Sus dilim kanatma dudağı daha fazla yaralanma. Kayıplar töreninden geçiyoruz alkışsız yürüyüşler ayağımızda. Şiir uzun yola çıktı sevilen kırgın ve sessiz. Bitirdim diyor bizde nelerin başladığını bilmeden. Sus dilim herkes susarken konuşmak acıtıyor değerleri.
İşte bir şarkı daha yanaştı gözyaşına. Bir gece daha yalnız ve uykusuz. Bir ayrılık daha kapıda eli kolu dolu güler yüzlü duygusuz. Bir tek vedalar seviyor bizi çok seviyor hem de terk etmiyor. Onlarla yaşamaya alıştığımız için belki de. Bak işte bir kadeh daha boşalıyor devriliyor şişeler anason kokulu ve zil zurna umutsuz. ah dilim! Ben sana seviyorum deme demiştim.
Gidelim ne olur kalmayı beceremiyoruz işte. Nedendir bu ısrar ve inat. Kalk gidelim biz gitmeyi biliyoruz çok güzel biliyoruz en güzel biliyoruz. Yürü gidelim kalınca dağlanıyoruz üstümüze yapışıyor bize ait olmayan suskunluklar. Duyuyor musun dilim davran gidelim. Kalmayı istesek de tek taraflı istekler doyurmuyor yüreği. Hadi diyorum sana gidelim. Topla ucunda biriken sevgileri yalnızlığı sarılmaları. Neyi bekliyorsun herkes kal diyemeyecek kadar meşgul acelesi var öpüşmelerin. Seven affeder diyorsun demek ki sevilmemişiz. Yürüsene dilim...
of dilim! Nereye gideceğiz?
Elde avuçta kalan sevgiyi şiirlere ayırdım. Hüznüm uyandırdı bu sabah alnımdan öptü. Demli bir yalnızlıkla karşıladım günü. Telefonuma baktım ne mesaj ne de cevapsız arama süs eşyası olarak büfeye kaldırdım. Geceyi benimle geçiren bir şarkının dudaklarına asıldım kanattım. İçimde incinmiş bir çocuk boş gözlerle bakıyor etrafına. Hatasını kabullenen bir yürek daha kaç zaman yaşayabilir sessizlik içinde? ..Ve hatalar insanlara mahsusken çocuklar neden cezalandırılır sadece sevgi bekleyen yüreklerin gözünde? ...
aman dilim! Bir daha hiç konuşmasan diyorum.
Şehir suskun ve mavi. Sokakların telaşı insanların yüzüne vurmuş. Ne çok insan var ne çok yalnızlık ne çok yetişmeme korkusu ne çok acı...Hiçbir şeye inanmıyoruz artık. İnançları zedelenen ne çok insan var. En ufak bir hatada silip atıyoruz değer verdiklerimizi. Paylaşılan onca zaman ve sevgi bile görünmez oluyor. Sevgi artık tek başına birleştiremiyor ayrılan elleri. Şehir...suskun ve mavi. Her şeye rağmen sevgiden korkma diyor. Şehirler acımızı hisseder gibi kollamaya çalışıyor.
İçimden geldi, bugün seni öpeceğim.sürmelim.. Ve hep söylemek isteyip, başaramadığım bir şey söyleyeceğim sana, Dudaklarım, dudaklarına değdiğinde alev alacak eline değdiğinde ürperen tenin ıslaklığında Cıvıl cıvıl parıldayan ve pınarlarında dolu damlacıklarla ıslatıp parmak uçlarımı, Hiç sarılmadığım kadar sıkı sarılacağım sana.
Bugün bir başka bakacağım gözlerine... Sürekli utangaçlıkla kaçırdığın bakışların arasından süzülüp, İnce sızılar vererek damarlarından akacağım yüreğine...
Bugün bir başka yakacağım canını... Sen ki vazgeçemeyeceğim bir geçmiş bırakıyorsun bende.. Bense aynalara baktığında hep hatırlayacağın izler bırakacağım yanaklarında...
Artık dal uçlarında yeşeren yaprakları kurutup, Yakıp yıkıp her şeyi... Buharlaştırıp bütün denizleri hava oldum... İşte bak burun ucundayım... Hadi bir nefeste çekip al beni içine, üşüyüp yağmur olmayayım..
Düş istemiyorum artık... Yalan geliyor bana... Seni her gece yarısı uyandığım rüyalarımdan kaldırıp sabah olmadan.. Evet sabah olmadan... İçimden geldi bir başka öpeceğim. Çaresi olmayan bir hastalık diliyorum... Kenetlendiğinde ellerimiz yapışık kalsın... Birleştiğinde dudaklarımız mühürlensin.. Ve bütün neşterler yok olsun... İçimden geldi bugün seni öpeceğim..
Konuşmanı istemiyorum... Gülmeni de, Öylece dur karşımda... üzerinden süzülürken gözlerim, Öylece dur... Seni sevdiğime doyamayayım... Saçların yine dağınık olsun,yüzün mahmur, Uykusuzluktan şişmiş göz torbacıklarından Kahvaltı sonrası dudak kenarlarında kalan kırıntılara kadar her şey, Ama her şey öyle kalsın... Soğukta kabaran kurumuş dudakların, Üşüyüp pembeleşen burun ucun ve elmacık kemiklerinle, Her şey ama her şey aynı kalsın...
Seni en doğal halinle, hiç görmediğim halinle... Bugün..! İçimden geldi sarılıp öpeceğim.
Nasıl yatıp nasıl kalktın bilemem ama... Ben seni yastığımdaki saç telinle hatırlayacağım... Hep başucumda bahar yeli nefesin, Bağrımı acıtan dikenli tel gibi Ve tenime dudaklarından süzülüp akan iksiri, Göğsüme akseden sol yanak resmini silmeyeceğim... Umarsız acılarda bıraksan da gönlümü, İçimden geldi Bir başka öpeceğim resmini..
ne yazsam bu aşkı sevgiyi anlatamam yıllarca gelen anlatımlar vardır ayaklarını yerden kesmek bulutlarda dolaşmak vs ben seni öyle sevmiyorumki ben seni severken saniye kadar ölüyorum öldüğümü dahi anlamıyorum sana olan aşkım hayattaki gidiş dönüşlerim, bile görmemi engelliyor sürmelim.
KAL BİRAZ DAHA Kaç mavi yasak yaşadık seninle, kaç deli gece… Düşünse, dolunay bile utanır, yıldızlar çıldırır, ağlar erguvanlar.
Ben, seni işte öyle bir gecede sevdim, hesapsız. Ve düşlerim… Düşlerim sınırsızdı alabildiğine
Duygularım sabırsız. Bir çocuk kadar günahsız. Sahi, sen de sevebilir misin beni seni sevdiğim kadar, dokunabilir misin yüreğime?
Bak, orada sen varsın. 'Mutluluk nedir? ' diye sorsalar 'Sen' derim alabildiğine, 'Yalnız sen.' Sesin, gözlerin, ellerin sonra, titreyen dudakların ve arzun çekingen Sen, benim her şeyimsin.
Sensiz neye benzer bu ay, bu güneş? Çiçekler açar mı sen olmasan, Martılar uçuşur mu çığlık çığlığa? Sonra, kim aydınlatır benim gecemi, Günümü kim paylaşır? Kim sorar derdimi, Ben neye sevinirim, Kimle gülerim? Kal biraz daha… Beraber büyüttük sevinçlerimizi, Beraber öğrendik yaşama direnmeyi Sevmeyi beraber öğrendik. Bak, güneşler doğdu üzerimize Yolumuza begonyalar serildi. Ağlamak bu kadar kolay mıydı,
Ve güzel miydi gülmek kadar? Herkese seni anlatmak istiyorum Seni söylemek şiir şiir. Her dizede sen olmalısın, adın olmalı çığlık çığlık… İçimi ısıtan sen, tam şuramda; ılık ılık, sen olmalısın kıpır kıpır yüreğimde… Sevdan olmalı deli dolu Ve çılgınlığın, çılgınlığın olmalı. Ben seni sevmeyi seviyorum Ve seni özlemeyi. Bu bir itiraftır… Aşkın yoksa ben de yokum Yetim düşlerimin kimsesizliği kuşatır benliğimi
Hüzünler yağar gecelerime. Ben, bir garip ben olurum, Sığamam odalara, taş duvarlar üzerime üzerime gelir. Ruhum durmaz bedenimde, hücrelerim yaşamaz. Kurumuş dallara döner yüreğim, susuz çöllere… Gece böyle bitemez, ben ölürüm, Ölürüm gitme, kal biraz daha… KAL BİRAZ DAHA
Şimdi Sen Yanımda Olmalıydın... Olmazsa Olmazımsın Yaa...... Gün Sönük Kalıyor Yoksun Ya Yanımdaaa......... Gün Sönük Kalıyor Yoksun Yanımda Kuşlar Hüzün Şarkıları Söylüyor Hazan Yaprakları Gibi Sessizliğe Bürünüyor Yüreğim.........Yoksun Yoksun İşteeee...... Yüreğimdesin Ordasın......... Bunu İnkar Etmek Senin Sevgini İnkar Etmek Olur......... Ama Güne Seninle Başlamak Sana Dokunmak Seni Hissetmek Bedenimde......... İşte Eksik Olan Bu
Yasaksınnn......... İmkansızsın......... Gizli Sevdamsınnn.........
Biliyormusun Sevgili...... Hep Derler Yaaa...... Gözden Uzak Olan Gönülden De Uzak Olur...... Sanki Bunu İnkar Edercesine Gönlüme Yüreğime Doğru Bir Nehir Uzanıyor Yüreğinden...... Suları Serin Ve Berrak......... Her Damlası Susuz Çöllere Hayat Verir Misalii.........
Zamanı Durdurmayı Bilirmisin Sevgili......... Özledikçe Yaktıkça Yüreğini Hasretin......... Zamanı Durdurmayı Öğreniyorsun...... Gözlerde Takılı Kalıyorsun Saatlerce Bir Bakışla Avutuyorsun Kendini......... Sonra Sessizliğe Bürünüyor Yüreğin.........Olmak İstediğin Yerde Olamamanın Acısıyla Kıvranıyorsun......... Çaresizcee......
