Deniz Bulut Adlı Antoloji.com Üyesinin Hakkın ...

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    01.05.2013 - 23:56

    Yolları tutmuşlar gelemiyorum.
    Ah! gelemiyorum.
    Sen yanımda yoksun.
    Günüm uzakta karanlık.
    Ah! yüreğim.
    İki gözümün arkadaşı.
    Ben ateşim.
    Yüreklerin ateşi.
    Sen iki gözümün kır çiçeği.
    Yapayalnızdır sevdiğim.
    Ah! sevdiğim.
    Ellerin bana yasak olsun.
    Özgürlük gününe kadar.
    Yüreği yaralı ülkem.
    Ellerin bana yasak olsun.
    Özgürlük gününe kadar.

    Savaş EZGİ

  • Gül Keleş
    Gül Keleş

    01.05.2013 - 14:25

    YENİ YAŞINIZ SİZE MUTLULUK GETİRSİN SEVGİLER DENİZ BEY

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    30.04.2013 - 09:38

    1 Mayıs
    ey işçi...
    bugün hür yaşamak hakkı seninken
    patronlar o hakkı senin almışlar elinden.
    sa'yınla edersin de 'tufeyli'leri zengin
    kalbinde niçin yok ona karşı yine bir kin?
    rahat yaşıyor, işçi onun emrine münkâd;
    lakin seni fakr etmede günden güne berbâd.
    zenginlere pay verme, yazıktır emeğinden.
    azm et de esaret bağı kopsun bileğinden,
    sen boynunu kaldır ki onun boynu bükülsün.
    bir parça da evlatlarının çehresi gülsün.
    ey işçi...
    mayıs birde; bu birleşme gününde
    bişüphe bugün kalmadı bir mani önünde...
    baştan başa işte koca dünya hareketsiz;
    yıllarca bu birlikte devam eyleyiniz siz.
    patron da fakir işçilerin kadrini bilsin
    ta'zim ile, hürmetle sana başlar eğilsin,
    dün sen çalışırken bu cihan böyle değildi.
    bak fabrikalar uykuya dalmış gibi şimdi.
    herkes yay kaldı, ne tren var, ne tramvay
    sen bunları hep kendin için şan-ü şeref say...

    bir gün bırakınca işi halk şaşkına döndü.
    ses kalmadı, her velvele bir mum gibi söndü.
    sayende saadetlere mazhar beşeriyet;
    sen olmasan etmezdi teali medeniyet.
    boynundan esaret bağını parçala, kes, at!
    kuvvetedir hak. hakkını haksızlara anlat.
    Nezihe YAŞAR

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    29.04.2013 - 20:41

    Bu müze var ya bu müze
    Seninle gezerken güzel
    Kimseler yoksa salonda
    Seni öpmek en güzel
    Bu rakı var ya bu rakı
    Seninle içerken güzel
    Kimler olursa olsun varsın
    Rakılı ağzından öpmek en güzel
    İşte bu dünya var ya bu dünya
    Seninle yaşarken güzel
    Sen varsın ya sen
    Ancak benimleysen güzel

    ♥ ...
    Aziz Nesin

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    29.04.2013 - 11:59

    Yağmurlar içinden ıslandım geldim
    Bir kuru değneye yaslandım geldim
    Sıcacık çorbana muhtacım inan
    Ölümlerden geçtim uslandım geldim

    Üşüdü ellerim üşüdü kalbim
    Yaban ellerinde taşlandım geldim
    Sanki cehennemdi sensizlik bana

    Irmaklar içinden sislendim geldim
    Tren yollarında islendim geldim
    Kalmadı hevesim kalmadı inan
    Yıkandım arındım süslendim geldim

    Sana geldim sana kucaklarmısın

    Y.HAYALOĞLU

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    27.04.2013 - 21:52

    Benimle Sevişmek İçin

    Benimle sevişmek zordur
    Önce sevişmeyi bileceksin
    Sonra soyunmayı
    Bütün önyargılardan
    Denize bakar gibi bakacaksın gözlerime
    Sıkıldığın an bırakıvereceksin kendini
    Boğulmak niyetine

