Şurda İki Dakka Yaşıyıp Gidicez.... 'Sopayla Kilime Vuranın Gayesi, Kilimi Dövmek Değil, Tozu Almaktır. Allah sana sıkıntı vermekle tozunu, kirini alır. Niye kederlenirsin?
Mehmet Akif Ersoy, Sultan Abdülhamit devrinde yaşanmış bir hikayeyi naklediyor. Ve hikayedeki kahramanın ağlaması gibi duygulanıyor İstiklal şairi anlattığı hikaye karşısında. Mehmet Akif'in ağzından dinliyoruz mucizevi hikayeyi; Her sabah Sultanahmed Câmiine erkenden giden bir zât vardı. Mihrâbın bir kenarında saçı-sakalı bembeyaz olmuş bu ihtiyar adam, ümitsiz bir şekilde durmadan ağlıyordu. Niyâhet bir gün yanına sokuldum: Muhterem, dedim. Allah'ın rahmetinden bu kadar ümitsizlik olur mu? Niye bu kadar ağlıyorsun? Bana:— Beni konuşturma. Kalbim duracak, dedi. Çok ısrar edince anlattı: Ben Abdülhamid devrinde bir binbaşı idim. Anam-babam vefât edince sadârete bir dilekçe gönderdim. Dedim ki “Mallarımız, gayrimenkullerimiz var. Bunların bir nezâretçiye ihtiyacı vardır. Kabul buyurulursa istifa etmek istiyorum”.Sadâret benim dilekçemi padişaha göndermiş. Bana doğrudan doğruya hünkârdan bir yazı geldi. “İstifa kabul edilmedi” deniyordu.Ben bir daha gönderdim yine aynı cevap geldi. Bizzat huzura çıkıp şifahi görüşmek istedim. Ben o cehaletle Padişahın huzuruna çıktım. Sultanım; istifamın kabulünü istirham edeceğim. Durumumuz budur, dedim. Derin derin biraz düşündü. İstifa etmemi istemiyordu. Yüzünden belli idi. ısrarıma da dayanamadı. Öfkeli bir eda ile elinin tersi ile: Haydi! İstifa ettirdik seni dedi.Ben dönüp işimin başına geldim. Gece mana aleminde orduların teftiş edildiğini gördüm. Rasülüllah efendimiz (s.a.s) Yıldız Sarayının önünde duruyordu. Bütün Türk ordusunu teftiş ediyordu. Osmanlı Padişahlarının ileri gelenleri orada idi. Abdülhamit edeple fahri kainat efendimizin arkasında duruyordu.Derken benim birliğim geldi. Başında kumandan olmadığı için darmadağınıktı. Nerede bunun kumandanı diye sordular. Ya Resulallah çok ısrar etti. İstifa ettirdik dedi. Rasülullah (s.a.s.) ' da Senin istifa ettirdiğini bizde istifa ettirdik buyurdular. Ben ağlamıyayımda kim ağlasın?
Dr. ELİF ÇUBAN Pratisyen / Gaziantep Dr. Ersin Arslan Devlet Hastanesi 10 Dr. ELİF ÇUBAN Sizseniz Bilgilerinizi Buradan Güncelleyebilir ve Üye Olabilirsiniz ŞAHİNBEY, Gaziantep
Genç bir adam tanıdım gereği kadar kibar, Reis'e gösterilir ancak böyle itibar.... seninle yuz yuze gorusebilmeek ve elini opmek isterim saygilarimla ALLAHa emanet ol abi.... Degerlı reısım ellerınızden en derın saygı ve sevgılerım ıle opuyorum.... KIYMETLİ ABİM CUMAN ŞİMDİDEN MÜBAREK OLSUN.
Yüreğimin en güzel kadını... Kainatın en asil sıfatı... Bir eylül sabahı başlayan hikayemizin sevgili kahramanı...
Kanayan duygularımın en fedakar merhemi oldun sen...Yüreğimde beyazlıkları senden çalmışım ve yerine sevgi koymasamda sen bana hep tebessümle bakmışsın... Anneciğim... Yüreğimin en güzel kadını... Şiirlerin en anlamlı mısrası... Çisildeyen yağmur gibi tılsımlı sevdaların öyküsünde kalbimin topraklarını yeşerten fedakarlık cümleleridir bunlar..Gelecekteki hiçbir günü düşünmeden sana doğru uzattığım tüm anlamsız latifeler yakar şimdi yüreğimi.Beni ağlatanın sen olmadığı beni yaralayanın ve anlamayanın sen olmadığı sonraları deler geçer içimi..Ve sevdamın azizliği de kurtarmaz beni... Anneciğim; çok incittim mi seni? Yüreğimin en güzel kadını... Sahte guruların peşinde önüme bakmadan yürüdüğüm bu yolda sen çağırdın beni temiz gerçeklere ve sen ağladın benim acizliğime...Yakınırken senden beni bırak diye sevgi için var olduğunu düşünmedim hiç...Şimdi tüm serzenişlerim sensizliğe..Tüm bildiğim doğrularımın tek mimarı olan sen hiç yüzüme vurmadın hatalarımı..Hiç ardına bakmadın benim için siper alırken hayata..Düşündümde boşuna değil cennetin ayaklarının altına serilmesi boşuna değil adına merhamet kraliçesi denmesi.Sen.. Anneciğim... Yüreğimin en güzel kadını... Cümlelerimin beyazı kıskandıran sevdası.. Beni sevmediğini bile düşündüğüm dakikalar şimdi beni terk etti yalnızlığa..Ama artık çok geçti.Kendime bile söyleyemediğim içimdeki kıymetibi bana Yaratanım bildirdi.. Annciğim.. Şerefli ve temiz...Asil ve yorgun gözlerin sahibi..Ne hatıralar saklanır içimde..Birgün beyaz saadete büründüğümde o kapıdan çıkarken önüme dökülmesinden korkarım ve seni üzdüğüm her dakika için ağlarım.. Anneciğim.. Yüreğimin en güzel kadını... SEVİYORUM SENİ...