O An...... Duyuyorsun......... Görüyorsun......... Özlüyorsun......... Susuyorsunnn......
Yetinmeyi Bilirmisin Sevgili......... Bir Beyaz Güvercinin Gagasında Yollanan Öpücükle Başlayan Aşkını............ Kısacık Zamanları Sonsuzmuşcasına Yaşamayı......... Sana Ait Olduğunu Bilsende......... Her An Yanında Olamamanın Deriiiinn Ve Dayanılmaz Acısıyla Yaşamayı......... Her Ayrılık Saati Geldiğinde Gözyaşlarını İnci Tanesi Misali Saklayarak Yaşamayıı.........
Günlerdir Nefesim Bile Boğazımı Tıkıyor... Nefes Almak Ta Bazen Zor Gelirmiş İnsana.. Sessiz Çığlıklarım Gülümseyen Gözyaşlarım Var… Kırıldım Artık Dargınım Hayata Da..
Herkesi Görüp Te Dokunamamak Kimselere Anlatamamak İçimden Geçenleri.. Soyutlanmış Bir Zaman Diliminde Sıkışıp Kalmışçasına.. Bunca Kalabalığın Arasında Yalnız Yapayalnız Hissetmek Kendini..
Herşey O Kadar Sessizce Oluyor Ki Sesimin Yankısı Kırıyor Tüm Bedenimi.
Ben Bu Kadar Yalnız Bu Kadar Issız Değildim... Bazen Dalıp Gidiyorum. Gittiğim Yerlerde Düşüncelerim Yok. Düşüncesizce Bomboş Griliklere Gömülüyorum..
Artık Yere Basamıyorum Sağlam Sapasağlam. Öyle Ki Zamansızlığa Boyun Eğdiriyor Bu Gidiş. Günleri Sayıyorum Hatta Saatleri. Yanındayken Zaman Akıp Geçiyor Su Gibi. Ben Geçsin İstemiyorum. Tüm Saatler Dursun Gülümseyişin Yüzünde Kalsın Kelimelerin Hiç Tükenmesin İstiyorum. Gitmeyesin İstiyorum.. Sen Gidersen Tüm Saatler Duracak Biliyorum....
Zaman Aldırmadan Devam Ediyor Yoluna...
Herşey Öyle Uzak Öyle Soğuk Öyle Yabancı Ki.. Bakıyorum Göremiyorum. Bu Şehir Bu Kaldırım Taşları Bu Deniz Tanıdıktı Oysa.. Gidersen Bu Şehir De Zor Gelecek Bana Hissediyorum..
Hayat Durdu.. Zaman Akıp Geçiyor Ama Ben Farkında Değilim Olmak Ta İstemiyorum. Olan Biteni Karşıdan İzlemekle Kalıyorum Sadece. Ben İçinde Değilim Kendi Yaşantımın Seyircisiyim.. Güneşin Doğuşu Günün Batışı Dünyamdaki Herşey Varlığına Odaklandı Adeta. Yokluğunda Benim İçin Herşey Sona Erecekmiş Gibi Geliyor..
Meğer Ne Çokmuşsun Bende...
Bir An Durup Tüm Korkularımdan Sıyrılıp Haykırmak Var Nefesimin Yettiğince; 'Ne Olur Gitme...'
Kalırsan Dünyanın Bütün Renklerini Görmeye Başlayacağım. Herşey Bunca Griye Bulanmış Olmayacak. Kelimelerin Tutup Ellerimden Kanayan Yaralarıma Basacaklar. Geceleri İrkilip Kalkmayacağım Uykularımdan. Her Sabah Uyandığımda Bir Sancı Saplanmayacak İçime.. Hiç Bir Güç Yıkamayacak Beni. Bildiğin Ben Gibi...
Bir Yerlerde Takılıp Düşsem De Ayağa Kalkacağım Yine.. Gücüm Tükendiği Vakitlerde Sen Tutup Kaldıracaksın Beni. O Zaman Ben Mutlu Olacağım... Bunlar Olacak Değil Mi...?
Yürüdüğüm Bütün Yollarda Hep Yanımdaydın Aylardır. Kimi Zaman Düşünürken Attığım Adımları Kimi Zaman Da Rüzgarın Akışına Bıraktım Kendimi. Bazen Doğrularla Bazen Hatalar Yanlışlıklarla Akıp Gidiyordu Hayat. Sen Doğrularımda Da Hatalarımda Yanlışlarımda Da Benimleydin. Gidersen Adım Atmak Zor Gelecek Bana Hatta Olduğum Yerde Düşüp Kalacağım Belki..
Korkuyorum.. Günden Güne Büyüyüp İçime Sığmıyor Korkularım...
Bir Zamanlar Ne Çok Korkardım 'Gel..' Demekten…. Şimdi Ürkekliğim Gitmelerden...
Kaç kez yazdım seni satırlara bitmedin Bu kaçıncı ezberim Kaç kez daha yazsam tükeneceksin
Hayatımın yolları neden sana çıkıyor ve her söz neden seni hatırlatıyor bilmiyorum.
Dün bir gezintideydim..Yolumun üzerinde sana yazdığım şiirlerim ve duyuramadığım mektuplarım vardı.Koca bir roman gibi çıktılar karşıma.Bir an düşündüm hazırmıydım bu anı yaşamaya. Tutamadığım yanım galip çıktı ve süzüldün o zamana.
Herşey bendendi ve bildiğim şeylerdi.Ama bir koku vardı çekiyordu kendine.... Gözlerimi çevirdiğim yanda buldum onu.Ve hatırladım o günü....
Sen kokan bir sayfa ve üzerinde sözlerin..... 'sev ' diyordun daha çok 'sev'....kızdırma söz dinle ve dahası da vardı ama neyse;
Yok artık dedim kendi kendime bu nasıl bir kaderdir daha ne kadar sürecek bu işkence. Seni unutmak için ne yapmam gerekiyordu...Bir şeyler ters yada yanlıştı.Yazdığım şiirleri mi yakmalı yada mektupları mı yırtmalıydım unutmak için seni.Oysa ki ben seni hatırlayarak gömecektim geçmişe.
Belli ki yol doğru değildi seni seninle unutmak.
Kim beni anlayacak bu sonsuzluktan kurtaracaktı. Bana bir adres verebilecek biri varmıydı acaba.Sesimi duyan yok mu Allah aşkına
Yine bir baharın yaprak dökümünü yaşadı yüreğim.Yağmurlar yağdı odama ve her yanı kuru bir çöl rüzgarına esir kaldı.
Sen yine bilme....
Ben yazar yazar silerim.
Bugün kaçıncı mektubum biliyormusun....okuyup okuyup yırttığım satırlarında üşüdüğüm kaçıncı sözler. Hepsi gelip geçiyor zaman onların üstünü örterken zorlanıyor ama o da olacak..Şu yazdıklarım sadece bir kaç dakikanın gizemi o kadar.
Bir hasretin uçsuz ve soğuk yüzüyle tanıştım az önce.Habersizce açtığım gönlümün göğünde karlar yağmaya şimşekler çakmaya başladı.
Vaktin zamanla yarıştığı anlarda bende kendimden kalanlarla savaştaydim.Bir yanım hep eksik hep bir özlem duyanım vardı içimde.Sonu gelmeyen acılarımı ve yaşanmışlarımın yolunu değiştirmek istiyordum. Baktığımda arkama her şey aynıydı. Giyindiğim kıyafet yürüdüğüm yoldokunduğum el hatta saçımı bile rüzgar hep aynı yöne tarıyordu.Bir şeyler değişmeli bazı gerçeklerin yolu kesilmeliydi.
İşte o anların çığlıkları ile kendimden geçtiğimde farkettim.Kan çanağı gözlerimde yorgunluk akarken yanaklarımdam süzülen okkalı yaşların biri tarafından silindiğini farkettim. Gülen gözleri geceyi andıran bakışları ile değmişti bana. Dosthane uzatmış olması ellerini yüreğime farklı bir tat bırakmıştı.İnancımı karşılıyodu nedense.
Bir hareket gerekliydi nefes alışlarıma. Sıcak bir dokunuşla ılık bir rüzgarın gezintisi iyi gelecekti bana.
Geldi...
Tanımadığım bir yüreğin şeffaflığı yerini aldı hayatımda.Sensizce sızdığından haberi bile yoktu dünyama benim de tabiki.
Uzunca bir aradan sonra güven duygusunu kaybeden yüreğimin sesini duydum.Aç diyordu kaybedeceğin zamandan başkası değil ve o zaten her şekilde gidiyor ne gerek var boş geçmesine izin veriyorsun diyerek sessizliğim sesi oluyordu.Kapısını kapattığın kalbin sana da küserse hayat daha da çekilmez hal alır diyordu.
Susuyordum hatta sesini bastıracak şekilde şarkı sözlerilar söylüyor kendimi işe veriyordum.Ne kadar dur diyorsam da yüreğime kulağıma gelen ses içime de oturmuştu. Sorularım karşısında çaresiz kalıyordum başımı yastığıma koyduğum her an.Tamam dedim ama şartlar koydum kendi kendime.Senin gibi olacak senin gibi düşleyip senin gibi kalacak hayatta.Birde senden daha sabırlı ve gerçekçi olması gerek dedim kendime.Dene! kendime söylediğim son sözdü.
Bir gün diye başladığım her hayalim gerçek oluyordu inancını yitirmediğim yarınlarım birer birer huzurun yoluna giriyordu.Ne güzel...
İçimde adresi olmayan bir yürekti başlı başına huzur mutluluk dağıtıyordu. Sesinde gözlerinde tarifi olmayan bir gerçek vardı adını koyamıyorum şimdilik ama bir gün...
Her an yakınıma gelirken aradaki mesafeler kısalıyordu.Şimdilik adressiz bir gönül olarak adlandırdığım sevdamın kapımdan girişi an meselesiydi.Ona ilk mektubum gittikçe kısalan hayatımızın elimizde olmayan nedenlerden dolayı araya giren mesafelerin inadına savaşmak boynumuzun borcuydu.
