Deniz Bulut Adlı Antoloji.com Üyesinin Hakkın ...

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    24.05.2012 - 01:09

    Yasaklım

    Seni deliler gibi seviyorum yasaklım

    Yağmurun toprağı, kuşların gökyüzünü sevdiği gibi.

    İmkânsızlıklara rağmen umutla beslediğim sevgime

    Hüznümü aş, umudumu nefes yaptım.

    Hasretimi, düşümü ona anlattım.

    Yasaklımdın sen benim içimde saklımdın.

    Belki de imkânsızımdın,

    Ne olursa olsun olmazımdın.

    Emsal Aydın

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    23.05.2012 - 19:18

    Itiraflara soyundum. Evet seni gerçekten çok ama çok seviyorum.
    Gözlerine dalip gittigimde beni benden alip götüren masumiyetin,
    Saf ve kendine has güzelligin.
    Ask sarkilarini severek dinleten sihrin ve gözlerimin içini güldüren sevecen marifetin.
    Hosnutum. Hatta mutlu. Ama buruk.
    Ben içten ve inanabilecegin kadar hos sevebilirim seni.
    Su anda yakin oldugum kadar hiç sana yakin olmadim belki de.
    Gün geçtikçe daha da yakinlasiyorum uzaktan da olsa.
    Sende kesfettigim her bir tepenin zirvesinde bir sonraki tepeyi görüyorum.
    Ve onunda zirvesine varmak üzere tekrar yola çikiyorum.
    Her yolculukta bugüne kadar ne kadar uzak ve yanlis yönlere gittigimi görüyorum.
    Sende dogruyu buldugumu hissettikçe ve sinirsizligini kesfettikçe
    bir kere daha tamamen sende olmanin keyfine variyorum.
    Dogru olan her tarifle ve anlatamadigim bir tabirle seni seviyorum.
    Ask demiyorum. Ölümlü olmasi korkutur beni.
    Sana gelene kadar askti. Artik sinirsiz ve gerçek sevgi. Doyumsuz sevgi.
    Gözlerimi yasartabilecek kadar aci olan ne olabilir sende?
    Aci mutluluk yada baska birsey? Ne dersen de! Tarifsiz o kadar çok duygu varmis ki sende...
    Deli düsüncelerimi saptiran, sinir düsmanimi yaktiran,
    tek bir resme saatlerce baktiran, Bir damlayla aglatmaktan öte bir hissi tattiran,
    yok canimdan sönmüs küllerimle beni tekrar yaktiran,
    Uykumda sayiklattiran, hep benden öte inanmaya korktugum herseyi bana inandırarak
    yasatan ilk ve tek kisisin. Sensin!
    Zayifliklarim ve hatalarimdan korkma.
    Içtenligimi yansıtamamamın suçluluk duygusunu bana yasattirma.
    Unutma ki sen bir yikinti aldin.
    Yillarca kalbini emanet ettikleri tarafindan satilmis birini aldin.
    Insanlik sevgisine ve hayata güvenini yitirmis zor bir insani aldin.
    Gelgitlerden yorgun bir dalgaya kucak açtin!
    Uçsuz bucaksiz denize son umutla bakip ta gözlerini yummus ve
    zifiri karanliktan ayrim yapamadan kapattigim gözlerime yansiyan bir isiksin sen.
    Kaybetmeme arzusuna ve hirçinligina bulandigim los tebesümlerimin aynasisin sen.
    Daralmis umutlarimin içinde kivranirken bulabildigim tek çikis noktamsin sen.
    Sona ermeyen izdirabimla çöllerden çikamazken tek bir damla
    halinde dudagima damlayan yandigim o tesadüfsün sen!
    Varligim ve yoklugumsun!
    Kokuna bulanip ta uykusuz kalmak.
    Benden artan o güzel uykuya dalmisken sana bakmak.
    Sana kizmak... Seni kizdirmak...
    Görmüyormus gibi yaparak aslinda her an seni gözlemek.
    Farkini her hareketinde bir kere daha çözmek.
    Senden ileri gidememek. Beni dize getiren bir tutku oldugunu görmek.
    Sana sarilmak. Seni simsiki sarmak.
    Sevinçli hayallerimde haber verecegim ilk kisi olarak seni düsünmek.
    Senin için dua etmek. Aglamak... Öylesine güzel ve tarifsiz hos...
    Oynamaktan deli zevk aldigim deli arkadasim.
    Içkisiz masalarda kendimi kurtardigim anlayisli ve hararetli dostum.
    Evcilligimi hos bulan biricik evcilim.
    Sorumsuzlugumda bana kaslarini çatan çekindigim.
    Sevginden simariyorsam eksik kalan yanlarimin farkli taskinligindandir.
    Beni kaybetme! Seni kaybetmeyecegim!
    Korkuyorum ve korkumun hep bu sekilde tazelenmesini diliyorum.
    SENİ ÇOK AMA ÇOK SEVİYORUM

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    22.05.2012 - 18:10

    KİŞİLİK DERSİ:

