Daha az seviyorum seni.. Giderek daha az.. Unutur gibi seviyorum.. Azala azala.. Aramızdaki uzaklığın karanlığında..
Geceler kısalıp..gündüzler uzuyor öyle olunca.. Daha az seviyorum seni.. Kendini iyileştiren bir yara gibi.. Daha az.. Ve zamanla..
Sen geceyi tutuyorsun..ben nöbetini.. Uzak dağ kışlalarında.. Görmüyoruz birbirimizi.. Usul usul sis iniyor.. Kopmuş yollara.. Işığı hafif..uykusu ağır koğuşlarda üzerini örtüyorum senin.. Bir çığ gibi büyüyorsun rüyalarımda.. Sevgilim sevgilim Yıldızları daha büyüktür bazı gecelerin Nöbet kadar yalnızken öğreneceksin bunu da..
Artık daha az seviyorum seni.. Unutur gibi..ölür gibi daha az.. Yeniden ödetiyorum kendime Onca aşkın öğretemediğini.. Kolay değildi.. Yalnızca sevgilimi değil..evladımı da kaybettim ben.. Kaç acı birden imtihan etti beni.. Bir tek gece vardır insanın hayatında.. Ömür boyu sürer nöbeti.. Bu da öyleydi.. İyi ol.. Sağ ol.. Uzak ol.. Ama bir daha görme beni..
Seni yaşamak, bir masalın sonunu bilmemek gibi. Seni yaşamak, bilinmeyen bir şarkıyı bağırarak söylemek gibi. Seni yaşamak, amber kokuları arasında dans etmek gibi. Yanacağını bile bile ateşe dalmak gibi. Issız bir gecede, ateş böceklerinin ışıltısıyla aydınlanmak gibi. Sana tabi olmak, böyle bir şey işte.
“Yaşamadım, bilmem” diyemezsin. Kokunu duyup da koklamadım, nefesinle ciğerlerimi doldurmadım da diyemezsin. Başucunda duran kitaptır, aşk. Geceleyin, denizin som yeşilini fark edip, dalıp dalıp gitmektir. Yakamozları saçlarına takıp izlemektir. Usul usul kanına işlemektir. Derin uykulardan uyanıp, bir daha hiç rüya görmemektir.
Kar tanesinin bu satırlara düşüp de hiç erimemesine benzer, seni yaşamak. İmkansızlıkların içinde yeşermektir, hayat. Bir nefes kendin için alırken, iki tane de O’nun için almaktır. Sol yanım sen, sağ yanım sevda. Deli bir ırmak, benim yolum. Çığlık çığlığa akıp, denizde yiter aşk. Her şeyin vardığı yer, sen. Başlangıçlarda ezeliyeti yaşayan da, ben.
Gel, dayan sol yanıma. Yüreğimin üzerine koy sevdalı elini. Dinle…Damarıma akan her damlada, ateşin harlanışını izle doyasıya. Her darbesinde yüreğimin, adını resmettiğin gör. Saklan gözlerimin arkasına. Bir de benden izle sevdanı. Bir de benden yaşa.
Sözcüklerin lal olduğu bir çığlık olsun gökyüzü. Sen geldin gönlüme, ne ayın hükmü kaldı ne de güneşin. Yaşayan alemin güzel yüzü, döner dururum sana varayım diye. Uzat elini, çok geç kaldım. Aşk, çığlıkta…
Her yangın önce başladığı yeri yakar. Sana küçük kendime büyük gelen yüreğimde, yıllar geçse de senin adın yazar. Ve bil ki sevdiğim, uslanmaz ruhum yaşadıkça seni sever, seni sevdikçe yaşar..
Bir kibritle bir ateş yakarken belki parmaklarım yanmış bir ateşten bir kıvılcım sıçrayıp en çok sevdiğim elbisemi yakmış ve canım acımış olabilir...acı hissetmişimdir...ama senin yokluğunun kalbimi yakan ateşİ kadar canımı acıtmamıştır...öyle bir ateş ki bunun derecesini bir ben bir de Allah biliyor...bir volkan olup lavları kalbimde binlerce kez harekete geçmiş kalbimin duvarlarından taşıp tüm hücrelerime dolmuş damarlarımda alev alev dolanıp durmuştur.
