Kulbéi Ahzan Adlı Antoloji.com Üyesinin Hakkı ...

  • Kulbéi Ahzan
    Kulbéi Ahzan

    23.06.2010 - 13:09

    Üzülme! .. Dert etme can! .. Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan... Ne mutlu sana! .. Elinde olmayanları söyleme bana... Elinde olanlardan bahset can! … Üzülme! .. Geceler hep kimsesiz mi geçecek? .. Gidenler dönmeyecek mi? .. Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede..... Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış... Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta... Gel Git’lerin olmadığı bir hayat düşünebilir misin? .. “Hüzün olgunlaştırır”...“Kaybetmek sabrı öğretir”...

  • Gürkal Gençay
    Gürkal Gençay

    13.06.2010 - 14:37

    *
    ''..ve;
    yumuşak tüylerinin arasında kâlbini yaralayacak kanlı bir kılıç saklı olsa da,
    kanatlarının seni sarmasına izin ver...''
    /

  • Chi Ron
    Chi Ron

    11.06.2010 - 17:55

    “Yalnız hüznü vardır, kalbi olanın.”

    ...
    “Yaşama sanatı, yalanlara inanmayı bilme sanatıdır diyor Cesare Pavese. Bunun korkunç yanı, doğrunun ne olduğunu bilmememize karşın, bir yalanın yalan olduğunu hala anlayabilmemizdir. Göz göre göre, yalan olduğundan emin olduğun sözlere inanmaktır bazen yaşamak. Hayatın, üstüne üstüne gelen öfkeli adımlarına karşı, yalanın geçici mutluluğuna kendini kaptırıp mutlu olabilmeye çalışırsın çoğu zaman.”
    .....

    T.Tufan

  • Balzamik Sirke
    Balzamik Sirke

    11.06.2010 - 11:57

    Sorma Hâli Sînemi..
    Sevgili öyle altüst ediciydi ki sorma...
    Hicranı öyle ateşli geldi ki sorma...
    Bu bir tek söz öyle hoşuma gitti ki sorma.”

    İşittim ki; iki ayrı şehirmiş sebeb-i hüznü, divane edermiş gönlünü. İstanbul’da olmayan lakin İstanbul’dan olan endamı işler dururmuş ruhuna. Uykuya dalmayı beklermiş ruhuna can katanın bakışları misali bir Boğaziçi rüyasına. İstanbul’un iki köprüsü kirpiklerini hatırlatırmış, asude denizi ise gözlerini…
    İçinde bir şey varmış; yerini bilmediği, misafir edemediği… Kıvılcım kıvamında hissettiği, yangına meyleden bir şey… Ağrıdıkça ağrıyan, çığlığı kalbini aşıp tüm hücrelerine dağılan… Kurduğu cümleleri öznesiz bırakan, yan yana sayısız noktalar koyduran…

    - Ki fikrince kâfi imiş üç nokta(…) hangi yoğunlukta olursa olsun yazılan-

    Rengini hakkıyla seçemediği bir halmiş bu. Maviden kırmızıya, kırmızıdan maviye kalbedermiş. Mavinin teslimiyetinden, kırmızının tutsaklığından dem vururmuş. Mavideki deniz kokusunu, kırmızıdaki heyecanı üflermiş can-u ruhuna.

    Yine bir vakitmiş ki; hasretin yaktığı, gönlünün sebeb-i tebessümünden gelen tek kelâma yandığı bir vakit. Her yangından sonra sanki tekrar nefes aldıran sonbahar gibi düşmüş gönül rüyası geceye. Sonbahara varmak, ona uyumakmış. Sonbaharı solumak, ona uyanmak…
    Aşk’ın hâlleri hece hece yer etmiş sinesinde.

    Aşk…
    Aşka…
    Aşkta…
    Aşktan…
    Ne gelirse gelsinmiş… Yeter ki “gelsin”miş… “Gitmesin”miş…

    Ki zaten yetmemiş, bitmemiş; gelmiş, gitmemiş…

    Biçarenin gönül hanesi mülevven bir hâldeymiş. Bir husufmuş ki hayalî, düşte kalmış; ay tutulmamış. Divanenin hüsünperest bakışları, hüzne meylettirmiş kalbini.
    Vardım yanı başına, dedim ki nasıl bir hâldir bu… Dedi ki, sorma; bir ömür, bir gönül süruru bu…

    Bana meçhuldür o âşığın hâli, dedi bana ki, sade sun zikrettiklerimi…

    Gönlünün düştüğü ateşi takdim edemiyor oluşunu, dilinin dile gelemeyişini bağışla. Kalbine düşenleri tasvir edemeyişini, sîretini suretine vuramayışını bağışla… Hem bilmez misin sen ey biçarenin kalbine taht kuran! Gönülcüğünü hâlden hâle kalbeden ey!

    Bir ney sesinden daha hüznengizânedir dile değdirmek kalpteki terennümâtı.

