Deniz Bulut Adlı Antoloji.com Üyesinin Hakkın ...

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    31.05.2011 - 15:21

    Küçücük ürkek yüreğim içinde bir sevgi bir umut....
    Diz çöktü önünde...
    Sözü yok.... Sesi hiç yok....
    Ama öylesine asi, öylesine isyankar....
    Feryat ediyor usulca yüreğine...
    ......
    Dön, dönde bir ardıma bir bak...
    Gör..
    Gör yıllardır hayat yolunda öreselenmiş ve bezgin yüreğimi....
    şimdi o sevgi senin yüreğinde...
    Yüreğim ellerinde.... Seninle ve sevginle....

    Al içine... Al, dokun ve hisset....
    Hisset sana olan hayranlığı...
    Hisset sana olan bakışları görmesende...
    Kim derdi ki bu şuursuz bekleyiş bir gün son bulacak....
    Bu ürkek küçücük yüreğim sözlerinde hayat bulacak..

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    31.05.2011 - 13:43

    Şerefle Bitirilmesi gereken en ağır görev 'HAYATTIR' Bu nedenle;
    Bir lokma ekmek için şerefini ayaklar altına almaya,
    Bir zamanlık mevkii için ayak öpmeye,
    Günlük menfaatin için faziletini karartmaya 'DEĞMEZ'
    Ne çok fazla akıllı ol, ne de çok fazla çılgın...
    Ne kendini çok fazla beğen, ne de çok fazla çekingen ol...
    Ne çok fazla onurlu ol, ne de çok fazla mütevazi...
    Ne çok fazla konuş, ne de çok fazla suskun...
    Ne çok fazla sert ol, ne de çok fazla yumuşak...
    Eğer çok fazla akıllı olursan, insanlar senden çok fazla şey bekler...
    Eğer çok fazla çılgın olursan, her zaman aldatılırsın...
    Eğer çok fazla konuşursan, kimse sana aldırmaz...
    Eğer çok fazla susarsan kimse seni saymaz...
    Eğer çok sert olursan, kırılırsın...
    Eğer çok yumuşak olursan ezilirsin...

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    29.05.2011 - 11:51

    KADIN VE BİLGİSAYAR
    1.İkisi de devamlı sorun çıkartır ve sorunu halletmeniz saatlerinizi hatta bazen günlerinizi alır.
    2.İkisi de elektrik almak ister.
    3.İkisi de hiçbir şey yapmıyormus gibi gözükse de arka planda kullanıcıdan habersiz bir çok iş yürütürler.
    4.Ne kadar çok paranız varsa o kadar iyi 'donanım'lısına sahip olursunuz.
    5.İkisinin de durup dururken niye bozulduğunu anlamazsınız
    5.İkiside alışkanlık yaratır..
    6.Verim almak için ikisine de nazik davranmak gerekir
    7.Ne kadar iyisini alırsaniz alın, 2-3 sene sonra daha iyisi çıkacağından değiştirmeniz gerekir.
    8.İkisi de erkekler için olmazsa olmazdır.
    9.İkisini de ne kadar iyi kullanırsanız kullanın saç baş yoldurtan cinslerdir.
    10.Parmaklarınızı doğru kullandığınızda her ikisinden de güzel tepkiler alırsınız
    11.İkisi de zaman zaman error verebilir
    12.İkisi de hassastır,sağı solu pek belli değildir.
    13.İkisi de bozulduğunda dediğiniz hiçbirşeyi yapmazlar.
    14.İkisinin de bellekleri inanılmaz güçlüdür. Dolayısıyla dikkat etmek gerekir.

