Deniz Bulut Adlı Antoloji.com Üyesinin Hakkın ...

Üzülme

Al hançeri!
Sapla kalbime,
Kanatabildiğin kadar...
İstediğin buysa!
Yeter ki sen üzülme,
Acı çektirmekse amacın,
Mutlu olacaksan eğer,
Daha fazla sapla...
Hançerini yüreğime,
Beni öldürene kadar.

31 / 03 / 2011

Hatice Öksüz

'Kilit...'

Acısını sağaltınca doygunluğun teninden
Islak ışıltıyla bak çevirip gözlerimden

Düşünsene
Ele geçsem her cepheden
Kayda değer ne kalırdı geriye benden…/

O nedenle karşı karşıya geldiğimizde
Alt üst oturacağız aynı evde

–Varsa eğer- olağan dışılığımın keşfini
Ve övülmekten hoşlanan o insan zaafımı
Sana bırakacağım
“Günah benden gitti”, der gibi…

Ne gariptir bilinç denen bilinmezlik
İnsan kendi kapısını niye kilitler üstüne
Ve bir türlü açıp giremez ardına kadar…

Sen de çözmeye çalıştın değil mi bilmecelerimi
Çelişik sözlerimi aradın didikleyip şiirlerimi

Sorsan söylerdim –belki- itiraf bile ederdim
Sevdim dediklerimin içinde en fazla
Beni kendi gözümden düşürmeyenleri sevdim…

26.04.2015

Mustafa Bay

Yokluğun

Sevgilim;
Bir gün seni anlatacağım; Senli şiirlerde demiştim ya hani...
Gözlerin geçiyor; Gözlerimin önünden şimdi..
Baş ucumda hayal ediyorum ezgini,
Sonra görüntün sinsi sinsi siliniyor sanki;
Birde bakıyorum;
Düşgülüsün,
Yeter...Dayanamıyorum,
Yokluğun eziyor beni...

Sevgilim...Sesin...
Yağmurlarla birlikte üzerime yağıyor şimdi...
O fesleğen hoşluğu sesin...
Harfler okunduğunda seslere dönüşür ya hani...
Yazdıklarını dudaklarından okuyor gibi okuyorum şimdi;
O tarçın kokulu sesin...
Sesin boşluğa...
Kokusu...Kimsesizliğe çekiyor beni...

Yeşim Özkan

Kahrolası Yalnızlığım

Attığım her adımda
Bir gölgem
Birde kahrolası yalnızlığım arkadaş bana
Helede özel günler yaklaştıkça
İçim kavrulur
Döner dururum yana yana

Bayram öncesi yalnızlık yok mu?
Kahreder beni
Sabah olmasın diye
Saatlerce yalvarırım tanrıya
Tülün arkasından gizli gizli izlerim
Yüzlerinde mutluluk dolu insanları
Yalnızlığım…
Elbet bir gün soracağım bununlarin hesabını

Ne zaman eski günlerim aklıma gelse
Yalnızlığım çıkıyor karşıma
Ben buradayım kendine gel diyor bana
Gözlerim doluyor sonra
Ağlamamıyorum
Yaşlarım süzülüp akarsa yanaklarımdan
Oda terk ederse diye korkuyorum

Ah! yalnızlığım
Bir an önce çekip gitsen hayatımdan
Bıraksan beni bana
Günaydın desem çiçeğe böceğe
İyi geceler desem iyi olmayan geceme
Tek kişilik yatağım var
Benden önce oraya ilişme
Bir gece habersiz git benden
Git!
Deniz aşırı yerlere

Sen benimle olunca
Hayallerime ulaşamıyorum
Ulaşamıyorum yedi renkli gökkuşağına
Müzik dinlemeyi
Şöminenin karşısında oturup
Duvardaki hayallerimi
Uzun uzun seyretmeyi özledim.
Dans etmeyi unutalı belkide yıllar oldu
Ah! kahrolası yalnızlığım
Baharımın gülleri hiç açmadan soldu

