Gülce Kaş Adlı Antoloji.com Üyesinin Hakkında ...

  • Zeki Çelik
    Zeki Çelik

    06.09.2010 - 01:57

    RAMAZAN AYINIZ HAYIRLI,KADİR GECENİZ MÜBAREK,BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN TÜM DOSTLARIMI SAYGIYLA SELAMLIYORUM.Z.ÇELİK.

  • Merhaba sizi kurucusu bulunduğum ŞAİRLER DÜNYASI adlı gurubuma davet ediyorum gelirseniz çok sevinirim katılırsanız onur verirsiniz güzel paylaşımlarda buluşmak
    dileğiyle.Sevgilerimle

    Not:
    Gurubumuza üye olmanız için şair olmanız gerekmiyor Şair olmasanız bile şiir sever olmanız yeterlidir.

    Bu linki girerekte ulaşabilirsiniz
    http://gruplar.antoloji.com/sairler-dunyasi/

  • Yıldırım Yorulmaz
    Yıldırım Yorulmaz

    01.08.2010 - 10:44

    BİZLER ŞİİRDEN İNSANLARIZ
    HAYATIMIZI ŞİİR GİBİ YAŞARIZ


    *******Şiirden insanlar

    Şiire tutunmuş bahtsız duygular
    Sarıyor sarmalıyor buğulu mısralar
    Cümleden düşüyor göz yaşları
    Cümleye yansıyor kahkahaları
    Hisler çatışıyor sayfalarca
    Cengaver oluyor ağıt ile kahkaha
    Git deniyor giiit bir hışımla
    Geeel deniyor pişmanlıkla

    Baharda sevda gülü dikiliyor
    Hazanda sitemle kesiliyor
    Uzayıp gidiyor şiirden yollar
    O yollarda gezinen mecnunlar
    Şiirlerde can buluyor hayatlar
    Şiirlerde dağları aşıyor haykırışlar
    Belki yanacak dizelerce sayfalar
    Belki yanacak sayfadaki insanlar

    Yıldırım Yorulmaz

  • Şahin Şahenk
    Şahin Şahenk

    25.06.2010 - 12:25

    Ben Sensiz Sen Bensiz Hep Yarım Kalacak Bir Yanımız...
    Çabalama sakın anlamak için beni. Benim derdim bendeki benleri bendeki senleri seninle paylaşmak değil ki...Seninle anlam kazanmadı sahip olduklarım. Ben zaten güneşin parlak bir tepsi gibi kapladığı göğe yabancı değildim ki! Ayın oğluydum ben senden önce de. Simden bir örtü gibi üstüme örter ayı hıçkırıklarımla renklendirirdim dolunayı...
    Öpüşlerimi saklamadım hiç dudaklarına. İçimi kıpır kıpır yapan baharla taçlanan papatyaların sarı göbeklerinde de dolaştı dudaklarım sahip olamadıklarının acısını inci tanelerine dönüştürüp yanaklarına bir kolye gibi dizen çocuğun acısını da tattı pembe yanım...
    İstediğim için vardın hayatımda. Sana uyanan sabahlar katmak istediğim için düşlerimde soktum seni koynuma. Gülüşünün haylazlığını gözyaşlarının tuzlu tadını tatmak istediğim için “aşk”a düştüm bu deli oyunun kucağında. Sokaklarda yürüyen kendi geleceğine adımlar atan milyarlarca insandan ikisiydik yalnızca. Düşünsene olasılıkların sonsuzluğunu...Rastlantıysa çarpışmalarımızı ben kattım adımlarımıza...
    İçimdeki melankolik adamı besledim yokluğunla...Bir kırmızı kadehin içinde boğuldum yalnızlığımla.Adaklar adamadım kavuşmaların uğruna.Çünkü sen kadar sensizliği de istedim ben aşkın tadına doyasıya varabilmek adına. Özlemek istedim seni gecelerce uykusuz kalan bir kadının gözünü kapatıp rüyalara teslim olmasını istemesi gibi. Havai fişekler patlamalıydı gözlerimde seni yeniden gördüğümde...Kavuşmanın lezzetini sağlayan özlem değil miydi? Özlenmeyen bir yürekte aşk barınabilir mi?
    Bardaktan boşanırcasına yağan yağmurda elin elimde sarılmak istemedim yağmurlara. Yokluğunu yüklenip sırtıma şeffaflığında hissedebilmek istedim seni umarsızc****olaydı ıslanmak sırılsıklam saçakların altında zor olanı istedim; yağmurla değil varlığının kattığı yoklukla yıkanmak...Başardım canözüm az önce okşarken saçımın her bir telini bir sağanak özleminle sırılsıklamdım sensizliği her bir hücremde anla*****...
    Seni tüm bencilliğimle sevdim...Sevilme ihtiyacımın cevabıydın sen...Aşkın sendeki yansımalarıydı beni çeken. Yankılanan sesimdi sesindeki. Ben sevmenin bana ait olan kısmını sevdim. Deniz dibinin büyüleyici evreninden çıkıp vurgun yiyen yanını sevdim. Dingin doğanın içine kattığım fırtınayı sevdim...Belki seni değil seni sevmeyi; belki seni değil senin beni sevmeni sevdim...
    Bir senfoninin çok sesli ritminde hayalini giyinip süslü bir elbise gibi üzerime sonsuzluğa uzanan adımlarla dans etmekti istediğim. Sımsıkı sarıldığım bir beden yetmezdi ki bana. Kurallarla sınırlanmayan dokunmakla doyulmayan bir eşti beklediğim...İşte tam bu yüzden sendin istediğim..
    Uçurumların ürkütücü yüksekliklerinden uzanıp beni kurtaracak bir el istemedim. Zirvelerden diplere yuvarlanmanın tanımsız heyecanını tatmak istedim. Sakin limanlara dingin havalarda demir atmak istemedim. Alabora olmak deniz tuzuyla yıkanmaktı...Monoton bir huzuru değil tutkulu bir kaosu seçtim.Bana göre değildir düz çizgiler bilirsin sivri uçlu köşeleri severim...
    Bedenimin içinde sanki binlerce peri efsunlu sihirlerle ihtirasımı besledi. Dokunmak istemedim hemen artık benim için erkek kelimesinin anlamı haline gelmiş tenine. Beklemekti tutkunun dehşetini arttıran. İlk dokunduğunda delice istediğin adama içine yuvarlandığın zevk dehlizlerini anımsa...İçiçeydik bütündük tektik. İstediğim için karışmıştık birbirimize...
    Ayrılığın bir ahtapot gibi kollarını sardığı bir aşk istedim. Çünkü aşkı tüketecek kadar çok paylaşmak istemedim seninle...Paylaşıldıkça azalır tutku paylaşıldıkça eskir aşk. İstemedim sıradanlığın gri ezikliğiyle renklenen bir sevdayı. Özeldi özel kalmalıydı. Özlemeliydim hep seni istemeliydin hep beni. Kavuşamamanın yoklukların devasa gölgesi olmalıydı üzerimizde...
    Ben seni kavuşmak için değil kavuşmayı özlemek için sevdim...Öyle bir imza attın ki sol yanıma gizli gizli dolaşıyorsun bedenimin her yanında...Öyle bir yazıldım ki alnına taşıyorsun gitsen de dünyanın öbür ucuna...Buydu istediğim hayatıma anlam katan kadınım ben sensiz sen bensiz hep yarım kalacak bir yanımız...