İstemek yetmez amacımıza ulaşmak için, şiddetle arzulanmamız gerekir.Gençlik ilkbahara benzer,yaşlılık ise kışa öyle bir kış ki arkasından bir daha bahar asla gelmez. Dostum… içimi kapkara bulutlar kapladığında, başımı omuzuna yaslayabileceğim… onun içindeki kara bulutlar yüreğini kararttığında, başını omuzuma yaslayabilecek insandır. Dostum… sıkıntıdan ellerim buz gibi olduğunda, ellerimi tutarak, sevgisi ile taaa yüreğime kadar ısıtabilecek… sıkıntıdan onun elleri buz gibi olduğunda, ellerini tutarak, sevgim ile taaa yüreğine kadar ısıtabileceğim insandır. Dostum… işyerinde; bir bardak çayın… veya bir fincan kahvenin içimi süresince, “gönül ne kahve ister, ne kahvehane” “gönül bir dost ister, kahve bahane…” diyen satırları hatırlayıp… hayatın minicik bir parçasını paylaşabildiğim insandır. Dostum… bazen aynı “walkmen”de bir şarkıyı, bir türküyü; bazen internetin sanal evreninde… bir kaç satır fıkrayı, şiiri… kokusunu alamasak bile, sanal bir gül’ü..paylaştığımız insandır. Dostum… onun sosyal veya bürokratik tabakasından… cüzdanının kalınlığından,diplomasından, cinsiyetinden, inancından, mezhebinden, uyruğundan, siyasi düşüncesinden önce… İNSAN OLDUĞU İÇİN SEVDİĞİM… ve BENİ İNSAN OLDUĞUM İÇİN SEVEN İNSANDIR.
Bugün İstiklal Marşı'nın kabulünün 92. Yıldönümünü kutluyoruz. İşin aslına bakarsanız pek de kutlayan yok gibi! Ne yazık ki insanımız bazı değerleri çok hızlı unutuyor. Yaşamın her alanında tüketim toplumu olan ulusumuz ne yazı ki; AKP iktidarının Cumhuriyetin değerleriyle giriştiği savaşta büyük bir çoğunlukla AKP'nin yanında yer almaktadır. Türk Bayrağı'nın bir 'tahrik unsuru' olarak görüldüğü günümüz Türkiye'sinde ne yazık ki, merhum Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılan İstiklal Marşı'mızda unutturulmaya çalışılıyor, adeta bir 'tahrik unsuru' olarak halkımıza sunuluyor. İşin acı tarafı büyük acılarla yazılmış olan İstiklal Marşımız ne yazı ki, her geçen gün biraz daha unutuluyor halkımız tarafından.
İstiklal Marşı nedir! ? İstiklal Marşı sıradan bir şiir değildir... İstiklal Marşı bir edebiyat ürünü de değildir... İstiklal Marşı bir devrimdir... İstiklal marşı bir başkaldırıştır... İstiklal Marşı bir isyandır... İstiklal Marşı bir haykırıştır... İstiklal Marşı bir MİLLETİN UYANIŞI'dır...
Haçlı Ordularının son kuşatması altında kalan bir milletin, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının önderliğinde yedi düveli yurdundan kovuşunun bir vesikasıdır İstiklal Marşı...
Bir destandır İstiklal Marşı... Tarih boyunca yazılmış en büyük kahramanlık destanlarından biridir İstiklal Marşı... Yüzbinlerce ananın gözyaşıdır... Yüzbinlerce Mehmed'in kan damlalarıdır her bir harfi İstiklal Marşı'nın... Cephe'den nişanlıya yazılmış bir sevda mektubudur... Bir ananın evladını cepheye gönderirken kurbanlık koyun misali, saçlarına yaktığı kınanın kokusudur İstiklal Marşı... Bir genç kızın, cephedeki yavuklusu için yüreğine nakşettiği koca bir sevdanın haykırışıdır İstiklal Marşı... Bir çocuğun, hiç gelemeyecek olan babasına hasretidir İstiklal Marşı... Yemen çöllerinde kalan yiğitlerin destanıdır... Çanakkale Boğazını süsleyen en güzel pırlantalardan daha parlak bir gerdanlıktır İstiklal Marşı...
