Bugün senin Doğum günün Dileğim bugün dilediğin tüm dileklerinin gerçek olması. Geleceğini oluşturacak Her yeni gün, bir önceki günden daha güzel, isteklerine uygun ve seni mutlu edecek şekilde olsun Nice güzel mutlu yıllar dilerim Saygı ve Sevgilerimle.
ŞAİR MEHMET ŞAMİL ŞİİRLERİ İLE BÜYÜK BEGENİ KAZANMIŞ KALİTELİ, AYDIN, KENDİNİ İSPAT ETMİŞ BİR ŞAİR O... BİR ŞİİRİ İLE
GülİSTANBUL
Gülistan, bul kokuyu! İstanbul gülümsesin ne kadar solsa rengin bülbüle kırmızısın heybesi gül tohumu münzevî âşık benim sen şehrengiz güzeli, sen şâirân kızısın elim var ellerinde, fermansız şehzâdenim Gül İstanbul kokulu, gülüm İstanbul sesin
Üsküdar’da her yangın utanır yağmurundan Beyoğlu’nda temâşâ, Ayasofya’da mâtem şafak Dolmabahçe’de öpüyor İslâmbol’u Bâbıâlî kederli, sahaflarda bin elem sorsak söyler mi deniz: nerde Hüdâyî Yolu Üsküdar da utanır her yangın yağmurundan
Leylâ’sını arayan kalbim/de İstanbul’dur kaç nağmeye sarılsam dilimde kalan hüzzâm üzülmem, dervişinim, köşe bucak benimsin tanıksın yüreğime, hoşgörün ne muazzâm ister adını duysun, ister kıyında gezsin Leylâ, aranan aşkın kalbinde İstanbul’dur
İstanbul kalabalık, ne çok sevdâ her şeye renklenir yedi tepe, yedi gök efsânesi duygular mı mültecî zindanda ve sarayda iki denize mahrem, ağlayan Kız Kulesi gök/yüzünde ilkbahar, yaz sonbahar, kış şeydâ İstanbul ne çok sevdâ kalabalık her şeye
Sularda secde eden elleridir Sinan’ın âşiyân kubbelerde kandillerin şavkı var dökülsün çeşmelerden gözyaşları Çınar’ın kehribâr tesbih gibi çekilsin leyl ü nehâr çağırın minareler, sonsuza dek çağırın Sular da elleridir secde eden Sinan’ın
Türbeler, siz söyleyin tutar gibi elimden hû çekmez mi serviler kabristan ağlar diye kaç güvercine mesken avlular ve cumbalar beş vakit, çocuk gibi gülen Süleymâniye Topkapı kaç geline çeyiz sandığı saklar Tutar gibi söyleyin bu türbesiz el’imden
Âh! gizli ve âşikâr, tenhâ sokaklarından Haliç’e inmek için sıralanan odalar çocuğunum kaybolan, hayalleri yaramaz martı mı, kırlangıç mı, kuğu mudur adalar iskelede kalınca hangi vapur yas tutmaz Âh! tenhâ ve âşikâr, gizli sokaklarından
Neyleyim, kır kalemi, sessizliğin de şâir köprülerin yetmiyor vuslata kadîm şehir iki sevgili gibi her yakanda bir hüzün kimine şerbet oldun, kimine dâr ve zehir haritaya sığmayan manzaralar/da yüzün Neyleyim sensizliği, kırsın kalemi şâir
Ulubatlı gözlüyor surlardan bakan tarih Eyüpsultân’da hâlâ Akşemseddîn duâsı düşleriyle Fatih’in kapanan eski zaman ey yirmi bir yaşımın hiç bitmeyen hülyâsı İstanbul, Dersaâdet, Konstantin ve Âsitân Ulubatlı surlarda gözlerden akan tarih
Lâledân bildim seni, sen yine gülistan bul ayrılık bahçesinde bülbül gibi ağla/yan fetih müjdeli diye gül/süz adın bak yarım muammâ yalnızlığı talihime bağla/yan yazmak bana mı düştü, nakkaş mı parmaklarım Lâleden bildim seni, yine de gül İstanbul
SİZİN ŞİİRLERİNİZLE VE SAYFANIZ DA AYDIN ÇAĞDAŞ YAPINIZLA TANIŞMAKTA ONUR DUYDUM. ÇOK MEMNUN OLDUM.