Sen yüreği güzelim gittin gitmesine ama biliyorum ki bedeninin içinde büyüttüğün sevdan burda.Dur diyemediğin gerçeklerle yarışında daha ilk adım. Kimbilir neler bekliyor kapında ve geleceğin kollarında yaşamaktan başka çare yok.
Şimdi sen benden uzakta kalan yanına sığın ve bizli düşlerin gizeminde hayallerine dal.Ben her gün sana yaşayamadıklarımızın hatırlatacak satırları bırakacağım yüreğine.
Bugün ilk günüm heyecanıma ve acemiliğime ver olur mu 'adressiz sevdam'.Sana askeri nöbetlerini bırakırken bende sensizliğin eksilerini sayacağım.
'Sen kalemimin ucu kadar yakın dudağımdan çıkacak tek bir söz kadar gerçeksin.'
Sanırım sen benim hayatımda olmasını istediğimsin.
Şimdi; Yağmur yağıyor üzerime sensizliğin sesiyle Ve ben şemsiyesiz kaldım deli düzde...
DİNLE-KADIN'IM... Dinle / Kadınım Aramızda aşılmaz dağlar var. Hasret kokusu sinmiş dört duvar arasında senin yanında olan ruhumu seni aşılmazlığı aşmış olduğumu düşünerek nasırlı ellerimle sana sesleniyorum. Senin hiç bir zaman dayanamayacağın feryatlarım sigaramın dumanıyla hasret kokan havaya karışırken bu cansız bedenlerde de bir sır olarak bütünleşiyor.
İmkansız oldukça tutkulaşıyorsun yüreğimde sana bir ömür boyu imkansızım olmanı söylerken seni yazan nasırlı ellerimi uzattığımda sen ellerimi ellerimden esirgemiş ve imkansız olmayı reddetmiştin! .. Şiirlere hayranlığını sevmiştim; şiirliğini ve sonradan mısralarında yerini sessizce alacağını bilmeden...
Herkes güzelliğine hayrandı bense senin çocukluğunun maskesinde gizlenen olgunluğuna aşıktım... Hayat denen bu sahnede sana verilen rolü ne kadar iyi oynuyordun... Dilin 'yüreğe' değer verdiğimi söylüyordu ruhun ise kalıplaşmış zarfların ve kısır duyguların arasında geziniyordu. Yalanların arasında doğruları arıyordun. Seni çok farklı yapan neydi biliyor musun benim yanımda? ..
Hayır güzelliğin değil canım; çocukluğundu... Ben asla bir bedende güzelliğe değer vermedim zarfın ikinci planda geliyordu. Benim için her insanda olduğu gibi o zarfın içindeki mektup önemliydi. Seninde o mektubu yüreğinle ruhunu birleştirip okumanı çok isterdim. Arayışıma son verme kararını verdiğim anda bir güz akşamında karşıma sen çıktın.
Yüreğimde yaşadığım aşkı artık bedenleştirmek istediğimde buna layık olarak seni gördüm. Ama yine aşkı yüreğimde yasamama sebep oldun ve imkansızlaşmayı reddederken aslında imkansızlaştığın farkında bile değildin... dağlara anlattım seni... Seni sadece onunla paylaştım... Göz yaşlarım gecenin teninde hayat bulurken Bulutlar feryat ediyordu kendisi kadar gerçek olan aşkların yitirilişine...
Kaç aksam seni bekledim... Seni paylaştığım kaç yakamozlu geceyi seninle izlemek istedim ama sen yoktun... Gökyüzünde bir yıldız gibiydin benim için... Elimi uzatsam tutacağım kadar yakın geliyordun oysa ki sen benim sevgimden yedi kat uzaktaydın.
Gözlerin yasama sevinci veriyordu bana ama artık gözlerine bakmayı yasak etmiştim sırf aşkım yüzünden. Bu zulüm değildi ölümün ta kendisiydi... Yine yalnızım iste... Yalnızlığımın soğuğunda hayalinin sıcaklığına sarılıyorum... Seni yaşıyorum ve senli rüyalara hayalinle dalıyorum...
Sana her şeyden üstün olan aşkımı sundum ama sen zamanın değer verdiği yalancı aşkın zehrini gözleri kamaştıran altın kadehlerden içiyorsun. Biliyor musun bitanem seni ilk günden daha fazla aşkla seviyorum. Bir çığ gibi yüreğimde büyüyorsun... Ve senli-sensizliklerde günden güne ÖLÜYORUM.
♥ ♥ ♥ .....Yoruldum Yâr.....♥ ♥ ♥ ... Bitiyor zaman. Tüm saatler kum saatinin içinde birbiri üstüne yığılıyor. Sahte mutluluklar giyiniyor sözcükler. Sen-ben savaşında imtiyazsız yarınlara bugünden açıyorum gözlerimi. Savaşacak kadar bile yakın olmayışımızı bilirim. Bilirim, acı verişindir bu kadar sözcük dizdiren. Ömrümü ömrünün ardında sürüyen…
Aynaları kırıldı mutluluğumun. Söz dinlemeyen yanımı artık çok iyi tanıyorum. Ayağım takılıyor bir acıya ve yokluğunun üstüne düşüyorum. Hala üşüyorum… İğne deliğinden geçiriyorum sevdayı. Sen oluyor nakışımın adı. Bir an sen oluyorum anlayışsız, vurdumduymaz… Sonra bana dönüyorum. Bak hala ağlıyorum… Harf harf işlerken kelimelerimi, şimdiden yerleştiriyorum acılarımı parmaklarımın ucuna. Son düşen cemreyi de ayırıyorum payıma.
Kapatıyorum gözlerimi. Hadi git yâr, geldiğin gibi. Acıttığın yerden tüm acılarımı da topla git hadi. Anlamadım yâr Sen mi yâr olmadın yoksa ben mi yarenlikten uzaktım? Hangi kıyıya vurmuştu aramızdaki eksik o taş? Hangi şarkıda yarım kalmıştı notamız? Hangi satır içine sığdırabilmişti de seni; sen bulunmazım olmuştun? Ah yâr sana bağlamazsam sözcüklerimi, hep anlamsızlık oluyor yüreğimin dili. Sana bağlandığında da gözyaşına paralel oluyor. Yok, mu önümde senden gayri gidecek bir yol? İçim yine aynı mısra´ları tekrarlıyor
Yamaçlarımda senli güzel düşerim var Ama düşlerime damlayan zehir de sensin yâr
Bulamadım yâr. Seni bu kadar ararken kendime bir mutluluğu da bulamadım. Zamandan bir bir çalıp saatleri sızlayan yanlarıma kattım. Ben acıyı aşka yama yaptım. Hafife almadım duyuları. Kuytu köşelerde ölümüne besledim sevdayı. Acıydı bildiğim aşkın ön adı.
Hiçbir şehre sığmadı yüreğim. İstanbul sen de yüreğimi ayaklarına doladın. Ve sen düştün ben kanadım. Ezildim, yarama yine koskoca bir kenti bastım.
Büyük bir uykudan ibaret sandım satırlarda yaşamayı. Kelimeleri vurdum kumsallara. Canımı ağrıttım ardında. Ve bir taş daha attım içimin karanlık dehlizine. Hüzün meskenine kilitli aşk hangi makamı kabul ediyordu ki sözlerine? Hangi yaram düşlerimi sana vurduğumda acı damlatmıyordu?
Gerçeğimde olmayan yâr gönlümden git! Hadi git! Ben sarsılan bir şehrin enkazı olmaya razıyım. Ben, yine kâbuslar saklarım yatak başlarımda. Ve sana şiirler biriktirmekten vazgeçerim. Sessizliğimin sesini dinlerim bir sonbahar sabahında.
Hadi git yâr! Daha fazla sen yüklenemiyor kalbim. Daha derin düşleri kaldıramıyor bedenim. Kalmadı lügatimde içimi yakmayan bir söz. Bendeki resmini sakladığım sandık; bir çift göz…
Yâr! ekseni değişti artık dünyamın. Ne geceleri uykuya teslim ediyorum düşüncelerimi. Ne de sabahları gündoğumlarıyla yeni bir yelken açabiliyorum kurtuluşuma. Her benle başlayıp senle devam etmek zorunda olan gün, dikenli bir dal oluyor bana.
Hadi gönlüm Defalarca düş uçurumlardan, kan-revan ol. Ve boşalt içini. Damarlarından ansızın geçen ve “yar”ı anlamlı kılan ezinci katlet. Bitir bu sonsuz şiiri. Son bulsun ağıt tadındaki sevgi söylemleri. Yâr yüreğimdeki ‘is’ini başka bir yere sevk et hadi.
Ah yâr gün gün mısralar döktün içime. Yüreğimi sana dair söylenmiş mısralarımla yıkadın. Ben hep sana uzaktım. Yollarda kaybolsam sen önüme çıkan tuzaktın. Ben, her gece gözyaşlarımla yıkadığım masallarımı saçlarına yolladım. Saçlarından kulaklarına musalla taşı gibi bir soğuklukla inip, beni sana anlatır sandım. Yanıldım…
Hayatımın gençlik satırlarında adı geçen yâr. Sırtımı her döndüğümde bir can yitirdim bu bahar…
İdama giderken hislerim, güneşim yüzünü görmeyi bekledim hep. Kalemi kırık bir aşkı mühürledim yüreğime. “unuttum” diye haykırırken bile unutmadığımı ispatlıyordum kendime.
Yoruldum yâr Bütün kapılarımı kapatmaya hazırlanıyorum gönlümün. Kimliğimi hediye edip bu şehre, her bir adımımda anıları sürükleyip ardımdan ve rotamı da ekleyip nabzıma gidiyorum… Mutlu günlerin gelmesini bekleyen çehremdeki çizgileri siliyorum. Ceplerimi dolduruyorum yedekteki acılarla. Her sabah yüzümü yıkadığım tavana asıyorum hayallerimi. Ansızın içime düştüğün günden beri ayakları burkuldu ömrümün. Ve ben her gün bir daha ölmek için uyanır oldum uykumdan. Paslandı gözlerim. Sen kendin için kal yâr ben senin için giderim. Bu defa sürgünlere giden yüreğime bedenimi de eklerim. Bağdat olurum yıkılırım kurşunlara. Filistin olurum kalırım duvarlar arasında. Ama yine de İstanbul’u saklarım alınyazımda.
