Değerli arkadaşım, bu gün sizin doğum gününüz,iyi ki doğmuş ve iyiki sevenleriniz olmuş ve siz sevenlerinizi mutlu kılmışsınız.Selam ve Saygılarımla
Doğum Günü
D oğduğunda bilmezdin dünyada misafirsin O ysa nadir bulunan değerli bir safirsin G eçmiş günlere göre bu gün daha mahirsin U marım her geçen gün biraz daha tahirsin M addenle hayal değil dünden daha sahisin
G ünün kutlu olmalı iyi ki doğmuşsunuz Ü zmesin sizi kimse siz hakkı bulmuşsunuz N edamet kulun işi siz nadim olmuşsunuz Ü stelik bu alemde gül gibi kokmuşsunuz N ezafeti yüreğe,elbet indirmişsiniz, Ü midi saklı tutup,hayatı bilmişsiniz, Z aman akıp gitmekte,siz bunu görmüşsünüz.
K utlu olsun bu günün,kutlu olsun her günün, U marım ağlamazsın,hep görülsün güldüğün, T efekküre yönelsin,bakışın temayülün, L ebinden çıktığında,karşılansın isteğin, U zaklarda değildir,yakındır mutluluğun.
O lsun diye dilerim,bu günlerin hep kutlu, L ayıksın mutluluğa,günlerin olsun mutlu, S ıkıntılı olmasın,yarınların umutlu, U mduğunu bulursun,yaşarsın hep onurlu, N ezaket içersinde,her şeyi yap şuurlu.
... Bayramınız kutlu olsun sevdiklerinizle Nice mutlu bayramlar dilerim. Dil sayesindedir ki insanlar duygularını, düşüncelerini, hayallerini, gördüklerini birbirlerine aktarırlar. Dil, kendimizi anlatmamızı, başkalarını da anlamamızı sağlar. Dil olmasaydı geçmiş nesillerin birikimlerinden yararlanamaz kendi birikimlerimizi de gelecek nesillere aktaramazdık. Üç bin çıvarında olduğu tahmin edilen dil'e gönül isterdi ki ayrı ayrı tebrik ve kutlamalarda bulunabilmek. Ses, harf, resim, mimik kendine göre anlam ifade eden her şey semboldür. Anlaşma aracımız olan dil ses ve harflerden oluşmaktadır. Ses ile Bayramınızı kutlamam mümkün değil, ancak harflerden oluşan sevgi bağı üç kelime ile lütfen kabul edin. Saygılarımla BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN. Mehmet Kahvecioğlu
O, DOĞUNUN DOĞUSU HALKI HAKKIN YOLCUSU OLAN ŞEHİRDEN YANİ AĞRIDAN FİLİZLENEN BİR SEVGİ TOHUMUDUR. O, SERT İKLİMİN YETİŞTİRDİĞİ MERT YÜREKLİ İNSANLARDANDIR. O, ARARATIN HEYBETİNİ GÖZLERİNE HAPSEDEN VE DE IŞIĞINI, GÜNEŞİN DOĞDUĞU YERDEN ALIP KAİNATA IŞIK SAÇAN BİR IŞIKSÜVARİSİDİR. VE EN ÖNEMLİSİ BENİM ÇOK DEĞERLİ HEMŞERİM VE BİRİCİK ABLAMDIR. SEN DE HEP BÖYLE YİĞİT KAL OLUR MU ABLAM. Ağrılı kardeşin ibrahim
AĞLAYACAKSIN Bir gün beni aradıgında Ben gelecegim aklına ağlayacaksın Bir rüzğar esecek güzelim saclarına Ben gelecegim aklına aglayacaksın
Dilin varmıyosa beni anmaya Boş ver calısma hatırlamaya Nasıl olsa bir gün rüyanda Ben gelecegim aklına aglayacaksın
AKREP
Ölüm dahi bu denlititretmezdi Taki seninle dolana kadar Biliyormusun artık korkuyorum Ölümden ölüpte görmemekten yarnı gözlerini
Korkuyorum Gitmeme az kaldı Sensizlik korkusu bastırmaya başladı Bir tek şey söyle bir tek öyle susma Bilmezliğe vurma İstersen ben söyleyeyim Senden önce hiç korkum yoktu hayata dair
AKREP
AZRAİLİM OL Bir sevdadır seni yasamak Baldan tatlıdır adını anmak Atesden yakıcıdır hasretine dayanmak Bir ömürdür seni Kalbimde tasımak
Varlıgınla hayatımın her anını Askınla kalbimin her kösesini Sevginle yüregimin her zerresini Doldur ve öyle büyük askla gel ki Bana Yasarken cennetim ol Atesim sen ol yanması benden Kaderim sen ol cekmesi benden Kursunum sen ol sıkması benden Azrailim sen ol ölmesi benden
Güzellikler güzel olanla güzeldir daima,Sizinde bu güzelliğin içerisinde olduğunuzu düşünüyorum,Ve herşeyden önemli olan tek güzellik dış görünüş herşey bir yana yürekteki güzelliktir kişi çok zaman farkındadır,farkında olmazsada mütevazidir ve bu şekilde başkaları hatırlatır güzelliğini tüm güzellikler seninle olsun
Dün gece düşümde can dostu gördüm Ulu bir çınardan dal verdi bana Uzandım yüzüne yüzümü sürdüm Ben zehir istedim bal verdi bana
Dağ yanarsa yağmur çiser mi dedim Ten yanarsa rüzgar eser mi dedim Can yağarsa canan küser mi dedim Çağırdı yanına el verdi bana Can dostum dostum kül verdi bana
Ben aşkı sırtıma vurdum da geldim Hasretin acısını çöl verdi bana Can dostu görünce eridim bittim Yüreğime ateş kül verdi bana Can dostum dostum kül verdi bana
Aşk olmazsa kalem yazar mı dedim Dost olmazsa gönül tozar mı dedim Hayaloğlu sana kızar mı dedim Yanağımdan öptü gül verdi bana Can dostum dostum gül verdi bana
Bakma yazışıma, ellerim özgür değil. Kalbimin ritmine bir yığın utanç, yaşanmamış bir aşk, üç-beş hatır kahvesi, üç-beş ikindi esriklği, biraz da öfke arıyorum kelimelerde. Ama yine de isyan etmiyorum. Kader bu, ilahi emir... Nesini yontsam kelimelerin bilmiyorum. Acıtmadan, kanatmadan nesini yontsam? Hadi sen söyle; buradan oraya kaç çeker ayrılık, hangi birimle ölçersin uzaklığımı sana? Oysa sen iliklerimdesin. Bilmiyor musun? Kanımın akışı seninle ritim tutar. Senimi benden çalıp, ritmime dur deme! Bu kentte satılığa çıkar aşklar, geceler. Ben bir tek geceye yanarım, kaybettğim gökyüzünü bulmak için. Pusludur geceleri buraların, pusludur kaldırımları. Ararım gökyüzünde yıldızımı, göremem ve satarım aşkımı üç-beş kuruşa da alan bulunmaz. Havası da içerler adamı bu kentin, keser soluğunu. Nemrut ateşiyle içimde binlerce İbrahim yanar sabaha kadar, bağırırım duymazsın. Oysa ne serindir oraları. Yoksa o ılık meltemin ilhamı sen misin, boğan ben miyim buraları, bu kasvet dolu hava bende midir? Ben hep dolunaylı gecelerde kaybettim yolumu. Hiçbir şey aydınlatmadı yolumu. Ben yarım akılla yolumu kaybetmiş, üşürken kaldırımlarda 'nasıl' diye sorma bana! Bir gece gökyüzünü nasıl kaybederse öyle... Ama şimdi biraz sus! Sus da sessizliğin nota nota düşsün tenhalarıma ve ben son durağı olayım o kırık notanın. Ve susalım bir nakarat, bir şarkı boyu. Sonra susayalım, susadığımz aşka! Ya bu vefasız nakarata dur de, ya da koy beni gözbebeklerine. Bak artık tutunamıyorum... Ahh bu kırık nota, yarım kalmış bu nakarat beynimden çok davullu senfoniler kustururken 'nasıl' diye sorma bana! Bir sol anahtarına takılıp nasıl hayatı kayarsa bir insanın öyle... 'Sol anahtarınla kilitleme gözlerini, kör oluyorum...' sevgilerimle (inşirah şerhi nefis olmuş kutlarım)