Masada her şeyim tek kişilik
Bir dilim ekmek yarışı yanık
Bir bardak çay unutulup soğumuş
Bir tahta sandalye yarısı kırık
Görüyorsun yaşamım bundan ibaret
Yılların bilançosu elimde
Bana aşık bir yalnızlık var
Demir atmış kahrolası gönül denizime

Gün batımının güzelliğini görmüyorum
San yanımdayken sesini duymuyorum kuşların
Kumlara yalın ayak basmak
Eskisi gibi zevk vermiyor
Yalnızlığım belkide sen mutlusun
Ya ben?


Gamze YAĞMUR


24/03/2015

Müjgan Asıl Kefeli

İki satır

bir boşluğa düşmüşsen
kırılmışsa içinde incecik dalların
yani bir çizik atmışsa zaman kalbine
gitmek kalmaktır,unutma bunu.

gecelerine çağırmışlar
acem halıları sermişler önüme
geçememişim öte kıyısına zamanın
kalmışım kalbimdeki narın içinde...

sana suskun hasretler biriktirdim
annenin yazmasındaki yayla kokulu çiçeklere benzeyen
n'olur gel al artık onları kalbimden
bir, iki satır söz bırak yerine...

Temel Kurt

Face

90-60-90
Hadi Kızım...yandan..yandan
Hollywood...Bolywood...Yeşilçam
Face Kızı...Maça Kızı...Kupa Dam
Gözlüklü gözkük'süz...terlikli terlik'siz ha babam
Cep'ten...profil'den...Ayna'dan
Çek Oğlum çek...saymadan
Korkma Şekerim...yok hiç sende noksan
Al tescilini...gir tomografiye
Yüklersin sayfalara...biteviye...biteviye
Gözler yeşil...gözler mavi...elâ'lar
Bir eksik var? ...Helalar! ! !

Ne Asiller varmış
Asilzadeler asalet'ten susarmış
Madamlar...Madmazel'ler...Monşer'ler
Af eyleyin...bilmemiş'iz..gözlerimiz kararmış
Burnunu kır'aymış...ağzına patlat'aymış
Aslan kesilip...cirit ataymış
Af ola Dostlar...sözüm meclisten dışaraymış
Kız ağlar...Gelin ağlar
Yok hayr'ı...El'in başını bağlar
Mıhlandı beynimize...sunduk beğeninize
Haraç mezat...Sevdalar
Bir eksik var? ...Helalar! ! !

90-60-90
Anladık Güzelim...anladık
Yok hiç sende noksan
Sildin süpür'dün...ortalığın tozunu
Ezberledik...1001 çeşit pozunu
Geceni...gündüzünü...24 saatini
Belini...falını...santimini...kolunu
100'de 100 verirdik kanaatini
Ah görseydik Şeker...canlı...ayak yolunu
Biralar...Rakılar...ordalar...burdalar
Eğlencede....Barda'lar
Bir eksik var? ...Helalar! ! !

İnandık...tasdikledik...onay verdik
Sorma Şeker...hep dört gözle bekledik
Üstten çektik...yandan çektik...camdan çektik
Mutlu...üzgün hissettik...sayfalara yükledik
Gündüz keyfi..kahve keyfi...çay keyfiymiş
Evli...ev'siz...ilişkili...çelişkili...yerini'de bildirmiş
'Hadi artık dön Yavrum' Annen merak edermiş
Gece'den...sabah'tan...erkenden
İçerken...düşerken...kaçarken
Göremedik...s.....'ken
Ay başı'lar...Yıl başı'lar...kuşbaşılar
Bir eksik var? ..Helalar! ! !

