Hamd yalnız Sana, şükür Sana, minnet Sana, ahd Sana, vefa Sana… Salat ve selam Habibine, Aline, ashabına… Allah'ım! Yüreklerde sancı çok, acı, ızdırap, isyan, haykırış çok… Dile gelse duygular, ağlasa yürekler, figan etse ne çare! ... Biçare baktım dünyaya. Utandım. Utandım Allah'ım! Gözümde yaş yetmedi üzüntüme. Haykırdım. Duyan olmadı. “Durun! ” dedim. “Durun! ! ! ” “Durun! ! ! ” Yüreğim parçalandı. Kan gözlerime sıçradı. Kan oldu dünya. Af! Affffff Koca dünya yetmedi nefislere. Kardeşler kardeşlere diş biledi. Toğrak uğruna beşikler devrildi. Yerlebir oldu yuvalar. Şeytanların gözü aç. Yandaşları kudurmuş. Mazlumların acısı; mezeleri olmuş. Ağıtları kahkahalarına karışmış. Leş kokuyor yürekleri. Aşağıların aşağıları…
Ya Hayy! Dilemezsen kuru yaprak dahi düşmez. Kainat dile geldi. Yer yerinden oynuyor. Denizler şaha kalkmış. Olanlara “Dur! ” der gibi perdelenmiş gözlere, mühürlenmiş kalplere kıyameti gösteriyor.
Dağların pamuk gibi savrulmasından korkuyoruz. Gazabından Allah'ım, rahmetine, Sana sığınıyoruz. Yaptıklarımızın ve yapacaklarımızın hesabını vereceğimiz günden, Sana sığınıyoruz. Allah'ım bize güç, kuvvet ver. Şeytanın ve nefsimizin hilelerinden, tuzaklarından bizi koru. Ayağımızı rızan üzere sabit kıl! ...
“Yalnız sana ibadet eder ve yalnız Senden yardım dileriz.”
Adaleti ve merhameti her iki cihanı kuşatan yüce Rabbimiz, İlahi bir çağlayan halinde bizlere lütfettiği Kur’an-ı Kerim’de Şöyle buyuruyor.. “Ey iman edenler,Allah’dan nasıl korkmak lazımsa, öylece korkun.sakın siz Müslümanlar(olmak) dan başka bir sıfatla can vermeyin.”(Al-i imran,102) “Ey insanlar,Rabbiniz’den korkunuz.çünkü o saatin (kıyametin) sarsıntısı) müthiş bir şeydir.” (Hacc sür,1) Görülüyor ki,Rabbimiz bizlere Kendisinden korkmayı emretmektedir. Zira,iman hayatı Allah korkusuyla başlar.. Din yolu,Allah’dan korkanların yoludur.. Ahiret hayatının sırlarını ancak Allah korkusu verir.. Kalpler Allah korkusu dolmadıkça,hayat daimi bir dert,ve izdıraplar çukuru halinde derinleşir.. Allah’dan korkmak,hayatımızın her dakika ve saniyesinde O’nun murakebesi altında olduğumuzu bilmek ne büyük Bir duygudur.. Bu duygudan mahrum olan bir gönülde, merhametin yerini Zülüm,doğruluğun yerini hile,şefkatin yerini öç, Sevginin yerini işkence doldurur.. Allah’dan korkmayan insan kimden korkacaktır.? Peygamberin yolunu terk eden insan hangi yoldan gidecektir.? Allah Resulü (s.a.v.) hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyor.. “kıyamet günü Cehennemliklerin azapça en hafif olanı o kimsedir ki, ayak oyuklarına iki kor konur da (onun tesiriyle) o adamın beyni kaynar..”(Buhari,Müslim.) evet,Allah korkusu olmayan bir cemiyette,her türlü ahlaksızlık ve yolsuzluk kol gezer. Her insanın başına bir koruyucu dikmeye imkan olmadığına göre, Kötülük ve yolsuzlukları önleyecek tek kuvvet Allah korkusudur.. Bir bakkal,bir tüccar mısınız,Allah korkusu taşımıyorsanız, Terazinizi,metrenizi doğru kullanmazsınız.. Bir manav,bir kasap mısınız,Allah korkusu yoksa,aynı para Almanıza rağmen,adamına göre mal verir,bazı kimselere ya çürüğünü,ya kemiğini verirsiniz.. Bir amir,bir memur musunuz,kalbinizde Allah korkusu duymuyorsanız,işinize vaktinde gelmez,gelse de keyif çatar, Vatandaşı,”bugün git,yarın gel “ diye oyalar.adam kayırır, Rüşvet beklersiniz. Eğer bir cemiyette,bir toplumdaki insanlarda Allah korkusu Yoksa,bunlar mutlak vardır.. Evet,başta Peygamberler olmak üzere,bütün olgun mü’minler Hayatları boyunca Allah korkusuyla her an titremişlerdir. Ashab-ı Kiram’dan Abdullah bin Şihhir hz.buyururlar ki.. “Bir gün Resulüllah (s.a.v.) in yanına gelmiştim.namaz kılıyor ve ağlamaktan göğsü kaynar kazan gibi ötüyordu..” evet sevgili dostlar,gerçek ve olgun mü’min,Allah’dan korkan ve hadiselerden ibret alan mü’mindir..
Bir yürüyüş,insanlar akın-akın,öbek-öbek.. Her şey açık,anadan üryan,saç,baş,ve göbek.. Böyle bir yürüyüşe hiç şahit olmadı bu meydan..
Artık geri dönüş yok,ok fırladı yaydan.. Sorular hep aynı,NEDİR BU YÜRÜYÜŞÜN AKİBETİ.? “ Zaman kavramı meçhul.
Acep hangi günün,hangi saati.? Hangi düzlük kaldırabilir,bu kadar yayayı.? Kainatı silindirden geçirmişler değil dünyayı… Korkudan bu insanların itiş kakışı…. Ananın evlattan,evladan babadan kaçışı…
Kulakları yirtacasina bir uğultu bir ses… Korku,sadece korku,ciğerlere dar geldi kafes..
Bir yürüyüş ki,kimine güllük gülistanlık… Kimine giydirilecek ateşten fiştanlık…
Yeryüzünde hiçbir sistem,hiçbir din,İslam dini kadar Okumaya,öğrenmeye ve kısaca ilme önem vermemiştir.. “Allah’ın ilk yarattığı şey kalemdir”(Ahmet,Tirmizi) buyuran sevgili Peygamberimiz(s.a.v.) in,Medine de yaptırdığı ilk mescidin yanında bir okul açtırması,Bedir harbinde alınan esirleri,onar çocuğa okuma-yazma öğretmek şart ile bırakması “OKU” emrinin en güzel tatbikatları arasındadır.. “Yaratan Rabbinin adı ile oku.Rabbin nihayetsiz Kerem Sahibidir. Ki O,kalemle yazı yazmayı öğretendir.insana bilmediğini O(c.c.) öğretti.” (Alak,1-15) “Sakın cahillerde olma” (En’am,35) “Cahillerden yüz çevir.”(Araf,199) “De ki: Bilenlerle,bilmeyenler bir olur mu? Ancak temiz akıl sahipleridir ki hakkıyle düşünürler.” (Zümer,9) Evet,hayatla ölüm arasında en sağlam köprü ilimle kurulur… Hak,hakikat,ahlak,fazilet ve iman ilimle bulunur.. Allah korkusu ve sevgisine,Kur’an ve Peygamber (s.a.v.) yoluna İlimle olur.. Bu gerçeklere,Yüce Rabbimiz,Kur’an-i Kerim’in çeşitli Ayetlerinde Şöyle temas eder.. “Allah içinizden iman edenlerle ilme nail olanların derecelerini yükseltir.” (Mücadele,11) “De ki: Ya Rabb,ilmimi artır.”(Taha,114) Evet,bu ilahi beyanlar gösteriyor ki,Nübüvvet mirası olan ilim, Hangi çeşit olursa olsun,imanla iman birbirinden ayrılamaz.. Gerçekten manada ilim,insanı imana götürür. İmanı buldurur,ve yüce Allah’ın Kudreti önünde secdelere vardırır.. Gerçek müminler,ilimle imanı hiçbir zaman birbirinden ayırmamışlardır.. İmanları ilimlerine,ilimleri imanlarına ışık tutmuştur.. Mutlak yaratıcı olan Allahımız’ın Kudretini daha iyi tanımak, Onu büyüklüğünü karşısında secdelere kapanmak,O’nun sayısız Nimetlerinden en güzel şekilde istifadeyi sağlamak için Yapılan ilim tahsilinin,ne kadar önemli ve ne kadar şerefli Bir vazife olduğunu,sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) in şifa unsuru Olan beyanlardan dinleyelim… “İlim Çin’de de olsa talep ediniz.Zira ilim öğrenmek her müslümana farzdır.” (Beyhaki) “İlim(nafile olarak yapılan) ibadetten daha hayırlıdır.”(İbni Asakir) “İlim tahsil için sefere çıkan kimse evine dönünceye kadar Allah yolundadır.” O halde kardeşler,okuyalım,öğrenelim ve öğretelim… İlmimizi,iman ve fazilet aynası yapalım… Selam ve dua ile
Sual: Sokağa açık-saçık çıkmış bayanlara bakmamaya çalışsak da bazen de bakabiliyoruz. Bu gibi durumlarda günah işlememek için ne yapmalıyız?
CEVAP
Harama bakmamak için şunları bilmeli: a- Yabancı kadınlara bakmak gözü zayıflatır, kalbi karartır. Gözümüzün zayıflamaması, kalbimizin kararmaması için bakmamaya çalışmalıyız. İmam-ı Rabbani hazretleri, (Haramlar, yaldızlanmış necaset gibidir) buyuruyor. Dışı süslü ama, içi berbat. Bunu düşünebilen bakmaz. b- (Avret yerini açana ve ona bakana Allah lanet etsin) hadis-i şerifini düşünerek lanetlik olmamak için hep bu hadis-i şerifi hatırlamalıdır. c- (Allahın azabından korkarak, başını yabancı kadından çevirene, Allahü teâlâ ibadetin tadını duyurur) hadis-i şerifini düşünerek ibadetlerin zevkine varabilmek için bayanlara bakmamalıyız. d- (Kadına, şehvetle bakanın, gözlerine erimiş kurşun dökülüp, Cehenneme atılır) hadis-i şerifini düşünerek, gözümüze erimiş kurşun dökülerek Cehenneme atılmaktan korkmalıyız. e- Yabancı kadına bakmak iffetsizlik, yani namussuzluktur. Durup dururken niye namussuz olalım? f- Baktığımız kadınlar, birisinin anası, bacısı, kızı veya karısıdır. Birisi bizim anamıza, bacımıza, kızımıza ve karımıza baksa razı olur muyuz? İffetli insan razı olmaz. Bizim baktığımız bayan da mutlaka birisinin anası, bacısı, kızı veya karısıdır. Namussuzluk olan bu işi nasıl yaparız? Bir hadis-i şerifte, (Erkekler, namuslu olun ki, karılarınız kızlarınız da namuslu olsun) buyuruluyor. Karımızın kızımın namussuz olmasına sebep olmamız kadar ahmaklık var mıdır? g- Atalarımız da çalma elin kapısını çalarlar kapını buyuruyorlar. Kapımızın başkaları tarafından çalınmaması için kimseye kötü gözle bakmamamız gerekir.
YA RASULALLAH! Canlar kurban Sana Ya Muhammed Mustafa, Sevdalılar aşıktır aşkına, Gel,gör halimizi,uyandır bizi Ya Habiballah! Şefaat et bizlere Ya Rasulallah!
Öyle güzelsin ki Efendim, Düşlerimde gördükten beri, Ruhum Sana hayran, Ruhum Sana aşık Ya Rasulallah
Öyle güzelsin,öyle Nurlusun, Dilimle Anlatamiyorum Seni Efendim, Hasretinle yanıp tutusurum, Gözyaşlarım akar-akar durur Ya Rasulallah!
Gel,yine uyandır ümmedin gafletten, Sensiz mahrum kalacağız Cennet zevkinden, Sen olmadığın yerde şeytan dolaşıyor, Gel! yine gel,uyandır bizi Ya Rasulallah!
