadar kolesterol bulunduğu belirtilmiş.' bu minval üzre akıp giden haberin sonunda lokantanın sahibi kahramanca açıklamalar yapıyor: ' kebap ve lahmacun kültürüne karşı mücadele veriyoruz.'

Mücadeleni sevsinler senin beyaz oğlan. Cici çocuk, pembe yanak; KORU BİZİ
KENDİ KÜLTÜRÜMÜZDEN; italyan mutfağını tattır bize; medeniyet öğret. yanık bağrımıza ve acılı kursağımıza italyan soslu bişeyler dök, fransızca azarla bizi, ingilizce döv.


Bütün bunlar olurken ekranda hafızam bir yıl kadar öncesine gidiyor ve bir haberi çıkartıp koyuyor önüme: 'İranlı turist adana kebabı fazla kaçırınca öldü! ' işte biz buyuz beyaz oğlan. Adana kebap yüzünden öleceğiz biz, lahmacun, mısır ekmeği, sırtı lacivert hamsi, alinazik ve şirden dolması yüzünden öleceğiz. Kaşıkla çatalı yanlış tutacağız ve daha tadına bile bakmadan tuz dökeceğiz kuru fasulyeye. Hadi gel beyaz çocuk, bize kebaptan nefret etmeyi öğret. Hadi gel de bir dene, gözlerimize bakarak italyan sosu hazırlamayı. Gel de, şu bizim kara, hem de kapkara semtlerimizde ekmek arası domates yiyen çocuklarımıza ve üzümü ekmeğe katık eden ihtiyarlara medeniyeti anlat. Et yemenin zararlarından bahset bize. Hadi gel beyaz oğlan, hadi gel...

Ey arsızların medeniyeti, pişkinlerin kültürü, densizlerin uygarlığı, boğazımızdan çaldığınız zenginliklerle kurduğunuz şatolarda gözlerimize baka baka incelip gözlerimize baka baka çıldırıyorsunuz. Aklınızı italyan usulü yiyip, vicdanınızı ingiliz stili süpürüyorsunuz. Siz orada abidik gubidik işlerle uğraşırken biz merdivenden düşen çocuklarımızı hastaneye bile götüremiyoruz burada. Çaresizliğin, olanaksızlığın, yoksulluğun bütün halleriyle yuvarlandığımız bu hayat soya fasulyesini mideye indirdiğiniz masaların çaprazına kurulan televizyonlara malzeme kılınırken; pişkin, densiz, iğrenç gülüşünüzle kameraların karşısına geçip ' kebaba karşı açılan topyekûn savaştan bahsediyorsunuz. Siz kimsiniz be, siz kimsiniz? Nasıl bir ülkede doğdunuz, hangi başkentleri başkent bellediniz, hangi lisanla rüyalar gördünüz geceleri? Hangi toprakların yamyamısınız siz? Hangi ülkelerin işbirlikçisi, hangi kültürlerin taklitçisi, hangi satırların hainisiniz siz? Hadi gel beyaz oğlan, hadi gel de bunları anlat bize. Seni bir güzel dövelim!