    Sınıf, Öğrencilerin gürültü padırdısıyla sallanırken sert görünümlü hoca kapıda beliriyor. İçeriye kızgın bir bakış atıp kürsüye geçiyor. Tebeşirle tahtaya kocaman bir (1) rakamı çiziyor. Bakın diyor. Bu kişliktir. Hayatta sahip olacağınız en değerli şey..Sonra (1) 'in yanına (0) koyuyor; Bu başarıdır. Başarılı bir kişilik (1) 'i (10) yapar. Bir (0) daha...Bu tecrübedir. (10) iken (100) olursunuz. Sıfırlar böyle uzayıp gidiyor.Yetenek...disiplin..sevgi...Eklenen her yeni (0) 'ın kişiliği 10 kat zenginleştirdiğini anlatıyor hoca...Sonra eline silgiyi alıp en baştaki (1) 'i siliyor. Geriye bir sürü sıfır kalıyor.
    Ve Hoca yorumunu yapıyor:
    -Kişiliğiniz yoksa, öbürleri hiçtir..

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    22.05.2012 - 17:02

    Ey mutsuzlar!
    Kardeşlerinizi boğazlıyorlar, göz yumuyorsunuz..
    Çığlıklar duyuluyor ama siz susuyorsunuz..
    Aramızda dolaşıp kurbanını seçiyor zorbanın teki,
    Sessiz kalırsak bize dokunmaz diyorsunuz.
    B.k yiyorsunuz!
    Ne tuhaf yer burası, sizler nasıl insanlarsınız!
    Haksızlık varsa bir yerde eğer ayaklanmalı insan.
    Ayaklanma olmuyorsa batsın o şehir yerin dibine.
    Yansın bitsin, kül olsun karanlıklar basmadan...

    Bertolt Brecht

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    22.05.2012 - 15:56

    Sen
    cümle alem bir yana bir sen olaydın bir ben
    Ben güneş sende ol ay bir sen olaydın bir ben
    Son bulurken kaderin çizdigi insanlar için
    Sıranın son sırası bir sen olaydın bir ben
    Kalbimin sadeligi günde şafak nur gibi
    Tanrının merhameti bir sen olaydın bir ben
    yürege sakladığım hiç dile gelmez sözler
    Söylemek istedigim bir sen olaydın bir ben
    O baharlar baharı inci dolu bir kalbi
    Gel! mücevher pazarı bir sen olaydın bir ben
    Deniz akşamları tek gök yayılıp kır şaraba
    İki bom boş masaya bir sen olaydın bir ben
    Hele sessiz günü bir akşamı istanbulda
    Dalmaya çok uzaka bir sen olaydın bir ben.
    Yetmiyor insan için gündeki her günlükler
    Daha bam başkaları bir sen olaydın bir ben
    Ne derin duygulara raslayacakmış günlüm
    Tanrı gelmiş oturak bir sen olaydın bir ben.

    Zehra Farmani

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    21.05.2012 - 16:25

    Yaşarsın, belki elli yıl, bilemedin belki de yüz yıl.
    Neleri sığdırdığına dönüp bakmazsın
    Zaman akıp gider,
    Alıp götürür senden yarınlarını
    Sende yaşadım zannedersin, kandırırsın bilmeden kendini.

    Oysa yaşamak demek;
    Özgürlüğünü kovalarken yorulmak demek kan ter içinde,
    Umut etmek demek yaşamak,

    Yaşamak demek;
    Bir çocuğun masum gülüşünde ki mutluluğu yakalamak demek,
    Ve bir annenin yıllardır kollarının arasında olmasına rağmen, evladına sanki ilk kez sarılıyormuşcasına coşkuyla koklaması demek,

    Yaşamak demek;
    Özlem demek, hasret demek, buram buram kokan baba şefkati demek,

    Yaşamak demek;
    Her neyin varsa dünyada kalacağını bilmek demek;

    Yaşamak demek;
    Uçurtmanın kuyruğu ağacın dallarına takılmadan kurtarırken, bir çocuğun iç çekişini hissetmek demek,

    Yaşamak demek;
    Yaşamın boyunca yaşlandığın demek değil,
    Bunca zaman içinde,
    Neler yaşadın neler yaşattın demek...

    Bülent GÜRAKAR

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    20.05.2012 - 15:47

    kadın ve erkeğin doğasına aykırı bir şeydir arkadaş olmaları. bir kere kadın ile erkek arasında çok daha özel çok daha hoş bir bağıntı olmalıdır.

    tabiattaki en üstün etkileşim ve paylaşım aşktır.(belki annelik duygusu da çok özel bir şeydir, ama aşk kadar karşılıklı değil.)

    aşk beğeni ve ilk hoşlanma belirtileri ile başlar, ki bu da kadın ve erkeğin asla arkadaş olmamalarını, niteliksiz bir diyalog ile bu hissi söndürmemelerini gerektirir.
    gerek kadının gerek erkeğin doğuştan gelen tüm hisleri, bilinç altında yer etmiş ne kadar dürtüsü varsa hepsi karşı cinse aşık olmak adına programlanmıştır. sağlıklı ve doğal olanı bir kadının veya bir erkeğin karşı cinsi beğenip arzulaması veya reddederek ondan uzaklaşmasıdır.

