ben hiç böylesini görmemiştim vurdun kanıma girdin itirazım var sımsıcak bir merhaba diyecektim başımı usulca dizine koyacaktım dört gün dört gece susacaktım yağmur sönecekti yanacaktı sameland seferden dönecekti duvardaki saat duracaktı kalbim kendiliğinden duracaktı ben hiç böylesini görmemiştim vurdun kanıma girdin itirazım var emperyal otelinde bu sonbahar bu camların nokta nokta hüznü bu bizim berheva olmuşluğumuz bir nokta bir hat kalmışlığımız bu rezil bu çarşamba günü intihar etmiş kötümser yapraklar öksürüklü aksırıklı bu takvim ben hiç böylesini görmemiştim vurdun kanıma girdin itirazım var sesleri liman sislerinde boğulur gemiler yorgun ve uykuludur sabahtır saat beş buçuktur sen kollarımın arasındasın Attila İlhan
''Sülfür inceldi ve en yorgun yerinden kırıldı ayna Ayna pusluydu bunca yıl nice sır taşımaktan Kırılmanın sesini duydum ve onu getirdim sana Unutulmaya geldim işte onarılmaya değil''
Çözemediğim bir şeyler var hayatımda Sualtı gibi derinlerde sessizce bekleyen Dirensem, daha ne kadar direnebilirim artık Nereye kadar gidebilirim, gitsem? Aradığım nedir, o kentten bu kente? Adressiz yaşamak da sıkar insanı gün gelir Gider heyecanlar, istekler, gülümseyişler Yüreğimdeki denizin suları birden çekilir. Özleyip de vardığım her yerden, hemen kaçsam diyorum Ne aradığımı biliyorum, ne bulduğumu Bilmem neresinde yanıldım ben bu hayatın? Yüreğimi kabartan o sevinç, şimdi sonsuz bir acı oldu. Taşlar yığılmış önüne en güzel, en anlamlı duyguların Uçsuz bucaksız bir tüneldeyim ve her yanım karanlık Koluma giriyor bazı adamlar, bir şeyler söylüyorlar Kalıplaşmış, sıkıntı verici, güdük. Oysa acı diye bir şey var bu dünyada Ölüm var -ki yüreğimde bu boşluğu yaratan birazda odur. Yanıbaşımda ölüp gitti dostlarım, ben bakakaldım Gözyaşlarının da bir yerlere gömüldüğü görülmüş müdür? Çözemediğim bir şeyler var hayatımda Sanki ilk benim duyduğum garip, anlatılmaz duygular Sürse daha ne kadar sürer bu, bilmiyorum Ölümü ve hayatı yanyana düşünmesini ne zaman öğrenir çocuklar? Ahmet Erhan
Zamanı sarışın bir kedi olarak yarat baştan Allah’ım Bırak okşayayım. Esirge ve bağışla beni gerçekten Bırak düşlerimde kaybolayım.Bir boş beşik hikayesinin olmayan çocuğuyum. Kanadı kırılan kartal da benim beddua etsem. Bir ağıt olarak yak beni Allah’ım Parmaklarına kına olayım hayatın. Affet bu siyah ve transparan duayı. Ben zaten gecenin arka cebinde falçatayım.Didem Madak
Yetmiş iki gündür bir dolapta kilitliyim. Yalnızca anahtar deliğinden hava giriyor ve ölü bir ışık sızıyor içeri. Yalnızlık hiç de tanrısal değil, görkemli değil. O yalnızca geçmişle gelecek, ölümle yaşam arasında kocaman bir karanlık nokta. Geçmişi ve geleceği olmayan, ölümle yaşam arasında irinli bir leke yalnızlık denilen. Şimdi ne varsa, anahtar deliğinden sızan havayla ışıkta... (Farkına varsalar, kapatırlar mıydı onu da?) Bütün belleğimdekileri yokettim. Elektrikli bir aygıtla yaktım, jiletle kazıdım. Çığlıkların aralığından uçurdum hepsini, kül edip savurdum.Adımdan gayrısını bilmiyorum.