İNSANLAR BİRBİRLERİ İLE ANLAŞABİLMEK İÇİN ÇEŞİTLİ SEBOLLERDEN YARARLANARAK AŞAMA AŞAMA BİR SİSTEM OLUŞTURMUŞLAR, BU SİSTEME DE DİL ADINI VERMİŞLERDİR. DİL, İNSANLARIN DUYGULARINI, DÜŞÜNCELERİNİ, GÖRDÜKLERİNİ BİRBİRLERİNE AKTARMAK İÇİN KULLANDIKLARI BİR İLETİŞİM ARACIDIR. İLK İNSANLAR, EL VE YÜZ HAREKETLERİNİN YANINDA YAPTIKLARI RESİMLER ARACILIĞI İLE DE BİRBİRLERİ İLE ANLAŞMIŞLARDIR. ZAMAN İÇERİSİNDE İŞARETLERİ SESLERE, SESLERİ HECELERE, HECELERİ KELİMELERE, KELİMELERİ DE CÜMLELERE DÖNÜŞTÜRMÜŞLERDİR. DÖNÜŞMÜŞ KELİMELERİNİZ AKICI, KALICI VE BAŞARILIDIR. DİL SAYESİNDEDİR Kİ İNSANLAR DUYGULARINI, DÜŞÜNCELERİNİ, HAYALLERİNİ, GÖRDÜKLERİNİ BİRBİRLERİNE AKTARIRLAR. GÖNÜL YÜREGİNİZDEN GELEN SESE TEBRİKLERİMİ SUNAR BAŞARILARINIZIN DEVAMINI DİLERİM. MEHMET KAHVECİOĞLU
Şairin, sayfalarını dolaşmadan önce, Bu Ülkede Şairlik ve Yazarlık makamına talip olanların asli görevlerinin ' Aynı safta ve omuz omuza Ülke Edebiyatımızın yüceltilmesi' mücadelesini vermek olduğuna inanıyordum. Elbette bu inancım devam edecek lakin, bu bize yakışmadı, Ülkemizede yakışmadı, bu Siteyede yakışmadı vesselam, aynı saftakinler böyle yapmamalıydı...
Şair!
Hilmi Yavuz (Şair) Nurullah Genç (Şair) Enver Ercan (Şair) Beşir Ayvazoğlu (Şair) Yrd. Doç. Dr. A. Kerim Dinç (Öğretim Görevlisi) Metin Önal Mengüşoğlu (Şair) A. Vahap Akbaş (Şair) Faysal Şansi (Ümraniye Bel. Kültür ve Sosyal İşler Müdürü) Cengiz Ekrem Teymur (Antoloji.Com Yayın Yönetmeni)
Yukarıdaki Jüri; Ülkemizde, gerek Edebiyat gerekse Babı-ali de 'Meşru Otorite' olarak tanıdığımız ve saygı duyduğumuz, Edebiyatımızın asıl sahipleridir. Bu onur sana yetmez mi?
Trabzon'da yerel bir radyoda tanıştım. Kafiyeli ve 'ölçülü' şiir yazdığım daha doğrusu yazdığımı zannettiğim yıllardı. Bana gereksiz 'konuşmamayı' öğretti şiirde. Sonra Araştırma görevlisi oldu derken evlendi. Ayrılık vakti geldi çattı izmir yoluna düştü.. Şu an izmirde. O gün bugün birbirimizi hiç göremedik. Bakalım kısmet ne zaman.
Onunla tanıştıktan sonra yazdığım ilk şiirlerime bakıyorum ve onun bana nasıl destek çıktığını hatırlıyorum. Hiçbir olumsuzluğumu bana yansıtmadı bana. Bu yüzden kolay serildim serpildim diyebilirim.Bazen yalanlar da olumlu etki yapabiliyor. Ne demek istediğimi anlıyorsunuz..)
24.10.2012 - 08:37
nice yıllara değerli şair
kurban bayramınızı tebrik ederim
saygılar
24.10.2011 - 00:31
Bugün senin Doğum günün Dileğim bugün dilediğin tüm dileklerinin gerçek olması. Geleceğini oluşturacak Her yeni gün, bir önceki günden daha güzel, isteklerine uygun ve seni mutlu edecek şekilde olsun Nice güzel mutlu yıllar dilerim Saygı ve Sevgilerimle.
