Romantikoss Favorites Adlı Üyenin Nedir Yazıl ...

  • Esmaül Hüsna

    03.08.2025 - 23:19

    yani kim bir insanı hatta herkesi cehennemde diye affedebilir ki
    sonuçta kitap okuyordur diye affedebilirsin

    okurken

  • Esmaül Hüsna

    03.08.2025 - 22:50

    cehennemde gezerken elaleme yük olmayız bari

    BİZ.

  • Esmaül Hüsna

    03.08.2025 - 21:53

    “Allah’ım! Faydasız bilgiden, huşû duymayan kalpten, doymayan nefisten ve kabul edilmeyen duadan sana sığınırım.”

    Benî Âmir heyeti ile birlikte Resûlullah’a geldiklerinde onu kabile li
    derlerini övdükleri birtakım ifadelerle methettiklerinde Hz. Peygamber’in
    tepkisini çekmişlerdir. Abdullah b. Şıhhîr şöyle anlatmaktadır: “Biz Hz.
    Peygamber’in yanına geldik. Ona selâm verip, ‘Sen bizim velîmizsin, sen
    bizim efendimizsin! Bizden daha güçlü, daha kudretlisin! Bizden daha fa
    ziletlisin. Sensin cömert, misafirperver olan!’ deyince şöyle buyurdu: ‘Ne
    söyleyecekseniz söyleyin! Şeytan sizi kendi vekili yapmasın!’”6

  • Esmaül Hüsna

    03.08.2025 - 21:45

    beni kim sandığını söylese
    ona da yetermiş
    bana da yetermiş

    ama söyleyememiş

  • Esmaül Hüsna

    03.08.2025 - 17:27

    HAAAAaaaa
    SİZE CEHENNEME GİT DERKEN AKLIMIN YOLUNU BULAMAMIŞ

    HAAAaaaaa
    !!!

    NE YAZARSA YAZSIN "HAAA" DERMİŞ

    bunlar 5 kişi mi

    filmmiş
    9000 kişi mi müzikmiş

    GEBER dese iyi
    belki şarkı seni affetmiş

    bir kişi seni anlamış
    o da sana inanmıyormuş

    BU bir de böyle Allah diyor öteki türlü

  • Esmaül Hüsna

    03.08.2025 - 17:20

    haddini bilmeyen bir aptalla
    bir konuyu bilmeyen bir aptal aynı olmuyor demek ki

    siz evrende izi olmayan bir cehennemi ararken

    Allah Peygamber diyenler ne yazık ki huzurdan, amaçlarından, sevdiği bir nefesten bile mahrum kalıyor

    bütün hatalarınıza da gülüp -bak bu konu o kadar zordu ki yapamadım diye

    KİM KARDEŞİM SİZİN SINAV KÂĞIDINIZ Kİ

    üç kere cehennem demiş bir sınav kâğıdımdan ibaret beyniniz konu her açıldığında bizim okul

    OKUL KALDI MI

    İNSANLAR SÜRGÜNDE
    İNSANLAR AÇ
    İNSANLAR MUTSUZ

    üstümüzden geçinemeyeceksiniz

  • Esmaül Hüsna

    03.08.2025 - 17:04

    HİÇ KİMSE SİZİ KURAN'A İKNA ETMEK ZORUNDA DEĞİL

    siz de bunu anlayın

    biri kitap diyor
    biri allah büyüktür diyor
    biri de peygamberin kavliyle diyor

    peki

    dünyaya size mi indi kitap
    veya cennetten bir vahi mi aldınız

    diye soruyor o zaman kitap

    ne okursan oku
    bu konu da bu

    ÜNLÜ BİRİ DAHA MI MASUM

    ünlü peygamberindir

    sen bana ünsüz diyemiyorsun

    BU EZİYETİN KÖKÜ EVRENDEN KAZINACAKTIR

    MÜMKÜN DEĞİL BENİM BİR SES RESİM ZULMÜNÜ İNTERNET SANMAM VE BUNUN ARKASINA SAKLANIP SİZİN KARŞINIZDA SESSİZLİK TAKLİDİ YAPMAM

    imkansız

    nerede bu diğer kitaplar

    ???

