Deniz Bulut Adlı Antoloji.com Üyesinin Hakkın ...

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    18.12.2012 - 18:31

    Bizki hasretiz sevmelere yari
    oturtup yanıbaşımıza
    havadan sudan demeden
    direk yanmalı yanan dudaklarında
    bırakıp kafandaki soruları bir kenara
    yargılamadan dünya telaşına dalmadan
    dalmalı seni içine çeken yarin gözlerine
    bir varmış bir yokmuş demeden
    evvel zaman içinde demeden
    sarmalı yari sarmalı ateşiyle yanmalı
    bizki hasretiz sevmelere yari
    hani otursan kucağına zamanlı zamansız
    yüzün yüzüne ayna olsa
    içine çekerek kokusunu
    heyecanla okuduğun bir roman gibi
    çözmeye uğraştığın bir düğüm gibi
    yavaşça çözerek öpsem her bir yerini
    tekrar tekrar okusam çözsem
    bizki hasretiz sevmelere yari
    bizki yaşarız her an görmelerin hayalini
    dolanır dururda her an hayali
    şöyle oturtup yanıbaşımıza
    havadan sudan demeden
    bilirsin hasretiz sevmelere yari
    N.Ö

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    18.12.2012 - 11:46

    BİLİRİM
    Bana taklit ve nakarat cümleler kurma...
    Ben o kelimelerin samimiyetsizliğini bilirim.
    Elimin tersiyle savurursam,anlamlar sus buz olur,
    Elinde ne harf kalır,nede hece
    Git bu cümlelerini başkalarına kullan,günü birlik
    Ayılıp bayılan takliti yapanlarda olacaktır muhakkak,
    Eğlen ve eğlendir ama benden uzak..!
    Ben kelimelerde ki sesten öte,samimiyeti duyarım bunu bil...
    Bunu duymak için ne filozof,nede edip olmaya gerek var?
    Sadece kalbim var ki hislerimin kulakları çok keskindir...
    Bana öyle cümlelerle gel ki,anlamını ilk ben yorayım...Oda sende kalmamış,
    Ne kendin zahmete gir,nede benden inanmış taklidi bekle,
    Ben söylenmeyenleri duymak istiyorum artık...Nakaratları değil.!
    __AYŞE__

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    18.12.2012 - 07:31

    Günaydın demek isterdim,
    Bu sabah doğan güneşe değil
    ruhumu aydınlatan gözbebeklerine..
    ve sonra yıkanmak isterdim
    gözlerindeki hırçın denizde..
    kim demiş anlamını yitirir kelimeler
    yüzlerce kez söylendiğinde
    canım demek isterdim yüzlerce defa,
    ve ardından bitirirdim her cümlemi seni seviyorumlarla..
    Günaydın demek isterdim,
    Bu sabah ezbere söylemeden
    hissederek her bir harfini, huzurla..
    ve sonra sevişmek isterdim
    tenindeki her bir hücreyle..
    kim demiş anlamını yitirir kelimeler
    yüzlerce kez söylendiğinde
    canım demek isterdim yüzlerce defa,
    ve ardından bitirirdim her cümlemi seni seviyorumlarla..
    N.Ö.

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    17.12.2012 - 11:18

    G Ü N A Y D I N
    Belki; pazartesi sendromu ile uyandınız,
    Belki; yağmurdan ıslandınız,
    Belki; kar yağışını izliyorsunuz,
    Belki; otobüsü kaçırdınız;
    Belki; günaydın diyecek kimseniz yok,
    Belki; benim sesimi duyarsınız,
    Belki; gün/aydındır,
    GÜNAYDIN..
    İYİ SABAHLAR


    Sabahın en çok bu saatlerini seviyorum,
    Hani herkes kapısından dışarı çıkmış,
    Pencerelerinden güne bakmış,
    İlk şekerini atmış çayına..
    Saçlarını taramış,

    Mis kokulu çocukların saçlarını okşamış hani.
    En çok bu vakitlerini seviyorum sabahların.
    Bu zamanlarda dostlara ulaşmayı,
    Sevginin tutup bir kenarından,
    İnsanlığı kucaklamayı..'

