Osmâniye'de askerlik görevini yapan Er Mehmed Oğlu Bekir ve bir grup silâh arkadaşı Dereli’dedirler. Dereli'den geçen ve adını az ötedeki Çona Köyü’nde alan Çona Deresi suyundan kana kana içerler. Aynı suyu Dereli Köyü de kullanmaktadır. Birinci Dünyâ savaşı başlayınca 20-25 yıldan beri Türk düşmanlığını sürdüren Ermeni’lerin bu düşmanlıkları alenîleşmeye başlar. Çukurova’da bir Ermeni Devleti kurmaya kalkışırlar. 11 Aralık 1917 günü Çona Deresi’ne Ermeni komitacılar zehir atarlar. Bu mis gibi berrak sudan kana kana içen Er Mehmed Oğlu Bekir ile birkaç silâh arkadaşı ve Dereli Köyü’nden kadın, kız ve çocuklar zehirlenerek şehid düşerler. Kadın, kız ve çocuklar aile kabristanlarına gömülürlerken şehit düşen askerler de aynı mezarlıkta, Dereli Köyü Mezarlığı’nda topluca toprağa verilirler. Dereli Köyü köylüleri o gün bu gündür, bu büyük mezara “ŞEHİD MEZARI” diyerek hürmet ederler. Ermeni komitacıların sabotajı ile zehirlenerek ölen askerlerimizden, Istanbul’un, Şile İlçesi’nin, Dereli Köyü’nden Mehmed oğlu Bekir’in torunları ninelerinden işittikleri, öğrendikleri bilgilerle yola çıkarlar. Osmâniye’nin Dereli Köyü’ne ulaşırlar. Köyün en yaşlı kişisi 96 yaşındaki Mehmed Kuş Dede ile birlikte halktan bâzı kişiler de bu rivâyeti doğrularlar. * * * İşte “Osmâniye Çona Deresi Şehidleri” adıyla çevre düzenlemesi yapılan “ŞEHİD MEZARI”... Dileğimiz odur ki bu mezar Osmâniye İli’ne, dolayısıyla Türk Dünyâsı’na bir “Ermeni terörünü tel’in anıtı” kazandırır. * * * Istanbul’un Dereli Köyü’nden gelip Osmâniye’nin Dereli Köyü’nde zehirlenerek şehid düşen Mehmed Oğlu Bekir’in künyesinde, askerî birliğinin 159uncu Alay, 1inci Tabur, 3üncü Bölük olduğu yazılıdır. Şehidlerimizin ruhları şâd olsun... Biline ve unutulmaya! ..
EK BİLGİ: Uzun yıllar “ŞEHİD MEZARI” adıyla bilinen ve hürmet edilen Osmâniye İli, Dereli Köyü Mezarlığı’ndaki büyük mezar, “OSMÂNİYE ÇONA DERESİ ŞEHİDLERİ” adı verilerek Osmâniye Türk Ocağı tarafından yeniden düzenlenmiştir.