    Benimle sevişmek zordur
    Hiç sevişmeyi bilmiyormuş gibi
    Titreye titreye atılacaksın boynuma
    Kandıracaksın ne kadar deneyimin olsa da
    Aldatmaya dair

    Benimle sevişmek zordur
    Önce aşkı herkesten farklı anlatacak
    Bakir dudakların bana
    Sonra hayatında hiç kiraz yememiş gibi
    Fakirce saldıracaksın dudaklarıma

    Benimle sevişmek gerçekten zordur
    Dilini iyi kullanacaksın
    En usta yazarlar gibi
    Ve iki elinle öyle kavrayacaksın ki beni
    Hakikatten bu kadın
    Benimle sevişmek istiyor diyeyim

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    27.04.2013 - 09:51

    Hayallerle yaşananlar arasında sıkışıp kalmış yaşamlar. Kulaklarımı tırmalıyorlar. İyi kariyer, iyi kazanç, örnek insan, mutsuz insan. Açılamayan camlarda, radyasyon bombardımanı altında yaşlanan suratlar. Toplantılar arasında yaşanan bir hayat. Evlerde mutsuz insanlar. Yollarda asık yüzler. Acı olan bu değil. Acı olan yakınmalar. Beni sinirlendiren uydurma hikayeler. Bir içki masasınaa, bir günlük orman kaçamağında, 11 küsür ay hayali kurulan tatilde hep aynı nakaratlar: “Yaşam bu aslında ya. Bak ne doğal, ne güzel.” “Buradaki köylüler ne şanslı bir de bize bak ofislerde sıkışıp kalmışız” Bir başka noktada, bir evde. “Yemek yap çocuğa bak, hayat mı bu? ” Bir kahvede, bir ofiste “Hiç zamanım yok. Hareketsizlikten eklemlerim ağrıyor, göbeğim şişti selülitlerim coştu yine”
    Ve Nietchze’nin mottosu “ İnsan tercihleriyle yaşar. Kabul etseniz de etmeseniz de yaşadığınız şu anı istediğiniz için yaşıyorsunuz.” Sesleri duyar gibiyim. Kader. Yaşanan acılar… Çaresizlikler…
    Yüzler… Aynaya baktığımızda gördüğümüz gerçekten biz mi? Biz mi yüzümüzü, yüzümüz mü bizi yaratıyor? Yıllar geçiyor. Gülümseme aynı coşkuda olsa da, gözler aynı ****i bakışları taşısa da artık beden yansıtamıyor.
    Bizi yoran ne? Bakışlar…İzlenmek. Farklılık nerede? Yüzlerde mi? Ali, Ahmet, Ayşe, Fatma, John… Hepsi ayrı bir yüz… Peki ayrı bir öz mü? Markette onlarca ayrı ambalaj içinde satılan sütler gibi.
    Gözlerini kapat. Yüzünü unut. Duygularını düşün. İçine yoğunlaş. Aniden gözlerini aç. O yüz mü seni anlatan? Yıllardır taşıdığın yüz o olduğu için çabuk geçecek. Ama ya şu anki yaşına kadar hiç ayna görmemiş olsaydın? Sadece kendini tasvir edebilseydin, duygularına, yansıtmaya çalıştığın ruhuna yoğunlaşsaydın. Ve bir gün sana ayna tutulsaydı. Ne yapardın?
    Dergilerde, gazetelerde, TV’lerde…. Onlarca, yüzlerce, binlerce surat… Bir an geliyor, görülenin sadece bir yüzün çok sayıda çeşitlemesi olduğu anlaşılıyor. Birey diye bir şeyin asla var olmadığını anlıyorsun. Süt aynı, değişen ambalaj.
