Uykunda ağlıyorsun... Uykunda öpüyorum seni... Korkmadan ağlıyorum seninle... Senin için bir şey yapamayışıma, seni bu dünyada yapayalnız, kimsesiz bırakışıma ağlıyorum... Senin için gerçeklik yok, bu hayat, bu hayatın kuralları yok... Kendine nasıl derinden ve katıksız inanıyorsan, bu hayata, bu insanlara da öyle inanıyorsun... Bunu sana ben anlatamam. Bak bu sensin, bak bu da hayat, bu da kuralları; bak, insanlar seni aslında nasıl görüyor, yok bu hayatta duygularının karşılığı, diyemem. Seni sevginden uyandıramam... Yıllar önce senin olduğun yerdeydim ben de. Tam orta yerde. Benim de saçlarım sevecen bir kardeşlik kokardı. Herkese koşarken açıkta kalırdı öldürülmeye en açık, en savunmasız yanlarım. Nereme bıçak saplanırdı bilmezdim, ama hep yersiz kanayan o zavallı saçlarıma dostluklara gölge düşürüyor, diye kızardım...Umudu ürkütüyor diye yaralarıma kızardım... Ben en çok beni yaralayanlara koşar; bir suç, bir yanılgı varsa, çoğunu omuzlamak için kendimden vazgeçerdim... Sırf sevgiler bitmesin, sırf hayatın sevinci gölgelenmesin, dostlukların son günü gelmesin diye üstüme alırdım bütün günahları, bütün yanılgıları, geçmiş ve gelecek bütün kötülükleri... Sevginin umutları sürsün diye, göze alırdım kalbime akıtılacak zehirleri... Göze alırdım eksik yaşanmış bütün sevgilerin tanığı ve sürgünü olmayı... Sonra baktım kimsesiz ve tesellisiz ölüyorum... Gördüm kendimi nasılsa. Gördüm anısız ve habersiz öldüğümü... Son kez baktım etrafıma, bir yakın, bir içten ses, bir kardeş kokusu aradım kendime. Bağlanmak istedikçe öylesine kopmuştum ki insanlardan, öylesine çok sevmiş, öylesine çok inanmıştım ki, nasıl oldu bilmiyorum, içimden bir kötülük, bir acımasızlık; içimden zavallı bir intikam duygusu çıkartıp, o yaralı kendimi, beni ben yapan o kimsesiz sevgimi o boşluktan çekip aldım... Aldım onu ve korumaya başladım.. O yaralı, o parçalanmış, o kimsesiz sevgimi, kötülükle, acımasızlıkla, hırsla, kıskançlıkla korumaya başladım... O da yetmedi, yazmaya başladım sevgili. Yazmaya... Ne hissedersem, ne hissedeceksem, hayatımda ne varsa, her şeyi yazmaya başladım... Yazmak, acılardan, aşklardan, yitirişlerden, itilip kakılmalardan kurtulmanın en geçerli yolu oldu benim için... Kimse elimden söküp almasın diye o yaralı, o kimsesiz sevgimi ve bir daha o karanlık boşluğa düşmemek için yazmaya başladım... Yıllar sonra şimdi sen o boşluktasın. O yaralı, o kimsesiz sevginle bir zamanlar benim olduğum yerdesin. Saçlarındaki kan kokusunu buradan duyabiliyorum. Bu kokuyu iyi bilirim. Çünkü yıllarca, sevginin peşinden koşulsuzca koştuğum o yıllar boyunca hep kendi kanımı, hep bu kokuyu koklamak zorunda kalmıştım... Arzuladığım ne varsa her şey karşılıksız kaldı bu hayatta. Saçlarımdaki kan kokusu şimdi içimde sahipsiz bir nefrete dönüştü... Kin öyle bir şeydir ki sevgili, her şeyi; yaşanmış ve yaşanan bütün sevgileri, gerçek adına ne varsa her şeyi çamurunda gizler.. Gün gelir, artık hiçbir şey anlaşılmaz olur. Haklılar haksızlara, kurbanlar cellatlara, sevgiler nefretlere karışır... Ve bir bakarsın, sen de bu acımasız hayatın hakemliğini kabul etmişsin. O kanlı nehrin kenarına gider ve günlerce, hatta yıllarca oradan düşmanının cesedinin geçmesini beklersin... Bu bekleyişin sonu yoktur. Çünkü düşmanlarının sonu yoktur... Biri biter, diğeri gelir ardından. Ve sen düşmanlarınla uğraşmaktan bezgin ve kimsesiz sevginle uğraşmaya dayanamaz, öylece kalırsın... Yalnızlığınla birlikte düşersiniz boşluğa. O çok korktuğun boşluğa... Öyle kirletirsin ki yalnızlığını, o kirlettiğin yalnızlığını sevsinler diye, dünyanın en samimiyetsiz insanlarına, kardeşim, diye