Almagül Gül Adlı Antoloji.com Üyesinin Hakkın ...

  • YANLIZLIK ZOR DEGİL

    yanlızlığa dayanırım da bir başınalıga asla! yaşlanmak hoş degi,duvarlara baka baka. bir dost göz arayışıyla. saat tıkırtısıyla... korkmam geçinip gideriz biz mutlulukla, ama; 'gunun aydın akşamın iyi olsun' diyen biri olmalı. bir telefon sesi çalmalı ara sırada olsa kulagımda. yoksa zor degil,hiç zor degil, demli çayı bardakta karıştırıp, bir başına yudumlamak doyasıya. ama 'ÇAYA KAÇ ŞEKER ALIRSIN? ' diye soran bir ses olmalıya ara sıra.....

  • Celal Dost
    Celal Dost

    24.03.2011 - 19:27

    BAK YİNE AKŞAM OLDU

    Bak yine akşam oldu,
    Gönlüm sevgi yerine hüzünle doldu,
    Gecenin karanlığı sardıkça semayı,
    Kalbimde ne kadar çiçek varsa hep soldu.

    Uykusuz geçecek bu gecede biliyorum,
    Sanki cehenneme doğru gidiyorum,
    Kalbim sızlıyor, yaram kanıyor;
    Kabuslar için biraz gönlüm geçiyor.

    Bak sabah bile olmak bilmiyor bu gece,
    Dilimden düşmüyor bir iki hece,
    Seviyorum seni, sen de sevsen ne olurdu,
    Yanımda yatman yetmiyor,gönülden sevmeye....


    C.T. 25/03/2011 19.25

  • Emrah Harme
    Emrah Harme

    02.02.2011 - 16:35

    selam sana yazıyorum ama mesajlarım sana ulaşmıyor. teknik bir sorun var sanırım yardım eder misin site yönetimine bu durumu iletirmeisin

  • Hasan Kara
    Hasan Kara

    11.12.2010 - 12:57

    size yazdığım mesajlar gelmiyor. oysa hep yazıyorum ama, sanırım bir problem var, işin kötü tarafı problemin ne olduğunu bilmiyorum. siz benim yerime sorunun ne olduğuna bir bakarsanız sevinirim

  • Ahmet Çaglar
    Ahmet Çaglar

    11.11.2010 - 13:11

    .....GEL.....

    Bir ilkbahar sabahı yagmur yagarken.
    Tomurcuklar dalda yeni dogarken.
    Göğsüne düşmüş çiğ taneleri.
    Elinde beyaz zambaklarla gel.

    Korkmasın yüregin gök gürültüsünden,
    Aydınlatsın yolunu çakan şimşekler.
    Süzülürken saçlarından yagmur suları.
    Çamuralara bulanmış ayaklarınla gel.

    Vücuduna dola şafak tülünü.
    Gül dalında bırakma saçının tellerini.
    Uzatıpta bana o kınalı ellerini.
    Gül kırmızı dudaklarınla gel.

    Şalınla sar o incecik belini.
    Beklatme artık beni düşlerimin gelini.
    Elinde mendilin duvaklan da gell,
    Ah elinde mendilin duvaklan da gell..... ali.

  • Mercan İbibikguşu
    Mercan İbibikguşu

    19.10.2010 - 10:38

    ALMAGÜL ABLAM VALLAH SENİ ÇOK SEVİYOM....NE BİLEYİM İŞTE İÇİMDEN GELDİ BU İTİRAFI YAPMAK...ALLAH SENİ NAZARLARDAN SAKLASIN BÜYÜKLE BÜYÜK KÜÇÜKLE KÜÇÜK OLUŞUN..ÇOK ŞAKACI COK CANA YAKIN ÇOK İNSANCIL HATTA ÇOK ÇOK DELİ OLUŞIN TEŞVİK ETTİ BENİ BU İTİRAFA... ÖMÜR BOYU MUTLULUK DENİZİNDE YÜZ..O GÜLEN YÜZÜN HİÇ AMA HİÇ SOLMASIN TÜM SEVDİKLERİNLE BİRLİKTE....AMİİİİN.