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    27.05.2011 - 20:38

    Bir gurup arıyla sineği bir şişeye koyuyorlar. Şişenin taban tarafını ışığa doğru, açık olan ağız kısmını da karanlığa doğru yerleştiriyorlar.
    Arıların hepsi ışık olan tarafa doğru üşüşüyorlar. Ama şişenin tabanı cam ve
    onların da yabancısı olduğu bir madde olduğundan çıkmayı
    başaramıyorlar. Bu arada sinekler, şişenin ağzına doluşuyorlar ve karanlıkta dışarı çıkıp kayboluyorlar. Ağzı açık olan şişeden karanlık tarafa doğru tek bir arı bile gelmiyor.
    Camın önünde ışığa doğru çabalarına devam ediyorlar. İnsanın aklına hemen arıların akılsızca davrandıkları geliyor.
    Ancak biraz derinlemesine düşününce, karşımıza dikilen gerçek çok daha farklı.
    Çok basit gibi gelen bu deney beni oldukça düşündürdü.
    Arıların ne kadar akıllı yaratıklar olduğunu hepimiz biliyoruz, sinekler ise malum.
    Arılardan korkarız bizi sokarlar diye ama sineklerden midemiz bulanır, uzak durmaya çalışırız.
    Evet, ışığa doğru yürüyenlerin önünde her zaman engeller olacaktır kuskusuz.
    Onlar, engellere rağmen ışıktan vazgeçmeyenlerdir.
    Ne tür engel olursa olsun önlerinde, çabalarını sürdürenlerdir.Ve bu uğurda da gerektiğinde ölebilenlerdir.
    Yürek, azim, sevgi, ilkeler, dürüstlüktür bunu yaptıran. Kendine saygı, yasadığı topluma saygıdır.
    Sinekler, karanlıkta sıvışan kaçaklardır, karanlığa yürüyenlerdir, karanlık düşüncelerdir.
    Şişenin ağzının karanlığa bakmasının onlarca hiç bir önemi yoktur.
    Sinsi, ilkesiz, yüreksiz, korkak varlıklardır.
    SADECE kendi yaşamları söz konusudur.
    Nerede yemek varsa, nerede rahat yasayacaklarsa, nerede çok para
    kazanacaklarsa oraya giderler.
    Onlar için karanlık olması önemli değildir açık ağızların, karanlık sığınaklarıdır cünkü, izlerini rahatça kaybettirirler.
    Arıyı kovalamak isterseniz savaşır, engellere aldırmaz.
    Amacı sadece ışığa ulaşmaktır. İğnesini sapladığında öleceğini bilerek savaşır ve değerleri için ölür.
    Ama sinekler kaçarlar. Sonra yılışık yılışık tekrar dönerler kovaladığınız yere.
    Her türlü pisliğe bulaşırlar, sonra da yiyeceklerinize, üstünüze, başınıza
    konarlar.
    Arılar yumurtalarını yalnızca kovanlarına bırakırlar.
    Oysa sinekler her yere yumurtlar, her yerde ürerler.
    Onlar için asıl amaç çoğalmak ve yayılmaktır.

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    27.05.2011 - 13:02

    Sen, her taşın altından çıkan güzel bir tesadüf gibisin...
    Yine hiç olmadık zamanda çıktın karşıma.
    Ayaküstü birkaç laftan sonra,
    derin mevzulara dalmadan
    yolumu şaşırmadan
    uzaklaşmak istiyorum senden
    Kaçarcasına...

    Bakışların anason tadında...
    Gözlerine yakalanmaktan korkuyorum!
    Başım dönüyor...
    Düşmemek için çabalıyorum
    Ama,
    Nafile...
    Sarhoş oluyorum..

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    27.05.2011 - 12:00

    Hayatta en çok hoşlandıklarım yapamadıklarım oldu...? İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için sevmekten korkuyor,sevilmekten korkuyor,kendisini sevilmeye layık görmediği için,düşünmekten korkuyor,sorumluluk getireceği için,konuşmaktan korkuyor,eleştirilmekteen korktuğu için,duygularını ifade etmekten korkuyor,reddedileceğini düşündüğü için yaşamaktan korkuyor,gençliğinin kıymetini bilmediği için unutulmaktan korkuyor,dünyaya birşey veremediği için ölmekten korkuyor,yaşamayı bilmediği için... varmı bunları korkuszuca yaşıyan?

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    25.05.2011 - 14:00

    Tanıdığın en olumlu insan kendin ol.

    - Yapabileceklerinin altında söz ver, fazlasını yap.

    - İnsanları onları ilk gördüğünden daha iyi bir durumda bırak.

    - Arkadaş canlısı ve şevkatli ol.

    - Birinci sınıf bir dinleyici ol.

    ...- İçten ve samimi ol, her zaman (sesin titrese bile) gerçekleri söyle.

    - Zamanında olman gereken yerde ol, geç kalma.

    - Lütfen demeyi ve teşekkür etmeyi ihmal etme.

    - Diğer insanlara karşı tutkulu bir şekilde ilgili ol.

    - Yüzünde gülümse eksik olmasın.