    INTERNETİ KAPATMAKLA OLMUYOR BU İŞLER

  • Esmaül Hüsna

    03.08.2025 - 15:38

    kitapta yazmıyor olsaydı
    ses kütlesi nedir
    ruh dolu resim zulmü
    okutmamak
    susmamak
    avaz avaz bağırmak

    ben de yazmazdım

    tuzak nedir diye mi soracaktım yani
    bu dünyada da bu konu bu -şeytan

    o zaman her şeytana uyanı cehenneme mi atacaklardı
    o zaman her ses duyan deli mi
    o zaman her resmi görünen arkadaşın mı
    kaderin mi

    hayır

    allah yok edebileceği bir zulmü neden yok etmedi

    o zaman herkes bu açıdan mesul oluyor
    kimin zerre kadar suçu varsa bu konudan çıkıyor

    o zaman nasıl sustu yardım dileyince

    cehennem diyerek

    bana mı kaldı cennet sanmak

  • Esmaül Hüsna

    03.08.2025 - 15:29

    son olarak

    ülkemiz için hayırlı olan neyse o olacaktır
    bence de öyle olsun

    bu konunun etrafında varsayımlar olmasından kimse hoşlanmamalı

    ZATEN BU KONU.

  • Esmaül Hüsna

    03.08.2025 - 15:11

    neden anlayamıyorsunuz anlayamadım
    bence allah her bir evreni ikna etsin ki ben ses müsvettesi veya resim ruhu tanımak istemiyorum

    haddini önceden aşıp sonradan kim olmadığınızı anlayacaktım
    daha da tuhafı kimsenin umrunda olmayan konular sadece kitap sanılıyor kitap da kimsenin umrunda değil

    bundan da beteri insanların iki sayfalık yazı yüzünden arkadaş olabileceğimizi veya olamayacağımızı sanması

    yani siz böyle mi dizi film yazıyorsunuz

    bu toplumda hiç mi normal insan yok
    hiç mi sanatçı yok
    hiç mi meslek sahibi yok
    o mesleklerin hiç mi önemi yok
    yazı yazmanın manası mı yok
    ilim nedir anlayan bir kişi de mi yok
    kendi merakına yenilen bir kedi bile mi yok

    en kendini bilmez insan ben de bir film izledim sen de diye sana sahip çıksa hoşuna gider miydi

  • Esmaül Hüsna

    03.08.2025 - 13:27

    Hayır.

    meselâ
    ben toplumda x biri olmakla kendi yerimi
    daha iyi bir çalışma yapmakla
    aynı konuda Allah'ın rızkını dilemek
    bazen daha geri planda kaldığımda
    b toplum bu da böyle bir bence denildiğinde aynı yerde kalabilmek

    vs vs

    bu konu da öyle (1. sayfada)

    :)

  • Esmaül Hüsna

    03.08.2025 - 12:17

    Evet

    Bu mesela Peygamber efendimiz kimseyi taklit etmemiştir
    sevmezmiş çünkü

    Kendisinin yerine peygamberlik teklif edenlere de yeryüzü Allah'ın ve ona dilediğini varis kılar demiştir.

    Bunlar okumadan pratikte uygulanacak şeyler olmadığı gibi
    İnsanın temel amaçları da toplumda x bir birey olduğu kadar
    Yani okumanız lâzım sadece

    :)

    İyi okumalar.

  • Esmaül Hüsna

    03.08.2025 - 10:22

    “Ey Muhammed! vallahi, yeryüzünde bana, senin yüzünden daha
    sevimsiz bir yüz yoktu. Fakat şimdi senin yüzün bana bütün yüzlerden
    daha sevimli hâle geldi. vallahi, bana senin dininden daha sevimsiz gele
    ni yoktu ama şimdi senin dinin bana bütün dinlerden daha sevimli oldu.
    vallahi, bana senin beldenden daha sevimsiz olanı yoktu, ama şimdi se
    nin belden bana diğer beldelerden daha sevimli hâle geldi. Ben umreye
    gitmek üzereyken senin atlıların beni yakaladı. (Şimdi) bu konuda bana
    ne dersin?” Allah Resûlü onu (Müslüman olmasından dolayı) müjdeledi ve
    umre yapmasına izin verdi. Sümâme, Mekke’ye gelince, müşriklerden biri
    ona, “Sapıttın mı yoksa?” diye sordu. O da, “Hayır. Fakat Allah’ın Resûlü
    Muhammed’le (sav) beraber İslâm’a girdim.” dedi ve ekledi: “Allah’a ye
    min olsun ki Resûlullah izin vermedikçe Yemâme’den size bir buğday
    tanesi bile gelmeyecek.”