  • Almagül Gül
    Almagül Gül

    26.06.2010 - 14:28

    KARANLIK DUVARLAR

    I.
    Önünü alamıyorum bu kör gidişlerin yollarda
    Herkes bir yere gidiyor önünü alamıyorum
    Çaresiz direniyorum bu dönüm noktalarında kimse
    elini uzatmıyor
    Bir gürültülü yaşamağa gidiyor dünya boşalan
    bir deniz gibi
    Bu sesler ormanında kaybolan bir çağ bu.
    Nereye gitsem hep apartmanlar çıkıyor önüme
    Alıp başımı duvarlara çarpıyor bu yollar
    Gidip gelmelerim bu dar sokaklarda
    İnsanların koşup dolduğu bu dar yapılarda
    Bir kısır döngüye girmek için bütün çabalar
    Biz bunun için mi geldik.

    II.
    Kara ağaç gibi bağlıyım katı bir çağ bu
    Her şey bir makine düzenine gidiyor
    - düzen diyorlar beni çağırıyorlar -
    Irmak yatağına sığınıyorum sınırlı bir çağ bu
    Baktığımız her şeyde bir yalan kabuğu
    Bir mercek düzenine bağlanıyor gözlerimiz.

    III.
    Şu zaman çıkmazında alıp beni bir altmış yaşa
    bağlıyorsunuz
    Doğmadan ölüme yöneldik gerisi yok diyenler var
    Sınırlı yıl oyunlarına inananlar var
    Sizin güveniniz bir güneş düzeninde
    Ben mezarların karanlık çağına dayanıyorum
    Bir ağacı büyütüyorum her yerimle
    Bir ağacı uyguluyorum - her şey bir ağaç düzeninde -
    Yerde gökte ve her her yerde
    Dallarında ben ağacın incecik köklerinde
    Boğuluyorum - bağlanıyorum -
    Ben mezarların karanlık çağına dayanıyorum.

    IV.
    Şu dar odanın katı yalnızlığında
    Ve her şeyin çıplaklığında
    Durup bir pencereyi deniyorum
    Gizliliğin dışına çıkıyorum
    Araçların
    İnsanların
    Şehrin ve meydanların ve kalabalığın ve herşeyin
    İçimde yalnız ve yapraksız
    Bir kavak ağacı büyüyor - Çıplak ve göğe doğru -
    Ama küskün ama yalnız ama yapraksız ve uzun
    Bir ağlama duvarı bu.
    Yatak ve yorganın kuru yalnızlığında
    Ve aklın dar yalnızlığında
    Şehrin ve herşeyin
    Ve kalabalığın yorgunluğunda
    Saçların ve parmakların
    Ve gözlerin ve gecenin bu bulanık çağında
    Ve aynaların sığ görünümünde
    Bunalıyorum.

    V.
    Susmanın kalesine sığınıyorum
    Önümde karanlıktan duvarlar
    Sırtımda insan yüklü bir gök var.

    Erdem Beyazıt

  • Almagül Gül
    Almagül Gül

    12.04.2010 - 21:17

    Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum.
    Işığı gördüm, korktum.
    Ağladım.

    Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim.
    Karanlığı gördüm, korktum.
    Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi...
    Ağladım.

    Yaşamayı öğrendim.
    Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu;
    aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu
    öğrendim.

    Zamanı öğrendim.
    Yarıştım onunla...
    Zamanla yarışılmayacağını,
    zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim...

    İnsanı öğrendim.
    Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu...
    Sonra da her insanın içinde
    iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.

    Sevmeyi öğrendim.
    Sonra güvenmeyi...
    Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu,
    sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu öğrendim.

    İnsan tenini öğrendim.
    Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu...
    Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim.

    Evreni öğrendim.
    Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.
    Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek
    Gerektiğini öğrendim.

    Ekmeği öğrendim.
    Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini.
    Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadar
    önemli olduğunu öğrendim.

    Okumayı öğrendim.
    Kendime yazıyı öğrettim sonra...
    Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana...

    Gitmeyi öğrendim.
    Sonra dayanamayıp dönmeyi...
    Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi...

    Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yasta...
    Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım.
    Sonra da asıl yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektiğine vardım.

    Düşünmeyi öğrendim.
    Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.
    Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek
    olduğunu öğrendim.

    Namusun önemini öğrendim evde...
    Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu;
    gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha el
    sürmemek olduğunu öğrendim.

    Gerçeği öğrendim bir gün...
    Ve gerçeğin acı olduğunu...
    Sonra dozunda acının, yemeğe olduğu kadar hayata da
    'lezzet' kattığını öğrendim.

    Her canlının ölümü tadacağını,
    ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim.

