nehirler yarışır, çağıldar gözlerinde o nehirler benim nehirlerimdir aşk ki azar azar benim yerimdir üşüyorsam, sokaktaysam, yalnızsam gözlerin ey yâr benim evimdir
/vurulup düştükçe, düştükçe seni sevmekten caymayacağım gece insin, el ayak çekilsin gelip kapında ağlayacağım! /
iyi ki bu sestesin dünyayı ısıtan nefestesin bir haydut gibi gezinirim kapında kalbimde tutuşan ateştesin…
II rüzgârlar savrulur, uğuldar gözlerinde o rüzgârlar benim rüzgârlarımdır aşk ki azar azar benim yerimdir suskunsam, bozgunsam, bulutsuzsam gözlerin ey yâr benim evimdir
iyi ki bu düştesin her sabah ışıyan güneştesin iyi ki yoksuluz bulutlar gibi soğuyan dünyada sımsıcak fırınlar gibi
/vurulup düştükçe, düştükçe sana koşmaktan caymayacağım gece insin, el ayak çekilsin gelip kapında ağlayacağım! /
Yağmur yelesine tutunur, Düşerim sana doğru. Kalmasın gözlerinde yaş, Ben akarım ayak uçlarına.
Sırtına yüklenmiş yükün Hazzını yaşarken bir karınca, Bir serseri rüzgarın hışmına uğrayıp, Eli boş kalınca; Günlerce bir kelebek kanadı bekleyen Karanfilin, vuslat özlemi İnince yüreğine Ve Gözlerini arkadan kilitleyip kapatınca, Gündüzler, akşama inat renginden solunca, İşte, ben tam o anda ordayım gülüm…
Tükenince nefes, Kuruyunca dudaklar, Ansızın bir yıldız kayınca, Bir yerlerde bir yiğit devrilince, Cami avlusunda Bir çocuk yetimliği tadınca, Kurtlar,kuzulara padişah olunca İşte,ben tam o anda ordayım Gülüm…
Sen çekme içini, Boşaltma. Uzatılmış ellerin havada kalıp Yalnızlığını bilir misin? Yitip gecelerin karanlığında Kendini kuytulara atma. Börtü-böcek buluşurken, Kuş uçmaz-kervan geçmez duygulara Yaslanıp yatma. Uykusuz gecelerin kabusunda, Olmayan sabahın deminde, Akmayan pınarın başında, İşte,ben tam o anda ordayım Gülüm-Çirkinim…
Hamza’nın, çölden dönerken Elinde tuttuğu yayın azameti ne ise, Firavun’un nefesini ensesinde Hisseden Musa’nın Asasında yol olan kızıl denizin Parçalanışı Ve Leyla’sına bakarak, Sende yok oldum diyen Mecnun’un Kayboluşundaki yitikliği, Üzerine düştüğü anda, İşte,ben tam o anda ordayım Gülüm…
Lalezar olur sana açarım gülüm. Sende açarım. Eğer sensiz gelirse ölüm; Kendimden, Sana kaçarım. Yoklar sana misafir olduğu zaman, Yüreğine çarpıntılar dolduğu zaman, Gölgen peşinden kaybolduğu zaman, Sen,senden sıyrıldığın zaman, Zaman eridiği zaman, İşte,ben tam o anda ordayım Gülüm…
Yağmur yelesine tutunur, Düşerim sana doğru. Kalmasın gözlerinde yaş, Ben akarım ayak uçlarına. Siyahlar uçup, Aklar inince saçlarına; Şairin gönlünden Yalnızlığın türküsü Gelip yatınca baş ucuna, İşte,ben tam o anda ordayım Gülüm… Mustafa
Bugün....En güzel kelimeleri yazmak istedim sana..en güzel şiirleri...Gülleri dalından alıpda; dikenleri de acıtmadan vermek istedim ellerine usulca..kanayan elin olsada dikenlerden, ben sarmak istedim.Güneşi, ayı hatta tüm tabiatı dökemesemde önüne, kalbimden gelenlerin bunlar olduğunu gör istedim..! ! ! Aşka ulaş ve Tanrıyı gör istedim..Sen hiç eğilmeden alnından öpmek istedim :) Ayaklarına basıp da sana ulaşmak istedim...
En güzel resimleri sana ben yapayım istedim...Hatta denedim..Hiçbir tual senin bedenini yansıtamadı ve hiçbir renk gözlerinin geceliğini, yanaklarının alını veremedi.Gözlerimin gördüğünü hiçbirşey dile getiremedi...!