Gökyüzünde asılı kalmış bir yankı Arıyor kendisini bırakan ağzı Yeniden, yeniden sesini bulmak için İki köşeli yalnızlığın bir ucunda sen, bir ucunda ben Birleşip ayrılıyor çizgilerimiz Hangi boyuttan koparılmıştık ki biz Anı bile yok, ses, koku bile Bir elin yazdığını öteki el karalıyor sanki Silgiler hatırlıyor, kalemler unutuyor bizi. ... -Ahmet Erhan ]] Bu mesajı sil OOOO OOOOO 3.2.2015 07:22
günden güne ağarıyor tüylerin. gelecek gelmek bilmiyor, geçmiş kaçıp gitmiş geri dönmüyor. dünya Yol'undaysa etkilidir kutlu kişi, dünya Yol'dan çıktı mı gizlenir kutlu kişi. bugün ise ne o doğru, ne öteki. mutluluk tüy gibi hafif - tutamıyorsun. mutluluk yer gibi ağır - kaçamıyorsun. hiç mi hiç - söyleme derdini. hep hep her - geri dur gitme. dikenler dikenler - dolanır ayaklarına. yanıltır tuzaklar - şaşırtırlar yolunu. yüksekteki ağaç çalar kendinden. kandildeki yağ yanar kendinden. tat verir tarçın ağacı - dallarını keserler. yarar verir mum ağacı - gövdesini soyarlar. herkes bilir yararını yararlının, kim bilir yararını yararsızın?
17.12.2023 - 23:14
Yani
12.11.2023 - 01:25
"Gün uzun türküsünü bitirdi
Karlı dallara yürüdü karanlık
Yalnızlık çekilmez bu vakit
Delirdi denizde yosun çayda balık
Gel artık”
09.09.2023 - 00:45
Geceleyin karanlıkta
Yıldız tuttum gök içinde
Işığını sana vurdu
Bir gül açtı yüreğinde
Ü.T.
26.08.2023 - 11:28
ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun kanıma girdin itirazım var
sımsıcak bir merhaba diyecektim
başımı usulca dizine koyacaktım
dört gün dört gece susacaktım
yağmur sönecekti yanacaktı
sameland seferden dönecekti
duvardaki saat duracaktı
kalbim kendiliğinden duracaktı
ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun kanıma girdin itirazım var
emperyal otelinde bu sonbahar
bu camların nokta nokta hüznü
bu bizim berheva olmuşluğumuz
bir nokta bir hat kalmışlığımız
bu rezil bu çarşamba günü
intihar etmiş kötümser yapraklar
öksürüklü aksırıklı bu takvim
ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun kanıma girdin itirazım var
sesleri liman sislerinde boğulur
gemiler yorgun ve uykuludur
sabahtır saat beş buçuktur
sen kollarımın arasındasın
Attila İlhan
19.08.2023 - 20:41
Bugünün acısı, dünün hazzının anısıdır.
Anımsamak bir tür buluşmadır.
Unutmak ise bir tür özgürlük.
H.C.
17.08.2023 - 21:40
Bana çiçek gönderme
bir kuş ağacı gönder
dallarında gezinsin
kül rengi güvercinler..
Konsunlar yastığıma
uyutmak için beni
sırtlarında kuş tüyü
gagalarında ninni..
Kaldırıp yatağımı
uçursunlar göklere
kendimi yıldızlarda
bulayım birdenbire..
Bana çiçek gönderme
bir kuş ağacı gönder
alnıma dokunanlar
iyileşmiş desinler..
Ülkü Tamer
10.08.2023 - 11:12
Giderayak
Handan,hamamdan geçtik
Gün ışığındaki hissemize razıydık
Saadetinden geçtik
Ümidine razıydık
Hiçbirini bulamadık
Kendimize hüzünler icadettik
Avunamadık
Yoksa biz...
Biz bu dünyadan değil miydik?
Orhan Veli
02.06.2020 - 01:24
''Sülfür inceldi ve en yorgun yerinden kırıldı ayna
Ayna pusluydu bunca yıl nice sır taşımaktan
Kırılmanın sesini duydum ve onu getirdim sana
Unutulmaya geldim işte onarılmaya değil''
08.05.2020 - 17:05
"Sevdiğin insanlara karşı zor olmamak için o kadar basitleşiyorsun ki sana değer vermeye gerek duymuyorlar"
16.11.2019 - 03:43
"evi Nepal'de kalmış
Slovakyalı salyangozdur ruhum"
08.08.2019 - 15:58
Çözemediğim bir şeyler var hayatımda
Sualtı gibi derinlerde sessizce bekleyen
Dirensem, daha ne kadar direnebilirim artık
Nereye kadar gidebilirim, gitsem? Aradığım nedir, o kentten bu kente?