    Ben dostlarımı ne kalbimle ne de aklımla severim.
    Olur ya...
    Kalp durur...
    Akıl unutur...
    Ben dostlarımı ruhumla severim.
    O ne durur, ne de unutur...

  • Adil Oğuz
    Adil Oğuz

    27.02.2010 - 10:59

    Sıkılırda birgün dosta arkadaşa ihtiyacın olursa başını kaldır yeter hemen yanınıda bulutların arkasındayım GÜNEŞİN OĞLU

  • Salim Erben
    Salim Erben

    22.09.2009 - 14:08

    Yoksul Gönlüm

    Mevsim yine son bahar
    Dışarıda ne kar
    Nede fırtına var
    Yüreğim mahzun
    Gönlüm suskun
    Her yer tenha
    Her yer karanlık
    Bütün ışıklar sönük
    İçim daralıyor bir yanım viran
    Geçmiş anılar bırakmıyor
    Bırakmıyor ki
    Düşünüyorum yaşadığın bu şehri

    Yaşadığım sensizliğin sokağındayım
    Hadi bir nefes gibi
    Çek al içine beni
    Hatırlamıyorum kapından
    Kaç kez geçtiğimi
    Gözetlerdim yolunu pencereni
    Ne çıkardın dışarı
    Nede açardın perdeyi

    Bu dağlar senin kadar vefasız
    Bu yollar senin kadar acımasız
    İşte bu yüzden darğın
    Buz gibi göz yaşlarım
    Bu yüzden hüzünlü bulutlar
    Dokunsalar dökülür yağmurlar
    Belki yokluğumda anlar da
    Olur ilk bahar

    Yine öyle karsız
    Yine öyle fırtınasız
    Bulutlar gümüş renginde
    Vefa ararım dostluk ararım
    Ansızın çalarsam eğer kapını
    Sevdiğin kırmızı güller arasında
    Açarsan bir tatlı tebessümle
    İşte o zaman
    Bir su serpersin kendi ellerinle
    Yoksul kimsesiz yüreğime

    Salim Erben

    Ailen vede sevdiklerinle birlikte nice bayramlara
    bayramınızı kutlarım

  • Hüseyin Akkaya
    Hüseyin Akkaya

    17.08.2009 - 22:23

    Senin koyduğun yerdeyim
    Almadılar
    Alamazlar
    Arasına sıkıştım saatlerin
    Bekledim
    Ara sıra çıkar bak diye
    Arayıp sormadın
    Ayna olmuştum sana
    Beni anlamadın
    Kışken baharım olmuştun
    Kardelenimdin
    Buzlu dağlarımda açan
    Yüreğimi koydum buzlara
    Sen beni anlamadın
    Beni sana seni bana
    Gösterecek ayna
    Asla olmadı
    Sen benimdin bende senin
    Sen inanmadın bana
    İhtiyacımız yok ki aynaya
    Yüreğin var yüreğimden derin
    Her sözün ayrı bir güzelliğin
    Beni mest eden yüreğindeki sevgin
    Yetiyor beni yaşatmaya
    Bu şiirim sana ışık olsun
    Çiçekler uykusunda anlatsın
    Aç artık gözlerini lambam aydınlatsın
    Dünyanı sana gözlerim aydınlatsın

  • Ayşe Karapınar
    Ayşe Karapınar

    04.12.2008 - 14:48

    asik hudai

    asıl ismi sabri orak olan ozan, 1940 yılı Maraş doğumlu. Küçük yaşta babasını yitirir. Okumayı yazmayı birçokları gibi Hüdai de askerlikte öğrenir.iki yıl Konya da yapılan aşıklar bayramına katılır ve 1968 yılında şiir dalında birinci olarak Fuzuli ödülünü alır. 1969 da atışma ve şiir dallarında ikinci olarak Dadaloğlu ve Yunus Emre ödüllerini kazanmıştır. Şiirleri iç dünyasını yansıtır. Tasavvufa yönelmiştir. Şiirlerinde kendine özgü bir incelik ve deyiş güzelliği vardır. aşık hüdai, 23 Kasım 2001 tarihinde aramızdan ayrıldı... kaynak: http://www.turkuler.com



    Gönül çalamazsan aşkın sazını
    Ne perdeye dokun ne teli incit
    Eğer çekemezsen gülün nazını
    Ne dikene dokun, ne gülü incit