  • Esmaül Hüsna

    03.08.2025 - 10:09

    Daha önce zikrettiğimiz kıyamet sahnesini anlatan hadisin deva
    mında Resûlullah Efendimiz, insanların Hz. Âdem’in tavsiyesine uyarak
    Hz. Nuh’a müracaat ettiklerini anlatır. İnsanlar ona, “Sen yeryüzü halkına
    gönderilen ilk resûlsün ve Allah seni ‘şükreden bir kul’ olarak niteledi. Rabbinin
    katında bize şefaatçi olmaz mısın?” dediklerinde, Hz. Nuh kavmi aleyhine
    yaptığı duayı hatırlatarak “Kendim, kendim!” diye kendi telaşına düştüğü
    nü belirtir ve Hz. İbrâhim’e gitmelerini tavsiye eder.1

    Enes b. Mâlik anlatıyor: “Bir adam Resûlullah’a, ‘Ey yeryüzünün en
    hayırlısı!’ şeklinde hitap etmişti. Bunun üzerine Allah Resûlü (sav), ‘Bu
    (söylediğin) İbrâhim aleyhisselâmdır.’ buyurdu.”

    Kur’ân-ı Kerîm’de, Cenâb-ı Hakk’ın kudretinin eseri olarak yaratıl
    mış hayvanların2 yeryüzünde yürüyenleri ve gökyüzünde süzülenleriyle
    birlikte tümünün tıpkı insanlar gibi birer ümmet oldukları bildirilmiştir.3
    Yaratılışları itibariyle insanlardan farklı olarak her biri değişik özellikle
    donatılan bu canlı sınıfı, her ne kadar insanlar bunu fark edemese de ken
    di hâl dilleriyle, tabiatlarına uygun olarak Rablerini tesbih etmektedirler.4
    “Göklerde ve yerde bulunanlarla dizi dizi kuşların Allah’ı tesbih ettiklerini gör
    mez misin? Her biri kendi duasını ve tesbihini (öğrenmiş) bilmiştir.” buyuran
    Allah Teâlâ,5 yerde ve gökte hayvanların O’na secde hâlinde olduklarını6
    ve kendi dilleriyle onu tesbih ettiklerini haber vermektedir.7

  • Esmaül Hüsna

    03.08.2025 - 09:57

    Bununla birlikte, maddî olarak destek olma veya ibadetler konusun
    da kolaylık gösterme gibi davranışların yanında yeni Müslüman olanlara
    gösterilen samimiyet ve hoşgörü de kalplerin kazanılmasında oldukça et
    kili olmaktadır. Bunun en güzel örneğini Peygamberimizin müezzini Ebû
    Mahzûre’nin İslâm’la tanışma tecrübesinde görmek mümkündür. Allah
    Resûlü, Huneyn Seferi’nden döndüğü sırada ashâbına namaz için ezan oku
    malarını emretmişti. Bu sırada orada bulunan Ebû Mahzûre, Kureyşli genç
    arkadaşlarıyla birlikte bağıra bağıra alay ederek okunan ezanı taklit etmeye
    başladı. Henüz Müslüman olmadığı için Allah Resûlü’ne karşı düşmanlık
    besleyen Ebû Mahzûre’nin güzel sesi Hz. Peygamber’in (sav) dikkatinden
    kaçmamış olacak ki onu yanına çağırarak kendisine ezan okumasını istedi.
    Ezan okurken sesini makamlı bir şekilde yükseltmesi gerektiğini söyleyerek
    ona ezan okumayı bizzat öğretti. Sonrasında bir miktar gümüş para verip
    yüzünü okşayarak, “Allah seni mübarek kılsın, bereket üzerinden eksik olma
    sın.” diyerek ona dua etti. ve bundan sonra başlangıçta Allah Resûlü’nden
    18
    B27 Buhârî, Îmân, 19;
    vM3/948 vâkıdî, Meğâzî,
    III, 948.
    19
    D3026 Ebû Dâvûd, İmâre,
    25, 26.
    635
    HADİSLERLE İSLÂM
    TARİH VE MEDENİYET-I
    ve ezandan nefret eden bu güzel sesli genç, Hz. Peygamber’den izin iste
    yerek Mescid-i Harâm’ın seçkin müezzinlerinden birisi oldu. Sevgili Pey
    gamberimizin yakın ilgisi ve duası sayesinde mi, verilen küçük hediyenin
    vesilesiyle mi yoksa bu zarif davetin tesiriyle mi bilinmez, Allah bu gencin
    kalbinden nefreti söküp oraya imanı yerleştirivermişti.2