    erkeklerle kadınların arkadaşlıkları hangi alanda sağlıklı yürüyecektir bir düşünelim? kendini kadın gibi hisseden bir kadının sohbet etmesi, tarzı, gülüşü, mimikleri, arkadaşına göstereceği yakınlığı, sevgisini gösterme şekli, ilgi alanları, eğilimleri ve birlikte paylaşabileceği şeyler ancak hemcinsi ile sağlıklı yürür.

    aynı şekilde adam gibi bir adamın her türlü tavrı da kadınsı olmaktan uzaktır.bir erkek kadınsı şeylerden sohbetlerden hoşlanıyorsa, kadınlarla uzun vakit geçirip havadan sudan bahsedebiliyorsa tüm cazibesini kaybetmiş çok sıkıcı hale gelmiş bir tiptir.

    bir kadın ve erkeğin birbirlerine zıt olan yönleri; onların sadece aşkla bir arada kalabilmelerini ve böylece türün devamlılığını sağlar. erkeklerin erkeğe, kadınların kadına benzediği bir anlayışta zaten bu böyledir, kadın ve erkeğin arkadaş olamamaları garipsenmeyen görüştür.

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    20.05.2012 - 11:44

    Sen Benim Ben Seninim

    sevdiğimi sana nasıl ispat ederim bilemiyorum
    ay çıkar yıldız parlar gözlerimde
    yüreğimi fetheder seninle geçen anlarım
    ufkumda yeni hayaller doğar
    resmini çizerim gözbebeğime
    eğilir salkımsöğütler

    sunadır çok zaman salınır gönül bahcemde
    aynalarda seni ararım
    fidan boyuna kurban olduğum
    yüreğimin feryatları ulaşmazmı
    rızkını allahtan dileyen fakir
    esirgeme benden bu mutluluğu..

    su gibi aziz sevgilim
    yangınlardayım anlamıyormusun
    feri kaçmış gözlerimin nurusun
    umut bahcemde açan son gülsün
    şu zavallı kuluna razılık göster
    enginlere düşmesin hayallerim

    seni seviyorum sen ne dersen de
    aklım uçuk mavilerde gezinir
    fısıltıların hala kulaklarımda
    sevincisin uzun bir maratonun
    kaybederim rengimi çiçeğimsin
    emin ol ki sen benim ben seninim

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    20.05.2012 - 01:28

    Milat seni Tanıdığım Gün

    Eriyen şu karlarla çözülüyor yüreğim,
    Uzun bir kış uykusundan uyanmış gibi sanki bedenim.
    Heyecan olduğunun, erkek olduğunun farkına varmış,
    Her zerresi ile sevgiyi yudumluyor hislerim...

    Hayatımda ilk defa çakışmıyor, mantığımla yüreğim.
    İkisi de onaylıyor, aklın yolu mutluluk diyor kaderim,
    Seni tanıdığında zamanın, kıymetinin farkına varmış,
    Kaybedecek günüm yok deyip seni istiyor benliğim..

    Sıla neresi gurbet neresi bilmiyor artık kalan,
    Ama senin olduğun yer bundan sonra bana vatan.
    Yürüdüğün yerlerde sevginin aşkın izi,
    Benim için en huzurlu yer artık gözlerinin içi..

    Ey 'Milat Seni Tanıdığım Gündür' diyen,
    Umudum, nefesim, aşkım, ruh eşim,
    Milat mı bu, dönüm noktası mı bilemem ama,
    Ben sanki senle olmak için doğmuşum...

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    19.05.2012 - 20:02

    Aslanların Sessiz Kaldığı Yerde;
    Kurtlar Çakallar Volta Atar.
    Ama Bilmezler mi ki;
    Aslanlar Sessizliği Bozarsa Kıyamet Kopar..!

    *Che Guevara

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    19.05.2012 - 07:14

    NE GÜZEL ŞEY HATIRLAMAK SENİ
    Ne güzel şey hatırlamak seni: ölüm ve zafer haberleri içinden, hapiste ve yaşım kırkı geçmiş iken... Ne güzel şey hatırlamak seni: bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin ve saçlarında vakur yumuşaklığı canımın içi İstanbul toprağının... İçimde ikinci bir insan gibidir seni sevmek saadeti... Parmakların ucunda kalan kokusu sarduya yaprağının, güneşli bir rahatlık ve etin daveti: kıpkızıl çizgilerle bölünmüş sıcak koyu bir karanlık... Ne güzel şey hatırlamak seni, yazamak sana dair, hapiste sırt üstü yatıp seni düşünmek: filanca gün, falanca yerde söylediğin söz, kendisi değil edasındaki dünya... Ne güzel şey hatırlamak seni. Sana tahtadan birşeyler oymalıyım yine: bir çekmece bir yüzük, ve üç metre kadar ince ipekli dokumalıyım. Ve hemen fırlayarak yerimden penceremde demirlere yapışarak hürriyetin sütbeyaz maviliğine sana yazdıklarımı bağıra bağıra okumalıyım... Ne güzel şey hatırlamak seni: ölüm ve zafer haberleri içinde, hapiste ve yaşım kırkı geçmiş iken... NAZIM HİKMET