    Bülbülü dinle ki gelesin cuşa
    Karganın namesi gider mi hoşa
    Meyvesiz ağacı sallama boşa
    Ne yaprağını dök, ne dalı incit

    Bekle dost kapısın sadık kul isen
    Gönüller tamir et ehli dil isen
    Sevda sahrasında Mecnun değilsen
    Ne Leylayı çağır ne çölü incit

    Rızaya razı ol Hakka kailsen
    Ara bul Mürşidi müşkülde isen
    Hakikat şehrine yolcu değilsen
    Ne yolcuyu eğle ne yolu incit

    Gel Hak'tan ayrılma Hakk'ı seversen
    Nefsini ıslah et er oğlu ersen
    Hüdai incinir incitem dersen
    Ne kimseden incin, ne eli incit

    Aşık Hüdai

  • Emin Yıldırım
    Emin Yıldırım

    27.10.2008 - 13:38

    selamünaleyküm! gecenin karanlığı yüreğinize dokunsun.. tasavvufta mesafe kat ettiğiniz anlaşılıyor, sohbet babından soruyorum izninizle..gönül neddirki aşkın sazını çaşacak? sahi aşkın sazı nedir? mukayyet alemde,muhammet aynasına selem olsun

  • Mehmet Kahvecioğlu
    Mehmet Kahvecioğlu

    05.09.2008 - 03:54

    BEŞ DUYU İLE KAVRANAN YANİ ANLAŞMAYI SAĞLAYAN BÜTÜN İŞARETLERİ İNÇELEYEN BİLİM DALININ ADI SEMİYOLOJİ VEYA İŞARET BİLİMİDİR. İNSANOĞLUNUN BİLDİRİŞİM OLANAKLARI VE YÖNTEMLERİ SINIRSIZ DENECEK KADAR ÇOKTUR.
    SİZİN BU YÖNTEMLERİ BAŞARI İLE ŞİİRLERİNİZE YANSITTIGINIZI VE BİR OKADARDA MÜTEVAZİ VE BAŞARILI BULDUGUMU AYDIN KİŞİLİGİNİZİN, YAPINIZIN TAKDİRE ŞAYAN OLDUGUNU BELİRTMEK İSTİYORUM.
    DİL SESLERDEN KURULMUŞ BİR YAPI BİRİMİDİR. İnsanoğlunun bildirişim olanakları ve yöntemleri sınırsız denecek kadar çoktur. Şair, Aydın, Çağdaş güzel insan:
    Ben sizi iyi ki tanımışım, sizin pir, pak tertemiz kalbinizin, çandan yüreğinizin, şiir dostlarınıza birikimlerinizi öğretecek o kadar güzel ve saygın yöntemleriniz var ki şahsen ben bu yöntemlerinizle başarılı olaçağınıza inanıyorum. İyi ki varsınız. saygı ve sevgilerimle, esen kalın.
    MEHMET KAHVECİOĞLU

  • Almagül Gül
    Almagül Gül

    01.08.2008 - 13:02

    Gönül çalamazsan aşkın sazını
    Ne perdeye dokun ne teli incit
    Eğer çekemezsen gülün nazını
    Ne dikene dokun, ne gülü incit

    Bülbülü dinle ki gelesin cuşa
    Karganın namesi gider mi hoşa
    Meyvesiz ağacı sallama boşa
    Ne yaprağını dök, ne dalı incit

    Bekle dost kapısın sadık kul isen
    Gönüller tamir et ehli dil isen
    Sevda sahrasında Mecnun değilsen
    Ne Leylayı çağır ne çölü incit

    Rızaya razı ol Hakka kailsen
    Ara bul Mürşidi müşkülde isen
    Hakikat şehrine yolcu değilsen
    Ne yolcuyu eğle ne yolu incit

    Gel Hak'tan ayrılma Hakk'ı seversen
    Nefsini ıslah et er oğlu ersen
    Hüdai incinir incitem dersen
    Ne kimseden incin, ne eli incit

  • Almagül Gül
    Almagül Gül

    30.07.2008 - 14:05

    sana bir gül bırakıyorum
    kırmızı bir gül
    kelimesi sen
    anlamı sen
    sana bir gül bırakıyorum

    kalbim kül
    aklım is ve duman
    gözlerin ki açmış gül, gül
    sana bir gül bırakıyorum

    sen, sen işte gene sen
    baştan sona sen
    sona bir gül
    sana bir gül bırakıyorum :))

Toplam 64 mesaj bulundu