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    16.12.2012 - 09:20

    İşte bende burdayım
    Sessiz sakin ortamdayım
    Güzel bir site bulmuşum
    Hemen hemen bütün şiirleri okumuşum

    Bende yazarım ara sıra, kendi çapımda
    Bazen güzel olur, bazen kötü
    Bazen duygulu, bazen de hüzünlü
    Bunları kağıda dökmek olur en güzeli

    Tanju Göçmen

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    12.12.2012 - 23:28

    En çokta;
    Gözlerine bakamamak,
    Bu soğuk gecelerde tenindeki sıcaktan yoksun olmak,
    Gözlerinin seyirine dalamamak,

    Ve belki de,
    Sana dokunamadan bile ölüp gitmek! !
    Bunları düşünmek
    Çok acı geliyor insana...

    Ama sakın!

    Ellerini tutamadan ölürsem eğer
    Bana değil! .
    Seni bana çok gören İzmir'e savur öfkeni..

    Ve unutma ki;
    Seni canımdan çok seviyorum kadınım.
    N.Ö.

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    10.12.2012 - 19:44

    Hayata teşekkür ediyorum beni eğittiği için.
    Farkında olmamı sağladığı için.
    Yaşattığı güzellikler ve zorluklarla beni mutlu ettiği için.
    Her yaşattığı gü
    çlüğün yanında bir kolaylık verdiği için.
    Her olumsuz deneyimden,olumlu yani bulup çıkarmayı öğrettiği için.
    Yalnız kendim için değil başkaları için de yasamam gerektiğini anlamamı sağladığı için. Yasamak da bu değil mi zaten?
    Tüm güçlüklerine rağmen yasamak, nefes almak, hayati iliklerinizde hissetmek çok güzel.

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    06.12.2012 - 21:45

    'Tanıdığım en güzel insanlar yenilgiyi, acıyı, mücadeleyi ve kaybı yaşamış olan ve diplerden çıkış yolunu kendileri bulmuş olan insanlardır.
    Bu kişiler yaşama karşı geliştirdikleri kendine has takdir, duyarlılık ve anlayışla;
    şefkat, nezaket ve derin sevgiden kaynaklanan bir ilgi (sorumlulukla) doludurlar.

    GÜZEL İNSANLAR ÖYLECE ORTAYA ÇIKMAZLAR.
    ONLAR OLUŞURLAR.'


    Elisabeth Kubler ROSS

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    05.12.2012 - 19:31

    BİR KADININ YÜREĞİNE GİREBİLİRSEN

    Bir kadının yüreğine girebilirsen
    Sesini, nefesini,
    Yaşadığı ülkesini
    Gözlerinin bebeğini
    Emeğini, rüyasını, dünyasını fethedersin

    Sağlığı da sen olursun, hastalığı da
    Oğlu da sen olursun, babası da
    Yaşama hevesi çabası da

    Bir kadının yüreğine girebilirsen
    En büyük şairi
    İnanılmaz mucizesi ve sihri olursun
    Herşey yalan, sen zahiri
    Herşey vesairse, sen cevahiri,
    Herşeyden ötesi
    Yüreğinin içinde ahiri olursun

    Bir kadının yüreğine girebilirsen
    Yaşaması da sen olursun, ölümü de
    Bir kadının yüreğine girebilirsen
    Ya helalliği olursun
    Ya veballiği
    Bir kadının yüreğine girebilirsen
    Ya adamı olursun
    Ya haramı


    Bir kadının yüreğine girebilirsen
    Ya kaybolursun
    Ya da gerçek olan seni bulursun