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    18.05.2012 - 13:01

    Yar

    Kayb olup yollardayım gizli nişanımsın benim
    Yıllara aylar dolu yalnız baharımsın benim
    Bir mumum yanmaktayım nur içre aydındır tenim
    Güzlere hep kaybolan yoklukta varımsın benim
    Uykular gözden kaçıp meyhaneler meysiz kalıp
    Aç susuz avare tek sığma mekanımsın benim
    Saçlarım tar üstüne tel tel çekersin sevgilim
    Şiirlerde yoksun artık çalma sazımsın benim
    Bilmiyor o sevginin orta yerinden vormasın
    Ümrüme vurmüş gibi her gün ziyanımsın benim
    Yol uzak hayretteyim nerden takıldın aklıma
    Hatrıma bir hatıra nergis nigarımsın benim
    Her nesin her yerdesin bir can gibi kalbimdesin
    Yoldaşım arkadaşım ruhu revanımsın benim.
    Sen yaşa günlün gibi bende merakın kalmasın
    Mühteşem bir şiir için her gün kararımsın benim


    Zehra fermani

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    17.05.2012 - 12:59

    BENİ BANA YAZ..!

    Yazılanların tükenip çekildiği yerde şüphe yağmurlarındaki infazın başlangıcı suallerde ıslanıyorum.

    Bir doğum başlıyor gebeliğin bittiği yerde,yeni bebek sancılarla tanışıyor ruhum gel git lerin kuruttuğu ben bana yazılmak için keskin bir hamle yapıyor,sadist sancılar kırılıyor sayfaya kalem değiyor.

    İçimdeki iki ben konuşuyor yazacaklar tükendi kısırsın sen artık cebelleşmeyi bırak at kendini okyanusa boğulmak hak sana, ama içimdeki ikinci ben isyanı kurşun yapıyor doğumları boşaltacaksın çünkü sen nefes alıyorsun yaz günahlarını, sevaplarını,hislerini, aşklarını yaz sen hep yaz diyor ister siyah ister beyaz, kelimeler eğri büğrü olsun yaz sen..!

    sorular dövüyor beni,içimde çoğu zaman sessiz ama sesli küfürler yükseliyor harflerin beline yerleşmek istiyorum, sanki ben teselli arayan bir hasta yazmaksa doktor bana.

    Geceler var kirpiklerimde usul usul konuşan sabahları bekleten sevdalara çile çektiren.
    Ben bölünmüş ya,ağlayamıyor da artık düşünceleri bir yığın yapmış kış uykusuna yatırmış ama karmış aslında,içi bembeyaz, umutlar umutsuzluğun belini büküyormuş çoğu zaman gözler güneşe bakıyormuş ama yangın yokmuş hep soğukmuş taşlar.

    İki çırayı birbirine sürüyormuş eller, nafile olmuş zamanlar hekimlermiş çile çeken hastalıksa sırıtan bir aymış gecede, dudaklar üflermiş sabahı, gören göz aşkmış aslında kör olansa zaman.
    Aşk bekler ilk hasadı onu tutacak avuçları taşıyacak ayık yürekleri.
    Aşk var ya aşk yerdeyken gökte görünür gökteyken yerde ama aşk ikisininde yüreğindedir yağmurlara gizlenmiştir ama adı ateştir, teri olmayan bir sıcaktır soğuğu giydiren güneştir.


    Yaşlılık nedir ki çizgiler mi...? kuru öksürüklerle başlayan bitmez hıçkırıklar mı, yangınlar mı ya da ısınma bilmeyen donmalar mı.?

    Bilinmezin içinde gezmek ve hep bilmek mi aslında,yalanla başlayan gerçekler gibi yaşlılık attığın ilk adımlara dönüş sendeki sana yazılmakmış aslında.

    Kalp tekleyen motor gibi,su değil aşk kaybediyor aslında bilmez misin ki su zaten aşktır bedende.!

    Kızgınlıklarım en kızgın yağda cızırdamakta tavada ama yanan görünen ateş, o bile yok ki ocakta.

    İçimdeki benler ergenliği başlatıyor yeniden atıyor kendini uçurumlardan ama düşmüyor düşmüyor işte.!
    Çiçekler harmanlanmış ruhum güller ve yasemenler arasında ince bir kıyıda çökmüş alının tam üstünde yeni filizlenmekte olan kırışıklığa sığınmış düşünmekte, ben böylesine düşünürken renklerde harmanlanmakta ruhumda bahar yaklaşan bir yolcu ve aşk bu mayısta gelin olmuş hemde doğduğu gün eş olmuş yıllardan sonra gelen adamına... bu sefer gemi varacak işşallah limanına.1

    sevmek saklambacı unutmuş en yakın panayırda,zirve sevgilinin yeşil gözleriymiş aslında hadi yüz kıyıya nilüferler sudayken çıkmış karaya ama ıslaklık bitmezmiş bu aşkta yağmurlar hep ağlamakta.!
    Beni bana yaz dedim de.! bu sensin aslında ben sana yazıldım nikahlandım mühürüm olur sonsuzluk bırakma beni adamım.!

    Gitmekle kalmak arasında bırakma beni tut ellerimi, gülün tomurcuğunda da unutma nefessiz kalırsam eğer aşksızda kalırsın sevgili, tut ki üşümeyeyim tut ki yanmayayım tut ki gitmeyeyim.!

