Kalem tutmayı öğrendiği günden bu yana iki sevgiliyi (kağıt&kalem) visale eriştirirek onları lâl olmaktan kurtarmaya çalıştı. Ortaokul yıllarından bu yana içindeki şiir sevdası büyüdükçe büyüdü.
... Onun için şiir yazmak doğum vakti gelmiş bir kadının sancılar içinde kıvranan ızdırabı gibi oldu. Günsüz gecesiz içine düşen kelime tohumları, demlenip doğum vakti gelince onu sancılara ızdıraplara meyleyledi. İnsan tohumu, dokuz ay sonra dünyaya gözlerini açarken; şiirin doğum süresi hiç ama hiç bilinmedi. Çünkü şiir, sürprizlere ve sancılı gecelere gebeydi. Onun şiirleri de yaşadığı kadersizlikten, neşesizlikten ve lâAŞK'tan doğdu. Elbette o da biliyordu; "Aşkın bile bile üzülmeye, bile bile kahrolmaya yelken açmaktır eteklerin zil çalarak" diye tarif edildiğini ama bunu bilmek AŞK'a sırt çevirmek anlamına gelmezdi. Çünkü "ayrılığı da seviyordu şair damarına bastığı için"...
Lise yıllarında da kalemini elinden bırakmadı tabi... "Son Güvercin 1/2" olmak üzere şiir defteri tuttu, şimdi basılmayı bekliyor. Bunun yanında Tiyatro eserleri de kaleme alan Mahmut Hop, "Şubat Yalnızlığı" isimli roman denemesini yoğunluktan dolayı yarım bıraktı. Birçok komposizyon yarışmasında dereceye girip ödüller alarak yaşıtlarına göre edebiyatı ya(ş/z)ayarak sevdi.
Elinde olmayan sebeplerden dolayı liseden sonra okul hayatına ara vermek zorunda kalan Mahmut Hop, 2009 yılında Erciyes Üniversitesi Gazetecilik bölümünü kazandı.
Yazı yazmakla güçlenen kalemi, daha lise yıllarında iken Pozantı'nın yerel gazetelerinde köşe yazısı olarak kendine yer edindi. Üniversitede ise iyice aydınlanan ve bilgi sahibi olan kalemi,fevkalâde sivrileşip artık kendini eleştiri ve araştırma yazılarına adadı. Sosyoloji, din, insancıllık, siyaset ve edebiyat üzerine yazdığı yazılarıyla okur dairesini genişleterek güzel ve yapıcı aks-i sedalar aldı.
Yazarlığının ve şair ruhlu gönlünün yanı sıra müziğe olan ilgisiyle de bağlama, mandolin, gitar, org, keman ve darbuka gibi birçok ensturmanı canlandırmayı başardı.
Görüldüğü üzere tek başına büyük bir orkestra olan Mahmut Hop, bunca bilgi ve sanat birikimini gözler önüne sermeye hiç heves etmedi çünkü ona göre küçük insanların hevesleri, büyük insanların ise idealleri vardı. Fakat yakın çevresiyle paylaştığı bu güzelliklerden sadece biri olan "Gözün Aydın" isimli şiirini yazdıktan sonra seslendirerek sevenleriyle paylaştı. Bu anlamlı paylaşım da bugün Mahmut Hop'u Art Fm'de "Sevda Masalı" isimli proğramı yapmasına vesile oldu. Kısacası, buğulu sesiyle seslendirdiği "Gözün Aydın"a borçluyuz onu..
İdeallarini her zaman önplanda tutmayı en büyük prensip edinen Mahmut kardeşime, onurlu ve "gönül"lü ömründe başarılar dilerken; onu sizlere ilk kez takdim eden biri olarak gurur duyuyorum..
... Onun için şiir yazmak doğum vakti gelmiş bir kadının sancılar içinde kıvranan ızdırabı gibi oldu. Günsüz gecesiz içine düşen kelime tohumları, demlenip doğum vakti gelince onu sancılara ızdıraplara meyleyledi. İnsan tohumu, dokuz ay sonra dünyaya gözlerini açarken; şiirin doğum süresi hiç ama hiç bilinmedi. Çünkü şiir, sürprizlere ve sancılı gecelere gebeydi. Onun şiirleri de yaşadığı kadersizlikten, neşesizlikten ve lâAŞK'tan doğdu. Elbette o da biliyordu; "Aşkın bile bile üzülmeye, bile bile kahrolmaya yelken açmaktır eteklerin zil çalarak" diye tarif edildiğini ama bunu bilmek AŞK'a sırt çevirmek anlamına gelmezdi. Çünkü "ayrılığı da seviyordu şair damarına bastığı için"...
Lise yıllarında da kalemini elinden bırakmadı tabi... "Son Güvercin 1/2" olmak üzere şiir defteri tuttu, şimdi basılmayı bekliyor. Bunun yanında Tiyatro eserleri de kaleme alan Mahmut Hop, "Şubat Yalnızlığı" isimli roman denemesini yoğunluktan dolayı yarım bıraktı. Birçok komposizyon yarışmasında dereceye girip ödüller alarak yaşıtlarına göre edebiyatı ya(ş/z)ayarak sevdi.
Elinde olmayan sebeplerden dolayı liseden sonra okul hayatına ara vermek zorunda kalan Mahmut Hop, 2009 yılında Erciyes Üniversitesi Gazetecilik bölümünü kazandı.
Yazı yazmakla güçlenen kalemi, daha lise yıllarında iken Pozantı'nın yerel gazetelerinde köşe yazısı olarak kendine yer edindi. Üniversitede ise iyice aydınlanan ve bilgi sahibi olan kalemi,fevkalâde sivrileşip artık kendini eleştiri ve araştırma yazılarına adadı. Sosyoloji, din, insancıllık, siyaset ve edebiyat üzerine yazdığı yazılarıyla okur dairesini genişleterek güzel ve yapıcı aks-i sedalar aldı.
Yazarlığının ve şair ruhlu gönlünün yanı sıra müziğe olan ilgisiyle de bağlama, mandolin, gitar, org, keman ve darbuka gibi birçok ensturmanı canlandırmayı başardı.
Görüldüğü üzere tek başına büyük bir orkestra olan Mahmut Hop, bunca bilgi ve sanat birikimini gözler önüne sermeye hiç heves etmedi çünkü ona göre küçük insanların hevesleri, büyük insanların ise idealleri vardı. Fakat yakın çevresiyle paylaştığı bu güzelliklerden sadece biri olan "Gözün Aydın" isimli şiirini yazdıktan sonra seslendirerek sevenleriyle paylaştı. Bu anlamlı paylaşım da bugün Mahmut Hop'u Art Fm'de "Sevda Masalı" isimli proğramı yapmasına vesile oldu. Kısacası, buğulu sesiyle seslendirdiği "Gözün Aydın"a borçluyuz onu..
İdeallarini her zaman önplanda tutmayı en büyük prensip edinen Mahmut kardeşime, onurlu ve "gönül"lü ömründe başarılar dilerken; onu sizlere ilk kez takdim eden biri olarak gurur duyuyorum..
Yazan: HARUN YÜCEL