    İhsan Turhan

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    05.12.2012 - 09:43

    Günaydın baharla gelenim,
    Günaydın, yağmurlarla ruhumdaki
    Sevda tanesine işleyenim.
    Günaydın, özlenen güneşim
    Kuş cıvıltım,kardelenim
    Hiç gitmesin istediğim mevsimim.
    Günaydın goncaya durmuş
    Sevgi çiçeğim
    Günaydın her esişinde
    Gönlümü okşayan ılık meltemim
    Günaydın bahar dalım
    Anka kuşum,
    Bitmesin istediğim masalım
    Günaydın yüreğimde köpüren nehrim
    Günaydın dizeleri ömrümce çoğalacak şiirim
    Günaydın doğan günüm,
    Akşam sefam, tan yerim
    Sıcaklığıyla zemherimi yaz edenim.
    Günaydın yediverenim
    Günaydın her dem sürenim
    Günaydın yarınım, şafağım,
    Çölde açan çiğdemim
    En nadide çiçeğe değişmediğim

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    03.12.2012 - 23:22

    Bavulları hep toplu durmalı insanın...
    Bir gün telefonların hiç çalmayabileceği hesaplanmalı...
    Tül perde arkasından misafir yolu gözlemekten vazgeçmeli...
    İhanetlere, terkedilmelere, bir başına bırakılmalara hazırlıklı olmalı...
    Yalnızlığa alışmalı...

    * * *

    Çünkü 'omuz omuza' günlerin vakti geçti. Dayanışma... günümüz borsasının değer kaybeden hisse senet­lerinden biri artık...
    Bireyin keşif çağı, geride kı­rık dökük yalnızlıklar bıraktı.
    Terörün bile bireyselleştiği çağdayız. Zaman, birlikten kuvvet doğurma zamanı değil; zaman, tek başına dimdik ayakta kalabilmeyi becerme zamanıdır.

    * * *

    İşte o yüzden alışmalı yalnız­lığa...
    Sokaklar dolusu ıssızlıkla başbaşa yaşamayı göze almalı insan... Güvendiği dağlardaki karlara bakıp ders çıkarmalı... Hüzünlü bir şarkıyla paylaşı­lan gecelerde başını dayayacak bir omuz arama huylarından vazgeçmeli... Sofrada tek tabağa, tabakta az yemeğe alışmalı...
    Romanlardan yalnızlığı yücelten paragraflar asmalı evin en görünür duvarlarına...
    'Yalnızlık paylaşılmaz/ Paylaşılsa yalnızlık olmaz' dizeleriyle başlamalı güne...
    Telesekretere 'şu anda size cevap verebilecek kim­se yok' denmeli, '... belki de hiçbir zaman olmaya­cak...'
    Cevapsızlığa, sessizliğe ısınmalı...

    * * *

    Oysa sessizlik haksızlığa alkıştır.
    Haklılığın onuru yaşatır insanı... Susmanın utancı öldürür.
    O yüzden en sessiz gecelerde 'doğruydu, yaptım'la teselli bulmalı insan...
    Feryada komşuların yetişmemesine, soğuk duvar diplerinde sessizce ağlaşmaya alışmalı... Kendiyle he­saplaşmaya çalışmalı...
    Gece yastıkla ağlaşmaya, sabah aynayla gülüşmeye, kendiyle hüzünlenip, kendiyle keyiflenmeye hazır ol­malı...
    Hep başını alıp gidebilecek kadar cesur, ama hep kalıp savaşacakmış kadar gözüpek olabilmeli...
    Sessizliği, sese dönüştürebilmeli...

    * * *

    Ve sırt çantasını her daim hazır tutmalı insan...