İnsanlar Seninle inanca yaşamayı, Doğruluğu,kardeşliği,mutluluğu öğrendi, Sen bizim gönlümüzü solmayan Gül'sun, Şefaat et bizlere Ya Rasulallah! (sallallahu aleyhi ve sellem)
dualarım hepimiz adına.... EY kulları üzerıne çöken keder ve üzündü bulutlarını dağıdan, EY defalarca işlenen günahları,dilerse her defasında bağışlayan, EY ayıp,kusur ve çirkinlikleri örten, EY kalbleri marifet,iman ve muhabbet nurlarıyla nurlandıran, EY kalb yaralarını tedavi eden ve ölmüş kalbleri hidayet nuruyla dirilten, EY kimsesizlik ve kurbet acısı çeken kalbleri,varlığını ve merhametini hissettirmekle teselli eden RABBİM.! EY hakiki iman sahiplerinin yalnız KENDİSİYLE sükün bulduğu ve ancak KENDİSİNİN huzurunda rahatlandığı RABBİM! EY herşeye her şeyden daha yakın olan, EY her şeye her şeyden daha sevimli ve sonsuz bir sevgi ile sevilmeye layık olan, EY bütün yücelerden sonsuz derece daha yüce bir celal sahibi olan, bize lütufta bulun EY LATİF,EY HABİR,EY SEMİ,EY BASİR... günahlarımızı sil EY HALİM,EY ALİM,EY KERİM,EY RAHİM... bizi yolun doğrusuna ilet EY RAB,EY SAMED,EY HADİ... KUR'AN'DA Kİ İSM-İ AZAMIN hürmetine,ve alem kıtabında ki büyük sırrın olan MUHAMMED (S.A.V) hürmetine bizi bağışla RABBİM..bizi bağışla.
YA RABBİ! Cennetine dilersen koyarsın,dilersen koymasın...Ama biz,oreya talibiz,oreya girmeye mecburuz... İman edenlere cehennem yakışmaz...Cennet yakışır.. Cami cemaatına,islam için çalışanlara,oruç tutanlara,namaz kılanlara,mallarını ve canlarını Din-i mübin-i islam için ortaya koyanlara, cehennem yakışmaz,cennet yakışır ya Rabbi! Bize,ateş,feryadlar,ahu vahlar,pişmanlıklar,ebedi bir azabı yakışmaz... Bize izzet ve şerefle Allah'ın huzuruna gitme yakışır... Ya Rabbi,biz cennete talibiz.Hatalı da olsak talibiz..Günahkar da olsak talibiz.. Ya Rabbi kapına geldik.. Yarım yamulak yaptığımız ibadetlerle değil,tuttuğumuz oruçlarla değil,Rahmetinle Senin rızana talibiz... Senin cennetine talibiz... Tövbe ettik,pişman olduk,Sana yöneldik..Bizi bağışla.
EY yalnızların,kendi başına kalmışların arkadaşı, EY mutsuzluğa düşmüşlerin yardımcısı, EY yoksulların zenginliği, EY zayıfların gücü, EY fakirlerin hazinesi, Gariplerin sığınağı, EY tek güç ve kudret sahibi, EY ihsanıyla tanınan keremi sonsuz RABBİM! RASULÜN hürmetine,sıkıntılarımız gider...
ALLAH'ım! Efsaneye göre, Anka kuşu,kendi ateşiyle yanıyor,kül oluyor... Sonra küllerinden yeniden diriliyormuş... Tıpkı,güz geldiğinde, Kuruyan ağaçların bahar'da yeşermesi gibi... Ya da, Karanlık çöken gökyüzünün, Seherde,ufukta ince bir cizgi halinde ki ışıkla aydınlatması gibi... EY karanlıktan aydınlığa çıkaran! Kuruyan gönülleri yeşerden,ve AŞKI'yla yanan kül olan kullarını kavuşma günü, yeniden dirilten ALLAH'ım! Bizi karanlıktan aydınlığa eriştir... Bizi ölümden,ebediyete ulaştır... Güller hep ellerimizde açsın,dikenleri batmasın... Mutluluk hep yanımızda olsun,EN SEVGİLİDEN ayırmasın... EY ALLAH'ım! Bizi belalara düçar etme..Bizi belarlarla imtihan etme... Bizi Kendine Dost eyle Rabbim..! Tıpkı İbrahim'i dost edindiğin gibi... Bizi musibetlerden muhafaza eyle... Tıpkı Onu muhafaza eylendiğin gibi.. AMİN...AMİN.AMİN
insanoğlunun,Adem (a.s) ile başlayan dünya üzerindeki hayatı,kıyametin kopmasını ile sona erecektır.. Allahu Teala,dünya hayatının son diliminde yaşayan insanlara son uyarıcısı göndermiştir..
O,son uyarıcı Hazret Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimizin üzerinde durduğu konuların bir tanesi,müslümanların birlik ve beraberlik içerisinde olmaları ve başlarında büyüklerini itaat etmeleridir...
Yüce Rabbimiz.. -'ey iman edenler..! Allah'dan O'na yaraşır şekilde korkun ve ancak müslümanlar olarak can verin..Hep birlikte Allahın ipine sımsıkı yapışın,sakın parçalanıp ayrılmayın'buyurmuştur..(Al-i İmran.102,103)
'Allahın ipi 'islam,Kur'an,Peygamber,Peygamber varisi imamlar,Alimler şekilde tefsir edilmiştir... Hazret Peygamber zamanında,O'nun etrafında toplandı müslümanlar... O'nun elinde tutup,bey'at yaptılar ve O'na itaat ettiler...
Çünkü Yüce Mevlamız buyuruyor ki.. ' Allah'a ve Rasulüne itaat ediniz..! ' (Al-i İmran,32) ..
İtaat,severek ve inanarak söylenenleri kabul etmek,ve güçü yettiğince söylediği şekilde hareket etmek... Bir müslüman ölümüne kadar itaat etmekle sorumludur.. İslam itaat dinidir.. Kulluğun tadını ancak itaat ahlakıyla elde edilir.. Bir müslüman,Allah'a,Rasulüne ve başındaki Peygamberin varisleri olan Alimlere itaat halinde bulunursa,bütün gününü ve gecesini ibadetle geçirmiş sevap alır... Çünkü,bu konuda Allah'ın emrine her an itaat halinde bulunmaktadır..
'Kim itaatten çıkar ve cemaatten ayrılır da sonra ölürse,cahiliyet ölümü üzere ölür. 'buyuruyor Peygamberimiz.. Bu hadi-İ Şeriften anliyoruz ki,müslümanın diğer müslümanlarla birlik ve beraberlik içerisinde ve önlerinde bulunan imamlarına ve Alimlere itaat üzere yaşamalarını emretmektedir..
Allah Rasulü (sallallahu aleyhi ve sellem) şeytanın her an mü'min avında olduğu,tek başına kalan kimsenin kalbine ve imanına sardırdığını haber veriyor... Ve,sığınılacak kaleyi gösteriyor..
'Allah yolunda Allah rızası için cemaat olun.Yoksa şeytana yem olursunuz,İman selameti ile ölmek ve Cennete girmek isteyen kimse cemaata sarılsın.. ' Evet dostlar,bir kimse yaptığı işlerde Allah rızasını hedefe alır,ve beraber olduğu cemaate sımsıkı sarılırsa,onun kalbine şeytan taht kurmaz.. Şeytanlaşmiş insanlar da O'nu (c.c.) yolundan ayıramaz. Çünkü,onun destekçisi Allahu Teala'dır.. Mevla ile kalın dostlar
Nimetlerin en büyüğü olan İslam, hepimizin ortak manevi değeridir. Onu hakkıyla temsil ettikçe yükselecek, ondan uzaklaştıkça alçalacağız. Onu yaşamakla kalmayacak, aynı zamanda elimizin ulaştığı her noktaya taşıyıp yaşatacağız.
Bilinmelidir ki İslâm'a hizmet etmek sadece hocaların, müftülerin, vaizlerin, hafızların vazifesi değil, bu her Müslümanın birinci görevidir. Çünkü her Müslüman, İslami hakikatleri geniş kitlelere duyurmakla yükümlüdür.
İnancımızı ferdi olarak yaşamak bizi sorumluluktan kurtarmaz. Tebliğ vazifesini hiçbir zaman yabana atmamalıyız. Bu anlamda her Müslüman dininin görevlisidir. Günümüzde Müslüman kimliği, maalesef içi boşaltılmış bir kavramdır. Batı dünyası ve genel anlamda İslam dışı bütün inanç mahfilleri İslam'ın inanç sistemini diledikleri renge boyanmış bir kabuk olarak gösterme gayreti içerisine girdiler.
Bundan dolayı, çoğumuz o kabuğu kırarak öze inemedik. Kabuğu öz sanma gafletine düştük. Yanıbaşımızdaki Kur'an'a bakmak yerine, popülist İslam yorumlarının peşinden sürüklendik. Oysa her şey iki kapak arasında açıkça yazılıydı. Bizce Müslüman kimliğinin meselelerin kaynağında bu özden uzak oluş yatmaktadır. Teşhis yanlış konulduğu için, tedavi gayretleri netice vermemektedir.
İslam ve onun mukaddes kitabı olan Kur'an-ı Kerim evrensel bir mesaj taşımaktadır. Belli bir ırkın, kavmin, zamanın ve mekânın dini değildir. Bütün ırkları, kavimleri, zamanı ve mekânı kuşatmıştır. Son din olması da bundan dolayıdır. Fakat müsteşrikler ve içimizdeki uzantıları akı kara, karayı ak gösterme gayreti içerisinde, bu mutlak hakikatleri değiştirmek için olağanüstü bir çaba harcıyorlar.
Ne mutlu kamil manada 'ben müslümanım 'diyenlere ve müslümanlığı gereklerini yerine getirenlere.... O müminler kurtuluşa erenlerdır,hem bu dünyada hemde ebedi hayatlarında... Yaşadığımız Asrın'da,çok büyük belalar,musibetler karşı-karşıya kalmış bulunuyoruz... Bu musibetlerden kurtulmamızın bir tek yol var,bu yol da Allah (c.c.) çizdiği yoldur... İnsanlık Alemi bunca yıldır ektiğini biçiyor... Yaptığı yanlışlar,işlediği günahlar yüzünden haddi aştı, yapılan yanlışlıklar çok fazla... Artık öyle bir noktaya gelindi ki,bu noktadan sonra azap kaçınılmaz oldu... Zülüm almış başını gidiyor..Hak ve Adalet ortadan kalkmış,güçlü den yana kullanılır olmuş... Fuhşiyat,zina ve her türlü ahlaksızlık normal bir olayı gibi yaşanır oldu... Bütün rezillik ve fuhşiyat en doğal hakkı olarak kabul ediliyor... Allah (c.c.) na ortak koşma arttı.. Dünya parselendi..Allah (hasa) şuraya karışır,buraya karışmaz (hasa) Allah'ın şu sözünü kabul ederiz fakat şu sözünü kabul edemeyız,biçiminde O'nunla pazarlık yapmaya başladılar... Allah (c.c.) nun gönderdiği emirlerle alay edilir oldu.. Gerçek manada inananların sayıları,çok ama çok az.... İçinde bulunduğumuz Felaket Asrı,belanın gelmesine adeda davetiye çıkarmıştır... Talep edildiği içinde,gelmesi pek yakındır...
Müminler olarak bu musibetlerden kendimizi nasıl korumalıyız? Bizi asıl ilgilendiren konu burasıdır.. Geçmış ümmetleri helak eden sebepler vardı... O ümmetlere felaket geldiğinde aralarında az sayıda kamil manada inanmış müminler bulunmaktadır...
Bu zor zamanlarda bizim yapmamız gereken,O'na (c.c.) sığınmak ve O'ndan yardım istemek...
Biz Rabbimize inandık...O'ndan başkasına tapmadık...Ve tapmayacağız... O'ndan başkasından yardım talep etmeyeceğiz...
Yaşadığımız sıkıntı ve sorunları aşmak için tek kalb,tek yürek olarak Rabbimize yönelelim,O'ndan isteyelim... O'nun (c.c.) yardımı inşallah her zaman bizim üzerimize olacak... Varsın bütüm dünyayı toplasınlar en modern silahları ve imkanları ile gelsinler...
Onlar bu vahşetlerini yaklaşık olarak bir asır önce de bizim milletimize karşı uyguladılar...
Her zamankinden daha çok dua ihtiyacımız olduğu bir dönemde yaşamaktayız... Kendi aramızdaki kısır çekişmeleri,ayrıntılardaki görüş ayrılıklarımız bir yana bırakarak, topluca Alemlerin Rabbinin huzuruna yönelelim...