Kuruyan umutların tarlaları boş değil Boş değil gayretimiz var elleri yakındır Yakındır dans edecek keyifle günebakan Güne bakan gözleri mutluluklar saçacak
Basacak yalın ayak hissedecek toprağı Toprağı sevincine coşkuyla katılacak Katılacak aşa tuz çifte şeker çaylara Çaylara yaşla dolu mendiller salınacak
Salınacak tebessüm ederek genç fidanlar Genç fidanlar huzurla gururla boy atacak Boyatacak kavuşma avuçları saçları Saçları sacayaklar üstüne koyduracak
Koy duracak elimde haşre değin ellerin Ellerin nazarına gelse bile gözlerim Gözlerim o günleri bizi hazza boğacak Boğacak karanlığı güneşimiz doğacak
Doğacak nice erler kör karanlık sen inle Seninle çile çektik güleceğiz birlikte Birlikte yok olarak var olarak Varlıkla Varlıkla yaşayarak koşacağız yarına
Yarına ovasına kan dökmesi Türk’ünün Türkünün ağıtlara dönüşüp yakılması Yakılması fitnenin çıkılması yarlardan Yarlardan kurutacak akan kanlı yaşları
Yaşları yirmilerde gazilerim dönecek Dönecek mutluluktan eğilmeyen başları Başları altın harfle tarihe yazılacak Yazılacak çimenler yüzlerde gül bitecek
Bitecek sıkıntımız huzursuzluk kalkacak Kalkacak cümle âlem gelince Türk ulusu Ulusu kaplayacak mutluluk günden güne Güne yeni ışınlar ekleyecek düşünce
Düşünce başarının pırıltısı gözlere Gözlere dolan sevinç fışkırırken yürekten Yürekten sevmek demek bir değeri aşk canım Canım ülküme feda mutluluk sevincedir
Sev incedir bu mevzu dönüşecek sevince Sevince gideceğiz geleceği kurmaya Kurmaya mutluluğa zamanları an be an An be an o günleri yaşayalım yeniden
Yeniden yepyeniye hükmederek dünyaya Dün yaya gezenlerim yarın aya gidecek Gidecek karanlıklar karamsarlık Onur'um Onurum yaşayacak ülkemle haşre kadar
Erişilmez bir uçurumun kıyısında, senden başka kimsenin farkında olmadığı bembeyaz bir çiçektim ben. Sen ise, dört mevsim özlemini çektiğim yağmur. Üstüme yağışını severdim, yapraklarımdan aşağı akışını, her damlanı içime çekişimi severdim. Bedenimde seni hissedişimi. Her damlan alıp götürürdü beni adını bilmediğim, tanımadığım yerlere...
Sen yağınca susuzluğum dinerdi, biterdi kimsesizliğim, dağılırdı ürpertilerim. Serin bir meltem değip geçerdi yapraklarıma. Dünyalar benim olurdu, uçardım sevinçten. Günlerime, gecelerime; hiç kimsenin bilmediği, fark etmediği sıcak bir sevgi dolardı. Sıcak bir sevgi dolardı yüreğime. Her çocuğa gülümserdim; her kuşa, her kelebeğe, her arıya gülümserdim...
Erişilmez bir uçurum kıyısında rüzgarlara ağıt yakan, yalnız ve boynu bükük, bembeyaz bir çiçektim ben. Sen, bakışlarında sevdalar gizleyen, sevdalandığım, gözleri menekşe rengi küçücük bir kızdın.. Adına Seher demiştim, adına sevda, adına umut. Sevdam, umudum her şeyimdin. Günüm, günaydınım, gülaydınlığım seninle başlardı. Tek sevenim, tek sevdiğimdin. Yağmurumdun sen; kurak günlere, ayaz gecelere inat. Hiç bitmeyen bir umut, özlem ve hazla beklerdim seni. Gelmediğin zaman boynumu büküp, kapar gözlerimi seni beklerdim. Özlemin umudum olurdu, umudum özlemin. Beklerdim, beklerdim bıkmadan, usanmadan... Çünkü seni seçmiştim ben, sevdam, arkadaşım olarak. Sevdanı yüreğime nakış nakış işlemek için. İşlemeliydim ki, fırtınalar, boranlar içinde bile olsa kardelenler gibi açmasını öğrenmeliydim...
Umudumun bitip tükendiği anlar da oldu elbette zaman zaman. Seni beklerken, bekleyişin işkenceye dönüştüğü zamanlar da olurdu. Günlerin yıllara döndüğü zamanlar olurdu. Ama hiç şikayet etmedim, şikayet etmedi yüreğim. Çünkü seni delicesine seviyordum ve bu sevgimle mutluydum. Özlemine zor da olsa katlanıyordum bir umutla.
Sen beyaz bulutlarla gelirdin, bembeyaz gelinlikler içinde. Hayran hayran bakardım sana. Sen gelince ardından gökkuşağı gelirdi. Gökkuşağına dönüşürdün rengarenk. Her renginde umutlarım vardı, hayallerim vardı. Canlı, cansız tüm varlıklar kıskanırdı güzelliğini... Sen, hayatıma kattığım canım, gözbebeğimdin. Ben de senin cançiçeğindim. Gözlerime dolan bulut, üzerime yağan yağmurdun sen. Toprağa saçtığım umudumdun. Havaydın, hayattın, suydun, sevgime bandığım gülaydınlığımdın, günaydınımdın...
Yıllar sonra şimdi yine bekliyorum seni, bir umutla. Ama artık azalan hatta tükenen bir umutla... Ömrümün bütün dilimlerine kar yağıyor şimdi. Kar da beyaz ama ben yine de direniyorum. Çıkıp gelmeni, üzerime yağmanı bekliyorum. Bir zemheri mevsimiydi ayazda bırakıp gitmiştin hayallerimi. Bak yine zemheri. Dağlara kar yağıyor ama sen yoksun. Sen yoksun, acılara özlem yağıyor... Bak, kar yağıyor üstüme, iliklerime dek üşüyorum. Yine de yüreğimde ateşler yakıyorum. Dönersen ellerini ısıtırsın diye...
Unutmuşum, içimdeki umutların beyazlığını... Unutmuşum mavi, yeşil, al renkleri... Ne zaman bir yağmur sesi duysam, ne zaman bir su sesi, içimde sevgiler kanar, pınarlar kanar benimle. Sonra sen gelir dökülürsün içime, sen gelir dökülürsün gözlerime, kirpiklerim dökülür yollara. Gülaydınlığın doğar üstüme. İşte o zaman dağ dağ özlem kesilirim, bulut bulut, hüzün hüzün..
Düştüğüm her uçurumda sen varsın yanımda seni taşıdım içimde bir damla gözyaşı gibi bütün yıldızlara ismini haykırdım, bütün gecelere bir sen yoksun bir sen duymuyorsun bi-tanem
rüyalarımı hicran alır her gece gelmezsin çağrılarım isyan olur her gece bilmezsin sevdasını yüreğime taht kurduğum nerdesin bir sen yoksun bir sen bilmiyorsun bi-tanem
bil ki hep sana aktım bu sevdalı nehirlerde hep seni bekledim bu düştüğüm yerlerde ümit kervanları bir bir gelip giderler de bir sen gittin bir sen gelmiyorsun bi-tanem
Gel... Gel ki, sarı papatyalar açsın, kır gülleri, kır menekşeleri, kırkkanatlılar açsın. Yol alsın umuda nazlı cerenler, ceylanlar, karda boranda yolunu yitirenler. Gel can gelsin solmuş anılara. Boşalsın sicim sicim gözyaşları, ırmak olsun susuz kalmışlara; kardeş olsun dostluklara, yüreğimdeki merhamete... Gel... Gel ki, sevginle anlam bulsun duygular, gözlerimden toprağa düşen damlalar....
Tüm ümitlerin tükendiği anda çıkıp gelmeni, üzerime yağmanı bekliyorum. Bu sitemdir sanma. Bil ki, gelmezsen solup gideceğim, bitip tükeneceğim. Bir daha bir daha hiç bir mevsim açmayacağım çiçeklerimi, gülümsemeyeceğim gül yüzlü çocuklara, gül desenli baharlara, kırlara, ceylanlara... Gel! ...
