HAYAT BİR ÇOCUĞA NASIL ANLATILMALI ? Arkadaşımın kızı bir yaşına gelmişti, 'Sen eğitimcisin, neler öğretmem gerekiyor, bazen kendimi çok çaresiz hissediyorum' dedi. Sorusu kolaydı ama yanıtı zordu, akıl vermesi basitti ama uygulaması karmaşıktı, anla ...
04.08.2011 - 11:08
SEVDA DELİDİR BENDE
ne demişler sevda delidir
ben, sevdanın akıllısını sevmem ki... SEVDA DELİDİR BENDE
ne kadarda güzel demiş şair
Doğru sevda hırçındır,zaptedilmezdir..
deli deli akar yetmez kendi içinde taşar
çünkü sevdadır
Fıratın suları gibi taşar
çoğu zaman yanık bir türkü olur
hasret gibi kokar yüreklerde
ama delidir çünkü sevdadır adı
çalmıştır tüm kırmızıları
aslında güzeldir yaşarsan eğer
çeker seni gülün tomurcuğuna
SONRA SIKIŞIPTA KALIRSIN
leylanın kitabında
AMA aslında acıdır kanatır seni
yağmurdur önce titretir ğöğü
sonraysa mı deli deli inletir yeri ve yine,göğü.
öylesine delidir ki,namludan fırlar deler, deldi mide, geçer.
O YÜZDEN SEVERİM BEN SEVDANIN DELİSİNİ
saçları rüzgarlara karışmış olanını
çiçek demetinin içine girmiş, karanfil kokanını.
ama ne kadar deli de olsa aşkı görünce şapka çıkaranını
yinede en haylaz olanını..
AŞKIN DELİSİNİ SEVERİM BEN..
AKACAK VE EN DERİN DENİZLERİN MAVİSİNDE PATLAYACAK
aşk var ya aşk hep deli esecek ben de..
kanım kadar kırmızı olacak fışkıracak damarlarımda
benim sevdamda davullar çalacak
horonlar tepilecek,en güzel zılgıtlar çallınacak.
sevdam köyün güzel kızlarının elinde kına kokacak..
ben ne yapayım akıllı sevdaları
aşk afacan bir çocuğun an haylaz bakışı gibi deli olmalı..
ve bir meydan yeri gibi gümbürdemeli ki
benide sürüklemeli kanasıya...
ben sen ve aşk sürüklenmeliyiz rüzgarlarda,en sakin sulara..
aslında her hırçınlık sakinliğin en güzel ilk adımlarıdır.
İşte ondan severim deli sevdaları
durultsun diye de beni.! ! ! ! ! ! ! ! ! ! !
Hatice Nilüfer Karataş
02.08.2011 - 12:27
İhtiras / Yasak Hayaller
Mehtabın iç gıdıklayan aydınlığında
Çırılçıplak toprağa uzandığının resmi çiziliyor hayalimde…
Uzun uzun, ıslak ıslak ve yavaş yavaş öpüşlerimi,
Gözü kapalı yaşıyorum bahar kokulu teninde…
Ve bir gülün meltemde sallanışı oluyor
Parmaklarımın değdiği yerlerin.
Ürkek ve titrek teninde hücre hücre dolaşıyorum…
Engin denizlerin misalinde…
Suya hasret toprağın suyla buluşmasıyla oluşan
Şehveti iliklerimde hissediyorum…
Özlemim ihtirasımla yoğrulurken beynimle,
Seni arzulayan bedenimle kavga ediyorum…
Sımsıkı sarılıp hiç ayrılmamacasına,
Benim olmanı istiyorum gecenin karanlığında.
Uzaklığı yakın, yasaklığı yok etmek istiyorum.
İhtirasla dolu bir umudun varsayımıyla…
01.08.2011 - 18:25
SEN GİTTİN YA 3
beyaz giyme söz olur
siyah giyme toz olur
gel beraber gezelim
muradımız tez olur
salına da salına da gel, haydi yavrum
dön dolaş yine bana gel
Aşk sürgün sanki türkülere, şarkılara yanık yüreklere ve dalgaların köpüklerine..
Sevgilim o gece sokakların bembeyaz geceninse gözlerinin renginde olduğu gece haykırdın bana, o çok beklediğim iki kelimeyi SENİ SEVİYORUM! dedin yüreğim bir yangın meydanı gibi coştu ne kadar da çok beklemiştim,özlemiştim.
Aşk böyle bir şey demek yanındayken de özlüyorsun hep bir erişilmezlik var.
Aşkım bana beni kıskandığını söyledin sakın beni üzme dedin işte tam o noktada bende haykırmak isterdim tükenmez sevgimi ama sen zaten haykırmıştın ya güçlüydüm ben artık, bir sarhoştum ayılmaktan korkan bir sarhoş.
Her gün bir ayrılıktın benim için çıkılan en sonuncu yokuştun sevgilim, sabaha hasret geceydin.
Bu duyguların içinde oyuncak olmuştu ruhum özgürlüğüm bir kız çocuğunun elindeki bebek gibi elimden alınmıştı.
İçimde bir ok yalancı ya da sahici adı ayrılık bir çığ gibi büyüyordu bedenimi ve ruhumu sensizlik gelmeden ayrılık boyuyordu.
Neden onsuz olmuyor, sensizlik neden zor ya da kalp neden tırmanmayı seçiyor.
Durak yok aşk ta zirve var, ya da kör eden derinlikler.
