Gül Sargın Adlı Antoloji.com Üyesinin Hakkınd ...

  • İbrahim Soyalar
    İbrahim Soyalar

    26.02.2015 - 15:25

    VİCDANIMIZA YEDİĞİMİZ DARBE SIZLATIR YÜREĞİMİZİ…
    Sevgili Özgecan… Seni koruyamadık… Senin kanın akmakta hepimizin vicdanında ve ellerinde… Simsiyah bir ortaçağ karanlığındayız bu fail-i meçhul yerde... Suçluyuz Sevgili Kızım... Yok edemedik ne yazık ki azgın ve cahil kafaları… Şiddet, cinsel istismar ve tecavüzle gelen bir ölüm; alın yazısı olmamalı artık kadınlara bu memlekette... Eşimiz, kızımız, anamız, bacımız, arkadaşımıza bu zulüm niye… Ses verin şimdi… Heyyy insancıklar! ... Kalkın ve doğrulun kırık ayaklarınızın üzerinde…

  • Celal Dost
    Celal Dost

    25.12.2014 - 20:36

    Merhaba;
    İyi geceler...saygı ve sevgiler...

  • Mehmet Kutsi
    Mehmet Kutsi

    17.12.2014 - 01:43

    SEVMEK Kişi sevdiğiyle olmak ister! . Sevdiğinin hâliyle hâllenir… Sevgisi kadarıyla, onunla yaşar! . Sevginin ne olduğunu tam olarak bilemediğimiz için, çoğunlukla, “beğeni” ile “sevgi”yi birbirine karıştırırız.. “Beğeni” yanında “sahip olma” arzusuyla açığa çıkar! . Bir nesneden hoşlandığında, beğendiğin şeye sahip olmak ve üzerinde tasarruf edebilmek arzusuyla yaşarsın… Bu tüm mahlukatta çok yaygın bir duygudur! . Kimi, beğendiğini cebine sokar; kimi beğendiğine tasma takıp yanında taşıyarak onunla hava atmak ister; kimi yakalayıp inine sürükler… Her mahlûk yaradılış fıtratına göre, beğendiği üzerinde tasarruf etmek ister. “Sevmek” ise bundan çok farklıdır… Sevince, yanlızca sevdiğin için yaşamak istersin! . Yalnızca yanında olmak, yalnızca onun olmak, yalnızca onun zevk aldığıyla zevk alıp, sevmediğinden kaçmak istersin! Sevdiğin öylesine sarmıştır aklını, fikrini, ruhunu ki, her şey sana, onu hatırlatır; yanında iken bile onun içinde olmak istersin! … Yakınlık bile uzak gelir sana! … Sen kaybolursun, sende; sevdiğin kalır yalnızca, beyninde! .. Onun bakışıyla bakar, onun değerlendirmesiyle değerlendirir, onun diliyle konuşmaya başlarsın! . Gözün ondan başkasını görmez, kulağın ondan başkasını duymaz, elin ondan başkasına uzanmaz olur! . Her an sana sahip olmasını; varlığının, tasarrufunun her an üzerinde olmasını, her an seni kucaklamasını istersin! … Bedensel yakınlık bile, korkunç uzaklık gibi gelir sana; ve onunla tek bir beden, tek bir ruh, tek bir şuur olmayı dilersin! . Sevgi, fıtratın müsait ise, sevdiğinde yok edesiye yakar seni; ve gün gelir kaşında-gözünde, yüzünde-dilinde sevdiğini görürler de, “sen o olmuşun” derler! Beğenen sahip olmak ister… Seven ise sevdiğinde yok olur; feda eder her şeyi sevdiği uğruna! . Bazılarının da sevgi kokusu sürülür üstüne; “aşığım” sanır! . Ama sevdiği uğruna, fedakarlık etmeye gelince sıra, o koku siliniverir üzerinden “kopamama” sabunuyla! . Parasından kopamaz… Mevkiinden kopamaz… Yakınlarından kopamaz… İçinde yaşadığı ortamın güzelliklerinden kopamaz… “Etraf”tan kopamaz! . Derken kusurlar belirmeye başlar sevdiğini sandığının üzerinde… Eksiklikler görmeye başlar başlar, yetersizlikler görmeye başlar… Bunlar önce acıma duygusuna dönüştürür sevgisini; uzaktan acıyarak seyretmeye başlar… Sonra tatlı bir anıya dönüşür, sevgi sandığı duyguları! . Bu tecrübe gösterir ki, onun fıtratında sevgi programı yoktur! .. Beğeniyi, sevgi sanmıştır! .. Uzaklaşma ondan gelmemiş de, karşısındakinden gelmişse, bu defa “nefret”e döner “beğeni”; ondan intikam alma duygusu gelişir içinde; ve vicdanla intikam dalgaları arasında bir o yana bir bu yana sürüklenir durur; terkedilmişliğin, uzaklaşmanın, layık olmadığını yaşamanın sanısı içinde! .. Oysa yanlızca, fıtratında olmayan gerçek sevginin sonuçlarını yaşamaktadır! . Cüzdanı için, güzelliği-yakışıklılığı için, kendisine hoş gelen huyları için, mevkii-koltuğu için, ilmi için beğenmiştir; sevdiğini sanmış; sahip olamayınca da arzusuna erişememenin düş kırıklığı içinde kopmuş; yalnızca çıkarları doğrultusunda yaşamayı tercih etmiştir… Seven ise göze almıştır kopmayı… Dışlanmayı… Paradan-puldan, namdan nişandan, dosttan akrabadan uzak kalmayı… Fıtratından gelir sevgi! . Kulluğu sevmek üzeredir! . Onunla, sevmeyi yaşamak istediği için yaratmıştır onu Yaratan… O yüzden kopar anadan-babadan; dünyadan paradan! Seven, karşılıksız sever! … Beğenen karşılığını ister! . Benim istediğim gibi yaşarsan seni boğarım sahip olduklarıma, der beğenen! .. Onun zaten fıtratında yoktur sevgi, bilmez aşkın ne olduğunu! .. Ne üzere yaratılmışsa, odur tüm meşgalesi… Karınca gibi çalışır; maymun gibi çiftleşir; aslan gibi yavrularına sahip çıkar… Ama pervane gibi sevemez! . Atamaz kendini ateşe! . Sevgi sonunda yanmayı getirir! .. Beğeni ise sonunda kaçmayı! . Beğenen mahlûkat çoğunluğuna göre, “sevgi” delilikten bir türdür! .. Anlamazlar onlar, sevdiği uğruna, etraf ne derse desin deyip,her şarta katlanmayı! Ve “delillik bu” derler… Beğenme bir tür “hobi”dir! … Bazen ömür boyu sürer, bazen bir kaçyıl, bazen bir kaç ay! .. Sevgi bir ömür boyudur! … Bitmez, tükenmez, bazen durulur, bazen coşar ama hiç gerilemez! .

Toplam 3 mesaj bulundu