Nerde olursam olayım unutma yâr; yarın yeni bir gün ve her yeni günde olduğu gibi senli ölüme hazırlanıyor gönlüm.
Sureti kirlenmiş, şeceresi katil bir aynanın içindeyim. Hayaletimi arıyorum. Mükellef bir kedere hariçten gazel değil yüreğim. Yolum uçurumdan geçerken mevsimsiz gülüşlerde, keskin harfler kesiyor adımın yolunu: Yüzümü aşka saklayıp ağlıyorum. Manasızlığım kapıların ardında esefle hıçkırıyor. Bütün intizarları intihar ederken kuşlar, ben kendi yokluğuma kefensiz duruşlar uyduruyorum. Seni sensizlikten ekliyorum düşlerime. Ah’ın sürüncemesinde kalıyor kalbim; bizarım.
Ey Aşk! Sonrasızlığımın ıslak saçlarına tutunup dururken dizeler ve kapkara bir karabasan tenimin kuruluğunda yıkanırken, kaosuna uzanamayan bakışlarımdan başlıyorum kendimi aşkın gamzelerine gömmeye. Geceye muhtacım, yastığımın kenarında tutuşan muamma uykusuzluk için. Bu yüzden uykusuzluğumla perişan uykulara dalıp rüyalarımı paramparça ediyorum. Hayatta kalan yanlarımı zülfikarla kesiyorum sevdiğim görüyor musun? Kanla karışık ağlama şölenlerindeyim iki ucu boşlukta gezinen alfabenin dolaylarında. Kötürüm bir düşüm, sesimi kovulmuşluğumla karalıyorum. Hadi düş gel ardıma saat başı yokluk çekerken zaman. Sen yağmurlarda ölmenin bedeli misin sevdiğim?
Sancılı şiir tutanaklarında omuz başlarından asılıyor benim kentlerim. İz taşıyan her acıya maske oluyor yüzüm, ki; iğfal edilen çocukluğumda eskiyor hiç yanı titremeyen ikindiler. Diz üstü çöküyorum içime, bağışlanmaz nehirlerde ıslanıyor adanmışlığımın kasvetli iniltisi. Faille meçhulün arasını ben bozuyorum. Şimdi neye dokunsam cinayete münhasır isim olacak ellerin. Bu yalnızlık çok fazla geliyor sensizliğime. Al senin olsun cinnete sığmayan korkulu bekleyişler. Baba, ihanetteyim. Ağlamasana.
Ruhumu kundaklayan kanlı kabusları ağaç diplerine gömerek hüznüme sarılıyorum. Vakit: Gecesizlik. Mekan: İstanbul, lamekan. Bu yüzden mekansızım ve hep mekansız kalıyor İstanbul bende. Ben beni ararken ayna yordamıyla, kendimde olmadığımı görüyorum. Ama en acısı bulduklarımın aradıklarım olmayışı Usta. Aynalar pas tutuyor parmak uçlarımda. İstanbulluğumu gömüyorum içimin teneşir bahçelerine. Hayaletimin hayaleti miyim yoksa Usta? Biliyor musun, kendi tanrısına eğilen kadının gözkapaklarında çırpınan ayetsizliğinde durulmuyor devrimcinin denizi. Ve kimsenin kimsesizliği kendini terk etmiyor Usta.
Tene dokunan bir tümcedesin. Müntehir cümlelerine gizli özneyim. En kestirme yoluyum leyl-i Leyla gözlerinin. Bu yüzden hep sebep kalıyorsun aşka. Şimdi hangi aşk aralığında susuyorsun ben’li kaderinin? Yüzünü saçlarının arasındaki cam kırıklarıyla tarumar edip şiir mi bekletiyorsun mısra sonlarında avazının inkarı için? Ey Aşk! Yırtılmış yanlarına şarkılarımdan nakaratlar giydiriyorum. Arafta kalmışlığında kanıyor gizli yaram. Bu yara mahrem yara. Bu yara kurtlu yara. Bu yara iyileşmesin dünyada.
Gidersem gelir misin benimle ayrılık için demiştim, geldin, ismin kaldı bende. Kalbime sunulan sevmek kadar sevsem de seni, saymıyorum bu imlasız vedayı. Gideceksen ölüm gibi git.
Değerli arkadaşım, bu gün sizin doğum gününüz,iyi ki doğmuş ve iyiki sevenleriniz olmuş ve siz sevenlerinizi mutlu kılmışsınız.Selam ve Saygılarımla
Doğum Günü
D oğduğunda bilmezdin dünyada misafirsin O ysa nadir bulunan değerli bir safirsin G eçmiş günlere göre bu gün daha mahirsin U marım her geçen gün biraz daha tahirsin M addenle hayal değil dünden daha sahisin
G ünün kutlu olmalı iyi ki doğmuşsunuz Ü zmesin sizi kimse siz hakkı bulmuşsunuz N edamet kulun işi siz nadim olmuşsunuz Ü stelik bu alemde gül gibi kokmuşsunuz N ezafeti yüreğe,elbet indirmişsiniz, Ü midi saklı tutup,hayatı bilmişsiniz, Z aman akıp gitmekte,siz bunu görmüşsünüz.
K utlu olsun bu günün,kutlu olsun her günün, U marım ağlamazsın,hep görülsün güldüğün, T efekküre yönelsin,bakışın temayülün, L ebinden çıktığında,karşılansın isteğin, U zaklarda değildir,yakındır mutluluğun.
O lsun diye dilerim,bu günlerin hep kutlu, L ayıksın mutluluğa,günlerin olsun mutlu, S ıkıntılı olmasın,yarınların umutlu, U mduğunu bulursun,yaşarsın hep onurlu, N ezaket içersinde,her şeyi yap şuurlu.
Bana tek sen yetersin sevginle ısınırım aşkınla doyarım.
Bazen camı açıp bağırmak istiyorum seni seviyorum diye, içimde öyle büyük ki sevgim boğmaya başladı artık beni hiç olmayacak yerlerde dışarıya çıkmak istiyor. Bazen serserilik yapmak istiyorum her şeyi unutmak kuralsız yaşamak karşıma çıkan her duvara her şeye senin adını yazmak ve altına kocaman bir seni seviyorum. Bazen diyorum kalabalıklara gireyim unuturum belki özlemim diner, ama gördüğüm herkes de seni görüyorum yaklaşıyorum daha ilk kelimede buz gibi oluyorum biliyorsun bana senden başkası haram. Bazen sen yokken diye başlayan şiirler yazıyorum ama hep gözyaşıyla bitiyor şiirlerim senden bir saniye bile ayrı kalmak o kadar zor ki benim için.Bazen her şeyi bırakıp gitmek geliyor o kadar bıkıyorum hayata dair her şeyden, sonra sen geliyorsun aklıma filmlerde olur ya ayağına beton bağlayıp atarlar denize kurtulma şansı yoktur sende öyle beni tutuyorsun bu dünyada benim yaşama nedenimsin. Bazen öyle özlüyorum ki seni kuş olup uçasım geliyor her şeyi bırakmak hep yanında kalmak hiçbir şey düşünmemek istiyorum, ne ekmek istiyorum ne su biliyorum bana tek sen yetersin sevginle ısınırım aşkınla doyarım. Bazen işlerim kötü gidiyor moralim bozuk, çok yorgun oluyorum, eve gideceğim yatacağım sabaha kadar uyuyacağım diyorum, eve geliyorum kapıda senin bembeyaz gülen yüzün enerji doluyorum birden tüm moralsizliğim gidiyor hayata dönüyorum senin gül yüzünle. Bazen deniz kenarlarına gidiyorum engin maviliklere bakıp rahatlıyorum. Bazen de ormana gidiyor kuş sesleri akan dere ile huzur buluyorum. Ama bir tanem hiçbir şey ne senin kadar mutlu edebiliyor ne de senin kadar huzur dolduruyor içimi. Bazen öyle yakıyor ki yokluğun yaşamak istemiyorum dursun artık kalbim diyorum ama biliyorum kalbim senin kalbine bağlı, seninki durmadan durmayacak... Bazen ne olmasa yaşayamam diye düşünüyorum aklıma birçok şey geliyor zor olsa da her şeye dayanırım diyorum ama sensizliğe sen olmadan bir hayata asla dayanamam biliyorum. Bazen sensiz alışverişe çıkıyorum elma alıyorum güzel yanakların aklıma geliyor özlüyorum, zeytin alıyorum o güzel gözlerin geliyor aklıma özlüyorum, kiraz alıyorum o bal dudakların aklıma geliyor özlüyorum anlıyorum ki bu dünyadaki güzel olan her şey seni hatırlatıyor bana ben yine özlüyorum. Bazen bir kelebek görüyorum sen geliyorsun hemen aklıma en çok seni kelebeğe benzetiyorum sende kelebek gibi güzel, zarif ve de onun gibi bir doğa harikasısın. Bazen kelimeler kifayetsiz kalsa da nadirde olsa sana duygularımı anlatabiliyorum. Bazen değil HER ZAMAN seni çok ama çok seviyorum.
20.03.2010 - 08:46
Sus dilim kanatma dudağı daha fazla yaralanma.
Kayıplar töreninden geçiyoruz alkışsız yürüyüşler ayağımızda. Şiir uzun yola çıktı sevilen kırgın ve sessiz.
Bitirdim diyor bizde nelerin başladığını bilmeden.
Sus dilim herkes susarken konuşmak acıtıyor değerleri.
İşte bir şarkı daha yanaştı gözyaşına. Bir gece daha yalnız ve uykusuz. Bir
ayrılık daha kapıda eli kolu dolu güler yüzlü duygusuz. Bir tek vedalar
seviyor bizi çok seviyor hem de terk etmiyor. Onlarla yaşamaya alıştığımız
için belki de. Bak işte bir kadeh daha boşalıyor devriliyor şişeler anason
kokulu ve zil zurna umutsuz.
ah dilim! Ben sana seviyorum deme demiştim.