Türk'ün bin yıldır hüküm sürdüğü Anadolu tophraklarının tapusudur İstiklal Marşı... Mürekkebi şehit kanı olan en güzel sevda şiiridir İstiklal Marşı... Bir çok dinden, ırktan, mezhepten, aşiretten insanın; NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE! diye haykırdığı bir uyanış destanıdır İstiklal Marşı...
İslam aleminin son Haçlı Ordusu'nu da bozguna uğrattığı bir savaşın destanıdır İstiklal Marşı... Bugün minarelerimizden semalara yükselen ezanlarımızın sonsuza kadar susmayacağının belgesidir İstiklal Marşı... Bu topraklar üzerinde yaşayan herkesin hürriyet vesikasıdır İstiklal Marşı...
İstiklal Marşı'nın anlamak... İstiklal Marşı'nı okumak değil anlamak gerek... Ne zaman ki, bu topraklarda yaşayan her kişi İstiklal Marşı'nı anlayacak işte o zaman bu Ulus süper güç olacak... İşte o zaman refah ve huzur içinde yaşayacağız... Allah (CC) bize İstiklal Marşı'nı anlamayı nasip etsin!
Bu yazıyı okumadan önce... Hayatın bir ayna olduğunu düşün... Doğduğundan beri aynanın karşısından... Hep aynaya baktın ama küçükken aynayı tanımıyordun henüz... Büyüdükçe aynaya bakmakla birlikte; onun, senin yüzüne yansıttıklarını da görmeyi öğrendin.. Hep birileri oldu arkanda ve hep sen vardın karşında... //Kendi kendimizle yarışmadayız gülüm.. // dediği gibi Nazım Hikmet'in, sen de hep kendinle boy ölçüştün aynana bakarak... Kimi gün çok sevdin aynadaki görüntüyü, kimi gün nefret ettin... Ama ne olursa olsun hep aynanın karşısındaydın, ona bakmaktan vazgeçmeyi istediğin anlarda bile....Aynada yansıyan yüzler değişti zamanla, sen de değiştin çünkü... Ama ayna hep sırdı ve gelecek günler hangi yüzleri yansıtacak, bilinmezdi... Oysa geçmişteki izler birer birer yer etmişti aynana... Sen baktıkça bu günü değil, geçmişini de görmeyi öğrendin giderek... Ama bazı yüzler hep aynı yerdeydi; en özel, en güzel köşelerde... Buralara da sen yerleştirmiştin onları; çünkü, o senin aynandı ve ancak senin sevgini, inancını, yüreğini kazanana yer vardı aynanda...Sonra... Bir gün geldi, sen aynandaki görüntünün seni geçmeye başladığını fark ettin... Oysa ki o, yalnızca bir görüntüydü ve //Gerçek Sen// o siluet karşısında iyice küçülmüştün...Bunu kabullenemezdin; çünkü hayatı geriden takip etmek sana göre değildi... Yetişmek istedin, yapamadın... Çünkü ayna, birinin seni tuttuğunu yansıtıyordu yüzüne... Görüntünün seni geçtiği her saniye aynandaki o en özel, en güzel yüz silinmeye başlıyordu...Öyle bir an geldi ki; sen, o en güzel yüzün görüntüsünü tanıyamaz oldun... Sanki artık yok gibiydi... Yine bir gün; o en özel yüzün silindiğini gördün.. . Evet, tamamdı artık, kendi görüntüne yetişebilirdin... Ama...Bir anda büyük, korkunç bir ses duydun... Aynan paramparça olmuştu... Anıların, aynana yerleştirdiğin tüm o görüntüler ve sen... Dağılmıştınız dört bir yana...Kırık dökük bir geçmiş vardı karşında... O yüzdü bunları yapan; oysa sendin o yüzü aynandan çıkaran... Ağlamaya başladın... Herkes o yüzün aynandan silinmesine ağladığını sandı ama aslında seni ağlatan aynanın bir sürü parçaya ayrılmasıydı...Çünkü o parçalar anılarının her köşesine öyle bir dağılmışlardı ki; sen bir daha asla onları toplayamayacağını, aynanın hep böyle kalacağını düşünüyor ve ağlıyordun... Şimdi aynanın sonu.... Sen ne kadar ağlasan da anılarının sadece bir kısmını bir araya getirecek, aynanın sadece bir bölümünü yeniden yapabileceksin...Ama sakın unutma; senin toplayamadığın parçalar, o yüze ait olan anılar ve aynanda hep bu parçalar boşluk kalacak. Bu da seni kendi görüntüne eriştirecek olan bir merdiven. Oralara basarak kendine yetişeceksin... Sonra yine yeni yüzler girecek aynana... Sen, kendinle bir olacaksın, yeni //En özel yüzün olacak, belki hiç silinmeyecek ve sen de asla kendinden geri kalmayacaksın...