HAYAT BİR ÇOCUĞA NASIL ANLATILMALI ? Arkadaşımın kızı bir yaşına gelmişti, 'Sen eğitimcisin, neler öğretmem gerekiyor, bazen kendimi çok çaresiz hissediyorum' dedi. Sorusu kolaydı ama yanıtı zordu, akıl vermesi basitti ama uygulaması karmaşıktı, anla ...
18.12.2012 - 18:31
Bizki hasretiz sevmelere yari
oturtup yanıbaşımıza
havadan sudan demeden
direk yanmalı yanan dudaklarında
bırakıp kafandaki soruları bir kenara
yargılamadan dünya telaşına dalmadan
dalmalı seni içine çeken yarin gözlerine
bir varmış bir yokmuş demeden
evvel zaman içinde demeden
sarmalı yari sarmalı ateşiyle yanmalı
bizki hasretiz sevmelere yari
hani otursan kucağına zamanlı zamansız
yüzün yüzüne ayna olsa
içine çekerek kokusunu
heyecanla okuduğun bir roman gibi
çözmeye uğraştığın bir düğüm gibi
yavaşça çözerek öpsem her bir yerini
tekrar tekrar okusam çözsem
bizki hasretiz sevmelere yari
bizki yaşarız her an görmelerin hayalini
dolanır dururda her an hayali
şöyle oturtup yanıbaşımıza
havadan sudan demeden
bilirsin hasretiz sevmelere yari
N.Ö
18.12.2012 - 11:46
BİLİRİM
Bana taklit ve nakarat cümleler kurma...
Ben o kelimelerin samimiyetsizliğini bilirim.
Elimin tersiyle savurursam,anlamlar sus buz olur,
Elinde ne harf kalır,nede hece
Git bu cümlelerini başkalarına kullan,günü birlik
Ayılıp bayılan takliti yapanlarda olacaktır muhakkak,
Eğlen ve eğlendir ama benden uzak..!
Ben kelimelerde ki sesten öte,samimiyeti duyarım bunu bil...
Bunu duymak için ne filozof,nede edip olmaya gerek var?
Sadece kalbim var ki hislerimin kulakları çok keskindir...
Bana öyle cümlelerle gel ki,anlamını ilk ben yorayım...Oda sende kalmamış,
Ne kendin zahmete gir,nede benden inanmış taklidi bekle,
Ben söylenmeyenleri duymak istiyorum artık...Nakaratları değil.!
__AYŞE__
18.12.2012 - 07:31
Günaydın demek isterdim,
Bu sabah doğan güneşe değil
ruhumu aydınlatan gözbebeklerine..
ve sonra yıkanmak isterdim
gözlerindeki hırçın denizde..
kim demiş anlamını yitirir kelimeler
yüzlerce kez söylendiğinde
canım demek isterdim yüzlerce defa,
ve ardından bitirirdim her cümlemi seni seviyorumlarla..
Günaydın demek isterdim,
Bu sabah ezbere söylemeden
hissederek her bir harfini, huzurla..
ve sonra sevişmek isterdim
tenindeki her bir hücreyle..
kim demiş anlamını yitirir kelimeler
yüzlerce kez söylendiğinde
canım demek isterdim yüzlerce defa,
ve ardından bitirirdim her cümlemi seni seviyorumlarla..
N.Ö.
17.12.2012 - 11:18
G Ü N A Y D I N
Belki; pazartesi sendromu ile uyandınız,
Belki; yağmurdan ıslandınız,
Belki; kar yağışını izliyorsunuz,
Belki; otobüsü kaçırdınız;
Belki; günaydın diyecek kimseniz yok,
Belki; benim sesimi duyarsınız,
Belki; gün/aydındır,
GÜNAYDIN..
İYİ SABAHLAR
Sabahın en çok bu saatlerini seviyorum,
Hani herkes kapısından dışarı çıkmış,
Pencerelerinden güne bakmış,
İlk şekerini atmış çayına..
Saçlarını taramış,
Mis kokulu çocukların saçlarını okşamış hani.
En çok bu vakitlerini seviyorum sabahların.
Bu zamanlarda dostlara ulaşmayı,
Sevginin tutup bir kenarından,
İnsanlığı kucaklamayı..'