Habibe Sevinç

hadi gel..........
ayıp şeyler...yapalım bu gün
tenime dokun mesela
kulağıma ahlaksız şeyler söyle
hızla çıkılıp inilen merdivenler gibi
nefes nefese
yorgun düşsün bedenim........
sonra hiç yataktan çıkmıyalım
akşam sabaha sabah akşama dönsün
ne ay umurumuzda ne batan gün
açmişiz tokmuyuz hissetmiyelım
sadece kendimize doyalım.....
açık saçık fıkrakar anlat mesela
gülmekden gözümden yaş gelsin.....
cam açık perde açık kalmış
boş ver
şahitlık etmeli gök kubbe
tapınmalı her şeye inat
üstümüzden akan tere
bir damlası vursa yanacak yüreğim
kor olmadan
hadi gel....
ayıp şeyler yapalım bu gün...

ALINTI

GECE GÖZLÜM
sana koşmak istiyorum,
delice çılgınca koşmak....
sarmak sarılmak istiyorum,
yakmak yakılmak...
gözlerin düşüyor gözlerime,
bir yürek sana atıyor,
delice çılgınca atıyor...
nasıl köpürür çılgın bir deniz,
nasıl coşar,
öyle coşuyorum sana,
seviyor,
seviyorum seni...
biten gecenin yıldızlarındaydın,
yeni günün güneşindesin...
seni düşünerek günaydın dedim,
penceremdeki kuşa....
günaydın dedim gelincik çiçeğim,
aşk kokanım...
seni düşünüyorum ya,
dilime dolanıyor sözcükler,
mısralarda bir sarhoşluk hali....
ahh aşk kokanım,
ahh sevdiceğim,
ne çok şeysin bende,
mecnunum leylama,
keremim aslıma,
seviyor seviyorum seni...

Koysam başımı göğsüne,
uyusam diyorum.
ama biliyorum uyuyamam.
deli eder kokun beni,
dokunurum.
kaybolur ellerim kıvrımlarında,
sıklaşır nefesim,
bu saatinde bile günün,
öperim seni dudağından.
dur istersen deme bana,
koy başını göğsüme diye.
ben kendimi biliyorum.
sen bu güzellikte afet,
ben yaramazın biriyim.
hala gel diyorsan söyle,
ya sende azdın benim gibi,
ya da istiyorsun delice.
eee aşk bu be afetim,
sevişme diyince duramam ki.
ne dersin?
geleyim mi?


İ. Sevdalı

sonbahar da bir pazar
masamda çay var
artık beklemiyorum
gönlümdeki güneşin açmasını
gök kubbede yağmur var..

günaydın gülücükleri kuytularda kalan insanlar
duygularını sokak lambalarının dibine bırakıp kaçan çocuklar
fazla kan kaybetmiş ağır yaralılar
günaydın özlemin sadece isim olmadığını bilen insanlar
ve sana da günaydın,
sıcak yüzünü bize hiç doğru göstermeyen güneş...

İKİNCİ EL

Et obur sevişlerin dişleri arasında çiğnenen,
Bedeninin mülkiyetini ellere satan kadın...! ! !
Ben bu aşkın kökünü kazımaya karar vermişken,
Hangi yüzle sana geri dönmemi istiyorsun?

Düşlerimdeki suretin,yok oluyor git gide,
Sana olan nefretim,azgın...ehlileşmekten öte
Sana soyunan hislerim, rahipleşirken gün güne,
Hangi yüzle sana geri dönmemi istiyorsun?

İkinci el gibi,kullanışmış olan kadınlığın varken,
Karmaşık yataklarda,şehvetlerle sen bolca beslenirken,
Camdan kubbe olan sadakatimi,ihanet taşıyla kırarken,
Hangi yüzle geri dönmemi istiyorsun?