    Yalnız kalmak cesaretini gösteremeyen adam, karısıyla yaşadığı mutsuz hayatı anlatıyor. Lüks yaşamından vazgeçmek istemeyen Bay Müdür, işlerinin yoğunluğundan nasıl yaşadığını bile anlamadığını söyleyip yakınıyor. Geceleri yatağında rahat uyumak isteyen, suya sabuna dokunmayan Bay Memur ise maaşının azlığından dertli. Tercihler, korkular bizi yönetiyor. İki duygu bize yön veriyor. Acı ve Zevk. En küçük karardan, en büyük karara bu iki duygu bizi yönetiyor. Acıya tahammülümüz yok. Bu yüzden, göbeksiz bir yazı hayal ederek girdiğimiz sonbaharda, 5 dakika sonra koca bir tabak makarnayı mideye indirmenin zevkini, yememenin getirdiği acıya değişiyor ve gelecek yaz yine kocaman göbeğimizden yakınmanın yolunu açıyoruz. Evliliğimizde, işimizde yaşadığımız ve sürekli yaşanan mutsuzluklarda olduğu gibi. Faturayı ödemekten korkuyoruz.
    İki bacak, bir gövde üzerinde yüzbinlerce yüz sokakta dolaşıyor. Tansiyon yüksek. Dünya son damlayı bekliyor. Bir kadın kalabalığın içinden sıyrılarak geliyor. Siyah beyaz bir filmin içinde renkli bir kare. Çok güzel değil. Kalıp ölçüleri ne Cindy, ne de Naomy… Yüzler dönüyor yine de. Bir şey var. Elini kaldırışında, bakışında, sağa dönüşünde, oturuşunda,… Hiç konuşmadan etkiliyor. Tek başına, yüzlerce yüzün önüne geçiyor. Aynı şehirde belki yüzlerce kadın aynı dudaklarla gülümsüyor. Ondaysa farklı bir şey var. Kendini gerçekleştirme dediğin, farklı olmak dediğin, karizma dediğin sözle olmuyor. Sütün farkı sütte. Rengi ne olursa olsun, malzemesi ne olursa olsun ambalaj aynı ambalaj.
    Yüksek bir tepede, yalnız bir adam. Paltosunun yakaları kalkık, keskin bakışlarla şehri seyrediyor. Yalnız. Her şeyin bir bedeli var. Birçok bedel eşittir acı. Öte yanda, bedel ödemek yerine yaşanan anlık mutluluklar. Beraberinde gelen kısırdöngü ve acı. Neyi yaşamak istediğini bilmeyen, ulaşabildiği kadarını yaşamak zorunda kalan yüzler. Milyonlarcasıyla aynı gülümseyen yüzler. Aralarda üç beş renkli kare. Bedel ödeyen, acısına katlanan, kendi olmayı başaran.
    Biliyorum sen de renkli bir kare olabilirsin. Renkli karenin kaynağı, Bay Yönetmen ve adamları tarafından sürekli saklanıyor ve yerine konan hedefler değiştirilerek seni şaşırtıyorlar. Kalem o kadar yakınındaki. İçinde. Sende. Sadece kendin olabilmende. Seni yüzbinlerce surattan ayıracak olan güzel gözlerin, yakışıklı kıyafetin, güzel saçların değil. Sadece sensin. Farklı olan kimliğin, dinin, milletin, statün değil, sadece sensin. Doğduğun günden beri üzeri örtülmeye çalışılan sen. Seni serbest bırak. Seni serbest bırak ki, her geçen anın hiçlikte kaybolan ve iz bırakmayan kopya “an”lar olmasın. Dünyaya, çevrene, ruhlar alemine senden atılan bir çentik, kazınan bir iz olsun.
    Sen olduğunda ödeyeceğin tüm bedeller, seni görmemezliğe gelip oynadığın tüm günlerden daha az acı verecek. Hem sana, hem çevrene, hem dünyaya, hem evrene…
    Aret Vartanyan Sen ve Ben