Ah sevgilim ne çok yaraladın kalbimi hani sana giden yollarda ne prangalar eskitmiştim ya şimdiyse eskiyen aşkın bir bıçak gibi çizdiği kalbim oldu..! ! !
Sen gittin bir gün, geldiğindeki gibi bir ansızlıkla.. ama tüm hesaplar bana kaldı sevgilim.
Hayaller planlar tüm yaşananlar sadece bana kaldı sevgilim.
AH SÜRGÜNDÜM BEN,YILDIZLAR AKARKEN AYRILIĞA..! ! ! ! ! ! ! ! !
ben ne çok hata yapmışım meğer
gözüm kapalı bakmışım meğer
yıllar geçmış ben saymışım meğer
dostum sanıp aldanmışım meğer
yıllarca sürer sanmışım meğer
boşa kalbimi açmışım meğer
vakit kaybıydı diyemem ama sen hiç dostum olmamışsın meğer
DİLİMDE RUHUMDA BU ŞARKI AĞLIYORDUM SEVGİLİM AĞLIYORDUM ÜŞÜYORDUM YALNIZLIKLARIMDA..
özlüyordum seni ama yoktun bir camın buğusuna yazılan bir isim gibi yok olmuştun sen gitmiştin ve ben bitmiştim aşkım..! ! ! ! ! ! ! !
İÇİMDE SERSERİ BİR AYRILIK VE YALNIZLIK DOLANMIŞ BOYNUMA KALDIM ÖYLESİNE SEVDİĞİM.
Gitmeler gerek çoğu zaman,ıslanmak lazım gecelerde dilenmek lazım sabaha hasret siyahtan aşkı ve yeni bir seni ACABA?
Sen gittin ama ben büyüdüm.... sevgilim.! ! ! ! ! ! ! ! !
Hatice Nilüfer Karataş
31.07.2011 - 20:26
Sustum!
.............
yüzünle konuşuyorum şimdi!
bir beyaz hayal seriliyor çimenlerime;
papatyalara benziyor...(dönüyor sonra sarışın bir kuş sürüsüne..)
gözlerinde dokunuyorum güzelliğine..
seni özlüyorum anlamıyorsun
tutup öldürüyorum birini (sevgim kanıyor..)
gömüyorum sineme...
sustum! ..
............
ellerini tutuyorum şimdi!
başak dolu bir ova nazlanıyor gözümde..
göçüyor harman yerlerine..(rüzgara direnen yaba gibi)
bir inip bir çıkıyorsun gene de,
sen duymuyorsun
samanların arınıyor tenimde
tanelerinde acıkıyorum...
parmaklarını yiyorum kimse görmüyor
benimdir onlar, vermem geriye...
sustum! ..
............
saçlarını kokluyorum şimdi
tel tel güller doluyor bahçelerime..
kar mevsimini düşünmüyorum hiç! ..(leylekler ağaç tepelerinde)
kim demiş!
doruklar beyaz değil! ..beyaz değil işte....
sen görmüyorsun
yazdan kalma güneşle eğiliyorum
kırmızıların solmasın diye.
sustum! ...
...........
uzaklığını ölçüyorum şimdi..
mesafeler artıyor içimde..
yollar büklüm büklüm..yollar dikine...(noktam derinleşiyor gitgide)
sen bilmiyorsun
kilometre taşlarını kaç kez saydım dersin...
bir tanesi bile yoktu
kapının önünde...
bir kürek kor ateş bulup
üfledim yüreğime...
31.07.2011 - 02:03
Sanal Aşk
Kalbim duracaktı açık görünce seni
Uzandım dokunmak istedim
Tutamadım
'canımm,aşkımm.bitanemm..'dedim
Duymadın
Koklamak istedim tenini
Kokunu alamadım.
Coştum haykırmak istedim sevdiğimi
Duyuramadım.
Başımı omuzuna dayayıp ağlamak,
Dizlerinde yatmak,ellerini tutmak geldi içimden
Bir türlü yapamadım.
Seyretmek istedim seni bütün gece
Sonra da senden önce uyanıp
Öpücük kondurmak istedim dudaklarına
Başaramadım.
Soğuk birşey var aramızda
Aşamıyorum.
Dokunamıyorum duyuramıyorum anlatamıyorum
Bana ben kadar yakın cam kadar uzaktasın
İstemiyorum aşkın kalbimde saklı kalsın
Bir yolu almalı mutlaka bir yolu olmalı
Vurup kırsam şu camı
O zaman sanallıktan çıkar mısın
Düşünüyorum da;
Camın ne suçu var ki;
Önce kalplerimizi saran camı kırmalı.
30.07.2011 - 15:51
Beni bensiz bırakma olurmu?
Çünkü sen nereye gidersen git, ben oradayım.
Seni herşeyinle, ben seni ruhunun o eşsiz yanıyla birlikte sevdim.
Benim başka gidecek yerim yok.Benim senden başka gerçeğim yok.
Sende yaşıyorum ben sadece.
Sen ne kadar parçalanırsan, ben o kadar parçalanırım,
Sen ne kadar bütünsen ben o kadar bütünüm.
Sen ne kadar kimsesizsen, ben o kadar kimsesizim.
Senin kalbinin topraklarında yaşıyorum ben.
Beni bensiz bırakma olur mu….
30.07.2011 - 01:08
Seçimi yapacak olan sensin!
- Unutma! Gerçekte sen ne hissediyorsan, o her zaman doğrudur.