//Belki yeniden,yeniden kırılacak aynan ama artık biliyorsun parçaları birleştirmeyi ve yok olan anılarından, umutlarından güç alarak daha da yukarılara çıkacaksın...Şimdi mi? Uzun bir süre daha için acıyacak; çünkü ne kadar temizlersen temizle hep bir parça anı yüreğine batacak... Ama öyle bir gün de gelecek ki artık bu anılar içini acıtmayacak; Çünkü zaman, onları yüreğinden alıp götürecek, ufacık bir parça dahi bırakmadan... Bir de...En özel olmasalar da aynanda her zaman gördüğün yüzleri kaybedeceksin korkusunu yaşama sakın... Ne kadar kırılırsa kırılsın aynan onları hep orada bulacaksın... Zaten sen yerleştirmiştin o yüzleri ama bazıları da aynanla birlikte geldi sana; annen gibi, baban gibi...Ve ben...Aynanda nerede olduğumu henüz bilmiyorum...Ama baktığında görebileceğin kadar yakınındaysam da, çooookkk uzaklarda minicik bir noktaysam da... Hiç fark etmez... Yine de, ne olursa olsun aynanın kırılışlarına yenilmeden ben hep orada olacağım.. . Sen beni aynandan silmediğin sürece... Unutma; ayna senin elinde... ADEM BİLİCİ
Merhaba değerli abim Bugün unuttuğum kişileri hatırladığım gün değil, SEVDİĞİM KiŞiLERi 'DUA' ile andığım, bir gündür. CUMANIZ MÜBAREK OLSUN. Selam ve Sevgiler... (Adem Bilici)
Beyoğlu bizim için sadece bir ilçe değil, ahlakın, medeniyetin, tarihin kalbidir. Beyoğlu’nun bize taşıdığı bu yüce değerleri kuşandık ve sizlerin gönül devletinize talip olduk. Onun için Beyoğlu'nda MHP ve Sütlüce Mahallesi'nde Adem Bilici dedik. Biliyoruz ki; Siyasetin tek limanı ahlaktır. Adem BİLİCİ
LEYLA MI MECNUN MU Mecnun çölde kendinden geçmiş bi halde dolaşıyormuş. -Leylaaam leylaaam, diye inliyormuş kendi kendine. Sonra bi adamın önünden geçmiş Adam namaz kılıyormuş Bozmuş namazı hiddetlenmiş, başlamış mecnuna bağırmaya: 'bre adam sen nasıl insansın kör müsün namaz kılıyoruz namaz kılanın önünden geçilir mi? ' Mecnun cevap vermemiş. Adam daha fazla sinirlenmiş: 'Bari konuş Allah'tan korkmaz ne susuyorsun' Mecnun tek bi cümle kurmuş: 'BEN LEYLANIN AŞKIYLA SENi GöRMEDiM SEN MEVLANIN AŞKIYLA BENi NASIL GöRüYORSUN' ADEM BİLİCİ
Dünyanın Yer Yanında İlayi Kelimetullah mücadelesi veren tüm Bozkurtlara... Selam olsun..Ey Geçmişin Yiğitleri Selam Sizlere,Ey Yarının Şehidleri Selam Sizlere.Hayırlı Günler.ADEM BİLİCİ
Kâmil insan arayışımızın süreceği yeni bir yılı daha karşılayacağız birkaç gün sonra. İnsanın huzur ve mutluluğu için gerekli olan; sabır, kanaat, merhamet ve şefkat duygularını geliştiren zamanların, bizlerin kâmil insan bulma çabamızda Allah’a açılan ellerimizi boş döndürmemesini diliyorum. Dua ve niyazla…ADEM BİLİCİ
Atlas ipeğin narinliği gibidir dost yürekler. Azıcık sert dokunsanız telleri kopar. Bütün dokuları zedelenir. Tamiride yine bir dostun dilindeki bal şerbetidir. Sunuverir atlas ipeğe şifa versin. Başkasından gelen sözler fiiliyatlar o kadar üzmez. Rahman onun gönlüne dostlarını dokundurur. Çünkü o bunu talep etmiştir. Yarabbi senin sevdiğin dostum dediğin kullarını kalbime dost olarak mühürle....der. Bunu talep eden dostlarını üzmekten kırmaktan öyle bir kaçarki elinde naif bir gül tutar gibi tutmaya çalışır. Hani cam düştüğünde nasıl darmadağan olursa o gönüllerde aynı öyledir. Bunu bilen ehiller kendi yüreklerini feda ederler. Yeterki dostun gönlü gül gibi sararıp solmasın.Onun yüreğine dokunan sadece dost bildiği gönüldür Böyle bir dostun inceliğini taşıyan varsa bahtiyardır o kul. Tutsun bırakmasın dostunu.
04.06.2013 - 13:57
Şurda İki Dakka Yaşıyıp Gidicez.... 'Sopayla Kilime Vuranın Gayesi, Kilimi Dövmek Değil, Tozu Almaktır. Allah sana sıkıntı vermekle tozunu, kirini alır. Niye kederlenirsin?