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    25.05.2011 - 11:59

    SANA ARMAĞAN BENDEN

    Sen hiç sevdiğinin hayaliyle konuştun mu sabaha kadar?
    Ona olan hasretini dört duvar arasına sığdırdın mı?
    Çaresizce boynunu büktün mü?
    Onun yokluğunda sen hiç aşkın için gözyaşı döktün mü?
    Onun resmini bağrına basıp doyasıya öptün mü?
    ...Dolaştın mı yıldızlı akşamlarda?
    Saatlerce kendi kendine konuştun mu?
    Eline ne geçerse devirip de kırdın mı?
    Doğan her güneşe onun ismini mırıldandın mı?
    Kollarını çaresizce boşluğa sardın mı?
    Yerlere çaldın mı hiç sevdiğin için onurunu?
    Bir tarafa attın mı hiç kahrolası gururunu?
    Onun ismini kalbine nakşettin mi?
    Sen evet,sen! hiç ona sevdiğim dedin mi?
    Ellerini tutup ta ona yüreğindeki sevgiyi
    kalbinin sıcaklığını masum bir çocuğun korkak ve titrek sesiyle
    ansızın ona aşık olduğunu itiraf ettin mi?
    Ve kalbinin bütün kapılarını açıp işte ben senin sende benimsin dedin mi:?
    Her yağmur yağdığında yüreğini bir kuş gibi ona emanet ettin mi?
    sen evet,sen! şimdi sana soruyorum.
    HAYAL GÖZLÜM sen hiç benim kadar sevdin mi?

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    25.05.2011 - 08:54

    Bu dünyadaki insanlar, mum ateşi önündeki üç kelebek gibidir;
    ilki ateşe yaklaşmış ve demiş ki; ben aşkı biliyorum;
    ikincisi ateşe yavaşça kanadıyla dokunmuş ve demiş ki;
    aşkın ateşinin nasıl yaktığını bilirim;
    üçüncü kendini ateşin ortasına atarak;
    ...yanarak kül olmuş.
    Gerçek aşkı sadece o bilir..

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    23.05.2011 - 22:48

    Paranı ver, gönlünü ver, canını ver
    Ama SIRRINI VERME! ...
    Günlerini say, kazancını say, büyüklerini say
    Ama YERİNDE SAYMA! ...
    İşini beğen, aşını beğen, eşini beğen
    Ama KENDİNİ BEĞENME! ...
    Emek ver, kulak ver, bilgi ver
    Ama SAKIN BOŞ VERME! ...
    Fidan büyüt, çocuk eğit, yoksul besle
    Ama KİN BESLEME! ...
    Davet et, hayret et, ülfet et, affet
    Ama İHANET ETME! ...
    Kitap oku, meslek oku, dünyayı oku
    Ama LANET OKUMA! ...
    Sınıfını geç, hayatını seç, rakibini geç
    Ama GÜLÜP GEÇME! ...
    Gönül al, dost al, yoldaş al
    Ama BEDDUA ALMA! ...
    Yaklaş, tanış, konuş, uzaklaş
    Ama UŞAKLAŞMA! ...
    Doğrul, sayrıl, evril, devril
    Ama EĞRİLME! ...
    Hislen, tasalan, seslen, uslan
    Ama PASLANMA! ...
    İtil, ütül, atıl, katıl
    Ama SATILMA! ...

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    22.05.2011 - 11:30

    Ve Aşkın Mükemmel Tarifi...Yorum sizin!

    .....Bir kelebeğin ömrü kadar sürdü sana sevdam......

    Bir kelebeğin ömrü süresince gördüğü diyarlar kadar sevdim ben seni soluklanmak için uğrak yaptığı tüm çiçeklerin rengince sevdim… Gölgesinden geçtiği tüm ağaçların yüceliğince renklerinin büyüsüne kapılıp gülen bir çocuğun parlayan gözlerinin güzelliğince sevdim… Bir bebek kahkahasıydın sen kulaklarımda ve ben bir kelebek ömrünce Anne duası gibi sevdim seni…
    Bir kelebeğin ömrü kadar sürdü sana sevdam.. Hani kelebekler bilirler ya ömürlerinin bir gün olduğunu hiç durmazlar hani her çiçeğe yaren olmak isterler… İşte bende bir kelebeğin ömrünce gönlümce yaşadım seni. Gözlerimi sende açtım bu kısacık zamana koskoca bir efsane sığdırdım ve kulaklarına fısıldadım son sözümü ben seni bir kelebek ömrünün kutsallığınca sevdim…

    Uçuk renkleri kadar çılgındı aşkım gözlerimi açar açmaz seni gördüm ya karşımda işte sen en masum anlarımı yakaladın… Acemi bir sevdalıydım önce çabuk alıştım… Ben aşkımı bir kelebek kanadının inceliğinde yakaladım…