Hayatta senin için neyin doğru olduğunu, bir tek içindeki ses söyleyebilir. Dolayısı ile içindeki ses ile konuşmayı öğren. İçindeki sesin kendine has nedenleri vardır ki akıl hiçbir zaman anlayamaz. Bazen içindeki ses sana zor geleni yapmanı söyleyebilir… Korkma… ve içindeki sesi dinlemeye devam et…
- Her gün kendinle kalmak için zaman ayır ve kalbini dinle.
- Tüm diğerleri farklı hissedebilir, farklı düşünebilir ama bu senin hissettiklerinin yanlış olduğunu göstermez, sadece onlardan farklı olduğunu gösterir. Sadece, onların bakış açılarını anlamaya çalış. Hemfikir olmaya çalışma!
- Her yanlışında kendini acımasızca eleştirip üzme…
- Gereğinden fazla üzülmek, bugünün gücünü tüketir, yarınlarının güzelliklerini çalar. Aksine, başını okşa, kendini kucakla ve her şeyin geçeceğini kendine hatırlat. Yaşadıklarının senin için önemli bir ders olduğunu bil.
- Bu tecrübe ile aldığın bilgiyi incele, bir dahaki sefer için hazırlıklarını yap.
Kimsenin senin adına karar vermesine izin verme, ama başkalarının da haklı olabileceklerini unutma.
- Asla başka insanlar üzülmesin diye kendini üzme. Unutma! Sen kaldırabiliyorsan onlar da kaldırabilir.
- Her zaman ama her zaman, mutlaka kendine iyi davran.
Sen buna layıksın!
- Hayatta en büyük dostun sen olabileceği gibi, en büyük düşmanın da sen olabilir. Seçimini yap ve kendin için dost mu yoksa düşman mı olacağına karar ver.
- Yaşamdaki tüm acılarını atlatabilirsin, her şeye rağmen mutlu olmayı başarabilirsin, istersen kötü alışkanlıklarını bırakabilir ve her zaman yeniden başlayabilirsin. Bugün, hayata yeniden başla! ilk adımın kendini bağışlamak olsun! Tıpkı kasvetli ve bulutlu bir havanın ardından kendini gösteren güneş gibi olabilirsin. Ve aynı güneş gibi, ay gibi, her gün ve her gece bıkmadan usanmadan yeniden doğabilirsin.
- Asla tecrübe kazanmaktan kaçma… Ne kadar zor olursa olsun, yeniden ayağa kalk ve devam et! İnan bana, o tecrübelere ihtiyacın var…
- Unutma! Yapılacak daha nice yeni hatalar var, öğrenilecek daha nice yeni dersler var, tekrar tekrar aynı hatalara düşmek niye?
- Her şey sende gizli. Hayatın kötü bir yola girmişse, direksiyondakinin sen olduğunu hatırla! Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnız, güçlü hissettiğin kadar güçlüsün.
Seçimi yapacak olan sensin!
29.07.2011 - 14:06
Uykuların kaçar geceleri
Bir türlü sabah olmayı bilmez
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya
Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında
Ne çarşaf halden anlar, ne yastık
Girmez pencerelerden beklediğin aydınlık
Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın
Onun unutamadığın hayali
Sigaradan derin bir nefes çekmişçesine dolar içine
Sevmek neymiş birgün anlarsın
Birgün anlarsın aslında herşeyin boş olduğunu
Şerefin, faziletin, iyiliğin, güzelliğin
Gün gelir de sesini bir kerecik duymak için
Vurursun başını soğuk taş duvarlara
Büyür gitgide incinmişliğin, kırılmışlığın
Duyarsın ta derinden acısını çaresiz kalmışlığın
Sevmek neymiş birgün anlarsın
Birgün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin
Niçin yaratıldığını
Bu iğrenç dünyaya neden geldiğini
Uzun uzun seyredersin de aynalarda güzelliğini
Boşuna geçip giden yıllarına yanarsın
Dolar gözlerin için burkulur
Sevmek neymiş birgün anlarsın
Birgün anlarsın sevilen dudakların
Sevilen gözlerin erişilmezliğini
O hiç beklenmeyen saat geldi mi
Düşer saçların önüne ama bembeyaz
Uzanır gökyüzüne ellerin
Ama çaresiz, ama yorgun, ama bitkin
Bir zaman geçmiş günlerin uykusuna dalarsın
Sonra dizilir birbiri ardınca gerçekler acı
Sevmek neymiş birgün anlarsın
Birgün anlarsın hayal kurmayı
Beklemeyi
Ümit etmeyi
Bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir
Bütün vücudunu saran o korkunç geceyi
Lanet edersin yaşadığına
Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın
Zaman bir çiçek gibi büyür kabrimde kendiliğinden
- Bir gün seni sevdiğimi anlarsın...
28.07.2011 - 13:42
ADI YOK Kİ 10
Adalar mı aşkı doğuran yoksa aşk mı onlarda patlayan...! ! ! ! !
Aşk kıyıları seviyor mavi denizleri kucaklıyor, güneşi görünce başındaki şapkayı atıyor..
Adımlar yan yana geliyor birbirini ölesiye takip ediyor.
Evet önce sevdim onu tüm ruhumla kucakladım sonraysa gözlerim gördü onu..
Aslında hiç sevmeyecektim ben, ruhumu sonbaharlara salmıştım,yalnızlığı sevmiştim özlesem de özlesem de.....yakışan yalnızlıktı bana.
