Netice Netice - Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı

Sadece bil istedim…

Evet, şimdi bunu hiç çekinmeden söyleyebiliyorum. Dudaklarını dışa bükerek konuşmanı özledim, koluma sarılıp elma şekeri isteyen çocuk edasıyla günün en küçük telaşlarını değerli kılmanı özledim.
Seni özledim
Aslında ben bunu söylemekten hiç çekinmedim. Üzerime yapışan ve ne yaptıysam atamadığım üvey evladım olan vakarımın kusuruna bakmadan ve arzularımın hiçbirine laf ettirmeden koşturduğum gecelerde arka bahçeye bakan bir pencerenin kenarına kapı komşu cümleler kurdum. Kurduğum cümlelerin hiçbir öğesinden çekinmedim ve zira hiç sözde öznelerim olmadı benim.
Seni özledim
Şimdi, sana kurduğum cümleleri bulut yapıp yolladığım pencerede ve gece yarısı kapısına dayandığım adı cadde olan bir evde yanan benliğimin izlerini devşiriyorum çıkarsızca. Sonrası yok, biliyorum ve belki de bu yüzden bu kadar sarılıyorum.
Seni özledim
Sadece bil istedim…
-
Yüreğimizde, tıpkı bakmaya doyamadığımız, tüm güzellikleri kıyasladığımız doğa gibidir, çünkü güneşiyle yağmuruyla toprağıyla bu muhteşem doğa tam anlamıyla yalan söylemeyi başaramayan bir şeydir, yüreğimiz gibidir. Beynim, mantığım, kitaplar ne derse desin, yürekten kopup gelen duygular sadece doğruyu söylüyor, seni istiyor. Ben yıllardır kopuk yaşamlar içerisinde mantığımın dediği yerde oluyordum, yüreğimi sanki karanlıklar içerisine hapsedip riyakarlığın aydınlattığı dünyada ışık görüyordum. Ama şimdi bir meleğim var ve ben bir zamanlar kaf dağının ardı gibi gördüğüm yerdeyim, oradayım yorulduğum yerdeyim, buraya gelmek ömrümün büyük kısmını almış olsa da ben burada mutluyum. Hüzünlerime tutsak olduğum anlarda, içimde sana olan sevgimin verdiği enerjiyle, yıllardır izlediğim dünyaya, yeni görüyormuş gibi bir kere daha bakıyorum, sanki seninle nefes alıyorum. Seni görmediğim ve sesini duymadığım anların geçmiş ve gelecek tarihi fark etmiyor, var olduğunu, gerçek olduğunu biliyorum. Ruhum ve kalbim, denizlerin günbatımı gibi sana doğru hızla çekiliyor, hissettiklerimi kelimelere dökemesem de seni yüreğimin en derin yerinde hissediyorum. Sana diyemediğim her şeyi bulutlara, kuşlara, kimsenin fark etmediği salınan yapraklara, kah fısıldayarak kah çığlık çığlığa bağırarak diyorum ve bunu hep demeliyim, benim bir meleğim var.

-
Kendini de al git. Ama öyle sessiz, öyle sakin, öyle yapmacık veda sözlerini katıp da yoluna. Sanki seninle pek sıradan bir tramvay durağında sözleşmiş gibi. Sanki bana “Sen git, ben hemen geliyorum” demişsin gibi. Git kendini bana bırakmadan…
Kelimeleri de al git. Yeni sözler söylemek gerek artık. Başka şehirlerden başka diyarlara. Sadece formu değişiyor sevdanın. Yoksa biz aynı biz, dünya aynı dünya ve her dem bir yanı kanayan baştan kabul sevgimiz…
Sesini de al git. Bana bırakırsan aklım almaz, içim kaldırmaz, nefesime sığmaz. Dudaklarını dışa bükerek söylediğin sözler büyür bir yanımda. Bir yanım öksüz kalır bırakırsan. O yanım da sen olursun bir ihtimal, dayanamam.
Saçlarını da al git. Ama almışken bin bir rengini koyup da çantana. Olur ya bir çiçekten, bir denizden, bir gökyüzünden, bir ağaçtan, bir geceden ilişirse gözüme renklerin, üzülürüm, çok kötü olurum, bildiğin gibi değil olurum. Çok şey düştü gözümden, hepten yok olurum.
Git hadi bakma öyle. Beşinci sınıf şarkılardaki gibi son anda “Gitme” diyecek hâlim yok, ben o hakkımı çoktan tükettim, belki de boşa harcadım, özür dilerim.
Git ki bir dönüş edin kendine..