02.06.2013 - 14:24
CAMİ AVLUSUNDA, ARKADAŞLARININ TABUTUNA OMUZ VERENLERİN,
BİRAZ SONRA, MUSALLA TAŞINA YATMA PAHASINA VERDİKLERİ MÜCADELENİN ADIDIR ÜLKÜCÜLÜK.! ! .cCc
28.05.2013 - 19:12
Gülümsemeyi terk etmiş bir yüzle gördüğüm anı bulamadım Yüzünüzden Gülücükler Eksik Olmasın
16.05.2013 - 18:18
Mehmet Akif Ersoy, Sultan Abdülhamit devrinde yaşanmış bir hikayeyi naklediyor. Ve hikayedeki kahramanın ağlaması gibi duygulanıyor İstiklal şairi anlattığı hikaye karşısında. Mehmet Akif'in ağzından dinliyoruz mucizevi hikayeyi; Her sabah Sultanahmed Câmiine erkenden giden bir zât vardı. Mihrâbın bir kenarında saçı-sakalı bembeyaz olmuş bu ihtiyar adam, ümitsiz bir şekilde durmadan ağlıyordu. Niyâhet bir gün yanına sokuldum: Muhterem, dedim. Allah'ın rahmetinden bu kadar ümitsizlik olur mu? Niye bu kadar ağlıyorsun? Bana:— Beni konuşturma. Kalbim duracak, dedi. Çok ısrar edince anlattı: Ben Abdülhamid devrinde bir binbaşı idim. Anam-babam vefât edince sadârete bir dilekçe gönderdim. Dedim ki “Mallarımız, gayrimenkullerimiz var. Bunların bir nezâretçiye ihtiyacı vardır. Kabul buyurulursa istifa etmek istiyorum”.Sadâret benim dilekçemi padişaha göndermiş. Bana doğrudan doğruya hünkârdan bir yazı geldi. “İstifa kabul edilmedi” deniyordu.Ben bir daha gönderdim yine aynı cevap geldi. Bizzat huzura çıkıp şifahi görüşmek istedim. Ben o cehaletle Padişahın huzuruna çıktım. Sultanım; istifamın kabulünü istirham edeceğim. Durumumuz budur, dedim. Derin derin biraz düşündü. İstifa etmemi istemiyordu. Yüzünden belli idi. ısrarıma da dayanamadı. Öfkeli bir eda ile elinin tersi ile: Haydi! İstifa ettirdik seni dedi.Ben dönüp işimin başına geldim. Gece mana aleminde orduların teftiş edildiğini gördüm. Rasülüllah efendimiz (s.a.s) Yıldız Sarayının önünde duruyordu. Bütün Türk ordusunu teftiş ediyordu. Osmanlı Padişahlarının ileri gelenleri orada idi. Abdülhamit edeple fahri kainat efendimizin arkasında duruyordu.Derken benim birliğim geldi. Başında kumandan olmadığı için darmadağınıktı. Nerede bunun kumandanı diye sordular. Ya Resulallah çok ısrar etti. İstifa ettirdik dedi. Rasülullah (s.a.s.) ' da
Senin istifa ettirdiğini bizde istifa ettirdik buyurdular. Ben ağlamıyayımda kim ağlasın?
15.05.2013 - 12:55
Dr. ELİF ÇUBAN
Pratisyen / Gaziantep Dr. Ersin Arslan Devlet Hastanesi
10
Dr. ELİF ÇUBAN Sizseniz Bilgilerinizi Buradan Güncelleyebilir ve Üye Olabilirsiniz
ŞAHİNBEY, Gaziantep
09.04.2013 - 10:25
Kalk Yiğidim Kalk Kurt Payını Kurt Olmayan Aldı duvarları yık ta gel ay doğar gibi gün doğar gibi şu kıpkızıl ufuktan Çık ta Gel.
06.04.2013 - 15:38
iyki doğmuşsunuz güzel yaşayın
29.03.2013 - 10:29
Genç bir adam tanıdım gereği kadar kibar, Reis'e gösterilir ancak böyle itibar.... seninle yuz yuze gorusebilmeek ve elini opmek isterim saygilarimla ALLAHa emanet ol abi.... Degerlı reısım ellerınızden en derın saygı ve sevgılerım ıle opuyorum.... KIYMETLİ ABİM CUMAN ŞİMDİDEN MÜBAREK OLSUN.
16.03.2013 - 13:01
Yüreğimin en güzel kadını...
Kainatın en asil sıfatı...
Bir eylül sabahı başlayan hikayemizin sevgili kahramanı...
Kanayan duygularımın en fedakar merhemi oldun sen...Yüreğimde beyazlıkları senden çalmışım ve yerine sevgi koymasamda sen bana hep tebessümle bakmışsın...
Anneciğim...
Yüreğimin en güzel kadını...
Şiirlerin en anlamlı mısrası...
Çisildeyen yağmur gibi tılsımlı sevdaların öyküsünde kalbimin topraklarını yeşerten fedakarlık cümleleridir bunlar..Gelecekteki hiçbir günü düşünmeden
sana doğru uzattığım tüm anlamsız latifeler yakar şimdi yüreğimi.Beni ağlatanın sen olmadığı beni yaralayanın ve anlamayanın sen olmadığı sonraları deler geçer içimi..Ve sevdamın azizliği de kurtarmaz beni...
Anneciğim; çok incittim mi seni?
Yüreğimin en güzel kadını...