    Güneş ektim tenine gözlerinde yıldızları biçtim şen kahkahalarını aş'ım yaptım küçük tebessümlerini katığım… Ben seni yaşadım kısacık ömrümde umudu gördüm yüreğinde ve adını Huzur kattım…

    Ben seni bir kelebeğin ömrünce renklerinin büyüsünce ve kanadının zarif inceliğince sevdim… Asla pişman değilim

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    21.05.2011 - 09:48

    Ƹ Ӝ Ʒ CAN YÜCEL Ƹ Ӝ Ʒ

    Basit biri değilim..!
    Gözlerimi kanatırcasına ağladığım gecelerim var.!
    Ve kahkahalara sarılmış anılarım.!
    Herkes kadar dertli,bazılarından fakir, çoğundan zenginim..
    Taşıdığım hayallerim, söylenecek şarkılarım,
    paylaşılacak dostluklarım var..
    Bilmeyene sevmeyi öğretecek kadar büyük bir kalbim,
    Gidene beddua edemeyen bir dilim var..

    Yüreğimi korkak büyütmedim.!
    'Kaybettiklerim; dağıttığım servetimdir'..!

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    21.05.2011 - 02:11

    Seni ben gecelerde sevdim

    Gözlerin bir gökyüzü
    Yüzüme söyler sevgi sözü
    Karanliga dönük yeryüzü
    Seni ben gecelerde sevdim

    Yildizlar kaydi yine
    Ben baktikca gözlerine
    Karanligi sardim icime
    Seni sevdim gecelerde

    Olmasaydi hic sabahlar
    Bitmeseydi kara bakislar
    Gözlerim gözlerine yelken acar
    Seni ben gecelerde sevdim

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    18.05.2011 - 07:27

    TAMAHKAR TUZAĞI

    Asya’da maymun yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzak vardır. Bir hindistancevizi oyulur ve iple bir ağaca veya yerdeki bir kazığa bağlanır. Hindistancevizinin altına ince bir yarık açılır ve oradan içine tatlı bir yiyecek konur. Bu yarık sadece maymunun elini açıkken sokacağı büyüklüktedir, yumruk yaptığında elini dışarı çıkaramaz. Maymun tatlının kokusunu alır, yiyeceği yakalamak için elini içeri sokar ve yiyeceği kavrar, ama yiyecek elindeyken elini dışarı çıkarması olanaksızdır.
    Sıkıca yumruk yapılmış el bu yarıktan dışarı çıkamaz. Avcılar geldiğinde maymun çılgına döner ama kaçamaz. Aslında bu maymunu tutsak eden hiçbir şey yoktur. Onu sadece kendi bağımlılığının gücü tutsak etmiştir. Yapması gereken tek şey, elini açıp yiyeceği bırakmaktır. Ama zihninde açgözlülüğü, tamahkârlığı o kadar güçlüdür ki bu tuzaktan kurtulan maymun çok nadir görülür.
    Bizi bu dünyada tuzağa düşüren ve orada kalmamıza neden olan şey, sonu gelmeyen ve tatmin olamadığımız arzularımız ve zihnimizde onlara bağımlı oluşumuzdur. Aslında yapmamız gereken, tuzaktan kurtulabilmek için elimizi açıp benliğimizi ve bağımlı olduğumuz şeyleri serbest bırakmak ve dolayısıyla hem bedenimiz hem de ruhumuzla özgür olmaktır.

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    17.05.2011 - 17:15

    DELİ GİBİ SEVMEK
    Deli gibi sevmek…
    Yüreğinin taşıyamadığı özlemlerle,
    Deli taylar gibi, rüzgâra karşı koşmak
    Yağmur altında ıslanmak, ıslık çalarak
    Kimseye aldırmadan, sokak ortasında,
    Türküler söylemek, kabına sığmayarak.
    Başın mutluluktan dönerken çılgıncasına,
    Dünyanın, döndüğünü sanmak etrafında.
    Deli gibi sevmek,
    Öylece durmak, bir uçurumun kenarında,
    Her an bırakacakmış gibi kendini boşluğa.
    Gözünü karartmak, her şeye korkusuzca.
    Ya da tutunmak hayata, tüm coşkusuyla,
    Aynalarla konuşmak, O varmış gibi karşında.
    Kulağın seste beklemek, bakışların boşlukta
    Ulaşamadığında O’na, vurmak kendini yollara
    Deli gibi sevmek,
    Boş vermek geçmişe, bugüne ve yarına,
    Teslim olmak, sevdanın esrük kollarına.
    Ayaklarının kesilmesi yerden, uçarcasına.
    Gururunu hiçe sayarak, sermek ayakaltına
    Kendinden vazgeçmek, sevgilinin varlığında.
    Kocaman ömrü, tek bir güne sığdırararak,
    Son gününmüş gibi yaşamak, hesapsızca…
    14. 05. 2011 - 01:40
    Mine Türk Ay

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    17.05.2011 - 15:03

    Söyle Sevgili? ? ?