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    26.04.2013 - 08:35

    'Hayatımı yeniden yaşayabilseydim eğer;
    Hastayken yatağa girer dinlenirdim. Ben olmadığım zaman her şey
    kötüye gidecek diye düşünmezdim..

    Gül şeklindeki pembe mumu saklamaz yakardım..
    ... Daha az konuşur, ama daha çok dinlerdim..
    Yerler kirlense, masa örtüm lekelense bile daha çok arkadaşımı akşam yemeğine davet ederdim..

    Oturma odasında TV seyrederken, patlamış mısır yer. Yerler leke olacak diye korkmazdım.. Bana gençliğini anlatmaya çalışan dedeme daha çok vakit ayırırdım.. Kocamın sorumluluklarını daha çok paylaşırdım..

    Saçım bozulmasın diye, arabanın camının açılmasını önlemezdim..

    Eteğimin lekelenmesine aldırmadan çimlere otururdum..
    TV seyrederken daha az, hayata bakarken daha çok ağlar ve gülerdim.. Ömür boyu garantilidir denilen hiçbir şeyi satın almazdım..

    Hamileliğimin bir an önce sona erip, doğum yapmayı dilemek yerine, hamile olduğum her anın tadını çıkarır ve içimde bir canlı yaratmanın ne kadar harika olduğunu fark ederdim.. Bu o kadar nadir bir olay ki.. Mucize gibi bir şey..

    Çocuklarım beni öpmek istediklerinde, asla 'Önce git ellerini yüzünü yıka' demezdim.. Onlara daha çok 'seni seviyorum', ondan da daha çok 'özür dilerim' derdim..

    Ama başka bir hayat verilseydi en çok yapacağım şey; her dakikasını değerlendirmek olurdu..

    Dikkatle bak.. Gerçekten gör.. Yaşa.. Vazgeçme..
    Küçük şeyler için şikayet etmekten vazgeç..
    Bana benzemeyenler, benden daha çok şeye sahip olanlar ve kimin ne yaptığı beni ilgilendirmezdi..

    Bunun yerine, ilişkilerimi güçlendirmeye çalışırdım..
    Sahip olduğunuz ruhsal, fiziksel ve duygusal her şey için
    şükredin..

    Tek bir hayatınız var ve bir gün sona eriyor.. Umarım her gününüzü değerlendirirsiniz..'
    ERMA BOMBECK

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    25.04.2013 - 17:56

    Dünya Tatlısı

    Bak şimdi bu olanlara
    Sen başka ben başka havalarda
    İnanma sakın süslü yalanlara
    Lanet olsun aramızı bozanlara

    Özüm doğru sözüm doğru benim
    Her şeyimle seninim senin
    Seni ölesiye sevdim bebeğim
    En değerli varlığımsın sen benim

    Hayatımdaki gülüm sensin
    Allahım sana uzun ömür versin
    Sen karşılıksız sevensin
    Dünyadaki en değerli varlığım sensin

    lale güller senin olsun
    Dikenlerse hep benim olsun
    senin güllerin hiç solmasın
    Benim en değerli varlığımsın

    Yanımda varlığının sesini
    Kulağımda fısıltını nefesini
    Bedeninin yumuşacık tenini
    Unutmam mümkünmü gözlerinin rengini


    29 08 2012

    ferhat güneş

    Ferhat Gunes

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    25.04.2013 - 10:27

    Erkek dediğinin, hissettiğiyle yaptığı şey arasında uçurum olmayacak. Cesur
    olacak cesur. Seni seviyorum derken korkmayacak, başka şeylerin arkasına
    gizlenmeyecek.

    Seviyorum deyip bir sonraki perdede kaçmayacak, özlüyorum diyorsa gelecek,
    kaybetmek istemiyorum diyorsa kaybetmeyecek.

    Erkek dediğin askına sahip çıkacak. Korkak olmaz erkek dediğin. Erkek
    dediğin iyi sevişecek. Koyun gibi yatmayacak, bir an önce şu iş bitse
    demeyecek.

    Aşksız yatmayacak yatağa ve sen bunu bileceksin. Bir baba şefkatiyle seni
    alnından öptüğünde bileceksin ki sevgisi geçici ve zayıf değildir.Ve
    sevgiyle öptüğünde dudaklarından bileceksin ki öpüşün tek sebebi şehvet
    değildir.

    Erkek dediğin yakışıklı olacak, çekici olacak ama bundan çok daha öte bir
    şey...
    Zeki olacak.

    CAN YÜCEL

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    25.04.2013 - 09:23

    Ben ne zaman,
    Öyle durup dururken,
    Öyle damdan düşer gibi,
    Açıp seni okumaya başlasam,
    Anlıyorum ki,
    Bahar gelmiş.
    Anlıyorum ki,
    Kaçmak sürüklenmek vakti.
    Dolaşmak galatada hisarda.
    Bırakmak işi gücü
    Unutmak ekmeği tuzu
    Çıkarıp potinleri
    Denize daldırmak vakti.
    Yalın ayakları.
    Ben ne zaman
    Öyle durup dururken,
    Öyle damdan düşer gibi
    Açıp seni okumaya başlasam.
    Anlıyorum ki,
    Mahvolmuşum...

