Can Er - Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı

Bir baksana gökler uyanık, yer uyanıktır.

Dünya uyanıkken uyumak, maskaralıktır.

Eyvah bu zilletlere sensin yine illet,

Ey derd-i cehalet sana düşmekle bu millet,

Bir hâle getirdin ki: Ne din kaldı, ne nâmûs,

Ey sine-i İslâm’a çöken kapkara kâbûs.

Ey hasm-ı hakiki seni öldürmeli evvel

Sensin bize düşmanları üstün çıkaran el.

Ey millet uyan! Cehline kurban gidiyorsun.

“İslâm’ı da batsın” diye tutmuş yediyorsun.

Allah’tan utan. Bâri bırak dini elinden.

Gir leş gibi topraklara kendin gireceksen.

Lâkin ne demek bizleri Allah ile iskât?

Allah’tan utanmak da olur ilm ile... Heyhat!

.....

Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam.

Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.

Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale

Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale

Yumuşak başlı isem, kim demiş uysal koyunum.

Kesilir belki fakat, çekmeye gelmez boynum!

Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim

Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim

Adam “aldırmada geç git” diyemem; aldırırım

Çiğnerim çiğnerim Hakkı tutar kaldırırım.

....

Medeniyet” denilen vahşete lanetler eder,

Nice yekpare kesilmiş de sırıtmış dişler!

Bakmayın hem tükürün çehre-i murdarımıza

Tükürün belki biraz duygu gelir ârımıza.

Tükürün cephe-i lâkaydına şarkın tükürün.

Kuşkulansın görelim gayreti halkın tükürün.

Tükürün milleti alçakça vuran darbelere,

Tükürün onlara alkış dağıtan kahpelere...

Tükürün Ehl-i Salib’in hayasız yüzüne!

Tükürün onların asla güvenilmez sözüne!

Medeniyyet denilen maskara mahluku görün:

Tükürün maskeli vicdanına asrın, tükürün!

Hele ilânı zamanında şu mel’un harbin,

“Bize efkar-ı umimiyesi lazım Garb’in;

O da Allah’ı bırakmakla olur” herzesini,

Halka iman gibi telkin ile, diyenin sesini

Susturan aptalın idrâkine bol bol tükürün! …'

'Hayal ile yoktur benim alışverişim,
İnan ki her ne demişsem görüp de söylemişim.'
m.akif.

145- Ey Muhammed! Vallahi sen o inatçı Kitap ehline her âyeti, her türlü mucize ve delili de getirsen, gerçeği isbat için bütün belgeleri gözler önüne sersen onlar senin kıblene tabi olmazlar. Sen onlara aklî ve naklî âyet ve delillerin en açığını gösterdin, akıl ve hikmetten, eski zamanlardan bahsettin ve bilhassa İbrahim kıssası ile Kâ'be'nin şerefi hakkında bilgiler verdin. Bütün bunları anlamak istemeyenler, hiçbir delili dikkat nazarına almazlar ve şu halde senin tabi olduğun kıbleye uymazlar, zaten sen de onların kıblesine tabi olmazsın. Bundan başka onlar birbirlerinin kıblesine de tabi olmazlar. Çünkü yahudiler 'ya, hıristiyanlar da gün doğusuna dönerler. Onların birbirleriyle uyum sağlamaları ihtimali de yoktur. Vallahi, sen, bu yahudilerle hıristiyanların batıl üzere gittiklerini bildiren ve sana gelen bunca ilimden sonra, farz-ı muhal, kalkar da onların arzu ve heveslerine, hakkın emrine aykırı olan keyfî gidişlerine ve arzularına uyacak olursan o takdirde iyi bil ki, sen de muhakkak o zalimler güruhundan olursun. İşte o zaman sen de Allah'ın ahdine nail olamaz, insanlara imam olup ümmet teşkil edemezsin. Şu halde senin onlara uymaya kalkman, Allah'ın verdiği hükümle sana yasak ve muhaldir.

Ey iman ehli! Siz, onların ne kadar zalim olduklarını bilir misiniz

İnsanlar arasında, Allah'ı bırakıp, O'na koştukları eşleri tanrı olarak benimseyenler ve onları, Allah'ı severcesine sevenler vardır. Müminlerin Allah'ı sevmesi ise hepsinden kuvvetlidir. Zalimler azabı gördükleri zaman, bütün gücün Allah'a ait olduğunu ve Allah'ın azabının şiddetli olduğunu keşke bilselerdi! Nitekim, kendilerine uyulanlar, azabı görünce uyanlardan uzaklaşacaklar ve aralarındaki bağlar kopacaktır. Uyanlar: 'Keşke bizim için dünyaya bir dönüş olsa da, bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsak' derler. Böylece Allah onlara, hasretini çekecekleri işlerini gösterir. Onlar cehennemde ebedî kalırlar.' BAKARA165.

Her müslüman şirke ve tuğyana geçit vermeme konusunda Hz. Yusuf (as) gibi kesin kararlı olmak zorundadır: 'Doğrusu ben, Allah'a inanmayan ve ahireti inkar eden bir milletin dinini bırakmışımdır. Atalarım İbrahim, İshak ve Yakub'un dinine uydum. Allah'a her hangi bir ortak koşmak bize yaraşmaz; bu, Allah'ın bize ve insanlara olan lûtfudur; fakat insanların çoğu şükretmez.'yusuf.37,38

Gitme ey yolcu, beraber oturup ağlaşalım;
Elemim bir yüreğin kârı değil, paylaşalım:
Ne yapıp da ümitsizliğimi yok edeyim bilmem ki?
Öyle korkunç çevremde dönen matem ki! .
Ah! Karşımda vatan namına bir Kabristan
Yatıyor şimdi... Nasıl yerlere geçmez insan
Şu mezarlar ki, uzanmış gidiyor, ey yolcu
Nereden başladı yükselmeye, bak, nerede ucu!
Bu ne sonsuz ayrılık, bu ne apaçık bir acı...
Ezilir göğün ruhu, parçalanır yerin kalbi
Azıcık kurcala toprakları, bak ne çıkar:
Dipçik altında ezilmiş, parçalanmış kafalar
Bereden kimliğinin rengi kaybolmuş yüzler!
Kim bilir hangi rezillikle oyulmuş gözler!
“Medeniyet” denilen vahşete lanet eder,
Tek parça haline gelmiş sırıtan dişler!
Süngülenmiş, kanı donmuş nice binlerce beden
Nice başlar, nice kollar ki ayrı bedeninden
Alınıp parçalanan çocuklar, beşiğinden;
Sonra bunca hayat, namusu yüzünden kurban edilen!
Bembeyaz saçları katranlara katmış dedeler
Göğsü baltayla kesilmiş memesiz annel
Teki binlerce kesik gövdeye ait kümeler:
Saç, kulak, el, çene, parmak... Bütün insan yığınları!
Bakalım yavrusu uğrar mı deyip karnından
Canavarlar gibi şişlerle kazarmış nice can
İşte bunlar o felakete uğramışlardır ki,
Kurumuş ot gibi doğrandı bıçaklarla bütün!
Müslümanlıkları zavallıların öyle büyük
Bir cinayet ki: cezalar ona nisbetle küçük! m. akif.