Bi muzurluk yapıp elinden tutup da seni kaçıran ben olayım istedim :) Hatta bohçandaki hayalleride ben taşıyayım istedim..Kaçarken korku hissedipde, elimdeki sıcaklığınla seni daha çok götüren ben olayım istedim.Bunlar olmasa bile hani bi şarkı varya 'ellerimde çiçekler kapında sırılsıklam' görürsen şaşıran sen olmayasın istedim bide oturup yıldızlara dünyadaki resmimize bakan biz olalım istedim.Yüzünü ellerimin arasına alayım, bide şöyle masumca gözlerine gülüvereyim istedim..ellerini öpmek istedim...
Yolda yürümek, yürürken şakalaşmak, şakalaşırken ulaşamasamda omzuna elimi atmak istedim.Bide şöyle durup da yanağından bi makas alayım istedim.Yanında ağlayayımda, ağlatan sen olma istedim..kalbimin acısını hissettim; o acıyı yaşatan sen olma istedim.
Pamuk helva senle nasıl yenir, hatta ne güzel olur! .. yüzün pespembe olmuşken resmini yakalamak, resme bakıp yüzümüzün kahkahalaşması daha da güzel olsun istedim.
Akşama bir film kiralamak ama senle seyretmek istedim.Filmi takan sen ol; :) Kızı aldatan adama bir sinirle çıkışan ben, bana gülen sen ol istedim :) istedim...2. cd'nin başında uyuyan sen, filmin sonuna doğru uyuduğunu gören ben olayım istedim.Kısık kısık sana gülmek istedim..şefkatle bakmak istedim.. Sevgiyle öpmek istedim.Yanına kıvrılıp uyuyan ben olayım istedim.Sadece ben istedim.Biz olalım istedim.
Bunları yazarken düşündümki yıldızlar hiç de uzak değilmiş.Bunları yazarken anlayan ben, okuduğunda anlayan sen ol istedim...
Gittin... Ben, arkandan sadece baktım. Oysa; söyleyecek o kadar çok şeyim vardı ki... 'Gidersen iyiye dair ne varsa içimde yitireceğim hepsini. Gidersen sönecek içimdeki ateş ve bir daha hiç kimse yakamayacak. Gidersen karanlığa mahkum edeceksin günlerimi O karanlıkta yolumu kaybedeceğim' diyecektim sana. Konuşamadım... Gittin... Gidişini görmemek için gözlerimi kapattım Öylesine acıdıki içim, tutup koparsalardı kolumu bacağımı bu kadar acı duymazdım. Acım yaş olup akmalıydı gözlerimden. Ağlayamadım... Gittin... Seni delicesine bir tutkuyla seviyordum oysa Tutkum seninle olmaktı, tutkum teninde erimek, tutkum hayatı seninle sadece paylaşmaktı. Anlatamadım... Gittin... Gidişini önlemek için tutmak vardı ellerinden Ellerim değil miydi her dokunuşumda seni ürperten? Ürperdin yine biliyorum. Bir kez dokunsam, bir kez tutsam ellerini Gitmek için biriktirdiğin bütün cesaretin kaybolurdu. Tutamadım... Gittin... Bir yıkım gibiydi gidişin Sen adım adım uzaklaşırken benden Çöküp kaldı bedenim olduğu yere Nice terk edişlere dayanan yürek bu kez yenilmişti Bu kadar zayıf değildim ben kalkmalıydım. Kalkamadım... Gittin... Oysa geldiğin gün gideceğini biliyordum Hazırdım gidişine, Kaçak zamanları yaşıyorduk Zaman bitecek ve sen gidecektin Bense, gidişinin ertesi günü Hayatıma kaldığım yerden yeniden başlayacaktım. Başlayamadım... Gittin... Bir şey söyledin mi giderken? 'Kal' dememi istedin mi? Son bir kez 'seni seviyorum' dedin mi? 'Bekle beni döneceğim' diye umut verdin mi? Beynim öylesine uğulduyorduki. Duyamadım... Gittin... Nereye gittiğin önemli değildi Binlerce kilometre uzakta da olsan, iki metre ötemde de farketmiyordu. Artık yoktun ve asıl bu düşünce beni felç ediyordu. Kurtulmalıydım senden, bu yokluk duygusundan kurtulmalıydım. Kurtulamadım... Gittin... Unutulanların arasına katılmalıydım Anıları bir sandığa koyup hayatı bir yerinden yakalamalıydım. Bu aşk noktalanmalıydı, bu sevdadan vazgeçmeliydim. Yapamadım... Gittin... Bir okyanusun ortasında tek küreği kaybolmuş sandalda Dev dalgalarla boğuşan bir denizciyim şimdi. Bil ki; sevmekten vazgeçmedim seni, Bil ki; seninle birlikte sevdanı da taşıyacağım yüreğimde, Bil ki; seni Unutamadım...