'mutluluk dediğin uçurum bağlarında açan kardelenlere benzer.. koklamak için hüner,avucunda almak için sabır,büyütmek için sonsuz bir inanç işter.' bizim,mutluluk duymamiz için çok sebeblerimiz var.. en onemli sebeb,müslüman olusumuzdan..mü'min olusundan sevinç duymalı,.iman,inanç verdiği mutlulıuk insan için en büyük zenginlik,çünkü iman ahirettin sermayesidir.. yüce yaraticimiz(c.c.) bizleri başka bir vasifle yaratabilirdi.. çünkü her şey O'NUN ELİNDEDİR.. fakat bizleri iman zengiliği vermiş,bunu yanında HZ.MUHAMMED S.A.V. gibi bir peygamber bize önder olarak gönderdi.. O'NUN yolunda gidersak,bize ahirette sefaat edecek. biz müslüman olarak bunu her zaman ve her şartla hatırlamalı ve mutluluk duymalıyız. evet,mutluluk. bu sıhırlı kelime tam anlamıyla yaşayan,mutluluk için iştediği şartları bulamayınca,olduğu şartlrda mutlu olmasını bilendir.. hayatı tebessümle karşıladığımız zaman,mutlu olbiliriz.. her kötü durumun üstesinden gelebiliriz.. hepimiz dünya da faniyiz. gelip geçiciyiz..bu yüzden hayatı asırı ciddiye alıp,asık suratlı olmak doğru değildir.. evet,mutluluk duyabilmek için o kadar çok şeyimiz var ki, alınan her nefes ALLAH'IN bir lütfü olduğunu bilmek, MEVLAMİZ bizlere sunduğu nimetlere başkalarıyla paylaşmak, ALLAH İÇİN SEVMEK.. her halükarda sikayet etmeden gelen musibetlere sabredip daima şükretmek.. MEVLAMIZIN emirlerini dişında çikmadan bize verilen bu sınırlı zaman değlendirip dolu-dolu yaşamak, hayırlı ve faydalı işler yaparak yürekte huzur duymak mutluluktur.. mutluluk duyan ve ebeşsüm edebilen insan,sağlik bakımında daher zaman dinç hişseder.. mutluluk ve tebessüm gerçekten ALLAH'IN BİR LÜTFÜDÜR..
inandiğim mutluluk budur..
mutluluk sıcak bir 'MERHABA 'sesidir.. mutluluk,gülümseyerek eve giren eşe 'hoşgeldin 'demek.. mutluluk,alınan her nefesin bir 'ikram-ı illahi'olduğunu bilmektır... mutluluk,tüm mevsimleri sundukları güzelliklerle birlikte algilayıp yaşamaktır... mıtluluk,pencere kenerında serpiştirilen ekmek kırıntılarını yiyen güvercinleri seyretmektir.. mutluluk,eldekini-avuçtakini başkasıyla paylaşmaktır... mutluluk,menfaatsiz ve hesapsiz sevmektir... mutluluk,'ALLAH bana yeter'diyerek ALLAH'ateslim olabilmek,her şartla şükredebilmektir.. mutluluk,güneşin ve yağmurun aynı derecede önemli olduğunu kavrayıp güneşe de,yağmura da sevinmektir.... mutluluk,hayatın karşısında her an taze heyecanlar duymaktir... mutluluk,inanmaktir... mutluluk,sevilmektir... mutluluk,takdir etmek,takdir edilmektir... mutluluk,sevdiğiniz insana yemek pişirmektir... mutluluk,samimi bir kalb ile dua etmektir... mutluluk,her gülde 'MUHAMMEDLE BULUŞMA'.s.a.v. becerisidir... mutluluk dolu yarınlar dileğiyle...
Gülay öztürk
NOT: bu yazim bir çok dergi yayinladi belki okumuştunuz kardeşler.
özellikle Yavus Bahadiroglu hocam kitabinda yer verdi sağol olsun '
sevgili kardeslerim tesettür diyince bazi insanlarin aklina sadece bas örtüsü gelir. Evet tabiki bas örtüsüdür tesettür ama nasil bir örtü olmasi gerekir iste bunu bazi kardeslerimiz bilemiyor malesef. Tesettürü de ayni bir moda sekline sokmuslar, kafasina göre herkes birtür kapanir olmus bazilari ne yapiyor hemen arkadan kücücük bir örtüyle kapatiyor, bazilari ise saclarini iyice topuz haline sokarak her seklli belli edicek türden kapatir olmus. Kardesler simdi sorarim bu mudur tesettür? Ne buyrulmus nur suresi 31. ayette 'bas örtülerini yakalarindan sarkitsinlar' yani büyük bir bas örtüsü ile örtünsünler ama malesef toplum artik buna da uymaz oldu. Sadece örtü mü? ? Hayir, giyim de ayni tesettürlü bir hanima ben dar bir pantolanu asla yakistiramiyorum veya sadece üzerine aldigi kisacik ceketi de yakistiramiyorum. Kardeslerim dikkat edelim tesettürümüze mantomuzu üzerimizden eksik etmiyelim örtülerimizi, giysilerimizi sekil belli edicek derecede daralt miyalim insaAllah
İslam'da kadının konumuyla ilgili olarak çağımızda en çok tartışılan konu, kadının örtünme meselesidir. Kur'an'da: 'Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.' (Ahzab: 59) ,
Tesettür, hanımlar için Allah'ın emirlerine uygun olarak örtünme demektir, iman alâmetidir, İslâm şiarıdır. Ruhumuz gibi, vücudumuz üzerinde de Allah'ın hâkimiyetini kabul edişin belgesi olan bir ibâdettir tesettür. Örtünme; çağımızın zulüm egemenliğine karşı bayanların cihadı, başörtüsü de özgürlük bayrağıdır. Başörtüsü ve onunla beraber İslâmî tesettür, hicap ve iffet/hayâ, müslüman bayanların şiarıdır. Başörtüsü, Allah'ın emri olması yanında, nice hikmetleri de olan, müslümanın vazgeçemeyeceği bir semboldür.
ALLAH'ım! Efsaneye göre, Anka kuşu,kendi ateşiyle yanıyor,kül oluyor... Sonra küllerinden yeniden diriliyormuş... Tıpkı,güz geldiğinde, Kuruyan ağaçların bahar'da yeşermesi gibi... Ya da, Karanlık çöken gökyüzünün, Seherde,ufukta ince bir cizgi halinde ki ışıkla aydınlatması gibi... EY karanlıktan aydınlığa çıkaran! Kuruyan gönülleri yeşerden,ve AŞKI'yla yanan kül olan kullarını kavuşma günü, yeniden dirilten ALLAH'ım! Bizi karanlıktan aydınlığa eriştir... Bizi ölümden,ebediyete ulaştır... Güller hep ellerimizde açsın,dikenleri batmasın... Mutluluk hep yanımızda olsun,EN SEVGİLİDEN ayırmasın... EY ALLAH'ım! Bizi belalara düçar etme..Bizi belarlarla imtihan etme... Bizi Kendine Dost eyle Rabbim..! Tıpkı İbrahim'i dost edindiğin gibi... Bizi musibetlerden muhafaza eyle... Tıpkı Onu muhafaza eylendiğin gibi.. AMİN...AMİN.AMİN
Bu gün gönül dostlarımla sevgi üzerine konuşmaya çalışacağım.Elimden geldiği ölçüde sevginin hayatımızdaki rolü ve önemi üzerine yazmaya çalışacağım Rabbimin izini keremi ile inşallah muktedir olurum.. İnsan yaradılışı itibarı ile sevgi ile yaratılmış yaşadığımız dünyada halife kılınmıştır. İçinde sevgiyi barındırmayan insan, nefretle dolar ve insanlıktan uzaklaşır. Alemlerin yaratıcısı olan yüceler yücesi rabbimiz sevgi,merhamet ve insani olan bir çok vasıfları yaradılışta biz insanlara vermiştir. Nefret etmeden birine kötülük yapamazsınız. Nefret etmeden birini öldüremezsiniz. Nefreti içinde barındırmak isteyen insan, önce kendisinden nefret etmek zorundadır. İçinde nefreti yaşatan insan yüreğindeki sevgiyi kovmuştur. Artık onu bulması çok zordur ve bunun bedelini ödeyecektir. Bir düşünelim annenin evlada olan sevgisi kaldıki bu güdü hayvanlar aleminde bile vücut bulmuş en vahşi hayvanların bile yavrularına birer şefkat merhamet sevgi timsali olduğu gözlenmektedir. Neden sevgi?
Neden bu kadar önemli hayatımızda hiç düşünebiliyormuyuz! ! Bütün dinler toplumlarda önce ahlaki değerleri ve bu değerler yanında olmaz ise olmaz olan sevgiyi ön plana çıkarıyor.Allah resulünün hayatı,yaşamı sevgi üzerine kurlulu değilmiydi? “bir kula tebessüm etmek sadaka yerine geçer” sözü ne kadar manidar ve anlamlı değilmi? Sevgisizlik ağır bir yüktür ve insan bundan kurtulmak için çok kötü şeyler yapabilir. Acımak, sevgi değildir. Üstünlük iddiasıdır. Hoşgörü sevgi değildir, istemediğine katlanmaktır. Bağımlılık sevgi değildir, gereksinmenin karşılanmasıdır. Sevgi, değer vermesini bilmektir. Sevgi, yaşama hakkını kabul etmektir. Sevgi, varolmaktan kıvaç duymaktır. Sevgi, birlikte olmaktan sevinç duymaktır. Sevgi, eşitliğin duyumsanmasıdır. Sevgi, tüm yapay ayrımların yaşamdan çıkarılmasıdır. Sevgi, bilinçtir, sevgi insan olmaktır. Sevgiyi yaşamımızdan kovup, yerine parayı koyarsak eğer; para için yaşıyoruz, para için eğitim görüyoruz, para için meslek ediniyoruz, para için çalışıyoruz, para için birbirimizi çiğniyoruz, para için birbirimizi aldatıyoruz, para için savaşıyoruz demektir. Sevgiyi yaşamımızdan kovup, yerine üstün olmayı koyarsak eğer; üstün olmak için yaşıyoruz, üstün olmak için yarışıyoruz, üstün olmak için kendimizden başkasının aşağı olmasına çalışıyoruz demektir. Sevgiyi yaşamımızdan kovup, nefreti içimize çağırırsak eğer; birbirimizden nefret ediyoruz, nefretle yaşıyoruz, nefretle çalışıyoruz, nefretle dövüşüyoruz, nefretle öldürüyoruz demektir. Para, üstün olmak ve nefret etmek; yaşamımızı dolduruyorsa eğer, yaşamımız da savaşlarla, dünyayı yağmalamakla, birbirimizi boğazlamakla geçer. Sevginiz olmadıktan sonra, daha çok paranız olsa, daha üstün olsanız, daha çok toprağınız, eviniz, arabanız, malınız olsa ne olur? Allah kulunu sevgi ile yarattı ve iki cihan güneşi sevgi ve merhametin sembolu olarak dünyamızı aydınlatmakta iken bizim yaptığımız nedir sizce? Sevginiz yoksa hiçbir şeyiniz yoktur Sevgisiz bir insanın hem bu dünyası hem ahireti heba olmuş rabbine uzanan yol kapanmış demektir. Yunusun dediği gibi”yaradılanı severim yaradandan ötürü” bu söz hayatın anlamı değilmi sevgili gönül dostları… Sevgi ışığınız hiç solmasın sevgi ve muhabbetlerimle
aleykum selam Ali Kakiz hocam.. sizin aranıza olmam beni çok mutlu etti.. sizin gibi güzel insanlar arasında kendimi çok sanslı hişsediyorum.. ve böyle olduğumu de candan inaniyorum. Mevlam hidayet,sevdiği ve Onu seven kullarına verir.. şükür olsun Rabbim islama gelmemizi nasip eyledi.. fırsat buldukça gelirim inşallah..
Sizlere gönül dolusu dua ve selamlarımı sunuyorum aramıza hoş geldiniz. Antoloji ortamında güzel paylaşımlarınızı yürekten tebrik ederim. Çok iyi biliyorum ki Siz yaptıklarınızla söyledikleriniz bir ve doğru olan kullardansınız. Yüzlerce, binlerce Forum ve Sitelerde ki anlamlı çalışmalarınızı biri birinde güzel harika yorumlarınızı okudukça size hayran olmamak elden değil. Yüce Mevlam sizleri en yüksek derecelerle mükafatlandıracak inşallah.... Bizlerle paylaşacağın nasihatler dolu kalemin ve eserlerin umarım ki Arşa ulaşsın. Rabbim her şeyi gönlüne göre şekillendirsin. Emeğinizi kutlarım....
Görmiyenlerin görmesi işitmiyenlerin işitmesi dieğiyle, sizler için kaleme aldığım Şiirimi sizlere bir daha takdim etmek istiyorum efendim....
Sultan Bacım Hayat her dem taze, her dem bahar. Farkındamısın sonsuza yaklaşıyoruz azar azar. Nasıl olsa çoğu gitti azı kaldı, Gülay bacım?