aşağıdaki birkaç tane şiir necmiye hanım efendiye aittir şiirlerini daha fazla incelemek isterseniz antoloji şaiirlerde necmiye sarpkaya adını arayarak ulaşabilirsiniz
NE DİYECEĞİM Hatırlasana. Birlikte büyüdük seninle. Aynı beşikte uyuduk, Aynı eşikten atladık. Birlikte güldük, Birlikte ağladık. Düğünlere birlikte girdik seninle; Azmı oynadık, Azmı dalıp gittik Mızıkanın sesinde. Eskilerden dinlediğimiz O masal ülkesine, Azmı Ant içtik Birgün döneceğimize. Dün gibi hatırlıyorum; Sen bebek kadar uysal, Seteneyce bilge. Sen örste kıvılcımdın yeri geldiğinde. Sen oyuna kalktığında, Savaşçılar at binerdi. Gün doğardı gözlerinde. Şimşekler susar, Gök durulur, Yağmur dinerdi. Her dönüşünde, Bin gökkuşağı doğardı saçlarından. Bin çiğdem,bin menekşe, Bin papatya, Bir anda yeşerirdi topraktan. Sen böylemiydin o zaman. Bir militan kadar kararlı, Bilim kadar kesin. Sen kalkıp konuştuğunda, Ruhları paklardı sesin. Dua kadar yumuşak, Ölüm kadar keskin, Gerçeği yüzlere çarpardı sözlerin. Ve bir anda Umursamazlığın yerini alırdı hüzün. Acısı sarardı yürekleri, Sürülmüşlüğün. Bir çoğu başını önüne eğerken, Sen devam ederdin anlatmağa, Kaldığın yerden. Şarkılarım senin dilinde güzeldi. Senin dilinde sevda, Senin dilinde kavgaydı. Ama sen bile, En ummadık anda, Bırakıverdin bizi yarı yolda. Sattın... demeğe varmıyor dilim. Kavganı değiştin ya sevdanla. Hemde bir yabancıya. Ama aldanma. Daha ilk günden, bir başka kavgadasın. Ya o sen, Ya sen o olacaksın. Artık şarkılarını anlamayacaklar. Sen söyledikçe gülecekler; Bizi ağlatan nağmelere. Sen oyuna kalktığında, Savaşçılar at binmeyecek artık. Dönüşünde, Gök renklere bezenmeyecek. Şunu iyi bil ki, Sen onlara özeneceksin. ve fakat, onlar sana özenmeyecek. Eskiden biz derdin Artık diyemeyeceksin. Gün gelecek Bir de çocuğun olacak. Ayşe,Fatma,yada Ali. Fakat bize benzemeyecek hali, Bize benzemeyecek dili. Kucağında bir masum; O sana, Sen ona mahkum. Artık dönülmezin eşiğinde Ruhunda bir kelepçe ile, Öylesine yaşayacaksın. Fakat çare yok; Bu iklime uyacak, Bu toprağa kök salacaksın. Bir gün biz dönüp giderken, Sen burada kalacaksın. Lütfen söyle; Seni sorduklarında ne diyeyim. Bir hata ettiğini, Yokolup gittiğini nasıl söyleyeyim. Öldü desem olurmu? ... Ergun YILDIZ Kasım 1990
YURTSUZ Anasız büyüdüm. Ve babasız. El kapılarında yetiştim. Ayağım çarıksız,Sırtım urbasız. Yurtsuz derlerdi bana. Böyle çağırırlardı beni. Ve ben ilk kez; Bu sözcükte tanıdım seni. Dedim ya; Açtım,açıktım. Öksüzdüm,ufacıktım, Bazen günlerce karnım doymazdı. ama bunların hepsi birden; Daha o çağda bile Yurtsuzluk kadar koymazdı Şubat 1983 Ergun YILDIZ
Bir bahar günü Yollara döküldük. Haykırdık hep bir ağızdan Vatan, birlik,ülkü dedik Vurulduk Kan kırmızısı çiçekler açtı bedenimizde Yılmadık susmadık Umutsuzluğa umut saçtık Kör gecelerin karanlığına
Biz hain olduk onlar kahraman Biz zindana onlar saraylara Şan şeref mükafat olsun onların Bize yeter selameti vatanın
Yılmadık yılmayız Kaçmadık kaçmayız Her zaman turan için Ölürüz öldürürüz Alt tarafı bir can Olmayınca vatan Neye yarar cihan Mal mülk şan şeref Varsın onların olsun Bize yeter selameti vatanın
57 YILLIK AHISKA ve AHISKALININ DRAMI Bilmem ne arzetsem dinleyenlere Dünyada bizlere yer bulunmuyor Kopartılar yerden attılar suya Bulandı bir kere hiç durulmuyor.
Bu bir soykırımdır sürgün dediler Binlerce insanı yolda yediler Şahit buna üçler, beşler, yediler Bu konuya yakın hiç varılmıyor
Ne evladım kaldı nede kardeşim Ne akrabam belli nede bir eşim Vurdular duvardan duvara başımı Nedense vuranlar hiç yorulmuyor.
Suçumuz neydi bir kere bilsek O hatayı bizde defterden silsek Hayatta birazcık bizlerde gülsek Gözümüzün yaşı hiç durulmuyor.
Suçumuz Türklük mü, Müslümanlık mı? Onurlu vakurlu, kahramanlık mı? Haşa Moskof gibi şertanlık mı? Bu soru bunlardan hiç sorulmuyor.