Dalgalı denizleri severim ve rüzgarı, fırtınayı Asidir ruhum benim Gem vurulsun istemem duygularıma Sevgimi, öfkemi, nefretimi, sitemimi İçimden gedliği gibi Söylemeliyim Sevmez insanlar bu yüzden beni İçinde saklarlar öfkelerini Maskelidir yüzleri Zamanı geldiğinde saplamak için Hançerlerini Güneşi severim ben, aydınlığı ışığı Yüreğim ısınsın isterim Sevmez yüreğim karanlıkları ve yalnızlığı Yalnızlık soğuk üşütür yüreğimi Bu yüzden ben Kış mevsimini sevmem Yalnızlık mevsimidir bana hüzün veren Kağıdı kalemi severim ben Şiiri Dökerim içimi Anlamasada insanlar Kalemim, kağıdım rahatlatır beni..
mevlana Kor cehalet cirkeflestirir insanlari! Suskunlugum asaletimdendir... Her lafa v...erecek bir cevabim var... Lakin bir lafa bakarim laf mi diye, Bir de soyleyene bakarim adam mi diye...........
Hayat Hayat koşanların değil yürüyenlerindir Yürüyenlerin içinde nereye yürüdüğü...nü bilenlerindir. Nereye yürüdüğünü bilenlerin içinde istediği yere vardığında ne yapacağını bilenlerindir....
BANA BİR UÇURTMA YAP BABA...! Bana bir uçurtma yap baba rüzgârsız havalarda da uçsun ne ipi olsun birinin elin...de ne de görülebilsin gökyüzünde… Ne masalların var aklımda, ne de tatlı rüyalar deyişin. Belki de hiç anlatmamış, hiç söylememiştin. Bütün kitapları sakıncalı yakmaların gibi, Ben de yaktım unutmak istediğim her şeyi. Artık anlıyorum seni. Meğer bir yoksul mirasıymış, ateşe vermek sakıncalı her şeyi … sürgüler ağır sözler ağır direnmek ağır her şeyden öte umut taşımak ağır. Bana bir uçurtma yap baba rüzgârsız havalarda da uçsun ne ipi olsun birinin elinde ne de görülebilsin gökyüzünde
Utanıyorum, Yemekten, İçmekten, Senin annen ağlarken Gülmekten Utanıyorum! Sanma ki; Unutuyor, Unutturuyoruz. Unutanları barındırmaktan utanıyorum. SEN; vatan için bizim için şehit olurken, Seni Görmezden Gelenlerden Utanıyorum.
Vakti vardır... Ve can çeker. Ama berrak ve demli bir çaydan daha iyi olan şey, o çaya sohbet katan, lezzet katan dostlardır. Çay da, dost da, teselli makamında bir talihtir.
Sohbete... Muhabbet taşır, hüzün taşır...
Hayatın neresinde, ne şekil ve görüntüde olursak olalım; mesele şudur: Bir bardak demli çayın yanında ne kıymetimiz var? Hangi dostun bir bardak demli çayı için 'hasretin adı' ve 'katma değer'iyiz?
Vakti vardır.. Ve can çeker. Can, çayı bahane edip muhabbet ister. Profesör istemez, genel müdür hiç istemez... Makam ve mevki... Ve dahi şan ve şöhret... Ve dahi mal ve mülk sahibi istemez.
Aradığı insandır. 'İnsan' sıfatının yanında, som altına şekil katmak için sokuşturulmuş bakır kadar ehemmiyeti olmayan unvanları hesaba katmaz... Bir bardak demli çayın her yudumunu, ab-ı hayata dönüştüren insan!
Hayattan aldığımız ve hayata kattığımız can sıkıntılarının çoğunun sebebi, maalesef değersiz şeylerden ibarettir. Ne bu dünyadan çekip giderken bizimle birlikte gelirler. Ne sonrası için işe yararlar. Üstelik, bir bardak demli çayın yanında bile, sahibini 'beş kuruş' sahiplenmezler...
Su kaynar... Aşk ateşinde... Bir tutam çay yaprağıyla karışmak, vuslattır. Bu sıcaklığa... Bu buhara ram olur ve yayılır duygular. Sonra aşkın rengidir ve demidir görünen. Ve aşkın rayihası.
Söyleyin şimdi: Bu şiire kim bir mısra katar gönlünden? Sohbeti kim demler?
