Ebû Bekr “radıyallahü anh” buyurdu: Ben bir kimsenin
önünce gitmem ki, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem”
hazretleri buyurdu: (Allahü teâlâ buyurur ki: Ey Cennet, senin
dört köşeni, dört kimse ile bezerim. Biri, Peygamberlerin üstünü Muhammed “aleyhisselâm”dır. Biri, Allahdan korkanların
üstünü Alîdir. Biri, Fâtıma-tüz-zehrâdır, kadınların üstünüdür.
Dördüncü köşesindeki de, temizlerin üstünü Hasen ile Hüseyndir.)
Alî “radıyallahü teâlâ anh” buyurdu: Ben bir kimsenin
önünce gitmem ki, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdu: (Ben ve Ebû Bekr, bir toprakdanız.
Tekrâr bir olacağız.)
Ebû Bekr “radıyallahü teâlâ anh” buyurdu ki: Ben bir kimsenin önünce gitmem ki, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve
sellem” buyurdu ki, (Kıyâmet günü Alî bin Ebî Tâlib, bir güzel
ata bindirilir. Görenler, acabâ bu hangi Peygamberdir, der. Allahü teâlâ, bu, Alî bin Ebî Tâlibdir, buyurur.)
(O kimse ki, malından Allah için harcar, şirk ve isyândan sakınıp ve ihsân olan kelîme-i şehâdeti, yâhud infâk etdiği malın mukâbili va’d-i ilâhiyi tasdîk ede. Biz ona âsân ve râhata sebeb olucu ve Cennete girmeğe sebeb olan yolunu kolaylaşdırırız.) [Leyl sûresi 5, 6, 7.ci âyet-i kerîme meâli.] Demişlerdir ki, bu âyet-i kerîme Ebû Bekr-i Sıddîkın “radıyallahü anh” şânı hakkında nâzil olmuşdur. Her ne eline geçse halka dağıtırdı. Bunda da Allahü teâlânın buyurduğu üzere iş yapmasından dolayı onu medh buyurdular. Demişlerdir ki, Hüsnâ, Hak sübhânehü ve teâlâ hazretlerinin sevâb vermeği va’d etmesidir....
Eshâb-ı Kehfin köpeği, o civânmert olan Eshâb-ı Kehf ile dünyâda birkaç adım yürüdüğü için, mağarada onlar ile berâber oldu. Yatmakda onlar ile oldu. Kıyâmetde ve Cennetde onlar ile olur. Acâib olan odur ki, Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü teâlâ anh”hazretleri, Muhammed Mustafâ “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin, sohbetinde bulundu. Mihnetde Onun ile oldu. Da’vetde Onun ile oldu. Seferde Onun ile oldu. Hazarda Onun ile oldu. Mağarada Onun ile oldu. Yolda ve hicretde, cân ve mal vermekde Onunla oldu. Kabrde, şefâ’atde, Onunla olur. Makâm-ı Mahmûdda, Cennetde, Allahü teâlâyı görmekde, Onunla olur. Zikr olunan âyet-i kerîme ki, hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîkın şânı ile alâkalı olduğunu tefsîrde gördük, işitdik ve yazdık. Ebû Bekr “radıyallahü teâlâ anh” hakkında nasıl kötü düşünülebilir? [Eshâb-ı Kehfin köpeği, o mertler ile birkaç adım gitmekle kıymetleniyor da; Ömrü Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” yanında geçenler kıymetlenmez mi?]...
Abdüllah ibni Abbâs “radıyallahü teâlâ anhümâ” rivâyet eder. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdu. Bir kimse vardır ki, Cennete girdiği zemân, köşklerde, serâylarda, odalarda bulunan herkes ona merhabâ, merhabâ derler. Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü anh” dedi ki, biz o kimseyi, o kasrlarda görür müyüz! Resûlullah aleyhisselâm buyurdu ki, Evet, yâ Ebâ Bekr, o mert sensin...
Esâd bin Zürâh “radıyallahü teâlâ anh” diyor ki: Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerini hutbe okurken gördüm. Ebû Bekre iltifât edici şeyler söyledi. Nerede Ebû Bekr, buyurdu. Cebrâîl aleyhisselâm bana şimdi haber verdi ki, Ümmetin hayrlısı, Senden sonra Ebû Bekrdir “radıyallahü teâlâ anh”....