Ben sadece bir sürgündüm galiba aşksızlıkta ki aşka.
Ah kelimeler,içim deki sokaklardaki en haylaz çocuklardı ne yöne gideceklerini bilmeden koşarlardı tırmanırlardı bana ve içimdeki bilinmeze.
Aşk var ya aşk bir buğuydu bende... sonraysa denizlerden kalmış eski bir yosun tadındaydı.
Nasıl geldin, şimdi karmaşık bir giz bende.
Sen bana sevdiğim sevgilerini sundun, hep verdin verdin pes etmeden aktardın mavi aşkları.
Bense kilitli eski bir handım,üzerine mühür vurulmuştum, aşka yasaktım.
Saçlarının yana düşüşüne, onları bölen ikiliğe
Alnından başlayan ve ayak bileklerinde duran
Yani senin olmayan, seni bir boşluk gibi saran hüzne yerleştir beni ve aşkı..
onu al ve ülkendeki en güzel tepeye yerleştir..
aşk bende çok kaldı sevdiğim, yorulmuştur da bende hadi tut küçük ellerimden ısıt onu ve koru o yeşil ve derin gözlerinle..
Bir sevgililer günü içimdeki tüm birikmişliklerle sana hoş geldin dedim adamım hoş geldin dedim.
Tamda sevgililer günü aşka çeyrek kala hoş geldin sevdiğim hoş geldin..
ve böyle başladı sevdiğim içimdeki tüm heceler cümlelere sarılıp ta sana koştular.
AMA AŞK EN ÇOK SENDEYDİ YEŞİL GÖZLÜ KAPTANIM,sevda sende ağır basıyordu çünkü seni seçmişti.
İlk seni seviyorum lar da senden gelmişti,bense bir çöldüm sanki kışın içinde..
Ama sen pes etmedin sevdiğim ne gece ne gündüz tuttun yüreğimin ellerinden incitmeden yumuşakça sarıldın bana gecelerde..
Kaçtım senden sevdiğim kaçtım, umarsızlığımı saçtım sana, ama aslında senin kadar yeşildim..
Sen yine tuttun beni kıskıvrak sardın hecelerde..
Beklemek en büyük güç sende...işte ondan sevdim seni bıraktım tüm gül kokulu sevdalarımı sana bıraktım....!
şimdi ben sendeyim artık, işte tamda çizdiğin yolda sana yol almaktayım sevdiğim adamım, umarım sevgilerimi büyütürsün küçücük dalgaları devleştirirsin bende.
Ne kadar zor olsam da tut ellerimden tut ki üşümeyeyim yalnızlığım da.
AŞKI YABANLARA ATMAYALIM Kİ YABAN OLMASIN ADI.. bu eller de..!
Hatice Nilüfer Karataş
28.07.2011 - 09:46
DİNLEME...
Ama gerçekten dinleyin. Kesmeden, hayal kurmadan, vereceğiniz cevabı düşünmeden... Can kulağıyla dinleyin.
...SEVGİ...
Kucaklamalar, öpücükler, sırt sıvazlamalar ve el tutmalar konusunda cömert olun. Bu ufak hareketler, aileniz ve dostlarınıza olan sevginizi daha açık göstermenizi sağlayabilir.
KAHKAHA...
Fikra anlatın, neşeli hikayeleri paylaşın. Bu armağanınız 'Seninle birlikte gülmeyi seviyorum' anlamına gelir.
YAZILI BİR NOT...
Basit bir 'Yardımın için teşekkürler' notu, ya da belki bir şiir... Kısa, elle yazılmış bir not bazen ömür boyu hatırlanır.
İLTİFAT...
Basit, içtenlikle söylenen bir söz ('Bu renk sana ne çok yakışmış', 'Harika bir iş çıkardın', 'Yemek nefis olmuş' gibi) karşınızdakinin içini aydınlatır.
İYİLİK...
Her gün, rutininizi kırıp birisine hoş, nazik bir şey yapın.
YALNIZLIK...
Bazen tek istediğimiz yalnız kalmaktır. Bu anlara duyarlı olun ve ihtiyacı olana yalnız kalma armağanını verin.
NEŞELİ BİR YAPI...
Birine tatlı bir söz söylemek gibisi yoktur. Selam vermek veya teşekkür etmek o kadar zor mu? ...!
28.07.2011 - 00:21
Ahh be Kadınım...
Gecem yine üzerime çökmekte
ve yine senden kalan hatıralarımla başbaşayım
Saçının kokusuna hasretim ise ayyuka çıktı..
Özlemişim seni be güzelim
laf olsun diye değil,harbiden özlemişim..
Seninle doğan sabahları hatırlıyorum
Yatakta yanağıma konan bir öpücük uyandırırdı beni
Kendine has bir sevgi kokun vardı
O koku önce rüyama girer
Sonra öpücük olur uyandırırdı
Rüyalar aleminden düz geçiş yapıp
Senli alemlerin varlığına sarılırdım sanki..
Ahh be Kadınım,evimin çiçeği,
Ne kadar severdim sana sarılıp öpmeleri
Zaman dururdu sanki
Sıcacıktın her zaman
Bir erkeği güçlü yapan kadınlar bölümünde doğmuştun
Senden aldığım güçle
Günlük sorunları adeta ezer geçerdim
Geceleri ise,
Seni bana getirdikleri için bir başka severdim..