21.09.2008 - 14:37
ŞAİR MEHMET ŞAMİL ŞİİRLERİ İLE BÜYÜK BEGENİ KAZANMIŞ KALİTELİ, AYDIN, KENDİNİ İSPAT ETMİŞ BİR ŞAİR O...
BİR ŞİİRİ İLE
GülİSTANBUL
Gülistan, bul kokuyu! İstanbul gülümsesin
ne kadar solsa rengin bülbüle kırmızısın
heybesi gül tohumu münzevî âşık benim
sen şehrengiz güzeli, sen şâirân kızısın
elim var ellerinde, fermansız şehzâdenim
Gül İstanbul kokulu, gülüm İstanbul sesin
Üsküdar’da her yangın utanır yağmurundan
Beyoğlu’nda temâşâ, Ayasofya’da mâtem
şafak Dolmabahçe’de öpüyor İslâmbol’u
Bâbıâlî kederli, sahaflarda bin elem
sorsak söyler mi deniz: nerde Hüdâyî Yolu
Üsküdar da utanır her yangın yağmurundan
Leylâ’sını arayan kalbim/de İstanbul’dur
kaç nağmeye sarılsam dilimde kalan hüzzâm
üzülmem, dervişinim, köşe bucak benimsin
tanıksın yüreğime, hoşgörün ne muazzâm
ister adını duysun, ister kıyında gezsin
Leylâ, aranan aşkın kalbinde İstanbul’dur
İstanbul kalabalık, ne çok sevdâ her şeye
renklenir yedi tepe, yedi gök efsânesi
duygular mı mültecî zindanda ve sarayda
iki denize mahrem, ağlayan Kız Kulesi
gök/yüzünde ilkbahar, yaz sonbahar, kış şeydâ
İstanbul ne çok sevdâ kalabalık her şeye
Sularda secde eden elleridir Sinan’ın
âşiyân kubbelerde kandillerin şavkı var
dökülsün çeşmelerden gözyaşları Çınar’ın
kehribâr tesbih gibi çekilsin leyl ü nehâr
çağırın minareler, sonsuza dek çağırın
Sular da elleridir secde eden Sinan’ın
Türbeler, siz söyleyin tutar gibi elimden
hû çekmez mi serviler kabristan ağlar diye
kaç güvercine mesken avlular ve cumbalar
beş vakit, çocuk gibi gülen Süleymâniye
Topkapı kaç geline çeyiz sandığı saklar
Tutar gibi söyleyin bu türbesiz el’imden
Âh! gizli ve âşikâr, tenhâ sokaklarından
Haliç’e inmek için sıralanan odalar
çocuğunum kaybolan, hayalleri yaramaz
martı mı, kırlangıç mı, kuğu mudur adalar
iskelede kalınca hangi vapur yas tutmaz
Âh! tenhâ ve âşikâr, gizli sokaklarından
Neyleyim, kır kalemi, sessizliğin de şâir
köprülerin yetmiyor vuslata kadîm şehir
iki sevgili gibi her yakanda bir hüzün
kimine şerbet oldun, kimine dâr ve zehir
haritaya sığmayan manzaralar/da yüzün
Neyleyim sensizliği, kırsın kalemi şâir
Boğaz/da gezgin gibi akşamlayan gölgeler
sırrını keşfediyor Çamlıca’da güneşin
mecalsiz erguvanlar söylenmemiş şarkıdır
mehtaplı gecelerdir masal eğlencelerin
yoksa sabahladığım kuşlarla rıhtım mıdır
Boğaz’da akşamlayan gezgin gibi gölgeler
Ulubatlı gözlüyor surlardan bakan tarih
Eyüpsultân’da hâlâ Akşemseddîn duâsı
düşleriyle Fatih’in kapanan eski zaman
ey yirmi bir yaşımın hiç bitmeyen hülyâsı
İstanbul, Dersaâdet, Konstantin ve Âsitân
Ulubatlı surlarda gözlerden akan tarih
Lâledân bildim seni, sen yine gülistan bul
ayrılık bahçesinde bülbül gibi ağla/yan
fetih müjdeli diye gül/süz adın bak yarım
muammâ yalnızlığı talihime bağla/yan
yazmak bana mı düştü, nakkaş mı parmaklarım
Lâleden bildim seni, yine de gül İstanbul
SİZİN ŞİİRLERİNİZLE VE SAYFANIZ DA AYDIN ÇAĞDAŞ YAPINIZLA TANIŞMAKTA ONUR DUYDUM. ÇOK MEMNUN OLDUM.