Abdüllah ibni Abbâs “radıyallahü teâlâ anhümâ” rivâyet eder. Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” huzûrunda, Ebû Bekr-i Sıddîk zikr olundu. Hazret-i Server-i âlem buyurdular ki, Ebû Bekrin misli gibi kimse olamaz. İnsanlar beni tekzîb ederken, ya’nî yalanlarken o beni tasdîk etdi ve bana îmân getirdi. Herkes benden kaçarken, o bana kızını tezvîc etdi. Malını bana fedâ etdi. Benimle zor kaldığımız sâatde ve gecede berâber mücâhede etdi. Âgâh olun ki, Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü teâlâ anh” kıyâmet gününde Cennet develerinden bir deveye binmiş olarak gelir. Eğeri yeşil zebercedden, yuları inciden, kendisi de sündüs ve istebrakdan yeşil iki elbise giymiş olduğu hâlde, bana anlatır, ben de ona anlatırım. Kıyâmet ehli derler ki, bunlar kimlerdir. Allahü teâlânın Resûlü Muhammed aleyhisselâm ve Ebû Bekr-i Sıddîkdır “radıyallahü teâlâ anh”, diyeler....
Abdüllah ibni Abbâs “radıyallahü anhümâ” buyurdu: (İzâcâ’e) sûresi nâzil olduğu vaktde, hazret-i Abbâs, hazret-i Alînin yanına geldi. Dedi ki, yâ Alî! Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin vefâtlarını haber veren âyet gelmişdir. Bizler bilmeyiz, kendilerinden sonra kim halîfe olur, hangi kimsede karâr verir? Varalım Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” huzûruna süâl edelim. Eğer bu işi bize tevdî buyurursa, Kureyşin bizim ile düşmânlığı olmaz. Eğer bizden gayriye buyurur ise, ricâ ederiz ki, o kimseye, bizim hakkımıza riâyet etmesi için vasiyyet buyursun. Abbâs “radıyallahü teâlâ anh” hazretleri, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin huzûr-ı şerîflerine vardı. Süâl etdi; yâ Resûlallah! Sizden sonra kim halîfe olur. Cevâb buyurdular ki, yâ Abbâs! Yâ Resûlallahın amcası. Allahü teâlâ, benim halîfeliğimi Ebû Bekre vermişdir. Din üzerine kendi vahy eyledi. Benden sonra halîfe Ebû Bekr olur. Ebû Bekrin her söylediğini kabûl edin, necât ve felâh bulursunuz. Ona mutî’ olun, doğru yolu bulursunuz. Abdüllah ibni Abbâs “radıyallahü teâlâ anhümâ” dedi ki, Onlar Ebû Bekr hazretlerine mutî’ oldular; doğru yolu buldular. Her kim ki, Ebû Bekr-i Sıddîkın “radıyallahü anh” hilâfetini hak bilip, bütün sahâbe-i kirâmı dost tutar, doğru yolu bulur ve emîn olur...
Sa’d bin Ebî Vakkâs “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinden rivâyet olunmuşdur. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri Uhud günü buyurdular ki: (Yâ Rabbî! Atdığını isâbet etdir, düâsını kabûl et!) Yine Sa’d hazretlerinden rivâyet olunmuşdur. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” buyurdular ki: (Yâ Rabbî! Sa’d sana düâ etdiği zemân kabûl et!) Câbir “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinden rivâyetdir ki, Sa’d “radıyallahü teâlâ anh” Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” ile karşılaşdı. Buyurdu ki, (Bu benim dayımdır!) Sa’d, benî Zühreden idi. Ömer ibni Hattâbın “radıyallahü teâlâ anh” menâkıbında da anlatıldığı üzere, altı kimsenin arasında hilâfet emrini şûrâya bırakmışlar idi. Sa’d bin Ebî Vakkâs “radıyallahü teâlâ anh” da orada zikr olunmuşdur.
Zübeyr “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinden rivâyet olunmuşdur. Uhud günü, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin üzerinde iki zırh var idi. Kaya üzerine çıkmak istedi, çıkamadı. Talha “radıyallahü anh” sırtına alıp, kayaya çıkardı. Râvî [nakl eden] der ki, ben işitdim, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdular ki: (Talha vâcib kıldı). Kâdî der ki: Bu hadîs-i şerîfin ma’nâsı, (Talha yapdığı iş sebebi ile Cenneti kendine vâcib kıldı) demekdir. Veyâ (Nefsini tehlükeye atdı. Kendini Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerini korumak uğruna fedâ etdi) demekdir. Tayyibî “rahimehullahü teâlâ” rivâyet etmişdir.