Sahte guruların peşinde önüme bakmadan yürüdüğüm bu yolda sen çağırdın beni temiz gerçeklere ve sen ağladın benim acizliğime...Yakınırken senden beni bırak diye sevgi için var olduğunu düşünmedim hiç...Şimdi tüm serzenişlerim sensizliğe..Tüm bildiğim doğrularımın tek mimarı olan sen hiç yüzüme vurmadın hatalarımı..Hiç ardına bakmadın benim için siper alırken hayata..Düşündümde boşuna değil cennetin ayaklarının altına serilmesi boşuna değil adına merhamet kraliçesi denmesi.Sen..
Anneciğim...
Yüreğimin en güzel kadını...
Cümlelerimin beyazı kıskandıran sevdası..
Beni sevmediğini bile düşündüğüm dakikalar şimdi beni terk etti yalnızlığa..Ama artık çok geçti.Kendime bile söyleyemediğim içimdeki kıymetibi bana Yaratanım bildirdi..
Annciğim..
Şerefli ve temiz...Asil ve yorgun gözlerin sahibi..Ne hatıralar saklanır içimde..Birgün beyaz saadete büründüğümde o kapıdan çıkarken önüme dökülmesinden korkarım ve seni üzdüğüm her dakika için ağlarım..
Anneciğim..
Yüreğimin en güzel kadını...
SEVİYORUM SENİ...
12.03.2013 - 14:20
İstemek yetmez amacımıza ulaşmak için, şiddetle arzulanmamız gerekir.Gençlik ilkbahara benzer,yaşlılık ise kışa öyle bir kış ki arkasından bir daha bahar asla gelmez.
Dostum…
içimi kapkara bulutlar kapladığında,
başımı omuzuna yaslayabileceğim…
onun içindeki kara bulutlar yüreğini kararttığında,
başını omuzuma yaslayabilecek insandır.
Dostum…
sıkıntıdan ellerim buz gibi olduğunda, ellerimi tutarak,
sevgisi ile taaa yüreğime kadar ısıtabilecek…
sıkıntıdan onun elleri buz gibi olduğunda, ellerini tutarak,
sevgim ile taaa yüreğine kadar ısıtabileceğim insandır.
Dostum…
işyerinde; bir bardak çayın…
veya bir fincan kahvenin içimi süresince,
“gönül ne kahve ister, ne kahvehane”
“gönül bir dost ister, kahve bahane…” diyen satırları hatırlayıp…
hayatın minicik bir parçasını paylaşabildiğim insandır.
Dostum…
bazen aynı “walkmen”de bir şarkıyı, bir türküyü;
bazen internetin sanal evreninde…
bir kaç satır fıkrayı, şiiri…
kokusunu alamasak bile, sanal bir gül’ü..paylaştığımız insandır.
Dostum…
onun sosyal veya bürokratik tabakasından…
cüzdanının kalınlığından,diplomasından,
cinsiyetinden,
inancından, mezhebinden, uyruğundan,
siyasi düşüncesinden önce…
İNSAN OLDUĞU İÇİN SEVDİĞİM…
ve
BENİ İNSAN OLDUĞUM İÇİN SEVEN
İNSANDIR.
ADEM BİLİCİ
12.03.2013 - 11:22
BUGÜN 'İSTİKLAL' GÜNÜ....
Bugün İstiklal Marşı'nın kabulünün 92. Yıldönümünü kutluyoruz.
İşin aslına bakarsanız pek de kutlayan yok gibi!
Ne yazık ki insanımız bazı değerleri çok hızlı unutuyor.
Yaşamın her alanında tüketim toplumu olan ulusumuz ne yazı ki; AKP iktidarının Cumhuriyetin değerleriyle giriştiği savaşta büyük bir çoğunlukla AKP'nin yanında yer almaktadır.
Türk Bayrağı'nın bir 'tahrik unsuru' olarak görüldüğü günümüz Türkiye'sinde ne yazık ki, merhum Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılan İstiklal Marşı'mızda unutturulmaya çalışılıyor, adeta bir 'tahrik unsuru' olarak halkımıza sunuluyor.
İşin acı tarafı büyük acılarla yazılmış olan İstiklal Marşımız ne yazı ki, her geçen gün biraz daha unutuluyor halkımız tarafından.
İstiklal Marşı nedir! ?
İstiklal Marşı sıradan bir şiir değildir...
İstiklal Marşı bir edebiyat ürünü de değildir...
İstiklal Marşı bir devrimdir...
İstiklal marşı bir başkaldırıştır...
İstiklal Marşı bir isyandır...
İstiklal Marşı bir haykırıştır...
İstiklal Marşı bir MİLLETİN UYANIŞI'dır...
Haçlı Ordularının son kuşatması altında kalan bir milletin, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının önderliğinde yedi düveli yurdundan kovuşunun bir vesikasıdır İstiklal Marşı...
Bir destandır İstiklal Marşı...
Tarih boyunca yazılmış en büyük kahramanlık destanlarından biridir İstiklal Marşı...
Yüzbinlerce ananın gözyaşıdır...
Yüzbinlerce Mehmed'in kan damlalarıdır her bir harfi İstiklal Marşı'nın...
Cephe'den nişanlıya yazılmış bir sevda mektubudur...
Bir ananın evladını cepheye gönderirken kurbanlık koyun misali, saçlarına yaktığı kınanın kokusudur İstiklal Marşı...