... Bazı insanları acı büyütür ve yaşatır. Acı çekmeden daha doğrusu yeterince...acı çekmeden, yitirmeden o korkunç yalnızlığı tatmadan kendisi olamaz bazı insanlar. Ne zaman ki en sevdikleriniz sıçar ağzınıza, ne zaman ki birer birer düşürür herkes maskesini, ne zaman ki yalnızlıktaki o muhteşem gücü keşfedersiniz o zaman başlarsınız gerçekten yaşamaya.
Kırmızı Gülün Hikayesi Kırmızı gülün hikayesi bilinir mi Bilmem. Ama ben yine de hatırlatayım Seneler öncesini. Dünyada aşkın, mutluluğun Umudun ve beyaz gülün olduğu günleri. Tabii bunlarla anlaşamayan gururu da Unutmamak lazım. Bu beş arkadaşın sev ...
01.11.2011 - 09:23
İYİ Kİ BU DÜŞTESİN
nehirler yarışır, çağıldar gözlerinde
o nehirler benim nehirlerimdir
aşk
ki azar azar benim yerimdir
üşüyorsam, sokaktaysam, yalnızsam
gözlerin ey yâr benim evimdir
/vurulup düştükçe, düştükçe seni sevmekten caymayacağım
gece insin, el ayak çekilsin gelip kapında ağlayacağım! /
iyi ki bu sestesin
dünyayı ısıtan nefestesin
bir haydut gibi gezinirim kapında
kalbimde tutuşan ateştesin…
II
rüzgârlar savrulur, uğuldar gözlerinde
o rüzgârlar benim rüzgârlarımdır
aşk
ki azar azar benim yerimdir
suskunsam, bozgunsam, bulutsuzsam
gözlerin ey yâr benim evimdir
iyi ki bu düştesin
her sabah ışıyan güneştesin
iyi ki yoksuluz bulutlar gibi
soğuyan dünyada sımsıcak fırınlar gibi
/vurulup düştükçe, düştükçe sana koşmaktan caymayacağım
gece insin, el ayak çekilsin gelip kapında ağlayacağım! /
Yılmaz Odabaşı
31.10.2011 - 21:45
BEN ORDAYIM
Yağmur yelesine tutunur,
Düşerim sana doğru.
Kalmasın gözlerinde yaş,
Ben akarım ayak uçlarına.
Sırtına yüklenmiş yükün
Hazzını yaşarken bir karınca,
Bir serseri rüzgarın hışmına uğrayıp,
Eli boş kalınca;
Günlerce bir kelebek kanadı bekleyen
Karanfilin, vuslat özlemi
İnince yüreğine
Ve
Gözlerini arkadan kilitleyip kapatınca,
Gündüzler, akşama inat renginden solunca,
İşte, ben tam o anda ordayım gülüm…
Tükenince nefes,
Kuruyunca dudaklar,
Ansızın bir yıldız kayınca,
Bir yerlerde bir yiğit devrilince,
Cami avlusunda
Bir çocuk yetimliği tadınca,
Kurtlar,kuzulara padişah olunca
İşte,ben tam o anda ordayım
Gülüm…
Sen çekme içini,
Boşaltma.
Uzatılmış ellerin havada kalıp
Yalnızlığını bilir misin?
Yitip gecelerin karanlığında
Kendini kuytulara atma.
Börtü-böcek buluşurken,
Kuş uçmaz-kervan geçmez duygulara
Yaslanıp yatma.
Uykusuz gecelerin kabusunda,
Olmayan sabahın deminde,
Akmayan pınarın başında,
İşte,ben tam o anda ordayım
Gülüm-Çirkinim…
Hamza’nın, çölden dönerken
Elinde tuttuğu yayın azameti ne ise,
Firavun’un nefesini ensesinde
Hisseden Musa’nın
Asasında yol olan kızıl denizin
Parçalanışı
Ve
Leyla’sına bakarak,
Sende yok oldum diyen Mecnun’un
Kayboluşundaki yitikliği,
Üzerine düştüğü anda,
İşte,ben tam o anda ordayım
Gülüm…
Lalezar olur sana açarım gülüm.
Sende açarım.
Eğer sensiz gelirse ölüm;
Kendimden,
Sana kaçarım.
Yoklar sana misafir olduğu zaman,
Yüreğine çarpıntılar dolduğu zaman,
Gölgen peşinden kaybolduğu zaman,
Sen,senden sıyrıldığın zaman,
Zaman eridiği zaman,
İşte,ben tam o anda ordayım
Gülüm…
Yağmur yelesine tutunur,
Düşerim sana doğru.