............. Canına Can Verirdim
Sen bir nazlı gül olaydın dalına yaprak olurdum canına can verirdim acına toprak olurdum
sen bir damla yaş olaydın başına bulut olurdum düştüğün denizlerden her damlanı bulurdum
sen bir türkü olaydın kıskanırdım rüzgarlardan kalbime koyardım sesini yalnızca ben duyardım
tual olaydın fırçalarıma sevginin rengine boyardım ne okşardım saçını ne öpmeye kıyardım ne elveda eder ne görmeye doyardım
sen de sevseydin beni başımın üstüne gezdirirdim kalbimin içine koyardım canına can verirdim kanına kan veririrdim sende sevseydin beni
sende sevseydin beni yağmur olur yağardım bulut olur ağardım yoluna toprak olurdum dalına yaprak olurdum sen de sevseydin beni
Sararan yapraklar tutunamıyor artık dallarda gülüm! Rüzgar estikçe savrulup gidiyor her biri bir yana. Katar katar turnalar göçüp gidiyor üstümüzden...
Diyecektim ki gülüm; mevsim hazan mevsimi, mevsim hüzün mevsimi, har düşmüş bağlara, bahçelere. Yapraklar üşüyor, yapraklar düşüyor dalından. Turna göçü gibi yapraklarında göçü başladı gülüm! ...
Diyecektim ki gülüm; mevsim hazan mevsimi, mevsim kıran mevsimi. Her taraf ölümlerle acılarla dolu. Kan gölüne döndü dünya. Dört bir tarafta barut kokuları geliyor. Her tarafta savaş, kan gözyaşı var. Her tarafta bir kaos sürüyor... Bu yüzden karalar giydik gülüm! . Utandık insanlığımızdan! .
Bacakları kopan çocukların feryatları doluyor yüreklerimize. Çığlıkları, çocukları ölen anaların. Hiç bu kadar sahipsiz, hiç bu kadar umutsuz, bu kadar çaresiz kalmamıştı yüreğimiz.
Gerçeklerle hayallerin karıştığı, rüyalar şehri İstanbul’da bombalar patlıyor durmadan. Özlemler, hayaller ıstırap veriyor artık... Her ah! çekişte içimiz titriyor... Derin bir ah gibi sızlıyor yüreğimiz... Yüreğimiz parça.parça..
Çiçektir çocuklar: Bakım ister, özen, özveri, güven ve sabır ister, açmak için çiçeklerini bahara... Hepsinden önemlisi şefkat, sabır ve sevgi ister... Sulanmak ister sevgi pınarlarıyla... Tomurcuk tomurcuk açmak için dünyaya çiçeklerini... Sevgisizlikle solmamak için yaprak yaprak...
Diyecektim ki gülüm;
Bahçedir çocuklar:. Tohumdur ekilir, sürer filiz filiz.. Umudu besler bağrında. Emek ister, bakım ister... Büyür, olgunlaşır, sevgi meyvesi verir; sevinçle koklar ve tadarsın. Karşılık beklenmez, verdiğini alırsın...
Diyecektim ki gülüm;
Yüreklerimizi yıllardır sıcak ve hillesiz bir sevgiye kilitleyip, umutla,özlemle geleceğe dair apak düşler kurduk. Güneşli, aydınlık, güzel günlerin özlemini çektik. Belki biraz yorgun, belki durgun, ama yine de umutlu, yine de mutlu, sevgiyi işleyip mavilere, bütün yollara, dallara, dağlara gül yazdık. Sevgiyi, umudu, güveni, dostluğu, barışı, özgürlüğü, mutluluğu ve bunların getireceği güzellikleri bekledik ölümüne...
Diyecektim ki gülüm; Geleceksin diye bütün yollara gül döktük. Güvercinler uçurduk mavilere.
Sevgiyi,dostluğu, barışı, baharı, sevinci getireceksin diye dağlara, ovalara, denizlere. Bunca çirkinliklerin içinde güzelliği, saflığı, temizliği getireceksin diye kirlenmiş hayatımıza, yıldızlara haber saldık...
Diyecektim ki gülüm; Yaşamak güzel... Yaşamak bir çiçek gibi, dört mevsim güzel kokular saçıyor üzerimize... Sevgiyle bakıyor herkes biribirine, sevgiyle sarılıyor... Kinler, düşmanlıklar, kötülükler Kaf Dağı’nın ötesine sürülmüş...
Diyecektim ki gülüm; Gel!
Yorulduk yollarına gül döküp beklemekten. Ey ömrümüzün taze gülü, ey gözleri öksüzümüz, her hazan bir gül getirip yüreğimize bırak ki, sevdamızın ateşiyle yakalım saçlarını yeryüzünün...
Diyecektim ki gülüm;
Herşeye rağmen yüreğinde bin umut taşıyor çocuklar gelecek baharlara...
Dünyanın dört bir tarafında barış ve umut şarkıları söylüyor... Özgürlük ve mutluluk şarkıları söylüyor çocuklar, diyecektim...
Ama diyemedim, diyemedik gülüm! ... Kapımızda nöbet tutuyor ölüm...
dolunayda izlemek araratın endamını mayıs şafaklarında tan anıyla nede güzel olur beyaz gelinlikli gelin misali zirvesinde gizem eteklerinde umut barındırır bundandır belki nice sevdalara tanıklığı ararat denmiş adına sevdaların ve baş kaldırıların anasına.....
Erişilmez bir uçurumun kıyısında, senden başka kimsenin farkında olmadığı bembeyaz bir çiçektim ben. Sen ise, dört mevsim özlemini çektiğim yağmur. Üstüme yağışını severdim, yapraklarımdan aşağı akışını, her damlanı içime çekişimi severdim. Bedenimde seni hissedişimi. Her damlan alıp götürürdü beni adını bilmediğim, tanımadığım yerlere...
Sen yağınca susuzluğum dinerdi, biterdi kimsesizliğim, dağılırdı ürpertilerim. Serin bir meltem değip geçerdi yapraklarıma. Dünyalar benim olurdu, uçardım sevinçten. Günlerime, gecelerime; hiç kimsenin bilmediği, fark etmediği sıcak bir sevgi dolardı. Sıcak bir sevgi dolardı yüreğime. Her çocuğa gülümserdim; her kuşa, her kelebeğe, her arıya gülümserdim...
Erişilmez bir uçurum kıyısında rüzgarlara ağıt yakan, yalnız ve boynu bükük, bembeyaz bir çiçektim ben. Sen, bakışlarında sevdalar gizleyen, sevdalandığım, gözleri menekşe rengi küçücük bir kızdın.. Adına Seher demiştim, adına sevda, adına umut. Sevdam, umudum her şeyimdin. Günüm, günaydınım, gülaydınlığım seninle başlardı. Tek sevenim, tek sevdiğimdin. Yağmurumdun sen; kurak günlere, ayaz gecelere inat. Hiç bitmeyen bir umut, özlem ve hazla beklerdim seni. Gelmediğin zaman boynumu büküp, kapar gözlerimi seni beklerdim. Özlemin umudum olurdu, umudum özlemin. Beklerdim, beklerdim bıkmadan, usanmadan... Çünkü seni seçmiştim ben, sevdam, arkadaşım olarak. Sevdanı yüreğime nakış nakış işlemek için. İşlemeliydim ki, fırtınalar, boranlar içinde bile olsa kardelenler gibi açmasını öğrenmeliydim...
Umudumun bitip tükendiği anlar da oldu elbette zaman zaman. Seni beklerken, bekleyişin işkenceye dönüştüğü zamanlar da olurdu. Günlerin yıllara döndüğü zamanlar olurdu. Ama hiç şikayet etmedim, şikayet etmedi yüreğim. Çünkü seni delicesine seviyordum ve bu sevgimle mutluydum. Özlemine zor da olsa katlanıyordum bir umutla.
Sen beyaz bulutlarla gelirdin, bembeyaz gelinlikler içinde. Hayran hayran bakardım sana. Sen gelince ardından gökkuşağı gelirdi. Gökkuşağına dönüşürdün rengarenk. Her renginde umutlarım vardı, hayallerim vardı. Canlı, cansız tüm varlıklar kıskanırdı güzelliğini... Sen, hayatıma kattığım canım, gözbebeğimdin. Ben de senin cançiçeğindim. Gözlerime dolan bulut, üzerime yağan yağmurdun sen. Toprağa saçtığım umudumdun. Havaydın, hayattın, suydun, sevgime bandığım gülaydınlığımdın, günaydınımdın...