sarılırsın... Biliyor musun, sen benim o çok eski halimsin... Sana bakıyorum yazılarımı yazdığım bu soğuk, bu uzak odadan. Bana umutsuzca sevdalanmanı seyrediyorum. Bende hiç umut yokken, beni vazgeçilmezin yapmanı seyrediyorum... Seni seyrediyorum sevgili, seni... Saçlarındaki kan kokusunu içime çekiyorum. Yıllar önceki kendi kokumu içime çekiyorum... Hayır, acımıyorum sana, sendeki kendimi özlüyorum en çok. Sendeki o çocuk cesaretini, o çıplak sevgiyi özlüyorum. Sendeki o kanayan, o kimsesiz, ama saf, o tepeden tırnağa sevgiye inanan kendimi özlüyorum... Bedelsiz, acıtmayan, hesap sormayan ve çok savunmasız bir güzelliğin vardı senin... Duygusuzlara göre çok kolaydın. Kurbanın o doyumsuz şehveti vardı sende. En kırgın, en yaralı insanları bile bir cellat yapardı o saf, o gerçeküstü sevgin... Seyrederdim seni o uzak odamda, bir şey yapamadan seyrederdim seni yazarken... Buruk bir sevinçle izlerdim cellatlarınla sevişirken aldığın hazzı. Nasıl da kıskanırlardı seni, kendilerine duyduğun sevgiyi bile kıskanırlardı... Seninle sevişirken aldığın o inanılmaz hazzı kıskandıkları gibi... Sen o çıplak, o bedelsiz sevginle bütün dengelerini bozardın onların. Aldığın o hazla kendilerine duydukları o bütün sahte güvenlerini derinden sarsardın... Senin bu sınırsız hazzı, bu çıplak sevgiyi, bu derin ve çılgın bağlanışı onca yitirişler, onca göze alışların sonucunda kazandığını anlamazlıktan gelirlerdi... Ne kadar zevk alsalar da bu kimsesiz sevginden, her yakınlığa hazır oluşundan, çabucak bağışlamandan, yine de seni kendilerine benzetmek, dahası yorulmanı, güce ve gerçeğe teslim olmanı, onları bütün o kayboluşlarında, tükenişlerinde, yani her durumda, her şekilde kabullenmeni isterlerdi... Onları her halleriyle kabul ettiğinde ise senden korkmaya başlarlardı... Çünkü öylesine korunaklı, öylesine derinlerde saklıydı ki sevgileri, seni anlaşılmaz, tuhaf, hatta bulaşıcı bir hastalığa yakalanmış, tehlikeli biri gibi görmeye başlarlardı... O çıplak, o sahipsiz sevgin yıllar önce terk ettikleri kalplerini, düşlerini, inançlarını hatırlatırdı onlara. Çekiciliğine kapılıp yanına geldikleri anda ve seni anlar anlamaz ölümcül bir ürküntüye kapılmaları bu yüzdendi... Çünkü bugünün insanı kimden korkuyorsa, kim ona yok ettiği kendisini hatırlatıyorsa onu öldürmek ister sevgili. Safı, çıplağı, koşulsuz seveni, kendisine yitirdiği insanlığını hatırlatanı öldürmek ister... Kabul et artık, kimi sevsen, kimin özgürlüğünü istesen ölümünü istemedi mi senden. İstemedi mi... Kabul et artık... Ben onlardan hiç olmadım. Ben gözümü senden hiç ayırmadım. Çünkü sen benim saf çocukluğumdun. Sen benim o yaralı, o kimsesiz gençliğimdin... Hayatı bitirdiğim yerde sen yeniden başlıyorsun.. Dokunurken içimi acıtan başında benim kanım var... Anla artık, seni değil, en çok kendimi yalnız bırakıyorum o rutubetli evde... Senin o affedemediğin kalbinde yatıyor benim tek ve gerçek sevgim... Tek umudum senin bu savunmasız halin. Senin bu kimsesizliğin... Uyumsuzluğun. Tek çıkışım senin bu deli, bu çıplak sevdan... Kötülüklerin yok muydu, yok muydu hırsların... Vardı elbet. Ama öylesine acemiydi ki hırsların; kötülüklerin bu hayat karşısında öylesine çaresiz ve öylesine masum kalırdı ki, sonunda yine sana dokunurdu zararı; karşındakileri değil seni engellerdi o kimsesiz öfken... Kötülüklerinin zararı sonunda sana dokunmasaydı, yenseydin karşına çıkanları, yenseydin kalbini, hayat senin için hiçbir zaman böyle olmayacaktı... O kutsal, o hiç sönmeyen ışık nereye gitsen ardından gelmeyecekti... O sevinçli ıstırap kalbini hiçbir zaman böylesine içtenlikle ısıtmayacaktı.