Bir gül dalından bir gül kaparırken dikenleri ellerimi kanatmış canım yanmıştır...ama senin aşkın ve sevgin yokluğun gibi yüreğimi acıtmamış onun kanattığı gibi ellerim kanamamıştır...
Denizin beyaz ve büyük dalgaları keç kez beni mavi suların derinliklerine atmış ama ben direnerek boğulmaktan kendimi kurtarmışımdır...fakat senin sevgin senin aşkın ve senin yokluğunla döktüğüm gözyalarımda soluksuz kalmış boğulmuşumdur...çünkü sen benim nefesim sen benim havam sen benim suyum sen sen benim yaşam kaynağımdın...sen benim herşeyimdin...
Ben çok kimseyi bir yakınımı bir dostumu bir canımı gurbete uğurlamışımdır...onlara sarılmış ellerini tutmuş yanaklarından öpmüş arkalarından el sallamışımdır...ama bir tek seni bir tek seni uğurlayamdım sana el sallayamadım...çünkü sen olmasan da ben hala sendeyim sana sıkı sıkı sarılmış başımı göğsune yaslamış ellerin ellerimide gözlerim gözlerinin hapsinde...yüreğim sana mecbur yüreğim sen rehin sakın verme geriye istemem ben seni sensiz yaşarken tüm hücrelerim yokluğunda ağlarken bile mutluyum hayalinle...
Ben hiç kimseyi seni sevdiğim kadar sevmedim...kalbim hiç kimse için böyle çarpmadı....gözlerim hiç kimse için yağmurlarla yarışıp ırmaklar gibi akmadı...hiç kimse hiç kimse senin gibi bu yüreği yakmadı...hiç kimsenin yokluğu yüreğimi böylesine kanatmadı...
HİÇ KİMSE SENİN YOKLUĞUN SENİN AŞKIN KADAR BENİ BÖYLE AĞLATAMADI
HİÇ KİMSE KALBİME SENİN GİBİ İZ BIRAKMADI VE HİÇ KİMSE SENDEN SONRA KALBİME YAR OLAMADI
acınası tesadüflerle ayrılıyorsun molekülden, hüzün hastası bir hayvansın şiddetli baş ağrılarıyla çalkalanan çok kurak iklimlerde, büyük sinir krizlerinde ağır işkence görmüş şehirlerde saadetin zarif, adaletin ince.
bir miktar alkol ve ürperti alıyorsun kelimelerin karardığı peşin hükümlerde. şahsi sevişiyorsun şiddetin bütün bitki örtüsüyle. gözlerin ucuz, tutkun ucuz, direncin ucuz tehlikeli bir yalan gibi duruyorsun ruh yoksulluğunun harikulade iskeleti üzerinde.
tutulamayacak yeminsin, yemin ederim, her insana gerçek aşkı öğretecek bir külfetin var ve alelacele asılmış bir çocuk militan gibi şaşkın ama onurlu bakıyorsun yükseldiğin gökyüzüne.
ben seni ayakta alkışlıyorum hep ayakta alkışlıyorum seni ben yollarda yürürken alkışlıyorum sinemalarda, üçüncü sınıf oyuncularda alkışlıyorum afrika'nın içlerine doğru alkışlıyorum vuruşurken alkışlıyorum seni ben evet, hüzün hastası bir hayvansın acınası tesadüflerle ayrılıyorsun kainata gösterdiğin sahte hüviyetinden.
o nasıl bir hale bana cimri, başkalarına bonkör bedeninde; bir acı votka tadı yakalıyorum dilenen bakışlarında 'suçsuzum' diyorsun, 'tarzım bu' diyorsun aç bir kurt gibi iniyor yüzüne hüzün kirpiklerin alnına deyiyor bende deyiyorum alnına cevapsız sorularımla uykum geldi diyorum seni sevmekten uykum geldi jilete abanıyorum korkuya abanıyorum tek arkadaşım yok öbür tarafta çünkü!