Kalmasın gözlerinde yaş,
Ben akarım ayak uçlarına.
Siyahlar uçup,
Aklar inince saçlarına;
Şairin gönlünden
Yalnızlığın türküsü
Gelip yatınca baş ucuna,
İşte,ben tam o anda ordayım
Gülüm…
Mustafa
31.10.2011 - 12:34
VAZGEÇMEMELİSİNİZ...
İşler kötü gittiğinde, ki bazen gidecektir,
Tırmandığınız yol size çok dik geldiğinde,
... Elinizdeki para az, borçlarınız çok olduğunda,
...
Gülümsemek isteyip, iç çektiğinizde,
Biraz daha endişe, sizi daha da kötü yaptığında,
Gerekirse dinlenin, ama vazgeçmeyin.
Hayatın dönemeçleri olduğunu
Öğreniriz hepimizin zamanla,
Ve birçok başarısızlık tersine döner,
Sonuna kadar dayanıp, kazandığınızda;
Vazgeçmeyin adımlarınız ne kadar ağırlaşsa da,
Esecek bir rüzgarla başarıya ulaşabilirsiniz.
Tersine döndürülmüş başarısızlıktır, başarı,
Gümüşe çalan şüphe bulutlarının altında,
Anlayamazsınız hedefinize ne kadar yakın olduğunuzu,
Çok uzak gibi görünürken, hemen yanı başınızda olabilir;
Öyleyse, devam edin mücadeleye, en kötü anınızda,
İşler kötü gidiyor gibi göründüğünde,
Vazgeçmemelisiniz.
-C. W. Longenecker
29.10.2011 - 00:16
Eğer varsan Nefes alırsın,
Nefes alırsan – Konuşursun,
Konuşursan – Sorarsın,
Sorar...san – Düşünürsün,
Düşünürsen – Araştırırsın,
... Araştırırsan – Tecrübe edersin,
Tecrübe edersen – Öğrenirsin,
Öğrenirsen – Büyürsün,
Büyürsen – Arzularsın,
Arzularsan – Bulursun
Ve eğer bulursan – Şüphe edersin,
Şüphe edersen – Sorgularsın,
Sorgularsan – Anlarsın,
Eğer anlarsan – Bilirsin,
Bilirsen – Daha Çok Bilmek İstersin
Daha Fazla Bilmek İstiyorsan Yaşıyorsun Demektir
28.10.2011 - 12:29
SEVGİLİM NERDESİN...........
Bugün....En güzel kelimeleri yazmak istedim sana..en güzel şiirleri...Gülleri dalından alıpda; dikenleri de acıtmadan vermek istedim ellerine usulca..kanayan elin olsada dikenlerden, ben sarmak istedim.Güneşi, ayı hatta tüm tabiatı dökemesemde önüne, kalbimden gelenlerin bunlar olduğunu gör istedim..! ! ! Aşka ulaş ve Tanrıyı gör istedim..Sen hiç eğilmeden alnından öpmek istedim :) Ayaklarına basıp da sana ulaşmak istedim...
En güzel resimleri sana ben yapayım istedim...Hatta denedim..Hiçbir tual senin bedenini yansıtamadı ve hiçbir renk gözlerinin geceliğini, yanaklarının alını veremedi.Gözlerimin gördüğünü hiçbirşey dile getiremedi...!
Bi muzurluk yapıp elinden tutup da seni kaçıran ben olayım istedim :) Hatta bohçandaki hayalleride ben taşıyayım istedim..Kaçarken korku hissedipde, elimdeki sıcaklığınla seni daha çok götüren ben olayım istedim.Bunlar olmasa bile hani bi şarkı varya 'ellerimde çiçekler kapında sırılsıklam' görürsen şaşıran sen olmayasın istedim bide oturup yıldızlara dünyadaki resmimize bakan biz olalım istedim.Yüzünü ellerimin arasına alayım, bide şöyle masumca gözlerine gülüvereyim istedim..ellerini öpmek istedim...
Yolda yürümek, yürürken şakalaşmak, şakalaşırken ulaşamasamda omzuna elimi atmak istedim.Bide şöyle durup da yanağından bi makas alayım istedim.Yanında ağlayayımda, ağlatan sen olma istedim..kalbimin acısını hissettim; o acıyı yaşatan sen olma istedim.
Pamuk helva senle nasıl yenir, hatta ne güzel olur! .. yüzün pespembe olmuşken resmini yakalamak, resme bakıp yüzümüzün kahkahalaşması daha da güzel olsun istedim.