Adressiz yaşamak da sıkar insanı gün gelir
Gider heyecanlar, istekler, gülümseyişler
Yüreğimdeki denizin suları birden çekilir. Özleyip de vardığım her yerden, hemen kaçsam diyorum
Ne aradığımı biliyorum, ne bulduğumu
Bilmem neresinde yanıldım ben bu hayatın?
Yüreğimi kabartan o sevinç, şimdi sonsuz bir acı oldu. Taşlar yığılmış önüne en güzel, en anlamlı duyguların
Uçsuz bucaksız bir tüneldeyim ve her yanım karanlık
Koluma giriyor bazı adamlar, bir şeyler söylüyorlar
Kalıplaşmış, sıkıntı verici, güdük. Oysa acı diye bir şey var bu dünyada
Ölüm var -ki yüreğimde bu boşluğu yaratan birazda odur. Yanıbaşımda ölüp gitti dostlarım, ben bakakaldım
Gözyaşlarının da bir yerlere gömüldüğü görülmüş müdür? Çözemediğim bir şeyler var hayatımda
Sanki ilk benim duyduğum garip, anlatılmaz duygular
Sürse daha ne kadar sürer bu, bilmiyorum
Ölümü ve hayatı yanyana düşünmesini ne zaman öğrenir çocuklar?
Ahmet Erhan
03.08.2019 - 19:30
Zamanı sarışın bir kedi olarak yarat baştan Allah’ım
Bırak okşayayım.
Esirge ve bağışla beni gerçekten
Bırak düşlerimde kaybolayım.Bir boş beşik hikayesinin olmayan çocuğuyum.
Kanadı kırılan kartal da benim beddua etsem.
Bir ağıt olarak yak beni Allah’ım
Parmaklarına kına olayım hayatın.
Affet bu siyah ve transparan duayı.
Ben zaten gecenin arka cebinde falçatayım.Didem Madak
31.07.2019 - 23:47
Yetmiş iki gündür bir dolapta kilitliyim. Yalnızca anahtar
deliğinden hava giriyor ve ölü bir ışık sızıyor içeri. Yalnızlık
hiç de tanrısal değil, görkemli değil. O yalnızca geçmişle
gelecek, ölümle yaşam arasında kocaman bir karanlık nokta.
Geçmişi ve geleceği olmayan, ölümle yaşam arasında irinli bir
leke yalnızlık denilen. Şimdi ne varsa, anahtar deliğinden sızan
havayla ışıkta... (Farkına varsalar, kapatırlar mıydı onu da?)
Bütün belleğimdekileri yokettim. Elektrikli bir aygıtla yaktım,
jiletle kazıdım. Çığlıkların aralığından uçurdum hepsini, kül
edip savurdum.Adımdan gayrısını bilmiyorum.
A.T.
03.08.2016 - 23:08
Gökyüzünde asılı kalmış bir yankı
Arıyor kendisini bırakan ağzı
Yeniden, yeniden sesini bulmak için
İki köşeli yalnızlığın bir ucunda sen, bir
ucunda ben
Birleşip ayrılıyor çizgilerimiz
Hangi boyuttan koparılmıştık ki biz
Anı bile yok, ses, koku bile
Bir elin yazdığını öteki el karalıyor sanki
Silgiler hatırlıyor, kalemler unutuyor bizi.
...
-Ahmet Erhan
]] Bu mesajı sil
OOOO OOOOO
3.2.2015 07:22
03.08.2016 - 22:07
günden güne ağarıyor tüylerin.
gelecek gelmek bilmiyor,
geçmiş kaçıp gitmiş geri dönmüyor.
dünya Yol'undaysa etkilidir kutlu kişi,
dünya Yol'dan çıktı mı gizlenir kutlu kişi.
bugün ise ne o doğru, ne öteki.
mutluluk tüy gibi hafif - tutamıyorsun.
mutluluk yer gibi ağır - kaçamıyorsun.
hiç mi hiç - söyleme derdini.
hep hep her - geri dur gitme.
dikenler dikenler - dolanır ayaklarına.
yanıltır tuzaklar - şaşırtırlar yolunu.
yüksekteki ağaç çalar kendinden.
kandildeki yağ yanar kendinden.
tat verir tarçın ağacı - dallarını keserler.
yarar verir mum ağacı - gövdesini soyarlar.
herkes bilir yararını yararlının,
kim bilir yararını yararsızın?
Toplam 15 mesaj bulundu