    Orhan Veli Kanık

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    24.04.2013 - 23:14

    ÇOCUK KALBİM

    Hüzünlü halini gördüğüm zaman,
    Karlarla örtülü çatı gibisin.
    Çektiğin azabı sorduğum zaman,
    Bulutu kızaran batı gibisin.

    Başında bulutlar elem çiledi,
    Bakışın acına imdat diledi.
    İki dudağında hüzün kilidi,
    Baltayla kırılmaz kutu gibisin.

    Aşkın şarabını içiren saki,
    Dedi biz faniyiz aşkımız baki
    Sevda kulesinin en ucundaki,
    Parlayan kristal katı gibisin.

    Bedenim yorulmuş yüreğim zinde,
    Yıllardır koşarım vuslat izinde.
    Kaybolan gönlümün aşk denizinde,
    Gezdiği büyülü yatı gibisin.

    Sensizim ruhumun deli çağında,
    Bahçıvan olmuşum sevda bağında.
    Çocuksu kalbimin yar kucağında,
    Hasretle içtiği sütü gibisin.

    Mehmet NACAR

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    24.04.2013 - 16:43

    İZLERİN DURUYOR...

    İzlerin duruyor
    Denizin kıyısında
    Hayalin karşımda
    Kalkıp gideceksin
    Sabahın ilk ışıklarında
    Kalmayacak izi sevdanın
    Kaybolacak
    Dalgaların arasında
    Gün doğuşunda

    İzlerin duruyor
    Geçtiğimiz yollarda
    Bütün şarkılarda sesin
    Her aynada resmin
    Dudaklarımda susuzluğun
    Gözlerimde ıslaklığın
    Duruyor hala

    İzlerin duruyor
    Şiirlerimde
    Buram buram kokun
    Her satırında
    Yokluğunun adı
    Uykusuz gecerimde
    Şarkıların sözlerinde
    Dilimin ucunda
    Yine sen varsın

    Suna Yılmaz

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    23.04.2013 - 07:06

    Yazar: Ömer Boran
    Tarih: 9 Eylül 2011 Cuma

    Maskeli MeleklerMaskeli Melekler

    Bayram yazımı yaklaşık sekiz yıldır beraber olduğum ve onlarla çok şey paylaştığım meleklerim için yazmaya karar verdim… Yılda bir kez de olsa bu tür yerleri ziyaret etmenizi tavsiye ederim… Sadece gülen ve bir o kadar da duygusal bakan gözlerini görebilirsiniz… Onlarla tanıştığım ve kaderimi çizen ilk günü dün gibi hatırlıyorum… Kollarında serum şişeleri, solgun benizli ama yıldız kadar parlayan öğrencilerim… Yaramazlık yapmayan, sağa sola koşamayan ufacık bedenlerdeki cesur yürekler… Maskelerinden isimlerini, cinslerini ayırt edemezsiniz ama ben onları gözlerinden tanırım çünkü hepsinin içindeki ışıltı farklıdır.

    Tümörlü ve lösemili çocuklardan bahsediyorum… Hayatlarının baharında yaşıtları okula giderken, koşturup oynarken birden kendilerini hastane koridorlarında bulan çocuklarımız… Oyuncağı anjiokat damarında uzanan askıda serum şişesi ve bir eli ile askılığını araba gibi kullanarak sınıfa yolculuk başlar… Oyunlar oynanır, şarkılar söylenir, hikayeler okunur, testler çözülür, elişi çalışmaları yapılır… Yaşam devam eder inadına ve direnircesine…

    Beni en çok etkileyen aralarındaki sohbetleridir… Yaşıtlarının aksine “Ben üç ameliyat geçirdim” der, öbürü “O da bir şey mi? 18 seans kemo, iki ay ışın tedavisi aldım” der, diğeri “Siz şanslısınız ben 2 yıl tedavi gördüm tam iyileştim derken 3 yıl sonra nüksetti ve ben hala buradayım, ömrüm hastanede geçecek” der ve bu sohbetler ardı sıra devam eder… Ağlamadan sızlanmadan büyümüş de küçülmüşler gibi… Akranları el öpüp; şeker ve harçlık toplarken; onlar hastane koridorunda yaşama sarılmaya çalışırlar…