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    03.12.2012 - 18:34

    DUDAĞIM DUDAĞINDA

    Bütün özlemlerim sana
    Gelsen bir kerecik yanıma
    Öpsen beni geceler boyu
    ...Uyusun dudağım dudağında
    Bir nefeslik aşk ver bana
    Bin gözyaşı damlasına
    Bir geceye razı gönül
    Uyusun dudağım dudağında
    Hayallerim seninle süslensin
    Mutluluk şarkıları söylensin
    Bir gecenin anısına
    Uyusun dudağım dudağında


    SEV BENİ
    dünyanın bütün dillerinde sev beni
    ama
    Lazca sevişelim
    horon tepsin dilimin dalgaları
    kuzey kayalıklarında gövdenin
    dünyanın bütün dillerinde sev beni
    ama
    Kürtçe bakışalım
    doğu kanatlı şahinler uçsun
    Aşk’ın mor dağlarına gözlerimizden
    dünyanın bütün dillerinde sev beni
    ama
    Türkçe yaz kalbimi

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    03.12.2012 - 00:38

    Sevgiliye

    Gecenin bir yarısı canım darağacında
    Sorma nedenini nedensiz bir sıkıntı
    Şimdi ben yanlızlığımla başbaşa
    Seni aradım yanlızlığımda yanıbaşımda

    Gönül Parıltı

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    02.12.2012 - 20:51

    Ertelenen sevdaların
    bedelini ödemiyor yaşam
    o zaman şimdi, sımsıkı tutup yüreklerimizi
    bir kez daha yitirmemek için geleceği
    suskunluğu boz manın zamanı gelmedimi
    özlemek yetmiyor
    özlemleri sıraya koymak gerek
    hikayenin bu yerinde
    varsayımlar üzerine kurulan gelecekte
    eğilmeden bükülmeden varabilmek için hedefe
    kaçakcısı olmadan duyguların
    yakalaya bilirsek birlikteliği
    bu günde bizim yarın da..

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    01.12.2012 - 07:56

    Kutlu olsun doğum günün, kötülükler uzak olsun
    Mutlu ol ömrünce, üzülmeler sana yasak olsun
    Kalbin kırılmasında, üzerinde kir pasak olsun
    Sen üzülme sakın, üzülmelerim sana feda olsun

    İyi ki doğdun, iyi ki vermiş yaradan seni bizlere
    Yıldırım gibi çaktın, güneş gibi açtın üstümüze
    Söz oldun, mani oldun, saz oldun bestemize
    Kutlu olsun doğum günün,nice mutlu senelere

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    29.11.2012 - 06:56

    İÇİMDEN BİR SES DİYOR Kİ;

    SU durmaz, akar kendi yolunu bulur.
    Akışı her zaman özüne DENiZE doğrudur,
    YOLU ne kadar ZOR, engebeli de olsa sonunda..

    ONA varmak ona kavuşmak ona karışmak için ilerler.
    SU Hedefine kilitlenmistir yolunu mutlaka bir şekilde bulur.
    Bu yüzden ONU Hiçbir kuvvet kontrol edemez,
    Yolundan çeviremez,
    ANCAK yolunu uzatabilir O KADAR..
    Onun doğal akışı budur.

    ŞiMDi Sen de su gibi olduğunu sürekli KAYNAĞINA,
    özüne Doğru AKTIĞINI HATIRLA.
    Bu yolu kolaylaştırıp ZORLAŞTIRMAK,
    Senin ELiNDE
    Şimdi seni MUTSUZ eden her şeyi çıkarıp ÇOPE AT..
    Çünkü önündeki engel ve barikatların onlardır.
    YANLIŞLARIN ve HATALARIN onlardır.
    Seni MUTLU eden her şeyi KATLAYARAK Çoğalt
    Çünkü SENi KAYNAĞINA yaklaştırıp götürecek DOĞRULARIN onlardır.
    Hadi KAYNAĞINA doğru kendi uygunluğunda AK.

    Ne kadar küçük olursa olsun ilk adımı isteyerek at.
    İyileşmeyi ve öğrenmeyi tüm içtenliğinle iste,
    MUCİZELER mutlaka gercekleşecektir.