Bir genç kızın, cephedeki yavuklusu için yüreğine nakşettiği koca bir sevdanın haykırışıdır İstiklal Marşı...
Bir çocuğun, hiç gelemeyecek olan babasına hasretidir İstiklal Marşı...
Yemen çöllerinde kalan yiğitlerin destanıdır...
Çanakkale Boğazını süsleyen en güzel pırlantalardan daha parlak bir gerdanlıktır İstiklal Marşı...
Türk'ün bin yıldır hüküm sürdüğü Anadolu tophraklarının tapusudur İstiklal Marşı...
Mürekkebi şehit kanı olan en güzel sevda şiiridir İstiklal Marşı...
Bir çok dinden, ırktan, mezhepten, aşiretten insanın;
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE! diye haykırdığı bir uyanış destanıdır İstiklal Marşı...
İslam aleminin son Haçlı Ordusu'nu da bozguna uğrattığı bir savaşın destanıdır İstiklal Marşı...
Bugün minarelerimizden semalara yükselen ezanlarımızın sonsuza kadar susmayacağının belgesidir İstiklal Marşı...
Bu topraklar üzerinde yaşayan herkesin hürriyet vesikasıdır İstiklal Marşı...
İstiklal Marşı'nın anlamak...
İstiklal Marşı'nı okumak değil anlamak gerek...
Ne zaman ki, bu topraklarda yaşayan her kişi İstiklal Marşı'nı anlayacak işte o zaman bu Ulus süper güç olacak...
İşte o zaman refah ve huzur içinde yaşayacağız...
Allah (CC) bize İstiklal Marşı'nı anlamayı nasip etsin!
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!
10.03.2013 - 21:19
BiR DOSTA MEKTUP...
Bu yazıyı okumadan önce...
Hayatın bir ayna olduğunu düşün...
Doğduğundan beri aynanın karşısından...
Hep aynaya baktın ama küçükken aynayı tanımıyordun henüz...
Büyüdükçe aynaya bakmakla birlikte;
onun, senin yüzüne yansıttıklarını da görmeyi öğrendin.. Hep birileri oldu arkanda ve hep sen vardın karşında... //Kendi kendimizle yarışmadayız gülüm..
// dediği gibi Nazım Hikmet'in, sen de hep kendinle boy ölçüştün aynana bakarak...
Kimi gün çok sevdin aynadaki görüntüyü, kimi gün nefret ettin...
Ama ne olursa olsun hep aynanın karşısındaydın, ona bakmaktan vazgeçmeyi istediğin anlarda bile....Aynada yansıyan yüzler değişti zamanla,
sen de değiştin çünkü...
Ama ayna hep sırdı ve gelecek günler hangi yüzleri yansıtacak, bilinmezdi...
Oysa geçmişteki izler birer birer yer etmişti aynana... Sen baktıkça bu günü değil, geçmişini de görmeyi öğrendin giderek...
Ama bazı yüzler hep aynı yerdeydi; en özel, en güzel köşelerde...
Buralara da sen yerleştirmiştin onları; çünkü, o senin aynandı ve ancak senin sevgini, inancını, yüreğini kazanana yer vardı aynanda...Sonra...
Bir gün geldi, sen aynandaki görüntünün seni geçmeye başladığını fark ettin...
Oysa ki o, yalnızca bir görüntüydü ve //Gerçek Sen// o siluet karşısında iyice küçülmüştün...Bunu kabullenemezdin; çünkü hayatı geriden takip
etmek sana göre değildi...
Yetişmek istedin, yapamadın...
Çünkü ayna, birinin seni tuttuğunu yansıtıyordu yüzüne... Görüntünün seni geçtiği her saniye aynandaki o en özel, en güzel yüz silinmeye başlıyordu...Öyle bir an geldi ki; sen, o en güzel yüzün
görüntüsünü tanıyamaz oldun...
Sanki artık yok gibiydi...
Yine bir gün; o en özel yüzün silindiğini gördün..
. Evet, tamamdı artık, kendi görüntüne yetişebilirdin...
Ama...Bir anda büyük, korkunç bir ses duydun...
Aynan paramparça olmuştu...
Anıların, aynana yerleştirdiğin tüm o görüntüler ve sen... Dağılmıştınız dört bir yana...Kırık dökük bir geçmiş vardı karşında...
O yüzdü bunları yapan; oysa sendin o yüzü aynandan çıkaran...
Ağlamaya başladın...
Herkes o yüzün aynandan silinmesine ağladığını sandı ama aslında seni ağlatan aynanın bir sürü parçaya ayrılmasıydı...Çünkü o parçalar
anılarının her köşesine öyle bir dağılmışlardı ki; sen bir daha asla onları toplayamayacağını, aynanın hep böyle kalacağını düşünüyor ve
ağlıyordun...
Şimdi aynanın sonu....
Sen ne kadar ağlasan da anılarının sadece bir kısmını bir araya getirecek, aynanın sadece bir bölümünü yeniden yapabileceksin...Ama sakın
unutma; senin toplayamadığın parçalar, o yüze ait olan anılar ve aynanda hep bu parçalar boşluk kalacak. Bu da seni kendi görüntüne
eriştirecek olan bir merdiven. Oralara basarak kendine yetişeceksin... Sonra yine yeni yüzler girecek aynana...
