Macit Döker Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Anto ...

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri

    12.08.2024 - 02:20

    Zübeyr bin Harrâş rivâyet eyler. Hazret-i Ömer “radıyallahü anh”; kızı Hafsayı “radıyallahü anhâ” hazret-i Osmâna “radıyallahü anh” nikâhlamak istedi. Hazret-i Osmân özr beyân eyledi. Hazret-i Ömer üzüldü. Bu haber Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerine erişdi. Hazret-i Ömere buyurdular ki: (Yâ Ömer! Kızını Osmândan dahâ iyisi alacak. Ve Osmân Hafsadan iyisini zevce edinecek. Sen kızını bana nikâh et! Ben de kızımı Osmâna nikâh edeyim!) [Hafsa “radıyallahü teâlâ anhâ” hicretin üçüncü senesinde, genç yaşında, Bedr gazâsında bulunan Huneysden dul kalmış idi.]

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri

    12.08.2024 - 02:20

    Enes bin Mâlik “radıyallahü teâlâ anh” rivâyet etmişdir. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdular ki: Hazret-i Lût aleyhisselâmdan sonra, hanımı ile, Allahü teâlâ yolunda ilk hicret eden Osmân bin Affândır “radıyallahü teâlâ anh”. Allahü teâlâ bilir ki, Eshâb-ı güzîn “rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în”, Mekkeden Medîneye, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin huzûruna hicreti yalnız yapmışlardır. Hazret-i Osmân, ehli ve ıyâli ile berâber hicret etmişdir.

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri

    12.08.2024 - 02:20

    Sa’d bin İbrâhîm rivâyet eder. Alî bin Ebî Tâlib “radıyallahü teâlâ anh”, Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” huzûrlarında oturmuşdu. Hasen ve Hüseyn “radıyallahü anhümâ” hazretleri geldiler. Server-i âlem onları gördü. Buyurdu ki: (Yâ Alî! Bu ikisi, ya’nî Hasen ve Hüseyn, Cennet gençlerinin büyükleridir [üstünleridir]. Onların babaları onlardan yüksekdir. Osmân bin Affân, İbrâhîm Halîl-ür-rahmân aleyhisselâma benzer.)

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri

    12.08.2024 - 02:19

    Şeddâd bin Evs “radıyallahü teâlâ anh” dedi ki: Resûlullahdan “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” işitdim, buyurdu ki: (Ben eshâbım arasında oturmuşdum ki, Cebrâîl aleyhisselâm benim önüme geldi. Beni sağ kanadı üzerine aldı. Cennet-i Adna iletdi. Cennet-i Adnda gezerken, bir elma elime geldi. Ben o elmaya bakıp, te’accüb ederken, nâgah, o elma şak olup, iki bölük oldu. Arasından bir hûrî dışarı geldi. Hak sübhânehü ve teâlâ hazretlerine tesbîh etdi. Öyle tesbîh etdi ki, evvelden âhıre kimse öyle tesbîh etmemişdir. Ben dedim; Sen kimsin. Dedi, ben hûrî’aynım. Allahü tebâreke ve teâlâ beni arşın nûrundan halk etmişdir. Ben dedim, kimin içinsin. Dedi, imâm-ı mazlûm Osmân bin Affân “radıyallahü teâlâ anh” içinim.)

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri

    12.08.2024 - 02:18

    Bir gün bir kervân Mekke-i Mükerremeye ticârete giderken, Medîne-i Münevvereye uğradı. Allahü teâlânın hikmeti, kervân halkı hazret-i Osmânın “radıyallahü teâlâ anh” kabrinin yanında mola verdiler. Kervân halkı birbiri ile, bu gece hazret-i Osmânı ziyâret etmek için müşâvere etdiler. Ertesi günü Sultân-ı kâinât “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerini de ziyâret edeceklerdi. Bütün kervân halkı, hazret-i Osmânın “radıyallahü teâlâ anh” kabrini ziyâret için abdest aldı. Meğer içlerinde bir râfizî varmış. Lâkin onu bilmezlerdi. Buna da teklîf eylediler. Bin dürlü behâne bulup, ziyârete gitmedi. Çadırlardan kervân halkı gitdikden sonra, bir büyük arslan geldi. O râfizîyi başından kavradı. Yir iken, kervân halkı ziyâretinden döndüler. Çadırlarına gelip, gördüler ki, bir büyük arslan, arkadaşlarının başını kemirir. Aslan bunları görünce, râfizînin murdâr leşini çadırdan dışarı çıkarıp, fasîh lisân ile, kervân halkına dedi ki, hazret-i Osmânı sevmiyenin sonu budur. Murdâr leşi dağa doğru sürüye sürüye alıp gitdi.