Akşama bir film kiralamak ama senle seyretmek istedim.Filmi takan sen ol; :) Kızı aldatan adama bir sinirle çıkışan ben, bana gülen sen ol istedim :) istedim...2. cd'nin başında uyuyan sen, filmin sonuna doğru uyuduğunu gören ben olayım istedim.Kısık kısık sana gülmek istedim..şefkatle bakmak istedim.. Sevgiyle öpmek istedim.Yanına kıvrılıp uyuyan ben olayım istedim.Sadece ben istedim.Biz olalım istedim.
Bunları yazarken düşündümki yıldızlar hiç de uzak değilmiş.Bunları yazarken anlayan ben, okuduğunda anlayan sen ol istedim...
25.10.2011 - 22:57
Hiç kimse bir gülümsemeyi satın alabilecek kadar zengin değildir ama, çok kimse gözden yaş akıtabilecek kadar ucuzdur...
25.10.2011 - 21:14
GİTTİN
Gittin...
Ben, arkandan sadece baktım.
Oysa; söyleyecek o kadar çok şeyim vardı ki...
'Gidersen iyiye dair ne varsa içimde yitireceğim hepsini.
Gidersen sönecek içimdeki ateş
ve bir daha hiç kimse yakamayacak.
Gidersen karanlığa mahkum edeceksin günlerimi
O karanlıkta yolumu kaybedeceğim' diyecektim sana.
Konuşamadım...
Gittin...
Gidişini görmemek için gözlerimi kapattım
Öylesine acıdıki içim, tutup koparsalardı kolumu
bacağımı bu kadar acı duymazdım.
Acım yaş olup akmalıydı gözlerimden.
Ağlayamadım...
Gittin...
Seni delicesine bir tutkuyla seviyordum oysa
Tutkum seninle olmaktı, tutkum teninde erimek,
tutkum hayatı seninle sadece paylaşmaktı.
Anlatamadım...
Gittin...
Gidişini önlemek için tutmak vardı ellerinden
Ellerim değil miydi her dokunuşumda seni ürperten?
Ürperdin yine biliyorum.
Bir kez dokunsam, bir kez tutsam ellerini
Gitmek için biriktirdiğin bütün cesaretin kaybolurdu.
Tutamadım...
Gittin...
Bir yıkım gibiydi gidişin
Sen adım adım uzaklaşırken benden
Çöküp kaldı bedenim olduğu yere
Nice terk edişlere dayanan yürek bu kez yenilmişti
Bu kadar zayıf değildim ben kalkmalıydım.
Kalkamadım...
Gittin...
Oysa geldiğin gün gideceğini biliyordum
Hazırdım gidişine,
Kaçak zamanları yaşıyorduk
Zaman bitecek ve sen gidecektin
Bense, gidişinin ertesi günü
Hayatıma kaldığım yerden yeniden başlayacaktım.
Başlayamadım...
Gittin...
Bir şey söyledin mi giderken?
'Kal' dememi istedin mi?
Son bir kez 'seni seviyorum' dedin mi?
'Bekle beni döneceğim' diye umut verdin mi?
Beynim öylesine uğulduyorduki.
Duyamadım...
Gittin...
Nereye gittiğin önemli değildi
Binlerce kilometre uzakta da olsan,
iki metre ötemde de farketmiyordu.
Artık yoktun ve asıl bu düşünce beni felç ediyordu.
Kurtulmalıydım senden,
bu yokluk duygusundan kurtulmalıydım.
Kurtulamadım...
Gittin...
Unutulanların arasına katılmalıydım
Anıları bir sandığa koyup
hayatı bir yerinden yakalamalıydım.
Bu aşk noktalanmalıydı, bu sevdadan vazgeçmeliydim.
Yapamadım...
Gittin...
Bir okyanusun ortasında
tek küreği kaybolmuş sandalda
Dev dalgalarla boğuşan bir denizciyim şimdi.
Bil ki; sevmekten vazgeçmedim seni,
Bil ki; seninle birlikte sevdanı da taşıyacağım yüreğimde,
Bil ki; seni Unutamadım...
25.10.2011 - 19:11
SEVGİ YÜREĞİNE IRAK DEĞİL Kİ
Varsın hasret olsun adı sevginin
En umutsuz anda ışır unutma
Karanfilin rengi aşkının bengi
Gelip umuda karışır unutma
Kalbinin sesinden al sen emiri
Sevginin gücü ki büker demiri
Titrek bir mum kadar gecenin ömrü
Geceye bir umut düşür unutma
Sevgideki emektedir derinlik
Cehaletin korkusudur aydınlık
Bir kandille tir tir titrer karanlık
Kan düşerse sevdan üşür unutma
Sevgi yüreğine ırak değil ki
Rüzgârda savrulan toprak değil ki
Hazan mevsiminde yaprak değil ki
Can suyu olup yetişir unutma
Mahmut Nazik
24.10.2011 - 19:07
Doğuştan tedavisi olmayan bir hastalığım var: 'Her gördüğümü insan sanıyorum'...........