çek perdeleri, kapat ışıkları bu telaşlı yokoluşun fosforu aydınlatır bizi uykum geldi diyorum tutulamayacak yeminsin, yemin ederim heryeri keserim, herkesi, herşeyi keserim bıçağımı taşıyan elde kader çizgim de gizli! bitiyor sancıda safları sıklaştıran o garip haz bitiyor bir kez olsun samimi bak bak! gecenin eteklerine eşkiya ayrılıklar siniyor!
acınası tesadüflerle ayrılıyorsun molekülden ateşler içinde bırakıyorsun sana biriktirdiğim suyu oysa hiç sansım kalmadı yeniden doğmak için, bana ait olduğu belirtilen külden.
al bu külü de götür al bu külü de götür, diğer taraflara üfle muzaffer bir hain gibi ayrıl tertemiz hayal hikayemden.
Adına aşk koyduğun o büyük boşluğa ben koca bir hayat sığdırdım... Beni sevmemene isyan edip kaçmak, sende aradıklarımı hayatla doldurmaya çalışmak, ruhumun en büyük yanılgısıydı... Hayat bana en acımasız yüzünü sevgini inkar ettiğim zamanlarda gösterdi... Ve şimdi asıl olmam gereken yerde, hayata başladığım yerde, kalbindeyim... Vazgeçilmez oluşunun sırrı bu işte: Senin olmadığın yerde ne olduğunu biliyorum...
KeLeBeK uçacak...tüm mahkumiyetler birer zincirden ibarettir...esas olan zinciri kırmak değil ona alışmak değil onu bırakmaktır....sen de başaracaksın...
01.03.2010 - 12:03
basladıgı yerde bıtermıs tum yolculuklar
04.11.2009 - 21:25
Gece Nöbeti
Daha az seviyorum seni..
Giderek daha az..
Unutur gibi seviyorum..
Azala azala..
Aramızdaki uzaklığın karanlığında..
Geceler kısalıp..gündüzler uzuyor öyle olunca..
Daha az seviyorum seni..
Kendini iyileştiren bir yara gibi..
Daha az..
Ve zamanla..
Sen geceyi tutuyorsun..ben nöbetini..
Uzak dağ kışlalarında..
Görmüyoruz birbirimizi..
Usul usul sis iniyor..
Kopmuş yollara..
Işığı hafif..uykusu ağır koğuşlarda üzerini örtüyorum senin..
Bir çığ gibi büyüyorsun rüyalarımda..
Sevgilim sevgilim
Yıldızları daha büyüktür bazı gecelerin
Nöbet kadar yalnızken öğreneceksin bunu da..
Artık daha az seviyorum seni..
Unutur gibi..ölür gibi daha az..
Yeniden ödetiyorum kendime
Onca aşkın öğretemediğini..
Kolay değildi..
Yalnızca sevgilimi değil..evladımı da kaybettim ben..
Kaç acı birden imtihan etti beni..
Bir tek gece vardır insanın hayatında..
Ömür boyu sürer nöbeti..
Bu da öyleydi..
İyi ol..
Sağ ol..
Uzak ol..
Ama bir daha görme beni..
31.10.2009 - 22:49
----------
AŞK, ÇIĞLIKTA…
Seni yaşamak, bir masalın sonunu bilmemek gibi. Seni yaşamak, bilinmeyen bir şarkıyı bağırarak söylemek gibi. Seni yaşamak, amber kokuları arasında dans etmek gibi. Yanacağını bile bile ateşe dalmak gibi. Issız bir gecede, ateş böceklerinin ışıltısıyla aydınlanmak gibi. Sana tabi olmak, böyle bir şey işte.
“Yaşamadım, bilmem” diyemezsin. Kokunu duyup da koklamadım, nefesinle ciğerlerimi doldurmadım da diyemezsin. Başucunda duran kitaptır, aşk. Geceleyin, denizin som yeşilini fark edip, dalıp dalıp gitmektir. Yakamozları saçlarına takıp izlemektir. Usul usul kanına işlemektir. Derin uykulardan uyanıp, bir daha hiç rüya görmemektir.