    Hz. Peygamber’in, “Müşriklere muhalefet edin; bıyıkları kısaltın,
    sakalları uzatın.”,10 “Yahudi ve Hıristiyanlar (saç ve sakallarını) boyamazlar,
    siz onların aksine davranın.”,11 “Bıyıkları kısaltın, sakalları uzatın; Mecûsîlere
    benzemeyin.”12 ifadeleri ile öyle anlaşılıyor ki taklit ve özentiyi engelleme,
    Müslümanlara o günün şartlarında özgün bir kimlik ve görünüm kazan
    dırma amacı gütmüştür.

    Resim yasağı, elbette haç şekillerini ihtiva eden eşyalara has değildir.
    Allah’ın yaratışını taklidi çağrıştıran ve tapınma amaçlı yapılan her türlü
    uygulama ve ürün bu yasağın kapsamındaydı.

    Aslında insanoğlu, bu alanda ne kadar üstün maharet gösterirse
    göstersin, neticede ortaya koyduğu eserler, Allah’ın kendisine verdiği yete
    nekleri sergilemekten ve sadece O’nun sunduğu örnekleri taklit etmekten
    öteye geçmez. Dolayısıyla herhangi bir sanatkârın estetik ve sanat bakı
    mından Yaratıcı’yla yarışmaya girmesi düşünülemez. Allah’a inanan bir
    kişi, sanat adına her ne yaparsa bunun bir Allah vergisi olduğunu, ortaya
    koyduğu eserlerin de sadece ilâhî cemâlin insan eliyle tecellisi olduğunu
    538
    HADİSLERLE İSLÂM
    TARİH VE MEDENİYET-II
    bilir. Böyle düşündüğü ve inandığı için insan, yaptığı sanatın güzel olma
    sını ister. Bundan dolayıdır ki o, daima daha güzeli yapmaya çalışır, en
    mükemmeli elde etmeye gayret eder. Zira Yüce Mevlâ’nın insanoğlundan
    beklediği budur. Yüce Allah, Hz. Dâvûd’a lütfedip imkânlar verdikten son
    ra zırhlar yapmasını, işçilikte de ölçüyü tutturmasını emretmiş, ardından
    da, “Salih amel işleyin. Çünkü ben sizin yaptıklarınızı görürüm.” diye vahyet
    miştir. Aynı şekilde Hz. Süleyman’a da birçok imkânlar vermiştir. Cinlerin,
    Hz. Süleyman için dilediği biçimde kaleler, heykeller, havuz gibi çanaklar
    ve sabit kazanlar yaptıklarını haber verdikten sonra, “Ey Dâvûd ailesi, şükre
    din!” buyurmuştur.20 Bu âyet-i kerimeler, bir taraftan “sağlam iş yapılması”
    gerektiğini ve Cenâb-ı Allah’ın yapılanları görüp gözettiğini, diğer taraftan
    da amel-i salihin Allah’a şükrün bir ifadesi olduğunu ifade etmektedir.

    Meşhur Cibrîl hadisinde geçen “ihsan” kelimesi Peygamber Efendi
    miz tarafından, “Allah’a, O’nu görüyormuşçasına kulluk etmendir.” şeklinde
    tarif edilmiştir.21 “Allah size adaleti, ihsanı (güzel davranmayı) emrediyor.”22
    âyetiyle “Allah her işte ihsanı (güzel davranmayı) emretmiştir.”23hadisini bir
    likte düşündüğümüzde, İslâm estetik anlayışının, kısaca, O (cc) gördüğü
    ve istediği için “her şeyi güzel yapma ve daima güzel davranma” şeklinde
    tecelli ettiğini söyleyebiliriz.