Gidelim ne olur kalmayı beceremiyoruz işte. Nedendir bu ısrar ve inat. Kalk
gidelim biz gitmeyi biliyoruz çok güzel biliyoruz en güzel biliyoruz. Yürü
gidelim kalınca dağlanıyoruz üstümüze yapışıyor bize ait olmayan
suskunluklar. Duyuyor musun dilim davran gidelim. Kalmayı istesek de tek
taraflı istekler doyurmuyor yüreği. Hadi diyorum sana gidelim. Topla ucunda
biriken sevgileri yalnızlığı sarılmaları. Neyi bekliyorsun herkes kal
diyemeyecek kadar meşgul acelesi var öpüşmelerin. Seven affeder diyorsun
demek ki sevilmemişiz. Yürüsene dilim...
of dilim! Nereye gideceğiz?
Elde avuçta kalan sevgiyi şiirlere ayırdım. Hüznüm uyandırdı bu sabah alnımdan
öptü. Demli bir yalnızlıkla karşıladım günü. Telefonuma baktım ne mesaj ne de
cevapsız arama süs eşyası olarak büfeye kaldırdım. Geceyi
benimle geçiren bir şarkının dudaklarına asıldım kanattım. İçimde incinmiş bir
çocuk boş gözlerle bakıyor etrafına. Hatasını kabullenen bir yürek daha kaç
zaman yaşayabilir sessizlik içinde? ..Ve hatalar insanlara mahsusken çocuklar
neden cezalandırılır sadece sevgi bekleyen yüreklerin gözünde? ...
aman dilim! Bir daha hiç konuşmasan diyorum.
Şehir suskun ve mavi. Sokakların telaşı insanların yüzüne vurmuş. Ne çok insan
var ne çok yalnızlık ne çok yetişmeme korkusu ne çok acı...Hiçbir şeye
inanmıyoruz artık. İnançları zedelenen ne çok insan var. En ufak bir hatada
silip atıyoruz değer verdiklerimizi. Paylaşılan onca zaman ve sevgi bile
görünmez oluyor. Sevgi artık tek başına birleştiremiyor ayrılan elleri.
Şehir...suskun ve mavi. Her şeye rağmen sevgiden korkma diyor. Şehirler acımızı
hisseder gibi kollamaya çalışıyor.
ay dilim! Acıyor.
24.02.2010 - 16:57
sıkılırda bir dosta arkadaşa ihtiyacın olursa başını kaldır yeter hemen yanında bulutların arkasındayım GÜNEŞİN OĞLU
23.02.2010 - 11:36
İçimden geldi,
bugün seni öpeceğim.sürmelim..
Ve hep söylemek isteyip,
başaramadığım bir şey söyleyeceğim sana,
Dudaklarım,
dudaklarına değdiğinde alev alacak
eline değdiğinde ürperen tenin ıslaklığında
Cıvıl cıvıl parıldayan ve pınarlarında dolu damlacıklarla ıslatıp parmak uçlarımı,
Hiç sarılmadığım kadar sıkı sarılacağım sana.
Bugün
bir başka bakacağım gözlerine...
Sürekli utangaçlıkla kaçırdığın bakışların arasından süzülüp,
İnce sızılar vererek damarlarından akacağım yüreğine...
Bugün
bir başka yakacağım canını...
Sen ki vazgeçemeyeceğim bir geçmiş bırakıyorsun bende..
Bense aynalara baktığında
hep hatırlayacağın izler bırakacağım yanaklarında...
Artık dal uçlarında yeşeren yaprakları kurutup,
Yakıp yıkıp her şeyi...
Buharlaştırıp bütün denizleri hava oldum...
İşte bak burun ucundayım...
Hadi
bir nefeste çekip al beni içine, üşüyüp yağmur olmayayım..
Düş istemiyorum artık...
Yalan geliyor bana...
Seni
her gece yarısı uyandığım rüyalarımdan kaldırıp sabah olmadan..
Evet sabah olmadan...
İçimden geldi bir başka öpeceğim.
Çaresi olmayan bir hastalık diliyorum...
Kenetlendiğinde ellerimiz yapışık kalsın...
Birleştiğinde dudaklarımız mühürlensin..
Ve bütün neşterler yok olsun...
İçimden geldi bugün seni öpeceğim..
Konuşmanı istemiyorum...
Gülmeni de,
Öylece dur karşımda...
üzerinden süzülürken gözlerim,
Öylece dur...
Seni sevdiğime doyamayayım...
Saçların yine dağınık olsun,yüzün mahmur,
Uykusuzluktan şişmiş göz torbacıklarından
Kahvaltı sonrası dudak kenarlarında kalan kırıntılara kadar her şey,
Ama her şey öyle kalsın...
Soğukta kabaran kurumuş dudakların,
Üşüyüp pembeleşen burun ucun ve elmacık kemiklerinle,
Her şey ama her şey aynı kalsın...
Seni
en doğal halinle,
hiç görmediğim halinle...
Bugün..!
İçimden geldi sarılıp öpeceğim.
Nasıl yatıp nasıl kalktın bilemem ama...
Ben seni yastığımdaki saç telinle hatırlayacağım...
Hep başucumda bahar yeli nefesin,
Bağrımı acıtan dikenli tel gibi
Ve tenime dudaklarından süzülüp akan iksiri,
Göğsüme akseden sol yanak resmini silmeyeceğim...
Umarsız acılarda bıraksan da gönlümü,
İçimden geldi
Bir başka öpeceğim resmini..
ne yazsam bu aşkı sevgiyi anlatamam yıllarca gelen anlatımlar vardır ayaklarını yerden kesmek bulutlarda dolaşmak vs ben seni öyle sevmiyorumki ben seni severken saniye kadar ölüyorum öldüğümü dahi anlamıyorum sana olan aşkım hayattaki gidiş dönüşlerim, bile görmemi engelliyor sürmelim.
17.02.2010 - 13:55
KAL BİRAZ DAHA
Kaç mavi yasak
yaşadık seninle,
kaç deli gece…
Düşünse, dolunay bile utanır,
yıldızlar çıldırır, ağlar erguvanlar.
Ben, seni işte öyle bir
gecede sevdim, hesapsız.
Ve düşlerim…
Düşlerim sınırsızdı alabildiğine
Duygularım sabırsız.
Bir çocuk kadar günahsız.
Sahi, sen de sevebilir misin beni
seni sevdiğim kadar,
dokunabilir misin yüreğime?
Bak, orada sen varsın.
'Mutluluk nedir? ' diye sorsalar
'Sen' derim alabildiğine, 'Yalnız sen.'
Sesin, gözlerin, ellerin sonra,
titreyen dudakların ve arzun çekingen
Sen, benim her şeyimsin.
Sensiz neye benzer
bu ay, bu güneş?
Çiçekler açar mı sen olmasan,
Martılar uçuşur mu çığlık çığlığa?
Sonra, kim aydınlatır benim gecemi,
Günümü kim paylaşır?
Kim sorar derdimi,
Ben neye sevinirim,
Kimle gülerim?
Kal biraz daha…
Beraber büyüttük sevinçlerimizi,
Beraber öğrendik yaşama direnmeyi
Sevmeyi beraber öğrendik.
Bak, güneşler doğdu üzerimize
Yolumuza begonyalar serildi.
Ağlamak bu kadar kolay mıydı,
Ve güzel miydi gülmek kadar?
Herkese seni anlatmak istiyorum
Seni söylemek şiir şiir.
Her dizede sen olmalısın,
adın olmalı çığlık çığlık…
İçimi ısıtan sen, tam şuramda; ılık ılık,
sen olmalısın kıpır kıpır yüreğimde…
Sevdan olmalı deli dolu
Ve çılgınlığın, çılgınlığın olmalı.
Ben seni sevmeyi seviyorum
Ve seni özlemeyi.
Bu bir itiraftır…
Aşkın yoksa ben de yokum
Yetim düşlerimin
kimsesizliği kuşatır benliğimi
Hüzünler yağar gecelerime.
Ben, bir garip ben olurum,
Sığamam odalara,
taş duvarlar üzerime üzerime gelir.
Ruhum durmaz bedenimde,
hücrelerim yaşamaz.
Kurumuş dallara döner yüreğim,
susuz çöllere…
Gece böyle bitemez, ben ölürüm,
Ölürüm gitme, kal biraz daha…
KAL BİRAZ DAHA
12.02.2010 - 14:58
Şimdi Sen Yanımda Olmalıydın... Olmazsa Olmazımsın Yaa...... Gün Sönük Kalıyor Yoksun Ya Yanımdaaa.........
Gün Sönük Kalıyor Yoksun Yanımda Kuşlar Hüzün Şarkıları Söylüyor Hazan Yaprakları Gibi Sessizliğe Bürünüyor Yüreğim.........Yoksun Yoksun İşteeee......
Yüreğimdesin Ordasın......... Bunu İnkar Etmek Senin Sevgini İnkar Etmek Olur.........
Ama Güne Seninle Başlamak Sana Dokunmak Seni Hissetmek Bedenimde.........
İşte Eksik Olan Bu
Yasaksınnn.........
İmkansızsın.........
Gizli Sevdamsınnn.........
Biliyormusun Sevgili...... Hep Derler Yaaa...... Gözden Uzak Olan Gönülden De Uzak Olur......
Sanki Bunu İnkar Edercesine Gönlüme Yüreğime Doğru Bir Nehir Uzanıyor Yüreğinden......
Suları Serin Ve Berrak......... Her Damlası Susuz Çöllere Hayat Verir Misalii.........
Zamanı Durdurmayı Bilirmisin Sevgili.........
Özledikçe Yaktıkça Yüreğini Hasretin......... Zamanı Durdurmayı Öğreniyorsun......
Gözlerde Takılı Kalıyorsun Saatlerce Bir Bakışla Avutuyorsun Kendini.........