16.12.2012 - 09:20
İşte bende burdayım
Sessiz sakin ortamdayım
Güzel bir site bulmuşum
Hemen hemen bütün şiirleri okumuşum
Bende yazarım ara sıra, kendi çapımda
Bazen güzel olur, bazen kötü
Bazen duygulu, bazen de hüzünlü
Bunları kağıda dökmek olur en güzeli
Tanju Göçmen
12.12.2012 - 23:28
En çokta;
Gözlerine bakamamak,
Bu soğuk gecelerde tenindeki sıcaktan yoksun olmak,
Gözlerinin seyirine dalamamak,
Ve belki de,
Sana dokunamadan bile ölüp gitmek! !
Bunları düşünmek
Çok acı geliyor insana...
Ama sakın!
Ellerini tutamadan ölürsem eğer
Bana değil! .
Seni bana çok gören İzmir'e savur öfkeni..
Ve unutma ki;
Seni canımdan çok seviyorum kadınım.
N.Ö.
10.12.2012 - 19:44
Hayata teşekkür ediyorum beni eğittiği için.
Farkında olmamı sağladığı için.
Yaşattığı güzellikler ve zorluklarla beni mutlu ettiği için.
Her yaşattığı gü
çlüğün yanında bir kolaylık verdiği için.
Her olumsuz deneyimden,olumlu yani bulup çıkarmayı öğrettiği için.
Yalnız kendim için değil başkaları için de yasamam gerektiğini anlamamı sağladığı için. Yasamak da bu değil mi zaten?
Tüm güçlüklerine rağmen yasamak, nefes almak, hayati iliklerinizde hissetmek çok güzel.
06.12.2012 - 21:45
'Tanıdığım en güzel insanlar yenilgiyi, acıyı, mücadeleyi ve kaybı yaşamış olan ve diplerden çıkış yolunu kendileri bulmuş olan insanlardır.
Bu kişiler yaşama karşı geliştirdikleri kendine has takdir, duyarlılık ve anlayışla;
şefkat, nezaket ve derin sevgiden kaynaklanan bir ilgi (sorumlulukla) doludurlar.
GÜZEL İNSANLAR ÖYLECE ORTAYA ÇIKMAZLAR.
ONLAR OLUŞURLAR.'
Elisabeth Kubler ROSS
05.12.2012 - 19:31
BİR KADININ YÜREĞİNE GİREBİLİRSEN
Bir kadının yüreğine girebilirsen
Sesini, nefesini,
Yaşadığı ülkesini
Gözlerinin bebeğini
Emeğini, rüyasını, dünyasını fethedersin
Sağlığı da sen olursun, hastalığı da
Oğlu da sen olursun, babası da
Yaşama hevesi çabası da
Bir kadının yüreğine girebilirsen
En büyük şairi
İnanılmaz mucizesi ve sihri olursun
Herşey yalan, sen zahiri
Herşey vesairse, sen cevahiri,
Herşeyden ötesi
Yüreğinin içinde ahiri olursun
Bir kadının yüreğine girebilirsen
Yaşaması da sen olursun, ölümü de
Bir kadının yüreğine girebilirsen
Ya helalliği olursun
Ya veballiği
Bir kadının yüreğine girebilirsen
Ya adamı olursun
Ya haramı
Bir kadının yüreğine girebilirsen
Ya kaybolursun
Ya da gerçek olan seni bulursun
İhsan Turhan
05.12.2012 - 09:43
Günaydın baharla gelenim,
Günaydın, yağmurlarla ruhumdaki
Sevda tanesine işleyenim.
Günaydın, özlenen güneşim
Kuş cıvıltım,kardelenim
Hiç gitmesin istediğim mevsimim.
Günaydın goncaya durmuş
Sevgi çiçeğim
Günaydın her esişinde
Gönlümü okşayan ılık meltemim
Günaydın bahar dalım
Anka kuşum,
Bitmesin istediğim masalım
Günaydın yüreğimde köpüren nehrim
Günaydın dizeleri ömrümce çoğalacak şiirim
Günaydın doğan günüm,
Akşam sefam, tan yerim
Sıcaklığıyla zemherimi yaz edenim.
Günaydın yediverenim
Günaydın her dem sürenim
Günaydın yarınım, şafağım,
Çölde açan çiğdemim
En nadide çiçeğe değişmediğim
03.12.2012 - 23:22
Bavulları hep toplu durmalı insanın...