Nerde paha biçilmez güzellikler hepsi yalan. Beklemek boşunaymış, bekler umudu olan. Sevgi gönülden gönüle sızar, sil göz yaşını bacım?
Bir kuru canımız var, etmiyelim hurda. Bir nasihat vereyim ne olur, bir dakika dur da. Ne ahlar fayda eder ne vahlar, karalar bağlama bacım.
Dünya ya gelipde kaderi neşe olan yoktur. Şükret haline ki, sana yürekten imrenen çoktur. Bir gün atılacak ecel ağı üstümüze, sultan bacım.
Zalim insan, nankör insan, unutur günahını. Güzel Rabbim, çevirmez mazlumun ahını. Bir de ötesi var bunların, gül yüzlü, yürekli bacım.
Başı secdede durur, ne kadarda cana yakın. Gönülden taşan şu sevgiye, şu imana bakın. Cennet hatunu olmuşsun ama, bilmezsin bacım.
Hak nerde ben orda, daima susmadım söyledim. İnan, kim beni övdü ise, hep hep zarar eyledim. Doğru söz yemin istemez, Firdevs tacı yakışan bacım.
Mevlam cümlemizden razi olsun kardeşler..zaman çok kıymetli ve bunu çoğumuz anlamayız,düşünmeyız,ölmeyecek gibi kapılıyoruz bu hayatın akısını,çoğu zaman yanımıza geçen büyük gerçek Ölüm görmüyoruz bile.. Görsek de beş dakika sonra unutuyoruz bile.. geriye bakın,yaşadınız yılların hesapını yapın..su gibi geçen yıllar ne izler bıraktı bizlere veya neler öğretti.. eğer bir seyler öğrendisak ne mutlu bizlere.. ama insanlar vardır ki,hayat onlara hiç bir sey öğretmemiş..hayatı yemekten içmekten ibaret olduğunu zannederek refah içinde yaşamayı gayret içindeler… oysa okuduğum Kur’an’ı Kerim’i hemen-hemen her gün Ayet önüme geliyor.. “Ben insanoğlu mesakat,çile sıkıntı ve musibet dolu bir dünya yoladım..imtihan için,iyilere ve kötülere ayırmak için “buyuruyor Mevlamız.(c.c) Rabbimiz bizlere verdiği büyük nimetlerden biri de akıl..akılı insan büyük SON düşünerek ahiret için hazırlık yapar.. evliyalar dahi SONU düşünerek endise içinde yaşamişlar,acaba imanla ölebilecem diye… ama biz sanki Cenneti karantı altında almişiz gibi gayet rahat yaşiyoruz.. ben okuyarak ve Mevlam dan doğruyu göstermesi diye dua ederek islami öğrendim.. yoksa müslümanlar yaşayışlarını baksaydım islamı kabul etmezdim.. müslümanlar Gerçek islamı yaşamiyorlar..yaşayan da çok azdır.. Hazret Ebu Bekir bir duasında “Rabbim bana öyle büyük bir beden verki cehennemin kapısına kapatsın ki bende başkasına yakmasın “diye dua ederdi.. ben böyle demem çünkü cehennemden korkarım,aciz ve zayıfım.. ama “Rabbim bana hayırlı kapılar aç ki,insanlar islami anlatayım,onlara yardım edebileyim,ahiretlerine kazansınlar diye dua ederim hep.. Bildiklerimzi diğer kardeşlerimize anlatmazsak Mevlam bizlere sorumlu tutacak..çünkü bu din teblig dinidir.. bıkmadan,usanmadan anlatacağız..büyük SON gelmeden hazırlıklı olmalarını için elimizde geleni yapacağız.. hep beraber,yardımlaşarak cennetin yolunu bulacağız ve yinede hep beraber Efendimize komsu olacağız inşallah.. gayret bizden,Hidayet Mevlamızdan..
İslam’a girdiğimden beni en çok etkileyen taraf şu oldu.. islam’da hayat yolunda bir mükemmel yaşama biçimi.. insan 24 saatine nasil yaşaması gerektiğini belirliyor..mesela,eşler arasında ki ilişkiler, anne-baba çocuklar arasındaki davranışlar,yaşlılara hürmet,komsuluk münasebetleri.. evet,islam mükemmek bir dinidir..gerçek islama yaşayanlar ne mutlu.. mü’minler,Rabbimiz bizlere Kuran’da emrediği gibi dinlerini yaşamalıdırlar.. çünkü,diğer insanları etkileyecek en güzel yol,islamı yaşadığımız görmektir.. yaşanan bir müslümanlıktan insanların etkilenmemesi mümkün değildir.. çünkü islam huzur,mutluluk,sevgi dinidir,ve insanlar aradıklarını islam’da mevcud.. islam’ı anlatırken de izleyeceğimiz metod da çok önemli.. her insana ulaşacağımız bir yol olmalı… “zorlaştırmayınız,sevdirin” buyuruyor yüce önderimiz (s.a.v.) bu yüzden anlatmamız şefkatle,yumuşak bir dilde olmalı.. fedakarlık yaparak hizmet etmemiz gerekiyor..
eğer,keyfimiz bozulmasın diye,boş verip dinimiz şahip çıkmazsak, Mevlamız bizlere Rahmet etmez.. islam tarihinde bakılırsa görülür ki,bir çok mü’min insan,Allah yolunda can ve mallarını vermişler… bizde dinimiz sahip çıkarsak,nü’min gibi yasarsak,iyi örnek olursak,fedakarlık yapıp insanlara islam dini tebliğ edersak,Mevlam bizlere yar ve yardımcımız olacak.. bizi tüm korkularımızdan emin kılacak.. islam dini değerini bilmeli ve ona göre hayatımızı yaşamalıyız.. birde dini hayata önem vermeden yasayanlar vardır..ot gibi yaşar,ot gibi gider,her iki dünyada cezasını çeker.. insan tefekkür etmeden,başına gelen her şeyi sabretmeden,rıza göstermeden,belli bir şeyler kazanamaz.. insan,yeryüzünde atılmış bir parça da değildir.. gelir,vazifesini yapar ve gider.. ilk insandan başlamış ve böyle gidecektir kıyamete kadar.. yaratılış gerçeği ve yaşamanın sırrı anlamak için çok tefekkür etmeli,kainata ibret gözüyle bakmalı,gözyaşı dökmeli seccadelebaşında…
VE GÜNAHLARDAN UZAK DURACAK MÜSLÜMAN! ! Zor şartlar içinde olsa da kendisi korumaya çalışacak,her taraf onu günaha itecek günah görüntüler olsa da,o direnecek ve kurtulmaya çalışacak.. hataya düştüğü zamanlarda ise,derinden feryat ederek pişmanlık duyup üzüntü çekecek.. Peygamberimiz (s.a.v.) imanlı insanın günahından korku ve endişe duyuşunu şu misalle ifade ediyor: “mü’min,günahını başına yıkılacak bir dağ gibi büyük görür..korkusunu hisseder.. münkir ise burnu ucuna sinek gibi basife alır,alıskanlıkla bakar.” evet sevgili kardeşler,biz mü’min olarak,dinimiz islam yaşamayı,yaşatmayı ve tebliğ etmeyi gayret içinde olmalıyız.. düştüğümüz günahlardan kurtulmayı,tevbe edip Allah’a sığınmalıyız.. O (c.c.) herşeyi gören ve bilendir.. selam ve dua ile
o rüzgarlar ki,kum sahillerini,yalayan deniz köpükleri gibi, yaladı sıcak gözyaşalarımı... o rüzgarlar ki,Filistin de bir çocuğun,ahını taşıyordu... Şehitlerin kokusunu taşıyordu sonra...
Esen rüzgarlarla selam gönderdim Sana Ey Sevgili,
o rüzgarlar ki,Kudüs'te tüm çiçeklerin renkleri karışmıştı rengine... Yeni doğan bir bebeğın yüzünü okşamıştı da gelmişti..
Esen rüzgarlarla selam gönderdim Sana Ey Sevgili,
o rüzgarlar ki,gözleri ufka takılı,içinde özlem taşıyan bir yetimin hüznünü koparmıştı gelmişti...... Karanlık gecede,seccade başında dilden dökülen Salavatları toplamıştı da gelmişti..
Esen rüzgarlarla selam gönderdim Sana Ey Sevgili,
o rüzgarlar ki,aşk ocağında kavrulan haşretimi aldı yanına.. Kavuşma günü geldiğinde, Sancağının altına ellerinden içeceğim bir parça Kevser suyuna,susuzluğumu yükledim ona...
Esen rüzgarlarla selam gönderdim Sana Ey Sevgili,
Derdiğim güllerimi sunuyorum, ve yüreğimde ki sızıyı... Sevgimi gönderiyorum birde... Şefaatini diliyorum,Efendim,Peygamberim...
selamun aleykum değerli kardeşler. ben bu siteye daha yeniyim bu yüzden biraz zorlaniyorum. burda yaziyorum kısa dahi olsa inşallah size ulaşir.. biliyorsunuz aslen alman bir kardeşinizi ben
biraz önce canlı yayında çıktım doğruyu bureya geldim.. 3 saat bir sohbetim oldu ve bu bozuk türkçem dahi olsa GERÇEK İSLAMI anlatmaya çalıştim doğustan müslümanlara... bureya gelince,bir mesaj aldin birinizden..
'biz bu islamdan bir seyi anlamadik senin ne anladin de geldin..' gibi boş laflar yazdı..
ne anladiğim inşallah uzun bir yazi ile size paylaşacağim.. ama bu kardeşime ve onun gibi düşünenlere diyeceğim şudur..
gözlerimiz,Mevlamızın c.c. büyük sanatını görebilmek ve şükretmek içindir.. kalbimizi,içinde Mevlama c.c. ve Onun Rasülüne barındırmak,her türlü kötülükrerden temizleyerek,ve böylece kamil bir müslüman olmak içindir.. bu iki uvzumuz bu niyetle kulanmazsak,o zaman biz yaşayan ölüden farkımız yoktur..
islam dini yaşayan her iki cihanda saadeti kazanmış demek..
selamün aleykum.ben Gülay Öztürk.aslen alman asılı ,hristiyan dinden islama gelen bir kardeşiniz.16 yaşimda iken geldiğim türkiye ezan-i Muhammed etkilenerek ve Rabbim cc. verdiği hidayet ile Hak din islama geldim. kendimi geliştirmek,islam tam a ...
04.11.2009 - 21:08
Hamd yalnız Sana, şükür Sana, minnet Sana, ahd Sana, vefa Sana… Salat ve selam Habibine, Aline, ashabına…
Allah'ım! Yüreklerde sancı çok, acı, ızdırap, isyan, haykırış çok…
Dile gelse duygular, ağlasa yürekler, figan etse ne çare! ...
Biçare baktım dünyaya. Utandım. Utandım Allah'ım! Gözümde yaş yetmedi üzüntüme.
Haykırdım. Duyan olmadı.
“Durun! ” dedim.
“Durun! ! ! ”
“Durun! ! ! ”
Yüreğim parçalandı. Kan gözlerime sıçradı. Kan oldu dünya.
Af! Affffff
Koca dünya yetmedi nefislere. Kardeşler kardeşlere diş biledi. Toğrak uğruna beşikler devrildi. Yerlebir oldu yuvalar.
Şeytanların gözü aç. Yandaşları kudurmuş. Mazlumların acısı; mezeleri olmuş. Ağıtları kahkahalarına karışmış. Leş kokuyor yürekleri.
Aşağıların aşağıları…
Ya Hayy!
Dilemezsen kuru yaprak dahi düşmez.
Kainat dile geldi. Yer yerinden oynuyor. Denizler şaha kalkmış. Olanlara “Dur! ” der gibi perdelenmiş gözlere, mühürlenmiş kalplere kıyameti gösteriyor.
Dağların pamuk gibi savrulmasından korkuyoruz. Gazabından Allah'ım, rahmetine, Sana sığınıyoruz. Yaptıklarımızın ve yapacaklarımızın hesabını vereceğimiz günden, Sana sığınıyoruz. Allah'ım bize güç, kuvvet ver. Şeytanın ve nefsimizin hilelerinden, tuzaklarından bizi koru. Ayağımızı rızan üzere sabit kıl! ...
“Yalnız sana ibadet eder ve yalnız Senden yardım dileriz.”
Bizi doğru yola ilet Allah'ım!
Amin! !
04.11.2009 - 07:57
Yüce Allah’ın Resulü buyurdular..
“Ashabım gökteki yıldızlar gibidir..
Ümmetim,Onlar her işinde örnek al..!
Soyutla kendini dünyanın görkeminden..
Eğer gidersen Onların yolundan sen..
Küfre karşı inanç,cihat,aşk ile..
Hicretle Mekke’ye atılan tohum..