Sonra Sessizliğe Bürünüyor Yüreğin.........Olmak İstediğin Yerde Olamamanın
Acısıyla Kıvranıyorsun......... Çaresizcee......
O An......
Duyuyorsun.........
Görüyorsun.........
Özlüyorsun.........
Susuyorsunnn......
Yetinmeyi Bilirmisin Sevgili.........
Bir Beyaz Güvercinin Gagasında Yollanan Öpücükle Başlayan Aşkını............
Kısacık Zamanları Sonsuzmuşcasına Yaşamayı.........
Sana Ait Olduğunu Bilsende......... Her An Yanında Olamamanın Deriiiinn Ve Dayanılmaz Acısıyla Yaşamayı.........
Her Ayrılık Saati Geldiğinde Gözyaşlarını İnci Tanesi Misali Saklayarak Yaşamayıı.........
Günlerdir Nefesim Bile Boğazımı Tıkıyor... Nefes Almak Ta Bazen Zor Gelirmiş İnsana.. Sessiz Çığlıklarım Gülümseyen Gözyaşlarım Var… Kırıldım Artık Dargınım Hayata Da..
Herkesi Görüp Te Dokunamamak Kimselere Anlatamamak İçimden Geçenleri.. Soyutlanmış Bir Zaman Diliminde Sıkışıp Kalmışçasına.. Bunca Kalabalığın Arasında Yalnız Yapayalnız Hissetmek Kendini..
Herşey O Kadar Sessizce Oluyor Ki Sesimin Yankısı Kırıyor Tüm Bedenimi.
Ben Bu Kadar Yalnız Bu Kadar Issız Değildim...
Bazen Dalıp Gidiyorum. Gittiğim Yerlerde Düşüncelerim Yok. Düşüncesizce Bomboş Griliklere Gömülüyorum..
Artık Yere Basamıyorum Sağlam Sapasağlam. Öyle Ki Zamansızlığa Boyun Eğdiriyor Bu Gidiş. Günleri Sayıyorum Hatta Saatleri. Yanındayken Zaman Akıp Geçiyor Su Gibi. Ben Geçsin İstemiyorum. Tüm Saatler Dursun Gülümseyişin Yüzünde Kalsın Kelimelerin Hiç Tükenmesin İstiyorum. Gitmeyesin İstiyorum.. Sen Gidersen Tüm Saatler Duracak Biliyorum....
Zaman Aldırmadan Devam Ediyor Yoluna...
Herşey Öyle Uzak Öyle Soğuk Öyle Yabancı Ki.. Bakıyorum Göremiyorum. Bu Şehir Bu Kaldırım Taşları Bu Deniz Tanıdıktı Oysa.. Gidersen Bu Şehir De Zor Gelecek Bana Hissediyorum..
Hayat Durdu.. Zaman Akıp Geçiyor Ama Ben Farkında Değilim Olmak Ta İstemiyorum. Olan Biteni Karşıdan İzlemekle Kalıyorum Sadece. Ben İçinde Değilim Kendi Yaşantımın Seyircisiyim.. Güneşin Doğuşu Günün Batışı Dünyamdaki Herşey Varlığına Odaklandı Adeta. Yokluğunda Benim İçin Herşey Sona Erecekmiş Gibi Geliyor..
Meğer Ne Çokmuşsun Bende...
Bir An Durup Tüm Korkularımdan Sıyrılıp Haykırmak Var Nefesimin Yettiğince;
'Ne Olur Gitme...'
Kalırsan Dünyanın Bütün Renklerini Görmeye Başlayacağım. Herşey Bunca Griye Bulanmış Olmayacak. Kelimelerin Tutup Ellerimden Kanayan Yaralarıma Basacaklar. Geceleri İrkilip Kalkmayacağım Uykularımdan. Her Sabah Uyandığımda Bir Sancı Saplanmayacak İçime.. Hiç Bir Güç Yıkamayacak Beni. Bildiğin Ben Gibi...
Bir Yerlerde Takılıp Düşsem De Ayağa Kalkacağım Yine.. Gücüm Tükendiği Vakitlerde Sen Tutup Kaldıracaksın Beni. O Zaman Ben Mutlu Olacağım... Bunlar Olacak Değil Mi...?
Yürüdüğüm Bütün Yollarda Hep Yanımdaydın Aylardır. Kimi Zaman Düşünürken Attığım Adımları Kimi Zaman Da Rüzgarın Akışına Bıraktım Kendimi. Bazen Doğrularla Bazen Hatalar Yanlışlıklarla Akıp Gidiyordu Hayat. Sen Doğrularımda Da Hatalarımda Yanlışlarımda Da Benimleydin. Gidersen Adım Atmak Zor Gelecek Bana Hatta Olduğum Yerde Düşüp Kalacağım Belki..
Korkuyorum.. Günden Güne Büyüyüp İçime Sığmıyor Korkularım...
Bir Zamanlar Ne Çok Korkardım 'Gel..' Demekten…. Şimdi Ürkekliğim Gitmelerden...
12.02.2010 - 09:39
Kaç kez yazdım seni satırlara bitmedin
Bu kaçıncı ezberim
Kaç kez daha yazsam tükeneceksin
Hayatımın yolları neden sana çıkıyor ve her söz neden seni hatırlatıyor bilmiyorum.
Dün bir gezintideydim..Yolumun üzerinde sana yazdığım şiirlerim ve duyuramadığım mektuplarım vardı.Koca bir roman gibi çıktılar karşıma.Bir an düşündüm hazırmıydım bu anı yaşamaya. Tutamadığım yanım galip çıktı ve süzüldün o zamana.
Herşey bendendi ve bildiğim şeylerdi.Ama bir koku vardı çekiyordu kendine.... Gözlerimi çevirdiğim yanda buldum onu.Ve hatırladım o günü....
Sen kokan bir sayfa ve üzerinde sözlerin..... 'sev ' diyordun daha çok 'sev'....kızdırma söz dinle ve dahası da vardı ama neyse;
Yok artık dedim kendi kendime bu nasıl bir kaderdir daha ne kadar sürecek bu işkence. Seni unutmak için ne yapmam gerekiyordu...Bir şeyler ters yada yanlıştı.Yazdığım şiirleri mi yakmalı yada mektupları mı yırtmalıydım unutmak için seni.Oysa ki ben seni hatırlayarak gömecektim geçmişe.
Belli ki yol doğru değildi seni seninle unutmak.
Kim beni anlayacak bu sonsuzluktan kurtaracaktı. Bana bir adres verebilecek biri varmıydı acaba.Sesimi duyan yok mu Allah aşkına
Yine bir baharın yaprak dökümünü yaşadı yüreğim.Yağmurlar yağdı odama ve her yanı kuru bir çöl rüzgarına esir kaldı.
Sen yine bilme....
Ben yazar yazar silerim.
Bugün kaçıncı mektubum biliyormusun....okuyup okuyup yırttığım satırlarında üşüdüğüm kaçıncı sözler. Hepsi gelip geçiyor zaman onların üstünü örterken zorlanıyor ama o da olacak..Şu yazdıklarım sadece bir kaç dakikanın gizemi o kadar.
Aklıma gelmişken hayırlı yolculuklar sana......
10.02.2010 - 16:44
Evet......
Bir hasretin uçsuz ve soğuk yüzüyle tanıştım az önce.Habersizce açtığım gönlümün göğünde karlar yağmaya şimşekler çakmaya başladı.
Vaktin zamanla yarıştığı anlarda bende kendimden kalanlarla savaştaydim.Bir yanım hep eksik hep bir özlem duyanım vardı içimde.Sonu gelmeyen acılarımı ve yaşanmışlarımın yolunu değiştirmek istiyordum. Baktığımda arkama her şey aynıydı. Giyindiğim kıyafet yürüdüğüm yoldokunduğum el hatta saçımı bile rüzgar hep aynı yöne tarıyordu.Bir şeyler değişmeli bazı gerçeklerin yolu kesilmeliydi.
İşte o anların çığlıkları ile kendimden geçtiğimde farkettim.Kan çanağı gözlerimde yorgunluk akarken yanaklarımdam süzülen okkalı yaşların biri tarafından silindiğini farkettim. Gülen gözleri geceyi andıran bakışları ile değmişti bana. Dosthane uzatmış olması ellerini yüreğime farklı bir tat bırakmıştı.İnancımı karşılıyodu nedense.
Bir hareket gerekliydi nefes alışlarıma. Sıcak bir dokunuşla ılık bir rüzgarın gezintisi iyi gelecekti bana.
Geldi...
Tanımadığım bir yüreğin şeffaflığı yerini aldı hayatımda.Sensizce sızdığından haberi bile yoktu dünyama benim de tabiki.
Uzunca bir aradan sonra güven duygusunu kaybeden yüreğimin sesini duydum.Aç diyordu kaybedeceğin zamandan başkası değil ve o zaten her şekilde gidiyor ne gerek var boş geçmesine izin veriyorsun diyerek sessizliğim sesi oluyordu.Kapısını kapattığın kalbin sana da küserse hayat daha da çekilmez hal alır diyordu.
Susuyordum hatta sesini bastıracak şekilde şarkı sözlerilar söylüyor kendimi işe veriyordum.Ne kadar dur diyorsam da yüreğime kulağıma gelen ses içime de oturmuştu. Sorularım karşısında çaresiz kalıyordum başımı yastığıma koyduğum her an.Tamam dedim ama şartlar koydum kendi kendime.Senin gibi olacak senin gibi düşleyip senin gibi kalacak hayatta.Birde senden daha sabırlı ve gerçekçi olması gerek dedim kendime.Dene! kendime söylediğim son sözdü.
Bir gün diye başladığım her hayalim gerçek oluyordu inancını yitirmediğim yarınlarım birer birer huzurun yoluna giriyordu.Ne güzel...
İçimde adresi olmayan bir yürekti başlı başına huzur mutluluk dağıtıyordu. Sesinde gözlerinde tarifi olmayan bir gerçek vardı adını koyamıyorum şimdilik ama bir gün...