  • İş Yeri

    02.08.2025 - 16:33

    https://www.youtube.com/shorts/Cme-qXJGg-o

  • Toplumda Bireysel Takıntılar

    02.08.2025 - 15:22

    https://www.youtube.com/shorts/Cme-qXJGg-o

  • Dinlesen Daha İyi

    02.08.2025 - 15:21

    https://www.youtube.com/shorts/Cme-qXJGg-o

    AŞK BENİ BULUR MU
    !!!

    :)

  • Esmaül Hüsna

    02.08.2025 - 12:25

    Resûlullah bir gün Muâz b. Cebel ile binek üzerinde yolculuk yap
    maktaydı. Yol arkadaşına, “Allah’ın kulları üzerindeki hakkı nedir, bilir misin?”
    diye sordu. Muâz b. Cebel, “Allah ve Resûlü daha iyi bilir.” diyerek karşılık
    verdi. Hz. Peygamber, “Allah’ın kulları üzerindeki hakkı, insanların O’na kul
    luk etmeleri ve hiçbir şeyi O’na ortak koşmamalarıdır.” buyurdu. Sonra devam
    etti ve şöyle dedi: “Bunu yaptıkları takdirde kulların Allah üzerinde hakkı ne
    dir, bilir misin?” Muâz (ra) yine sözü ona bırakınca Allah Resûlü, “Allah’ın
    onlara azap etmemesidir.” buyurdu.21

    Oldukça geniş olan sorumluluk alanı öncelikle kişinin kendisinden
    başlar. İnsan, bedeninin ve ruhunun ihtiyacını karşılayarak kendisine ge
    reken özeni göstermekle yükümlüdür. Sevgili Peygamberimiz, ashâbına
    da gerekli gördüğü durumlarda bu yükümlülüğü hatırlatmıştır. Nite
    kim sahâbeden Abdullah b. Amr, Allah’a daha yakın olma arzusuyla her
    gün oruç tutmaya çalışıyor, gecelerini de namaz kılarak geçiriyordu. Bu
    hâlinden haberdar olduğunda Allah Resûlü ona şunları söyledi: “Ey Abdul
    lah b. Amr, duydum ki gündüzleri oruç tutup geceleri namaz kılıyormuşsun. Sa
    kın böyle yapma. Çünkü bedeninin senin üzerinde hakkı vardır, gözlerinin senin
    üzerinde hakkı vardır ve eşinin de senin üzerinde hakkı vardır.”23

  • Esmaül Hüsna

    02.08.2025 - 11:19

    (Müşrikler) O’nun (Cenab-ı Hakkın) üretip-türettiği ekin ve hayvanlardan, (güya) Allah için de bir pay ayırdılar, sonra kendi zanlarınca: "Bu Allah’ındır, bu da şirk koştuklarımızın (putlarımızın ve canlı tağutlarımızın hakkı)dır" dediler. Kendi ortakları için olan (pay), Allah tarafına geçmezdi, ama Allah’a ait olan kendi ortaklarının tarafına (payına) geçerdi. (Yani sözde Allah’a ayırdıkları hisseleri çalıp tağutlarına verirlerdi.) Ne kötü hüküm verip (küfre düşerlerdi).

    Enam 136

  • Esmaül Hüsna

    02.08.2025 - 11:16

    Allah'ın kulları üzerindeki hakkı; ona ibadet etmeleri ve ortak koşmamalarıdır. Kulların, Allah üzerindeki hakları ise; kendisine ortak koşmayanı cehennem azabıyla cezalandırmamasıdır.” İslamî kaynaklarda insanların yerine getirmeleri noktasında yükümlü oldukları haklar iki sınıfta değerlendirilmektedir.

    https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/Kalem-suresi/5305/34-41-ayet-tefsiri

  • Esmaül Hüsna

    02.08.2025 - 05:18

    yani şu konu bir de;

    2 cennet daha varmış

    ben onları hiç görmesem de olur

    oraya bir yere kılavuzla bu resimleri, sesleri yarabbim

  • Esmaül Hüsna

    02.08.2025 - 05:16

    Nitekim Nebî (sav) bir musibetle karşılaşan mümine bu âyeti okuduktan sonra şu duayı yapmasını öğütlemiştir: “...Allah’ım! ba şıma gelen musibetin/acının mükâfatını senden bekliyorum, bundan dolayı bana ecir ihsan et, benim için onu daha hayırlısıyla değiştir.’