23.10.2011 - 22:40
Asidir Ruhum Benim
Dalgalı denizleri severim ve rüzgarı, fırtınayı
Asidir ruhum benim
Gem vurulsun istemem duygularıma
Sevgimi, öfkemi, nefretimi, sitemimi
İçimden gedliği gibi
Söylemeliyim
Sevmez insanlar bu yüzden beni
İçinde saklarlar öfkelerini
Maskelidir yüzleri
Zamanı geldiğinde saplamak için
Hançerlerini
Güneşi severim ben, aydınlığı ışığı
Yüreğim ısınsın isterim
Sevmez yüreğim karanlıkları
ve yalnızlığı
Yalnızlık soğuk üşütür yüreğimi
Bu yüzden ben
Kış mevsimini sevmem
Yalnızlık mevsimidir bana hüzün veren
Kağıdı kalemi severim ben
Şiiri
Dökerim içimi
Anlamasada insanlar
Kalemim, kağıdım rahatlatır beni..
23.10.2011 - 21:11
Kadınlar sözleriyle değil, gözleriyle konuşur aslında. Bu yüzden onları anlamak için dinlemek yetmez, izlemek gerek yalnızca.'.........
.
23.10.2011 - 13:43
mevlana
Kor cehalet cirkeflestirir insanlari!
Suskunlugum asaletimdendir...
Her lafa v...erecek bir cevabim var...
Lakin bir lafa bakarim laf mi diye,
Bir de soyleyene bakarim adam mi diye...........
23.10.2011 - 12:23
İNSAN OLMAK KOLAY DEĞİL
Durup durup bana sorma
Bunu bilmek olay değil
İnsan doğduk insan ama
İnsan olmak kolay değil
Kalpten başka bir yolu yok
Aşktan başka bir dalı yok
Kitabı yok okulu yok
İnsan olmak kolay değil
Yüreğinde sevgi yoksa
Gözlerinde şefkat yoksa
Dünyalar da senin olsa
İnsan olmak kolay değil
Neler gördük bu dünyada
Neler verdik bu uğurda
Sultan olmak kolaydı da
İnsan olmak kolay değil!
Ahmet Selçuk İlkan
23.10.2011 - 00:42
Kolumuzu ısırarak yapardık saatleri... Sanki daha o kadarcıkken, zamanın canımızı yakacağını anlarmış gibi...
22.10.2011 - 19:09
Hayat
Hayat koşanların değil yürüyenlerindir
Yürüyenlerin içinde nereye yürüdüğü...nü bilenlerindir.
Nereye yürüdüğünü bilenlerin içinde istediği yere vardığında ne yapacağını bilenlerindir....
22.10.2011 - 17:05
İsterdim...
Kuş olup rüzgara kanat gererek,
Özgürce göklerde uçmak isterdim.
Dünyadaki bütün pislikten uzak,
Özgürce yaşamı sürmek isterdim...!
21.10.2011 - 18:08
İnsan ne kadar az düşünürse, o kadar çok konuşur.
Montesquieu
21.10.2011 - 00:11
BANA BİR UÇURTMA YAP BABA...!
Bana bir uçurtma yap baba
rüzgârsız havalarda da uçsun
ne ipi olsun birinin elin...de
ne de görülebilsin gökyüzünde…
Ne masalların var aklımda, ne de tatlı rüyalar deyişin.
Belki de hiç anlatmamış, hiç söylememiştin.
Bütün kitapları sakıncalı yakmaların gibi,
Ben de yaktım unutmak istediğim her şeyi.
Artık anlıyorum seni.
Meğer bir yoksul mirasıymış, ateşe vermek sakıncalı her şeyi …
sürgüler ağır
sözler ağır
direnmek ağır
her şeyden öte umut taşımak ağır.