Yıllar sonra şimdi yine bekliyorum seni, bir umutla. Ama artık azalan hatta tükenen bir umutla... Ömrümün bütün dilimlerine kar yağıyor şimdi. Kar da beyaz ama ben yine de direniyorum. Çıkıp gelmeni, üzerime yağmanı bekliyorum. Bir zemheri mevsimiydi ayazda bırakıp gitmiştin hayallerimi. Bak yine zemheri. Dağlara kar yağıyor ama sen yoksun. Sen yoksun, acılara özlem yağıyor... Bak, kar yağıyor üstüme, iliklerime dek üşüyorum. Yine de yüreğimde ateşler yakıyorum. Dönersen ellerini ısıtırsın diye...
Unutmuşum, içimdeki umutların beyazlığını... Unutmuşum mavi, yeşil, al renkleri... Ne zaman bir yağmur sesi duysam, ne zaman bir su sesi, içimde sevgiler kanar, pınarlar kanar benimle. Sonra sen gelir dökülürsün içime, sen gelir dökülürsün gözlerime, kirpiklerim dökülür yollara. Gülaydınlığın doğar üstüme. İşte o zaman dağ dağ özlem kesilirim, bulut bulut, hüzün hüzün..
Düştüğüm her uçurumda sen varsın yanımda seni taşıdım içimde bir damla gözyaşı gibi bütün yıldızlara ismini haykırdım, bütün gecelere bir sen yoksun bir sen duymuyorsun bi-tanem
rüyalarımı hicran alır her gece gelmezsin çağrılarım isyan olur her gece bilmezsin sevdasını yüreğime taht kurduğum nerdesin bir sen yoksun bir sen bilmiyorsun bi-tanem
bil ki hep sana aktım bu sevdalı nehirlerde hep seni bekledim bu düştüğüm yerlerde ümit kervanları bir bir gelip giderler de bir sen gittin bir sen gelmiyorsun bi-tanem
Gel... Gel ki, sarı papatyalar açsın, kır gülleri, kır menekşeleri, kırkkanatlılar açsın. Yol alsın umuda nazlı cerenler, ceylanlar, karda boranda yolunu yitirenler. Gel can gelsin solmuş anılara. Boşalsın sicim sicim gözyaşları, ırmak olsun susuz kalmışlara; kardeş olsun dostluklara, yüreğimdeki merhamete... Gel... Gel ki, sevginle anlam bulsun duygular, gözlerimden toprağa düşen damlalar....
Tüm ümitlerin tükendiği anda çıkıp gelmeni, üzerime yağmanı bekliyorum. Bu sitemdir sanma. Bil ki, gelmezsen solup gideceğim, bitip tükeneceğim. Bir daha bir daha hiç bir mevsim açmayacağım çiçeklerimi, gülümsemeyeceğim gül yüzlü çocuklara, gül desenli baharlara, kırlara, ceylanlara... Gel! ...
............. Canına Can Verirdim
Sen bir nazlı gül olaydın dalına yaprak olurdum canına can verirdim acına toprak olurdum
sen bir damla yaş olaydın başına bulut olurdum düştüğün denizlerden her damlanı bulurdum
sen bir türkü olaydın kıskanırdım rüzgarlardan kalbime koyardım sesini yalnızca ben duyardım
tual olaydın fırçalarıma sevginin rengine boyardım ne okşardım saçını ne öpmeye kıyardım ne elveda eder ne görmeye doyardım
sen de sevseydin beni başımın üstüne gezdirirdim kalbimin içine koyardım canına can verirdim kanına kan veririrdim sende sevseydin beni
sende sevseydin beni yağmur olur yağardım bulut olur ağardım yoluna toprak olurdum dalına yaprak olurdum sen de sevseydin beni
Selamim sana, Agri daginin kizi.. Hic gitmedim ben o güzel yurdun narin köselerine..Ama senin gibi narin insanlari gördükce, nice duygu yüklü insanlardan mahrum,nice duygu dolu insanlari türeten yurdumdan mahrum kaldigimi anliyorum simdi...Ama gel gör ki suc bendemi,yoksa gurbete sebeb olanlardami, bilmiyorum iste..Bilmem inanirmisin, belki kader belkide kör talih,..ne bileyim iste....
Hemşerim bende 16 yıldır şiir yazmıyordum kalemimi bırakmıştım yeniden başlarken sanki acemi gibi hissettim doğrusu ileriki zamanlarda yazdıkça açılacağımdan eminim sen malzeme verdin bende şiiri inşaa ettim hepsi bu bak ne şekil adı şiir..Böyle güzel şiire vesile olduğunuz için size sonsuz teşekkürlerimi sunarım.Gönlünüz memlekette ne güzel özüne sım sıkı birini görmek daha güzel Bu şiir senin adına yazdım.içinde senin özlemin olsun diye.Sağlıcakla kal inşALLAH.
ağrı dağım, araratım.. toprağım, köklerim.. ağrım, eleşkirtim... hüzünlü, çileli, öksüz.. uzak diyarı memleketimin... yürümesem de taşında, toprağında, yağmurunda ıslanmasam da, yanmasam da güneşinin sıcağında, bilirim k ...
20.11.2018 - 21:16
Site arkadaşımız Bayan Zelal Agrili
< DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN >
- Ayrıca sizi bu saygın gruplarımızda görmek dileklerimizle esen kalın...
* Çağdaş Şairler - Evrensel Sanatçılar - Gizler Dünyası *
* Özgür Şair-Yazarlar - Antoloji Sitesi Üyeleri *
12.06.2014 - 21:35
Değerli arkadaşım,
Geçmişin bugünle, ışığın gölgeyle, umudun gerçekle, üzüntünün neşeyle, öfkenin sevgiyle barıştığı nice kandillere. Berat Kandiliniz Mübarek Olsun.
Saygı ve sevgimle...
03.06.2010 - 14:51
Değerli Hemşehrim Araratın kızı Tanıtım şiirini okudum çok güzel.Bende Ağrı nın Tutak kazasından 40 senedir İstanbul Ümraniyeden ikamet etmekteyim.
Toprağımsın taşımsın.
Ekmeğimsin aşımsın.
Seninle sonsuza dek
Biricik ARKADAŞIMSIN.
Saygılarımla.
Burhan Şahin
[email protected]
20.11.2009 - 22:22
Değerli arkadaşım, bu gün sizin doğum gününüz,iyi ki doğmuş ve iyiki sevenleriniz olmuş ve siz sevenlerinizi mutlu kılmışsınız.Selam ve Saygılarımla
Doğum Günü
D oğduğunda bilmezdin dünyada misafirsin
O ysa nadir bulunan değerli bir safirsin
G eçmiş günlere göre bu gün daha mahirsin
U marım her geçen gün biraz daha tahirsin
M addenle hayal değil dünden daha sahisin
G ünün kutlu olmalı iyi ki doğmuşsunuz
Ü zmesin sizi kimse siz hakkı bulmuşsunuz
N edamet kulun işi siz nadim olmuşsunuz
Ü stelik bu alemde gül gibi kokmuşsunuz
N ezafeti yüreğe,elbet indirmişsiniz,
Ü midi saklı tutup,hayatı bilmişsiniz,
Z aman akıp gitmekte,siz bunu görmüşsünüz.
K utlu olsun bu günün,kutlu olsun her günün,
U marım ağlamazsın,hep görülsün güldüğün,
T efekküre yönelsin,bakışın temayülün,
L ebinden çıktığında,karşılansın isteğin,
U zaklarda değildir,yakındır mutluluğun.
O lsun diye dilerim,bu günlerin hep kutlu,
L ayıksın mutluluğa,günlerin olsun mutlu,
S ıkıntılı olmasın,yarınların umutlu,
U mduğunu bulursun,yaşarsın hep onurlu,
N ezaket içersinde,her şeyi yap şuurlu.
Sinan Karakaş
20.11.2009 - 06:18
Güneş kadar sıcak,
kar tanesi kadar berrak,
yağmur kadar saf ve Temiz
bir ömür dileğiyle.