    “Resûlullah (sav) bizlere Kur’an’dan bir sûre öğretir gibi, her konuda isti hare yapmayı öğretir ve şöyle derdi: ‘Biriniz bir işe niyetlendiği zaman önce iki rekât namaz kılsın, sonra şu duayı söylesin: Allah’ım, ilminle Sen’den bu işin ha yırlısını dilerim. Kudretinle bana güç vermeni, Sen’in o büyük fazlından (bana da lütfetmeni) isterim. Çünkü Sen’in her şeye gücün yeter, benim ise gücüm yetmez. Sen (her şeyi) bilirsin, ben ise bilmem. Ve Sen bütün gaybı (bana görünmeyenleri) çok iyi bilirsin. Allah’ım, şu işin dinim, hayatım ve âhiretim (veya dünya ve âhiret işim) hakkında bana hayırlı olduğunu bilmekte isen bunu bana mukadder kıl ve bunu bana kolaylaştır. Sonra müyesser kıldığın bu işte bana bereketler ihsan eyle! Ve şu işin dinim, hayatım ve âhiretim (veya dünya ve âhiret işim) hakkında bana şerli olduğunu bilmekte isen, bu işi benden; beni de o işten uzak tut. Ve hayır her nerede ise, onu benim için takdir et. Sonra da beni bu hayırdan razı kıl.’”

    “Her dinin (kendine özgü) bir ahlâkı vardır; İslâm ahlâkı(nın özü) hayâdır.”8

    Elçisi evine misafir olduğu Sa’d b. Ubâde’ye de, “Yanınızda oruçlular iftar etsin. Yemeğinizi iyi insanlar yesin. Melekler de size dua etsin.” diye dua ederken aynı noktaya işaret etmiştir.

    “Ey insanlar! Selâmı yaygınlaştırın, yemek yedirin ve insanlar uykudayken (gece) namaz kılın ki, esenlik içinde cennete giresiniz.”26

    Ebû Berze el-Eslemî’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Ey diliyle iman edip, kalbine iman girmemiş olan kimseler! Müslümanların gıybetini yapmayın ve onların gizli hâllerini araştırmayın. Çünkü her kim onların gizli hâllerini araştırırsa Allah da onun gizli hâlini araştırır. Allah kimin gizli hâlini araştırırsa onu evinde (gizlice yaptıklarını ortaya çıkararak) bile rezil eder.”

    Zan, kötü düşünceye, önyargılı bakış açısına, araştır madan hüküm vermeye yol açar. Bu nedenle bazı rivayetlerde, “Zanna ka pılıp, tereddüde düştüğünüz zaman o işi yapmayın!”6 denilmektedir.

    Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Yüce Allah şöyle buyurur: ‘Kulum bir kötülük yapmayı gönlünden geçirirse onu hemen aleyhine yazmayın! Eğer o kötülüğü yaparsa o zaman onu bir günah olarak yazın. Ama bir iyilik yapmayı gönlünden geçirir de yapamazsa onu bir sevap olarak yazın. Şayet o iyiliği yaparsa bunu on kat yazın.

    “... Bir topluluğa imam olan kimse sadece kendisi için dua edip de onlara dua etmezlik yapmasın. Böyle yap tığı takdirde onlara ihanet etmiş olur.”36 buyurmuştur.

    Resûl-i Ekrem bir gün, “Benden sonra adam kayırma olayları ve hoşlanma yacağınız işler göreceksiniz.” buyurunca sahâbîler, “Yâ Resûlallah, bizden o günlere erişenlere ne tavsiye edersin?” diye sormuş. Bunun üzerine Allah Resûlü, “Yapmanız gereken görevleri yaparsınız, hakkınız olan şeyin size veril mesini Allah’tan niyaz edersiniz.” demiştir.32

    “Bir kimse iyilik yapmaya niyetlenir de onu yapamazsa Allah o kimse için tam bir iyilik (sevabı) yazar. Eğer niyetlenir de o iyiliği yaparsa on iyilik sevabı yazar ve bu sevabı yedi yüz katına hatta daha fazlasına kadar çıkarır. Eğer kötülük yapmaya niyet eder de sonra yapmazsa Allah onun için tam bir iyilik (sevabı) yazar. Şayet kötü bir işe niyetlenir de onu yaparsa Allah o kimse için sadece bir tek günah yazar.”3

    “Allah’ım! Yaptığım işlerin kötülüğünden de henüz yapmadığım işlerin kö tülüğünden de sana sığınırım!”