    Ey aşk iklimini kalbindeki hüzün mevsimine kurban eyleyen kavgam! ..
    Gökyüzü bilmişken ben seni. Toprağa düşen ne kadar yağmur tanesi varsa hepsini sana râm eylemenin niyazıdır bu ağıt...
    Her ağıt kendi sesleminde taşır sürûrunu. Ve ben sükûnete muteber kıldım sana mecz eylediğim ne kadar harfim saklıysa gecenin rahlesinde. Bu ağıt, ellerimde büyüttüğüm yıldızlarla ismine şerhettiğim bir parantez ol diyedir sevda şerhime. Bir sözdür bu sana, ilelebet göğsümde muskalanan. Söz ki Nûn'a değer Elif olmaya meylederken kalbim. Anlasana sevdegâhım. Sende cüzlensin istiyorum yüzünün ayetlerinde huzur sûrelerine mâtuf olan aşk.
    Gece ve düş adına..
    Ateş ve kül adına..
    Huruf makamının esrârına mahkum kalıyor işte dil-i efgânım...Oysa sana seslenmek isterdim zemheri aylarında. Sen ol diye haykırmak isterdim; güneşin ellerime değen parıltısının üstündeki.....
    Sen ki; mesrûr gecelerin mahremiyetine musâddık eylediğim rüyaların menekşelerce yorumlanan nağmesisin içimde...
    Bir kelebek kanadında sakladığım hayatın; yusufçuk kuşlarının rehberliği eşliğinde kalbime vehmettiğim tercümesisin...

    Kör gecelerin esaretiydi beni sana kalbeyleyen. Yusuf'un düştüğü kuyuydu belki de lâmekan gönlümün sende bulduğu. Her Züleyha yırttığı gömlekte taşır aşkının değerini bilirim. Ben bu yüzden yağmurdan bir libas giyindim üzerime. Ki gözyaşlarınla yırtasın diye haya perdemi.
    Ferhat ve Şirin adına
    Kerem ve Aslı adına
    Leyla ve Mecnun adına
    Ey çöl yalımı saçlarında hüznün şarkısını mırıldanan kulbe-i âhzân'ım!
    Ey karanfil yanığı gözlerinde aşkın cilbâbını kuşanan sûret-i efkârım!

    Aşk Sadece Sende Mecnûn Eyledi Beni

  • Salim Erben
    Salim Erben

    10.06.2010 - 17:15

    Ben bir şair olarak sana şiir
    eklemeyecem
    gerekde yok zaten okuyorsundur
    Ben Sana
    Güneş kadar sıcak,
    kar tanesi kadar berrak,
    yağmur kadar saf ve Temiz
    bir ömür dileyeceğim mutlu ol mutlu kal
    iyiki doğdun iyiki varsın

  • Kulbéi Ahzan
    Kulbéi Ahzan

    08.06.2010 - 13:10

    Canfezam

    bir dabımeseldir canfêzam bakışların
    vurur beni
    uzanırım da kadife saçaklarına
    rüzgâr durdurur beni
    şehrinde kaybolmuşum uzatmalı kirpiklerinin
    en leylâk kokuşunla, en şahin uçuşunla
    o körpe, o İstanbul endâmın kavurur beni
    bu bir cefâ derbendi, kahır istilâsıdır
    ellerin ufalar, tenhâlara savurur beni
    şenliğinde aykırı yürüyüşlerin
    eziyorsun göklerini
    yine de ufuklarda bekletiyor gurur beni
    bu hicran değişmeyen kaderimdir, umarım
    biliyorum canfezâm, vuslat unutturur beni

    Nurullah Genç

  • Gürkal Gençay
    Gürkal Gençay

    04.06.2010 - 08:45

    *
    'Muzdarib bir gönülle, kâbûslu hayâllerle,
    Vuslat-ı cânâna ve gülistâna elvedâ!
    Gizli âh çekmelerle, içli iniltilerle,
    Zevkıne doymadığım nevbehâra elvedâ’! ..'
    /

  • Gül Efendim
    Gül Efendim

    16.05.2010 - 17:11

    Gelir Elbet
    Sabreyle gönül derdine derman gelir elbet


    Sen hastaya bil şöyle ki Lokman gelir elbet


    Aşlkı edegör başına tac,deme mecazi


    Aşık olanın gönlüne irfan gelir elbet


    Zühd ile kişi sanma ki Hakk’ı bulur ancak


    Aşk olmasa yoldaş,ana hüsran gelir elbet


    Her gece temellük ederek yarine yalvar


    Nalan olagör ki sana ihsan gelir elbet


    kuddusi-i biçare koma gayrıyı dilde


    Şol hane ki abad, ana Sultan gelir elbet


    Günümüz Türkçesiyle

    Sabret gönül, derdine derman gelir elbet


    Bil ki hasta olana bir Lokman Hekim gelir elbet


    Aşkı baştacı et sen deme hakiki yada mecazi


    Aşık olanın gönlüne ilahi bilgi gelir elbet


    Sanma sadece dünyadan el etek çekmekle Hakk’ı bulur kişi


    Yoladı aşk olmasa ziyana uğrar elbet


    Her gece içtenlikle Allah’a yalvar


    Ağla ve inle, sana ilahi yardım gelir elbet


    Ağlar ve inler çaresiz aşık bu yolda


    Bülbül gül için gül bahçesine gözü yaşlı gelir elbet


    Çaresiz Kuddusi yardan başkasını koyma gönlüne


    Mamur ise evin, ona Sultan gelir, gelir elbet

  • Bayram Üstündağ
    Bayram Üstündağ

    09.02.2010 - 12:07

    Beklenen

    Alev alev yandı beynimde fikir!
    Donuk gözlerimde hapsoldu zaman...
    Cümle günahlar kaynadı sularımda,
    Kulağımı çınlattı söylenmemiş sözler.
    Geldi mi! Kâf dağından beklediğim haber...

Toplam 33 mesaj bulundu