Hasan Ben Antoloji.com

AŞK İMKANSIZI SEÇMİŞTİ

 Nasıl bir kaderdi yollarımızı kesiştiren. Neden içim içime sığmıyordu? Kim di zamansız kapımı çalan bu misafir? Oysa misafir karşılamak için şartlarım hiç uygun değildi...Ayaklarımı yerden kesen, yüreğimde rengarenk çiçekler açtıran, içimi güneş gibi ısıtan bu duygu da ne böyle? Neler oluyor anlayamıyorum... Yüreğim bağıra, bağıra, haykıra, haykıra geliyor. Oysa ben yüreğimi sürgüne göndermiştim. Nasıl bir duyguydu bu yüreğimi azat eden, beynimi, mantığımı esir alan? Artık yüreğime söz geçiremiyorum...

Neydi bu duygunun adı? Arkadaşlık mı? Dostluk mu? Hayır olamaz bunlar tanıdık duygular...Yoksa aşk mıydı kapımı zamansız çalan? Aşkın anahtarı cesaret değil midir?Oysa ben onunla tanışacak kadar cesur değildim.Bir sevdayı yaşamak, yaşatmak için cesur olmak gerek...

Tıpkı dalganın kıyıya olan aşkı gibi büyük ama imkansız bir sevda bu. Dalga kıyıyı delice sever, kavuşmak için çırpınır durur. Tam aşkına kavuştuğunu düşünürken ayrılmak zorunda kalır.Çünkü orada ikamet etmesi çok zordur. Ya uçurum kenarında açan kır çiçekleri...Onlar da bilirler sevilmeyeceklerini, Okşanmayacaklarını, koklanmayacaklarını... Yine de açmaktan vazgeçmezler... Bu dikenli, engebeli, virajlı yolda kır çiçeklerine ulaşmak ne kadar güçse, bu sevdayı yaşamakta o kadar imkansız...Aşkı zamanın kucağına bırakıp ona sadece uzaktan bakmakla yetinmek zorundayız. İçim acıyor...Her an onunla yasamak varken, her gün birbirimizi yeniden keşfetmek varken, sürgünleri yaşamaya mahkum ediyoruz birbirimizi. Gözlerinin içine bakıp 'Seni Seviyorum' demek istiyorum. Aşkın akışına kapılıp hiçbir kaygı duymadan gidebildiğim yere kadar gitmek istiyorum. Kokusunu içime çekmek, sıcaklığını hissetmek, teninde boğulmak istiyorum. Bedenlerden önce ruhlar değil midir sevişen? Ruhlarımız el ele çoktan yola çıktılar oysa ki...AŞK imkansızı seçmişti...
..

Devamını Oku