Doğum Günün Kutlu Olsun
salim erben
20.09.2009 - 21:02
... Bayramınız kutlu olsun sevdiklerinizle Nice mutlu bayramlar dilerim. Dil sayesindedir ki insanlar duygularını, düşüncelerini, hayallerini, gördüklerini birbirlerine aktarırlar. Dil, kendimizi anlatmamızı, başkalarını da anlamamızı sağlar. Dil olmasaydı geçmiş nesillerin birikimlerinden yararlanamaz kendi birikimlerimizi de gelecek nesillere aktaramazdık. Üç bin çıvarında olduğu tahmin edilen dil'e gönül isterdi ki ayrı ayrı tebrik ve kutlamalarda bulunabilmek. Ses, harf, resim, mimik kendine göre anlam ifade eden her şey semboldür. Anlaşma aracımız olan dil ses ve harflerden oluşmaktadır. Ses ile Bayramınızı kutlamam mümkün değil, ancak harflerden oluşan sevgi bağı üç kelime ile lütfen kabul edin. Saygılarımla BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN.
Mehmet Kahvecioğlu
10.07.2009 - 10:46
O, DOĞUNUN DOĞUSU HALKI HAKKIN YOLCUSU OLAN ŞEHİRDEN YANİ AĞRIDAN FİLİZLENEN BİR SEVGİ TOHUMUDUR. O, SERT İKLİMİN YETİŞTİRDİĞİ MERT YÜREKLİ İNSANLARDANDIR. O, ARARATIN HEYBETİNİ GÖZLERİNE HAPSEDEN VE DE IŞIĞINI, GÜNEŞİN DOĞDUĞU YERDEN ALIP KAİNATA IŞIK SAÇAN BİR IŞIKSÜVARİSİDİR.
VE EN ÖNEMLİSİ BENİM ÇOK DEĞERLİ HEMŞERİM VE BİRİCİK ABLAMDIR. SEN DE HEP BÖYLE YİĞİT KAL OLUR MU ABLAM.
Ağrılı kardeşin ibrahim
14.06.2009 - 03:51
AĞLAYACAKSIN
Bir gün beni aradıgında
Ben gelecegim aklına ağlayacaksın
Bir rüzğar esecek güzelim saclarına
Ben gelecegim aklına aglayacaksın
Dilin varmıyosa beni anmaya
Boş ver calısma hatırlamaya
Nasıl olsa bir gün rüyanda
Ben gelecegim aklına aglayacaksın
AKREP
Ölüm dahi bu denlititretmezdi
Taki seninle dolana kadar
Biliyormusun artık korkuyorum
Ölümden ölüpte görmemekten yarnı gözlerini
Korkuyorum
Gitmeme az kaldı
Sensizlik korkusu bastırmaya başladı
Bir tek şey söyle bir tek öyle susma
Bilmezliğe vurma
İstersen ben söyleyeyim
Senden önce hiç korkum yoktu hayata dair
AKREP
AZRAİLİM OL
Bir sevdadır seni yasamak
Baldan tatlıdır adını anmak
Atesden yakıcıdır hasretine dayanmak
Bir ömürdür seni
Kalbimde tasımak
Varlıgınla hayatımın her anını
Askınla kalbimin her kösesini
Sevginle yüregimin her zerresini
Doldur ve öyle büyük askla gel ki
Bana
Yasarken cennetim ol
Atesim sen ol yanması benden
Kaderim sen ol cekmesi benden
Kursunum sen ol sıkması benden
Azrailim sen ol ölmesi benden
AKREP
12.06.2009 - 21:59
Güzellikler güzel olanla güzeldir daima,Sizinde bu güzelliğin içerisinde olduğunuzu düşünüyorum,Ve herşeyden önemli olan tek güzellik dış görünüş herşey bir yana yürekteki güzelliktir kişi çok zaman farkındadır,farkında olmazsada mütevazidir ve bu şekilde başkaları hatırlatır güzelliğini tüm güzellikler seninle olsun
05.05.2009 - 12:15
Can Dostum
Dün gece düşümde can dostu gördüm
Ulu bir çınardan dal verdi bana
Uzandım yüzüne yüzümü sürdüm
Ben zehir istedim bal verdi bana
Dağ yanarsa yağmur çiser mi dedim
Ten yanarsa rüzgar eser mi dedim
Can yağarsa canan küser mi dedim
Çağırdı yanına el verdi bana
Can dostum dostum kül verdi bana
Ben aşkı sırtıma vurdum da geldim
Hasretin acısını çöl verdi bana
Can dostu görünce eridim bittim
Yüreğime ateş kül verdi bana
Can dostum dostum kül verdi bana
Aşk olmazsa kalem yazar mı dedim
Dost olmazsa gönül tozar mı dedim
Hayaloğlu sana kızar mı dedim
Yanağımdan öptü gül verdi bana
Can dostum dostum gül verdi bana
02.05.2009 - 16:18
Bakma yazışıma, ellerim özgür değil.
Kalbimin ritmine bir yığın utanç, yaşanmamış bir aşk, üç-beş hatır kahvesi,
üç-beş ikindi esriklği, biraz da öfke arıyorum kelimelerde.
Ama yine de isyan etmiyorum. Kader bu, ilahi emir...
Nesini yontsam kelimelerin bilmiyorum.
Acıtmadan, kanatmadan nesini yontsam?
Hadi sen söyle; buradan oraya kaç çeker ayrılık,
hangi birimle ölçersin uzaklığımı sana?
Oysa sen iliklerimdesin. Bilmiyor musun?
Kanımın akışı seninle ritim tutar.
Senimi benden çalıp, ritmime dur deme!
Bu kentte satılığa çıkar aşklar, geceler.
Ben bir tek geceye yanarım, kaybettğim gökyüzünü bulmak için.
Pusludur geceleri buraların, pusludur kaldırımları.
Ararım gökyüzünde yıldızımı, göremem ve satarım aşkımı üç-beş kuruşa da alan bulunmaz.
Havası da içerler adamı bu kentin, keser soluğunu.
Nemrut ateşiyle içimde binlerce İbrahim yanar sabaha kadar, bağırırım duymazsın.
Oysa ne serindir oraları. Yoksa o ılık meltemin ilhamı sen misin, boğan ben miyim buraları,
bu kasvet dolu hava bende midir?
Ben hep dolunaylı gecelerde kaybettim yolumu. Hiçbir şey aydınlatmadı yolumu.
Ben yarım akılla yolumu kaybetmiş, üşürken kaldırımlarda 'nasıl' diye sorma bana!
Bir gece gökyüzünü nasıl kaybederse öyle...
Ama şimdi biraz sus! Sus da sessizliğin nota nota düşsün tenhalarıma ve ben son durağı olayım o kırık notanın.
Ve susalım bir nakarat, bir şarkı boyu. Sonra susayalım, susadığımz aşka!
Ya bu vefasız nakarata dur de, ya da koy beni gözbebeklerine.
Bak artık tutunamıyorum...
Ahh bu kırık nota, yarım kalmış bu nakarat beynimden çok davullu senfoniler kustururken
'nasıl' diye sorma bana!
Bir sol anahtarına takılıp nasıl hayatı kayarsa bir insanın öyle...
'Sol anahtarınla kilitleme gözlerini, kör oluyorum...' sevgilerimle (inşirah şerhi nefis olmuş kutlarım)
27.04.2009 - 19:15
SABRET CANıM
Kuruyan umutların tarlaları boş değil
Boş değil gayretimiz var elleri yakındır
Yakındır dans edecek keyifle günebakan
Güne bakan gözleri mutluluklar saçacak
Saçacak milyonlarca tohumu gelincikler
Gelincikler vuslatı yeniden kavrayacak
Kavrayacak dalları sarmaşıklar saracak
Saracak askerini yüreğine basacak
Basacak yalın ayak hissedecek toprağı
Toprağı sevincine coşkuyla katılacak
Katılacak aşa tuz çifte şeker çaylara
Çaylara yaşla dolu mendiller salınacak
Salınacak tebessüm ederek genç fidanlar
Genç fidanlar huzurla gururla boy atacak
Boyatacak kavuşma avuçları saçları
Saçları sacayaklar üstüne koyduracak
Koy duracak elimde haşre değin ellerin
Ellerin nazarına gelse bile gözlerim
Gözlerim o günleri bizi hazza boğacak
Boğacak karanlığı güneşimiz doğacak
Doğacak nice erler kör karanlık sen inle
Seninle çile çektik güleceğiz birlikte
Birlikte yok olarak var olarak Varlıkla
Varlıkla yaşayarak koşacağız yarına
Yarına ovasına kan dökmesi Türk’ünün
Türkünün ağıtlara dönüşüp yakılması
Yakılması fitnenin çıkılması yarlardan
Yarlardan kurutacak akan kanlı yaşları
Yaşları yirmilerde gazilerim dönecek
Dönecek mutluluktan eğilmeyen başları
Başları altın harfle tarihe yazılacak
Yazılacak çimenler yüzlerde gül bitecek
Bitecek sıkıntımız huzursuzluk kalkacak
Kalkacak cümle âlem gelince Türk ulusu
Ulusu kaplayacak mutluluk günden güne
Güne yeni ışınlar ekleyecek düşünce
Düşünce başarının pırıltısı gözlere
Gözlere dolan sevinç fışkırırken yürekten
Yürekten sevmek demek bir değeri aşk canım
Canım ülküme feda mutluluk sevincedir
Sev incedir bu mevzu dönüşecek sevince
Sevince gideceğiz geleceği kurmaya
Kurmaya mutluluğa zamanları an be an
An be an o günleri yaşayalım yeniden
Yeniden yepyeniye hükmederek dünyaya
Dün yaya gezenlerim yarın aya gidecek
Gidecek karanlıklar karamsarlık Onur'um
Onurum yaşayacak ülkemle haşre kadar
25.03.2009 - 01:16
merhaba araratın kızı.
dağlar candır canandır, dağlar hayattır adı ne olursa olsun. yüreğin dağ kokularının sinmişliğinde soluklansın...