Ahıska'yı tüm kökünden söktüler Yer kürede dağa, taşa döktüler Teker teker dişlerini söktüler Bu zulum Dünyaca hiç sorulmuyor.
Dünya bizi kabul etmez nedelim Kalkıp başka gezegene gidelim Rehber lazım kime rica edelim Rehber vardır fakat yol görülmüyor.
Horoz bile vakit gelmeden ötmez Toprak olmayınca hiç nebat bilmez Vatansız insanın dertleri bitmez Dertler belli, derman hiç verilmiyor.
Derdi dert etmekle derde deva yok Aramayan kula asla şifa yok Amaç tektir, amma araçımız yok Araçsız hedefe hiç varılmıyor.
Bir araç vakıftır, bir araç dernek Amaç vatansızı vatanda görmek Birlikte yaşayıp murada ermek Tükenmiş imkanlar bol görülmüyor.
Hoca der kardeşim kendin bilmedi Adresleri iyi bilenden sormalı Her sanatın bir erbabı olmalı Sanat sanatçıdan hiç sorulmuyor
Zafer ya da Ölüm Gece kurt yavrularken geldik dünyaya biz Sabah kükrerken aslan, konuldu ismimiz Lâ ilâhe illallah Kartal yuvalarinda emzirdi analarimiz At üstünde savasmayi ögretti babalarimiz Lâ ilâhe illallah Halk için, vatan için yetistirdi analarimiz Onlara bir zarar gelecegi zaman yigit kesildik Lâ ilâhe illallah Biz daglarin Sahinleri zaferlerle yetistik Zorluktan ve savastan onursuz çikmayiz biz Lâ ilâhe illallah Tunçtan daglar kursun gibi erise de Hayattan ve savastan onursuz çikmayiz biz Lâ ilâhe illallah Ey kara toprak her zerren baruttan aglasa da Sana serefsiz bir sekilde dönmeyecegiz Lâ ilâhe illallah Hiçbir zaman kimseye pes etmedik biz Ölüm veya zaferden biridir tercihimiz Lâ ilâhe illallah Yaralarimizi agitlarla sararken bacilarimiz Degerli gözleri maharetle canlanir Lâ ilâhe illallah Kök yeriz, ot yeriz bizi açlik kivrandirsa da Otlari sikar içeriz suyunu, susuzluk yandirsa da Lâ ilâhe illallah Gece kurt yavrularken geldik dünyaya Sadigiz biz, sadik, ALLAH'a, halka ve vatana Lâ ilâhe illallah
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞINDA ANADOLU'NUN DURUMU VE KURTULUŞ ÇARELERİ Samsun'a çıktığım gün genel durum ve görünüş Bunlara karşı düşünülen kurtuluş çareleri Milli kuruluşlar, siyasi amaç ve hedefleri Memleket içinde ve İstanbul'da ...
20.03.2005 - 08:15
GÜVEN
Koç yiğidim, Bahadırım, Ozanım
Alp Dadaşım, Yağız Efem, Ozanım
Bir narada dokuz tümen bozanım,
Tug kaldırıp yürüyecek Bozkurtum!
Tanrım Türkü koruyacak Bozkurtum!
Dört yaman sızım var inceden ince;
Vatanca, Bayrakça, Törece, Dince...
Ay-yıldızın ışığını görünce,
Arsız otlar çürüyecek Bozkurtum!
Tanrı Türkü koruyacak Bozkurtum!
Yeline de Ergenekon yeline!
Kurban olam kutlu ülkü yoluna!
Yetmiş koruk milyon oldu biline!
Demir dağlar eriyecek Bozkurtum!
Tanrı Türkü koruyacak Bozkurtum!
Bizim ilde doğan olur baz olur,
Kara taşa pence vursa iz olur.
Bir yiğide yedi kafir az olur!
Orduları kürüyecek Bozkurdum!
Tanrı Türkü koruyacak Bozkurdum!
Yola çıktık Tanrıkurtlar yolundan,
Yandık piştik Kızıl Elma derdinden.
Günde bin kez Gökbörünün ardından
Beş yüz köpek ürüyecek Bozkurtum!
Tanrı Türkü koruyacak Bozkurtum!