Her an yakınıma gelirken aradaki mesafeler kısalıyordu.Şimdilik adressiz bir gönül olarak adlandırdığım sevdamın kapımdan girişi an meselesiydi.Ona ilk mektubum gittikçe kısalan hayatımızın elimizde olmayan nedenlerden dolayı araya giren mesafelerin inadına savaşmak boynumuzun borcuydu.
Sen yüreği güzelim gittin gitmesine ama biliyorum ki bedeninin içinde büyüttüğün sevdan burda.Dur diyemediğin gerçeklerle yarışında daha ilk adım. Kimbilir neler bekliyor kapında ve geleceğin kollarında yaşamaktan başka çare yok.
Şimdi sen benden uzakta kalan yanına sığın ve bizli düşlerin gizeminde hayallerine dal.Ben her gün sana yaşayamadıklarımızın hatırlatacak satırları bırakacağım yüreğine.
Bugün ilk günüm heyecanıma ve acemiliğime ver olur mu 'adressiz sevdam'.Sana askeri nöbetlerini bırakırken bende sensizliğin eksilerini sayacağım.
'Sen kalemimin ucu kadar yakın dudağımdan çıkacak tek bir söz kadar gerçeksin.'
Sanırım sen benim hayatımda olmasını istediğimsin.
Şimdi;
Yağmur yağıyor üzerime sensizliğin sesiyle
Ve ben şemsiyesiz kaldım deli düzde...
10.02.2010 - 11:41
DİNLE-KADIN'IM...
Dinle / Kadınım
Aramızda aşılmaz dağlar var.
Hasret kokusu sinmiş dört duvar arasında senin yanında olan ruhumu seni
aşılmazlığı aşmış olduğumu düşünerek nasırlı ellerimle sana sesleniyorum.
Senin hiç bir zaman dayanamayacağın feryatlarım sigaramın dumanıyla
hasret kokan havaya karışırken bu cansız bedenlerde de
bir sır olarak bütünleşiyor.
İmkansız oldukça tutkulaşıyorsun yüreğimde sana bir ömür boyu imkansızım
olmanı söylerken seni yazan nasırlı ellerimi uzattığımda sen ellerimi ellerimden
esirgemiş ve imkansız olmayı reddetmiştin! ..
Şiirlere hayranlığını sevmiştim;
şiirliğini ve sonradan mısralarında yerini sessizce alacağını bilmeden...
Herkes güzelliğine hayrandı bense senin çocukluğunun maskesinde gizlenen
olgunluğuna aşıktım...
Hayat denen bu sahnede sana verilen rolü ne kadar iyi oynuyordun...
Dilin 'yüreğe' değer verdiğimi söylüyordu ruhun ise kalıplaşmış zarfların
ve kısır duyguların arasında geziniyordu.
Yalanların arasında doğruları arıyordun.
Seni çok farklı yapan neydi biliyor musun benim yanımda? ..
Hayır güzelliğin değil canım; çocukluğundu...
Ben asla bir bedende güzelliğe değer vermedim zarfın ikinci planda geliyordu.
Benim için her insanda olduğu gibi o zarfın içindeki mektup önemliydi.
Seninde o mektubu yüreğinle ruhunu birleştirip okumanı çok isterdim.
Arayışıma son verme kararını verdiğim anda bir güz akşamında
karşıma sen çıktın.
Yüreğimde yaşadığım aşkı artık bedenleştirmek istediğimde
buna layık olarak seni gördüm.
Ama yine aşkı yüreğimde yasamama sebep oldun ve imkansızlaşmayı
reddederken aslında imkansızlaştığın farkında bile değildin...
dağlara anlattım seni...
Seni sadece onunla paylaştım...
Göz yaşlarım gecenin teninde hayat bulurken
Bulutlar feryat ediyordu kendisi kadar gerçek olan aşkların yitirilişine...
Kaç aksam seni bekledim...
Seni paylaştığım kaç yakamozlu geceyi seninle izlemek istedim
ama sen yoktun...
Gökyüzünde bir yıldız gibiydin benim için...
Elimi uzatsam tutacağım kadar yakın geliyordun oysa ki sen benim sevgimden
yedi kat uzaktaydın.
Gözlerin yasama sevinci veriyordu bana ama artık gözlerine bakmayı yasak
etmiştim sırf aşkım yüzünden.
Bu zulüm değildi ölümün ta kendisiydi...
Yine yalnızım iste...
Yalnızlığımın soğuğunda hayalinin sıcaklığına sarılıyorum...
Seni yaşıyorum ve senli rüyalara hayalinle dalıyorum...
Sana her şeyden üstün olan aşkımı sundum ama sen zamanın değer verdiği
yalancı aşkın zehrini gözleri kamaştıran altın kadehlerden içiyorsun.
Biliyor musun bitanem seni ilk günden daha fazla aşkla seviyorum.
Bir çığ gibi yüreğimde büyüyorsun...
Ve senli-sensizliklerde günden güne ÖLÜYORUM.
08.02.2010 - 09:57
♥ ♥ ♥ .....Yoruldum Yâr.....♥ ♥ ♥ ...
Bitiyor zaman. Tüm saatler kum saatinin içinde birbiri üstüne yığılıyor. Sahte mutluluklar giyiniyor sözcükler. Sen-ben savaşında imtiyazsız yarınlara bugünden açıyorum gözlerimi. Savaşacak kadar bile yakın olmayışımızı bilirim. Bilirim, acı verişindir bu kadar sözcük dizdiren. Ömrümü ömrünün ardında sürüyen…
Aynaları kırıldı mutluluğumun. Söz dinlemeyen yanımı artık çok iyi tanıyorum. Ayağım takılıyor bir acıya ve yokluğunun üstüne düşüyorum.
Hala üşüyorum…
İğne deliğinden geçiriyorum sevdayı. Sen oluyor nakışımın adı. Bir an sen oluyorum anlayışsız, vurdumduymaz… Sonra bana dönüyorum. Bak hala ağlıyorum… Harf harf işlerken kelimelerimi, şimdiden yerleştiriyorum acılarımı parmaklarımın ucuna. Son düşen cemreyi de ayırıyorum payıma.
Kapatıyorum gözlerimi. Hadi git yâr, geldiğin gibi. Acıttığın yerden tüm acılarımı da topla git hadi.
Anlamadım yâr
Sen mi yâr olmadın yoksa ben mi yarenlikten uzaktım? Hangi kıyıya vurmuştu aramızdaki eksik o taş? Hangi şarkıda yarım kalmıştı notamız? Hangi satır içine sığdırabilmişti de seni; sen bulunmazım olmuştun?
Ah yâr sana bağlamazsam sözcüklerimi, hep anlamsızlık oluyor yüreğimin dili. Sana bağlandığında da gözyaşına paralel oluyor. Yok, mu önümde senden gayri gidecek bir yol?
İçim yine aynı mısra´ları tekrarlıyor
Yamaçlarımda senli güzel düşerim var Ama düşlerime damlayan zehir de sensin yâr
Bulamadım yâr. Seni bu kadar ararken kendime bir mutluluğu da bulamadım. Zamandan bir bir çalıp saatleri sızlayan yanlarıma kattım. Ben acıyı aşka yama yaptım. Hafife almadım duyuları. Kuytu köşelerde ölümüne besledim sevdayı. Acıydı bildiğim aşkın ön adı.
Hiçbir şehre sığmadı yüreğim. İstanbul sen de yüreğimi ayaklarına doladın. Ve sen düştün ben kanadım. Ezildim, yarama yine koskoca bir kenti bastım.
Büyük bir uykudan ibaret sandım satırlarda yaşamayı. Kelimeleri vurdum kumsallara. Canımı ağrıttım ardında. Ve bir taş daha attım içimin karanlık dehlizine. Hüzün meskenine kilitli aşk hangi makamı kabul ediyordu ki sözlerine? Hangi yaram düşlerimi sana vurduğumda acı damlatmıyordu?
Gerçeğimde olmayan yâr gönlümden git!
Hadi git!
Ben sarsılan bir şehrin enkazı olmaya razıyım. Ben, yine kâbuslar saklarım yatak başlarımda. Ve sana şiirler biriktirmekten vazgeçerim. Sessizliğimin sesini dinlerim bir sonbahar sabahında.
Hadi git yâr!
Daha fazla sen yüklenemiyor kalbim.
Daha derin düşleri kaldıramıyor bedenim. Kalmadı lügatimde içimi yakmayan bir söz. Bendeki resmini sakladığım sandık; bir çift göz…
Yâr! ekseni değişti artık dünyamın. Ne geceleri uykuya teslim ediyorum düşüncelerimi. Ne de sabahları gündoğumlarıyla yeni bir yelken açabiliyorum kurtuluşuma. Her benle başlayıp senle devam etmek zorunda olan gün, dikenli bir dal oluyor bana.
Hadi gönlüm
Defalarca düş uçurumlardan, kan-revan ol. Ve boşalt içini. Damarlarından ansızın geçen ve “yar”ı anlamlı kılan ezinci katlet. Bitir bu sonsuz şiiri. Son bulsun ağıt tadındaki sevgi söylemleri. Yâr yüreğimdeki ‘is’ini başka bir yere sevk et hadi.
Ah yâr gün gün mısralar döktün içime. Yüreğimi sana dair söylenmiş mısralarımla yıkadın. Ben hep sana uzaktım. Yollarda kaybolsam sen önüme çıkan tuzaktın. Ben, her gece gözyaşlarımla yıkadığım masallarımı saçlarına yolladım. Saçlarından kulaklarına musalla taşı gibi bir soğuklukla inip, beni sana anlatır sandım.
Yanıldım…
Hicran yağmurlarından sıyrılıp ötelerde kendimi aradım, bulamadım…
Hayatımın gençlik satırlarında adı geçen yâr.
Sırtımı her döndüğümde bir can yitirdim bu bahar…
İdama giderken hislerim, güneşim yüzünü görmeyi bekledim hep. Kalemi kırık bir aşkı mühürledim yüreğime. “unuttum” diye haykırırken bile unutmadığımı ispatlıyordum kendime.