Ebû Hüreyre “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinden nakl edilmişdir. Buyurdu ki, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri Sebir dağına vardılar. Ebû Bekr, Ömer, Osmân, Alî, Talha ve Zübeyr “radıyallahü anhüm” hazretleri de berâber idiler. Sebir dağı hareket etdi. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” buyurdu: (Sâkin ol! Senin üzerinde, Peygamber, Sıddîk ve şehîdler var!) (Mesâbîh)de yazılıdır. Tayyibî “rahimehulah” buyurmuşlar ki, burada şehîd buyurulmasından maksad, ismi cins kasd edilmişdir ki, şehîdler demekdir. Zîrâ adı geçen hadîs-i şerîfde hazret-i Sıddîk da şühedâdandır [şehîdlerdendir]. Önce nakl olan hadîs-i şerîfden başka, buraya kadar nakl olan hadîslerin hepsi Eshâbdan nakl olunmuşdur. Bundan böyle hasen hadîsdirler.
Enes “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinden nakl edilmişdir. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdular ki: (Her ümmetin bir emîni vardır. Bu ümmetin emîni Ebû Ubeyde bin Cerrâhdır.) (Mesâbîh)de yazılıdır. (Müslim) kitâbını şerh eden buyurmuşdur ki, (Emîn, güvenilen ve kendisinden râzı olunan kimse demekdir.) Âlimler buyurmuşlardır ki, emânet, Ebû Ubeyde ile bütün Eshâb-ı güzînde “rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în” müşterekdir. Lâkin, hazret-i Resûlullah, Eshâbdan ba’zısını ba’zı sıfatla üstün kıldı.
Sa’d “radıyallahü teâlâ anh” dedi ki: (Ehl-i islâmın fîsebîlillah evvel ok atanı benim.) Müslim şârihi “rahimehullah” beyân buyurmuşlardır. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri, Ebû Ubeyde bin Hâris bin Abdülmuttalib “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerini muhâcirînden altmış atlı bölük ile Ebû Süfyânın üzerine gönderdi. Sa’d da onlar ile berâber idi. Ebû Süfyân o vakt müşriklerin serdârı idi. İslâmda ilk harb bu idi. Önce müşriklere ok atan Sa’d hazretleri oldu. (Mesâbîh)den nakl olunmuşdur.
Ebû Bekr “radıyallahü anh” buyurdu: Ben bir kimsenin önünce gitmem ki, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdu: (Allahü teâlâ buyurur ki: Ey Cennet, senin dört köşeni, dört kimse ile bezerim. Biri, Peygamberlerin üstünü Muhammed “aleyhisselâm”dır. Biri, Allahdan korkanların üstünü Alîdir. Biri, Fâtıma-tüz-zehrâdır, kadınların üstünüdür. Dördüncü köşesindeki de, temizlerin üstünü Hasen ile Hüseyndir.)
Alî “radıyallahü teâlâ anh” buyurdu ki: Ben bir kimsenin önünce gitmem ki, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdu ki; (Kıyâmet günü, Cennet meleklerinin reîsi olan Rıdvân adındaki melek, Cennete girer. Cennetin anahtârlarını getirir. Bana verir. Sonra Cebrâîl aleyhisselâm gelip, yâ Muhammed! Cennetin ve Cehennemin anahtârlarını Ebû Bekr-i Sıddîka ver. Ebû Bekr, istediğini Cennete, dilediğini Cehenneme göndersin der.)
Ebû Bekr “radıyallahü anh” buyurdu: Ben bir kimsenin önünce gitmem ki, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdu: (Kıyâmet günü, Alî, Cennet hayvanlarından birine binmiş olarak gelir. Cenâb-ı Hak buyurur ki, Yâ Muhammed “aleyhisselâm”! Senin baban İbrâhîm Halîl, ne güzel babadır. Senin kardeşin Alî bin Ebî Tâlib ne güzel kardeşdir.)
Hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” bir gün hastalandı. Ebû Bekr, Ömer ve Osmân “radıyallahü teâlâ anhüm” hazretleri iyâdetine [hasta ziyâretine] vardılar. Hazret-i Alînin yanında bir tas bal var idi. Bu tas ile balı bunların önüne götürdü. Tas ak, içindeki bal kızıl idi. O tasın içinde kara bir kıl vardı. Hazret-i Ebû Bekr “radıyallahü teâlâ anh” buyurdu ki, biz baldan, her birimiz bu üçü için bir misâl getirmeyince yimeyiz. Kendisi buyurdu ki: (Dîn-i islâm tasdan münevverdir [nûrludur]. Îmân baldan tatlıdır. Dînin hükmü kıldan incedir.) Hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh” buyurdu ki: (Cennet tasdan münevverdir. Cennetin ni’metleri baldan tatlıdır. Sırat köprüsü kıldan incedir.) Osmân “radıyallahü teâlâ anh” buyurdu ki: (Kur’ân-ı azîm-üş-şân tasdan münevverdir. Kur’ân-ı kerîm okumak baldan tatlıdır. Kur’ân-ı kerîmin tefsîri kıldan incedir.) Hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” buyurdu ki: (Müsâfirin nûru tasdan münevverdir [nûrludur]. Müsâfirin sözü baldan tatlıdır. Müsâfirin gönlüne ri’âyet etmek kıldan incedir.) Her biri kendi hâllerine münâsib kelâm buyurdular.
