Deniz Bulut Adlı Antoloji.com Üyesinin Hakkın ...

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    29.09.2013 - 20:20

    Senin için hangisiyim? ?
    1) Aşkım
    2) Sevgilim
    3) Herşeyim
    4) Kankam...
    5) Can dostum
    6) sevdigim biri
    7) sıradan biri
    8) Aşık oldugum biri
    9) Çıkmak istediğim biri
    10) Tek gerçegim
    11) olmassa olmazım
    12) Gıcık
    13) Cadı
    14) Başımın tatlı belası
    15) Yakışıklı
    16) Tatlı
    17) Şeker

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    15.09.2013 - 18:43

    Çağır beni
    Çağır da, içimde biriktirdiğim,
    Bütün yalnızlıklarım, yok olsun.
    Çağır beni
    Çağır da, içimde devleşen,
    Kimsesizliğim tükensin.
    Çağır beni
    Çağır da, yalnızlığın,
    Üzerime yüklediği,
    Bu sessizlik, bozulsun.
    Ey sevgili
    Bak buradayım,
    Karanlığın tam ortasında.
    Çağır beni
    Çağır da, gözlerin güneşim olsun,
    Bu karanlık bitsin
    ****************
    çağır beni
    tükenmez sevdanın tılsımına
    gözlerinde erimeye hazır bu gözleri
    sersin teninin bana alışmış yanına
    çağır beni
    çağırda sana doyayım
    soluğunda soluk dudağında yanayım
    bak sensizliğimi hayalinle süslüyorum
    ey sevgii
    bende taşan seni çok özlüyorum...

    N.Ö.

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    14.09.2013 - 21:33

    Gel, kendini bırak kollarıma
    Yaşatayım sana, hiç yaşamadıklarını
    Yaşatayım sana, hiç keşfedilmemişleri
    Öptüğüm her noktada bahar doğacak yüreğine.
    Islak sıcak nefesimle
    Tenimin kokusu sinecek öptüğüm her karene...

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    14.09.2013 - 18:24

    Gök Kuşağı

    gidiyorum
    suskunluğunun mührünü bozamadan
    yüklediğim anlamları nasıl taşıdığını bilemeden
    sonsuzluğu en derinlere mahkum ederek yüreğimde
    gidiyorum
    ne gül kırmızı ne ben beyaz
    bilemeden gidiyorum
    bir sözün yeterken
    dur ya da bekle
    öylesi severken
    'en leylim' günde gidesim tuttu
    bir şey söyle
    ya da sus
    adımız sonsuz

    saatlerce aradığım kibriti çantamda
    sol elimde unutarak
    sol yanında 'mıh gibi çakılı'yken
    biliyorum

    unutmak için değil
    kurtuluş için
    umut için
    özgürlük aşkına
    gidiyorum

    giderken dünyanın öteki ucuna mülteci ağıtlarım
    avutur mu başkası onun da mecnun olur mu adı
    ya leyla o beyaz kalır mı ki

    aşk neydi ki zaten
    sonsuz suskunluk mu yoksa hayal mi
    kölelik mi acıdan ziyade huzurdan uzak
    almadım mı sanırsın payıma düşeni
    gülüşünü aldım gidiyorum

    üstü kalsın

    'göğe bakalım'
    gök kuşağında buluşalım

    Sebahat Turşucu

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    13.09.2013 - 07:37

    Bazen seni düşünüyorum.Hayallerime bile çok yakışıyorsun. Kim bilir yanıma ne kadar yakışacaksın. Hayal kurmak güzel de gerçekleşmeyecek olması çok koyuyor bana. Üzülüyorum, ağlıyorum. Hele geceleri uyuyamıyorum sensiz. Mesela sen gelsen, sana sarılsam kokunu içime çeksem her şey geçicek gibi. Çok özledim seni.. Gel beraber uyuyalım, beraber uyanalım. Dizlerim de uyu saçlarınla oynayayım. Kokularımız birbirine karışsın mesela. Sen ben kok, ben sen kokayım. Ne bileyim kıyafetlerime falan karış. Kıskan beni. Sahiplen. Sen benim kadınımsın de. Benimsin, bana aitsin de. Ama yeter ki gel. Bak yapacak o kadar şey var ki.. Sen olmadan olmuyor. Gel de bu şehir nefretim olmaktan çıksın, gel de nefes alayım artık.
    Hep yanım da ol.
    Hep benimle ol.
    Hep ' benim ' ol..