Var git yoluna, gülüşlerimdeki küpeşteleri yıkan sen..! ! !
Var git yoluna, aşkımın kilidini kıran sen...! ! ! !
Sen kafana göre takıl,şehvetlerin soyundan gelen,
Bir daha asla sana geri dönemem ben.....
ŞAİR ARZU GÜNAL / 27.9.2014

Düşünsene yarim...
Uyandığımda ilk seni görsem,
İlk senin nefesini hissetsem tenimde....
Erken kalkıp saatlerce sessiz sessiz izlesem seni
İlk bana günaydın desen, ilk bana gülümsesen;
İşte o anda tutsam elini sıkı sıkı
Götürsem yüreğime usul usul, hiç bırakmasam...

Gülüşüne kurban olduğum varlığına bin şükür..
Göz yaşına öldüğüm varlığına, varlığına bin şükür..
Yüreğimin sahibi,
Yaşanacak bütün bayramlarım,
Gözlerimin feri hoş geldin...
Hoş geldin sevdiğim hoş geldin ömrüme..
Hoş geldin sevdiğim hoş geldin yüreğime...
Hoş geldin yüreğime...
Hoş geldin yüreğime..

ALINTI

Gel seninle bir resim yapalım çocuk,
Sen ağaç çiz, ben orman..
Senin derelerin olsun,
Benim denizlerim..
Sen Güneş koy tepelerin ardına,
Ben gökyüzü..
İnsanlar çizelim çocuk..
Güzel insanlar..
Sevdaları büyük,
Öfkeleri küçük insanlar..
Tombul yanaklı, gülen çocuklar..
Şarkı söyleyen kuşlar,
Oynaşan kuzular,
Ötüşen horozlar..
Bilmem anlatabildim mi çocuk?
Sana bırakabileceğim tek şey var;
Umutlar...

T.Tuğba Baş

neler vermezdim şu an,
sıcacık öpüşüne,
sonrasını sorma bile,
ruhumu alırdın belki.
uzanmışım yatağıma,
yarı aralık gözlerim,
kapıdan girecek huriyi bekler gibi,
bekliyorum sevgili.
dudağıma damlayacak,
bir katre ab-ı hayat,
neler vermezdim inan şimdi,
sımsıkı sarılışına.
bir duble daha aşktan,
bırak sarhoş olsun yüreğim,
sapıtsın arzularım,
beklerken en güzeli.
dalgalar hırçın deniz,
boğuldum sevdalarda,
neler verirdim şimdi,
teninin kokusuna....

Sevgili öğretmenim!
Kerrat cetveli kolay artık; haksızlığa karşı durma cesaretini öğrenebilecekleri yer yok.
Dört işlem çocuk oyuncağı; kitabı, okumayı sevdiren yok.
Atom çekirdeğini öğrensinler tamam, ama ekmeğini taştan çıkarmayı da, sonra üleşmeyi de, başkasının acısını çekmeyi de, hilesiz terfii de, insanlık için mücadele etmeyi de, kadirkıymet bilmeyi de, her koşulda gülümsemeyi de öğrenmeliler.
Sıcak bir sınıfta ders görürken, uzak bir köyde doktorsuzluktan can verip cesedi heybede taşınan kardeşlerinin acısını hissetmeliler.
Kendi doğruları, inançları, hayatları için mücadele ederken, başka hayatlarla, insanlarla, fikirlerle yüzleşmeyi, onlarla bir arada yaşamayı, hayatı paylaşmayı, ötekileştirmemeyi bellemeliler.
Kızlı-erkekli bir arada olmaya alışmalı, sevginin dilini ezberlemeliler.
Size emanet ettik; sevin onları! Can DÜNDAR, Cumhuriyet,15.09.2014

Bilmezsin sen
Öyle sessizce
yüreğime konuverişini
içimden akan ateşe eşlik edişini
dokunuşunu
incitmeden
ellerini bedenime sarışını
sessizce
yakarcasına
bilmezsin sen
zamansız gözlerinden öpüşümü
koklamalarımı
dizlerinde binbir masallarda kayboluşumu
susmalarımı olmazlara
beni ne kadar yakışını
bilmezsin sen
sesindeki tılsımı
hayal edişimi
tekrar tekrar anımsamaları
yaşadıklarıma dair herşeyi
bana gelirken unutma sakın
gülüşünü dudaklarıma bırakmayı
birde doyamadığım kendini............b. mevsim

Yaprakların dökülmesi bir son değil ki..
Asıl şimdi başlıyor görevleri..
Sarıya boyayacaklar,
Hem sonbaharı,
Hem gündüzü,
Hem de geceyi..

