*- Güngörmüş olmak için illa belli bir yaşa gelmiş olmak gerekmiyor. Güngörmüş olmak demek hayata baktığınız pencerenin ne kadar temiz olduğuyla ve o pencereden neyi görüp algılayarak aktardığınızla ilgili bir durumdur.
Siyah mürekkep gibi, geceden kara sular... Çıt çıkmayan geceyi, yıktı paslı bir mandal! Bataklık dolu gölde, beklerken tüm pusular, Çıktı bir barınaktan, beniz sarısı sandal.
Saz dolu gölün suyu, ince uzun kamışlar... Sararmış benizleri, sularda susamışlar! Hepsinde bir endâm ki, ne güzel uzamışlar, Yardı tüm kamışları, gece yarısı sandal.
Uyanmasın sevgili, ses çıkartmadan suya... Yırtıp yakamozları, bakıp yâr yüzlü aya! Al beni götür sandal, şöyle karşı kıyıya! Sakın ha, sorma bana yolum neresi sandal?
Hiç karıştırma sakın, sorma bana tek suâl. Aman ha! Hışırdama, deme ki nedir bu hâl? Kürekler insin kalksın, gidelim hayâl, meyâl, Gör bana neler etti, kızın birisi sandal...
Belki yâr çıkar gelir, hızlı çek şu küreği! Öyle bir söz etti ki, tuz buz etti yüreği. Geçirdi ya kafama, koskoca yer küreyi, Sessiz söyle; çok mudur yolun gerisi sandal? ..
Müslümanlık nerde bizden geçmiş insanlık bile Alem aldatmaksa maksat aldanan yok nafile Kaç hakiki müslüman gördümse hep makberdedir Müslümanlık bilmem ama galiba göklerdedir
12.09.2009 - 11:28
*- Güngörmüş olmak için illa belli bir yaşa gelmiş olmak gerekmiyor. Güngörmüş olmak demek hayata baktığınız pencerenin ne kadar temiz olduğuyla ve o pencereden neyi görüp algılayarak aktardığınızla ilgili bir durumdur.
12.09.2009 - 06:18
Hayatı sen aldıktan sonra ölmek, şeker gibi tatlı şeydir
Seninle olduktan sonra ölüm, tatlı candan daha tatlıdır
MEVLANA
09.09.2009 - 12:39
Duydum ki Bizi Bırakmaya Azmediyorsun Etme
Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme
Başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun etme
Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı
Hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun etme
Çalma bizi bizden bizi gitme o ellere doğru
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme
Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için
Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun etme
Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun etme
Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etme
Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun etme
Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme
Ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etme
Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun etme
Bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle
Huzurumu bozuyorsun sen mavediyorsun etme
Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun etme
İsyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil
aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun etme
06.09.2009 - 11:07
Al Beni Götür Sandal
Siyah mürekkep gibi, geceden kara sular...
Çıt çıkmayan geceyi, yıktı paslı bir mandal!
Bataklık dolu gölde, beklerken tüm pusular,
Çıktı bir barınaktan, beniz sarısı sandal.
Saz dolu gölün suyu, ince uzun kamışlar...
Sararmış benizleri, sularda susamışlar!
Hepsinde bir endâm ki, ne güzel uzamışlar,
Yardı tüm kamışları, gece yarısı sandal.
Uyanmasın sevgili, ses çıkartmadan suya...
Yırtıp yakamozları, bakıp yâr yüzlü aya!
Al beni götür sandal, şöyle karşı kıyıya!
Sakın ha, sorma bana yolum neresi sandal?
Hiç karıştırma sakın, sorma bana tek suâl.
Aman ha! Hışırdama, deme ki nedir bu hâl?
Kürekler insin kalksın, gidelim hayâl, meyâl,
Gör bana neler etti, kızın birisi sandal...
Belki yâr çıkar gelir, hızlı çek şu küreği!
Öyle bir söz etti ki, tuz buz etti yüreği.
Geçirdi ya kafama, koskoca yer küreyi,
Sessiz söyle; çok mudur yolun gerisi sandal? ..
Ereğli-Akgöl: 2008
Halil Şakir Taşçıoğlu
Toplam 4 mesaj bulundu