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    12.09.2013 - 07:50

    çirkindiler
    korkaktılar
    yarınsızdılar
    geldiler itilerek
    girdiler irkilerek
    kararttılar gecemizi
    Isırdılar karanlıkta
    kanattılar türkümüzü
    kırdılar çiçekli dallarımızı
    tükürdüler içine ekmeğimizin
    ağrıttılar ağrımızı
    ağrıttılar vatan vatan
    ağrıttılar dünya dünya
    ve çekip gittiler
    kanlı izler bırakarak
    göğümüzün merdivenlerinde
    yoktu yarınları onların
    çünkü onlar
    suç taşıyan sandık gibi
    karanlıktılar
    Hasan Hüseyin Korkmazgil

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    07.09.2013 - 12:12

    SAVAŞA HAYIR! (06.09.2013 Nevzat ÇELİK - SAVAŞ- yazısından alıntıdır)
    SAVAŞ!

    Savaş, akıl ve vicdan tutulması demektir!
    Savaş, milliyetçi, dinci, ırkçı, mezhepçi, cinsiyetçi duyguların öne çıkması, evrensel insan haklarının tamamının ortadan kalkması demektir!
    Savaş, öldürerek öldürme, ölerek ölme duygusunun bütün benliği kaplayarak kendinden ve ötekinden vazgeçmek demektir!
    Savaş, açlık, yoksulluk, acı, keder, hüzün, korku, ateş ve karanlık demektir.
    Savaş haksızlığa uğramak ve ötekine haksızlık yapmak demektir!
    Savaş iyicil duyguların yok olması, bencilliğin hüküm sürmesi demektir!
    Savaş, kardeşinin, sevgilinin, eşinin, çocuğunun, annenin tecavüze uğraması demektir!
    Savaş hiç tanımadığın birine düşman olmak, ona kin, öfke, nefret duymak, eziyet ve işkence yapmak ve onu öldürmek demektir!
    Savaş bütün farklıların, zenginliklerin, çeşitliliğin ortadan kaldırılarak tek tipleştirilmek demektir.
    Savaş, elde eskiyen stokların tüketilmesi, yeni silahların insanların ve kentlerin üzerinde denenmesi demektir!
    Savaş, egemen güçlerin bölgesel çıkarlarının korunması ya da yeni pozisyonlarına uygun hale getirilmesi demektir!
    Savaş, iktidarı elinde tutanların, yandaşlarının korkunç derecede zenginleşmesi demektir!
    Savaş, kentlerin, tarihsel yapıların yıkılması, ormanların yakılması, doğanın ve doğadaki bütün canlıların yok edilmesi demektir!
    Savaş, geride sadece yıkılmış, yanmakta olan bir ülke, tarifsiz acılarıyla yaşamaya mahkum ruhsal ve bedensel olarak sakatlanmış bir sürü insan bırakmak demektir!
    O yüzden, savaş isteyen her kişi, kurum, parti ve örgüte karşı, şekli şemali ve dili ne olursa olsun, ısrarla, her yerde, her koşulda haykırmalıyız:
    SAVAŞA HAYIR!