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri

    09.08.2024 - 02:16

    İbni Sa’îd-ül Gaffârî derler bir kimse var idi. Hazret-i Osmân “radıyallahü teâlâ anh” şehâdet şerbetini içdikden sonra, se’âdethânelerine girdi. Orada Sultân-ı kâinâtdan “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” kalmış bir asâ var idi. Onu alıp, dizine dayayıp, kırmak istedi. Orada hâzır olanlar, çağırışıp, sakın ola ki, bu mubârek asâyı kırma, zîrâ, Fahr-i âlem hazretlerinden kalmışdır, dediler. O da asâyı kırmadı. Lâkin küstâhlık edip, hazret-i Osmânın harem-i hâslarına [evine] girip, o mubârek asâyı kırmak kasd etdiği için, o kimsenin ayağına bir hastalık zuhûr edip, günden güne artdı. Senesine varmadı, öldü. Hak Sübhânehü ve teâlâ gayûrdur [gayretlidir]. Dostlarına ihânet edenlerin dünyâda olsun, âhıretde olsun, haklarından gelir.

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri

    09.08.2024 - 02:16

    Hazret-i Osmân “radıyallahü teâlâ anh” şehâdet mertebesine kavuşup, âhırete sefer etdikden sonra, Medîne-i münevverede halîfelerin oturması vâki’ olmamışdır. Allahü teâlânın rızâ-ı şerîfleri olmamışdır. Zîrâ hazret-i imâm-ı Alî “kerremallahü vecheh” halîfe olunca, rey’i şerîfleri öyle oldu ki, Kûfe şehrine yerleşdiler. Hazret-i Mürtedâ “radıyallahü teâlâ anh” Medîne-i münevvereden Kûfe şehrine varıp, orada yerleşmeleri, onun, Resûlullahın huzûrunda izzeti ve kadri olmadığı şekliyle kıyâs etmemelidir. Hâşâ öyle değildir. Nihâyet ezelde böyle mukadder olmuş ki, hazret-i imâm-ı Alî “kerremallahü vecheh” Hak sübhânehü ve teâlânın nusret ve inâyeti ile, Kûfe şehrine varıp, etrâfındaki memleketleri feth edip, oraları koruması ezelde takdîr olunmuşdur.

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri

    09.08.2024 - 02:15

    Hazret-i Osmân “radıyallahü teâlâ anh” şehîdlik rütbesine nâil oldukdan sonra, Fahr-ül kevneyn ve Resûl-üs sekaleyn “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin Mescid-i şerîflerinin üzerinde, üç gün üç gece cinnîler gelip, ağlayıp, feryâd ve figân eylediler. Cümle halk bunların feryâd ve figânlarını işitdiler. Bu da hazret-i Osmânın “radıyallahü teâlâ anh” büyüklüğüne işâretdir. (Şevâhid-ün nübüvve)den terceme olundu...

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri

    09.08.2024 - 02:14

    Hazret-i Osmân “radıyallahü teâlâ anh” şehîdlik rütbesine nâil oldukdan sonra, Fahr-ül kevneyn ve Resûl-üs sekaleyn “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin Mescid-i şerîflerinin üzerinde, üç gün üç gece cinnîler gelip, ağlayıp, feryâd ve figân eylediler. Cümle halk bunların feryâd ve figânlarını işitdiler. Bu da hazret-i Osmânın “radıyallahü teâlâ anh” büyüklüğüne işâretdir. (Şevâhid-ün nübüvve)den terceme olundu.