Funda Dikmen

ben şiir dizelerine saklarım aşkı,
arzu damlar mısralarımdan,
özlem akar satır başında.
ben gem vuramam yüreğime,
dökülür dudağımdan aşk hecesi,
kıvrımlarına akar bakışlarım.
ben sararım kadını kollarımda,
yanar tenim arzudan,
dudaklarından kanarım kadınımın.
ben adam gibi severim,
ben sevişirim satırlarımda,
geceler çıldırtır şehvetten.
uyumam sabahlara özlerim seni.
ben şarkılar kadar özlerim,
şiirler kadar severim kadınımı.
ben dokunurum,
yakar benim dudaklarım sevgiğimi,
ben hayallerle değil,
sevdiğimle yan yana yaşarım aşkı.
gel derse bana uçarım,
ne yasak dinlerim sevdada,
ne de durabilirim sevişmeden.
ben adam gibi severim.
dokunma deme bana,dokunurum,
öpme deme bana,yakar dudaklarım tenini,
sev de bana,
zil zurna severim

İhsan Sevdalı

Bir delinin Mal Beyanı
1- Avşa adasında üç daire, dört üçgen, beş dikdörtgen
2- Gökyüzünde bi bulut
3- Bitlis'te beş minare
4- Biri yazlık, biri kışlık iki platonik sevgili
5- Büro mobilyası ve çelik kapı üreten bir fabrikanın öğle üzeri yaslanıp sigara içilen beyaz duvarı
6- Islıkla da çalınabilen dört anonim türkü
7- Palandökende bir palan, iki döken
8- Kastamonu'da üç kasto
9- Üç fay hattı
10- Bir çarşamba, iki perşembe, üç cuma
11- Dünyada mekan
12- Ahirette iman
13- Denizde kum
14- Uzayda yerçekimsizlik
15- Bi çuval gazoz kapağı
16- Bi kibrit kutusu sigara izmariti
17- On sekiz saç biti
18- Biri ingilizce 6 adet küfür
19- Yirmi tane boş naylon poşet
20- Sevenlerin kalbinde kurulmuş bir taht
21- Bi sürü saç sakal, kıl, tüy, yün
22- Üç ayrı parkta üç ayrı belediyeye ait üç ayrı banka reklamlı bank
23- Bi ayakkabı çekeceği
24- iki büyük taş kütlesi
25- Bir adet ağaç gölgesi
26- Üç kuş kanadı sesi
27- Bi sürü kedi köpek
28- Bi marmara denizi
29- Camına yaslanıp seyredilen iki piliç çevirmeci
30- Her akşam karıştırılan dört çöp bidonu
31- Çalıp çalıp kaçılan beş melodili apartman zili
32- Nakit 15 kuruş
33- Anne babadan kalma yarısı yaşanmış bi ömür

Atılan bomba ile parçaladığın bacağım
Koşarken atacağım kahkalara perde çeker...
Zekâ harikası silahların tetiğine uzanan parmağın
İnsanlık mirasımızın geleceğine kara tufanların fırtınasını eker.

Kolumu kopartan o bombayı atmamalıydın ey insan!
Yumuk ellerimle birlikte minik parmaklarımı
Toprağa fırlattırmamalı, yakmamalıydın can!

Belki avuçlarım papatyalar toplayacak,
Sütbeyaz güvercinleri büyüyünce göğe salacaktı.
Şimdi güvercinlerin yerinde kanat çırpan
Etlerime üşüşecek akbabalar salındı.