    Nevzat Çelik
    06.09.2013

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    06.09.2013 - 14:39

    Biliyorum, kolay değil yaşamak,
    Gönül verip türkü söylemek yar üstüne;
    Yıldız ışığında dolaşıp geceleri,
    Gündüzleri gün ışığında ısınmak;
    Şöyle bir fırsat bulup yarım gün,
    Yan gelebilmek Çamlıca tepesine…
    -Bin türlü mavi akar Boğaz’dan-
    Her şeyi unutabilmek maviler içinde.
    Biliyorum, kolay değil yaşamak;
    Ama işte
    Bir ölünün hala yatağı sıcak,
    Birinin saati işliyor kolunda.
    Yaşamak kolay değil ya kardeşler,
    Ölmek de değil;
    Kolay değil bu dünyadan ayrılmak.

    Orhan Veli KANIK

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    04.09.2013 - 16:44

    garson masa iyi manzarayı değiştir
    sırası mı mehtabın yıldız yağmurunun
    bu gece yalnızım onlar gelmeyecek
    sapa bir yerindeyim umutsuzluğumun
    hava soğuk olmalı ağaçlar bütün duman
    eğer bulabilirsen ölü bir kar getir
    beyazlığı kalın bir su gibi uzayan
    bu gece yalnızım onlar gelmeyecek
    batan bu köhne şilebde ne işleri var

    çünkü battım kasa boş ne para ne çek
    çünkü bütün telefonlar ısrarla alacaklı
    bu gece yalnızım onlar gelmeyecek
    hani o sarışın kirpikleri saçaklı
    yanağını viski bardağıyla serinleten
    sonra nilay hani kafayı buldu mu ağlar
    cam yeşili yasemin cıgara dumanı nursen
    batan bu köhne şilebde ne işleri var

    garson masa iyi manzarayı değiştir
    büyük şimşek çakmalı gök gürültüsü filan
    şöyle dalları kıran şakırtılı bir yağmur
    köpek havlamaları bulut karanlığından
    zehir bulabilir misin çabucak öldürecek
    artık arsenik mi olur siyanür mü olur
    hangisi olursa olsun hepsi işime yarar
    yoksa bir tabanca bul bir avuç mermi getir
    bu gece yalnızım onlar gelmeyecek
    batan bu köhne şilebde ne işleri var

    ATTİLA İLHAN

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    04.09.2013 - 09:35

    size,
    nasılsın diyerek başlayan telefonlarınıza
    (garip, tuhaf aslında)
    beyaz bembeyaz tabiatımla
    'iyiyim' diyorum.
    yani aslında korkuyorum
    bütün bunlar kıyamet
    bütün bunlar cinnet
    bütün bunlar cinayet demeye
    bir daha düzeltilemeyecek sözler
    söylemeye korkuyorum.

    telefonla birlikte ışığı da kapatıp
    bol şanslar deyişiniz, şanslar deyişiniz, deyişiniz
    çınlarken içimde,
    bunun beni ne kadar kırdığından
    hiç bahsetmedim.
    bahsetmediğim çok şey var daha
    yaz çiçekleri, cam çiçekleri ölüyor
    akşamın altını, gümüşe dönüyor
    bunlar da önemli elbette
    en az,
    bana ihaneti öğrettiğiniz
    bana kanatlarımı bıraktırdığınız kadar.

    Birhan Keskin

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    01.09.2013 - 12:20

    Bir eylüldü başlayan içimde
    Ağaçlar dökmüştü yapraklarını
    Çimenler sararmıştı
    Rengi solmuştu tüm çiçeklerin
    Gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı
    Katar gidiyordu kuşlar uzaklara
    Deli deli esiyordu rüzgar
    Dağılmıştı yazdan kalan ne varsa
    Yaşanmamış bir mevsim gibiydi bahar
    üMİT yAŞAR.

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    01.09.2013 - 09:45

    Barış

    Çocuğun gördüğü düştür barış.
    Ananın gördüğü düştür barış.
    Ağaçlar altında söylenen sevda sözleridir barış.

    Akşam alacasında, gözlerinde ferah bir gülümseyişle döner ya baba
    elinde yemiş dolu bir sepet;
    ve serinlesin diye su, pencere önüne konmuş toprak bir testi gibi
    ter damlalarıyla alnında...
    barış budur işte.