13.03.2009 - 00:47
kısaca anlatılmaz yaşanır diyim ben..
19.02.2009 - 00:47
Cançiçeği
Erişilmez bir uçurumun kıyısında, senden başka kimsenin farkında olmadığı bembeyaz bir çiçektim ben. Sen ise, dört mevsim özlemini çektiğim yağmur. Üstüme yağışını severdim, yapraklarımdan aşağı akışını, her damlanı içime çekişimi severdim. Bedenimde seni hissedişimi. Her damlan alıp götürürdü beni adını bilmediğim, tanımadığım yerlere...
Sen yağınca susuzluğum dinerdi, biterdi kimsesizliğim, dağılırdı ürpertilerim. Serin bir meltem değip geçerdi yapraklarıma. Dünyalar benim olurdu, uçardım sevinçten. Günlerime, gecelerime; hiç kimsenin bilmediği, fark etmediği sıcak bir sevgi dolardı. Sıcak bir sevgi dolardı yüreğime. Her çocuğa gülümserdim; her kuşa, her kelebeğe, her arıya gülümserdim...
Erişilmez bir uçurum kıyısında rüzgarlara ağıt yakan, yalnız ve boynu bükük, bembeyaz bir çiçektim ben. Sen, bakışlarında sevdalar gizleyen, sevdalandığım, gözleri menekşe rengi küçücük bir kızdın.. Adına Seher demiştim, adına sevda, adına umut. Sevdam, umudum her şeyimdin. Günüm, günaydınım, gülaydınlığım seninle başlardı. Tek sevenim, tek sevdiğimdin. Yağmurumdun sen; kurak günlere, ayaz gecelere inat. Hiç bitmeyen bir umut, özlem ve hazla beklerdim seni. Gelmediğin zaman boynumu büküp, kapar gözlerimi seni beklerdim. Özlemin umudum olurdu, umudum özlemin. Beklerdim, beklerdim bıkmadan, usanmadan...
Çünkü seni seçmiştim ben, sevdam, arkadaşım olarak. Sevdanı yüreğime nakış nakış işlemek için. İşlemeliydim ki, fırtınalar, boranlar içinde bile olsa kardelenler gibi açmasını öğrenmeliydim...
Umudumun bitip tükendiği anlar da oldu elbette zaman zaman. Seni beklerken, bekleyişin işkenceye dönüştüğü zamanlar da olurdu. Günlerin yıllara döndüğü zamanlar olurdu. Ama hiç şikayet etmedim, şikayet etmedi yüreğim. Çünkü seni delicesine seviyordum ve bu sevgimle mutluydum. Özlemine zor da olsa katlanıyordum bir umutla.
Sen beyaz bulutlarla gelirdin, bembeyaz gelinlikler içinde. Hayran hayran bakardım sana. Sen gelince ardından gökkuşağı gelirdi. Gökkuşağına dönüşürdün rengarenk. Her renginde umutlarım vardı, hayallerim vardı. Canlı, cansız tüm varlıklar kıskanırdı güzelliğini... Sen, hayatıma kattığım canım, gözbebeğimdin. Ben de senin cançiçeğindim. Gözlerime dolan bulut, üzerime yağan yağmurdun sen. Toprağa saçtığım umudumdun. Havaydın, hayattın, suydun, sevgime bandığım gülaydınlığımdın, günaydınımdın...
Yıllar sonra şimdi yine bekliyorum seni, bir umutla. Ama artık azalan hatta tükenen bir umutla... Ömrümün bütün dilimlerine kar yağıyor şimdi. Kar da beyaz ama ben yine de direniyorum. Çıkıp gelmeni, üzerime yağmanı bekliyorum. Bir zemheri mevsimiydi ayazda bırakıp gitmiştin hayallerimi. Bak yine zemheri. Dağlara kar yağıyor ama sen yoksun. Sen yoksun, acılara özlem yağıyor... Bak, kar yağıyor üstüme, iliklerime dek üşüyorum. Yine de yüreğimde ateşler yakıyorum. Dönersen ellerini ısıtırsın diye...
Unutmuşum, içimdeki umutların beyazlığını... Unutmuşum mavi, yeşil, al renkleri... Ne zaman bir yağmur sesi duysam, ne zaman bir su sesi, içimde sevgiler kanar, pınarlar kanar benimle. Sonra sen gelir dökülürsün içime, sen gelir dökülürsün gözlerime, kirpiklerim dökülür yollara. Gülaydınlığın doğar üstüme. İşte o zaman dağ dağ özlem kesilirim, bulut bulut, hüzün hüzün..
Düştüğüm her uçurumda sen varsın yanımda
seni taşıdım içimde bir damla gözyaşı gibi
bütün yıldızlara ismini haykırdım, bütün gecelere
bir sen yoksun bir sen duymuyorsun bi-tanem
rüyalarımı hicran alır her gece gelmezsin
çağrılarım isyan olur her gece bilmezsin
sevdasını yüreğime taht kurduğum nerdesin
bir sen yoksun bir sen bilmiyorsun bi-tanem
bil ki hep sana aktım bu sevdalı nehirlerde
hep seni bekledim bu düştüğüm yerlerde
ümit kervanları bir bir gelip giderler de
bir sen gittin bir sen gelmiyorsun bi-tanem
Gel... Gel ki, sarı papatyalar açsın, kır gülleri, kır menekşeleri, kırkkanatlılar açsın. Yol alsın umuda nazlı cerenler, ceylanlar, karda boranda yolunu yitirenler. Gel can gelsin solmuş anılara. Boşalsın sicim sicim gözyaşları, ırmak olsun susuz kalmışlara; kardeş olsun dostluklara, yüreğimdeki merhamete... Gel... Gel ki, sevginle anlam bulsun duygular, gözlerimden toprağa düşen damlalar....
Gelmeni istiyorum biten umutları, yiten sevdaları diriltmen için, solan yaprakları yeşertmen için.
Tüm ümitlerin tükendiği anda çıkıp gelmeni, üzerime yağmanı bekliyorum. Bu sitemdir sanma. Bil ki, gelmezsen solup gideceğim, bitip tükeneceğim. Bir daha bir daha hiç bir mevsim açmayacağım çiçeklerimi, gülümsemeyeceğim gül yüzlü çocuklara, gül desenli baharlara, kırlara, ceylanlara... Gel! ...
.............
Canına Can Verirdim
Sen bir nazlı gül olaydın
dalına yaprak olurdum
canına can verirdim
acına toprak olurdum
sen bir damla yaş olaydın
başına bulut olurdum
düştüğün denizlerden
her damlanı bulurdum
sen bir türkü olaydın
kıskanırdım rüzgarlardan
kalbime koyardım sesini
yalnızca ben duyardım
tual olaydın fırçalarıma
sevginin rengine boyardım
ne okşardım saçını
ne öpmeye kıyardım
ne elveda eder
ne görmeye doyardım
sen de sevseydin beni
başımın üstüne gezdirirdim
kalbimin içine koyardım
canına can verirdim
kanına kan veririrdim
sende sevseydin beni
sende sevseydin beni
yağmur olur yağardım
bulut olur ağardım
yoluna toprak olurdum
dalına yaprak olurdum
sen de sevseydin beni
sende sevseydin beni
aşkına çıra olurdum
pervane olurdum ışığına
etrafında döner dururdum
sende sevseydin beni
önüne yol olurdum
kapına kul olurdum
sende sevseydin beni
sen de sevseydin beni
canına can verirdim
kanına kan verirdim
sen de sevseydin beni…
17.02.2009 - 00:16
Ay Gülüm
Kapımızda nöbet tutuyor ölüm
Diyecektim ki gülüm;
Mevsim hazan mevsimi, mevsim gözyaşı mevsimi... Mevsim ayrılık mevsimi. Tarifsiz bir hüznün sarmalındayız. Anlatılması zor, ifadesi güç. Fikirler tel tel, şehra şehra düşünceler, duygular buruk buruk....