İyiyim ben… Biraz üzgünüm sadece, ağlarsam hepsi geçecek. Kalbim yaralı, SEVİNC im öldü içimde ama ben iyiyim. Dokunamadığım, göremediğim, nasıl dindireceğimi bilmediğim bir acı taşıyorum bu sıralar yüreğimde. Yalnızlık, hüzün, bir ağırlık var üzerimde. Kahretsin ki iyiyim ben, hala nefes alıyorum sevincim.......:-((((
hicbirşeye degişmezdim ben o ceylan gözlerini, offffffffff of....
Bak yine uyku yok gözümde, Zifirîyim bi yerlerde, Dur geri döndür beni sevincim. Ölüm olsan götür beni de, hayâlin Yakar bi sigara biterim. Dumanında seni çekerim yitip giderim İçime seni çekerim, Sensiz kötüyüm beterim sevincim, Çıkmaz sokağın biriyim Öksüz kaldım gidişinle. Sönmüş ateşin külüyüm Zindan oldum hapisim ben...ALLAH aşkına dön ne olur sevincimmmmmmmmm
sevincimmm sana ulaşamıyorum.sana yalvarıyorum ne olur konuşalım ALLAH aşkına....sensiz ben bir hiçim...yalvarıyorum sevincim lütfennn..geçmiş bitmiş bişey yok sevincim...yalvarıyorum sana...gururumu ayaklar altına alıp yalvarıyorum sevincim....lütfen konuşalım sevincimmmm..gözümde yaş kalmadı dön ne olur
canımdan can gitti sevincim...doymadım sana doyamadım sana doymadım sevgine ooofff of....canım çok yanıyor sevincim...göz pınarlarım kurudu sevincim ağlamaktan....ben seni bunun içinmi sevdim sevincim....sen bunu öfkeyle sinirle kabul ettin biliyorum.canımı yakmak için kabul ettin biliyorum..sende şunu bilki senden vazgeçmedim sen benim ilk göz ağrım canımdaan çok sevdiğimsin...ne olur konuşalım sevincim.....yapma ne olur yalvarırım sana sevincimmmm..bırakma beni..seni çok ama çoook seviyorum
offff sevincim of......ne olurdu şu iternetten uzak duracam deseydin....ne olurdu hiç tanımadığın ve benim istemediğim birini bana karşı savunmasaydın...ne olurdu beni kazanmak adına tlf numaranı değiştirseydin...neden,neden, neden yapmadın bunları sevincim...sana ben kendimi adayacağım dediğin adama bir kez olsun canım deseydin ne olurdu....herkese cömertce kullandığın benim senden ağzımla istediğim canım kelimesi ağzınamı yakışmıyordu yoksa bana mı yakıştıramadın...neden sevincim....bunlar hayatından çok mu önemliydi neden hayatından çok bunlara değer verdin.. seni benden kimse vazgeçiremedi...ben senden asla vazgeçmedim de...herşeyi herkesi karşıma aaldım..hiç sorun değildi...beni yalnızlığada yitseler beni istemeselerde beni tartaaklasalrda senden asla vazzgeçmedim geçemem...seni imlik imlik yüreğime işlemişim ben....lanet olası şu telefon kapanması neden çok önemli senin için...telefon olmaadan hayattan kopuyorsun...kahretsin bu telefonu icat edenler..ben seni anladım aanlıyorum ama sen beni assla aanlamadın hiç.... yüreğim yanıyor sevincim....dayanamıyorum sensizliğe....