    Evrenin yüzündeki yara izleri kapandığı zaman,
    ağaçlar dikildiğinde top mermilerinin açtığı çukurlara,
    yangının eritip tükettiği yüreklerde
    ilk tomurcukları belirdiği zaman umudun,
    ölüler rahatça uyuyabildiklerinde, kaygı duymaksızın artık,
    boşa akmadığını bilerek kanlarının,
    barış budur işte.

    Barış sıcak yemeklerden tüten kokudur akşamda
    yüreği korkuyla ürpertmediğinde sokaktaki ani fren sesi
    ve çalınan kapı, arkadaşlar demek olduğunda sadece.
    Barış, açılan bir pencerden, ne zaman olursa olsun
    gökyüzünün dolmasıdır içeriye.

    Bir tas sıcak süttür barış ve uyanan bir çocuğun gözlerinin önüne tutulan kitaptır.
    Başaklar uzanıp, 'ışık! ışık! ' diye fısıldarken birbirlerine!
    Işık taşarken ufkun yalağından.
    Barış budur işte.
    Kitaplık yapıldığı zaman hapishaneler
    geceleyin kapı kapı dolaştığı zaman bir türkü
    ve dolunay, taptaze yüzünü gösterdiği zaman bir bulutun arkasından
    cumartesi akşamı berberden pırıl pırıl çıkan bir işçi gibi;
    barış budur işte.

    Geçen her gün yitirilmiş bir gün değil de
    bir kök olduğu zaman
    gecede sevincin yapraklarını canlandırmaya.
    Geçen her gün kazanılmış bir gün olduğu zaman
    dürüst bir insanın deliksiz uykusunun ardısıra.
    Ve sonunda hissettiğimiz zaman yeniden
    zamanın tüm köşe bucağındaki acıları kovmak için
    ışıktan çizmelerini çektiğini güneşin.
    Barış budur işte.

    Barış ışın demetleridir yaz tarlalarında,
    iyilik alfabesidir o, dizelerinde şafağın.
    Herkesin 'kardeşim' demesidir birbirine, 'yarın yeni bir dünya kuracağız' demesidir;
    ve kurmamızdır bu dünyayı türkülerle.
    Barış budur işte.

    Ölüm çok az yer tuttuğu gün yüreklerde,
    mutluluğu gösterdiğinde güven dolu parmağı yolların,
    şair ve proleter eşitlikle çekebildiği gün içlerine
    büyük karanfilini alacakaranlığın...
    barış budur işte.

    Barış sımsıkı kenetlenmiş elleridir insanların
    sıcacık bir ekmektir o, masası üstünde dünyanın.
    Barış, bir annenin gülümseyişinden başka bir şey değildir.

    Ve toprakta derin izler açan sabanların
    tek bir sözcüktür yazdıkları:
    Barış.
    Ve bir tren ilerler geleceğe doğru
    kayarak benim dizelerimin rayları üzerinden
    buğdayla ve güllerle yüklü bir tren.
    Bu tren barıştır işte.

    Kardeşler, barış içinde ancak
    derin derin soluk alır evren.
    Tüm evren,
    taşıyarak tüm düşlerini.
    Kardeşler, uzatın ellerinizi.
    Barış budur işte.



    Yannis Ritsos

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    01.09.2013 - 07:17

    'İnsan yüreğini evrende güneşe dönüştüren/güneşe insan yüreğinde yuva kurduran/şeydir barış.'

    Nedir Barış/Nikiforos Vrettakos

    Bir görünmez uçurum var
    dünyayla aramızda.
    Çok şey var ilgimizi çekmeyen.
    İncelemediniz, görmediniz, duymadınız
    çevrenizi gereği kadar. Ermez aklınız,
    ne diye boyuna açıp kapatırım pencereyi,
    ne diye söylerim boyuna tek bir sözcük:
    “Barış! ”

    Evet, barıştır yaşama can veren,
    can katan yaşama,
    Savaşın egemen olmadığı zamanlardaki barıştan
    daha derin anlamlı bir şeydir barış.