Bir gün telefonların hiç çalmayabileceği hesaplanmalı...
Tül perde arkasından misafir yolu gözlemekten vazgeçmeli...
İhanetlere, terkedilmelere, bir başına bırakılmalara hazırlıklı olmalı...
Yalnızlığa alışmalı...
* * *
Çünkü 'omuz omuza' günlerin vakti geçti. Dayanışma... günümüz borsasının değer kaybeden hisse senetlerinden biri artık...
Bireyin keşif çağı, geride kırık dökük yalnızlıklar bıraktı.
Terörün bile bireyselleştiği çağdayız. Zaman, birlikten kuvvet doğurma zamanı değil; zaman, tek başına dimdik ayakta kalabilmeyi becerme zamanıdır.
* * *
İşte o yüzden alışmalı yalnızlığa...
Sokaklar dolusu ıssızlıkla başbaşa yaşamayı göze almalı insan... Güvendiği dağlardaki karlara bakıp ders çıkarmalı... Hüzünlü bir şarkıyla paylaşılan gecelerde başını dayayacak bir omuz arama huylarından vazgeçmeli... Sofrada tek tabağa, tabakta az yemeğe alışmalı...
Romanlardan yalnızlığı yücelten paragraflar asmalı evin en görünür duvarlarına...
'Yalnızlık paylaşılmaz/ Paylaşılsa yalnızlık olmaz' dizeleriyle başlamalı güne...
Telesekretere 'şu anda size cevap verebilecek kimse yok' denmeli, '... belki de hiçbir zaman olmayacak...'
Cevapsızlığa, sessizliğe ısınmalı...
* * *
Oysa sessizlik haksızlığa alkıştır.
Haklılığın onuru yaşatır insanı... Susmanın utancı öldürür.
O yüzden en sessiz gecelerde 'doğruydu, yaptım'la teselli bulmalı insan...
Feryada komşuların yetişmemesine, soğuk duvar diplerinde sessizce ağlaşmaya alışmalı... Kendiyle hesaplaşmaya çalışmalı...
Gece yastıkla ağlaşmaya, sabah aynayla gülüşmeye, kendiyle hüzünlenip, kendiyle keyiflenmeye hazır olmalı...
Hep başını alıp gidebilecek kadar cesur, ama hep kalıp savaşacakmış kadar gözüpek olabilmeli...
Sessizliği, sese dönüştürebilmeli...
* * *
Ve sırt çantasını her daim hazır tutmalı insan...
03.12.2012 - 18:34
DUDAĞIM DUDAĞINDA
Bütün özlemlerim sana
Gelsen bir kerecik yanıma
Öpsen beni geceler boyu
...Uyusun dudağım dudağında
Bir nefeslik aşk ver bana
Bin gözyaşı damlasına
Bir geceye razı gönül
Uyusun dudağım dudağında
Hayallerim seninle süslensin
Mutluluk şarkıları söylensin
Bir gecenin anısına
Uyusun dudağım dudağında
SEV BENİ
dünyanın bütün dillerinde sev beni
ama
Lazca sevişelim
horon tepsin dilimin dalgaları
kuzey kayalıklarında gövdenin
dünyanın bütün dillerinde sev beni
ama
Kürtçe bakışalım
doğu kanatlı şahinler uçsun
Aşk’ın mor dağlarına gözlerimizden
dünyanın bütün dillerinde sev beni
ama
Türkçe yaz kalbimi
03.12.2012 - 00:38
Sevgiliye
Gecenin bir yarısı canım darağacında
Sorma nedenini nedensiz bir sıkıntı
Şimdi ben yanlızlığımla başbaşa
Seni aradım yanlızlığımda yanıbaşımda
Gönül Parıltı
02.12.2012 - 20:51
Ertelenen sevdaların
bedelini ödemiyor yaşam
o zaman şimdi, sımsıkı tutup yüreklerimizi
bir kez daha yitirmemek için geleceği
suskunluğu boz manın zamanı gelmedimi
özlemek yetmiyor
özlemleri sıraya koymak gerek
hikayenin bu yerinde
varsayımlar üzerine kurulan gelecekte
eğilmeden bükülmeden varabilmek için hedefe
kaçakcısı olmadan duyguların
yakalaya bilirsek birlikteliği
bu günde bizim yarın da..