Kar tanesinin bu satırlara düşüp de hiç erimemesine benzer, seni yaşamak. İmkansızlıkların içinde yeşermektir, hayat. Bir nefes kendin için alırken, iki tane de O’nun için almaktır. Sol yanım sen, sağ yanım sevda. Deli bir ırmak, benim yolum. Çığlık çığlığa akıp, denizde yiter aşk. Her şeyin vardığı yer, sen. Başlangıçlarda ezeliyeti yaşayan da, ben.
Susmak mı lazım? Nasıl susulur bilir misin? Böylesine harlarken ateş, susarak söndürülür mü?
Gel, dayan sol yanıma. Yüreğimin üzerine koy sevdalı elini. Dinle…Damarıma akan her damlada, ateşin harlanışını izle doyasıya. Her darbesinde yüreğimin, adını resmettiğin gör. Saklan gözlerimin arkasına. Bir de benden izle sevdanı. Bir de benden yaşa.
Sözcüklerin lal olduğu bir çığlık olsun gökyüzü. Sen geldin gönlüme, ne ayın hükmü kaldı ne de güneşin. Yaşayan alemin güzel yüzü, döner dururum sana varayım diye. Uzat elini, çok geç kaldım. Aşk, çığlıkta…
08.10.2009 - 21:58
SEVMELERİM HEP BOĞAZIMA DÜĞÜMLENİYOR ZATEN… UMUTLARIM HEP YASAKLAR ÜSTÜNE KURULU..
05.10.2009 - 22:14
Her yangın önce başladığı yeri yakar. Sana küçük kendime büyük gelen yüreğimde, yıllar geçse de senin adın yazar. Ve bil ki sevdiğim, uslanmaz ruhum yaşadıkça seni sever, seni sevdikçe yaşar..
04.10.2009 - 01:44
HİÇ KİMSE
Bir kibritle bir ateş yakarken belki parmaklarım yanmış bir ateşten bir kıvılcım sıçrayıp en çok sevdiğim elbisemi yakmış ve canım acımış olabilir...acı hissetmişimdir...ama senin yokluğunun kalbimi yakan ateşİ kadar canımı acıtmamıştır...öyle bir ateş ki bunun derecesini bir ben bir de Allah biliyor...bir volkan olup lavları kalbimde binlerce kez harekete geçmiş kalbimin duvarlarından taşıp tüm hücrelerime dolmuş damarlarımda alev alev dolanıp durmuştur.
Bir gül dalından bir gül kaparırken dikenleri ellerimi kanatmış canım yanmıştır...ama senin aşkın ve sevgin yokluğun gibi yüreğimi acıtmamış onun kanattığı gibi ellerim kanamamıştır...
Denizin beyaz ve büyük dalgaları keç kez beni mavi suların derinliklerine atmış ama ben direnerek boğulmaktan kendimi kurtarmışımdır...fakat senin sevgin senin aşkın ve senin yokluğunla döktüğüm gözyalarımda soluksuz kalmış boğulmuşumdur...çünkü sen benim nefesim sen benim havam sen benim suyum sen sen benim yaşam kaynağımdın...sen benim herşeyimdin...
Ben çok kimseyi bir yakınımı bir dostumu bir canımı gurbete uğurlamışımdır...onlara sarılmış ellerini tutmuş yanaklarından öpmüş arkalarından el sallamışımdır...ama bir tek seni bir tek seni uğurlayamdım sana el sallayamadım...çünkü sen olmasan da ben hala sendeyim sana sıkı sıkı sarılmış başımı göğsune yaslamış ellerin ellerimide gözlerim gözlerinin hapsinde...yüreğim sana mecbur yüreğim sen rehin sakın verme geriye istemem ben seni sensiz yaşarken tüm hücrelerim yokluğunda ağlarken bile mutluyum hayalinle...
Ben hiç kimseyi seni sevdiğim kadar sevmedim...kalbim hiç kimse için böyle çarpmadı....gözlerim hiç kimse için yağmurlarla yarışıp ırmaklar gibi akmadı...hiç kimse hiç kimse senin gibi bu yüreği yakmadı...hiç kimsenin yokluğu yüreğimi böylesine kanatmadı...