    İnsan yüreğini evrende güneşe dönüştüren,
    güneşe insan yüreğinde yuva kurduran
    şeydir barış.

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    28.08.2013 - 19:53

    Zulmün her türlüsü
    Kötü kardeşler
    Hiçbiri
    İnsana göre değil
    Ağaç dikmek sabahları uyanmak iyi
    İyi hayvanlara bakmak çiçekleri sulamak
    Rahatsalar uyuyan insanların soluğunu dinlemek iyi
    İyi hürlüğü düşünmek
    Yaşamak onun için
    Bütün gün çalışmak onun için iyi
    Bütün çocukların uyuyuşu uyanışı iyi
    Zulmün her türlüsü kötü.

    İlhan Berk

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    28.08.2013 - 13:30

    zaman bana dedi ki
    bir gün çıkıp gelmeyecek barış
    çalmayacak kapınızı
    ama bir gün çıkıp gelecek savaş
    kıracak kapınızı
    dolu olacak her iki eli
    sağında ölüm
    solunda ölüm
    böyle dedi bana zaman
    bir gün çıkıp gelmeyecek barış
    siz onu aramadan
    dolu olsun her iki eliniz
    sağınızda çocuk
    solunuzda çocuk

    çetin akyıl

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    28.08.2013 - 08:27

    Göre_

    Gözlerimiz birbirine göre
    Ellerimiz, dudaklarımız
    Ve aşk bize göredir

    Gece tam aşka göre
    Rüzgâr geceye göre
    Ve yağmur rüzgara göredir

    Öpüşlerimiz yağmura göre
    Odamız öpüşlerimize göre
    Ve dünya odamıza göredir

    Ve biz dünyaya göreyiz...

    Ataol Behramoğlu.

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    24.08.2013 - 21:19

    GİT
    Pişmiş alnım, devrimleşmiş sakallarımla
    Dipsiz iki çukurla,
    Yazdığım satırlar, geri çevirirken beni
    Sırdaşda olurlar aynı vakit.
    Ne gariptir yazmak şu satırları bile.
    Anlayan anlamaz, bekleme, git!
    Pişmiş alınların içindeki çiğ beyin
    Ve daha pembeleşmemiş yüreklere inat.
    Aldırma prangalar mış gibi.
    Koş ve düş kalk, yaralan.
    Aldırma kaç git.
    Gittiğin vakit,
    Dipsiz iki çukur sel olmuş
    Seller göl olmuş kimin umurunda.
    Sen akan su ol
    Yine git.
    Onur Metin 24.08.2013 16:30

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    24.08.2013 - 14:32

    Senin bana gelişin günler içinde
    Bir su serinliğidir olsa olsa
    İnce kırılışlarla güneşin altın kanatlarından
    Ağustos topraklarına dökülen
    İçtikçe susuzluğumu artırır gülüşün..

    Şükrü Erbaş

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    23.08.2013 - 10:17

    Hoş geldin!
    Kesilmiş bir kol gibi
    omuz başımızdaydı boşluğun...
    Hoş geldin!
    Ayrılık uzun sürdü.
    Özledik.
    Gözledik...
    Hoş geldin!
    Biz
    bıraktığın gibiyiz.
    Ustalaştık biraz daha
    taşı kırmakta,
    dostu düşmandan ayırmakta...
    Hoş geldin.
    Yerin hazır.
    Hoş geldin.
    Dinleyip diyecek çok.
    Fakat uzun söze vaktimiz yok.
    YÜRÜYELİM.....

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    22.08.2013 - 21:40

    Yoksulluk..
    Ne fark eder ki, Türkçe olmuş, Zazaca olmuş, Lazca olmuş..
    Ne fark eder ki, İstanbul olmuş, Bartın olmuş, Trabzon olmuş.
    Hangi dilde, hangi ırk da çocuklar farklı gülmüş ki, nasıl ki farklı değilse göz yaşları..
    Yoksulluğun resmi her yerde aynı sonuç da.. Ne yıllar, nede yerler değiştiremiyor..