Duks Brandze

Her zaman bir kitabın sonuna yaklaşır gibi yaşa.
Lunaparkta kaybolmuş gibi yaşa.
Oyuncak dükkanında kaybolmuş çocuğun iştahıyla yaşa.
Kaybolmuşluğu unut, etrafına bak!
Yüzmek gibi yaşa, boğulmak gibi değil.
Uçmak gibi yaşa, düşmek gibi değil.
Kuş sesleriyle bir ağacın gölgesinde uzanır gibi yaşa.
Kaşık kaşık çikolata yeyip, ellerini beyaz tişörtüne silen çocuk gibi yaşa.
Saatlere bakmadan yaşa.
Beklemeden yaşa.
Yorulmadan yaşa.
Bir tırtılın kelebek olma hayali vardır,
Senin de bir hayalin olsun.
Öyle yaşa işte!
Boynu bükük soru işaretlerini boşver! Dik ünlemlerin var.
Noktaları at çöpe, kucak dolusu virgül getirdim sana.
Tanrı’nın sana uzattığı beyaz kağıdı geri çevirme.
Yani diyorum ki;
Yaşa da,
Nasıl yaşarsan yaşa!

Mornie Menel

UNUTTUK SANMAYIN
Temmuz doksan üçte yandı yürekler
Biliriz insanı biliriz yozu
Yobazlar ateşi kinle körükler
Unuttuk sanmayın İki Temmuzu
Camilerden sürü ile kopanlar
İnsanlık yolundan dönüp sapanlar
Bir de katilleri vekil yapanlar
Unuttuk sanmayın İki Temmuzu
Yıllardır yürekler salınır gama
İnsanlık utancı, o kanlı Cuma
Muhabbet, dostluktur işimiz ama
Unuttuk sanmayın İki Temmuzu
Nice ozanlardır Sivas'ın şanı
Suçlu değil elbet her bir insanı
Otuz beş şehidi, o kadar canı
Unuttuk sanmayın İki Temmuzu
Hürdemi bizlere sevgi yakışır
Yok olur zulümler düne karışır
Son bulur karanlık elbet gün ışır
Unuttuk sanmayın İki Temmuzu
Hürdemi Nevzat Bayramoğlu

KİMSE TEMİZİM DEMESİN

Sonra onlar çılgınlık bitip
Sürü dağılınca, yapayalnız gecelerde
Durgun ve dilsiz, yastıklara çivili
Bir mızıka sesiyle uyanmazlar mı
Asaf'ın ateşlere karşı çaldığı? ..

Bir otel odasında gencecik çocuklar
Çırpındıkça bir yudum soluk için
Üzerine benzin döküp oynayanlar
Onlar bir gün öpmeye eğilince çocuklarını
Dudaklarında duman ve yanık et kokusu
Boğum boğum tıkamaz mı soluklarını? ..

Sevgisiz bir Tanrının kinle büyüttüğü
Ölüme tapınan o siyah adamlar
Onlar bir gün yağmurlardan sonra
Güneş salkım salkım dallarda yanarken
Rüzgârdan utanıp sudan korkmazlar mı? ..

Ayrılık herkesin kapısını çalar bir gün
Dağlar kararırken ya da günün eşiğinde
Onlar, saz kırıp şiir yakanlar
İçlerinde gezinen kederi bir türküyle
Bastırmak isterlerse derinden ve sessiz
Çalmazlar mı duvarlara kirli bedenlerini? ..

Kimse temizim demesin, kimse
Bütün bir ülke odun taşıdı Behçet'in yangınına...
Onlar, secdesi küf kıblesi korku olanlar
Onlar bir gün ölüm menevişlenince içlerinde
Tütmez mi kirpiklerinde 'dumanı lekesiz biri'? ..

ŞÜKRÜ ERBAŞ