HİÇ KİMSE SENİN YOKLUĞUN SENİN AŞKIN KADAR BENİ BÖYLE AĞLATAMADI
HİÇ KİMSE KALBİME SENİN GİBİ İZ BIRAKMADI
VE HİÇ KİMSE SENDEN SONRA
KALBİME YAR OLAMADI
13.09.2009 - 02:48
Ben Seni Seviyorum Bunda Bir Kasıt Yok
acınası tesadüflerle ayrılıyorsun molekülden,
hüzün hastası bir hayvansın
şiddetli baş ağrılarıyla çalkalanan
çok kurak iklimlerde, büyük sinir krizlerinde
ağır işkence görmüş şehirlerde
saadetin zarif, adaletin ince.
bir miktar alkol ve ürperti alıyorsun
kelimelerin karardığı peşin hükümlerde.
şahsi sevişiyorsun şiddetin bütün bitki örtüsüyle.
gözlerin ucuz, tutkun ucuz, direncin ucuz
tehlikeli bir yalan gibi duruyorsun
ruh yoksulluğunun harikulade iskeleti üzerinde.
tutulamayacak yeminsin, yemin ederim,
her insana gerçek aşkı öğretecek bir külfetin var
ve
alelacele asılmış bir çocuk militan
gibi şaşkın ama onurlu bakıyorsun
yükseldiğin gökyüzüne.
ben seni ayakta alkışlıyorum
hep ayakta alkışlıyorum seni ben
yollarda yürürken alkışlıyorum
sinemalarda, üçüncü sınıf oyuncularda alkışlıyorum
afrika'nın içlerine doğru alkışlıyorum
vuruşurken alkışlıyorum seni ben
evet, hüzün hastası bir hayvansın
acınası tesadüflerle ayrılıyorsun
kainata gösterdiğin sahte hüviyetinden.
o nasıl bir hale
bana cimri, başkalarına bonkör bedeninde;
bir acı votka tadı yakalıyorum dilenen bakışlarında
'suçsuzum' diyorsun, 'tarzım bu' diyorsun
aç bir kurt gibi iniyor yüzüne hüzün
kirpiklerin alnına deyiyor
bende deyiyorum alnına cevapsız sorularımla
uykum geldi diyorum
seni sevmekten uykum geldi
jilete abanıyorum
korkuya abanıyorum
tek arkadaşım yok öbür tarafta çünkü!
çek perdeleri, kapat ışıkları
bu telaşlı yokoluşun fosforu aydınlatır bizi
uykum geldi diyorum
tutulamayacak yeminsin, yemin ederim
heryeri keserim, herkesi, herşeyi keserim
bıçağımı taşıyan elde kader çizgim de gizli!
bitiyor
sancıda safları sıklaştıran o garip haz bitiyor
bir kez olsun samimi bak
bak! gecenin eteklerine eşkiya ayrılıklar siniyor!
acınası tesadüflerle ayrılıyorsun molekülden
ateşler içinde bırakıyorsun sana biriktirdiğim suyu
oysa hiç sansım kalmadı
yeniden doğmak için, bana ait olduğu belirtilen külden.
al bu külü de götür
al bu külü de götür, diğer taraflara üfle
muzaffer bir hain gibi ayrıl
tertemiz hayal hikayemden.
Küçük İskender
02.09.2009 - 19:23
Adına aşk koyduğun o büyük boşluğa
ben koca bir hayat sığdırdım...
Beni sevmemene isyan edip kaçmak,
sende aradıklarımı hayatla doldurmaya çalışmak,
ruhumun en büyük yanılgısıydı...
Hayat bana en acımasız yüzünü
sevgini inkar ettiğim zamanlarda gösterdi...
Ve şimdi asıl olmam gereken yerde,
hayata başladığım yerde,
kalbindeyim...
Vazgeçilmez oluşunun sırrı bu işte:
Senin olmadığın yerde ne olduğunu biliyorum...
Toplam 32 mesaj bulundu