    İsmail Şimsek

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    22.08.2013 - 08:40

    HER SABAH SENİNLE BAŞLAR!

    Önce gözlerin girer odamdan içeri
    Sonra ellerin, saçların dudakların
    Bir bir hatırlarım
    Her sabah senin olan ne varsa
    Yüzüm aydınlanır
    Şarkılar söylemek gelir içimden
    Yakında bir kuş öter
    Uzaklarda bir tren sesi
    Sonra kornalar, çocuk ağlamaları
    Vapur düdükleri
    Sesler bir uğultu halinde yükselir büyük şehirlerden
    Ve alışılmış bir yaşamaktır çöker omuzlarıma
    Sarar benliğimi birden
    Büyük, devamlı dalgalar halinde duygularım
    Her sabah seninle başlar
    Ve ben her sabah
    Ta içimde bir ağrı gibi yokluğunu duyarım

    Her sabah
    Rezil insanlar bekler her köşebaşında beni
    Yüzleri, yürekleri kadar kirlidir
    Biri gider, biri gelir
    Biri gider, biri gelir
    Yakamda duygusuz iğrenç elleri
    Ve soğuk gözbebekleri gözlerimde
    O alışılmış yaşamak ki her sabah
    İğreti bir elbise gibi durur üzerimde
    Bir isyandır sarar içimi
    Her şeyi üzerimden çıkarıp atasım gelir
    Fakat insanlar, insanlar bırakmaz beni
    Biri gider, biri gelir

    Hep aynı ses, aynı şarkı
    Aynı sağır gökyüzü
    Dilsiz bir deniz
    Kör bir düzen
    Hep aynı kör döğüşü
    Yalancı yüzler, aptalca bakışlar
    O iki yüzlü selamlar
    Hep aynı tempoda geçen manasız bir gün
    Hep o değişmeyen puslu ikindi üstleri
    Ve hep aynı yorgun, zoraki akşamlar
    Ya o geceler satılmış, utanç dolu
    Büyük avizelerin aydınlattığı sefil yüzlerimiz
    Renkli kumaşlar, altın kol düğmeleri
    Kristal kadehlerde kral içkiler
    O hesaplı dostluklar
    Satın alınmış sevgiler

    Ben alışılmış şeyleri sevmem, bilirsin
    Yaşamaksa dilediğim gibi yaşamalıyım
    Sevmekse gönlümce sevmeliyim
    Kendi ellerimle yazmalıyım alın yazımı
    Ölmekse istediğim anda ölmeliyim
    ve yaşıyorsam
    Her şey bambaşka olmalı seninle
    Alışılmış şeylerden öte
    Yalanlardan, düzenlerden uzak
    Yeter, yeter artık
    Dönmesin o eski plak
    Her şey gölümüzce olsun
    Bulsun
    Dilediği zaman ellerim ellerini
    Paylaşalım seninle bütün geceleri
    Sabahları, akşam üzerlerini
    Görülmemişi görelim, tadılmamışı tadalım
    Şarkılar söyleyelim kimsenin bilmediği
    Yüzüm her zaman aydınlık olsun aydınlığında
    Her zaman sevgiyle gülsün gözlerimin içi
    Yeter artık, yeter
    Kırılsın o çemberler
    Sarsın her yanımızı bir yaşama sevinci
    Ayrılıklar, kederler, gözyaşları bitsin
    Bütün bir ömür boyunca
    Seninle başlayan sabahlarım
    Seninle sürüp gitsin.
    Her Sabah Seninle Başlar.