Dokuz Işık kör zulmeti yaranda
Dokuz sene şölen olur Turanda
Ol Yezdanın vaadi Kuranda
Soysuz eller kuruyacak Bozkurtum!
Tanri Turku koruyacak Bozkurtum!
Dilaver CEBECi
20.03.2005 - 01:30
EY TÜRK; Unutma! …
Târîh, 11 Aralık 1917...
Osmâniye'de askerlik görevini yapan Er Mehmed Oğlu Bekir ve bir grup silâh arkadaşı Dereli’dedirler. Dereli'den geçen ve adını az ötedeki Çona Köyü’nde alan Çona Deresi suyundan kana kana içerler. Aynı suyu Dereli Köyü de kullanmaktadır.
Birinci Dünyâ savaşı başlayınca 20-25 yıldan beri Türk düşmanlığını sürdüren Ermeni’lerin bu düşmanlıkları alenîleşmeye başlar. Çukurova’da bir Ermeni Devleti kurmaya kalkışırlar.
11 Aralık 1917 günü Çona Deresi’ne Ermeni komitacılar zehir atarlar. Bu mis gibi berrak sudan kana kana içen Er Mehmed Oğlu Bekir ile birkaç silâh arkadaşı ve Dereli Köyü’nden kadın, kız ve çocuklar zehirlenerek şehid düşerler.
Kadın, kız ve çocuklar aile kabristanlarına gömülürlerken şehit düşen askerler de aynı mezarlıkta, Dereli Köyü Mezarlığı’nda topluca toprağa verilirler. Dereli Köyü köylüleri o gün bu gündür, bu büyük mezara “ŞEHİD MEZARI” diyerek hürmet ederler.
Ermeni komitacıların sabotajı ile zehirlenerek ölen askerlerimizden, Istanbul’un, Şile İlçesi’nin, Dereli Köyü’nden Mehmed oğlu Bekir’in torunları ninelerinden işittikleri, öğrendikleri bilgilerle yola çıkarlar. Osmâniye’nin Dereli Köyü’ne ulaşırlar. Köyün en yaşlı kişisi 96 yaşındaki Mehmed Kuş Dede ile birlikte halktan bâzı kişiler de bu rivâyeti doğrularlar.
* * *
İşte “Osmâniye Çona Deresi Şehidleri” adıyla çevre düzenlemesi yapılan “ŞEHİD MEZARI”... Dileğimiz odur ki bu mezar Osmâniye İli’ne, dolayısıyla Türk Dünyâsı’na bir “Ermeni terörünü tel’in anıtı” kazandırır.
* * *
Istanbul’un Dereli Köyü’nden gelip Osmâniye’nin Dereli Köyü’nde zehirlenerek şehid düşen Mehmed Oğlu Bekir’in künyesinde, askerî birliğinin 159uncu Alay, 1inci Tabur, 3üncü Bölük olduğu yazılıdır.
Şehidlerimizin ruhları şâd olsun...
Biline ve unutulmaya! ..
EK BİLGİ: Uzun yıllar “ŞEHİD MEZARI” adıyla bilinen ve hürmet edilen Osmâniye İli, Dereli Köyü Mezarlığı’ndaki büyük mezar, “OSMÂNİYE ÇONA DERESİ ŞEHİDLERİ” adı verilerek Osmâniye Türk Ocağı tarafından yeniden düzenlenmiştir.
19.03.2005 - 22:07
aşağıdaki birkaç tane şiir necmiye hanım efendiye aittir şiirlerini daha fazla incelemek isterseniz antoloji şaiirlerde necmiye sarpkaya adını arayarak ulaşabilirsiniz
19.03.2005 - 22:02
NE DİYECEĞİM
Hatırlasana.
Birlikte büyüdük seninle.
Aynı beşikte uyuduk,
Aynı eşikten atladık.
Birlikte güldük,
Birlikte ağladık.
Düğünlere birlikte girdik seninle;
Azmı oynadık,
Azmı dalıp gittik
Mızıkanın sesinde.
Eskilerden dinlediğimiz
O masal ülkesine,
Azmı Ant içtik
Birgün döneceğimize.
Dün gibi hatırlıyorum;
Sen bebek kadar uysal,
Seteneyce bilge.