    KENDİNLE BARIŞ, DÜNYA SENİNLE BARIŞMAYA HAZIRDIR

    ______Cavit Çağ_____

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    28.11.2012 - 07:52

    Sen arzuları kuşan tenine
    Ben isterik çığlıkları dilime
    Sen titreyen dudağınla sus
    ...Ben gözlerimle sıralayayım isteklerimi
    Gece çığlık çığlığa
    Her sabaha
    Günahsız melek gibi
    Bir sevda doğursun
    ......Sen yağmur ol yağ
    Ben toprak olayım
    Sen yudum, yudum ak içime
    Ben buram, buram sen kokayım
    Her bahar
    Filiz, filiz aşkı doğurayım
    Dağ yüreğine
    Sen tuval ol
    Ben fırçan
    Nakış, nakış yüreğime çizeyim sevdanı
    Oya, oya dilime işleyim adını
    Her öpüşte
    Dudağımla tenine kazıyayım
    Tadını sevdiğim…

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    28.11.2012 - 00:04

    Arkadaşlar şunu öğrenelim..
    Dost görünümlüler vardır,
    Veya arkadaş yaklaşan sahteler.
    Dostlar ve dost olmayanlar..

    Metaller gibiler..
    Dost altın gibi, olmayanlar teneke..
    Diyoruz ki..
    Altın çöpe düşse değerin kaybeder mi?
    Tenekeyi parlatsan hiç çeyrek altın bile eder mi?
    Öyle ise gerçek dosta.
    Öyle ise cana can olan cana,
    Ömür boyunca MERHABA ♥

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    27.11.2012 - 10:42

    Şimdi gelsen,,
    Ayakların yağmura bulaşmış ve çıplak
    Kapımı çalsan aşkı özlemiş olarak..
    Bitkin uzanırversen göğsüme..
    Birikmiş tüm özleminle sevsen beni
    Huzurla yumsan gözlerini
    Kokumu çeksen içine..
    Uyusan uyusan uyusan..

    Okşasam başını?
    Üşümüş ayacıklarını ısıtsam
    Yağmur kokulu tenini
    Nefesimle kurutsam

    Şimdi gelsen,,
    'İyi ki varsın erkeğim' der misin? ..

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    27.11.2012 - 09:42

    Bakışlarım örtü olsun
    Güneşin gölgesine düşmüş
    Gül tenine
    Sevgim merhem olsun
    Çatlamış aşk yanığı dudağına
    Nefesimle toplayım
    Yüreğinin teri düşmüş alnından
    Nefesime solu
    Sevda kokan nefesini
    Gül kıskanmasın
    Aşkın kollarında uyu
    Kum incitmesin
    Kadife tenini…

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    26.11.2012 - 23:08

    Eti geçti
    Duydun mu
    Bıçak kemikte
    Duymadınsa duy artık
    Behey allahın kulu

    Bıçak kemikte
    Duy da silkin n'olursun
    Bu ne biçim uyku bu
    Bıçak kemikte

    Verilmemiş alınmış hep
    Yük vurulmuş dağlar gibi - insanlık bu mu
    Çalıyor sömürünün imdat çanları
    Kımılda da kurtar şu onurunu
    Bıçak kemikte

    Topraksa paylaşılmış kıyılarsa yağmalanmış
    Umut hacizde
    Ya bu neyin puştluğu bu
    Sana yokluk sana yasak sana dam
    İnsan değil - hâşâ - bir yağmacı soyu bu
    Bıçak kemikte

    Üretensin yaratansın yürütensin dağları
    Bakma öyle kilit kilit duvar duvar
    Yetsin artık bu susku
    Bıçak kemikte
    Anasın boynun bükük babasın kolun kırık
    Oğullar kan içinde
    Kaldır artık başını
    «Kalsın benim dâvam dîvana kalsın» demiş ozan
    O dîvan sensin artık
    Bıçak kemikte!