01.12.2012 - 07:56
Kutlu olsun doğum günün, kötülükler uzak olsun
Mutlu ol ömrünce, üzülmeler sana yasak olsun
Kalbin kırılmasında, üzerinde kir pasak olsun
Sen üzülme sakın, üzülmelerim sana feda olsun
İyi ki doğdun, iyi ki vermiş yaradan seni bizlere
Yıldırım gibi çaktın, güneş gibi açtın üstümüze
Söz oldun, mani oldun, saz oldun bestemize
Kutlu olsun doğum günün,nice mutlu senelere
29.11.2012 - 06:56
İÇİMDEN BİR SES DİYOR Kİ;
SU durmaz, akar kendi yolunu bulur.
Akışı her zaman özüne DENiZE doğrudur,
YOLU ne kadar ZOR, engebeli de olsa sonunda..
ONA varmak ona kavuşmak ona karışmak için ilerler.
SU Hedefine kilitlenmistir yolunu mutlaka bir şekilde bulur.
Bu yüzden ONU Hiçbir kuvvet kontrol edemez,
Yolundan çeviremez,
ANCAK yolunu uzatabilir O KADAR..
Onun doğal akışı budur.
ŞiMDi Sen de su gibi olduğunu sürekli KAYNAĞINA,
özüne Doğru AKTIĞINI HATIRLA.
Bu yolu kolaylaştırıp ZORLAŞTIRMAK,
Senin ELiNDE
Şimdi seni MUTSUZ eden her şeyi çıkarıp ÇOPE AT..
Çünkü önündeki engel ve barikatların onlardır.
YANLIŞLARIN ve HATALARIN onlardır.
Seni MUTLU eden her şeyi KATLAYARAK Çoğalt
Çünkü SENi KAYNAĞINA yaklaştırıp götürecek DOĞRULARIN onlardır.
Hadi KAYNAĞINA doğru kendi uygunluğunda AK.
Ne kadar küçük olursa olsun ilk adımı isteyerek at.
İyileşmeyi ve öğrenmeyi tüm içtenliğinle iste,
MUCİZELER mutlaka gercekleşecektir.
KENDİNLE BARIŞ, DÜNYA SENİNLE BARIŞMAYA HAZIRDIR
______Cavit Çağ_____
28.11.2012 - 07:52
Sen arzuları kuşan tenine
Ben isterik çığlıkları dilime
Sen titreyen dudağınla sus
...Ben gözlerimle sıralayayım isteklerimi
Gece çığlık çığlığa
Her sabaha
Günahsız melek gibi
Bir sevda doğursun
......Sen yağmur ol yağ
Ben toprak olayım
Sen yudum, yudum ak içime
Ben buram, buram sen kokayım
Her bahar
Filiz, filiz aşkı doğurayım
Dağ yüreğine
Sen tuval ol
Ben fırçan
Nakış, nakış yüreğime çizeyim sevdanı
Oya, oya dilime işleyim adını
Her öpüşte
Dudağımla tenine kazıyayım
Tadını sevdiğim…
28.11.2012 - 00:04
Arkadaşlar şunu öğrenelim..
Dost görünümlüler vardır,
Veya arkadaş yaklaşan sahteler.
Dostlar ve dost olmayanlar..
Metaller gibiler..
Dost altın gibi, olmayanlar teneke..
Diyoruz ki..
Altın çöpe düşse değerin kaybeder mi?
Tenekeyi parlatsan hiç çeyrek altın bile eder mi?
Öyle ise gerçek dosta.
Öyle ise cana can olan cana,
Ömür boyunca MERHABA ♥
27.11.2012 - 10:42
Şimdi gelsen,,
Ayakların yağmura bulaşmış ve çıplak
Kapımı çalsan aşkı özlemiş olarak..
Bitkin uzanırversen göğsüme..
Birikmiş tüm özleminle sevsen beni
Huzurla yumsan gözlerini
Kokumu çeksen içine..
Uyusan uyusan uyusan..
Okşasam başını?
Üşümüş ayacıklarını ısıtsam
Yağmur kokulu tenini
Nefesimle kurutsam
Şimdi gelsen,,
'İyi ki varsın erkeğim' der misin? ..