Oysa şimdi,
Bırakıp gittiğinden beri bir hiçim
Anlamsız kıskançlıklarım ve yanlış gururum sayesinde
Uzaklaştırdım seni kendimden
Sevgimizi kurtarmak için tüm çırpınışlarını ise
Adeta görmezden geldim..
O zamanlar doğru yaptığımı sanırdım
Oysa bugün geriye dönüp bakınca
Hatalarımı bir bir anlamaktayım
Gerçekten ne kadar aptalca davranmışım
Alemin gökte aradığını yerde bulup farkına varamamışım..
Ahh be kadınım..
Şu an,yine kötü doldun içime..
Kendi eşekliğime...
................
:: :)))))))
27.07.2011 - 20:43
Sessizce damlıyorum hasretin kıyılarına
Bir nehir oluyorum... denize akan...
Akıyorum dinmeyen acılara..
Sessizce uçuyorum umudun rengine
Bir kelebek oluyorum... papatyaya sevdalı..
Uçuyorum kısacık ömrümün tükenişine..
Sessizce yürüyorum hayalin gecesine...
Bir yıldız oluyorum... kutup yıldızı..
Geceyi aydınlatıp... gidiyorum gündüze..
Sessizce yüzüyorum yüreğimin en derin yerine
Bir balık oluyorum... denizinde kaybolmuş...
Göz yaşlarımı gözlerime hapsedip kayboluyorum
Sessizce üşüyorum dağların doruğunda...
Bir kar tanesi oluyorum... güneşe hasret...
Baharı bekliyorum eriyeceğimi bile bile...
27.07.2011 - 14:27
Gözlerini eksik yaşanmış bir bahar gibi kullan
gülüşünü as intihar koğuşlarına
çelimsiz ruhlarda erken yağmurlar biriktir
nasılsa taşra hep hazırdır aşka
Üzülme, sakın dönme kendine
tesellisi ol cehennemin
cehennemin son meleği ol
Gözlerini eksik yaşanmış bir bahar gibi kullan
gülüşünü as intihar koğuşlarına
çelimsiz ruhlarda erken yağmurlar biriktir
Nasılsa taşra hep hazırdır aşka
Cezmi Ersöz - Cehennem Meleği
26.07.2011 - 17:33
DOKUZ OLUMLU YOL
Dr. Amen, hayatın akışını da olumlu hale dönüştürmenin dokuz yolunu sıralıyor:
1. “Ya hep ya hiç”çi olmayın.
Tek bir olumsuzlukla kendinizi bırakmayın.
2. Asla “asla” demeyin.
Bu tür genellemelere set çekin.
3. Her şeyde pozitif bir yan bulmaya çalışıp ruh halinizin iyi olmasına yardımcı olun.
4. Duygular yerine mantıkla karar verin.
Duygularınızla kanıya vardığınızda onu sorgulamazsınız.
5. “Zorundayım”, “Yapmam gerekli” gibi kavramlar suçluluk duygusuna iter.
Bu duygudan kurtulun.
Yapabildiğiniz kadarını yapın, kendi sağlığınız veya huzurunuz pahasına bir şey yapmayın.
6. Kendinize bazı benzetmeleri yapıştırmayın.
“Ben hep kaybederim” tavrı, hareketlerinizin kontrolünü kaybetmenize neden olur ve olumsuz şeye gerçekten inanırsınız.
7. Falcılıktan vazgeçin.
Sonucu bilmemenize rağmen en kötüsünün olacağını tahmin etmekten vazgeçin.
8.İnsanların ne düşündüğünü bilemezsiniz.
Bu nedenle biri size baktığında sizi yargıladığını düşünmekten vazgeçin.
9. Yaptıklarınızdan kendiniz sorumlusunuz,
başkalarını suçlamayı bırakın.
22.07.2011 - 20:23
Kırmızıyı sevdiğini bilseydim
hayallerim kıpkırmızı olurdu
İstanbul hala güneşin ardında
ufuklarında birkaç kara leke
birkaç kan pıhtısı dudaklarında
İstanbul hala sevimli mi sevimli
ve hala bir tomurcuk tadında
yürüyelim seninle İstanbul’da
korkusuz bir rüyadır
bekler bizi Beykoz’da, Üsküdar’da
birkaç kuğu, birkaç mahzun kuştüyü
yenilgisiz bir muamma gibidir
arar bulusmayan ellerimizi
deli rüzgar yine sarhoş, hovarda
tam orada, Çamlıca yokuşunda
birkaç bulut çekelim gökyüzünden
damarlarımızdan geçirelim ve birden
bırakalım suların üzerine
sen bir defa konuş, sen bir defa gül
kumlu ebrular yapalım seninle
serpmeli ebrular, bülbülyuvası
hercaimenekşe, gonca ve sümbül
yüzün bir ay gibi parlarken gecenin ortasında
yürüyelim seninle İstanbul’da
boğaziçi magrur türkülerini
gözlerine baka baka söyleyin
martılar üşüyünce
denizin sıcağında bulsunlar kalbimizi
anlayabilir misin
neden çıban gibi büyür bağrımda
büyürde kelebek olur bu sızı
kırmızıyı sevdiğini söyledin
bu yüzden mi günlerdir
İstanbul’da gül kokusu yayılan
tepeler kırmızı, sular kırmızı
İstanbul bilmeli ki, sahillerine