Ömer “radıyallahü teâlâ anh” buyurdu ki: (On şey, on şeyden başkası ile düzgün olmaz, ıslâh edilemez: 1– İlm, vera’dan başkası ile ıslâh olmaz. 2– Amel, ilmsiz olmaz. 3– Korkusuz kurtuluş olmaz. 4– Sultân, adâletden başka şey ile ıslâh olmaz. 5– Asâlet [şeref], edeb ile ıslâh olur. 6– Sevinç, emniyyet ile olur. 7– Zenginlik, cömerdlik ile ıslâh olur. 8– Üstünlük tevâdû’ ile olur. 9– Fakîrlik, kanâ’at ile ıslâh olur. 10– Tevfîk olmadan cihâd olmaz.)
Osmân “radıyallahü teâlâ anh” buyurdu ki: (Bir kimse beş vakt nemâzını vaktinde, devâmlı kılsa, Allahü teâlâ ona dokuz ikrâmda bulunur. Allahü teâlâ o kimseyi sever. Bedeni sıhhatli olur. Melekler onu korurlar. Onun evine bereket nâzil olur. Sâlihlerin sîmâsi, yüzünde zâhir olur. Allahü tebâreke ve teâlâ hazretleri, onun kalbini yumuşak kılar. Sıratdan şimşek gibi geçer. Allahü teâlâ hazretleri onu Cehennemden korur. (Onlar üzerine korku ve hüzn dahî olmaz) kelâmı ile medh edilenler ile berâber olur.)
Ebû Bekr “radıyallahü teâlâ anh” hazretleri buyurdu ki: (Âbidler üç sınıfdır. Her bir sınıfın alâmetleri vardır ki, o alâmetler ile bilinir. Bir sınıfı, Allahü teâlâ hazretlerine korku yolu ile ibâdet ederler. Bir sınıfı, ümîd yolu ile ibâdet ederler. Bir sınıfı, muhabbet yolu ile ibâdet ederler. Birinci sınıf için üç alâmet vardır: Sevdiği nesneyi bağışlar. Rabbinin râzı olmasına, nefsinin gadabını değişmez. Herhâlde Rabbinin emrini yapıp, nehyinden kaçar. İkinci sınıf için de üç alâmet vardır: Kendi nefsini hakîr, aşağı görür. Yapdığı ihsânı kıymetsiz bulur. Akranlarını [emsâllerini] üstün görür. Üçüncü sınıf için de üç alâmet vardır: Herhâlde insanlara önder olur. Bütün insanların cömerdi olur. Allahü teâlâya, halkın temâmının hakkında hüsn-i zannı olur.)
Atıyye-tül Ufî der ki: Câbir bin Abdüllahın “radıyallahü teâlâ anh” huzûruna geldik. Pîr olmuş [ihtiyârlamış] ve kaşları gözlerini örtmüş idi. Ona, Alî “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinin muhabbetinden sorduk. Başını kaldırıp, şöyle söyledi. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin zemân-ı şerîflerinde bir kimsenin münâfık olduğunu Alîye buğz etmesi ve düşman tutması ile anlardık....
Şa’bî “radıyallahü teâlâ anh” der ki, Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü teâlâ anh” Alî “kerremallahü vecheh” hazretlerini gördü ve buyurdu ki: Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin huzûrunda, makâm cihetinden en üstününe ve yakınlık cihetinden en yakınına ve kana’at cihetiyle agniyâsına [zenginine] bakarak mesrûr olmak isteyen, Alî bin Ebî Tâlib hazretlerine “radıyallahü teâlâ anh” baksın....
din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri
06.09.2024 - 21:54Ebû Bekr “radıyallahü anh” buyurdu: Ben bir kimsenin
önünce gitmem ki, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem”
hazretleri buyurdu: (Allahü teâlâ buyurur ki: Ey Cennet, senin
dört köşeni, dört kimse ile bezerim. Biri, Peygamberlerin üstünü Muhammed “aleyhisselâm”dır. Biri, Allahdan korkanların
üstünü Alîdir. Biri, Fâtıma-tüz-zehrâdır, kadınların üstünüdür.
Dördüncü köşesindeki de, temizlerin üstünü Hasen ile Hüseyndir.)
din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri
06.09.2024 - 21:53Alî “radıyallahü teâlâ anh” buyurdu: Ben bir kimsenin
önünce gitmem ki, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdu: (Ben ve Ebû Bekr, bir toprakdanız.