    Bu tecrübeler onları o kadar olgunlaştırmıştır ki; yaşıtlarının çok üstünde duygusal yaşları vardır… Oturup saatlerce sohbet edebilirsiniz yaşamın derinliklerine doğru… Alacağınız o kadar dersler vardır ki; iki elinizi başınızın yanına dayayarak şükredersiniz… Sağlıklı olmanın verdiği hazzı ve ne zaman ne olacağınızı bilemediğiniz korkuları yaşarsınız…

    İnsanların egolarını anlamak bu noktada gülünç hale gelir… Nedir yaşamdan bu kadar beklentiler, hırslar, tatminsizlikler… Güzelliklerin farkına varmak için çirkinlikler mi yaşamalı… En büyük zenginliğin sağlık olduğunu kavramak bu kadar mı zor… Yalnız kalınca mı dostlarımızın değerini anlamak… Annemizin, babamızın, kardeşimizin değerini onları kaybedince fark etmek… Onlarla geçiremediğimiz vakitlere üzülmek…

    Maskelerini takınca ayırt edemediğimiz ama gözlerindeki buğudan tanımlayabileceğiniz meleklerim; bana ve çevrenizdeki insanlara verdiğiniz yaşam dersi için binlerce teşekkürler… Kaderinizin size sunduğu bu olumsuzluklara rağmen; hayata tutunuşunuz için binlerce tebrikler… Asıl yüzlerini saklayan riyakarlara, egoları uğruna kendilerini kaybedenlere, yaşamın değerini bilmeyenlere sesleniyorum:

    “Çıkarın yüzünüzdeki sahte maskeleri; maskeli meleklerimin gözlerindeki yaşam sevincini içinizde hissedin, paylaşımı öğrenin, metropollerde kaybolan insanlığınıza tekrar adım adım yaklaşın”… Bayramda ki en büyük temennim; tüm hasta çocuklarımızın bir an önce sağlıklarına kavuşmasıdır…”

    Bir öğrencimin duygusal bir şiiriyle yazımı noktalıyorum… Sevgiyle kalın…

    O LİMANA ULAŞMAK İSTEMİYORUM

    O limana ulaşmak istemiyorum,
    batmak istiyorum sebepsiz yere en dibe.
    Bu sınırsız karamsarlıklar niye?
    Yitirmekten mi korkuyorsunuz beni?
    Hayır! ! !
    Umutları olan ben,
    yitirmedim daha kuvvetimi.
    Ne oldu sizlere?
    Anne, baba ve dostlarım
    Nerede o iyimser düşleriniz?
    Bir şato kurdum zamanında
    o yüce sevginizle.
    Şimdi siz o değilsiniz sanki,
    sanki bir şey var sizi inciten.
    Merhametsizce her yanımı saran şey de ne?
    Kocaman bir çaresizlik ve soğuk,
    çok soğuk, ısıt beni annem…

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    22.04.2013 - 23:38

    BİR DOST ARIYORUM...

    Acılarımla, yalnızlığımla
    Tek başıma yaşıyorum
    Tutunacak bir dal
    Bir dost arıyorum
    Yüreğimde boşluk
    Dilimde sen
    Sığınacak bir liman
    Sevecek bir kalp arıyorum

    Yalnızlık sarınca bedenimi
    İçki kadehlerine
    Uzanır ellerim
    Kaç yaprak dökümü
    Geçti sensiz
    Sıcak bir omuz
    Bir dost arıyorum
    Ben seni arıyorum

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    22.04.2013 - 20:17

    ARKADAŞ

    Dürüst olan baş tacım bana güvenen gelsin,
    Yalancıyı gönlüme komuyorum ARKADAŞ,
    Hakiki dostum diyen gelsin bağrımı delsin,
    Kötüleri maziye gömüyorum ARKADAŞ.

    Aşk ta hep istiyorum birinci el sadakat,
    Yıllar yılı ararım kalmadı bende takat,
    Gelen geçen vuruyor birer, ikişer tokat,
    Sanki husumetleri emiyorum ARKADAŞ.