27.11.2012 - 09:42
Bakışlarım örtü olsun
Güneşin gölgesine düşmüş
Gül tenine
Sevgim merhem olsun
Çatlamış aşk yanığı dudağına
Nefesimle toplayım
Yüreğinin teri düşmüş alnından
Nefesime solu
Sevda kokan nefesini
Gül kıskanmasın
Aşkın kollarında uyu
Kum incitmesin
Kadife tenini…
26.11.2012 - 23:08
Eti geçti
Duydun mu
Bıçak kemikte
Duymadınsa duy artık
Behey allahın kulu
Bıçak kemikte
Duy da silkin n'olursun
Bu ne biçim uyku bu
Bıçak kemikte
Verilmemiş alınmış hep
Yük vurulmuş dağlar gibi - insanlık bu mu
Çalıyor sömürünün imdat çanları
Kımılda da kurtar şu onurunu
Bıçak kemikte
Topraksa paylaşılmış kıyılarsa yağmalanmış
Umut hacizde
Ya bu neyin puştluğu bu
Sana yokluk sana yasak sana dam
İnsan değil - hâşâ - bir yağmacı soyu bu
Bıçak kemikte
Üretensin yaratansın yürütensin dağları
Bakma öyle kilit kilit duvar duvar
Yetsin artık bu susku
Bıçak kemikte
Anasın boynun bükük babasın kolun kırık
Oğullar kan içinde
Kaldır artık başını
«Kalsın benim dâvam dîvana kalsın» demiş ozan
O dîvan sensin artık
Bıçak kemikte!
HASAN HÜSEYİN KORKMAZGİL
26.11.2012 - 19:16
ŞAFAK TÜRKÜSÜ
1
Beni burada arama anne
Kapıda adımı sorma
Saçlarına yıldız düşmüş
Koparma anne
Ağlama
Kaç zamandır yüzüm tıraşlı
Gözlerim şafak bekledim
Uzarken ellerim
Kulağım kirişte
Ölümü özledim anne
Yaşamak isterken delice
2
Bugün görüş günü
Günlerden salı
Islak
Sarı bir yağmur
Ülkemin neresine bakarsa ay
Orada yitik bir anne ağlıyor
Sen aralıyorsun yağmuru
Acıdan sırılsıklam alnına siper edip elini
Sonra bir umut koşuyorsun
Yüreğin avcunda
ısırırken
çırpıntı gözlerini
(ah verebilseydim keşke
yüreği avcunda koşan
herbir anneye
tepeden tırnağa oğula
ve kıza kesmiş
bir ülkeyi armağan
koşma anne
birdenbire batacak olan
düş denizinde yarattığın umut sandalıdır
oysa benim için gece
ışık hızıyla koşan
kısa ve soğuk bir zamandır
bu yüzden boğuk seslerle geldiler bir şafak
uykusuz
yorgun
ve korkak
3
sanırım baytardı
yüreğimin depreminde rihter ölçeği çatlarken
ölebilir raporu veren beyaz önlüklü doktor
boşver hipokrat amca
üzülme ne olur
sen de anne
sen de üzülme
hücremin dört bir köşesinde el ayak izlerimi
ciğerlerimde yırtılan bir çığlıkla hazır beklediğim
ve korkunç bir sabırla birbirine eklediğim
korkak kahraman gecelerimi
düşlerimle sınırsız
diretmişliğimle genç
şaşkınlığımla çocuk devrederken sıradakine
usulca açılıverdi
yanağımda tomurcuk
pir sultan'ı düşün anne
şeyh bedrettin'i
börklüce'yi
torlak kemal'i düşün anne
hala kanaması nedendir faşizmin göğsünde
utangaçlığı bile vuramadan yanaklarına yasının
onsekizinde ölümüne pervasız yürüyen
ince bilekli çıplak ayaklı tanya'nın
deniz'i düşün anne
her mayıs şafağında uzun
uzun döverken darağaçlarını
ve o şafaktan doğma
onbir yaşını çiğneyip yürüyen çocukları
insanları düşün anne
düşün ki yüreğin sallansın
düşün ki o an
güneşli güzel günlere inanan
mutlu bir yusufçuk havalansın
4
sıcak omuzlar değerken omzuma
buz üstünde yürüdüm yıllar boyu
bayraklar ve türkülerle
kopunca memelerinden o mükemmel yaşama
kurşunlar sıktılar alnıma
açık alanlarda ağır