Sana beni sev demiyorum Yanlızca yüreğinden bir parça ver Oraya sevği tohumlarını ekmesini ben bilirim Sana hep yanımda ol demiyorum Yanlızca yüreğinden bir parça ver Oraya sokulup ayrılmamayı ben bilirim Ölürken son nefesimde Benimle sayıkla demiyorum Bana yüreğinden bir parça ver Oraya gömülüp Seninle birlikte toprak olmasını ben bilirim
Kimse bilmeyecek seni sevincim. Hiç kimse! Ben her hecede seni okuyacağım, her şarkıda seni mırıldanacağım, her gece seni anlatacağım yıldızlara. Kimse bilmeyecek..Durup dururken gülümseyeceğim, kimse anlamayacak aklımdan senin geçtiğini..Bazen sen akacak göz pınarlarımdan.' Neyin var? ' diyecekler.Hiç ' diyeceğim ' Hiç bişey.. 'Yanımda sen yoksan neyim olabilirki benim kocaman bi HİÇ'ten başka? Sonra birileri gelecek yerine, sen olmak isteyecekler utanmadan! İmkansız olduğunu sen dahil kimse bilmeyecek.. Senin yerin başka bende, bambaşka..Ben sana susacağım çığlık çığlığa, kimse duymayacak.Hayallerini yaşayacağım, kimse görmeyecek.Gün gelecek yorulacağım.' Ben.. ' diyeceğim.' Onu.. ' diyeceğim.Sonrasına gücüm yetmeyecek..' O kim? ' diye soracaklar bana.' O herşeydi! ' diyeceğim.Sonra ekleyeceğim içimden,' O herşeydi.. O benim canımdı
nerelerdesin ceylan gözlüm.... yapamıyorum olmuyor ceylan gözlüm..sensiz ben bir hiçim , gündüz hayalimde gece rüyalarımdasın.nereye gitsem herşey seni hatırlatıyor...yürüdüğün yollarda acaba şu taşların hangisine ayağı değdi diye düşünüyorum.hangi mağazaya gitsem ceylan gözlümüm elleri buralara değdimi acaba diye düşünüyorum.yaşama sevincim ben seni çok seviyprum
ne gülümsemek gerçek mutluluktur, ne de ağlamak en büyük acının ifadesidir... Ne seni seviyorum sözü gerçek sevgidir, ne de söylememek sevmediğinin göstergesidir... Hayat ne gideni getirir ne de kaybetiğin zamanı geri çevirir... Ya yaşaman gerekenleri zamanında yaşayacaksın
Hani göz yaşlarım akardı kimse görmezdi... Hani içim kan ağlardı kimse bilmezdi... Hani dertlerim ırmak olup çoşardı kimse sormazdı... Hani ölünce nefes alamazdım... Ben öldüm ama nefes alıyorum sevincim:-(
Neden Herşey bittikten sonra, Duyulur ki pişmanlıklar? Neden herkes unutulduktan sonra, Acıtırki yaşanmamışlıklar Gel gör ki: Bir yığın oldum, öldümmm... Neden Nedeeeen:-(((
Ölüm; sadece bedenen yok olmak değildir..Sevdiğimden sevincimden ayrı kaldığım gün aldığım her nefes demir ağırlığında geliyor bana...işte o zaman anladım ölüm acısını..Aldığım her nefes yaşamak adına da olsa çok acıtıyor canımı ceylan gözlüm..
28.03.2014 - 01:30
Uykunda Öpüyorum Seni
Uykunda ağlıyorsun...
Uykunda öpüyorum seni... Korkmadan ağlıyorum
seninle...
Senin için bir şey yapamayışıma, seni bu dünyada
yapayalnız, kimsesiz bırakışıma ağlıyorum...
Senin için gerçeklik yok, bu hayat, bu hayatın
kuralları yok... Kendine nasıl derinden ve katıksız
inanıyorsan, bu hayata, bu insanlara da öyle
inanıyorsun... Bunu sana ben anlatamam. Bak bu sensin,
bak bu da hayat, bu da kuralları; bak, insanlar seni
aslında nasıl görüyor, yok bu hayatta duygularının
karşılığı, diyemem. Seni sevginden uyandıramam...
Yıllar önce senin olduğun yerdeydim ben de. Tam orta
yerde. Benim de saçlarım sevecen bir kardeşlik
kokardı.