    Gidersem düşersin sevgilim..!
    gidersem eğer yanarsın özlemlerde.1
    gidersem boğulursun yalnızlıklarımızda.!
    Ben sana yazılmadım ki ben bendeki bana yazıldım işte oda sensin sevgili.!
    Bizde ki her bitiş yeni bir diriliş aslında nasıl her doğum ölmekse, bende sende var oluyorum sevgili..!

    işte o yüzden tut beni, hilalli gecelerde hep sen sar beni.!

    Seni seviyorum, sende yürümek ve seni gezmek ne güzel sevgili ellerim ellerine sevdalı gözlerim gözlerine yaralı, aşkım adamım hoş geldin bana, sana yazılmak coşkuların en güzeli sen hep tut beni.!

    5 mayıs anısı..
    darısı tüm sevdalara..!
    Hatice Nilüfer Karataş Dirilen.!

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    16.05.2012 - 18:02

    Bana Gel

    Yüreğin daralırsa bir gün
    Nefessiz kalırsan bedeninde
    Sığamazsan evlere, odalara
    Göz yaşların saklanamazsa gözlerinin ardında
    Bana gel.
    Bir soluklan yüreğimde
    Belki huzur bulursun
    Sevdiğin ellerimde.
    Belki kendini görürsün
    Gülen gözlerimde...
    Hayat tuzaklarla dolu
    Bazen yanarsın.
    Bazen yanlış ta yaparsın.
    Belki iyi olur sonu
    Başka bir kapı açarsın...

    Unutur mu yüreğin
    Çare var mı kaçmaya
    Bir cevap buldun mu ki
    Kaybetmekten korkmaya...

    Yalnız kalırsan bir gün
    Sevdiklerin uzaktaysa senden
    Ve dört duvar arasında yankılanan
    Yalnız senin sesinse duyduğun
    Bana gel.
    Neden diye sormam.
    Bilirim yalnızlığın ne demek olduğunu.
    Yalnız yenmez
    Soğur yemek tabağında
    Yalnız gülünmez
    Sadece yalnız ağlanır.
    İster gülmeye
    İster ağlamaya gel.
    Bil ki bu yürek
    İncitmez seni.
    Ömür boyu saklar sevgini...

    Belki özlersin de
    Sebepsiz sürükler ayakların seni bana
    Kapımın zilini çalarsın yine
    Ansızın gecenin karanlığında.
    Geldiğin gibi usulca gideceğini bilirim
    Ama hazırdır yerin.
    Doğru muydu, yanlış mıydı
    Bir vardı, bir yoktu
    Elimizde ne kaldı
    Geriye bakmak hafifletti mi acımızı?
    Kül etti, duman etti.
    Bu sevda çok yaktı canımızı.

    Sevdiğini de bilirim
    Özlediğini de.
    Dilinin ucuna kadar gelip
    Bana gel diyemediğini de.
    Yine de gelmezsen, anlarım.
    Güçlü olmak gerek bazen
    Belki kabullenmek.
    Kaldır başını göğe
    Belki de aradığın bir melek.

    Biraz kırgın, biraz yorgun
    Gülen yüzü solmuş, yüreği vurgun.
    Yanlış zamanlarda,yanlış adamlar sevmiş
    Gözlerinin içinde ışığı sönmüş...

    Bir gün, hayat ağırlaşırsa omuzlarımda
    Anlatamazsam kimseye
    Ya da çok özlersem.
    Güzel şeyler yapmışsam
    Paylaşmak istersem.
    Hala sevdiğini görmek istersem
    Gelebilir miyim sana.

    Kızıl bir akşamüstü
    Tatlı bir meltem gibi
    Dokunur mu ellerin saçlarıma...

    Tükenir elbet, gün de tükenir
    Ömür de.
    Aşktan da çalar zaman
    Hatıralardan da.
    Şimdi bütün sevdalarına bir sigara yak.
    Hasretle çek dumanını içine.
    Ama yalnız beni düşün
    O dumanın hayalinde.
    Yalnız beni özle, nefesinde.
    Sigaran kalmadıysa eğer
    Bana gel.
    Sigara içmem
    Ama saklıyorum senin için bir tane.....

    Kerem Alışık

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    16.05.2012 - 13:10

    Merhaba yeni gelen gün
    Gökyüzü belirsiz aydınlık
    Denizde çivit mavisi
    Merhaba yaşama gücüm
    Hadi bakalım başla işine
    İlk vapuru ilk treni
    İlk uçağı kaldır
    Dünyamızın çarkı dönsün
    Şu çarpan yüreğimizin
    Umudun sende olduğunu bil
    Bil de ona göre davran
    Getireceğin mutluluğu getir

    Sabahattin Kudret AKSAL

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    15.05.2012 - 15:34

    Hani benden önce bir ilişkin vardı;
    Çok sevmiştin,Ve bana geldiğinde ' dedin ki '
    Benim canım çok yandı,sen diğerleri gibi olma...! ! !
    ' Bende sana demiştim ya hani '
    Ben diğerleri gibi değilim,seni üzmeyeceğim diye...! ! !
    Ben sözümde durdum üzmedim, terk etmedim, vazgeçmedim...! ! !
    Sadece bana ait ol diye sevdim...! ! !
    Sevdim diye mi terkettin...? ? ?
    Diğerleri gibi olmadğım için mi beni sevmedin...? ? ?