Bir yanı bahardır kıyılarımızın bir yanı cehennem.
Durmadan gözyaşı dökülüyor yüreğimizin üstüne. Acıdan, ayrılıktan haritalar ekleniyor alnımızın çizgilerine...
Sararan yapraklar tutunamıyor artık dallarda gülüm! Rüzgar estikçe savrulup gidiyor her biri bir yana. Katar katar turnalar göçüp gidiyor üstümüzden...
Diyecektim ki gülüm;
mevsim hazan mevsimi, mevsim hüzün mevsimi, har düşmüş bağlara, bahçelere. Yapraklar üşüyor, yapraklar düşüyor dalından. Turna göçü gibi yapraklarında göçü başladı gülüm! ...
Diyecektim ki gülüm;
mevsim hazan mevsimi, mevsim kıran mevsimi. Her taraf ölümlerle acılarla dolu. Kan gölüne döndü dünya. Dört bir tarafta barut kokuları geliyor. Her tarafta savaş, kan gözyaşı var. Her tarafta bir kaos sürüyor... Bu yüzden karalar giydik gülüm! . Utandık insanlığımızdan! .
Bacakları kopan çocukların feryatları doluyor yüreklerimize. Çığlıkları, çocukları ölen anaların. Hiç bu kadar sahipsiz, hiç bu kadar umutsuz, bu kadar çaresiz kalmamıştı yüreğimiz.
Gerçeklerle hayallerin karıştığı, rüyalar şehri İstanbul’da bombalar patlıyor durmadan. Özlemler, hayaller ıstırap veriyor artık... Her ah! çekişte içimiz titriyor... Derin bir ah gibi sızlıyor yüreğimiz... Yüreğimiz parça.parça..
Güvercinlerin öldürüldüğü, defnelerin sessizce ağladığı günlerdeyiz gülüm! ...
Diyecektim ki gülüm;
Çiçektir çocuklar: Bakım ister, özen, özveri, güven ve sabır ister, açmak için çiçeklerini bahara... Hepsinden önemlisi şefkat, sabır ve sevgi ister... Sulanmak ister sevgi pınarlarıyla... Tomurcuk tomurcuk açmak için dünyaya çiçeklerini... Sevgisizlikle solmamak için yaprak yaprak...
Diyecektim ki gülüm;
Bahçedir çocuklar:. Tohumdur ekilir, sürer filiz filiz.. Umudu besler bağrında. Emek ister, bakım ister... Büyür, olgunlaşır, sevgi meyvesi verir; sevinçle koklar ve tadarsın. Karşılık beklenmez, verdiğini alırsın...
Diyecektim ki gülüm;
Yüreklerimizi yıllardır sıcak ve hillesiz bir sevgiye kilitleyip, umutla,özlemle geleceğe dair apak düşler kurduk. Güneşli, aydınlık, güzel günlerin özlemini çektik. Belki biraz yorgun, belki durgun, ama yine de umutlu, yine de mutlu, sevgiyi işleyip mavilere, bütün yollara, dallara, dağlara gül yazdık.
Sevgiyi, umudu, güveni, dostluğu, barışı, özgürlüğü, mutluluğu ve bunların getireceği güzellikleri bekledik ölümüne...
Diyecektim ki gülüm;
Geleceksin diye bütün yollara gül döktük. Güvercinler uçurduk mavilere.
Sevgiyi,dostluğu, barışı, baharı, sevinci getireceksin diye dağlara, ovalara, denizlere. Bunca çirkinliklerin içinde güzelliği, saflığı, temizliği getireceksin diye kirlenmiş hayatımıza, yıldızlara haber saldık...
Diyecektim ki gülüm;
Yaşamak güzel... Yaşamak bir çiçek gibi, dört mevsim güzel kokular saçıyor üzerimize... Sevgiyle bakıyor herkes biribirine, sevgiyle sarılıyor... Kinler, düşmanlıklar, kötülükler Kaf Dağı’nın ötesine sürülmüş...
Diyecektim ki gülüm; Gel!
Yorulduk yollarına gül döküp beklemekten. Ey ömrümüzün taze gülü, ey gözleri öksüzümüz, her hazan bir gül getirip yüreğimize bırak ki, sevdamızın ateşiyle yakalım saçlarını yeryüzünün...
Diyecektim ki gülüm;
Herşeye rağmen yüreğinde bin umut taşıyor çocuklar gelecek baharlara...
Dünyanın dört bir tarafında barış ve umut şarkıları söylüyor... Özgürlük ve mutluluk şarkıları söylüyor çocuklar, diyecektim...
Ama diyemedim, diyemedik gülüm! ...
Kapımızda nöbet tutuyor ölüm...
13.02.2009 - 14:46
dolunayda izlemek
araratın endamını
mayıs şafaklarında
tan anıyla nede güzel olur
beyaz gelinlikli gelin misali
zirvesinde gizem
eteklerinde umut barındırır
bundandır belki
nice sevdalara tanıklığı
ararat denmiş adına
sevdaların ve baş kaldırıların
anasına.....
12.02.2009 - 22:40
isyan kokanda
mayıs şafaklarında
o zaman düşle gelecek günlerin güzelliğini arkadaş
07.02.2009 - 00:39
Cançiçeği
Erişilmez bir uçurumun kıyısında, senden başka kimsenin farkında olmadığı bembeyaz bir çiçektim ben. Sen ise, dört mevsim özlemini çektiğim yağmur. Üstüme yağışını severdim, yapraklarımdan aşağı akışını, her damlanı içime çekişimi severdim. Bedenimde seni hissedişimi. Her damlan alıp götürürdü beni adını bilmediğim, tanımadığım yerlere...
Sen yağınca susuzluğum dinerdi, biterdi kimsesizliğim, dağılırdı ürpertilerim. Serin bir meltem değip geçerdi yapraklarıma. Dünyalar benim olurdu, uçardım sevinçten. Günlerime, gecelerime; hiç kimsenin bilmediği, fark etmediği sıcak bir sevgi dolardı. Sıcak bir sevgi dolardı yüreğime. Her çocuğa gülümserdim; her kuşa, her kelebeğe, her arıya gülümserdim...
Erişilmez bir uçurum kıyısında rüzgarlara ağıt yakan, yalnız ve boynu bükük, bembeyaz bir çiçektim ben. Sen, bakışlarında sevdalar gizleyen, sevdalandığım, gözleri menekşe rengi küçücük bir kızdın.. Adına Seher demiştim, adına sevda, adına umut. Sevdam, umudum her şeyimdin. Günüm, günaydınım, gülaydınlığım seninle başlardı. Tek sevenim, tek sevdiğimdin. Yağmurumdun sen; kurak günlere, ayaz gecelere inat. Hiç bitmeyen bir umut, özlem ve hazla beklerdim seni. Gelmediğin zaman boynumu büküp, kapar gözlerimi seni beklerdim. Özlemin umudum olurdu, umudum özlemin. Beklerdim, beklerdim bıkmadan, usanmadan...
Çünkü seni seçmiştim ben, sevdam, arkadaşım olarak. Sevdanı yüreğime nakış nakış işlemek için. İşlemeliydim ki, fırtınalar, boranlar içinde bile olsa kardelenler gibi açmasını öğrenmeliydim...
Umudumun bitip tükendiği anlar da oldu elbette zaman zaman. Seni beklerken, bekleyişin işkenceye dönüştüğü zamanlar da olurdu. Günlerin yıllara döndüğü zamanlar olurdu. Ama hiç şikayet etmedim, şikayet etmedi yüreğim. Çünkü seni delicesine seviyordum ve bu sevgimle mutluydum. Özlemine zor da olsa katlanıyordum bir umutla.