    HASAN HÜSEYİN KORKMAZGİL

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    26.11.2012 - 19:16

    ŞAFAK TÜRKÜSÜ

    1
    Beni burada arama anne
    Kapıda adımı sorma
    Saçlarına yıldız düşmüş
    Koparma anne
    Ağlama

    Kaç zamandır yüzüm tıraşlı
    Gözlerim şafak bekledim
    Uzarken ellerim
    Kulağım kirişte
    Ölümü özledim anne
    Yaşamak isterken delice

    2
    Bugün görüş günü
    Günlerden salı
    Islak
    Sarı bir yağmur
    Ülkemin neresine bakarsa ay
    Orada yitik bir anne ağlıyor
    Sen aralıyorsun yağmuru
    Acıdan sırılsıklam alnına siper edip elini
    Sonra bir umut koşuyorsun
    Yüreğin avcunda
    ısırırken
    çırpıntı gözlerini
    (ah verebilseydim keşke
    yüreği avcunda koşan
    herbir anneye
    tepeden tırnağa oğula
    ve kıza kesmiş
    bir ülkeyi armağan
    koşma anne
    birdenbire batacak olan
    düş denizinde yarattığın umut sandalıdır
    oysa benim için gece
    ışık hızıyla koşan
    kısa ve soğuk bir zamandır
    bu yüzden boğuk seslerle geldiler bir şafak
    uykusuz
    yorgun
    ve korkak

    3
    sanırım baytardı
    yüreğimin depreminde rihter ölçeği çatlarken
    ölebilir raporu veren beyaz önlüklü doktor
    boşver hipokrat amca
    üzülme ne olur
    sen de anne
    sen de üzülme
    hücremin dört bir köşesinde el ayak izlerimi
    ciğerlerimde yırtılan bir çığlıkla hazır beklediğim
    ve korkunç bir sabırla birbirine eklediğim
    korkak kahraman gecelerimi
    düşlerimle sınırsız
    diretmişliğimle genç
    şaşkınlığımla çocuk devrederken sıradakine
    usulca açılıverdi
    yanağımda tomurcuk

    pir sultan'ı düşün anne
    şeyh bedrettin'i
    börklüce'yi
    torlak kemal'i düşün anne
    hala kanaması nedendir faşizmin göğsünde
    utangaçlığı bile vuramadan yanaklarına yasının
    onsekizinde ölümüne pervasız yürüyen
    ince bilekli çıplak ayaklı tanya'nın
    deniz'i düşün anne
    her mayıs şafağında uzun
    uzun döverken darağaçlarını
    ve o şafaktan doğma
    onbir yaşını çiğneyip yürüyen çocukları
    insanları düşün anne
    düşün ki yüreğin sallansın
    düşün ki o an
    güneşli güzel günlere inanan
    mutlu bir yusufçuk havalansın

    4
    sıcak omuzlar değerken omzuma
    buz üstünde yürüdüm yıllar boyu
    bayraklar ve türkülerle
    kopunca memelerinden o mükemmel yaşama

    kurşunlar sıktılar alnıma
    açık alanlarda ağır
    kartalların konup kalktığı
    yalçın kayalardan biriydim
    ölüp dirildim yeniden
    güneşli güneşsiz akşamlarda

    mutlu yarınlar adına
    özgürlük adına ekmek adına
    üstüne vardım kuyruğu kanlı itlerin
    dirilip dönmesin diye hiroşimalar
    tahtadan atların boynuna çıplak
    ölümlerle yatmasın diye çocuklar
    aç gözlerle bakmasın diye çocuklar
    kardeşlik adına
    havadaki kuş denizdeki balık adına
    yürüdüm yıllar boyu

    dönüp bakmadım arkama
    ıraktı gözlerim çok ırak
    izim kalır mı bilmem yürüdüğüm yolda
    kalsa da silinir gider
    yalnızca bir ağıt gibi çakılır
    ardımca gelenlere gözlerimi yaktığım yer

