...soytarılık (!) etmeden güldürebilmek seni, ekmek çalmadan doyurabilmek.. Ve haksızlık etmeden doğan güneşe; bütün aydınlıkları içine süzebilmek gibi, mülteci (!) isteklerim oldu arasıra biliyorsun! !
Şimdi iyi niyetlerimi bir bir yargılayıp asıyorum! . Bu son olsun... bu son olsun...
...kafamı duvara vurmadan tanıyabilmek seni, (!) beyninin (!) içindekileri anlayabilmek... Ve yitirmeden yüzündeki anlık tebessümü; bütün saatleri öyleyce dondurabilmek için, çıldırasıya paraladım kendimi! ...
Lanet olsun! ! !
Artık sigarayı (!) üç pakete çıkardım günde! ! Olsun gözüm olsun... ne olacaksa olsun....
Elverir ki çoşku, haylaz çocuklarını boğazlamasın. Avunmak elbette kolaydır; şehri yiğit bir türkü gibi dolaşmak, dağlara destanlar düşünmek kolaydır...
Hapislere bir sevinç çığlığı gibi düşmek; kızların diri gögüslerinde, matbaalarda... Ve kongre zabıtlarında dünyayı tazelemek; yeryüzüne depremler düşürmek kolaydır! !
Çünkü binlerce militanın rüzgarlı macerası, bir kurşun bile değildir, namusun mavzerine! Gönlünün kahpeliğine tutsaksın açıkçası.. Asıl savaş alanı suskundur arkadaş, sahipsizdir... Asıl savaşcılar afyonlu, mütevekkil! ! Öyleyse; şehrin girdabında çalkalanan zulüm, halkın şanlı isyanına işaret değil!
ekmek çalmadan doyurabilmek..
Ve haksızlık etmeden doğan güneşe;
bütün aydınlıkları içine süzebilmek gibi,
mülteci (!) isteklerim oldu arasıra biliyorsun! !
Şimdi iyi niyetlerimi bir bir yargılayıp asıyorum! .
Bu son olsun... bu son olsun...
...kafamı duvara vurmadan tanıyabilmek seni, (!)
beyninin (!) içindekileri anlayabilmek...
Ve yitirmeden yüzündeki anlık tebessümü;
bütün saatleri öyleyce dondurabilmek için,
çıldırasıya paraladım kendimi! ...
Lanet olsun! ! !
Artık sigarayı (!) üç pakete çıkardım günde! !
Olsun gözüm olsun... ne olacaksa olsun....
Elverir ki çoşku,
haylaz çocuklarını boğazlamasın.
Avunmak elbette kolaydır;
şehri yiğit bir türkü gibi dolaşmak,
dağlara destanlar düşünmek kolaydır...
Hapislere bir sevinç çığlığı gibi düşmek;
kızların diri gögüslerinde, matbaalarda...
Ve kongre zabıtlarında dünyayı tazelemek;
yeryüzüne depremler düşürmek kolaydır! !
Çünkü binlerce militanın rüzgarlı macerası,
bir kurşun bile değildir, namusun mavzerine!
Gönlünün kahpeliğine tutsaksın açıkçası..
Asıl savaş alanı suskundur arkadaş, sahipsizdir...
Asıl savaşcılar afyonlu, mütevekkil! !
Öyleyse; şehrin girdabında çalkalanan zulüm,
halkın şanlı isyanına işaret değil!
Bodrum duvarlarına.. öfkeli yazıları,
tırnaklarınla kazıyorsan da...
Bulvara dökülen bildiriler,
harcanan bunca emek.. bunca değer...
İşleyen rotatifler..
Cesetleri iğnelemek gibi birşeydir!
Ve zaman.. göz kırpıp usulca telaşına,
homurdanarak çekip gitmiştir.
Yani bu, aşağılık bir dramdır artık..
Çünkü jarjuruna, boş kovanları dolduran adam;
en azından kendinden utanmalıdır! !
Yani yetsin diyorum...
Şarkılarınızı dağlarıma sürün diyorum;
uzatın ellerinizi diyorum... uzatın...
Tanışalım... helallaşalım.....