Herkese koşarken açıkta kalırdı öldürülmeye en açık,
en savunmasız yanlarım. Nereme bıçak saplanırdı
bilmezdim, ama hep yersiz kanayan o zavallı saçlarıma
dostluklara gölge düşürüyor, diye kızardım...Umudu
ürkütüyor diye yaralarıma kızardım... Ben en çok beni
yaralayanlara koşar; bir suç, bir yanılgı varsa,
çoğunu omuzlamak için kendimden vazgeçerdim...
Sırf sevgiler bitmesin, sırf hayatın sevinci
gölgelenmesin, dostlukların son günü gelmesin diye
üstüme alırdım bütün günahları, bütün yanılgıları,
geçmiş ve gelecek bütün kötülükleri... Sevginin
umutları sürsün diye, göze alırdım kalbime akıtılacak
zehirleri... Göze alırdım eksik yaşanmış bütün
sevgilerin tanığı ve sürgünü olmayı...
Sonra baktım kimsesiz ve tesellisiz ölüyorum... Gördüm
kendimi nasılsa. Gördüm anısız ve habersiz öldüğümü...
Son kez baktım etrafıma, bir yakın, bir içten ses, bir
kardeş kokusu aradım kendime. Bağlanmak istedikçe
öylesine kopmuştum ki insanlardan, öylesine çok
sevmiş, öylesine çok inanmıştım ki, nasıl oldu
bilmiyorum, içimden bir kötülük, bir acımasızlık;
içimden zavallı bir intikam duygusu çıkartıp, o yaralı
kendimi, beni ben yapan o kimsesiz sevgimi o boşluktan
çekip aldım... Aldım onu ve korumaya başladım.. O
yaralı, o parçalanmış, o kimsesiz sevgimi, kötülükle,
acımasızlıkla, hırsla, kıskançlıkla korumaya
başladım... O da yetmedi, yazmaya başladım sevgili.
Yazmaya... Ne hissedersem, ne hissedeceksem, hayatımda
ne varsa, her şeyi yazmaya başladım...
Yazmak, acılardan, aşklardan, yitirişlerden, itilip
kakılmalardan kurtulmanın en geçerli yolu oldu benim
için...
Kimse elimden söküp almasın diye o yaralı, o kimsesiz
sevgimi ve bir daha o karanlık boşluğa düşmemek için
yazmaya başladım...
Yıllar sonra şimdi sen o boşluktasın. O yaralı, o
kimsesiz sevginle bir zamanlar benim olduğum yerdesin.
Saçlarındaki kan kokusunu buradan duyabiliyorum. Bu
kokuyu iyi bilirim. Çünkü yıllarca, sevginin peşinden
koşulsuzca koştuğum o yıllar boyunca hep kendi kanımı,
hep bu kokuyu koklamak zorunda kalmıştım...
Arzuladığım ne varsa her şey karşılıksız kaldı bu
hayatta. Saçlarımdaki kan kokusu şimdi içimde sahipsiz
bir nefrete dönüştü...
Kin öyle bir şeydir ki sevgili, her şeyi; yaşanmış ve
yaşanan bütün sevgileri, gerçek adına ne varsa her
şeyi çamurunda gizler.. Gün gelir, artık hiçbir şey
anlaşılmaz olur. Haklılar haksızlara, kurbanlar
cellatlara, sevgiler nefretlere karışır... Ve bir
bakarsın, sen de bu acımasız hayatın hakemliğini kabul
etmişsin. O kanlı nehrin kenarına gider ve günlerce,
hatta yıllarca oradan düşmanının cesedinin geçmesini
beklersin... Bu bekleyişin sonu yoktur. Çünkü
düşmanlarının sonu yoktur... Biri biter, diğeri gelir
ardından. Ve sen düşmanlarınla uğraşmaktan bezgin ve
kimsesiz sevginle uğraşmaya dayanamaz, öylece
kalırsın...
Yalnızlığınla birlikte düşersiniz boşluğa. O çok
korktuğun boşluğa... Öyle kirletirsin ki yalnızlığını,
o kirlettiğin yalnızlığını sevsinler diye, dünyanın en
samimiyetsiz insanlarına, kardeşim, diye sarılırsın...
Biliyor musun, sen benim o çok eski halimsin... Sana
bakıyorum yazılarımı yazdığım bu soğuk, bu uzak
odadan. Bana umutsuzca sevdalanmanı seyrediyorum.