    5
    tören adımlarıyla ölmek
    ne garip şey anne
    kanlı karanlık bir oyunda baş oyuncuyum
    bütün gözler üstümde

    sürüyor gecenin karnında şafağa bakan oyun
    masa üstünde üşüyen bir sigara
    yanında küçücük bir cam bardak
    içinde rengi bu gecenin
    cılız titrek bir kibrit
    kağıt kalem
    sandalye
    geride flu
    yağlı
    büküm büküm bir ip
    ve çingene kuralına uygun
    değişmez dekoru mudur
    idam mahkumunun

    6
    kırılacak cammışım gibi davranıyorlar
    yüzlerinde zoraki çatılmış bir hüzün
    oysa birazdan boynumu kıracaklar
    pul pul dökülecek yaz siyasi eylül'ün

    ben ölümü asıl az ötede titreyen
    çingenenin kara killi ellerinde gördüm
    anladım ki küllenen sigaradır
    soğuyan bir bardak çaydır benim ömrüm

    yani benim güzel annem
    alacaşafağında ülkemin
    yıldız uçurmak varken
    oturup yıldızlar içinde
    kendi buruk kanımı içtim

    7
    ne garip duygu şu ölmek
    öptüğüm kızlar geliyor aklıma
    bir açıklaması vardır elbet
    giderken darağacına

    8
    geride
    masa üstünde boynu bükük kaldı kağıt kalem
    bağışla beni güzel annem
    oğul tadında bir mektup yazamadım diye kızma bana
    elleri değsin istemedim
    gözleri değsin istemedim
    ağlayıp koklayacaktın
    belki bir ömür taşıyacaktın koynunda

    usul adımlarla yürüdüm ömrümü
    karşımda kurum kurum-laşan darağacı
    (tarlakuşu korkmaz ki korkuluktan
    ökse de olsa dört bir yanı)
    birdenbire acıdı boynum
    gelecekler var birbiri ardınca genç
    yakışıklı

    ne olur işçi kadınım
    az yumuşak dik
    şu kefenin yakasını

    9
    yaşamak ağrısı asıldı boynuma
    oysa türkü tadında yaşamak isterdim
    çiçekleri kokmak ırmakları akmak
    yaz boyu çobanaldatanlara aldanmak
    su başlarında aylak sektirmek kavalımı
    sonra bir çocuğun afacan bacaklarında
    anavarca kayalıklarına tırmanmak isterdim
    o güzel günleri görenler arasında
    bir soluk ben de yaşamak isterdim
    bir de luvr müzesinde seyretmek gizliden
    öperken siya-u jakond'u tebessümünden
    işte o an saçlarından yakalamak dolunayı
    bir de yirmibeş kilometreden görebilmek
    nazım'ın gözleriyle pırıl pırıl moskova'yı

    ölmek ne garip şey anne
    bayram kartlarının tutsaklığından aşırıp bayramı
    sedef kakmalı bir kutu içinde
    vermek isterdim çocukların ellerine
    sonra
    sonra benim güzel annem
    damdan düşer gibi
    vurulmak isterdim bir kıza

    10
    künyemi okudular
    suçumuz malum

    gecenin kıyısında durmuşum
    kefenin cebi yok
    koynuma yıldız doldurmuşum
    koşun çocuklar çocuklar koşun
    sabah üstüme
    üstüme geliyor
    yanlış mı duydum yoksa
    erkenci bir horoz mu ötüyor
    keskin bir acı bilenmiş
    gitgide yaklaşıyor sonum

    iri sözlerim yoktu söyleyecek
    usulca baktım yüzlerine
    bin yıllık iskeletleri çatırdayarak
    göçtü ayaklarının dibine

    korkutamadılar beni anne
    avlunun ortasında çatık bir kaş gibi duran
    darağacı
    bir zaman rüzgarda
    saçını tarayan telli kavak değil mi
    boynumdaki kemendi bir öğle sonu bükerken o kız
    sarı sıcak sevdasını düşünmedi mi
    söyle anne
    o çingene
    bir çiçek bahçesi kadar sıcak sokağımızdan
    bağıra çağıra geçen bohçacı kadını
    sevmedi mi çılgınca