    Allah Resûlü’nün, “Allah’ın huzuruna, hiç kimseye haksızlık yapmadan çıkmayı umuyorum.”4 şeklindeki ifadesi onun bu konudaki titizliğini gösterir.

    Ubeydullah b. Cerîr’in, babasından naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Aralarında günahlar işlenip durduğu hâlde bu günahları işleyenlerden daha güçlü ve onları engellemeye muktedir iken bunu yapmayan topluluğun hepsine birden Yüce Allah azap verir.” (HM19466 İbn Hanbel, Iv, 366)

    Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav), “Helâk edici yedi şeyden kaçınınız!” buyurdu. Sahâbîler, “Yâ Resûlallah! Bu yedi şey nedir?” diye sordular. Resûlullah (as) da, “Allah’a şirk koşmak, sihir yapmak, hukukun gerektirdiği dışında Allah’ın (zarar vermeyi) yasakladığı bir cana kıymak, faiz yemek, yetim malı yemek, (düşmanla karşılaşınca) savaştan kaçmak, zinadan uzak duran ve hiçbir şeyden haberi olmayan mümin kadınlara zina iftirasında bulunmak.” cevabını verdi. (B2766 Buhârî, vesâyâ, 23)

    Abdurrahman b. Ebû Bekre’nin naklettiğine göre, babası (Ebû Bekre) (ra) şöyle anlatmaktadır: “Resûlullah (sav) üç kere, ‘Size büyük günahların en büyüğünü söyleyeyim mi?’ buyurdu. ‘Evet söyle yâ Resûlallah!’ dedik. Bunun üzerine Resûlullah, ‘Allah’a ortak koşmak ve anne-babaya isyan, eziyet etmektir.’ buyurdu. Sonra arkasına yaslanmış hâldeyken doğruldu ve şöyle dedi: ‘Dikkat edin (bir de) yalan söylemek ve yalancı şahitlik yapmaktır. Dikkat edin (bir de) yalan söylemek ve yalancı şahitlik yapmaktır.’ Bu cümleyi o kadar çok tekrarladı ki ‘Susmayacak.’ dedim.” (B5976 Buhârî, Edeb, 6)

    Bir gün Allah Resûlü’nün evinin önünde bir tartışma olur. Ses leri işiten Allah Resûlü dışarı çıkar ve şöyle der: “Ben ancak bir insanım. Davalılar bana gelirler. Biri meramını diğerinden daha düzgün anlatabilir. (Gerçekte haksız olmasına rağmen) ben onun doğru söylediğini zannederek, kararımı onun lehine veririm. Kime bir Müslüman’ın hakkını geçirecek şekilde hüküm vermişsem bu ancak ateşten bir kor parçasıdır. (Gerisi kendine kalmış) isterse o koru alsın isterse bıraksın.”4

    Dolayısıyla bir haksızlığa uğrayan müminin buna misilleme yapmaya hakkı yoktur.1

    Kısas, “bir şeyin ardından gitmek, iz sürmek, eşitlemek ve misille me yapmak, işlenen fiile ona denk bir fiille mukabele etmek” anlamlarına gelmektedir.

    Tanımda da belirtildiği gibi kısas, haksız yere ve kas ten adam öldürme ve yaralamalarda uygulanır, hata ile işlenen eylemlerde bu ceza uygulanmaz

    “Resûlullah (sav), (yaptığı bir) ibadeti, insanlar (sürekli yaparak) sünnet edinir de onlara farz kılınıverir korkusuyla zaman zaman terk eder, insanlara hafif gelecek şeyleri yapmayı severdi.”51

  • Esmaül Hüsna

    02.08.2025 - 01:08

    öyle yapın
    kitap falan okumayın
    size sorarlarsa anlamadım dersiniz
    bir de "kavuşmasak da hayal olsak" diye bağırın telif hakkınızı

    bakın neye benziyor kaderiniz
    onu olun

    bir kitap da bundan ibaret sonuçta

Toplam 2037 mesaj bulundu