Alpaslan Akdağ Adlı Antoloji.com Üyesinin Şa ...

İnsanlık
Ses / siz olun der ...

ses ve sessizlik...
kısa ve yalın deyişler...

ismini ansam okyanus
ne bir sandal gelir
ne de bir gemi


inanarak beklersen her ne var ise
mutlaka gelir...

Ağlarım…
Sesim tar-u mar eder sessizliği

AĞLAMAK DEĞİL
AĞLATANDAN HESAP SORMANIN VAKTİDİR ŞİMDİ...

bir yıldız kanamasıdır bacaklarımdan süzülen
yine de topla bavulunu
ayrılık iki kişilikse de
bir ben olayım üzülen
neremi öptüysen orası hala kor ...

ayrılıklar sevdaya dahildir.
bu mısralarda öyle bir tad veriyor okuyucuya...

iyi şiir yazıyorum
coplandım çünkü
zorla sokulduğum okuldan söküldüm
ecevit kanunları olmasaydı
memur maaşım da olmazdı ya
yani şu yuları dışarda eşeğin kıçına batan
sineğim ben
sinek
daha fazla söze ne gerek

şiir yazmak
zorlu ve çetrefilli bir arayıştır bazen...
ve cevapsız b ...

Şimdi adlarımızı, tenlerimizi, terlerimizi
Ve cümle çifte kavrulmuş sevinçlerimizi gömeceğim
Bir dehliz doğuyor içimde.

Şiir kalesinin soylu duvarları öyle ince ve öyle özenle döşenmelidir ki, tuğlalardan herhangi birinin çekilip alınmasıyla duvarın yıkılması nasıl kaçınılmaz ise, mısralard ...

Bir şairin sevdiklerine verebileceği en güzel armağanı şiiridir. Her kim ki insanlık kalesinin o soylu/kadim duvarlarına bir tuğla koymuş ise, ona önyargılardan arındırılmış bir saygı duymak lazım. Sağlam bir şiiri var eden okurunun ona biçtiği değer ve okurken ondan aldığı edebi haz ile ölçülür. Du ...

ve küfürler, ve siren sesleri ve sis
bir ağaca uzun uzun bakan cılız sokak köpeği
yağmur altında çocukların dövdüğü,
ve ölesiye kederli...

çevirisi güzel kotarılmış başarılı bir şiir...

Bir seste siz verin barişa....

sesimi sesine katmaya geldim ağabey
uzanıp tutuver avuçlarımdan...

ıslak bir bahar çıkarttım
kalbimde tütsülenen
yağız depremlerden

farklı bir teknikle yazılan
kısacık sözcükler ile
daha estetik duruyor mısralarınız...

uyandım
kucağımda bir demet Madımak
döşümün dallarında köz bebekleri...

madımak içremizde yangın
türküler yakılan
ağıtsal bir söylence...

her bıçak ki
sonunda sahibinde keser.
çünkü suyla dönen bakraç
taşlara çarpınca anlar:
herkesin içinde eksik bir yusuf vardır
çünkü, su ve ateş, kuyu ve dağ birdir:

şair şiire su vermiş ve onu çelikleştirek
gelin ulan, ben burdayım diye narasını atmıştır...

Allah rahmet eylesin, ruhu şad olsun...
sizlere sabır ve dayanma gücü versin.

şimdilerde...
eşgalsiz aşkımın yasını tutuyorum,
kimliksiz,yersiz,yurtsuz,soluksuz...

yasını tuttuğun aşk olsun ey şair...
ölümler
kıyımlar
talanlar olmasın yeter ki...

ey sabahına uzak düşüp meydanda sıra bekleyen
çok yer dolandım sonunda yanına düştüm
sokaklara vardırmadım gözlerimi ama gördüm:
şehirde herkes tebdil, erkekler yalan
orada herkes tacir arzusunda ...

değerli hemşehrime;
güne düşen ve buzul katresinden bir şelale etkisi yaratan
bu enfes ...

“Zamansız sözden, görmeyen gözden uzak dur”
“Başkasına değil, inancına, sözüne, yaşamına selam dur”

aklımıza ve kulağımıza küpe yapıyoruz bu değerli sözleri...

burdayım: cevabın soruyu incittiği yerde.
geceye mürekkep bir aynaya sürçüyor
ismim, kibirsiz taylar dolaşıyor kanımda.
eğri söze susar oldum nasılsa, nasılsa kanserli
dilim. fikrim fiilini çekiyor, ne inkâr be küfür,
vakti geçmiş sefilim.. inandım ki ben, her
kandile gizli yanmış fitili ...

Toprakla suğula havamız birdi
İnsanlık uğruna davamız birdi
Bu nasıl öfkeydi bu nasıl kindi
Diri diri yakılanlar bizleriz ...

öldürmekle düşmanını kökünden kurutacağını/halledeceğini zannedenlere kapak yapalım bu güzelim şiiri...

istanbul üzerine yazılmış en güzel şiir, vedat türkali'nin şiiridir.nedense aklıma ilkin bu anekdot düştü...

ayrıca;
Eminönü’nde balık ekmek tam bize göredir...
Ortaköy’de kumpir ve Pierre Loti’ de çay keyfine uzağız.
kast sistemi bu olsa gerek...

Birleştirelim sesimizi,
Barışa,birlikte diyelim MERHABA.....

yürekli bir ozan, daha başka nasıl dillendirsin ki
kendini ve sesini
bunca anlamlı mısradan sonra...

ömrümün yarısı kuyruklarda geçti
yarısı seni beklemekle...

diyebilir miyim bu şiir için
şiir ola...

Dicle bir başka coşardı yatağında
belki göle bakan bol camlı bahçesinde havuzu olan bir evimiz yoktu;
ama bunları geride bırakan yürek dolu sıcak bir muhabbetimiz vardı

o topraklar kadim kokusunu taşır uygarlıkların ve gün görmemiş çocuklar büyütür esmer koynunda...
amed, yurdum benim...

Halepçe’de utanç sayfası oldu insanlık ve öldü
Habersiz yakalanmıştı çocuklar kundakta
Analar tandır başında dumanlı kaldı
Ve hawar çığlıklarında yetim bırakıldı bir halk

hawar dılemin, hawar...

Ama
Düşün
Bütün bahçelerde tomurcuklanırken
Nedendir bu gül hasadı

Şiir kalesinin soylu duvarları öyle ince ve öyle özenle döşenmeli ki , tuğlalardan birinin çekilip alınmasıyla duvarın yıkılması nasıl kaçınılmaz ise, mısralardan birinin, şiirin ortasından çekilip alınması ile de şiir öylec ...