Tekrâr bir olacağız.)
din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri
06.09.2024 - 21:53Ebû Bekr “radıyallahü teâlâ anh” buyurdu ki: Ben bir kimsenin önünce gitmem ki, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve
sellem” buyurdu ki, (Kıyâmet günü Alî bin Ebî Tâlib, bir güzel
ata bindirilir. Görenler, acabâ bu hangi Peygamberdir, der. Allahü teâlâ, bu, Alî bin Ebî Tâlibdir, buyurur.)
din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri
05.09.2024 - 20:33(O kimse ki, malından Allah için harcar, şirk ve isyândan sakınıp ve ihsân olan kelîme-i şehâdeti, yâhud infâk etdiği malın mukâbili va’d-i ilâhiyi tasdîk ede. Biz ona âsân ve râhata sebeb olucu ve Cennete girmeğe sebeb olan yolunu kolaylaşdırırız.) [Leyl sûresi 5, 6, 7.ci âyet-i kerîme meâli.] Demişlerdir ki, bu âyet-i kerîme Ebû Bekr-i Sıddîkın “radıyallahü anh” şânı hakkında nâzil olmuşdur. Her ne eline geçse halka dağıtırdı. Bunda da Allahü teâlânın buyurduğu üzere iş yapmasından dolayı onu medh buyurdular. Demişlerdir ki, Hüsnâ, Hak sübhânehü ve teâlâ hazretlerinin sevâb vermeği va’d etmesidir....
din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri
05.09.2024 - 20:33Eshâb-ı Kehfin köpeği, o civânmert olan Eshâb-ı Kehf ile dünyâda birkaç adım yürüdüğü için, mağarada onlar ile berâber oldu. Yatmakda onlar ile oldu. Kıyâmetde ve Cennetde onlar ile olur. Acâib olan odur ki, Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü teâlâ anh”hazretleri, Muhammed Mustafâ “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin, sohbetinde bulundu. Mihnetde Onun ile oldu. Da’vetde Onun ile oldu. Seferde Onun ile oldu. Hazarda Onun ile oldu. Mağarada Onun ile oldu. Yolda ve hicretde, cân ve mal vermekde Onunla oldu. Kabrde, şefâ’atde, Onunla olur. Makâm-ı Mahmûdda, Cennetde, Allahü teâlâyı görmekde, Onunla olur. Zikr olunan âyet-i kerîme ki, hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîkın şânı ile alâkalı olduğunu tefsîrde gördük, işitdik ve yazdık. Ebû Bekr “radıyallahü teâlâ anh” hakkında nasıl kötü düşünülebilir? [Eshâb-ı Kehfin köpeği, o mertler ile birkaç adım gitmekle kıymetleniyor da; Ömrü Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” yanında geçenler kıymetlenmez mi?]...
din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri
05.09.2024 - 20:32Abdüllah ibni Abbâs “radıyallahü teâlâ anhümâ” rivâyet eder. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdu. Bir kimse vardır ki, Cennete girdiği zemân, köşklerde, serâylarda, odalarda bulunan herkes ona merhabâ, merhabâ derler. Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü anh” dedi ki, biz o kimseyi, o kasrlarda görür müyüz! Resûlullah aleyhisselâm buyurdu ki, Evet, yâ Ebâ Bekr, o mert sensin...
din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri
05.09.2024 - 20:32Esâd bin Zürâh “radıyallahü teâlâ anh” diyor ki: Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerini hutbe okurken gördüm. Ebû Bekre iltifât edici şeyler söyledi. Nerede Ebû Bekr, buyurdu. Cebrâîl aleyhisselâm bana şimdi haber verdi ki, Ümmetin hayrlısı, Senden sonra Ebû Bekrdir “radıyallahü teâlâ anh”....
din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri
05.09.2024 - 20:32Abdüllah ibni Abbâs “radıyallahü teâlâ anhümâ” rivâyet eder. Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” huzûrunda, Ebû Bekr-i Sıddîk zikr olundu. Hazret-i Server-i âlem buyurdular ki, Ebû Bekrin misli gibi kimse olamaz. İnsanlar beni tekzîb ederken, ya’nî yalanlarken o beni tasdîk etdi ve bana îmân getirdi. Herkes benden kaçarken, o bana kızını tezvîc etdi. Malını bana fedâ etdi. Benimle zor kaldığımız sâatde ve gecede berâber mücâhede etdi. Âgâh olun ki, Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü teâlâ anh” kıyâmet gününde Cennet develerinden bir deveye binmiş olarak gelir. Eğeri yeşil zebercedden, yuları inciden, kendisi de sündüs ve istebrakdan yeşil iki elbise giymiş olduğu hâlde, bana anlatır, ben de ona anlatırım. Kıyâmet ehli derler ki, bunlar kimlerdir. Allahü teâlânın Resûlü Muhammed aleyhisselâm ve Ebû Bekr-i Sıddîkdır “radıyallahü teâlâ anh”, diyeler....