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri

    09.08.2024 - 02:14

    Hazret-i Osmân bin Affân “radıyallahü teâlâ anh” üç günden sonra, Bakî’ tarafına defn olunmağa giderken, arkalarından bir büyük bulut hâsıl oldu. Cenâze-i şerîf ile gidenlerin yüreklerine korku düşüp, az kaldı ki, cenâzeyi bırakıp, gideceklerdi. O bulutun içinden bir ses, (korkmayınız, meyyiti bırakıp gitmeyiniz ki, biz de bu mubârek meyyitin nemâzını kılmağa geldik,) diyordu. Meğer onlar melekler imiş. Hazret-i Osmânın “radıyallahü teâlâ anh” nemâzını kılıp, vücûd-ı şerîflerini ziyâret etmek için gelmişler. Bu da (Şevâhidün nübüvve)den terceme olunmuşdur.

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri

    09.08.2024 - 02:14

    Hazret-i Osmân “radıyallahü teâlâ anh” şehâdet şerbetini içdi. Üç gün mubârek cenâzesi durup, defn olunmadı. Üç günden sonra, hâtıfdan (gaybdan) bir ses geldi ki, (Osmânın cenâzesini defn edin. Nemâzını kılınız ki, muhakkak Hak Sübhânehü ve teâlâ ve tekaddes hazretleri ona salevât eyledi, ya’nî rahmet eyledi,) diyordu.

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri

    09.08.2024 - 02:13

    Adî bin Hâtem “radıyallahü teâlâ anh” rivâyet etmişdir: Hazret-i Osmân “radıyallahü anh” hazretlerinin şehîd olduğu gün bir nidâ işitdim. (Yâ Osmân bin Affân! Râhatlık ve se’âdet ile, Rabbini gadabsız bulman ile, gufrân ve rıdvân ile müjdeliyorum.) Etrâfıma bakdım. Bir kimse görmedim. (Şevâhid-ün nübüvveden) alınmışdır.

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri

    09.08.2024 - 02:13

    Emîr efendi buyurdular ki, hazret-i Osmân bin Affânın “radıyallahü teâlâ anh” mubârek hattı şerîfleri ile yazdığı mushaflardan üç dânesini gördüm. Birini Şâmda, birini Yemende ve birini Mısr İskenderiyyesinde. Ammâ, ba’zılarından nakl olunur ki, bu mushafların üçünde de meâl-i şerîfi (... Onlara karşı sana Allahü teâlâ kâfidir, yeter..) olan Bekara sûresi 137.ci âyet-i kerîmesinde şehîd etdikleri vakt, mubârek kanı damlamış. Lâkin ba’zılarından da rivâyet olunur ki, şu ânda kelâm-ı şerîflerin birisinde adı geçen âyet-i kerîmede mubârek kanı tâze, sanki henüz damlamışdır. Allahü teâlânın hikmeti, Emîr efendi huzûruna bir kaç def’a varıldı. Ammâ bu haberin sıhhatini sormak müyesser olmadı. Lâkin bu kadar kerâmeti, hazret-i Osmân “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinin yüce şânı için acâib değildir.

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri

    09.08.2024 - 02:12

    Hazret-i Osmân “radıyallahü teâlâ anh” hilâfetleri zemânında bir gulâmın kulağını çekdi. Kulağını acıtmışdı. O gulâm mahzûn oldu. Hazret-i Osmâna dedi ki, yâ efendi! Kıyâmet gününü düşün ki, her kişi Hakkın huzûruna vardığı zemân hakkını alsa gerekdir. Hazret-i Osmân bu sözden pişmânlık duydu. Gulâma buyurdu ki, yâ gulâm! Sen de benim kulağımı çek, berâber olalım. Gulâm da hazret-i Osmânın kulağını çekdi. Hazret-i Osmân buyurdu ki: Yâ gulâm, çok çek. Gulâm dedi ki, yâ efendi, hazretiniz kıyâmet gününü düşünüp, korkdunuz. Ben köleniz de kıyâmet günü kısâs yapılmasından korkarım.