Bir devlet ile dönüşür güle…
Hz.Fatma’ları,Hz.Ali’leri unutmayın..
Birlikte,destekle aşılır engeller..
Unutmayın,cemaat koluyla yaşar müminler..
Ve bir gün.
Güneş doğuverir karanlığın ardından..
Ve yine unutmayın..
Vuslata kalktığında mümin elleri…
Sönük kalır yanında gökyüzü kandilleri..
Onlar için fark etmez,ne acıdır,ne gurbet..
O inanan mümine ateşler buzlu şerbet..
22.10.2009 - 22:11
Adaleti ve merhameti her iki cihanı kuşatan yüce Rabbimiz,
İlahi bir çağlayan halinde bizlere lütfettiği Kur’an-ı Kerim’de
Şöyle buyuruyor..
“Ey iman edenler,Allah’dan nasıl korkmak lazımsa,
öylece korkun.sakın siz Müslümanlar(olmak) dan başka
bir sıfatla can vermeyin.”(Al-i imran,102)
“Ey insanlar,Rabbiniz’den korkunuz.çünkü o saatin (kıyametin)
sarsıntısı) müthiş bir şeydir.” (Hacc sür,1)
Görülüyor ki,Rabbimiz bizlere Kendisinden korkmayı emretmektedir.
Zira,iman hayatı Allah korkusuyla başlar..
Din yolu,Allah’dan korkanların yoludur..
Ahiret hayatının sırlarını ancak Allah korkusu verir..
Kalpler Allah korkusu dolmadıkça,hayat daimi bir dert,ve
izdıraplar çukuru halinde derinleşir..
Allah’dan korkmak,hayatımızın her dakika ve saniyesinde
O’nun murakebesi altında olduğumuzu bilmek ne büyük
Bir duygudur..
Bu duygudan mahrum olan bir gönülde, merhametin yerini
Zülüm,doğruluğun yerini hile,şefkatin yerini öç,
Sevginin yerini işkence doldurur..
Allah’dan korkmayan insan kimden korkacaktır.?
Peygamberin yolunu terk eden insan hangi yoldan gidecektir.?
Allah Resulü (s.a.v.) hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyor..
“kıyamet günü Cehennemliklerin azapça en hafif olanı o kimsedir ki,
ayak oyuklarına iki kor konur da (onun tesiriyle) o adamın beyni
kaynar..”(Buhari,Müslim.)
evet,Allah korkusu olmayan bir cemiyette,her türlü ahlaksızlık
ve yolsuzluk kol gezer.
Her insanın başına bir koruyucu dikmeye imkan olmadığına göre,
Kötülük ve yolsuzlukları önleyecek tek kuvvet Allah korkusudur..
Bir bakkal,bir tüccar mısınız,Allah korkusu taşımıyorsanız,
Terazinizi,metrenizi doğru kullanmazsınız..
Bir manav,bir kasap mısınız,Allah korkusu yoksa,aynı para
Almanıza rağmen,adamına göre mal verir,bazı kimselere ya çürüğünü,ya kemiğini verirsiniz..
Bir amir,bir memur musunuz,kalbinizde Allah korkusu duymuyorsanız,işinize vaktinde gelmez,gelse de keyif çatar,
Vatandaşı,”bugün git,yarın gel “ diye oyalar.adam kayırır,
Rüşvet beklersiniz.
Eğer bir cemiyette,bir toplumdaki insanlarda Allah korkusu
Yoksa,bunlar mutlak vardır..
Evet,başta Peygamberler olmak üzere,bütün olgun mü’minler
Hayatları boyunca Allah korkusuyla her an titremişlerdir.
Ashab-ı Kiram’dan Abdullah bin Şihhir hz.buyururlar ki..
“Bir gün Resulüllah (s.a.v.) in yanına gelmiştim.namaz kılıyor
ve ağlamaktan göğsü kaynar kazan gibi ötüyordu..”
evet sevgili dostlar,gerçek ve olgun mü’min,Allah’dan korkan
ve hadiselerden ibret alan mü’mindir..
22.10.2009 - 20:43
Bir yürüyüş,insanlar akın-akın,öbek-öbek..
Her şey açık,anadan üryan,saç,baş,ve göbek..
Böyle bir yürüyüşe hiç şahit olmadı bu meydan..
Artık geri dönüş yok,ok fırladı yaydan..
Sorular hep aynı,NEDİR BU YÜRÜYÜŞÜN AKİBETİ.? “
Zaman kavramı meçhul.
Acep hangi günün,hangi saati.?
Hangi düzlük kaldırabilir,bu kadar yayayı.?
Kainatı silindirden geçirmişler değil dünyayı…
Korkudan bu insanların itiş kakışı….
Ananın evlattan,evladan babadan kaçışı…
Kulakları yirtacasina bir uğultu bir ses…
Korku,sadece korku,ciğerlere dar geldi kafes..
Bir yürüyüş ki,kimine güllük gülistanlık…
Kimine giydirilecek ateşten fiştanlık…
21.10.2009 - 23:31
Yeryüzünde hiçbir sistem,hiçbir din,İslam dini kadar
Okumaya,öğrenmeye ve kısaca ilme önem vermemiştir..
“Allah’ın ilk yarattığı şey kalemdir”(Ahmet,Tirmizi)
buyuran sevgili Peygamberimiz(s.a.v.) in,Medine de yaptırdığı
ilk mescidin yanında bir okul açtırması,Bedir harbinde
alınan esirleri,onar çocuğa okuma-yazma öğretmek şart ile
bırakması “OKU” emrinin en güzel tatbikatları arasındadır..
“Yaratan Rabbinin adı ile oku.Rabbin nihayetsiz Kerem Sahibidir.
Ki O,kalemle yazı yazmayı öğretendir.insana bilmediğini
O(c.c.) öğretti.” (Alak,1-15)
“Sakın cahillerde olma” (En’am,35)
“Cahillerden yüz çevir.”(Araf,199)
“De ki: Bilenlerle,bilmeyenler bir olur mu? Ancak temiz akıl sahipleridir ki hakkıyle düşünürler.” (Zümer,9)
Evet,hayatla ölüm arasında en sağlam köprü ilimle kurulur…
Hak,hakikat,ahlak,fazilet ve iman ilimle bulunur..
Allah korkusu ve sevgisine,Kur’an ve Peygamber (s.a.v.) yoluna
İlimle olur..
Bu gerçeklere,Yüce Rabbimiz,Kur’an-i Kerim’in çeşitli Ayetlerinde
Şöyle temas eder..
“Allah içinizden iman edenlerle ilme nail olanların derecelerini yükseltir.” (Mücadele,11)
“De ki: Ya Rabb,ilmimi artır.”(Taha,114)
Evet,bu ilahi beyanlar gösteriyor ki,Nübüvvet mirası olan ilim,
Hangi çeşit olursa olsun,imanla iman birbirinden ayrılamaz..
Gerçekten manada ilim,insanı imana götürür.
İmanı buldurur,ve yüce Allah’ın Kudreti önünde secdelere vardırır..
Gerçek müminler,ilimle imanı hiçbir zaman birbirinden ayırmamışlardır..
İmanları ilimlerine,ilimleri imanlarına ışık tutmuştur..
Mutlak yaratıcı olan Allahımız’ın Kudretini daha iyi tanımak,
Onu büyüklüğünü karşısında secdelere kapanmak,O’nun sayısız
Nimetlerinden en güzel şekilde istifadeyi sağlamak için
Yapılan ilim tahsilinin,ne kadar önemli ve ne kadar şerefli
Bir vazife olduğunu,sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) in şifa unsuru
Olan beyanlardan dinleyelim…
“İlim Çin’de de olsa talep ediniz.Zira ilim öğrenmek her müslümana
farzdır.” (Beyhaki)
“İlim(nafile olarak yapılan) ibadetten daha hayırlıdır.”(İbni Asakir)
“İlim tahsil için sefere çıkan kimse evine dönünceye kadar
Allah yolundadır.”
O halde kardeşler,okuyalım,öğrenelim ve öğretelim…
İlmimizi,iman ve fazilet aynası yapalım…
Selam ve dua ile
21.10.2009 - 17:09
Harama bakmamak için
Sual: Sokağa açık-saçık çıkmış bayanlara bakmamaya çalışsak da bazen de
bakabiliyoruz. Bu gibi durumlarda günah işlememek için ne yapmalıyız?
CEVAP
Harama bakmamak için şunları bilmeli:
a- Yabancı kadınlara bakmak gözü zayıflatır, kalbi karartır. Gözümüzün
zayıflamaması, kalbimizin kararmaması için bakmamaya çalışmalıyız. İmam-ı
Rabbani hazretleri, (Haramlar, yaldızlanmış necaset gibidir) buyuruyor. Dışı
süslü ama, içi berbat. Bunu düşünebilen bakmaz.
b- (Avret yerini açana ve ona bakana Allah lanet etsin) hadis-i şerifini
düşünerek lanetlik olmamak için hep bu hadis-i şerifi hatırlamalıdır.
c- (Allahın azabından korkarak, başını yabancı kadından çevirene,
Allahü teâlâ ibadetin tadını duyurur) hadis-i şerifini düşünerek ibadetlerin
zevkine varabilmek için bayanlara bakmamalıyız.
d- (Kadına, şehvetle bakanın, gözlerine erimiş kurşun dökülüp, Cehenneme
atılır) hadis-i şerifini düşünerek, gözümüze erimiş kurşun dökülerek
Cehenneme atılmaktan korkmalıyız.
e- Yabancı kadına bakmak iffetsizlik, yani namussuzluktur. Durup dururken
niye namussuz olalım?
f- Baktığımız kadınlar, birisinin anası, bacısı, kızı veya karısıdır. Birisi
bizim anamıza, bacımıza, kızımıza ve karımıza baksa razı olur muyuz? İffetli
insan razı olmaz. Bizim baktığımız bayan da mutlaka birisinin anası, bacısı,
kızı veya karısıdır. Namussuzluk olan bu işi nasıl yaparız? Bir hadis-i
şerifte, (Erkekler, namuslu olun ki, karılarınız kızlarınız da namuslu
olsun) buyuruluyor. Karımızın kızımın namussuz olmasına sebep olmamız kadar
ahmaklık var mıdır?
g- Atalarımız da çalma elin kapısını çalarlar kapını buyuruyorlar. Kapımızın
başkaları tarafından çalınmaması için kimseye kötü gözle bakmamamız gerekir.
20.10.2009 - 23:18
YA RASULALLAH!
Canlar kurban Sana Ya Muhammed Mustafa,
Sevdalılar aşıktır aşkına,
Gel,gör halimizi,uyandır bizi Ya Habiballah!
Şefaat et bizlere Ya Rasulallah!
Öyle güzelsin ki Efendim,
Düşlerimde gördükten beri,
Ruhum Sana hayran,
Ruhum Sana aşık Ya Rasulallah
Öyle güzelsin,öyle Nurlusun,
Dilimle Anlatamiyorum Seni Efendim,
Hasretinle yanıp tutusurum,
Gözyaşlarım akar-akar durur Ya Rasulallah!
Gel,yine uyandır ümmedin gafletten,
Sensiz mahrum kalacağız Cennet zevkinden,
Sen olmadığın yerde şeytan dolaşıyor,
Gel! yine gel,uyandır bizi Ya Rasulallah!
İnsanlar Seninle inanca yaşamayı,
Doğruluğu,kardeşliği,mutluluğu öğrendi,
Sen bizim gönlümüzü solmayan Gül'sun,
Şefaat et bizlere Ya Rasulallah!
(sallallahu aleyhi ve sellem)
20.10.2009 - 00:16
dualarım hepimiz adına....
EY kulları üzerıne çöken keder ve üzündü bulutlarını dağıdan,
EY defalarca işlenen günahları,dilerse her defasında bağışlayan,
EY ayıp,kusur ve çirkinlikleri örten,
EY kalbleri marifet,iman ve muhabbet nurlarıyla nurlandıran,
EY kalb yaralarını tedavi eden ve ölmüş kalbleri hidayet nuruyla dirilten,
EY kimsesizlik ve kurbet acısı çeken kalbleri,varlığını ve merhametini hissettirmekle teselli eden RABBİM.! EY hakiki iman sahiplerinin yalnız KENDİSİYLE sükün bulduğu ve ancak KENDİSİNİN huzurunda rahatlandığı RABBİM!
EY herşeye her şeyden daha yakın olan,
EY her şeye her şeyden daha sevimli ve sonsuz bir sevgi ile sevilmeye layık olan,
EY bütün yücelerden sonsuz derece daha yüce bir celal sahibi olan,
bize lütufta bulun EY LATİF,EY HABİR,EY SEMİ,EY BASİR...
günahlarımızı sil EY HALİM,EY ALİM,EY KERİM,EY RAHİM...
bizi yolun doğrusuna ilet EY RAB,EY SAMED,EY HADİ...