    Ayrılalı bir kaç saat oldu ama
    Bir kaç gün olmuş gibi özledim seni…

    Ah be sevdiğim
    Daha saatlere dayanamazken
    Günlere nasıl dayanırım ben
    Varlığınla ömrüme neşe katmışken
    Yokluğuna nasıl alışırım ben söyler misin?

    Gel gel artık
    Gel de seni seviyorum de
    Gel de seni özledim de
    Gel de seni görmek çok güzelmiş de…

    Severken sevilirken ayrılık çok zor
    Gönlümüze düşmüş ateşten bir kor…

    Ah be sevdiğim
    Böyle yanıp kavrulurken
    Yokluğunun acısına nasıl dayanırım
    Gözden uzak olan gönülden de uzak olurmuş derler ya
    Koca bir yalan! Bu sevdayı kalbimden nasıl silerim ben..


    Gel de seni seviyorum de
    Gel de seni özledim de
    Gel de seni görmek çok güzelmiş de
    Gel artık sevgili gel...

    Göz görmesede, hiç çıkmazsın gönlümden
    Söyle nasıl unuturum seni ben? ..

    Emine Şafak 1

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    17.05.2011 - 11:24

    Zaman Anı Sandığına Saklanmadan...

    bir an gelecek canımın içi..!
    mecburi bir ayrılığın kefenini giyip
    nisan yağmuru hüznümle
    toprak kokulu yatağıma uzanacağım
    ve o an ayrılığa, ayrılıkta ağlayacak...

    henüz gözlerimi yitirmemişken..!
    sabaha gözlerimi araladığımda
    bak gözlerime, son kez bakıyormuş gibi
    sözün yetişmediği, gözlerin konuştuğu anlarda
    tutunamazsa kirpiklerime ılık yağmurum
    gözyaşlarımı kana kana iç canımın içi
    sonra alnımdan öp, son kez öpüyormuş gibi...

    henüz sesimi yitirmemişken..!
    sesim sesinle yarışıyorken
    çocuk sever gibi severken seni
    hüzünlü bir kadın gibi
    buğulanan sesimle şarkı söylediğimde
    aşık bir kadın gibi
    kelimeler dilimde eridiğinde
    ya da şair bir kadın gibi
    şiirlerdeki aşkın sesini fısıldadığımda
    dinle canımın içi son kez duyuyormuş gibi...

    henüz ellerimi yitirmemişken..!
    yatağımın sağ yanını değil
    sol yanımı doldur canımın içi
    kalbim çarparken, soluğum kesilmemişken
    nefesim nefesine karışıyorken
    göğsünde açan goncanın kokusuyla
    uykulara kandır beni
    an zaman olmadan
    zaman anı sandığına saklanmadan
    gör,duy,dokun canımın içi
    avuçlarından kayıp gidecekmişim gibi...