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri

    09.08.2024 - 02:11

    Abdüllah ibni Mes’ûd “radıyallahü teâlâ anh” rivâyet etmişdir. Bir gazâda Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” ile hâzır idim. Zahîre bitdi. Askerde hayli üzüntü ve sıkıntı hâsıl oldu. Server-i âlem hazretleri bu duruma vâkıf olup, buyurdular ki, (Vallahi güneş batmadan Allahü teâlâ hazretleri size rızk gönderir.) Bu ma’nâyı hazret-i Osmân “radıyallahü teâlâ anh” hemen anlayıp, Allahü teâlâ hazretlerinin Resûlü mutlaka doğru söyler diye düşünüp, bir yerde ondört yük zahîre buldu. Ağır behâ [yüksek fiyat] ile alıp, güneş batmadan dokuz yükünü Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerine getirdi. (Bu nedir, yâ Osmân) diye buyurdukda, dedi ki, Osmânın Allah ve Resûlüne hediyyesidir. Seyyid-i kâinât “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin mu’cizâtı te’hîrsiz meydâna gelince, mü’minler sevinip, münâfıklar mahzûn ve giryân oldular. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri mubârek ellerini dergâha kaldırıp, (Yâ Rabbî, Osmâna çok ecr ver, iyiliklerine bol karşılık ver) diye hayr düâ buyurdular.

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri

    09.08.2024 - 02:11

    Câbir-i ensârîden “radıyallahü anh” rivâyet olundu. Bir gün bir cenâze götürdüler. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” çekinip, nemâzını kılmadı. Süâl etdiler ki, yâ Resûlallah! Şimdiye kadar, hiçbir cenâzeden çekinmeyip, gördüğünüz gibi nemâzını kılardınız. Hikmeti ne oldu ki, bu meyyitin nemâzını kılmadınız. Cevâbında buyurdular ki, (Bu şahs, benim yârim Osmâna buğz ederdi. Osmâna buğz eden kimseye Allahü tebâreke ve teâlâ buğz eder. Bir kimseye ki, Allahü teâlâ buğz eder. Benim onun nemâzını kılmam uygun mudur?)

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri

    09.08.2024 - 02:10

    Âişe-i Sıddîka “radıyallahü teâlâ anhâ” nakl buyurmuşdur. Bir gün Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdu ki: (Yâ Âişe! Dilerim ki, eshâbımdan ba’zısı buraya [yanıma] gelsinler. Onlara ba’zı söyliyeceklerim vardır. Söyliyeyim.) Dedim yâ Resûlallah! Ebû Bekri çağırayım mı? Birşey söylemedi. Bildim ki, onu dilemez. Dedim, Ömeri çağırayım mı? Onun için de birşey demedi. Bildim ki, onu dahî dilemez. Dedim, amcan oğlu Alîyi çağırayım mı? Ona da birşey söylemedi. Dedim, Osmânı çağırayım mı? Buyurdular; (Çağır gelsin!) Çağırdım, geldi. Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” huzûr-ı şerîfinde durdu. Resûlullah hazretleri ona ba’zı şeyler söyledi. Onun rengi değişdi. Ba’zı şeyler de söyledi. Rengi eski hâlini aldı. Hazret-i Osmânın evini muhâsara etdikleri günde, ona dediler, niçin karşılık vermezsin. Dedi ki, hazret-i Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” benim ile sözleşmişdir. Bana çok söz söylemişdir. Ben bu belâya sabr ederim. Hazret-i Âişe “radıyallahü teâlâ anhâ” demişdir ki, benim zannım öyledir ki, hazret-i Habîb-i ekrem “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” o vakt ona bu kıssayı haber vermişdir. (Şevâhid-ün nübüvve)den alınmışdır.

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri

    09.08.2024 - 02:10

    Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” buyurdu ki, (Bütün Enbiyâ ve Mürselîn “aleyhimüsselâm” hayâtlarında iken birer kimse ile fahr eylemişler [öğünmüşler] idi. Ben de Osmân bin Affân ile fahr eylerim [öğünürüm]). Bir yerde de buyurdu ki, (Bütün melekler benimle iftihâr ederler. Ben Osmân ile iftihâr ederim.) Bir yerde de buyurdu ki, (Mahşer gününde bütün Enbiyâ ve Mürselîn “aleyhimüsselâm” eshâblarından birisini refîk edip, onunla gezerler. Bir ân yanlarından ayrılmazlar. Ben de Osmânı refîk edinirim. Bir ân onsuz olmam. Cennetde benim refîkim Osmân olacakdır.) Hakkında nice senâlar edip, nice hadîs-i şerîf buyurmuşlardır. Şimdi ey gâfil, gözünü aç! Cân-ı dilden hazret-i Osmâna “radıyallahü teâlâ anh” muhabbet eyle. Dostuna dost, düşmanına düşman ol ki, arasat meydânında [o gün] büyük tehlükelerden kurtulup, Cennet-i alâya vâsıl olasın. İnşâallahü teâlâ.