Yoruldum yâr
Bütün kapılarımı kapatmaya hazırlanıyorum gönlümün. Kimliğimi hediye edip bu şehre, her bir adımımda anıları sürükleyip ardımdan ve rotamı da ekleyip nabzıma gidiyorum… Mutlu günlerin gelmesini bekleyen çehremdeki çizgileri siliyorum. Ceplerimi dolduruyorum yedekteki acılarla.
Her sabah yüzümü yıkadığım tavana asıyorum hayallerimi. Ansızın içime düştüğün günden beri ayakları burkuldu ömrümün. Ve ben her gün bir daha ölmek için uyanır oldum uykumdan. Paslandı gözlerim. Sen kendin için kal yâr ben senin için giderim. Bu defa sürgünlere giden yüreğime bedenimi de eklerim. Bağdat olurum yıkılırım kurşunlara. Filistin olurum kalırım duvarlar arasında. Ama yine de İstanbul’u saklarım alınyazımda.
Nerde olursam olayım unutma yâr; yarın yeni bir gün ve her yeni günde olduğu gibi senli ölüme hazırlanıyor gönlüm.
Sureti kirlenmiş, şeceresi katil bir aynanın içindeyim. Hayaletimi arıyorum. Mükellef bir kedere hariçten gazel değil yüreğim. Yolum uçurumdan geçerken mevsimsiz gülüşlerde, keskin harfler kesiyor adımın yolunu: Yüzümü aşka saklayıp ağlıyorum. Manasızlığım kapıların ardında esefle hıçkırıyor. Bütün intizarları intihar ederken kuşlar, ben kendi yokluğuma kefensiz duruşlar uyduruyorum. Seni sensizlikten ekliyorum düşlerime. Ah’ın sürüncemesinde kalıyor kalbim; bizarım.
Ey Aşk! Sonrasızlığımın ıslak saçlarına tutunup dururken dizeler ve kapkara bir karabasan tenimin kuruluğunda yıkanırken, kaosuna uzanamayan bakışlarımdan başlıyorum kendimi aşkın gamzelerine gömmeye. Geceye muhtacım, yastığımın kenarında tutuşan muamma uykusuzluk için.
Bu yüzden uykusuzluğumla perişan uykulara dalıp rüyalarımı paramparça ediyorum. Hayatta kalan yanlarımı zülfikarla kesiyorum sevdiğim görüyor musun? Kanla karışık ağlama şölenlerindeyim iki ucu boşlukta gezinen alfabenin dolaylarında. Kötürüm bir düşüm, sesimi kovulmuşluğumla karalıyorum. Hadi düş gel ardıma saat başı yokluk çekerken zaman. Sen yağmurlarda ölmenin bedeli misin sevdiğim?
Sancılı şiir tutanaklarında omuz başlarından asılıyor benim kentlerim. İz taşıyan her acıya maske oluyor yüzüm, ki; iğfal edilen çocukluğumda eskiyor hiç yanı titremeyen ikindiler. Diz üstü çöküyorum içime, bağışlanmaz nehirlerde ıslanıyor adanmışlığımın kasvetli iniltisi. Faille meçhulün arasını ben bozuyorum. Şimdi neye dokunsam cinayete münhasır isim olacak ellerin. Bu yalnızlık çok fazla geliyor sensizliğime. Al senin olsun cinnete sığmayan korkulu bekleyişler. Baba, ihanetteyim. Ağlamasana.
Ruhumu kundaklayan kanlı kabusları ağaç diplerine gömerek hüznüme sarılıyorum. Vakit: Gecesizlik. Mekan: İstanbul, lamekan. Bu yüzden mekansızım ve hep mekansız kalıyor İstanbul bende. Ben beni ararken ayna yordamıyla, kendimde olmadığımı görüyorum. Ama en acısı bulduklarımın aradıklarım olmayışı Usta.
Aynalar pas tutuyor parmak uçlarımda. İstanbulluğumu gömüyorum içimin teneşir bahçelerine. Hayaletimin hayaleti miyim yoksa Usta? Biliyor musun, kendi tanrısına eğilen kadının gözkapaklarında çırpınan ayetsizliğinde durulmuyor devrimcinin denizi. Ve kimsenin kimsesizliği kendini terk etmiyor Usta.
Tene dokunan bir tümcedesin. Müntehir cümlelerine gizli özneyim. En kestirme yoluyum leyl-i Leyla gözlerinin. Bu yüzden hep sebep kalıyorsun aşka. Şimdi hangi aşk aralığında susuyorsun ben’li kaderinin?
Yüzünü saçlarının arasındaki cam kırıklarıyla tarumar edip şiir mi bekletiyorsun mısra sonlarında avazının inkarı için? Ey Aşk! Yırtılmış yanlarına şarkılarımdan nakaratlar giydiriyorum.
Arafta kalmışlığında kanıyor gizli yaram. Bu yara mahrem yara. Bu yara kurtlu yara. Bu yara iyileşmesin dünyada.
Gidersem gelir misin benimle ayrılık için demiştim, geldin, ismin kaldı bende. Kalbime sunulan sevmek kadar sevsem de seni, saymıyorum bu imlasız vedayı. Gideceksen ölüm gibi git.
Ama gel ne olur, yüzüm sana açık ruhuma kadar.
25.01.2010 - 21:41
Değerli arkadaşım, bu gün sizin doğum gününüz,iyi ki doğmuş ve iyiki sevenleriniz olmuş ve siz sevenlerinizi mutlu kılmışsınız.Selam ve Saygılarımla
Doğum Günü
D oğduğunda bilmezdin dünyada misafirsin
O ysa nadir bulunan değerli bir safirsin
G eçmiş günlere göre bu gün daha mahirsin
U marım her geçen gün biraz daha tahirsin
M addenle hayal değil dünden daha sahisin
G ünün kutlu olmalı iyi ki doğmuşsunuz
Ü zmesin sizi kimse siz hakkı bulmuşsunuz
N edamet kulun işi siz nadim olmuşsunuz
Ü stelik bu alemde gül gibi kokmuşsunuz
N ezafeti yüreğe,elbet indirmişsiniz,
Ü midi saklı tutup,hayatı bilmişsiniz,
Z aman akıp gitmekte,siz bunu görmüşsünüz.
K utlu olsun bu günün,kutlu olsun her günün,
U marım ağlamazsın,hep görülsün güldüğün,
T efekküre yönelsin,bakışın temayülün,
L ebinden çıktığında,karşılansın isteğin,
U zaklarda değildir,yakındır mutluluğun.
O lsun diye dilerim,bu günlerin hep kutlu,
L ayıksın mutluluğa,günlerin olsun mutlu,
S ıkıntılı olmasın,yarınların umutlu,
U mduğunu bulursun,yaşarsın hep onurlu,
N ezaket içersinde,her şeyi yap şuurlu.
Sinan Karakaş
14.01.2010 - 16:49
Bana tek sen yetersin sevginle ısınırım aşkınla doyarım.
Bazen camı açıp bağırmak istiyorum seni seviyorum diye, içimde öyle büyük ki sevgim boğmaya başladı artık beni hiç olmayacak yerlerde dışarıya çıkmak istiyor. Bazen serserilik yapmak istiyorum her şeyi unutmak kuralsız yaşamak karşıma çıkan her duvara her şeye senin adını yazmak ve altına kocaman bir seni seviyorum. Bazen diyorum kalabalıklara gireyim unuturum belki özlemim diner, ama gördüğüm herkes de seni görüyorum yaklaşıyorum daha ilk kelimede buz gibi oluyorum biliyorsun bana senden başkası haram. Bazen sen yokken diye başlayan şiirler yazıyorum ama hep gözyaşıyla bitiyor şiirlerim senden bir saniye bile ayrı kalmak o kadar zor ki benim için.Bazen her şeyi bırakıp gitmek geliyor o kadar bıkıyorum hayata dair her şeyden, sonra sen geliyorsun aklıma filmlerde olur ya ayağına beton bağlayıp atarlar denize kurtulma şansı yoktur sende öyle beni tutuyorsun bu dünyada benim yaşama nedenimsin. Bazen öyle özlüyorum ki seni kuş olup uçasım geliyor her şeyi bırakmak hep yanında kalmak hiçbir şey düşünmemek istiyorum, ne ekmek istiyorum ne su biliyorum bana tek sen yetersin sevginle ısınırım aşkınla doyarım. Bazen işlerim kötü gidiyor moralim bozuk, çok yorgun oluyorum, eve gideceğim yatacağım sabaha kadar uyuyacağım diyorum, eve geliyorum kapıda senin bembeyaz gülen yüzün enerji doluyorum birden tüm moralsizliğim gidiyor hayata dönüyorum senin gül yüzünle. Bazen deniz kenarlarına gidiyorum engin maviliklere bakıp rahatlıyorum. Bazen de ormana gidiyor kuş sesleri akan dere ile huzur buluyorum. Ama bir tanem hiçbir şey ne senin kadar mutlu edebiliyor ne de senin kadar huzur dolduruyor içimi. Bazen öyle yakıyor ki yokluğun yaşamak istemiyorum dursun artık kalbim diyorum ama biliyorum kalbim senin kalbine bağlı, seninki durmadan durmayacak... Bazen ne olmasa yaşayamam diye düşünüyorum aklıma birçok şey geliyor zor olsa da her şeye dayanırım diyorum ama sensizliğe sen olmadan bir hayata asla dayanamam biliyorum. Bazen sensiz alışverişe çıkıyorum elma alıyorum güzel yanakların aklıma geliyor özlüyorum, zeytin alıyorum o güzel gözlerin geliyor aklıma özlüyorum, kiraz alıyorum o bal dudakların aklıma geliyor özlüyorum anlıyorum ki bu dünyadaki güzel olan her şey seni hatırlatıyor bana ben yine özlüyorum. Bazen bir kelebek görüyorum sen geliyorsun hemen aklıma en çok seni kelebeğe benzetiyorum sende kelebek gibi güzel, zarif ve de onun gibi bir doğa harikasısın. Bazen kelimeler kifayetsiz kalsa da nadirde olsa sana duygularımı anlatabiliyorum. Bazen değil HER ZAMAN seni çok ama çok seviyorum.
Toplam 11 mesaj bulundu