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    11.05.2012 - 15:53

    Yoksun.
    Aklım zarar,
    İyi niyetlerim kayıp,
    Uykum açık...

    Bilmem kaçıncı sahnelenişi
    gülen yüzünün
    gözümün önünde..

    İçim ezildi,
    içimde yarattığın devrim sonrası
    esir aldığın karakterimin
    gördüğü işkenceyi izlerken...

    Kemirdi beynimi
    fotoğraflarına ' Seni Seviyorum ' derken
    mantığımın bana
    Kem küm edişleri..

    Yoksun.
    Mutluluk uzak,
    ' Yapmayın ' lı tuzak,
    Seni bana hatırlatmalar...

    Bilmem kaçıncı yaralanışım
    sesine duyduğum özlem
    sesimi keserken...

    Ruhum çizik.
    Çizmeyi aştı yokluğun,
    Çizgiyi geçti karanlık,
    Suratı beş karış Aşkın...

    Şaşırdım kendimi,
    Kim olduğumun önemi yok.
    Adresim,
    Dersim ' de bir çocuk yüzü.
    Herkesin haberi var,
    bulası yok,
    göresi yok...

    Yoksun,
    Uzatmaya gerek yok.

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    09.05.2012 - 23:23

    YENİDEN BAŞLAMAK İSTİYORUM

    Bahar yokuşunda düştüm yorgun,
    İçim dalgalar gibi fakat dilim suskun,
    Hep düşüp kalktım bir çocuk gibi,
    Her düşüşte yeniden yürümek istiyorum.

    Zehirden bir lokma oldu tattığım hayat;
    Dostlar kahpe, yok hiç birinde sadakat;
    Buldukça bir fırsatını attılar tokat,
    Düşürülmek alın yazım ve mukadderat,
    Bu densizlere bir “Dur! ” demek istiyorum.

    Mazi, hatalar birer yük; ben de bir hamal,
    Dostlarınki de yüklenince kalmadı bir hal.
    Bu yükler altında inleyip durdum,
    Gömdüm içime gözyaşlarımı sessizce,
    Özgürlüklerini bazen de dışa vurdum,
    Yüklerimi meçhul yerlere atmak istiyorum.

    Mecbur muyum geçmişin hesabını vermeye;
    Hatalarımı, hataları ortaya sermeye?
    Söyle bana ey mazi, suçum nedir?
    Hakkımda yazılan melun bir sahnedir,
    Bu sahneyi yerle bir etmek istiyorum.

    Her yıkılışta, itilişte denildi imtihan;
    Dalkavuklarla, gülenlerle doluydu meydan.
    Teselliden nasip olmayınca ettim isyan,
    Bu meydanları bertaraf etmek istiyorum.

    Sordum kendime: Ben kimim, neyim?
    Söyleyin bana, onlardan geri kalan neyim?
    Nedir bendeki bu yeni hal, bu kişilik?
    Dönüp özüme yeniden ihya olmak istiyorum.

    HÜSEYİN ÜSTÜNSOY

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    09.05.2012 - 18:39

    KESİNLİKLE OKUMANIZ GEREKEN BİR HİKAYE OKUDUKTAN SONRA ZATEN PAYLAŞIRSINIZ

    Yıl 1943.
    Genç Mustafa’nın tayini kütüphaneci olarak Ürgüp Tahsin Ağa Kütüphanesi’ne çıkar. Devlet memurluğu o dönemde süper bir şey, çünkü özel sektör falan yok. Bizimki kütüphanede heyecanla okurları bekler; bir gün olur, beş gün olur, gelen giden yok.

    Etraftakilerle konuşur, herkese anlatır:

    “Bakın kütüphane bomboş duruyor, gelin kitap okuyun.” Gelen giden olmaz. Amirlerine durumu bildirir.

    – Kardeşim otur oturduğun yerde, maaşını düzenli alıyon mu, almıyon mu?
    – Alıyorum.
    – Eee, o zaman ne karıştırıyon ortalığı, gelen giden olsa maaşın mı artacak? Başına daha fazla bela alacan, o kütüphaneye yıllardır kimse gelmez zaten…

    23 yaşındaki genç memur “Ne yapayım, ne yapayım? ” diye düşünür durur. Sonunda aklına bir fikir gelir, eşine söyler. Eşi önce “Deli misin bey? ” der, ama kocasının bir şeyler üretme, işe yarama çabasını yakından görünce fikri kabullenir.

    O dönem devletteki amirlerinin çıkardığı tüm engellerin tek tek, binbir güçlükle üstesinden gelir.

    Çünkü o zaman da şimdiki gibi, “Aman bir şey yapmayalım da başımıza bir iş gelmesin. Çalışsan da aynı maaş, çalışmasan da“ zihniyeti aynen var.

    O bıyıklı, kravatlı, asık yüzlü, sigara kokan, arkalarındaki Atatürk resminden utanmayan, ama ülkesine gram faydası da olmayan bürokratları zorlukla ikna eder ve bir eşek alır.

    İki tane de sandık yaptırır. İki sandığa, kalınlığına göre 180-200 kitap sığar. Sandıkların üstüne “Kitap İare Sandığı” yazar. Kitapları eşeğe yükler ve köy köy gezmeye başlar.