Bana bir uçurtma yap baba
rüzgârsız havalarda da uçsun
ne ipi olsun birinin elinde
ne de görülebilsin gökyüzünde
19.10.2011 - 23:42
Bir yaz gecesi,otururken bahçede
Ateş böceklerini seyredaldım
Dolunay gökde,yakamoz vurmuş dibe
Ateş böceklerini seyredaldım
Bir yaz gecesi,otururken bahçede
Ateş böceklerini seyredaldım
Hanımeli kokusu karışmış yasemine
Ateş böceklerini seyredaldım,bu gece
Kendime benzettim yanışlarını
Yönsüz yolsuz kanat çırpışlarını
Eğilmeden güneşe özgür kalışlarını
Bir mevsimlik hayat buluşlarını
Dolunay gökde,yakamoz vurmuş dibe
Ateş böceklerini seyredaldım
Hanımeli kokusu karışmış yasemine
Ateş böceklerini seyredaldım,bu gece
19.10.2011 - 17:38
Utanıyorum Şehidim
Utanıyorum,
Yemekten,
İçmekten,
Senin annen ağlarken
Gülmekten Utanıyorum!
Sanma ki;
Unutuyor,
Unutturuyoruz.
Unutanları barındırmaktan utanıyorum.
SEN; vatan için bizim için şehit olurken,
Seni Görmezden Gelenlerden Utanıyorum.
AZİZ NESİN
19.10.2011 - 14:15
Vakti vardır...
Vakti vardır...
Ve can çeker.
Ama berrak ve demli bir çaydan daha iyi olan şey, o çaya sohbet katan,
lezzet katan dostlardır.
Çay da, dost da,
teselli makamında bir talihtir.
Sohbete...
Muhabbet taşır, hüzün taşır...
Hayatın neresinde, ne şekil ve görüntüde olursak olalım; mesele şudur:
Bir bardak demli çayın yanında ne kıymetimiz var?
Hangi dostun bir bardak demli çayı için 'hasretin adı' ve
'katma değer'iyiz?
Vakti vardır..
Ve can çeker.
Can, çayı bahane edip muhabbet ister.
Profesör istemez,
genel müdür hiç istemez...
Makam ve mevki...
Ve dahi şan ve şöhret...
Ve dahi mal ve mülk sahibi istemez.
Aradığı insandır.
'İnsan' sıfatının yanında, som altına şekil katmak için sokuşturulmuş bakır kadar ehemmiyeti olmayan unvanları hesaba katmaz...
Bir bardak demli çayın her yudumunu, ab-ı hayata dönüştüren insan!
Hayattan aldığımız ve hayata kattığımız can sıkıntılarının çoğunun sebebi, maalesef değersiz şeylerden ibarettir.
Ne bu dünyadan çekip giderken bizimle birlikte gelirler.
Ne sonrası için işe yararlar.
Üstelik, bir bardak demli çayın yanında bile, sahibini 'beş kuruş' sahiplenmezler...
Su kaynar...
Aşk ateşinde...
Bir tutam çay yaprağıyla karışmak, vuslattır.
Bu sıcaklığa...
Bu buhara ram olur ve yayılır duygular.
Sonra aşkın rengidir ve demidir görünen.
Ve aşkın rayihası.
Söyleyin şimdi:
Bu şiire kim bir mısra katar gönlünden?
Sohbeti kim demler?
ALINTI
18.10.2011 - 15:29
Bırakın, gençler dünyayı düşledikleri gibi görsünler... Nasıl olsa büyüdükçe olduğu gibi görecekler.
- Voltaire -
17.10.2011 - 22:36
MUTLULUK
Mutluluk senin içindedir, bazen denizi izlemek gibidir
Yaşıyorsan anı doya doya, affedebiliyorsan kötülükleri
Vazgeçebiliyorsan zaaflarından,
Yalnız kendin için yaşıyorsan hayatı,
Sevebiliyorsan kendini, sonra herşeyi,
Kendin gibi kalmayı becerebiliyorsan,
Yalnızlık ağlatmıyorsa eskisi gibi...
Vara seviniyorsan, aza şükrediyorsan
Pişman olmuyorsan yaşadıklarından,
Almadan vermeyi biliyorsan,
Sevmenin hakkını veriyorsan,
Mutluluk hakkındır senin, bir armağandır yaşam.
SEMA YILDIRIM
17.10.2011 - 08:51
...
Bazı insanları acı büyütür ve yaşatır. Acı çekmeden daha doğrusu yeterince...acı çekmeden, yitirmeden o korkunç yalnızlığı tatmadan kendisi olamaz bazı insanlar. Ne zaman ki en sevdikleriniz sıçar ağzınıza, ne zaman ki birer birer düşürür herkes maskesini, ne zaman ki yalnızlıktaki o muhteşem gücü keşfedersiniz o zaman başlarsınız gerçekten yaşamaya.
Bukowski
Toplam 318 mesaj bulundu