Sen örste kıvılcımdın
yeri geldiğinde.
Sen oyuna kalktığında,
Savaşçılar at binerdi.
Gün doğardı gözlerinde.
Şimşekler susar,
Gök durulur,
Yağmur dinerdi.
Her dönüşünde,
Bin gökkuşağı doğardı saçlarından.
Bin çiğdem,bin menekşe,
Bin papatya,
Bir anda yeşerirdi topraktan.
Sen böylemiydin o zaman.
Bir militan kadar kararlı,
Bilim kadar kesin.
Sen kalkıp konuştuğunda,
Ruhları paklardı sesin.
Dua kadar yumuşak,
Ölüm kadar keskin,
Gerçeği yüzlere çarpardı sözlerin.
Ve bir anda
Umursamazlığın yerini alırdı hüzün.
Acısı sarardı yürekleri,
Sürülmüşlüğün.
Bir çoğu başını önüne eğerken,
Sen devam ederdin anlatmağa,
Kaldığın yerden.
Şarkılarım senin dilinde güzeldi.
Senin dilinde sevda,
Senin dilinde kavgaydı.
Ama sen bile,
En ummadık anda,
Bırakıverdin bizi yarı yolda.
Sattın...
demeğe varmıyor dilim.
Kavganı değiştin ya sevdanla.
Hemde bir yabancıya.
Ama aldanma.
Daha ilk günden,
bir başka kavgadasın.
Ya o sen,
Ya sen o olacaksın.
Artık şarkılarını anlamayacaklar.
Sen söyledikçe gülecekler;
Bizi ağlatan nağmelere.
Sen oyuna kalktığında,
Savaşçılar at binmeyecek artık.
Dönüşünde,
Gök renklere bezenmeyecek.
Şunu iyi bil ki,
Sen onlara özeneceksin.
ve fakat,
onlar sana özenmeyecek.
Eskiden biz derdin
Artık diyemeyeceksin.
Gün gelecek
Bir de çocuğun olacak.
Ayşe,Fatma,yada Ali.
Fakat bize benzemeyecek hali,
Bize benzemeyecek dili.
Kucağında bir masum;
O sana,
Sen ona mahkum.
Artık dönülmezin eşiğinde
Ruhunda bir kelepçe ile,
Öylesine yaşayacaksın.
Fakat çare yok;
Bu iklime uyacak,
Bu toprağa kök salacaksın.
Bir gün biz dönüp giderken,
Sen burada kalacaksın.
Lütfen söyle;
Seni sorduklarında ne diyeyim.
Bir hata ettiğini,
Yokolup gittiğini nasıl söyleyeyim.
Öldü desem olurmu? ...
Ergun YILDIZ
Kasım 1990
19.03.2005 - 22:01
YURTSUZ
Anasız büyüdüm.
Ve babasız.
El kapılarında yetiştim.
Ayağım çarıksız,Sırtım urbasız.
Yurtsuz derlerdi bana.
Böyle çağırırlardı beni.
Ve ben ilk kez;
Bu sözcükte tanıdım seni.
Dedim ya;
Açtım,açıktım.
Öksüzdüm,ufacıktım,
Bazen günlerce karnım doymazdı.
ama bunların hepsi birden;
Daha o çağda bile
Yurtsuzluk kadar koymazdı
Şubat 1983
Ergun YILDIZ
19.03.2005 - 22:01
SON İSTASYON
Akültürasyon
Ajitasyon
Asimilasyon
Dilsiz halk
Ruhsuz sürü
Tarihin bataklığı
Son İstasyon.
ergun yıldız
19.03.2005 - 13:36
Bir bahar günü
Yollara döküldük.
Haykırdık hep bir ağızdan
Vatan, birlik,ülkü dedik
Vurulduk
Kan kırmızısı çiçekler açtı bedenimizde
Yılmadık susmadık
Umutsuzluğa umut saçtık
Kör gecelerin karanlığına
Biz hain olduk onlar kahraman
Biz zindana onlar saraylara
Şan şeref mükafat olsun onların
Bize yeter selameti vatanın
Yılmadık yılmayız
Kaçmadık kaçmayız
Her zaman turan için
Ölürüz öldürürüz
Alt tarafı bir can
Olmayınca vatan
Neye yarar cihan
Mal mülk şan şeref
Varsın onların olsun
Bize yeter selameti vatanın
18 mart 2005
09.12..