Bende hiç umut yokken, beni vazgeçilmezin yapmanı
seyrediyorum... Seni seyrediyorum sevgili, seni...
Saçlarındaki kan kokusunu içime çekiyorum. Yıllar
önceki kendi kokumu içime çekiyorum... Hayır,
acımıyorum sana, sendeki kendimi özlüyorum en çok.
Sendeki o çocuk cesaretini, o çıplak sevgiyi
özlüyorum. Sendeki o kanayan, o kimsesiz, ama saf, o
tepeden tırnağa sevgiye inanan kendimi özlüyorum...
Bedelsiz, acıtmayan, hesap sormayan ve çok savunmasız
bir güzelliğin vardı senin... Duygusuzlara göre çok
kolaydın. Kurbanın o doyumsuz şehveti vardı sende. En
kırgın, en yaralı insanları bile bir cellat yapardı o
saf, o gerçeküstü sevgin...
Seyrederdim seni o uzak odamda, bir şey yapamadan
seyrederdim seni yazarken...
Buruk bir sevinçle izlerdim cellatlarınla sevişirken
aldığın hazzı. Nasıl da kıskanırlardı seni,
kendilerine duyduğun sevgiyi bile kıskanırlardı...
Seninle sevişirken aldığın o inanılmaz hazzı
kıskandıkları gibi... Sen o çıplak, o bedelsiz
sevginle bütün dengelerini bozardın onların. Aldığın o
hazla kendilerine duydukları o bütün sahte güvenlerini
derinden sarsardın... Senin bu sınırsız hazzı, bu
çıplak sevgiyi, bu derin ve çılgın bağlanışı onca
yitirişler, onca göze alışların sonucunda kazandığını
anlamazlıktan gelirlerdi... Ne kadar zevk alsalar da
bu kimsesiz sevginden, her yakınlığa hazır oluşundan,
çabucak bağışlamandan, yine de seni kendilerine
benzetmek, dahası yorulmanı, güce ve gerçeğe teslim
olmanı, onları bütün o kayboluşlarında,
tükenişlerinde, yani her durumda, her şekilde
kabullenmeni isterlerdi...
Onları her halleriyle kabul ettiğinde ise senden
korkmaya başlarlardı... Çünkü öylesine korunaklı,
öylesine derinlerde saklıydı ki sevgileri, seni
anlaşılmaz, tuhaf, hatta bulaşıcı bir hastalığa
yakalanmış, tehlikeli biri gibi görmeye başlarlardı...
O çıplak, o sahipsiz sevgin yıllar önce terk ettikleri
kalplerini, düşlerini, inançlarını hatırlatırdı
onlara. Çekiciliğine kapılıp yanına geldikleri anda ve
seni anlar anlamaz ölümcül bir ürküntüye kapılmaları
bu yüzdendi...
Çünkü bugünün insanı kimden korkuyorsa, kim ona yok
ettiği kendisini hatırlatıyorsa onu öldürmek ister
sevgili.
Safı, çıplağı, koşulsuz seveni, kendisine yitirdiği
insanlığını hatırlatanı öldürmek ister...
Kabul et artık, kimi sevsen, kimin özgürlüğünü istesen
ölümünü istemedi mi senden. İstemedi mi... Kabul et
artık...
Ben onlardan hiç olmadım. Ben gözümü senden hiç
ayırmadım. Çünkü sen benim saf çocukluğumdun. Sen
benim o yaralı, o kimsesiz gençliğimdin...
Hayatı bitirdiğim yerde sen yeniden başlıyorsun..
Dokunurken içimi acıtan başında benim kanım var...
Anla artık, seni değil, en çok kendimi yalnız
bırakıyorum o rutubetli evde... Senin o affedemediğin
kalbinde yatıyor benim tek ve gerçek sevgim...
Tek umudum senin bu savunmasız halin. Senin bu
kimsesizliğin... Uyumsuzluğun. Tek çıkışım senin bu
deli, bu çıplak sevdan...
Kötülüklerin yok muydu, yok muydu hırsların... Vardı
elbet. Ama öylesine acemiydi ki hırsların;
kötülüklerin bu hayat karşısında öylesine çaresiz ve
öylesine masum kalırdı ki, sonunda yine sana dokunurdu
zararı; karşındakileri değil seni engellerdi o
kimsesiz öfken... Kötülüklerinin zararı sonunda sana
dokunmasaydı, yenseydin karşına çıkanları, yenseydin
kalbini, hayat senin için hiçbir zaman böyle
olmayacaktı... O kutsal, o hiç sönmeyen ışık nereye
gitsen ardından gelmeyecekti... O sevinçli ıstırap
kalbini hiçbir zaman böylesine içtenlikle
ısıtmayacaktı.