    Ümit Yaşar Oğuzcan

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    21.08.2013 - 20:35

    HÜRRİYET SEVDASINA

    Hiçbir şey söyleme anne
    Hayırsızım dizlerine
    Başımı okşayan ellerine
    Senden çok uzaklarda büyüdüm
    Ama heybemde eksilmedi kokun
    Ellerim dizlerim nasırlaştı
    Kar boran fırtınalar, aşımdı
    Patika yollarda yoktu asfalt kokusu
    Dünya bir bütün değil anne
    Dünya haritalara bölündü


    Duygusal bir eşkıya sakalım uzadı
    Ellerim türkülü sazlara yüreğim şiire uzandı
    Senin geleceğin yarınlarındım anne
    Yarınlar bize büyümedi

    Hiç bir şey söyleme anne
    Hayat senin söylediğin gibi büyütmedi
    Sancılı yanlarımızla kıvrandık anne
    Bağlarımız yeşildi bahçelerimiz doğurgan
    Aydınlıktı ufkumuz sınıfları dolduran
    Hürriyet güneşiyle alanlarda haykıran
    Zindanlara atıldık karanlıklar içinde


    Hiçbir şey söyleme anne
    Dudağında kalsın sessiz sevmelerin
    Belli ki yakın urganlarla sevişmelerim
    Çiçeklere söyle sevinmesin, hiç biri gelin değil
    Hayırsızım dizlerine
    Başımı okşayan ellerine
    Ellerin boş kalacak bu sabah anne
    Hürriyet sevdasına

    SOKAK ŞAİRİ

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    21.08.2013 - 11:27

    Acıyı tatlıya çevirmek deyince Buyuk ozan Hasan Hüseyin Korkmazgil' in güzel şiiriyle karşılayayım sizi :)

    bak su bebelerin güzelligine
    kasi destan
    gözü destan
    elleri kan içinde

    kor olasin demiyorum
    kor olma da
    gör beni

    damda birlikte yatmisiz
    öküzü hosça tutmusuz
    koyun degil su daglarda
    sanki kendimizi gütmüsüz
    hor baktik mi karincaya
    kirdik mi kanadini serçenin
    vurduk karacanin yavrulusunu
    ya nasil kiyariz insana

    sen olmazsan öldürmek ne
    çürümek ne zindanlarda
    özlem ne ayrilik ne
    yokluk ne yoksulluk ne
    ilenmek ne dilenmek ne
    ilenmek ne dilenmek ne
    issiz güçsüz dolanmak ne
    gün gün ile barismali
    kardes kardes durusmali
    koklasmali söylesmeli
    korka korka yasamak ne

    kahrolasin demiyorum
    kahrolma da
    gör beni

    kanadik toprak olduk
    çekildik bayrak olduk
    döküldük yaprak olduk
    geldik bugüne

    ekmegi bol eyledik
    aciyi bal eyledik
    sirati yol eyledik
    geldik bugüne

    ekilir ekin geliriz
    ezilir un geliriz
    bir gider bin geliriz
    beni vurmak kurtulus mu

    kor olasin demiyorum
    kor olma da
    gör beni

    Hasan Hüseyin Korkmazgil

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    21.08.2013 - 08:32

    Kapattın gözlerini sevgilim,
    Derince bir uykuya daldın,
    Yıldızlar gördüler bizi,
    Söndü parlayışı mutluluğun,
    Karanlık bir ağustos akşamında.

    Sor bizi yayıldığımız çimenlere,
    Yürüdüğümüz yollara sor,
    Bulutlara sor bizi sevgilim,
    Yağmur gibi damla damla,
    Akıyor gözyaşlarımız.

    Ellerim boş kaldı sevgilim,
    Sonsuzluğa açılmış gidiyorum,
    Düşündün mü nasıl yaşarım sensiz,
    Sen gidersen nasıl yaşarım sevgilim?

    Aylar geçti seninle,
    Belki hayalinle,belki resminle,
    Yine geçecek sevgilim,
    Unutma sen bugün gitsende,
    Sen hep benimsin,benim sevgilim….

Toplam 1172 mesaj bulundu