mehtabı taşıyan senin bakışlarındır
İstanbul bilmeliki, limanlardan gemiler
önce senin yüreğine açılır
uzaklarda bir yerde
toprağı öpmek için eğilen bahçıvanın
parmaklarında hüzün
sana doğru akan nehrin
ağlayan suretidir
bir elimizde umut
bir elimizde sevda
yürüyelim seninle İstanbul’da
musiki kesilsin, tükensin yazı
çaresiz kalınca mızrap ve şiir
ozan bir kenara bıraksın sazı
ressam fırçasına neden mi kızgın
tuvalde çizgiler, renkler kırmızı
kırmızıyı sevdiğini bilince
çekilir mi artık güllerin nazı
Anadolukavağı’nda her akşam
burcu burcu bir rüyadır hayalin
karanlık, hüznünü düşürür dağa
kuşlar kanat çırpar, yıldızlar ağlar
endamın her sabah iner toprağa
hasret, yanlızlığı çoğaltan deniz
ayrılık acıyla süzülür kandan
nefesin fermandır Topkapı Sarayı’nda
dönüşünü bekliyor rıhtımda şehzadeler
öylesine yorgun, mahzun ve candan
İstanbul bir yanımda, sen bir yanımda
uykusundan uyanınca fırtına
dalgalar türkümüze aşina olur
yüzümüze bakınca deniz fenerleri
sahibini arayan gemilerin
çığlığıyla vurulur
tarih heyelandır hainlerin ardında
İstanbul tarihin soylu anası
biz bu yürüyüşü çiğdemlerden almışız
sevdayı kız kulesi’nden
yalıların burukluğu altında
geçiyoruz sokaklardan delice
anlayabilir misin
beyoğlu’nda gezinen
hayal kırıklığının benden türediğini
anlayabilir misin
kırmızı neden böyle
doldurur aynalara inleyen yüreğimi
sana giden yolların kavşağında
bir adam direniyor izini bulmak için
siliyor tanyerine akan alın terini
ufkunda sapsarı umudun rengi
mavi yitik, beyaz kızgın ve siyah
arıyor sessizce kaybolan günlerini
Gülhane’de simit satan çocuklar
nasıl anlasınlar ellerimizin
neden böyle çekingen olduğunu
Ayasofya önünde tramvay bekleyenler
gökyüzüne dokunurken bu acı
kimdir diye sorsunlar içlerinden
birlikte yürüyen iki yabancı
biz gitsek de, İstanbul’da yine de
yıllar yılı gezinmeli bu sızı
benden bir yaralı şiir kalmalı
senden bir tebessüm, bir de kırmızı
Nurullah GENÇ
22.07.2011 - 17:31
BENİ UNUTMA
Uzaktasın şu anda kalbim senin yanında
Aynaya bile baksın göreceksin karşında
Seni çok sevdiğimi anlarsın sen o anda
Nerede olursan ol beni sakın unutma
Bir anda gece olur etraf çok kararırsa
Hava soğur aniden birde yağmur yağarsa
Gözlerin o an canım boşluğa takılırsa
Nerede olursan ol beni sakın unutma
Yıldızlara bakarsan gecenin bir anında
Bir dilek tut ne olur beni düşün o anda
Belki de gerçekleşir gelirim sabahında
Nerede olursan ol beni sakın unutma
Kalbin adımı söyler beyninde onaylarsa
Gözlerinde o anda benim resmim olursa
Beni görebilmeyi canın çok arzularsa
Nerede olursan ol beni sakın unutma
Uzaklık bahanedir ben dinlemem sevdiğim
Gel dediğin gecenin sabahında gelirim
Artık herkes biliyor sevilirsem severim
Nerede olursan ol beni sakın unutma
Sen de kendimi buldum sana yemin ederim
Yeter ki bir adım at koşa koşa gelirim
Benim gözüm karadır ölüm olsa severim
Nerede olursan ol beni sakın unutma.
22.07.2011 - 00:18
Sensizliğe Çığlık..!
Allahım ne çok çaresizim böyle
Oysa ki,acizliği hiç yakıştıramadım kendime ömrümce
Benim mi bu gülmeyen surat
Benim mi varlığını bile unuttuğum bu kalp
Ben miyim aynadaki kahrolası ızdırap?
Oysa ne çok gülerdi gözbebeklerimin içi
Gözlerimin elasına saklardım her daim sevgini
Ben gülünce,okyanus oluyor gözlerin derdin hep
Şimdi çoraklaşmış bir toprağın rengiyle bakan bu gözler benim mi?
Tüm ömrümce seni beklemişim
Tüm ömrümce seni özlemişim
Meğer yaşamın adı sen
Mutluluğun yüzü isminmiş
Nasıl böylesine senle bütünleşmişim?
Şimdi uzat ellerini ne olur bana
Öp beni ey sevgili
Hayatı alnından öpermiş gibi
Öp beni,en sevdiğin varlığı öpermişcesine...
Dudaklarım sahra çölü gibi kavruluyorken
Yüreğim sensizlikten kahroluyorken
Bütün karanlıklar aşkın rengini alıncaya dek
Gökyüzünün tüm mavilerini içime süzer gibi
Öp beni ey sevgili,öp beni lütfen...