kartalların konup kalktığı
yalçın kayalardan biriydim
ölüp dirildim yeniden
güneşli güneşsiz akşamlarda
mutlu yarınlar adına
özgürlük adına ekmek adına
üstüne vardım kuyruğu kanlı itlerin
dirilip dönmesin diye hiroşimalar
tahtadan atların boynuna çıplak
ölümlerle yatmasın diye çocuklar
aç gözlerle bakmasın diye çocuklar
kardeşlik adına
havadaki kuş denizdeki balık adına
yürüdüm yıllar boyu
dönüp bakmadım arkama
ıraktı gözlerim çok ırak
izim kalır mı bilmem yürüdüğüm yolda
kalsa da silinir gider
yalnızca bir ağıt gibi çakılır
ardımca gelenlere gözlerimi yaktığım yer
5
tören adımlarıyla ölmek
ne garip şey anne
kanlı karanlık bir oyunda baş oyuncuyum
bütün gözler üstümde
sürüyor gecenin karnında şafağa bakan oyun
masa üstünde üşüyen bir sigara
yanında küçücük bir cam bardak
içinde rengi bu gecenin
cılız titrek bir kibrit
kağıt kalem
sandalye
geride flu
yağlı
büküm büküm bir ip
ve çingene kuralına uygun
değişmez dekoru mudur
idam mahkumunun
6
kırılacak cammışım gibi davranıyorlar
yüzlerinde zoraki çatılmış bir hüzün
oysa birazdan boynumu kıracaklar
pul pul dökülecek yaz siyasi eylül'ün
ben ölümü asıl az ötede titreyen
çingenenin kara killi ellerinde gördüm
anladım ki küllenen sigaradır
soğuyan bir bardak çaydır benim ömrüm
yani benim güzel annem
alacaşafağında ülkemin
yıldız uçurmak varken
oturup yıldızlar içinde
kendi buruk kanımı içtim
7
ne garip duygu şu ölmek
öptüğüm kızlar geliyor aklıma
bir açıklaması vardır elbet
giderken darağacına
8
geride
masa üstünde boynu bükük kaldı kağıt kalem
bağışla beni güzel annem
oğul tadında bir mektup yazamadım diye kızma bana
elleri değsin istemedim
gözleri değsin istemedim
ağlayıp koklayacaktın
belki bir ömür taşıyacaktın koynunda
usul adımlarla yürüdüm ömrümü
karşımda kurum kurum-laşan darağacı
(tarlakuşu korkmaz ki korkuluktan
ökse de olsa dört bir yanı)
birdenbire acıdı boynum
gelecekler var birbiri ardınca genç
yakışıklı
ne olur işçi kadınım
az yumuşak dik
şu kefenin yakasını
9
yaşamak ağrısı asıldı boynuma
oysa türkü tadında yaşamak isterdim
çiçekleri kokmak ırmakları akmak
yaz boyu çobanaldatanlara aldanmak
su başlarında aylak sektirmek kavalımı
sonra bir çocuğun afacan bacaklarında
anavarca kayalıklarına tırmanmak isterdim
o güzel günleri görenler arasında
bir soluk ben de yaşamak isterdim
bir de luvr müzesinde seyretmek gizliden
öperken siya-u jakond'u tebessümünden
işte o an saçlarından yakalamak dolunayı
bir de yirmibeş kilometreden görebilmek
nazım'ın gözleriyle pırıl pırıl moskova'yı
ölmek ne garip şey anne
bayram kartlarının tutsaklığından aşırıp bayramı
sedef kakmalı bir kutu içinde
vermek isterdim çocukların ellerine
sonra
sonra benim güzel annem
damdan düşer gibi
vurulmak isterdim bir kıza
10
künyemi okudular
suçumuz malum
gecenin kıyısında durmuşum
kefenin cebi yok
koynuma yıldız doldurmuşum
koşun çocuklar çocuklar koşun
sabah üstüme
üstüme geliyor
yanlış mı duydum yoksa
erkenci bir horoz mu ötüyor
keskin bir acı bilenmiş
gitgide yaklaşıyor sonum
iri sözlerim yoktu söyleyecek