25.08.2013 - 11:18
Ucu düğümlenmiş kelimelerimin arasında geziniyorum. Dünüm eksik kalmış, yarınım ise hiç yok, dokunduğum tüm harflerde geç kalınmışlık haykırıyor! ...
16.11.2012 - 10:25
İyiyim ben… Biraz üzgünüm sadece, ağlarsam hepsi geçecek. Kalbim yaralı, SEVİNC im öldü içimde ama ben iyiyim. Dokunamadığım, göremediğim, nasıl dindireceğimi bilmediğim bir acı taşıyorum bu sıralar yüreğimde. Yalnızlık, hüzün, bir ağırlık var üzerimde. Kahretsin ki iyiyim ben, hala nefes alıyorum sevincim.......:-((((
hicbirşeye degişmezdim ben o ceylan gözlerini, offffffffff of....
01.11.2012 - 12:04
Bak yine uyku yok gözümde, Zifirîyim bi yerlerde, Dur geri döndür beni sevincim. Ölüm olsan götür beni de, hayâlin Yakar bi sigara biterim. Dumanında seni çekerim yitip giderim İçime seni çekerim, Sensiz kötüyüm beterim sevincim, Çıkmaz sokağın biriyim Öksüz kaldım gidişinle. Sönmüş ateşin külüyüm Zindan oldum hapisim ben...ALLAH aşkına dön ne olur sevincimmmmmmmmm
30.10.2012 - 22:53
sevincimmm sana ulaşamıyorum.sana yalvarıyorum ne olur konuşalım ALLAH aşkına....sensiz ben bir hiçim...yalvarıyorum sevincim lütfennn..geçmiş bitmiş bişey yok sevincim...yalvarıyorum sana...gururumu ayaklar altına alıp yalvarıyorum sevincim....lütfen konuşalım sevincimmmm..gözümde yaş kalmadı dön ne olur
12.09.2012 - 17:17
canımdan can gitti sevincim...doymadım sana doyamadım sana doymadım sevgine ooofff of....canım çok yanıyor sevincim...göz pınarlarım kurudu sevincim ağlamaktan....ben seni bunun içinmi sevdim sevincim....sen bunu öfkeyle sinirle kabul ettin biliyorum.canımı yakmak için kabul ettin biliyorum..sende şunu bilki senden vazgeçmedim sen benim ilk göz ağrım canımdaan çok sevdiğimsin...ne olur konuşalım sevincim.....yapma ne olur yalvarırım sana sevincimmmm..bırakma beni..seni çok ama çoook seviyorum
31.08.2012 - 08:23
offff sevincim of......ne olurdu şu iternetten uzak duracam deseydin....ne olurdu hiç tanımadığın ve benim istemediğim birini bana karşı savunmasaydın...ne olurdu beni kazanmak adına tlf numaranı değiştirseydin...neden,neden, neden yapmadın bunları sevincim...sana ben kendimi adayacağım dediğin adama bir kez olsun canım deseydin ne olurdu....herkese cömertce kullandığın benim senden ağzımla istediğim canım kelimesi ağzınamı yakışmıyordu yoksa bana mı yakıştıramadın...neden sevincim....bunlar hayatından çok mu önemliydi neden hayatından çok bunlara değer verdin.. seni benden kimse vazgeçiremedi...ben senden asla vazgeçmedim de...herşeyi herkesi karşıma aaldım..hiç sorun değildi...beni yalnızlığada yitseler beni istemeselerde beni tartaaklasalrda senden asla vazzgeçmedim geçemem...seni imlik imlik yüreğime işlemişim ben....lanet olası şu telefon kapanması neden çok önemli senin için...telefon olmaadan hayattan kopuyorsun...kahretsin bu telefonu icat edenler..ben seni anladım aanlıyorum ama sen beni assla aanlamadın hiç....
yüreğim yanıyor sevincim....dayanamıyorum sensizliğe....