    16 mayıs 2011

    Mine Atlas

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    16.05.2011 - 07:40

    YOLU YARILAYAN KADIN

    *Yolu yarılayan kadın sevgisinde ve öfkesinde cömerttir.
    *Onunla olan erkeğin her şeye hazır olması gerekir.
    *'Yaş otuz beş, yolun yarısı eder' deyince şair, yolu
    yarılayan kadınlar aklıma gelir.
    *Ne aradığını ya da ne aramadığını bilen kadınlar.
    *Aşkı, sevdayı mutlaka tatmış olurlar.
    *Bu nedenle onları yüzeysel duygularla kandırmak
    mümkün değildir.
    *Aşkın da aşksızlığın da kokusu bu kadınlara sizden
    önce gelir.
    *Ömrünün diğer yarısını kendini geliştirmeye adayacağından bilinçleri doruğa yükselir.
    *Akıl ve bedenle birlikte girdiği ortama renk ve
    ışık verir.
    *Yolu yarılayan kadınlarla kolay ve zor bir hayat iç
    içedir.
    *Sevgisinde de, öfkesinde de cömerttir.
    *Evet anlamına gelen kadınsı hayırlarla kapris
    yapılmayacağını çoktan öğrenmiştir.
    *Erkeğin ne ardından gelir, ne de ilerisinde olmak
    için didinir.
    *Yan yana,can cana duruşlar tercihidir.
    *Bazen bir anne şefkati, bazen de bir aslan kükremesi
    ile şaşkınlığa çevirir.
    *Onunla birlikte olan erkeğin her şeye hazır olması
    gerekir.
    *Yolu yarılayan kadınlar duygularını yaşamasını
    bilir.
    *Davranışları sebepsiz değildir.
    *Kalbi kırıldıysa ağlar, ağlayışının sebebi erkeğin
    ona sunacağı sevgi değildir.
    *Mutluysa kahkahalar atar, gülüşünün sebebi dikkat
    çekmek değildir.
    *Seviyorsa kıskanır, kıskanç oluşunun sebebi kendine
    güvensizlik değildir.
    *Üzgünse omuz arar, destek istemesi çaresizliğinden
    değildir.
    *Suskunsa sebebi vardır, kendi haline bırakılması
    gerekir.
    *Yolu yarılayan kadınların hissiyatı kuvvetlidir.
    *Aldatıldığını sezgilerini kullanarak gün ışığına
    çıkarır.
    *Veda vakti geldi demenize bile gerek yoktur.
    O verdiğiniz mesajı çoktan anlayıp kendi yolunu
    tutmuştur.
    *Her gidiş kadını daha da kadınlaştırır.
    *Gidenin ardından bakacak kadar hayatın uzun
    olmadığını anlamıştır.
    *Ve gizem kadına en çok bu yaşlarda yakışır.

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    15.05.2011 - 21:18

    TEŞEKKÜRLER!

    seni senden habersiz çok sevdiğimi bilsen nasıl olur acaba
    ama bunu sen nerde bilirsin ki
    yüreğine misafirim bu gece sakla beni bir hikayemiz olsun bu dünyada
    ikimizin bildiği köşe bucak kaçtığımız bir kırmızı şarap aç hadi ev yapımı olsun koyu bir sohbete dalalım şiirlerden besteler yapalım ne dersin
    ellerimi al ellerinin arasına öylece gözlerine dalayım
    denizin iyot kokusu döndürsün başımızı
    kaybolan tüm sözcükleri bulurken dudaklarımızda bir şarkı çal benim için bir anda olsun
    kaçırma gözlerini sağa sola bir milyon kere çoğalttığımız hüzünlerimizi bırakalım dalgalara alsın gitsin uzaklara
    bir çiy damlası gibi yüreklerimiz sabahlara dek uzun uzun okşuyalım saçlarını gecelerin
    ruhlarımız daki suretleri dindirelim durmaksızın kaybedelim ne varsa bizi kederlere salan ne varsa unutalım

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    14.05.2011 - 16:17

    Sen Yoksun Ya

    Sen yoksun ya
    İçim buruk
    Kalbim kırık
    Bir yanım yetim
    Bir yanım öksüz
    Sen yoksun ya
    Ölüden farksızım
    Gülsüz kalmış bahçe gibiyim
    Bülbülsüz kalmış gül gibiyim
    Sen yoksun ya
    Gülmü aşık bülbüle
    Bülbülmü aşık güle
    Bilmez divane biriyim
    Sen yoksun ya......

    Emine Şafak 1

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    10.05.2011 - 13:50

    BÜYÜMEK, YAŞLANMAK İLE EŞ DEĞİLDİR.

    Okulun ilk günü, ilk derste profesörümüz, önce kendini tanıttı, sonra 'Bu yıl, yepyeni bir öğrencimiz var. Çok ilginç biri bakalım bulabilecek misiniz' dedi... Ayağa kalkıp etrafa bakmaya başlamıştım ki,yumuşak bir el omzuma dokundu... Döndüm... Yüzü iyice kırışmış yaşlı bir hanımefendi, bana gülümseyerek bakıyordu... 'Ben Rose' dedi.. 'Benim adım Rose, yakışıklı.... 87 yaşındayım. Madem tanıştık seni kucaklayabilir miyim? ..' Güldüm... 'Tabii' dedim... 'Hadi sarıl bana...'
    Öyle sımsıkı sarıldı ki...