din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri
05.09.2024 - 20:31Abdüllah ibni Abbâs “radıyallahü anhümâ” buyurdu: (İzâcâ’e) sûresi nâzil olduğu vaktde, hazret-i Abbâs, hazret-i Alînin yanına geldi. Dedi ki, yâ Alî! Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin vefâtlarını haber veren âyet gelmişdir. Bizler bilmeyiz, kendilerinden sonra kim halîfe olur, hangi kimsede karâr verir? Varalım Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” huzûruna süâl edelim. Eğer bu işi bize tevdî buyurursa, Kureyşin bizim ile düşmânlığı olmaz. Eğer bizden gayriye buyurur ise, ricâ ederiz ki, o kimseye, bizim hakkımıza riâyet etmesi için vasiyyet buyursun. Abbâs “radıyallahü teâlâ anh” hazretleri, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin huzûr-ı şerîflerine vardı. Süâl etdi; yâ Resûlallah! Sizden sonra kim halîfe olur. Cevâb buyurdular ki, yâ Abbâs! Yâ Resûlallahın amcası. Allahü teâlâ, benim halîfeliğimi Ebû Bekre vermişdir. Din üzerine kendi vahy eyledi. Benden sonra halîfe Ebû Bekr olur. Ebû Bekrin her söylediğini kabûl edin, necât ve felâh bulursunuz. Ona mutî’ olun, doğru yolu bulursunuz. Abdüllah ibni Abbâs “radıyallahü teâlâ anhümâ” dedi ki, Onlar Ebû Bekr hazretlerine mutî’ oldular; doğru yolu buldular. Her kim ki, Ebû Bekr-i Sıddîkın “radıyallahü anh” hilâfetini hak bilip, bütün sahâbe-i kirâmı dost tutar, doğru yolu bulur ve emîn olur...
din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri
04.09.2024 - 14:57Sa’d bin Ebî Vakkâs “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinden rivâyet olunmuşdur. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri Uhud günü buyurdular ki: (Yâ Rabbî! Atdığını isâbet etdir, düâsını kabûl et!) Yine Sa’d hazretlerinden rivâyet olunmuşdur. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” buyurdular ki: (Yâ Rabbî! Sa’d sana düâ etdiği zemân kabûl et!) Câbir “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinden rivâyetdir ki, Sa’d “radıyallahü teâlâ anh” Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” ile karşılaşdı. Buyurdu ki, (Bu benim dayımdır!) Sa’d, benî Zühreden idi. Ömer ibni Hattâbın “radıyallahü teâlâ anh” menâkıbında da anlatıldığı üzere, altı kimsenin arasında hilâfet emrini şûrâya bırakmışlar idi. Sa’d bin Ebî Vakkâs “radıyallahü teâlâ anh” da orada zikr olunmuşdur.
din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri
04.09.2024 - 14:57Zübeyr “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinden rivâyet olunmuşdur. Uhud günü, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin üzerinde iki zırh var idi. Kaya üzerine çıkmak istedi, çıkamadı. Talha “radıyallahü anh” sırtına alıp, kayaya çıkardı. Râvî [nakl eden] der ki, ben işitdim, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdular ki: (Talha vâcib kıldı). Kâdî der ki: Bu hadîs-i şerîfin ma’nâsı, (Talha yapdığı iş sebebi ile Cenneti kendine vâcib kıldı) demekdir. Veyâ (Nefsini tehlükeye atdı. Kendini Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerini korumak uğruna fedâ etdi) demekdir. Tayyibî “rahimehullahü teâlâ” rivâyet etmişdir.
din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri
04.09.2024 - 14:56Ebû Hüreyre “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinden nakl edilmişdir. Buyurdu ki, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri Sebir dağına vardılar. Ebû Bekr, Ömer, Osmân, Alî, Talha ve Zübeyr “radıyallahü anhüm” hazretleri de berâber idiler. Sebir dağı hareket etdi. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” buyurdu: (Sâkin ol! Senin üzerinde, Peygamber, Sıddîk ve şehîdler var!) (Mesâbîh)de yazılıdır. Tayyibî “rahimehulah” buyurmuşlar ki, burada şehîd buyurulmasından maksad, ismi cins kasd edilmişdir ki, şehîdler demekdir. Zîrâ adı geçen hadîs-i şerîfde hazret-i Sıddîk da şühedâdandır [şehîdlerdendir]. Önce nakl olan hadîs-i şerîfden başka, buraya kadar nakl olan hadîslerin hepsi Eshâbdan nakl olunmuşdur. Bundan böyle hasen hadîsdirler.