  • Şahin Şahenk
    Şahin Şahenk

    07.05.2010 - 08:22

    geldiğinde
    ayrılığın taze yarası kanıyordu yüreğimin küçük havuzlarında
    hala gidenlerin numarasız bileti duruyordu
    öksüz sevdanın dipsiz uçurumlarında
    hüküm giymiş kelimelerim susuyordu
    uykusuz gecelerin sabıkalı sabahlarında
    korkuyordum aşktan
    kaçıyordum sevdadan
    zamana bir kere yenilmişken
    korktum seni delice sevmekten
    ama yalnızlığın sokağından kaçıp
    gülüşlerine sığındım
    ayrılığı satırlara gömüp
    yüreğinde yaralarımı sardım

    sen gelmiştin artık
    herşey daha güzeldi artık
    seninle nefes alıyor
    seninle yaşıyordum sanki
    gülüşün güneşim olmuştu perdelerimde
    gözlerin ateşim olmuştu üşüyen tenimde

    öyle güzeldiki seninle herşey
    pamuksu bulutların üstünde
    gözlerini çiziyordum küçük ellerimle
    hasretimin rüzgarı ilişse de tenine
    yüzüne güneşi seriyordum öksüz yüreğimle

    yağmur yağıyordu kentime
    ayrılığını müjdelediğin saatlerde
    seni severken gidiyorum deyip
    yalnızlığımı hediye ettin yüreğime
    gidiyordun
    ben ardından ağlayamıyordum bile
    susup kalmıştım bıçağın keskin yüzünde
    gidiyordun
    ve ben tek kelime söyleyemiyordum
    elleimle ördüğüm sevdamı
    ayrılığınla söküp gidiyordun
    ve ben ardından ağlayamıyordum bile

    sevdanda bir bahar göremeden gittin
    mevsm bahar olsa da
    sonbahar anılacaktır ömrüm
    herşeye zamana gömüp gittin
    ben ise boynumu yalnızlığa büküp
    yalnızlığınla kanayıp durdum
    bedenimden yüreğimi söküp
    yokluğunda kelimelerimle sana sustum
    tek bir cümle kurmadım gisişine
    hiçbir zaman suç giydirmedim sevgine
    gitmeliydin
    ve bir sabah çekip gittin

    gün gelecek adımı unutacaksın
    gün gelecek hiç yaşanmamış deyip sevdamı kibritsiz yakacaksın
    hakkındır sevgili
    unutabilirsin beni
    bana ait herşeyi yakabilirsin
    ama bana unut deme
    ayrılığa kurşunları örüp
    ölüm olsada ömrümün
    bana seni unutmamı söyleme
    çünkü biz seninle hayat kadar yalan
    ölüm kadar gerçektik

    yokluğuna inat
    yaşatacağım seni
    çünkü benim kitabımda
    unutmak ölmekti...

Toplam 5 mesaj bulundu