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri

    09.08.2024 - 02:09

    Bir gün Osmân bin Affân “radıyallahü teâlâ anh” hazretleri, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerine gelip, dedi ki, yâ Resûlallah! Kemâl-i lütfundan bu âciz bendenizi toprakdan kaldırıp, evimizi şereflendiriniz, teşrîf buyurunuz. Sultân-ı kâinât ve mefhar-i mevcûdât buyurdular ki, yalnız beni mi da’vet ediyorsun, yoksa Eshâb-ı kirâmı da mı? Hazret-i Osmân dedi ki, Eshâb-ı kirâm da gelsinler. Server-i Enbiyâ “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem”, Bilâl hazretlerini çağırıp, buyurdu ki: Yâ Bilâl! Bütün Sahâbeye haber ver. Osmânın da’vetine gelsinler. Kendileri kalkıp, hazret-i Alî “kerremallahü vecheh” ile hazret-i Osmânın se’âdethânelerine doğru gitmeğe başladılar. Yolda giderken, hazret-i Osmân, Resûl-i ekremin ardınca gidip, adımlarını sayardı. Resûlullah hazretleri buyurdu: Yâ Osmân! Niçin sayıyorsun. Hazret-i Osmân dedi ki: Yâ Resûlallah, her mubârek adımınız için, bir köle âzâd olsun. Da’vetden sonra bütün köleleri âzâd oldu. Kölelerin âhidnâmelerini verdi. Şimdi ey mü’min kardeşlerim. Hazret-i Osmânın menâkıb-ı şerîflerini düşünerek, kendi kendinize insâf ediniz ki, ne mertebede yâr [sevgili] ve sâdık dost imiş.

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri

    09.08.2024 - 02:09

    Bir gün Server-i âlem “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri Eshâb-ı güzîn “rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în” hazretleri ile otururken, haber getiren melek, hazret-i Cebrâîl aleyhisselâm geldi. Dedi ki, yâ Muhammed! Hazret-i Yûsüf-i Sıddîk aleyhisselâmın mubârek sakalına bakmak ister isen, hazret-i Osmânın mubârek sakalına bak. Hazret-i İbrâhîm Halîlullah aleyhisselâmın mubârek sakalına bakmak istersen, hazret-i Osmânın mubârek sakalına bak. Her kimin bir Peygambere benzerliği varsa, o kimse muhakkak ehl-i Cennetdir. Bu da Târîh kitâblarından alınmışdır.

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri

    09.08.2024 - 02:08

    Fahr-i âlem “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri, (Yâ Osmân! Hak Sübhânehü ve teâlâ senin evvel ve âhır günâhını afv etsin!) diye düâ etdi. Hak Sübhânehü ve teâlâ Habîbullah hazretlerinin düâsını kabûl edip, hazret-i Osmânı “radıyallahü teâlâ anh” afv etdi. Nice âyet-i kerîme hakkında nâzil olmuşdur. Hazret-i Habîbullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” (Cennet ehli, Cennetde bir burak gördüler. Bu burak nedir, diye sordular. Hak Sübhânehü ve teâlâ azamet ve kibriyâsı ile buyurdu ki, bu bir nûrdur. Burak değildir. Hazret-i Osmân bir hücreden [odadan] bir hücresine giderdi. Gördüğünüz o nûr, na’lınının nûrudur) buyurdu. Yerde yürürken Cennetde nûr verirdi. Meşhûrdur ki, hazret-i Osmân, her gecede iki rek’at nemâzda Kur’ân-ı azîmüşşânı hatm ederdi.

