Hâtemü'l-Evliyâ'nın Cismâni Yönünün Velilerden Gizli Tutuluşu:
Hâtemü'l-evliyâ'nın varlığı ve zuhur zamanı hakkındaki ilk ve en net bilgiler Hakîm et-Tirmizî -kuddise sırruh- Hazretleri'nden gelmiştir. O, kendisine 'Hâtemü'l-Velâye' verilen velinin âhir zamanda, dünyanın zeval vakti iyice yaklaştığı bir sırada gönderileceğini açıkca haber vermiştir.
Onun 'Hatmü'l-Velâye' kitabından çok etkilenen ve ondan aldığı ilhamla işin hakikatine nazar eden Şeyhü'l-Ekber -kuddise sırruh- Hazretleri, bu velinin makamı hakkındaki en gizli sırları ortaya çıkarmış; kendisinden sonra gelen veliler onun bu beyanlarına sayısız şerhler yazmış, fakat bir-iki bilgi dışında kim ve nereli olduğuna dair herhangi bir işaret alamamıştı.
Nihayet bir gün yine bu sırrı çözmek için gayb âlemine teveccüh ettiğinde, hatiften bir ses kendisine: 'Ey Muhyiddîn! Bu iş senin zannettiğin gibi değildir! Bu ancak âhir zamanda gelecek bir veliye ikrâm edilecektir.' diye hitap etmiştir. (Celâl-zâde Ârif Bey, 'Atiyye-i Sübhâniyye', s. 63)
Bütün bu tecellilerden sonra, yukarıdaki hitâb-ı ilâhi'yi işitince bu zâtın âhir zamanda gelecek başka bir kimse olduğunu öğrenen Hazret, son bir ümitle gayb âlemine yönelmiş ve o anki hislerini şöyle dile getirmiştir:
'Bütün basar ve basiretimi derhâl âlem-i gayb'a çevirdim. Bu zâtın isim ve sıfatını, makamının ve nereli olduğunu anlamak istedimse de, Cenâb-ı Hakk bu saydıklarımdan hiçbirisine beni muttali kılmadı ve hatta koku bile koklatmadı.' (Celâl-zâde Ârif Bey, 'Atiyye-i Sübhâniyye', s. 63-64)
hatemül evliya
14.06.2013 - 20:56Hâtemü'l-Evliyâ'nın Cismâni Yönünün Velilerden Gizli Tutuluşu:
Hâtemü'l-evliyâ'nın varlığı ve zuhur zamanı hakkındaki ilk ve en net bilgiler Hakîm et-Tirmizî -kuddise sırruh- Hazretleri'nden gelmiştir. O, kendisine 'Hâtemü'l-Velâye' verilen velinin âhir zamanda, dünyanın zeval vakti iyice yaklaştığı bir sırada gönderileceğini açıkca haber vermiştir.
Onun 'Hatmü'l-Velâye' kitabından çok etkilenen ve ondan aldığı ilhamla işin hakikatine nazar eden Şeyhü'l-Ekber -kuddise sırruh- Hazretleri, bu velinin makamı hakkındaki en gizli sırları ortaya çıkarmış; kendisinden sonra gelen veliler onun bu beyanlarına sayısız şerhler yazmış, fakat bir-iki bilgi dışında kim ve nereli olduğuna dair herhangi bir işaret alamamıştı.
Nihayet bir gün yine bu sırrı çözmek için gayb âlemine teveccüh ettiğinde, hatiften bir ses kendisine: 'Ey Muhyiddîn! Bu iş senin zannettiğin gibi değildir! Bu ancak âhir zamanda gelecek bir veliye ikrâm edilecektir.' diye hitap etmiştir. (Celâl-zâde Ârif Bey, 'Atiyye-i Sübhâniyye', s. 63)
Bütün bu tecellilerden sonra, yukarıdaki hitâb-ı ilâhi'yi işitince bu zâtın âhir zamanda gelecek başka bir kimse olduğunu öğrenen Hazret, son bir ümitle gayb âlemine yönelmiş ve o anki hislerini şöyle dile getirmiştir:
'Bütün basar ve basiretimi derhâl âlem-i gayb'a çevirdim. Bu zâtın isim ve sıfatını, makamının ve nereli olduğunu anlamak istedimse de, Cenâb-ı Hakk bu saydıklarımdan hiçbirisine beni muttali kılmadı ve hatta koku bile koklatmadı.' (Celâl-zâde Ârif Bey, 'Atiyye-i Sübhâniyye', s. 63-64)
Toplam 1 mesaj bulundu