19.03.2005 - 13:33
57 YILLIK AHISKA ve AHISKALININ DRAMI
Bilmem ne arzetsem dinleyenlere
Dünyada bizlere yer bulunmuyor
Kopartılar yerden attılar suya
Bulandı bir kere hiç durulmuyor.
Bu bir soykırımdır sürgün dediler
Binlerce insanı yolda yediler
Şahit buna üçler, beşler, yediler
Bu konuya yakın hiç varılmıyor
Ne evladım kaldı nede kardeşim
Ne akrabam belli nede bir eşim
Vurdular duvardan duvara başımı
Nedense vuranlar hiç yorulmuyor.
Suçumuz neydi bir kere bilsek
O hatayı bizde defterden silsek
Hayatta birazcık bizlerde gülsek
Gözümüzün yaşı hiç durulmuyor.
Suçumuz Türklük mü, Müslümanlık mı?
Onurlu vakurlu, kahramanlık mı?
Haşa Moskof gibi şertanlık mı?
Bu soru bunlardan hiç sorulmuyor.
Ahıska'yı tüm kökünden söktüler
Yer kürede dağa, taşa döktüler
Teker teker dişlerini söktüler
Bu zulum Dünyaca hiç sorulmuyor.
Dünya bizi kabul etmez nedelim
Kalkıp başka gezegene gidelim
Rehber lazım kime rica edelim
Rehber vardır fakat yol görülmüyor.
Horoz bile vakit gelmeden ötmez
Toprak olmayınca hiç nebat bilmez
Vatansız insanın dertleri bitmez
Dertler belli, derman hiç verilmiyor.
Derdi dert etmekle derde deva yok
Aramayan kula asla şifa yok
Amaç tektir, amma araçımız yok
Araçsız hedefe hiç varılmıyor.
Bir araç vakıftır, bir araç dernek
Amaç vatansızı vatanda görmek
Birlikte yaşayıp murada ermek
Tükenmiş imkanlar bol görülmüyor.
Hoca der kardeşim kendin bilmedi
Adresleri iyi bilenden sormalı
Her sanatın bir erbabı olmalı
Sanat sanatçıdan hiç sorulmuyor
DEMİRALİ KUŞU
http://www.ahiskalilar.org/giris/anasayfa.html
ÜMRANİYE AKISHALILAR DERNEĞİNİN WEB SİTESİNİ ZİYARET ETMENİZ DİLEĞİYLE
19.03.2005 - 13:32
ÇEÇEN MİLLİ MARŞI
Zafer ya da Ölüm
Gece kurt yavrularken geldik dünyaya biz
Sabah kükrerken aslan, konuldu ismimiz
Lâ ilâhe illallah
Kartal yuvalarinda emzirdi analarimiz
At üstünde savasmayi ögretti babalarimiz
Lâ ilâhe illallah
Halk için, vatan için yetistirdi analarimiz
Onlara bir zarar gelecegi zaman yigit kesildik
Lâ ilâhe illallah
Biz daglarin Sahinleri zaferlerle yetistik
Zorluktan ve savastan onursuz çikmayiz biz
Lâ ilâhe illallah
Tunçtan daglar kursun gibi erise de
Hayattan ve savastan onursuz çikmayiz biz
Lâ ilâhe illallah
Ey kara toprak her zerren baruttan aglasa da
Sana serefsiz bir sekilde dönmeyecegiz
Lâ ilâhe illallah
Hiçbir zaman kimseye pes etmedik biz
Ölüm veya zaferden biridir tercihimiz
Lâ ilâhe illallah
Yaralarimizi agitlarla sararken bacilarimiz
Degerli gözleri maharetle canlanir
Lâ ilâhe illallah
Kök yeriz, ot yeriz bizi açlik kivrandirsa da
Otlari sikar içeriz suyunu, susuzluk yandirsa da
Lâ ilâhe illallah
Gece kurt yavrularken geldik dünyaya
Sadigiz biz, sadik, ALLAH'a, halka ve vatana
Lâ ilâhe illallah
Toplam 57 mesaj bulundu