21.07.2011/İST
Sevtap Kaya Nurgönül
19.07.2011 - 23:53
KADINLAR SUSARAK GİDER
Çok uzun emekler verir ilişkisini yürütmek için. Birinin kadını olmayı yüreği, beyni, ruhu o kadar zor kabul etmiştir ki, başka bir adama ait olmayı istemez. Erkek gibi, çorbanın tuzu eksik diye kavga çıkarmaz mesela, tam tersi, konuşmamız lazım der. Erkekler de en çok bu cümleye sinir olurlar. Ertelenir o konuşmalar, maç bitimine, yemek sonrasına ve daha birçok lüzumsuz şeyin ardına ötelenir. Kadınlar inatçıdır, hayata tutundukları gibi, aşklarına da sahip çıkarlar. Bu yüzdendir, konuşup derdini anlatma isteği, karşı tarafı ikna edene kadar uğraşırlar. Sonunda pes eder adam, bir ışık görür kadın, tüm derdini paylaşır. Genellikle ne cevap alır? Abuk sabuk konuşma! Gereksiz ve saçma gelmiştir adama anlatılanlar, hiç de üstünde durmamıştır. Yine bir sıkıntı, tatmin edilemeden geçiştirilir ve adam gün gelip bunların kendisine ok gibi döneceğini bilemez. Bir kadın şikayet ediyorsa, ya da erkeklerin deyimi ile vıdı vıdı ediyorsa; erkek bilmelidir ki, o ilişkiden hala ümidi vardır kadının. Yürütmek, birlikte yaşamak, sorunları çözerek mutlu olmak istiyordur. Daha önemlisi, o adamı hala seviyordur. Kadın susarak gider! En önemli detaydır, erkeklerin hiç anlayamadığı durum işte bu kadar basittir. O gün gelene kadar konuşan, kavga eden, tartışan kadın, kendini sessizliğe vermiştir. Ne zaman ümidini o ilişkiden kestiyse, o zaman sevgisi de yara almış demektir. Yüreğindeki bavulları toplamıştır, kafasındaki biletleri almış ve aslında bedeni orada durarak, ilişkiden çıkıp gitmiştir. Kadın, gerçekten gitmişse, çok sessiz olmuştur ayrılışı, kimse hissetmeden, kapıları vurup kırmadan gitmiştir. Her akşam eve geldiğinde, kapının açıldığını gören adam anlamaz ama bir kadın sessizce gider. Ne mutfağında yemek pişiren, ne yan koltukta televizyon izleyen, ne gece ruhunu kenara koyarak yatakta sevişmeye çalışan kadın, artık o kadındır. Bir kadının çığlıklarından, kavgalarından korkmamak gerekir, çünkü kadının gidişi sessiz ve asildir. CEMAL SÜREYA
18.07.2011 - 15:25
Hayal meyal
Hayal meyal
Görebilmek, görmek isterdim seni
Hem de çok isterdim
Yüzünü, saçının bir tek telini
Hayal meyal
Sevmek, sevebilmek isterdim seni
Ne güzel olurdu seni sevmek
Sana bağlanmak, sana tutulmak
Hayal meyal
Duymak isterdim sesini
Dinlemek isterdim sesinden
Sarı gelini, sevda türkülerini, şarkılarını
Hayal meyal
Tutmak isterdim ellerini
Yanağıma koymanı
Saçımı okşamanı isterdim, ellerinle
Hayal meyal
Sarmak isterdim seni bedenini, Bedenimle
Hissetmek isterdim seni,
Sıcaklığını, ateşini, nefesini
Hayal meyal
gitmek kolay değil,
Seni bırakmak, Sensiz kalmak
Bu acıyı yaşamak
Hayal meyal
Ayrılık zor, çok zor
Dönüşü olmayan ayrılıklar
Bu acı gerçeği bilmeler
Hayal meyal
Unutmam, unutamam
Nasıl unuturum
Unutmak çok zor seni
Hayal meyal
Özledim telaşlarını, sabırsızlıklarını
Acele etmelerini, sıkıştırmalarını
Arar oldum seni
Unutmam, unutmayacağım
Hayal meyal seni
Giymeyeceğim ateşten gömleği
Bekleyeceğim seni, Geleceğin günü
Abdullah Süyüm
17.07.2011 - 21:29
Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum.
Işığı gördüm, korktum.
Ağladım.
Zamanla ışıkta yaşamayı ögrendim.
Karanlığı gördüm, korktum.
Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladim sevdiklerimi...
Ağladım.
Yaşamayı ögrendim.
Dogumun, hayatın bitmeye başladığı an oldugunu;
aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar oldugunu
ögrendim.
Zamanı ögrendim.
Yarıştım onunla…
Zamanla yarışılmayacagını,
zamanla barışılacağını, zamanla ögrendim…
Insanı ögrendim.
Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler oldugunu…
Sonra da her insanın içinde
iyilik ve kötülük bulundugunu ögrendim.
Sevmeyi ögrendim.
Sonra güvenmeyi…
Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı oldugunu,
sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kuruldugunu
ögrendim.
İnsan tenini ögrendim.
Sonra tenin altında bir ruh bulundugunu...
Sonra da ruhun aslında tenin üstünde oldugunu ögrendim.
Evreni ögrendim.
Sonra evreni aydınlatmanın yollarını ögrendim.
Sonunda evreni aydinlatabilmek için önce çevreni
aydınlatabilmek gerektigin ögrendim.
Ekmeği ögrendim.
Sonra barış için ekmegin bolca üretilmesi gerektigini.
Sonra da ekmeği hakça üleşmenin,
bolca üretmek kadar önemli oldugunu ögrendim.
Okumayı ögrendim.
Kendime yazıyı ögrettim sonra…
Ve bir süre sonra yazı, kendimi ögretti bana…
Gitmeyi ögrendim.