KUR'AN'DA Kİ İSM-İ AZAMIN hürmetine,ve alem kıtabında ki büyük sırrın olan MUHAMMED (S.A.V) hürmetine bizi bağışla RABBİM..bizi bağışla.
YA RABBİ!
Cennetine dilersen koyarsın,dilersen koymasın...Ama biz,oreya talibiz,oreya girmeye mecburuz...
İman edenlere cehennem yakışmaz...Cennet yakışır..
Cami cemaatına,islam için çalışanlara,oruç tutanlara,namaz kılanlara,mallarını ve canlarını Din-i mübin-i islam için ortaya koyanlara,
cehennem yakışmaz,cennet yakışır ya Rabbi!
Bize,ateş,feryadlar,ahu vahlar,pişmanlıklar,ebedi bir azabı yakışmaz...
Bize izzet ve şerefle Allah'ın huzuruna gitme yakışır...
Ya Rabbi,biz cennete talibiz.Hatalı da olsak talibiz..Günahkar da olsak talibiz..
Ya Rabbi kapına geldik..
Yarım yamulak yaptığımız ibadetlerle değil,tuttuğumuz oruçlarla değil,Rahmetinle Senin rızana talibiz...
Senin cennetine talibiz...
Tövbe ettik,pişman olduk,Sana yöneldik..Bizi bağışla.
EY yalnızların,kendi başına kalmışların arkadaşı,
EY mutsuzluğa düşmüşlerin yardımcısı,
EY yoksulların zenginliği,
EY zayıfların gücü,
EY fakirlerin hazinesi,
Gariplerin sığınağı,
EY tek güç ve kudret sahibi,
EY ihsanıyla tanınan keremi sonsuz RABBİM!
RASULÜN hürmetine,sıkıntılarımız gider...
ALLAH'ım!
Efsaneye göre,
Anka kuşu,kendi ateşiyle yanıyor,kül oluyor...
Sonra küllerinden yeniden diriliyormuş...
Tıpkı,güz geldiğinde,
Kuruyan ağaçların bahar'da yeşermesi gibi...
Ya da,
Karanlık çöken gökyüzünün,
Seherde,ufukta ince bir cizgi halinde ki ışıkla aydınlatması gibi...
EY karanlıktan aydınlığa çıkaran!
Kuruyan gönülleri yeşerden,ve AŞKI'yla yanan kül olan kullarını kavuşma günü,
yeniden dirilten ALLAH'ım!
Bizi karanlıktan aydınlığa eriştir...
Bizi ölümden,ebediyete ulaştır...
Güller hep ellerimizde açsın,dikenleri batmasın...
Mutluluk hep yanımızda olsun,EN SEVGİLİDEN ayırmasın...
EY ALLAH'ım!
Bizi belalara düçar etme..Bizi belarlarla imtihan etme...
Bizi Kendine Dost eyle Rabbim..!
Tıpkı İbrahim'i dost edindiğin gibi...
Bizi musibetlerden muhafaza eyle...
Tıpkı Onu muhafaza eylendiğin gibi..
AMİN...AMİN.AMİN
19.10.2009 - 23:09
insanoğlunun,Adem (a.s) ile başlayan dünya üzerindeki hayatı,kıyametin kopmasını ile sona erecektır..
Allahu Teala,dünya hayatının son diliminde yaşayan insanlara son uyarıcısı göndermiştir..
O,son uyarıcı Hazret Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimizin üzerinde durduğu konuların bir tanesi,müslümanların birlik ve beraberlik içerisinde olmaları ve başlarında büyüklerini itaat etmeleridir...
Yüce Rabbimiz..
-'ey iman edenler..! Allah'dan O'na yaraşır şekilde korkun ve ancak müslümanlar olarak can verin..Hep birlikte Allahın ipine sımsıkı yapışın,sakın parçalanıp ayrılmayın'buyurmuştur..(Al-i İmran.102,103)
'Allahın ipi 'islam,Kur'an,Peygamber,Peygamber varisi imamlar,Alimler şekilde tefsir edilmiştir...
Hazret Peygamber zamanında,O'nun etrafında toplandı müslümanlar...
O'nun elinde tutup,bey'at yaptılar ve O'na itaat ettiler...
Çünkü Yüce Mevlamız buyuruyor ki..
' Allah'a ve Rasulüne itaat ediniz..! ' (Al-i İmran,32) ..
İtaat,severek ve inanarak söylenenleri kabul etmek,ve güçü yettiğince söylediği şekilde hareket etmek...
Bir müslüman ölümüne kadar itaat etmekle sorumludur..
İslam itaat dinidir..
Kulluğun tadını ancak itaat ahlakıyla elde edilir..
Bir müslüman,Allah'a,Rasulüne ve başındaki Peygamberin varisleri olan Alimlere itaat halinde bulunursa,bütün gününü ve gecesini ibadetle geçirmiş sevap alır...
Çünkü,bu konuda Allah'ın emrine her an itaat halinde bulunmaktadır..
'Kim itaatten çıkar ve cemaatten ayrılır da sonra ölürse,cahiliyet ölümü üzere ölür. 'buyuruyor Peygamberimiz..
Bu hadi-İ Şeriften anliyoruz ki,müslümanın diğer müslümanlarla birlik ve beraberlik içerisinde ve önlerinde bulunan imamlarına ve Alimlere itaat üzere yaşamalarını emretmektedir..
Allah Rasulü (sallallahu aleyhi ve sellem) şeytanın her an mü'min avında olduğu,tek başına kalan kimsenin kalbine ve imanına sardırdığını haber veriyor...
Ve,sığınılacak kaleyi gösteriyor..
'Allah yolunda Allah rızası için cemaat olun.Yoksa şeytana yem olursunuz,İman selameti ile ölmek ve Cennete girmek isteyen kimse cemaata sarılsın.. '
Evet dostlar,bir kimse yaptığı işlerde Allah rızasını hedefe alır,ve beraber olduğu cemaate sımsıkı sarılırsa,onun kalbine şeytan taht kurmaz..
Şeytanlaşmiş insanlar da O'nu (c.c.) yolundan ayıramaz.
Çünkü,onun destekçisi Allahu Teala'dır..
Mevla ile kalın dostlar
18.10.2009 - 15:14
Nimetlerin en büyüğü olan İslam, hepimizin ortak manevi değeridir. Onu hakkıyla temsil ettikçe yükselecek, ondan uzaklaştıkça alçalacağız. Onu yaşamakla kalmayacak, aynı zamanda elimizin ulaştığı her noktaya taşıyıp yaşatacağız.
Bilinmelidir ki İslâm'a hizmet etmek sadece hocaların, müftülerin, vaizlerin, hafızların vazifesi değil, bu her Müslümanın birinci görevidir. Çünkü her Müslüman, İslami hakikatleri geniş kitlelere duyurmakla yükümlüdür.
İnancımızı ferdi olarak yaşamak bizi sorumluluktan kurtarmaz. Tebliğ vazifesini hiçbir zaman yabana atmamalıyız. Bu anlamda her Müslüman dininin görevlisidir. Günümüzde Müslüman kimliği, maalesef içi boşaltılmış bir kavramdır. Batı dünyası ve genel anlamda İslam dışı bütün inanç mahfilleri İslam'ın inanç sistemini diledikleri renge boyanmış bir kabuk olarak gösterme gayreti içerisine girdiler.
Bundan dolayı, çoğumuz o kabuğu kırarak öze inemedik. Kabuğu öz sanma gafletine düştük. Yanıbaşımızdaki Kur'an'a bakmak yerine, popülist İslam yorumlarının peşinden sürüklendik. Oysa her şey iki kapak arasında açıkça yazılıydı. Bizce Müslüman kimliğinin meselelerin kaynağında bu özden uzak oluş yatmaktadır. Teşhis yanlış konulduğu için, tedavi gayretleri netice vermemektedir.
İslam ve onun mukaddes kitabı olan Kur'an-ı Kerim evrensel bir mesaj taşımaktadır. Belli bir ırkın, kavmin, zamanın ve mekânın dini değildir. Bütün ırkları, kavimleri, zamanı ve mekânı kuşatmıştır. Son din olması da bundan dolayıdır. Fakat müsteşrikler ve içimizdeki uzantıları akı kara, karayı ak gösterme gayreti içerisinde, bu mutlak hakikatleri değiştirmek için olağanüstü bir çaba harcıyorlar.
18.10.2009 - 00:26
Ne mutlu kamil manada 'ben müslümanım 'diyenlere ve müslümanlığı gereklerini
yerine getirenlere....
O müminler kurtuluşa erenlerdır,hem bu dünyada hemde ebedi hayatlarında...
Yaşadığımız Asrın'da,çok büyük belalar,musibetler karşı-karşıya kalmış
bulunuyoruz...
Bu musibetlerden kurtulmamızın bir tek yol var,bu yol da Allah (c.c.) çizdiği
yoldur...
İnsanlık Alemi bunca yıldır ektiğini biçiyor...
Yaptığı yanlışlar,işlediği günahlar yüzünden haddi aştı, yapılan
yanlışlıklar çok fazla...
Artık öyle bir noktaya gelindi ki,bu noktadan sonra azap kaçınılmaz oldu...
Zülüm almış başını gidiyor..Hak ve Adalet ortadan kalkmış,güçlü den yana
kullanılır olmuş...
Fuhşiyat,zina ve her türlü ahlaksızlık normal bir olayı gibi yaşanır oldu...
Bütün rezillik ve fuhşiyat en doğal hakkı olarak kabul ediliyor...
Allah (c.c.) na ortak koşma arttı..
Dünya parselendi..Allah (hasa) şuraya karışır,buraya karışmaz (hasa) Allah'ın
şu sözünü kabul ederiz
fakat şu sözünü kabul edemeyız,biçiminde O'nunla pazarlık yapmaya
başladılar...
Allah (c.c.) nun gönderdiği emirlerle alay edilir oldu..
Gerçek manada inananların sayıları,çok ama çok az....
İçinde bulunduğumuz Felaket Asrı,belanın gelmesine adeda davetiye
çıkarmıştır...
Talep edildiği içinde,gelmesi pek yakındır...
Müminler olarak bu musibetlerden kendimizi nasıl korumalıyız?
Bizi asıl ilgilendiren konu burasıdır..
Geçmış ümmetleri helak eden sebepler vardı...
O ümmetlere felaket geldiğinde aralarında az sayıda kamil manada inanmış
müminler bulunmaktadır...
Bu zor zamanlarda bizim yapmamız gereken,O'na (c.c.) sığınmak ve O'ndan
yardım istemek...
Biz Rabbimize inandık...O'ndan başkasına tapmadık...Ve tapmayacağız...
O'ndan başkasından yardım talep etmeyeceğiz...
Yaşadığımız sıkıntı ve sorunları aşmak için tek kalb,tek yürek olarak
Rabbimize yönelelim,O'ndan isteyelim...
O'nun (c.c.) yardımı inşallah her zaman bizim üzerimize olacak...
Varsın bütüm dünyayı toplasınlar en modern silahları ve imkanları ile
gelsinler...
Onlar bu vahşetlerini yaklaşık olarak bir asır önce de bizim milletimize
karşı uyguladılar...
Her zamankinden daha çok dua ihtiyacımız olduğu bir dönemde yaşamaktayız...
Kendi aramızdaki kısır çekişmeleri,ayrıntılardaki görüş ayrılıklarımız bir
yana bırakarak,
topluca Alemlerin Rabbinin huzuruna yönelelim...
selam ve dua
14.10.2009 - 17:54
'mutluluk dediğin uçurum bağlarında açan kardelenlere benzer..
koklamak için hüner,avucunda almak için sabır,büyütmek için sonsuz bir inanç işter.'
bizim,mutluluk duymamiz için çok sebeblerimiz var..
en onemli sebeb,müslüman olusumuzdan..mü'min olusundan sevinç duymalı,.iman,inanç verdiği mutlulıuk insan için en büyük zenginlik,çünkü iman ahirettin sermayesidir..
yüce yaraticimiz(c.c.) bizleri başka bir vasifle yaratabilirdi..
çünkü her şey O'NUN ELİNDEDİR..
fakat bizleri iman zengiliği vermiş,bunu yanında HZ.MUHAMMED S.A.V. gibi bir peygamber bize önder olarak gönderdi..