    Hiç kimseden saltanat beklediğim olmadı,
    Garip gönlüm kimseye bir gün gebe kalmadı,
    Benim bu damarlarım haram kanla dolmadı,
    Hakkım yoksa bir lokma yemiyorum ARKADAŞ.

    Eyvallah etmiyorum kimseye çıkar için,
    Kimse bana deyemez söyle bu neden niçin,
    İstediğiniz yerde gelin bir delik açın,
    Çok şükür yır tığımı yamıyorum ARKADAŞ.

    Sevda denilen hüner o bence büyük sanat,
    Sevdim mi tam severim aşka olurum kanat,
    Yalnız yalan girdimi coşar bende bir inat,
    Nuh dedim mi peygamber demiyorum ARKADAŞ...

    HAVVA KESKİN

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    21.04.2013 - 19:13

    Uzaktan seviyorum seni!
    Kokunu alamadan,
    Boynuna sarılamadan.
    Yüzüne dokunamadan.
    Sadece seviyorum!

    Öyle uzaktan seviyorum seni!
    Elini tutmadan.
    Yüreğine dokunmadan.
    Gözlerinde dalıp dalıp gitmeden.
    Şu üç günlük sevdalara inat,
    Serserice değil adam gibi seviyorum.

    Öyle uzaktan seviyorum seni,
    Yanaklarına sızan iki damla yaşını silmeden.
    En çılgın kahkahalarına ortak olmadan.
    En sevdiğin şarkıyı beraber mırıldanmadan.

    Öyle uzaktan seviyorum seni!
    Kırmadan,
    Dökmeden,
    Parçalamadan,
    Üzmeden,
    Ağlatmadan uzaktan seviyorum.

    Öyle uzaktan seviyorum seni;
    Sana söylemek istediğim her kelimeyi,
    Dilimde parçalayarak seviyorum.
    Damla damla dökülürken kelimelerim,
    Masum beyaz bir kağıtta seviyorum.

    Cemal Süreya

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    20.04.2013 - 08:21

    Rakıyı içen kadın gülüyorsa, o gülüşün ardında en az dokuz roman, on dört tane de film repliği yatar.
    Rakıyı içen kadının gülüşünde, bu dünyanın en zararsız mutluluğu vardır çünkü, büyük gülerler, büyük susarlar…
    Rakı içen kadın, rakıyı çok sık içmez.
    Ama rakıyı içtiği an, bil ki içme zamanı gelmiştir ve konuştuklarında net konuşurlar..
    O kadınlar keyfine doyum olmayan bir akşamüstü sonrasında, bir kıyıda köşede, gece sefası gibi açarlar.
    O kadınlar, afet-i devrandır…..
    Ve, rakı içen kadının elleri güzeldir…
    O kadınlar, senden başkasını severlerken bile seni incitmezler.
    Şarkı söyleyesi varsa susmalısındır. İzlemelisindir. Dinlemelisindir. Rakı içen ve şarkı söyleyen o kadını.
    Rakı içen kadın, herkesle rakı içmez ve seninle rakı içiyorsa, senin için kalbinde en az yüz elli metrekare daha yer vardır. Ve sen, bunu bildiğin için, o kadına, kalbinin tüm kapılarını beklentisizce açmış, cebindeki tüm anahtarlarıysa hiç bulmamak üzere yutmuşsundur.
    Rakı içen kadın, cihanda sulhtur: ağdalı değil, nağmeli sever.
    Rakı içen kadın güzeldir, masasındakiler de...

    Can Yücel

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    19.04.2013 - 11:03

    HİÇ AKLIMDAN ÇIKMADIN

    Bir Nisan sabahıydı
    Nisan yağmuru yağıyordu,
    Seni gördüm.
    Kıştan çıkmış ağaç gibi çiçek çiçektin.
    Yağmur tenini ıslatıyordu
    Öyle şirin ve öyle güzeldin ki;
    Sana hayran kalmıştım
    Bir anda, 'işte baharla gelen,
    Bahar gibi sevgili' dedim.
    Ve bir daha hiç aklımdan çıkmadın
    Aklımın bir köşesinde
    Hep kaldın bahar yüzlüm.
    Bir görüşte sevdim seni
    Hep sende kaldı aklım.