Sonra dayanamayıp dönmeyi…
Daha da sonra kendime ragmen gitmeyi…
Dünyaya tek başına meydan okumayı ögrendim genç yaşta…
Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektigi fikrine vardım.
Sonra da asıl yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektigine aydım.
Düşünmeyi ögrendim.
Sonra kalıplar içinde düşünmeyi ögrendim.
Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yikarak düşünmek
oldugunu ögrendim.
Namusun önemini ögrendim evde…
Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk oldugunu;
gerçek namusun, günah elinin altindayken, günaha el
sürmemek oldugunu ögrendim.
Gerçegi ögrendim bir gün…
Ve gerçegin acı oldugunu…
Sonra kararında acının, yemege oldugu kadar hayata da
lezzet kattığını ögrendim.
Her canlının ölümü tadacağını, ama sadece bazılarının
hayatı tadacağını öğrendim.
Ben dostlarımı ne kalbimle ne de aklımla severim.
Olur ya …
Kalp durur …
Akıl unutur …
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur …
Mevlana
16.07.2011 - 11:28
Sen Hiç Sevdinmi Senin Olmayan Birini
Sen hiç duydun mu baska bir yüregi kendi gögsünde atar gibi...
Üzüldün mü, yanaklarindan süzüldü mü hiç bir baskasinin gözyaslari...
Yabanci hiçkiriklar gelip dügümlendi mi göğsünde...
Düsündün mü geceleri... senin olmayan rüyalar gördün mü...
senin olmayan birini sevdin mi?
Gökyüzüne baktin mi, yildizlar düstü mü günes dogdu mu her gecenin sonunda?
Uyandin mi baska birinin sabahina?
Hiç sevdin mi sen,
Duydun mu baska bir yüregi kendi gögsünde atar gibi...
Gülümseyisini hissettin mi belli belirsiz
senin dudaklarindaymiscasina yakin... Sicak...
Hiç sevdin mi senin olmayan birini?
Senin olmayan bir sehirde, bir gecede, bir bedende yasadin mi hiç?
Sen hiç gerçekten sevdin mi senin olmayan birini....
16.07.2011 - 10:27
ÖGRENDİM...! ! !
İnsanları ne kadar düşünürsem düşüneyim onların beni o kadar düşünmediklerini öğrendim...Dilin karşısındaki gözlere karşı söyleyemediği sözleri parmakların kolaylıkla yazabildiğini öğrendim...En çok önemsediğim kişilerin benden hep uzaklaştıklarnı öğrendim...Kalbim ne kadar kırık olursa olsun benim acılarımdan dolayı durmayacağını öğrendim ve kalbimi asıl acıtanın yine kendim olduğunu öğrendim...! ! !
16.07.2011 - 00:42
VAR MISIN?
Masal gibi bir aşk yaşayalım seninle
Bir sen bir ben bilelim yaşananları
...Sonra denizden bir boş sayfa açıp
Var mısın...
Sulara yazalım masal aşkımızı
Varsın yaşanmamış olsun
Dalgalar kayalarda söylesin şarkımızı
Aşkımız kıyı kıyı, liman liman dolaşsın
Var mısın...
Bir düş olup düşelim sulara
Bedenlerimiz arzulara teslim
Aşk selinde yıkanalım sırılsıklam
Dev dalgalarda bir bedende sarsılalım
Var mısın...
Koskoca bir ummanda kaybolalım
Aşkımızı anlatalım uçan kuşa
Dolaşıp liman liman cümle alemi
Fırtınada aynı limana sığınalım
Var mısın...
Yazalım yaşanmış gibi yaşanmamışları
Öpüşmelerimizi boş kumsalda
Hayal sevişmelerimizi bulutlar altında
İster adı masal olsun aşkımızın
Var mısın...
Bir gecede bin defa ölelim
İçimizde masalsı ürpermeler
Kah ağlayalım kah gülelim
Sulara aşkımızı yazıp acıları silelim
Var mısın...
Bir masal yazalım sulara
Yaşanmamış aşkımızın masalını
Sonra ölelim hiç yaşamamış gibi yarın
Masal aşkımız sularda yaşasın...
15.07.2011 - 15:58
YAPRAKLAR VE DALLAR
Hani nasıl, yapraklar, dallar, bir gün tutundukları ağaçlarından düştüklerinde öleceklerini bilir de, genede bir an daha fazla yerlerinden düşmemek umuduyla, ne kadar ağaca sarılıp, yalvarsalar da, ağaçın umurunda bile olmaz.
Zira ağaç nasıl olsa gidenlerin yerine, yeni yaprakların, yeni dalların geleceklerin ve kendisinin onlar gibi çabuk ölmeyeceğini bilmektedir.
İşte biz insanlarda tıpkı yaprak, dal ve ağaç gibiyiz.
Çok sevdiğimiz kimselerden kopmamak, kaybetmemek için ne kadar sarılırsak ta, yalvarırsak ta, onların umurunda bile olmaz.
Çünkü onlar ne sevmeyi ne de kaybetmeyi bilirler.
Nasıl olsa gidenin yerini dolduracak olanlar hazır bekliyor der ve
ağaç gibi beklerler. Ama bir gün kendilerinin dallardan, yapraklaradn daha feci öleceklerini düşünemezler.
Onun için, sarıldıklarımız, kopmak istemediklerimiz,
bizi bir dal, bir yaprak gibi koparıp öldürmek istediklerinde,
bizden önce, Onlar ÇOKTAN ÖLMÜŞ OLSUNLAR.
Toplam 1172 mesaj bulundu