    Kütüphaneye de bir yazı asar:

    “Sadece Pazartesi ve Cuma günleri açıyoruz.”

    Köydeki çocuklar şaşırır.
    Eşeğe bir sürü kitap yüklemiş bir amca, o gariban çocukların küçücük ellerine kitapları verir. Düşünün, Noel Baba gibi. Noel Baba yalan, Mustafa Amca ise gerçek. Geyikler yerine eşeği var.

    Eşek de daha gerçek, Mustafa Amca da.

    “Çocuklar bunları okuyun, aranızda da değişin. On beş gün sonra aynı gün gelip alacağım. Aman yıpratmayın, diğer köylerdeki arkadaşlarınız da okuyacak” der.

    Mustafa artık Ürgüp’teki kütüphanede bir iki gün durmakta, diğer günler eşeği Yüksel’le köy köy gezmektedir.

    Köylerdeki çocuklar Eşekli Kütüphaneciyi her seferinde alkışlarla karşılarlar. Kalpleri küt küt atar heyecandan, sevinç içinde yeni kitapları beklerler. Mustafa Amca‘nın ünü etrafa yayılır. Diğer devlet memurları makam odalarında sıcak sıcak oturup iş yapmazken, Mustafa’nın eşeği Yüksel yediği otu hepsinden fazla hak etmektedir.

    Zamanla insanlar kütüphaneye de gelmeye başlar.

    Mustafa bakar ki kütüphaneye kadınlar hiç gelmiyor.

    Zenith ve Singer’e mektup yazar:

    “Bana dikiş makinesi yollayın, firmanızın adını kütüphanenin girişine kocaman yazayım“ der. Zenith dokuz tane, Singer bir tane dikiş makinesi yollar (ilk sponsorluk faaliyeti) . Salı günlerini kadınlar günü yapar. Kumaşı alan kadın kütüphaneye koşar. On makine yetmediği için sıra oluşur. Sırada bekleyen kadınların eline birer kitap verir, beklerken okusunlar diye. Okuma-yazma oranının düşüklüğünü görünce halkevlerine okuma yazma kursları vermeye gider. Halıcılık kursları başlatır, bölgede halıcılığı canlandırır. Bu arada valilik Mustafa hakkında dava açar, “kendi görev tanımı dışında davranıyor” diye. 50 yaşına gelen Mustafa Amca baskıyla emekli edilir.

    Mustafa Amca köylüler arasında efsane olur, yıllar geçtikçe köylerdeki çocuklarda okuma aşkı yerleşir. 2005 yılında Mustafa Amca vefat eder. Tüm Kapadokya çok üzülür, aralarında toplanırlar. Ürgüp’e Eşekli Kütüphaneci Mustafa Güzelgöz ve eşeğinin heykelini dikerler.

    Girişimcilik ne biliyor musun?

    Bulunduğun yere yenilik katmalısın.

    Mutlaka adım atmalısın.

    Yaptığın iş olduğu yerde durup duruyorsa, sende bir uyuzluk vardır arkadaş. İnsan var, dokunduğu yere değer katar; insan var, dokunduğu yere değer kaybettirir.

    Bakın Nevşehir’den ve bu ülkeden nice müdür, amir, vali, bürokrat, milletvekili, politikacı geçti; binlercesinin adını kimse hatırlamaz ama Mustafa Güzelgöz ve eşeğinin heykeli var.

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    09.05.2012 - 13:11

    Güzelliğin için değil,

    Cünkü ben seni hiç görmedim...
    Ellerimi tutmanı değil,
    Cünkü ben sana hiç dokunmadım...
    Gözlerine bakmayı değil,
    Cünkü ben onlara hiç dalmadım...

    Ben, senin beni sevmeni sevdim...
    Yüreğinde bana yer vermeni sevdim
    Benimle konuşurken, sesini nefesini sevdim.
    Ağladığımda uzaktan tesellilerini sevdim.
    Düşlerde benim olmanı, senin olmamı sevdim...

    Gündüz ışığım, gece karanlığım olmanı sevdim.
    Gözyaşım, kederim, hüznüm olmanı sevdim
    Tebessümlerimin, gülmelerimin,
    Mutluluğumun sebebi olmanı sevdim

    Söylediğin sözleri değil,
    Onları bana söylemeni sevdim....
    Ben başlıbaşına seni SEN olduğun için sevdim...
    Benliğini, duygularını, hislerini sevdim
    Ve...

    BEN SADECE SENİ SEVDİM

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    08.05.2012 - 16:50

    İNSANLARI SEVMENİN TEK YOLU;
    İnsanları sevmenin tek yolu vardır ve o da onları olduğu gibi sevmektir.

    Ve güzellikte buradadır: onları olduğu gibi sevdiğinde onlar değişirler.

    Sana göre değil; onlar kendi gerçeklerine göre değişirler.

    Onları sevdiğinde onlar dönüşüm yaşarlar. Değişmezler, dönüşürler.

    Onlar yeni olurlar, onlar varlığın yeni yüksekliklerine erişirler.

    Ancak bu onların varlıklarında gerçekleşir ve bu onların kendi doğasına göre olur.

    İnsanların doğal olmaları için yardım et,

    İnsanlara özgür olmaları için yardım et,

    İnsanlara kendileri olmaları için yardım et.