    'Bu kadar genç ve masum yaşta üniversiteye niye geldin' diye şaka yaptım.. Minik bir kahkaha ile yanıtladı:

    'Buraya zengin bir koca bulmaya geldim. Evlenip birkaç çocuk doğuracağım. Sonra emekli olup dünya turuna çıkacağım...' Dersten sonra kantine gidip, birer sütlü çikolata içtik. Hemen arkadaş olmuştuk. Ertesi gün ve ertesi üç ay, sınıftan hep birlikte çıktık ve hep kantinde lafladık.... Öyle akıllı ve öyle deneyimliydi ki, onu dinlemekle, derslerden daha çok şey öğrendiğimi hissediyordum.

    Sömester boyunca Rose kampüsün ilahesi oldu. Nereye gitse etrafı çevriliyor, çok çabuk arkadaş ediniyordu. İyi giyinmeyi seviyor, diğer öğrencilerin ilgisini çekmeye bayılıyordu. Rose hayatını yaşıyordu. Hepimizden daha canlı, daha dolu yaşıyordu...

    Sömester sonunda, Futbol Balosuna davet ettik Rose'u... Konuşma yapması için... Orada bize verdiği dersi unutmama imkan yok...

    Konuşmasını önceden hazırlamış ve bir yığın karta kocaman kocaman yazmıştı. Elinde bu deste ile kürsüye yürürken, kartları elinden düşürdü. Konuşma darmadağın olmuştu. Şaşkın, biraz da utanmış mikrofona doğru eğildi... 'Ne kadar beceriksizim, değil mi? ... Özür dilerim... Buraya gelmeden önce heyecanım yatışsın diye bir duble viski attırdım. Sonucu görüyorsunuz... Şimdi bu kartları toplasam bile onları yeniden sıraya koymam mümkün değil... Onun için en iyisi ben size aklımda kalanları söyleyeyim, olur mu? ...'
    Biz kahkahalarla gülerken, o bardaktan bir yudum su aldı ve konuşmasına başladı:

    'Yaşlandığımız için eğlenmekten, oynamaktan, yaşamaktan vazgeçmeyiz... Eğlenmek, oynamak ve yaşamaktan vazgeçtiğimiz için yaşlanırız. Genç kalmanın, mutlu olmanın ve başarıya ulaşmanın sadece dört sırrı vardır.... Her gün gülmek ve yaşama katacak mizah bulmak... Bir rüyanız olmalı mutlak... Rüyalarınızı kaybettiniz mi, ölürsünüz. Etrafımızda dolaşan pek çok kişi aslında ölü ve bundan kendilerinin bile haberi yok...

    Yaşlanmakla, büyümek arasında çok büyük bir fark vardır... Eğer 19 yaşındaysanız ve bir yıl hiçbir şey yapmadan, hiçbir şey üretmeden bir yıl sırtüstü yatarsanız, sadece bir yaş yaşlanır, 20 olursunuz... Ben 87 yaşındayım ve ben de bir yıl hiçbir şey yapmadan, hiçbir şey üretmeden sırtüstü yatarsam, 88 yaşımda olurum. Herkes bir yılda bir yaş yaşlanır. Bunun için özel bir yetenek ya da bilgiye ihtiyaç yoktur. Oysa bir yaş daha büyümek için, mutlak bir şeyler yapmak, üretmek, kendini geliştirecek fırsatları bulmak ve kullanmak gerekir.

    Asla pişman olmayın... Biz yaşlılar, genelde yaptıklarımızdan değil, yapmadıklarımızdan pişman oluruz çünkü... Ölümden korkan insanlar, pişman olanlardır... Pişman olmaktan korktukları için hiçbir şey yapmayanlardır...'

    Ders yılı sonunda Rose, yıllarca önce başlayıp, yaşam mücadelesi içinde ara vermek zorunda kaldığı üniversiteyi derece ile bitirdi...

    Mezuniyet töreninden bir hafta sonra, uykusunda, huzur içinde öldü. Cenaze törenine 2 binden fazla üniversite öğrencisi katıldı.