İNSANLAR BİRBİRLERİ İLE ANLAŞABİLMEK İÇİN ÇEŞİTLİ
SEBOLLERDEN YARARLANARAK AŞAMA AŞAMA BİR SİSTEM OLUŞTURMUŞLAR, BU SİSTEME DE DİL ADINI VERMİŞLERDİR. DİL, İNSANLARIN DUYGULARINI, DÜŞÜNCELERİNİ, GÖRDÜKLERİNİ BİRBİRLERİNE AKTARMAK İÇİN KULLANDIKLARI BİR İLETİŞİM ARACIDIR. İLK İNSANLAR, EL VE YÜZ HAREKETLERİNİN YANINDA YAPTIKLARI RESİMLER ARACILIĞI İLE DE BİRBİRLERİ İLE ANLAŞMIŞLARDIR. ZAMAN İÇERİSİNDE İŞARETLERİ SESLERE, SESLERİ HECELERE, HECELERİ KELİMELERE, KELİMELERİ DE CÜMLELERE DÖNÜŞTÜRMÜŞLERDİR.
DÖNÜŞMÜŞ KELİMELERİNİZ AKICI, KALICI VE BAŞARILIDIR. DİL SAYESİNDEDİR Kİ İNSANLAR DUYGULARINI, DÜŞÜNCELERİNİ, HAYALLERİNİ, GÖRDÜKLERİNİ BİRBİRLERİNE AKTARIRLAR. GÖNÜL YÜREGİNİZDEN GELEN SESE TEBRİKLERİMİ SUNAR BAŞARILARINIZIN DEVAMINI DİLERİM.
MEHMET KAHVECİOĞLU
25.01.2007 - 21:57
Şairin, sayfalarını dolaşmadan önce, Bu Ülkede Şairlik ve Yazarlık makamına talip olanların asli görevlerinin ' Aynı safta ve omuz omuza Ülke Edebiyatımızın yüceltilmesi' mücadelesini vermek olduğuna inanıyordum. Elbette bu inancım devam edecek lakin, bu bize yakışmadı, Ülkemizede yakışmadı, bu Siteyede yakışmadı vesselam, aynı saftakinler böyle yapmamalıydı...
Şair!
Hilmi Yavuz (Şair)
Nurullah Genç (Şair)
Enver Ercan (Şair)
Beşir Ayvazoğlu (Şair)
Yrd. Doç. Dr. A. Kerim Dinç (Öğretim Görevlisi)
Metin Önal Mengüşoğlu (Şair)
A. Vahap Akbaş (Şair)
Faysal Şansi (Ümraniye Bel. Kültür ve Sosyal İşler Müdürü)
Cengiz Ekrem Teymur (Antoloji.Com Yayın Yönetmeni)
Yukarıdaki Jüri; Ülkemizde, gerek Edebiyat gerekse Babı-ali de 'Meşru Otorite' olarak tanıdığımız ve saygı duyduğumuz, Edebiyatımızın asıl sahipleridir. Bu onur sana yetmez mi?
15.02.2004 - 14:03
Trabzon'da yerel bir radyoda tanıştım. Kafiyeli ve 'ölçülü' şiir yazdığım daha doğrusu yazdığımı zannettiğim yıllardı.
Bana gereksiz 'konuşmamayı' öğretti şiirde. Sonra Araştırma görevlisi oldu derken evlendi. Ayrılık vakti geldi çattı izmir yoluna düştü.. Şu an izmirde. O gün bugün birbirimizi hiç göremedik. Bakalım kısmet ne zaman.
Onunla tanıştıktan sonra yazdığım ilk şiirlerime bakıyorum ve onun bana nasıl destek çıktığını hatırlıyorum. Hiçbir olumsuzluğumu bana yansıtmadı bana. Bu yüzden kolay serildim serpildim diyebilirim.Bazen yalanlar da olumlu etki yapabiliyor. Ne demek istediğimi anlıyorsunuz..)
Toplam 5 mesaj bulundu