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri

    09.08.2024 - 02:08

    Hazret-i Osmân “radıyallahü teâlâ anh” harem-i şerîfinde [evinde] Habîbullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin kerîmeleri Rukayye “radıyallahü teâlâ anhâ” hazretleri ile oturmuşdu. Câriyelerden birisi, yiyecek getirdi. Hazret-i Osmân ta’âm getiren câriyenin yüzüne bakdı. Hazret-i Rukayye farkına vardı. Hanımlık [kadınlık] gayreti galebe edip, huzûrsuz oldu. Hazret-i Osmân “radıyallahü teâlâ anh” Rukayye hazretlerinin huzûrsuzluğunu görünce, yâ Rukayye, ben o câriyenin yüzüne tama’ ile bakmadım, dedi ve yemîn etdi. Bakmamız istiyerek olmadı. Yoksa Allahü teâlâ bilir ki, kasd ile değildir. Hazret-i Rukayye inandı, tesellî buldu, râhatladı. Zîrâ muhakkak ki, hazret-i Osmân câriyenin yüzüne tama’ ile bakmamış idi. Hazret-i Osmân Rukayye ile barışdıkdan sonra, hâtır-ı şerîfine geldi ki, Fahr-i âlem “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin kerîmesinin her ne kadar onu incitmeğe kasdım yok ise de kalbi incindi. Bunun için keffâret vermem gerek. Fahr-i âlem seyyid-i veledi âdem “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin kerîmeleri olduğu için, bu kadarcık nesneden dolayı yüz köle âzâd eyledi. Bu mertebe Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerini severdi. O hazretin hâtır-ı şerîfini gözetip, ri’âyet ederdi “radıyallahü teâlâ anh”.

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri

    09.08.2024 - 02:07

    Hazret-i Osmân bin Affân “radıyallahü teâlâ anh” îmâna geldikden sonra, amcası, hazret-i Osmâna adâvet ve husûmet edip, eli ile ve dili ile çok eziyyet yapdı. Sen Muhammedin dîninden dön diye o kadar eziyyet yapdı ki, anlatmak ve söylemek mümkin değildir. Günlerden bir gün hazret-i Osmânın yanına varıp, dedi ki, insâfa geldin mi. Hemen yâ dîninden dön, atan ve dedenin dînine gir. Veyâ sana eziyyetden geri durmam. Hazret-i Osmân “radıyallahü teâlâ anh” buyurdu ki; yâ amca! Bu kadar cefânın, yüz mislini de yapsan bana, hazret-i Muhammedin “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” doğru dîninden, dönmek ihtimâlim yokdur. Boş yere zahmet çekersin, dedi. Sonra, amcası hazret-i Osmâna eziyyet etmekden vazgeçdi. O sadâkat sâhibi, cefâdan kurtuldu. Doğru, Fahr-i âlem “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin se’âdethânelerine vardı. Diğer Eshâb “rıdvânullahi aleyhim ecma’în” ile Habeşistâna hicret etdiler. Hazret-i Osmân iki def’a hicret eyledi. Evvelki hicreti, Habeşistânadır. İkinci hicreti, Medîne-i münevvereyedir. Cümle malı ile ve menâliyle ve azîz cânı ile Fahr-i âlem “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin uğruna [yoluna] fedâ olmuşdur. Hiçbir zemân da, yüz çevirmemişdir. Din yolunda büyük hizmetler etmişdir “radıyallahü teâlâ anh”.

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri

    06.08.2024 - 22:44

    Yine (Mesâbîh)de, menâkıbın hasen hadîslerinde, Talha bin Ubeydullah “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinden rivâyet olunmuşdur. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” buyurdular ki: (Her nebî için bir refîk vardır. Benim refîkim Cennetde Osmândır “radıyallahü teâlâ anh”.) Yine aynı bâbda hasen hadîs olarak, Enes “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinden rivâyet olunmuşdur. Enes hazretleri dedi ki, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” bize bî’at-ı rıdvân ile emr etdikleri vaktde, hazret-i Osmânı Mekke-i mükerremede, Kureyşe resûl (haberci) göndermiş idi. Nâs (insanlar) ile bî’at etdikde, (Muhakkak ki Osmân, Allahü teâlânın ve Resûlünün hâcetini [işini] görmekdedir!) buyurup, mubârek ellerinin birini kendisi için, birini Osmân için kıldı. Kendileri için kıldığı eli, hazret-i Osmân için kıldığı el üzerine koyup, hazret-i Osmân yerine bî’at etdiler. Nakl eden der ki, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin kendi mubârek elleri hazret-i Osmân bin Affân için, sâir insanların kendi ellerinden hayrlı oldu.

Toplam 296 mesaj bulundu