Sen beyaz bulutlarla gelirdin, bembeyaz gelinlikler içinde. Hayran hayran bakardım sana. Sen gelince ardından gökkuşağı gelirdi. Gökkuşağına dönüşürdün rengarenk. Her renginde umutlarım vardı, hayallerim vardı. Canlı, cansız tüm varlıklar kıskanırdı güzelliğini... Sen, hayatıma kattığım canım, gözbebeğimdin. Ben de senin cançiçeğindim. Gözlerime dolan bulut, üzerime yağan yağmurdun sen. Toprağa saçtığım umudumdun. Havaydın, hayattın, suydun, sevgime bandığım gülaydınlığımdın, günaydınımdın...
Yıllar sonra şimdi yine bekliyorum seni, bir umutla. Ama artık azalan hatta tükenen bir umutla... Ömrümün bütün dilimlerine kar yağıyor şimdi. Kar da beyaz ama ben yine de direniyorum. Çıkıp gelmeni, üzerime yağmanı bekliyorum. Bir zemheri mevsimiydi ayazda bırakıp gitmiştin hayallerimi. Bak yine zemheri. Dağlara kar yağıyor ama sen yoksun. Sen yoksun, acılara özlem yağıyor... Bak, kar yağıyor üstüme, iliklerime dek üşüyorum. Yine de yüreğimde ateşler yakıyorum. Dönersen ellerini ısıtırsın diye...
Unutmuşum, içimdeki umutların beyazlığını... Unutmuşum mavi, yeşil, al renkleri... Ne zaman bir yağmur sesi duysam, ne zaman bir su sesi, içimde sevgiler kanar, pınarlar kanar benimle. Sonra sen gelir dökülürsün içime, sen gelir dökülürsün gözlerime, kirpiklerim dökülür yollara. Gülaydınlığın doğar üstüme. İşte o zaman dağ dağ özlem kesilirim, bulut bulut, hüzün hüzün..
Düştüğüm her uçurumda sen varsın yanımda
seni taşıdım içimde bir damla gözyaşı gibi
bütün yıldızlara ismini haykırdım, bütün gecelere
bir sen yoksun bir sen duymuyorsun bi-tanem
rüyalarımı hicran alır her gece gelmezsin
çağrılarım isyan olur her gece bilmezsin
sevdasını yüreğime taht kurduğum nerdesin
bir sen yoksun bir sen bilmiyorsun bi-tanem
bil ki hep sana aktım bu sevdalı nehirlerde
hep seni bekledim bu düştüğüm yerlerde
ümit kervanları bir bir gelip giderler de
bir sen gittin bir sen gelmiyorsun bi-tanem
Gel... Gel ki, sarı papatyalar açsın, kır gülleri, kır menekşeleri, kırkkanatlılar açsın. Yol alsın umuda nazlı cerenler, ceylanlar, karda boranda yolunu yitirenler. Gel can gelsin solmuş anılara. Boşalsın sicim sicim gözyaşları, ırmak olsun susuz kalmışlara; kardeş olsun dostluklara, yüreğimdeki merhamete... Gel... Gel ki, sevginle anlam bulsun duygular, gözlerimden toprağa düşen damlalar....
Gelmeni istiyorum biten umutları, yiten sevdaları diriltmen için, solan yaprakları yeşertmen için.
Tüm ümitlerin tükendiği anda çıkıp gelmeni, üzerime yağmanı bekliyorum. Bu sitemdir sanma. Bil ki, gelmezsen solup gideceğim, bitip tükeneceğim. Bir daha bir daha hiç bir mevsim açmayacağım çiçeklerimi, gülümsemeyeceğim gül yüzlü çocuklara, gül desenli baharlara, kırlara, ceylanlara... Gel! ...
.............
Canına Can Verirdim
Sen bir nazlı gül olaydın
dalına yaprak olurdum
canına can verirdim
acına toprak olurdum
sen bir damla yaş olaydın
başına bulut olurdum
düştüğün denizlerden
her damlanı bulurdum
sen bir türkü olaydın
kıskanırdım rüzgarlardan
kalbime koyardım sesini
yalnızca ben duyardım
tual olaydın fırçalarıma
sevginin rengine boyardım
ne okşardım saçını
ne öpmeye kıyardım
ne elveda eder
ne görmeye doyardım
sen de sevseydin beni
başımın üstüne gezdirirdim
kalbimin içine koyardım
canına can verirdim
kanına kan veririrdim
sende sevseydin beni
sende sevseydin beni
yağmur olur yağardım
bulut olur ağardım
yoluna toprak olurdum
dalına yaprak olurdum
sen de sevseydin beni
sende sevseydin beni
aşkına çıra olurdum
pervane olurdum ışığına
etrafında döner dururdum
sende sevseydin beni
önüne yol olurdum
kapına kul olurdum
sende sevseydin beni
sen de sevseydin beni
canına can verirdim
kanına kan verirdim
sen de sevseydin beni…
[email protected]
05.02.2009 - 22:47
Selamim sana, Agri daginin kizi..
Hic gitmedim ben o güzel yurdun narin köselerine..Ama senin gibi narin insanlari gördükce, nice duygu yüklü insanlardan mahrum,nice duygu dolu insanlari türeten yurdumdan mahrum kaldigimi anliyorum simdi...Ama gel gör ki suc bendemi,yoksa gurbete sebeb olanlardami, bilmiyorum iste..Bilmem inanirmisin, belki kader belkide kör talih,..ne bileyim iste....
05.02.2009 - 15:25
Biz Böyle Değildik
Biz böyle değildik, dünden öncesi,
Duygu melteminde gülü beklerdik.
Sevda denizinin siyah incisi,
Gönül çiçeğinde kelebeklerdik.
Kirpikten süzülüp, yanaktan yurda,
Yağmurlar yağdırsan, kalırım darda.
Aklıma sığmayan bir sırrın var da,
Bu yüzden feleği zulmette gördük.
Hasretten yaralı, yenik askerim,
Sığındım gönlüne, eskidi yerim.
İşte gerçek oldu kehanetlerim,
Ayrılık bezine umutlar serdik.
Güneşli yüzüne gölge düşmesin,
Kanarya şivesi çınlasın sesin.
Bahtımın ışığı nerelerdesin?
Hani ölürüm de, ayrılmam derdik?
Duygu tarağımda hayal tararım,
Yitik sevgilerde seni ararım.
Biz böyle değildik, gönül baharım,
Sevdayı sellere ne zaman verdik?
04.02.2009 - 01:46
Paris
Yol boyu sensizlik var,
Sevda duraklarında...
Cam kenarında oturmuştu yalnızlık,
Kendi suskun karanlığında...
Ben gibi...
Camda yansıyor gözleri,
Sen gibi...
İzliyorum şu an seni
Bir film gibi...
Başrolde sen,figuran ben...
Kaybettiğim durakta,
Arıyorum seni...
Paris'te,Aşk şehrinde...
Ne acı değil mi?
Aşk şehrinde,kaybetmek aşkı...
Ama biliyorum ki,
Hala aynı şehirdeyiz...
Belki karşılaşırız ne dersin?
Aslında paris benim güzelim,
Yüreğimdeki aşk sensin...
Nefesimdeki heyecan,
Dudağımdaki titreyiş,
Yazı beklerken,
Kıştan kalma soğuklarda,
Üşüten sensin içimi...
Parise kar yağıyor şimdi,
Beyaza büründü Paris,
Ben üşüyorum...
Gökhan Aynacı
26.01.2009 - 19:06
Hemşerim bende 16 yıldır şiir yazmıyordum kalemimi bırakmıştım yeniden başlarken sanki acemi gibi hissettim doğrusu ileriki zamanlarda yazdıkça açılacağımdan eminim sen malzeme verdin bende şiiri inşaa ettim hepsi bu bak ne şekil adı şiir..Böyle güzel şiire vesile olduğunuz için size sonsuz teşekkürlerimi sunarım.Gönlünüz memlekette ne güzel özüne sım sıkı birini görmek daha güzel Bu şiir senin adına yazdım.içinde senin özlemin olsun diye.Sağlıcakla kal inşALLAH.
26.01.2009 - 00:36
Ağrı dağı gibi vakur bir görünüşünüz var :) toprağınızın yansımasısınız desem yanlış olmaz. sevgiyle kalın...
Toplam 27 mesaj bulundu