29.08.2012 - 12:18
Sana beni sev demiyorum Yanlızca yüreğinden bir parça ver Oraya sevği tohumlarını ekmesini ben bilirim Sana hep yanımda ol demiyorum Yanlızca yüreğinden bir parça ver Oraya sokulup ayrılmamayı ben bilirim Ölürken son nefesimde Benimle sayıkla demiyorum Bana yüreğinden bir parça ver Oraya gömülüp Seninle birlikte toprak olmasını ben bilirim
28.08.2012 - 10:52
ne bayramım bayram ne günlerim gün gibi geçiyor ceylan gözlüm...herr günümde her anımda sın....ben seni senden çok seviyorum
26.08.2012 - 08:28
Kimse bilmeyecek seni sevincim. Hiç kimse! Ben her hecede seni okuyacağım, her şarkıda seni mırıldanacağım, her gece seni anlatacağım yıldızlara. Kimse bilmeyecek..Durup dururken gülümseyeceğim, kimse anlamayacak aklımdan senin geçtiğini..Bazen sen akacak göz pınarlarımdan.' Neyin var? ' diyecekler.Hiç ' diyeceğim ' Hiç bişey.. 'Yanımda sen yoksan neyim olabilirki benim kocaman bi HİÇ'ten başka? Sonra birileri gelecek yerine, sen olmak isteyecekler utanmadan! İmkansız olduğunu sen dahil kimse bilmeyecek.. Senin yerin başka bende, bambaşka..Ben sana susacağım çığlık çığlığa, kimse duymayacak.Hayallerini yaşayacağım, kimse görmeyecek.Gün gelecek yorulacağım.' Ben.. ' diyeceğim.' Onu.. ' diyeceğim.Sonrasına gücüm yetmeyecek..' O kim? ' diye soracaklar bana.' O herşeydi! ' diyeceğim.Sonra ekleyeceğim içimden,' O herşeydi.. O benim canımdı
24.07.2012 - 22:37
nerelerdesin ceylan gözlüm.... yapamıyorum olmuyor ceylan gözlüm..sensiz ben bir hiçim , gündüz hayalimde gece rüyalarımdasın.nereye gitsem herşey seni hatırlatıyor...yürüdüğün yollarda acaba şu taşların hangisine ayağı değdi diye düşünüyorum.hangi mağazaya gitsem ceylan gözlümüm elleri buralara değdimi acaba diye düşünüyorum.yaşama sevincim ben seni çok seviyprum
06.05.2012 - 10:15
ne gülümsemek gerçek mutluluktur, ne de ağlamak en büyük acının
ifadesidir... Ne seni seviyorum sözü gerçek sevgidir, ne de söylememek
sevmediğinin göstergesidir... Hayat ne gideni getirir ne de kaybetiğin
zamanı geri çevirir... Ya yaşaman gerekenleri zamanında yaşayacaksın
ya... da
' yaşayamadım' diye ağlamayacaksın metin...! !
kendimi asla affetmeyecem sevincimmmmmm
04.05.2012 - 10:41
Hani göz yaşlarım akardı kimse görmezdi...
Hani içim kan ağlardı kimse bilmezdi...
Hani dertlerim ırmak olup çoşardı kimse sormazdı...
Hani ölünce nefes alamazdım...
Ben öldüm ama nefes alıyorum sevincim:-(
04.05.2012 - 09:39
Neden Herşey bittikten sonra, Duyulur ki pişmanlıklar?
Neden herkes unutulduktan sonra, Acıtırki yaşanmamışlıklar
Gel gör ki: Bir yığın oldum, öldümmm...
Neden
Nedeeeen:-(((
01.05.2012 - 21:53
Deniz değilki yüreğim öfkesini kayalıklara vursun sevincim! ..
22.04.2012 - 01:22
sevdiğime kavuşamadım. zorluk çıkaranlar istemeyenler kıçlarına kına yaksın. ben bittim tükendim... sevincimide tükettim....sevenler kavuşamaz derlerdi inanmamıştım....sana kavuşamayacağımı bilseydim sevmezdim seni sevincim....gözümde yaş dilimde dua sın
31.03.2012 - 08:16
Ey gönül dikenim...Kanadı kırık kuş gibi sığınsam yüreğine sevincim, sarsan yaramı DUA'NLA mühürlesen ömrünün çıkmazına...yüreğini yüreğime diksen sökülmesi imkansız BİZ olsak...CAN olsak, YOLDAŞ olsak,EBEDİ olsak...
Toplam 17 mesaj bulundu