    Ve asla hiç kimseye güç uygulamaya, itip kakmaya ve hükmetmeye çalışma.

    Bunlar egonun yöntemleridir.

    OSHO

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    07.05.2012 - 17:27

    Keşke yıllar önce tanısaydım seni..
    İşte o zaman yüreğim böylesine yanmazdı..
    Sevginin sıcaklığını içimde hissettiğimde..
    ... Böylesine kahrolup acı çekmezdim..

    ... Bir gün olsun seni seviyorum diyemedim..
    Ne zaman söylemek istesem sustum söyleyemedim..
    Kelimeler boğazıma düğümlendi, sadece yutkundum..
    İçime attım yıllarca,boğuldum ama söyleyemedim..

    Çünkü ben kurban edildim, gençliğimin en güzel yıllarında..
    Sevmeyi sevilmeyi, aşkı denilen duygunun daha olduğunu bilmeden tanıdım ihaneti...

    Ama ne olursa olsun bilesin ki ben sadece ve sadece seni sevdim..

    Benim aşkım kimselere anlatılmaz, kimse de bilsin istemem..
    Ağlamak istersin ağlayamazsın, duyulmasın diye korkarsın..
    Sevdiğini haykırmak, adını dağa taşa yazmak istersin
    Umut vermek istersin ama anlarsın hakkın yoktur buna..

    Bu aşkın yarını olmasa da umut olmasa da seni seviyorum..
    Sonunda kavuşmak olmasa da seni seviyorum..
    Mutluluk haram olsa da seni seviyorum..
    Sonunda ölüm olsa da yinede seni seviyorum..

    Sen benim aşkımın ihaneti bile olmadın, sendin benim aşkım..
    Sevmeyi sevilmeyi de sende gördüm aşka ihanet de olamazsın..
    Senin aşkın benim içimde kanayan yaram da olsa
    Yinede sen benim sevdiğim tek sevdiğim gizli aşkımsın..
    Yasak aşkımsın

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    06.05.2012 - 14:48

    Deniz Gezmiş in son mektubu

    6 Mayıs 1972

    Baba,

    Mektup elinize geçmiş olduğu zaman, aranızdan ayrılmış bulunuyorum. Ben, ne kadar üzülmeyin desem, yine de üzüleceğinizi biliyorum. Fakat, bu durumu metanetle karşılamanı istiyorum. İnsanlar doğar, büyür, yaşar ve ölürler… Önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığı süre içinde, fazla şeyler yapabilmektir.

    Bu neden...le ben, erken gitmeyi normal karşılıyorum. Ve kaldı ki, benden önce giden arkadaşlarım, hiçbir zaman ölüm karşısında tereddüt etmemişlerdir. Benim de etmeyeceğimden şüphen olmasın.

    Oğlun, ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmış değildir.

    Bu yola bilerek girdi. Sonunda da bu olacağını biliyordu.

    Seninle düşüncelerimiz ayrı ama, beni anlayacağını tahmin ediyorum. Sadece senin değil, (…) anlayacağını inanıyorum.

    Cenaze için, avukatlarıma gerekli talimatı verdim. Ayrıca savcıya da bildireceğim. Ankara´da 1969´da ölen arkadaşım Taylan Özgür´ün yanına gömülmek istiyorum. Onun için cenazemi İstanbul´a götürmeye kalkma.

    Annemi teselli etmek sana düşüyor. Kitaplarımı küçük kardeşime bırakıyorum. Kendisine özellikle tembih et. Onun bilim adamı olmasını istiyorum. Bilimle uğraşsın ve unutmasın ki, bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir.

    Son anda, yaptıklarımdan en ufak bir pişmanlık duymadığımı belirtir seni, annemi ve kardeşimi devrimciliğimin olanca ateşiyle kucaklarım…

    Oğlun Deniz Gezmiş

    Merkez Cezaevi

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    06.05.2012 - 00:29

    KADINLAR GİTTİĞİNDE
    'Kadınlar bir gün çekip gittiklerinde, peşlerinde
    ’yetim-öksüz’ kalan çok olur.
    Mutfaktaki dolap, perdeler, kavanozun içindeki eski düğmeler,
    özenle saklanmış küçülmüş giysiler,
    dolap diplerindeki kurdeleler...
    Çekmecenin dibinde artık kimsesizdir eski tarak.
    Sabah karanlığında mutfaktan gelen tıkırtılar susar,
    yetim kalmıştır tabaklar.
    Bir kadın gittiğinde hep suyu unutulur saksıların.

    Sık sık boynunu büker ’SARIKIZ’.
    Teki kalmış o eski bardağın anlamını bilen olmaz,
    değerini kimse anlayamaz krom hac tasının.
    Balkon artık sessizdir.
    Koridor kimsesiz.
    (.......)
    Bir kadın gittiğinde...
    Bir kadın gittiğinde ne çok kişi gider aslında;
    bir ağır işçi,
    bir temizlikçi, bir bakıcı, bir bahçıvan, bir muhasebeci...
    Bir ANNE gider...
    Bir DOST...
    Bir ARKADAŞ...
    Bir sevgili...
    Ne çok kişi yok olur aslında, bir kadın gittiğinde...'

Toplam 1172 mesaj bulundu