    'Yapabileceğimiz her şeyi yapmak için asla geç olmayacağını' hepimize hem de nasıl öğreten bu muhteşem kadının anısına layık bir törendi bu...
    Rose'un öğretisi aslında dünyanın bütün üniversitelerinde zorunlu ders olmalıydı:
    'Çok Geç Diye Bir Zaman Yoktur'

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    10.05.2011 - 10:22

    Düşünmece

    Dedim düşündüm
    Dedi ne düşündün?
    Dedim düşündüğümü düşündüm
    Dedi düşündüğün ne?
    Dedim ne değil kim
    Dedi o kim?
    Dedim kim değil sen
    Dedi ben değil sen…

    Feriha Deniz Esen

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    09.05.2011 - 15:55

    ADI YOK DÜŞ SÖKÜĞÜ GERÇEKLERİN

    “ Hayaller kurulur önce
    Hayaller kırılır sonra “

    Ah içimde bir bulut dolaşıyor,
    - anlamsız göklerimin mavisinden
    Martı kanadına takılıyor aklım Marmara vapurundan
    Son kırılan kanattım belki uçmalara
    Son yazılan sevaptım kutsal aşk kitabesine
    Sonuna koyduğun noktanın sonsuzuydum ömrüne

    Bilme artık, SUS
    Dönme artık, DUR
    Yanma artık, SÖN

    Susmaz durmaz sönmez Aşk Ezanım KUTSİCAN!

    Adı yok düş söküğü gerçeklerin
    Tadı yok en izsiz hecelerin

    Sade kahve telvesinde sonlanıyor uçarılığın ilk sabahıma
    Sensizlik kaçıyor adımlarımdan Can yanıma..
    Her sözcüğün marş gibi dağlıyor aşkımı
    Her öpüşün en baştan sayfalıyor kadınlığımı..

    Yine de..
    Git diyorum! gelme heyhatlara
    Başını al git diyorum
    Beyhude yarınlara..


    “En sonunda kırılır hayaller
    En baştan kurulur hayaller… “

    FERİHA DENİZ ESEN

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    09.05.2011 - 12:08

    Sevgi her yaraya iyi gelir


    Acıyan yerlerini öpecek biri varsa hayatında,

    Önemli olmaz düştüğün yerler,

    Atıldığın kuyular, Aldığın yaralar, Yalan çıkan, bildiğin tüm doğrular,

    İşittiğin tüm kötü sözlerin yeri bile, çabuk iyileşir o zaman.





    Bütün Aciyan Yerlerini Öptüm
    Sevgi her yaraya iyi gelir

    Acıyan yerlerini öpecek biri varsa hayatında,
    Önemli olmaz düştüğün yerler,
    Atıldığın kuyular,
    Aldığın yaralar,
    Yalan çıkan, bildiğin tüm doğrular,
    İşittiğin tüm kötü sözlerin yeri bile, çabuk iyileşir o zaman.

    Bazen kaç yaşında olursan ol,
    Küçük bir çocuğun ağlayarak annesinin yanına gelmesi gibi,
    Acıyan yerlerini öpecek birinin yanında olmak,
    Ağlamak istersin...
    Öperse geçer diye inandığın birinin yanında doyasıya ağlamak,
    Tüm yanmış yerlerine rüzgâr olur, serin yağmurlar gibi gelir,
    Nasihat etmeden, küçümsemeden dinleyen,
    Anlatırken bile geçecekmiş gibi gelen,
    Yuva sıcaklığında bakışlarıyla içini ısıtan,
    Seni olduğun gibi kabul eden,
    Değiştirmeye çalışmayan,
    İstediği kalıplara uymasan da,
    Seni sevmekten vazgeçmeyen,
    Biri varsa eğer...
    Korkma incinmekten.
    Bırak sıyrıklar olsun dizlerinde,
    Öper ve geçer...



    Ne kadar da sevgiye muhtaçtır insan,
    Nazını çekecek biri olsun ister yanında,
    Çocukca mıkırdanmak, sızlanmak, tutturmak ister,
    Bir yetişkin gibi dinlenilmek,
    Bir çocuk gibi şımartılmak ister,
    Her zaman yetişkin olmak, yetişkin gibi davranmak yorar insanı.
    Bazen saçmalamak ister,
    Hesaplamadan, hesap etmeden karar vermek ister,
    Kalbinin tarifini dinleyip,
    Hissettiklerinle yol bulmaya çalışmanın dayanılmaz heyecanı içinde,





    Sırtını tüm yolları bilenin yüceliğine dayayıp,
    Küçük bir çocuk gibi koşabilmek...
    Arkamdan annem bana bakıyordur,
    -Düşersem öper ve gecer-in güvenliği içinde koşabilmek,
    Sıyrılan, kanayan ve acıyan tüm yerlerini,
    Öpen biri varsa eğer,
    Korkma düşmekten,

    Bırak kanasın dizlerin, Ağla ağlayabildiğin kadar,
    Öper ve geçer.

Toplam 1172 mesaj bulundu