usulca baktım yüzlerine
bin yıllık iskeletleri çatırdayarak
göçtü ayaklarının dibine
korkutamadılar beni anne
avlunun ortasında çatık bir kaş gibi duran
darağacı
bir zaman rüzgarda
saçını tarayan telli kavak değil mi
boynumdaki kemendi bir öğle sonu bükerken o kız
sarı sıcak sevdasını düşünmedi mi
söyle anne
o çingene
bir çiçek bahçesi kadar sıcak sokağımızdan
bağıra çağıra geçen bohçacı kadını
sevmedi mi çılgınca
11
kurulmuş tuzaklar yok artık yolumda
işkenceler zindanlar hücreler
savunmak yok mutlu tok bir yaşamı
açlık grevlerinde beynimi bir sıçan gibi kemiren
mideme karşı
kısacası
bir çiçeği düşünürken ürpermek yok
gülmek umut etmek özlemek
ya da mektup beklemek
gözleri yatırıp ıraklara
ölmek ne garip şey anne
artık duvarları kanatırcasına tırnağımla
şaşkın umutlu şiirler yazamayacağım
mutlak bir inançla gözlerimi tavana çakamayacağım
baba olamayacağım örneğin
toprak olmak ne garip şey anne
ceplerimde el yerine balyoz taşırken
korkunç bir merakla beklerken kurtuluş haberlerini
ve yüreğimin ırmakları taştı
taşacakken
ölmek ne garip şey anne
uçurumlar ki sende büyür
dağdır ki sende göçer
ben yaprak derim çiçek derim
çam diplerinde açmış kanatlarını kozalak derim
gül yanaklı çocuğa benzer
yine de
oğlunu yitirmek kimbilir
ne garip şey anne
12
beni burada arama anne
kapıda adımı sorma
saçlarına yıldız düşmüş
koparma anne
ağlama
kırıldıysa düş evinin kapısı
bütün kırık kapıların çağrılışıyım
kızların yanaklarında çukurlaşan
biten başlayan aşkların ortasındayım
her kavgada ölen benim
bayrak tutan çarpışan
her kadın toprağı tırnaklayarak doğurur beni
özlem benim kavga benim aşk benim
bekle beni anne
bir sabah çıkagelirim
bir sabah anne bir sabah
acını süpürmek için açtığında kapını
umarım kurtuluş haberleriyle dönmüş olur
çam ve kekik kokuları içinde acı yüzlü çocuklar
o zaman nasıl indirilmişlerse şen şakrak
öylece kalkar uykudan şalterler
dişleyip tükürmeden sigaralarını
türkü tadında giyinirken işçiler
bir sabah anne bir sabah
acını süpürmek için açtığında kapını
adı başka sesi başka nice yaşıtım
koynunda çiçekler
çiçekler içinde bir ülke getirirler
başlarını koymak için yorgun dizine
sen hazır tut dizini anne
o mükemmel güne
Nevzat ÇELİK
24.11.2012 - 09:45
Seninle
Aynı şiirin dizelerinde
Duygulanmak
Aynı kitabın paragrafında
Heyecanlanmak
Ayın defterin sayfasına
Gül biriktirmek
Mutluluk mu
Seninle
Çocukça gülüşlere sevinmek
Delice sevdalara hayran kalmak
Bir acıya birlikte ağlamak
Duygusallık mı
Seninle
Aynı fotoğraf karesine bakmak
Aynı hisleri hissetmek
Aynı kelimeyi okurken
Aynı şeyleri anlamak
Bir gülü sevgili gibi koklayıp
Yar gibi sevmek
Sevgi mi nedir
Ben çözemedim
Sen bilirmisin sevgili
22.11.2012 - 07:17
AŞKA SÖZÜM VAR
Gözlerinin
Ta içine, dikiyorum gözlerimi.
Sevgimin derinliğini gör diye.
Ölümü, ektim, randevu yerinde.
Zembereği boşalmış,
Sözcüklerin,
Akreple yelkovan
Öpüşüyor,
Bütün ziller,
Vaktinde vuruyor.
Tembellik edip,
Gitmeyeceğim.
Kusura bakma,
Ölüm,
Bugün de gecikeceğim
Aşka sözüm var
Onunla buluşacağım...
Toplam 1172 mesaj bulundu