din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri
04.09.2024 - 14:56Enes “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinden nakl edilmişdir. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdular ki: (Her ümmetin bir emîni vardır. Bu ümmetin emîni Ebû Ubeyde bin Cerrâhdır.) (Mesâbîh)de yazılıdır. (Müslim) kitâbını şerh eden buyurmuşdur ki, (Emîn, güvenilen ve kendisinden râzı olunan kimse demekdir.) Âlimler buyurmuşlardır ki, emânet, Ebû Ubeyde ile bütün Eshâb-ı güzînde “rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în” müşterekdir. Lâkin, hazret-i Resûlullah, Eshâbdan ba’zısını ba’zı sıfatla üstün kıldı.
din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri
04.09.2024 - 14:56Sa’d “radıyallahü teâlâ anh” dedi ki: (Ehl-i islâmın fîsebîlillah evvel ok atanı benim.) Müslim şârihi “rahimehullah” beyân buyurmuşlardır. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri, Ebû Ubeyde bin Hâris bin Abdülmuttalib “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerini muhâcirînden altmış atlı bölük ile Ebû Süfyânın üzerine gönderdi. Sa’d da onlar ile berâber idi. Ebû Süfyân o vakt müşriklerin serdârı idi. İslâmda ilk harb bu idi. Önce müşriklere ok atan Sa’d hazretleri oldu. (Mesâbîh)den nakl olunmuşdur.
din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri
04.09.2024 - 14:54Ebû Bekr “radıyallahü anh” buyurdu: Ben bir kimsenin önünce gitmem ki, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdu: (Allahü teâlâ buyurur ki: Ey Cennet, senin dört köşeni, dört kimse ile bezerim. Biri, Peygamberlerin üstünü Muhammed “aleyhisselâm”dır. Biri, Allahdan korkanların üstünü Alîdir. Biri, Fâtıma-tüz-zehrâdır, kadınların üstünüdür. Dördüncü köşesindeki de, temizlerin üstünü Hasen ile Hüseyndir.)
din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri
04.09.2024 - 14:54Alî “radıyallahü teâlâ anh” buyurdu ki: Ben bir kimsenin önünce gitmem ki, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdu ki; (Kıyâmet günü, Cennet meleklerinin reîsi olan Rıdvân adındaki melek, Cennete girer. Cennetin anahtârlarını getirir. Bana verir. Sonra Cebrâîl aleyhisselâm gelip, yâ Muhammed! Cennetin ve Cehennemin anahtârlarını Ebû Bekr-i Sıddîka ver. Ebû Bekr, istediğini Cennete, dilediğini Cehenneme göndersin der.)
din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri
04.09.2024 - 14:53Ebû Bekr “radıyallahü anh” buyurdu: Ben bir kimsenin önünce gitmem ki, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdu: (Kıyâmet günü, Alî, Cennet hayvanlarından birine binmiş olarak gelir. Cenâb-ı Hak buyurur ki, Yâ Muhammed “aleyhisselâm”! Senin baban İbrâhîm Halîl, ne güzel babadır. Senin kardeşin Alî bin Ebî Tâlib ne güzel kardeşdir.)
din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri
04.09.2024 - 14:52Hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” bir gün hastalandı. Ebû Bekr, Ömer ve Osmân “radıyallahü teâlâ anhüm” hazretleri iyâdetine [hasta ziyâretine] vardılar. Hazret-i Alînin yanında bir tas bal var idi. Bu tas ile balı bunların önüne götürdü. Tas ak, içindeki bal kızıl idi. O tasın içinde kara bir kıl vardı. Hazret-i Ebû Bekr “radıyallahü teâlâ anh” buyurdu ki, biz baldan, her birimiz bu üçü için bir misâl getirmeyince yimeyiz. Kendisi buyurdu ki: (Dîn-i islâm tasdan münevverdir [nûrludur]. Îmân baldan tatlıdır. Dînin hükmü kıldan incedir.) Hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh” buyurdu ki: (Cennet tasdan münevverdir. Cennetin ni’metleri baldan tatlıdır. Sırat köprüsü kıldan incedir.) Osmân “radıyallahü teâlâ anh” buyurdu ki: (Kur’ân-ı azîm-üş-şân tasdan münevverdir. Kur’ân-ı kerîm okumak baldan tatlıdır. Kur’ân-ı kerîmin tefsîri kıldan incedir.) Hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” buyurdu ki: (Müsâfirin nûru tasdan münevverdir [nûrludur]. Müsâfirin sözü baldan tatlıdır. Müsâfirin gönlüne ri’âyet etmek kıldan incedir.) Her biri kendi hâllerine münâsib kelâm buyurdular.