    11
    kurulmuş tuzaklar yok artık yolumda
    işkenceler zindanlar hücreler
    savunmak yok mutlu tok bir yaşamı
    açlık grevlerinde beynimi bir sıçan gibi kemiren
    mideme karşı
    kısacası
    bir çiçeği düşünürken ürpermek yok
    gülmek umut etmek özlemek
    ya da mektup beklemek
    gözleri yatırıp ıraklara

    ölmek ne garip şey anne
    artık duvarları kanatırcasına tırnağımla
    şaşkın umutlu şiirler yazamayacağım
    mutlak bir inançla gözlerimi tavana çakamayacağım
    baba olamayacağım örneğin
    toprak olmak ne garip şey anne
    ceplerimde el yerine balyoz taşırken
    korkunç bir merakla beklerken kurtuluş haberlerini
    ve yüreğimin ırmakları taştı
    taşacakken
    ölmek ne garip şey anne

    uçurumlar ki sende büyür
    dağdır ki sende göçer
    ben yaprak derim çiçek derim
    çam diplerinde açmış kanatlarını kozalak derim
    gül yanaklı çocuğa benzer
    yine de
    oğlunu yitirmek kimbilir
    ne garip şey anne

    12
    beni burada arama anne
    kapıda adımı sorma
    saçlarına yıldız düşmüş
    koparma anne
    ağlama
    kırıldıysa düş evinin kapısı
    bütün kırık kapıların çağrılışıyım
    kızların yanaklarında çukurlaşan
    biten başlayan aşkların ortasındayım
    her kavgada ölen benim
    bayrak tutan çarpışan
    her kadın toprağı tırnaklayarak doğurur beni
    özlem benim kavga benim aşk benim
    bekle beni anne
    bir sabah çıkagelirim

    bir sabah anne bir sabah
    acını süpürmek için açtığında kapını
    umarım kurtuluş haberleriyle dönmüş olur
    çam ve kekik kokuları içinde acı yüzlü çocuklar
    o zaman nasıl indirilmişlerse şen şakrak
    öylece kalkar uykudan şalterler
    dişleyip tükürmeden sigaralarını
    türkü tadında giyinirken işçiler

    bir sabah anne bir sabah
    acını süpürmek için açtığında kapını
    adı başka sesi başka nice yaşıtım
    koynunda çiçekler
    çiçekler içinde bir ülke getirirler
    başlarını koymak için yorgun dizine
    sen hazır tut dizini anne
    o mükemmel güne

    Nevzat ÇELİK

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    24.11.2012 - 09:45

    Seninle
    Aynı şiirin dizelerinde
    Duygulanmak
    Aynı kitabın paragrafında
    Heyecanlanmak
    Ayın defterin sayfasına
    Gül biriktirmek
    Mutluluk mu
    Seninle
    Çocukça gülüşlere sevinmek
    Delice sevdalara hayran kalmak
    Bir acıya birlikte ağlamak
    Duygusallık mı
    Seninle
    Aynı fotoğraf karesine bakmak
    Aynı hisleri hissetmek
    Aynı kelimeyi okurken
    Aynı şeyleri anlamak
    Bir gülü sevgili gibi koklayıp
    Yar gibi sevmek
    Sevgi mi nedir
    Ben çözemedim
    Sen bilirmisin sevgili

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    22.11.2012 - 07:17

    AŞKA SÖZÜM VAR

    Gözlerinin
    Ta içine, dikiyorum gözlerimi.
    Sevgimin derinliğini gör diye.
    Ölümü, ektim, randevu yerinde.
    Zembereği boşalmış,
    Sözcüklerin,
    Akreple yelkovan
    Öpüşüyor,
    Bütün ziller,
    Vaktinde vuruyor.
    Tembellik edip,
    Gitmeyeceğim.
    Kusura bakma,
    Ölüm,
    Bugün de gecikeceğim
    Aşka sözüm var
    Onunla buluşacağım...

Toplam 1172 mesaj bulundu