O'NUN yolunda gidersak,bize ahirette sefaat edecek.
biz müslüman olarak bunu her zaman ve her şartla hatırlamalı ve mutluluk duymalıyız.
evet,mutluluk.
bu sıhırlı kelime tam anlamıyla yaşayan,mutluluk için iştediği şartları
bulamayınca,olduğu şartlrda mutlu olmasını bilendir..
hayatı tebessümle karşıladığımız zaman,mutlu olbiliriz..
her kötü durumun üstesinden gelebiliriz..
hepimiz dünya da faniyiz.
gelip geçiciyiz..bu yüzden hayatı asırı ciddiye alıp,asık suratlı olmak doğru değildir..
evet,mutluluk duyabilmek için o kadar çok şeyimiz var ki,
alınan her nefes ALLAH'IN bir lütfü olduğunu bilmek,
MEVLAMİZ bizlere sunduğu nimetlere başkalarıyla paylaşmak,
ALLAH İÇİN SEVMEK..
her halükarda sikayet etmeden gelen musibetlere sabredip daima şükretmek..
MEVLAMIZIN emirlerini dişında çikmadan bize verilen bu sınırlı zaman değlendirip dolu-dolu yaşamak,
hayırlı ve faydalı işler yaparak yürekte huzur duymak mutluluktur..
mutluluk duyan ve ebeşsüm edebilen insan,sağlik bakımında daher zaman dinç hişseder..
mutluluk ve tebessüm gerçekten ALLAH'IN BİR LÜTFÜDÜR..
inandiğim mutluluk budur..
mutluluk sıcak bir 'MERHABA 'sesidir..
mutluluk,gülümseyerek eve giren eşe 'hoşgeldin 'demek..
mutluluk,alınan her nefesin bir 'ikram-ı illahi'olduğunu bilmektır...
mutluluk,tüm mevsimleri sundukları güzelliklerle birlikte algilayıp yaşamaktır...
mıtluluk,pencere kenerında serpiştirilen ekmek kırıntılarını yiyen güvercinleri seyretmektir..
mutluluk,eldekini-avuçtakini başkasıyla paylaşmaktır...
mutluluk,menfaatsiz ve hesapsiz sevmektir...
mutluluk,'ALLAH bana yeter'diyerek ALLAH'ateslim olabilmek,her şartla şükredebilmektir..
mutluluk,güneşin ve yağmurun aynı derecede önemli olduğunu kavrayıp güneşe de,yağmura da sevinmektir....
mutluluk,hayatın karşısında her an taze heyecanlar duymaktir...
mutluluk,inanmaktir...
mutluluk,sevilmektir...
mutluluk,takdir etmek,takdir edilmektir...
mutluluk,sevdiğiniz insana yemek pişirmektir...
mutluluk,samimi bir kalb ile dua etmektir...
mutluluk,her gülde 'MUHAMMEDLE BULUŞMA'.s.a.v. becerisidir...
mutluluk dolu yarınlar dileğiyle...
Gülay öztürk
NOT: bu yazim bir çok dergi yayinladi belki okumuştunuz kardeşler.
özellikle Yavus Bahadiroglu hocam kitabinda yer verdi sağol olsun '
14.10.2009 - 16:43
sevgili kardeslerim tesettür diyince bazi insanlarin aklina sadece bas örtüsü gelir.
Evet tabiki bas örtüsüdür tesettür ama nasil bir örtü olmasi gerekir iste bunu bazi kardeslerimiz bilemiyor malesef.
Tesettürü de ayni bir moda sekline sokmuslar, kafasina göre herkes birtür kapanir olmus bazilari ne yapiyor hemen arkadan kücücük bir örtüyle kapatiyor, bazilari ise saclarini iyice topuz haline sokarak her seklli belli edicek türden kapatir olmus. Kardesler simdi sorarim bu mudur tesettür?
Ne buyrulmus nur suresi 31. ayette 'bas örtülerini yakalarindan sarkitsinlar' yani büyük bir bas örtüsü ile örtünsünler ama malesef toplum artik buna da uymaz oldu.
Sadece örtü mü? ?
Hayir, giyim de ayni tesettürlü bir hanima ben dar bir pantolanu asla yakistiramiyorum veya sadece üzerine aldigi kisacik ceketi de yakistiramiyorum.
Kardeslerim dikkat edelim tesettürümüze mantomuzu üzerimizden eksik etmiyelim örtülerimizi, giysilerimizi sekil belli edicek derecede daralt miyalim insaAllah
İslam'da kadının konumuyla ilgili olarak çağımızda en çok tartışılan konu, kadının örtünme meselesidir.
Kur'an'da:
'Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.'
(Ahzab: 59) ,
Tesettür, hanımlar için Allah'ın emirlerine uygun olarak örtünme demektir, iman
alâmetidir, İslâm şiarıdır.
Ruhumuz gibi, vücudumuz üzerinde de Allah'ın
hâkimiyetini kabul edişin belgesi olan bir ibâdettir tesettür.
Örtünme; çağımızın
zulüm egemenliğine karşı bayanların cihadı, başörtüsü de özgürlük bayrağıdır.
Başörtüsü ve onunla beraber İslâmî tesettür, hicap ve iffet/hayâ, müslüman
bayanların şiarıdır.
Başörtüsü, Allah'ın emri olması yanında, nice hikmetleri de
olan, müslümanın vazgeçemeyeceği bir semboldür.
14.10.2009 - 15:25
Ya Rasul.s.a.v.
Aşkından aşıklar ağlamış
Yüreklerine taşlar bağlamış
Seni bilmeyen ne anlamış
Özledim seni ya Rasul
Dünya denilen fani gelir geçer
Seni seven ebedi olanı seçer
Seni bilmeyen bilmemki neyler
Özledim Seni ya Rasul
Ölüm bir gün gelir alır beni
Koyarlar kabir evini bedenimi
O küçük evimde özlemle seni
Bekleyeceğim efendim özledim seni
14.10.2009 - 00:42
ALLAH'ım!
Efsaneye göre,
Anka kuşu,kendi ateşiyle yanıyor,kül oluyor...
Sonra küllerinden yeniden diriliyormuş...
Tıpkı,güz geldiğinde,
Kuruyan ağaçların bahar'da yeşermesi gibi...
Ya da,
Karanlık çöken gökyüzünün,
Seherde,ufukta ince bir cizgi halinde ki ışıkla aydınlatması gibi...
EY karanlıktan aydınlığa çıkaran!
Kuruyan gönülleri yeşerden,ve AŞKI'yla yanan kül olan kullarını kavuşma günü,
yeniden dirilten ALLAH'ım!
Bizi karanlıktan aydınlığa eriştir...
Bizi ölümden,ebediyete ulaştır...
Güller hep ellerimizde açsın,dikenleri batmasın...
Mutluluk hep yanımızda olsun,EN SEVGİLİDEN ayırmasın...
EY ALLAH'ım!
Bizi belalara düçar etme..Bizi belarlarla imtihan etme...
Bizi Kendine Dost eyle Rabbim..!
Tıpkı İbrahim'i dost edindiğin gibi...
Bizi musibetlerden muhafaza eyle...
Tıpkı Onu muhafaza eylendiğin gibi..
AMİN...AMİN.AMİN
13.10.2009 - 23:23
Mekke kokularıyla gel ey sevgili..
Medine'nin tozuyla gel..
Gel ki Vuslat görsün Alem..
Gel ki Ey can,
Hasret bir damla kan
içime damliyor her an..
Gel Ey canım Efendim
yüreğimiz azad olsun..
Şahlanan bu zülümler
ne olur yeniden uyusun! !
Gel ey canım Efendim..
Bırakma bizlere yetim..
13.10.2009 - 14:37
Bu gün gönül dostlarımla sevgi üzerine konuşmaya çalışacağım.Elimden geldiği
ölçüde sevginin hayatımızdaki rolü ve önemi üzerine yazmaya çalışacağım
Rabbimin izini keremi ile inşallah muktedir olurum..
İnsan yaradılışı itibarı ile sevgi ile yaratılmış
yaşadığımız dünyada halife kılınmıştır.
İçinde sevgiyi barındırmayan insan, nefretle dolar ve insanlıktan uzaklaşır.
Alemlerin yaratıcısı olan yüceler yücesi rabbimiz sevgi,merhamet ve insani olan
bir çok vasıfları yaradılışta biz insanlara vermiştir.
Nefret etmeden birine kötülük yapamazsınız.
Nefret etmeden birini öldüremezsiniz. Nefreti içinde
barındırmak isteyen insan, önce kendisinden nefret etmek zorundadır. İçinde
nefreti yaşatan insan yüreğindeki sevgiyi kovmuştur. Artık onu bulması çok
zordur ve bunun bedelini ödeyecektir. Bir düşünelim annenin evlada olan sevgisi
kaldıki bu güdü hayvanlar aleminde bile vücut bulmuş en vahşi hayvanların bile
yavrularına birer şefkat merhamet sevgi timsali olduğu gözlenmektedir.
Neden sevgi?
Neden bu kadar önemli hayatımızda hiç düşünebiliyormuyuz! !
Bütün dinler toplumlarda önce ahlaki değerleri ve bu değerler yanında olmaz ise olmaz
olan sevgiyi ön plana çıkarıyor.Allah resulünün hayatı,yaşamı sevgi üzerine kurlulu
değilmiydi? “bir kula tebessüm etmek sadaka yerine geçer” sözü ne kadar manidar ve
anlamlı değilmi?
Sevgisizlik ağır bir yüktür ve insan bundan kurtulmak için çok kötü şeyler yapabilir.
Acımak, sevgi değildir. Üstünlük iddiasıdır.
Hoşgörü sevgi değildir, istemediğine katlanmaktır.
Bağımlılık sevgi değildir, gereksinmenin karşılanmasıdır.
Sevgi, değer vermesini bilmektir.
Sevgi, yaşama hakkını kabul etmektir.
Sevgi, varolmaktan kıvaç duymaktır.
Sevgi, birlikte olmaktan sevinç duymaktır.
Sevgi, eşitliğin duyumsanmasıdır.
Sevgi, tüm yapay ayrımların yaşamdan çıkarılmasıdır.
Sevgi, bilinçtir, sevgi insan olmaktır.
Sevgiyi yaşamımızdan kovup, yerine parayı koyarsak eğer;
para için yaşıyoruz,
para için eğitim görüyoruz,
para için meslek ediniyoruz,
para için çalışıyoruz,
para için birbirimizi çiğniyoruz,
para için birbirimizi aldatıyoruz,
para için savaşıyoruz demektir.
Sevgiyi yaşamımızdan kovup, yerine üstün olmayı koyarsak eğer; üstün olmak
için yaşıyoruz,
üstün olmak için yarışıyoruz, üstün olmak için kendimizden başkasının aşağı
olmasına çalışıyoruz demektir.
Sevgiyi yaşamımızdan kovup, nefreti içimize çağırırsak eğer; birbirimizden
nefret ediyoruz,
nefretle yaşıyoruz, nefretle çalışıyoruz, nefretle dövüşüyoruz, nefretle
öldürüyoruz demektir.
Para, üstün olmak ve nefret etmek; yaşamımızı dolduruyorsa eğer, yaşamımız
da savaşlarla,
dünyayı yağmalamakla, birbirimizi boğazlamakla geçer.
Sevginiz olmadıktan sonra, daha çok paranız olsa, daha üstün olsanız, daha
çok toprağınız, eviniz, arabanız, malınız olsa ne olur?
Allah kulunu sevgi ile yarattı ve iki cihan güneşi sevgi ve merhametin sembolu olarak dünyamızı aydınlatmakta iken bizim yaptığımız nedir sizce?
Sevginiz yoksa hiçbir şeyiniz yoktur Sevgisiz bir insanın hem bu dünyası
hem ahireti heba olmuş rabbine uzanan yol kapanmış demektir.
Yunusun dediği gibi”yaradılanı severim yaradandan ötürü” bu söz
hayatın anlamı değilmi sevgili gönül dostları…
Sevgi ışığınız hiç solmasın sevgi ve muhabbetlerimle
13.10.2009 - 13:34
aleykum selam Ali Kakiz hocam..
sizin aranıza olmam beni çok mutlu etti..
sizin gibi güzel insanlar arasında kendimi çok sanslı hişsediyorum..
ve böyle olduğumu de candan inaniyorum.
Mevlam hidayet,sevdiği ve Onu seven kullarına verir..
şükür olsun Rabbim islama gelmemizi nasip eyledi..
fırsat buldukça gelirim inşallah..
dualarınıza aciz kardeşinizden eksik etmeyeceğinizi biliyorum
Mev lam razi olsun cümlemizden..amin.
selam saygılar efendim
13.10.2009 - 10:15
Gülay Öztürk
Sizlere gönül dolusu dua ve selamlarımı sunuyorum aramıza hoş geldiniz.