    Özlem Şahin

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    19.04.2013 - 09:04

    Küçük bir beden, çoğu kez büyük bir ruha yataklık edermiş.
    Ufak balıklar daha lezzetli olurmuş.
    Ateşe küçük odunlar atılırsa alevler artarmış, büyük odunlar alevi söndürebilirmiş.
    Sağanak dediğimiz, küçük damlalardan ibaretmiş.
    Muazzam bir aydınlık, küçük bir delikten görünebilirmiş.
    Küçük bir saman çöpü, rüzgarın yönünü gösterebilirmiş.
    Bütün bir hasat, bir kıvılcım yüzünden elden gidebilirmiş.
    Büyük bir geminin batmasına, küçük bir delik yetermiş.
    Büyük makinaları küçük çarklar çalıştırırmış.
    Bazen büyük bir aşkı başlatan, küçük bir gülümseme imiş.
    Büyük yazıları yazmak için küçük noktalar, virgüller gerekirmiş.
    Büyük olaylar kolay unutulsa bile, sevdiğinle geçen küçük an'lar unutulmazmış.
    Simite lezzetini veren küçük bir susam tanesi imiş.
    Ulu bir çınarın veremediği kokuyu, küçük bir papatya verebilirmiş.
    Büyük paralara alınan hediyelerin sağlamadığı mutluluğu, küçük bir bakış sağlayabilirmiş.

    KÜÇÜK SEVİNÇLERİ BİLMEYENLER, BÜYÜK KEYİFLER YAŞAYAMAZMIŞ..!

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    18.04.2013 - 10:20

    Zaman,
    acımasızca saldırabilir,
    birileri
    sadece susman gerektiğini söylüyorlarsa,
    sakın ha,
    susma! ..

    Kahkahalarına,
    yüksek perdeden seslenişlerine arsızlık mı diyorlar,
    salla gitsin
    her zamankinden daha fazla gülüşünle çıldırt onları! ..

    Unutma;

    söylemen gereken bir şey varsa,
    sakın durma söyle,
    inancın var
    düşüncelerin,
    ve doğruların var! ..

    Dahası,
    varmak için hedefin var.

    Her şeyden ötesi konuşma hakkın var,
    konuş o zaman, sakın susma! .
    Sevgi Kazanacak! ..

    TC Atilla Yüceak

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    18.04.2013 - 08:17

    AÇ GÖZLERİNİ...

    Sana geldim sevgilim
    Kapatma gözlerini
    Bak yüzüme
    Bak gözlerime
    Kendini göreceksin orada
    Aşkı göreceksin
    Bunca yıl sensizliği yaşarken
    Hayalin eşlik etti bana
    Yüreğini kapatma
    Gözlerin gibi
    Söz geçirebilecek misin ona
    Aç gözlerini ve gör
    Nasıl doluyum seninle
    Nasıl gelip oturmuşsun
    Yüreğimin en derin köşesine
    Aç gözlerini ve beni yaşat
    Sonsuz baharında
    Haydi aşka aç gözlerini
    Aşka ve hayata

    Suna Yılmaz

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    16.04.2013 - 08:21

    Ben bekleyebilirim
    Hayatın baharına tutunup
    Kışı geçiririm
    Ağlamalarım bitene, yalnızlığım gidene kadar
    Uyanırım sabahları, umudumun suyunu veririm
    Bir şarkı söylerim sana
    Sözlerini bilmediğim
    Seni severim o bilmediğim şarkı gibi
    Öpüşmeyi özlerim senle
    Hiç öpüşmedik ki diyeceksin soranlara
    Olsun, sen beni sevdin mi hiç
    Ama ben seni özleyebiliyorum
    Bu da benim yeteneğim
    Olmasan da severim seni
    Hatta ayrılırım senden, haberin olmaz......

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    15.04.2013 - 23:53

    Hiçbir şeyi göze alamayan kişi, hiçbir şeye sahip değildir ve kendisi de bir hiçtir.
    O acı ve kederden kendisini sakınabilir, ama hiçbir zaman hissetmeyi, değişmeyi,, büyümeyi veya sevmeyi öğrenemeyecektir.
    O kaidelere prangalanmış bir köledir.
    Yalnızca risk alan kişi özgürdür...

Toplam 1172 mesaj bulundu