din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri
04.09.2024 - 14:51Ömer “radıyallahü teâlâ anh” buyurdu ki: (On şey, on şeyden başkası ile düzgün olmaz, ıslâh edilemez: 1– İlm, vera’dan başkası ile ıslâh olmaz. 2– Amel, ilmsiz olmaz. 3– Korkusuz kurtuluş olmaz. 4– Sultân, adâletden başka şey ile ıslâh olmaz. 5– Asâlet [şeref], edeb ile ıslâh olur. 6– Sevinç, emniyyet ile olur. 7– Zenginlik, cömerdlik ile ıslâh olur. 8– Üstünlük tevâdû’ ile olur. 9– Fakîrlik, kanâ’at ile ıslâh olur. 10– Tevfîk olmadan cihâd olmaz.)
din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri
04.09.2024 - 14:51Alî “radıyallahü teâlâ anh” hazretleri buyurdu ki: (Ağlamak üç şeydendir. Birisi, Allahü teâlâ korkusundan, ikincisi, gadabından, üçüncüsü, kat’iyyet-i haşyetinden. Birinci ağlamak, günâhlara keffâretdir. İkinci ağlamak, ayblarının temizlenmesidir. Üçüncü ağlamak, vilâyet ve mahbûbun rızâsıdır. Günâhlarının temizlenmesinin semeresi, kurtuluşdur. Ayblardan temizlenmenin semeresi, Na’îmde olmakdır. Vilâyet ve mahbûbun rızâsının semeresi Allahü teâlâyı rü’yetdir.)
din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri
04.09.2024 - 14:50Osmân “radıyallahü teâlâ anh” buyurdu ki: (Bir kimse beş vakt nemâzını vaktinde, devâmlı kılsa, Allahü teâlâ ona dokuz ikrâmda bulunur. Allahü teâlâ o kimseyi sever. Bedeni sıhhatli olur. Melekler onu korurlar. Onun evine bereket nâzil olur. Sâlihlerin sîmâsi, yüzünde zâhir olur. Allahü tebâreke ve teâlâ hazretleri, onun kalbini yumuşak kılar. Sıratdan şimşek gibi geçer. Allahü teâlâ hazretleri onu Cehennemden korur. (Onlar üzerine korku ve hüzn dahî olmaz) kelâmı ile medh edilenler ile berâber olur.)
din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri
04.09.2024 - 14:50Ebû Bekr “radıyallahü teâlâ anh” hazretleri buyurdu ki: (Âbidler üç sınıfdır. Her bir sınıfın alâmetleri vardır ki, o alâmetler ile bilinir. Bir sınıfı, Allahü teâlâ hazretlerine korku yolu ile ibâdet ederler. Bir sınıfı, ümîd yolu ile ibâdet ederler. Bir sınıfı, muhabbet yolu ile ibâdet ederler. Birinci sınıf için üç alâmet vardır: Sevdiği nesneyi bağışlar. Rabbinin râzı olmasına, nefsinin gadabını değişmez. Herhâlde Rabbinin emrini yapıp, nehyinden kaçar. İkinci sınıf için de üç alâmet vardır: Kendi nefsini hakîr, aşağı görür. Yapdığı ihsânı kıymetsiz bulur. Akranlarını [emsâllerini] üstün görür. Üçüncü sınıf için de üç alâmet vardır: Herhâlde insanlara önder olur. Bütün insanların cömerdi olur. Allahü teâlâya, halkın temâmının hakkında hüsn-i zannı olur.)
din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri
04.09.2024 - 04:13Atıyye-tül Ufî der ki: Câbir bin Abdüllahın “radıyallahü teâlâ anh” huzûruna geldik. Pîr olmuş [ihtiyârlamış] ve kaşları gözlerini örtmüş idi. Ona, Alî “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinin muhabbetinden sorduk. Başını kaldırıp, şöyle söyledi. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin zemân-ı şerîflerinde bir kimsenin münâfık olduğunu Alîye buğz etmesi ve düşman tutması ile anlardık....
din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri
04.09.2024 - 04:12Şa’bî “radıyallahü teâlâ anh” der ki, Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü teâlâ anh” Alî “kerremallahü vecheh” hazretlerini gördü ve buyurdu ki: Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin huzûrunda, makâm cihetinden en üstününe ve yakınlık cihetinden en yakınına ve kana’at cihetiyle agniyâsına [zenginine] bakarak mesrûr olmak isteyen, Alî bin Ebî Tâlib hazretlerine “radıyallahü teâlâ anh” baksın....
Toplam 296 mesaj bulundu