Antoloji ortamında güzel paylaşımlarınızı yürekten tebrik ederim.
Çok iyi biliyorum ki Siz yaptıklarınızla söyledikleriniz bir ve doğru olan kullardansınız.
Yüzlerce, binlerce Forum ve Sitelerde ki anlamlı çalışmalarınızı biri birinde güzel harika yorumlarınızı okudukça size hayran olmamak elden değil.
Yüce Mevlam sizleri en yüksek derecelerle mükafatlandıracak inşallah....
Bizlerle paylaşacağın nasihatler dolu kalemin ve eserlerin umarım ki Arşa ulaşsın.
Rabbim her şeyi gönlüne göre şekillendirsin. Emeğinizi kutlarım....
Görmiyenlerin görmesi işitmiyenlerin işitmesi dieğiyle, sizler için kaleme aldığım Şiirimi sizlere bir daha takdim etmek istiyorum efendim....
Sultan Bacım
Hayat her dem taze, her dem bahar.
Farkındamısın sonsuza yaklaşıyoruz azar azar.
Nasıl olsa çoğu gitti azı kaldı, Gülay bacım?
Nerde paha biçilmez güzellikler hepsi yalan.
Beklemek boşunaymış, bekler umudu olan.
Sevgi gönülden gönüle sızar, sil göz yaşını bacım?
Bir kuru canımız var, etmiyelim hurda.
Bir nasihat vereyim ne olur, bir dakika dur da.
Ne ahlar fayda eder ne vahlar, karalar bağlama bacım.
Dünya ya gelipde kaderi neşe olan yoktur.
Şükret haline ki, sana yürekten imrenen çoktur.
Bir gün atılacak ecel ağı üstümüze, sultan bacım.
Zalim insan, nankör insan, unutur günahını.
Güzel Rabbim, çevirmez mazlumun ahını.
Bir de ötesi var bunların, gül yüzlü, yürekli bacım.
Başı secdede durur, ne kadarda cana yakın.
Gönülden taşan şu sevgiye, şu imana bakın.
Cennet hatunu olmuşsun ama, bilmezsin bacım.
Hak nerde ben orda, daima susmadım söyledim.
İnan, kim beni övdü ise, hep hep zarar eyledim.
Doğru söz yemin istemez, Firdevs tacı yakışan bacım.
Ali Kılıç Kakiz
12.10.2009 - 16:15
Seni seven, Senin gibi olmalı.
Ve senin gibi sultânım, ALLAH’a kul olmalı.
Namaz, gözünün nuru…
Sen namaz için mihrâba yaklaşınca,
Yüz yirmi dört bin peygamber geçer sağına,
Solunda Ashâb-ı güzîn
Ve saf saf melekler…
Sonra milyonlarca veli
Edeple ardına geçer.
Müminler sıra sıra…
Canlı cansız tüm varlık…
Sen namazdasın
Ve kainat ardında…
Uzanır öpülesi ellerin.
O nurlu ellerin
Rahmân’ın dergâhına uzanır.
İsteyen sensin; veren ALLAH!
İste sen,
“Rabbin sana verecek ve sen hoşnut olacaksın.”
Sen iste ki
ALLAH’a yakarışın yüreklerimizi yaksın
Sen iste ki,
Âlemler sesini sesine katsın;
“Ver, ne olur ALLAH’ım!
Habib’in ne istiyorsa bize de ver ALLAH’ım! ”
AMİN AMİN AMİN
10.10.2009 - 09:40
Mevlam cümlemizden razi olsun kardeşler..zaman çok kıymetli ve bunu çoğumuz anlamayız,düşünmeyız,ölmeyecek gibi kapılıyoruz bu hayatın akısını,çoğu zaman yanımıza geçen büyük gerçek Ölüm görmüyoruz bile..
Görsek de beş dakika sonra unutuyoruz bile..
geriye bakın,yaşadınız yılların hesapını yapın..su gibi geçen yıllar ne izler bıraktı bizlere veya neler öğretti..
eğer bir seyler öğrendisak ne mutlu bizlere..
ama insanlar vardır ki,hayat onlara hiç bir sey öğretmemiş..hayatı yemekten içmekten ibaret olduğunu zannederek refah içinde yaşamayı gayret içindeler…
oysa okuduğum Kur’an’ı Kerim’i hemen-hemen her gün Ayet önüme geliyor..
“Ben insanoğlu mesakat,çile sıkıntı ve musibet dolu bir dünya yoladım..imtihan için,iyilere ve kötülere ayırmak için “buyuruyor Mevlamız.(c.c)
Rabbimiz bizlere verdiği büyük nimetlerden biri de akıl..akılı insan büyük SON düşünerek ahiret için hazırlık yapar..
evliyalar dahi SONU düşünerek endise içinde yaşamişlar,acaba imanla ölebilecem diye…
ama biz sanki Cenneti karantı altında almişiz gibi gayet rahat yaşiyoruz..
ben okuyarak ve Mevlam dan doğruyu göstermesi diye dua ederek islami öğrendim..
yoksa müslümanlar yaşayışlarını baksaydım islamı kabul etmezdim..
müslümanlar Gerçek islamı yaşamiyorlar..yaşayan da çok azdır..
Hazret Ebu Bekir bir duasında “Rabbim bana öyle büyük bir beden verki cehennemin kapısına kapatsın ki bende başkasına yakmasın “diye dua ederdi..
ben böyle demem çünkü cehennemden korkarım,aciz ve zayıfım..
ama “Rabbim bana hayırlı kapılar aç ki,insanlar islami anlatayım,onlara yardım edebileyim,ahiretlerine kazansınlar diye dua ederim hep..
Bildiklerimzi diğer kardeşlerimize anlatmazsak Mevlam bizlere sorumlu tutacak..çünkü bu din teblig dinidir..
bıkmadan,usanmadan anlatacağız..büyük SON gelmeden hazırlıklı olmalarını için elimizde geleni yapacağız..
hep beraber,yardımlaşarak cennetin yolunu bulacağız ve yinede hep beraber Efendimize komsu olacağız inşallah..
gayret bizden,Hidayet Mevlamızdan..
Allah ile kalın dostlar..
08.10.2009 - 21:55
İslam’a girdiğimden beni en çok etkileyen taraf şu oldu..
islam’da hayat yolunda bir mükemmel yaşama biçimi..
insan 24 saatine nasil yaşaması gerektiğini belirliyor..mesela,eşler arasında ki ilişkiler,
anne-baba çocuklar arasındaki davranışlar,yaşlılara hürmet,komsuluk münasebetleri..
evet,islam mükemmek bir dinidir..gerçek islama yaşayanlar ne mutlu..
mü’minler,Rabbimiz bizlere Kuran’da emrediği gibi dinlerini yaşamalıdırlar..
çünkü,diğer insanları etkileyecek en güzel yol,islamı yaşadığımız görmektir..
yaşanan bir müslümanlıktan insanların etkilenmemesi mümkün değildir..
çünkü islam huzur,mutluluk,sevgi dinidir,ve insanlar aradıklarını islam’da mevcud..
islam’ı anlatırken de izleyeceğimiz metod da çok önemli..
her insana ulaşacağımız bir yol olmalı…
“zorlaştırmayınız,sevdirin” buyuruyor yüce önderimiz (s.a.v.)
bu yüzden anlatmamız şefkatle,yumuşak bir dilde olmalı..
fedakarlık yaparak hizmet etmemiz gerekiyor..
eğer,keyfimiz bozulmasın diye,boş verip dinimiz şahip çıkmazsak,
Mevlamız bizlere Rahmet etmez..
islam tarihinde bakılırsa görülür ki,bir çok mü’min insan,Allah yolunda can ve mallarını vermişler…
bizde dinimiz sahip çıkarsak,nü’min gibi yasarsak,iyi örnek olursak,fedakarlık yapıp insanlara islam
dini tebliğ edersak,Mevlam bizlere yar ve yardımcımız olacak..
bizi tüm korkularımızdan emin kılacak..
islam dini değerini bilmeli ve ona göre hayatımızı yaşamalıyız..
birde dini hayata önem vermeden yasayanlar vardır..ot gibi yaşar,ot gibi gider,her iki
dünyada cezasını çeker..
insan tefekkür etmeden,başına gelen her şeyi sabretmeden,rıza göstermeden,belli bir şeyler kazanamaz..
insan,yeryüzünde atılmış bir parça da değildir..
gelir,vazifesini yapar ve gider..
ilk insandan başlamış ve böyle gidecektir kıyamete kadar..
yaratılış gerçeği ve yaşamanın sırrı anlamak için çok tefekkür etmeli,kainata ibret
gözüyle bakmalı,gözyaşı dökmeli seccadelebaşında…
VE GÜNAHLARDAN UZAK DURACAK MÜSLÜMAN! !
Zor şartlar içinde olsa da kendisi korumaya çalışacak,her taraf onu günaha itecek
günah görüntüler olsa da,o direnecek ve kurtulmaya çalışacak..
hataya düştüğü zamanlarda ise,derinden feryat ederek pişmanlık duyup üzüntü çekecek..
Peygamberimiz (s.a.v.) imanlı insanın günahından korku ve endişe duyuşunu
şu misalle ifade ediyor:
“mü’min,günahını başına yıkılacak bir dağ gibi büyük görür..korkusunu hisseder..
münkir ise burnu ucuna sinek gibi basife alır,alıskanlıkla bakar.”
evet sevgili kardeşler,biz mü’min olarak,dinimiz islam yaşamayı,yaşatmayı ve tebliğ etmeyi
gayret içinde olmalıyız..
düştüğümüz günahlardan kurtulmayı,tevbe edip Allah’a sığınmalıyız..
O (c.c.) herşeyi gören ve bilendir..
selam ve dua ile
08.10.2009 - 20:32
Esen rüzgarlarla selam gönderdim Sana Ey Sevgili,
o rüzgarlar ki,kum sahillerini,yalayan deniz köpükleri gibi,
yaladı sıcak gözyaşalarımı...
o rüzgarlar ki,Filistin de bir çocuğun,ahını taşıyordu...
Şehitlerin kokusunu taşıyordu sonra...
Esen rüzgarlarla selam gönderdim Sana Ey Sevgili,
o rüzgarlar ki,Kudüs'te tüm çiçeklerin renkleri karışmıştı rengine...
Yeni doğan bir bebeğın yüzünü
okşamıştı da gelmişti..
Esen rüzgarlarla selam gönderdim Sana Ey Sevgili,
o rüzgarlar ki,gözleri ufka takılı,içinde özlem taşıyan bir yetimin
hüznünü koparmıştı gelmişti......
Karanlık gecede,seccade başında dilden dökülen Salavatları
toplamıştı da gelmişti..
Esen rüzgarlarla selam gönderdim Sana Ey Sevgili,
o rüzgarlar ki,aşk ocağında kavrulan haşretimi aldı yanına..
Kavuşma günü geldiğinde,
Sancağının altına ellerinden içeceğim
bir parça Kevser suyuna,susuzluğumu yükledim ona...
Esen rüzgarlarla selam gönderdim Sana Ey Sevgili,
Derdiğim güllerimi sunuyorum,
ve yüreğimde ki sızıyı...
Sevgimi gönderiyorum birde...
Şefaatini diliyorum,Efendim,Peygamberim...
(sallallahu aleyhi ve sellem)
08.10.2009 - 13:52
selamun aleykum değerli kardeşler.
ben bu siteye daha yeniyim bu yüzden biraz zorlaniyorum.
burda yaziyorum kısa dahi olsa inşallah size ulaşir..
biliyorsunuz aslen alman bir kardeşinizi ben
biraz önce canlı yayında çıktım doğruyu bureya geldim..
3 saat bir sohbetim oldu ve bu bozuk türkçem dahi olsa GERÇEK İSLAMI anlatmaya çalıştim doğustan müslümanlara...
bureya gelince,bir mesaj aldin birinizden..
'biz bu islamdan bir seyi anlamadik senin ne anladin de geldin..' gibi boş laflar yazdı..
ne anladiğim inşallah uzun bir yazi ile size paylaşacağim..
ama bu kardeşime ve onun gibi düşünenlere diyeceğim şudur..
gözlerimiz,Mevlamızın c.c. büyük sanatını görebilmek ve şükretmek içindir..
kalbimizi,içinde Mevlama c.c. ve Onun Rasülüne barındırmak,her türlü kötülükrerden temizleyerek,ve böylece kamil bir müslüman olmak içindir..
bu iki uvzumuz bu niyetle kulanmazsak,o zaman biz yaşayan ölüden farkımız yoktur..
islam dini yaşayan her iki cihanda saadeti kazanmış demek..
Allaha emanet olun
Toplam 145 mesaj bulundu