Sen, kendinle bir olacaksın, yeni //En özel yüzün olacak, belki hiç silinmeyecek ve sen de asla kendinden geri kalmayacaksın...//Belki yeniden,yeniden kırılacak aynan ama artık biliyorsun parçaları birleştirmeyi ve yok olan anılarından, umutlarından güç alarak daha da yukarılara
çıkacaksın...Şimdi mi? Uzun bir süre daha için acıyacak; çünkü ne kadar temizlersen temizle hep bir parça anı yüreğine batacak... Ama öyle bir gün de gelecek ki artık bu anılar içini acıtmayacak;
Çünkü zaman, onları yüreğinden alıp götürecek, ufacık bir parça dahi bırakmadan...
Bir de...En özel olmasalar da aynanda her zaman gördüğün
yüzleri kaybedeceksin korkusunu yaşama sakın... Ne kadar kırılırsa
kırılsın aynan
onları hep orada bulacaksın...
Zaten sen yerleştirmiştin o yüzleri ama bazıları da
aynanla
birlikte geldi sana; annen gibi, baban gibi...Ve ben...Aynanda nerede
olduğumu henüz
bilmiyorum...Ama baktığında görebileceğin kadar
yakınındaysam da, çooookkk uzaklarda minicik bir noktaysam da...
Hiç fark etmez...
Yine de, ne olursa olsun aynanın kırılışlarına yenilmeden ben hep orada olacağım..
. Sen beni aynandan silmediğin sürece...
Unutma; ayna senin elinde...
ADEM BİLİCİ
02.03.2013 - 13:48
Yağmurdan Sonra
Bir Yağmur yağar,
Hava toprak kokar, oğul yağmur…
Oğul, Beni hasretinden başkası deviremezdi
Bu yangını İbrahim olsa güle çeviremezdi”
Söyle, Dünyama senden sonra tekrar güneş doğar mı?
Beklesem yollarda oğul, bir daha yağmur yağar mı?
Nasıl ki karanfiller boynunu büker ya güzleri
Artık ben de öyle karşılarım sensiz gündüzleri
Gittin, Saraylar harabeye, sularım zehre döndü
Karardı bütün dünyam, önce ay sonra güneş söndü
Bilsem ki düşlerde rastlarım saçının kokusuna
Hiç Düşünmeden dalardım sonsuzluğun uykusuna
Gittin, hicranla andığım o nazenin ismin kaldı
Senden bana yadigâr gülümseyen bir resmin kaldı
Yağmur, sensiz kimler hayat verebilir bu çölüme
Ayrılığa bulunurda, çare bulunmaz ölüme
Bir rüzgâr eser,
Bulut yağmur der, oğul Yağmur
01.03.2013 - 18:52
Merhaba değerli abim Bugün unuttuğum kişileri hatırladığım gün değil, SEVDİĞİM KiŞiLERi
'DUA' ile andığım,
bir gündür. CUMANIZ MÜBAREK OLSUN. Selam ve Sevgiler... (Adem Bilici)
01.03.2013 - 14:39
Sızlıyor Be Reis; Aşk Deyince Kalbim, Dost Deyince Sırtım! |
23.02.2013 - 10:59
Beyoğlu bizim için sadece bir ilçe değil, ahlakın, medeniyetin, tarihin kalbidir. Beyoğlu’nun bize taşıdığı bu yüce değerleri kuşandık ve sizlerin gönül devletinize talip olduk. Onun için Beyoğlu'nda MHP ve Sütlüce Mahallesi'nde Adem Bilici dedik.
Biliyoruz ki; Siyasetin tek limanı ahlaktır. Adem BİLİCİ
22.02.2013 - 12:31
LEYLA MI MECNUN MU
Mecnun çölde kendinden geçmiş bi halde dolaşıyormuş.
-Leylaaam leylaaam, diye inliyormuş kendi kendine.
Sonra bi adamın önünden geçmiş
Adam namaz kılıyormuş
Bozmuş namazı hiddetlenmiş, başlamış mecnuna bağırmaya:
'bre adam sen nasıl insansın kör müsün namaz kılıyoruz namaz kılanın önünden geçilir mi? '
Mecnun cevap vermemiş.
Adam daha fazla sinirlenmiş:
'Bari konuş Allah'tan korkmaz ne susuyorsun'
Mecnun tek bi cümle kurmuş:
'BEN LEYLANIN AŞKIYLA SENi GöRMEDiM SEN MEVLANIN AŞKIYLA BENi NASIL GöRüYORSUN'
ADEM BİLİCİ
05.02.2013 - 12:13
İdam Sehpasında Hapşıran Bir Adama Çok Yaşa Demek Gibiydi Umutlarım..AYYÜZLÜM.
03.02.2013 - 20:17
http://taraftarium24.net/
http://sporkanali24.blogspot.com/
19.01.2013 - 17:16
Dünyanın Yer Yanında İlayi Kelimetullah mücadelesi veren tüm Bozkurtlara... Selam olsun..Ey Geçmişin Yiğitleri Selam Sizlere,Ey Yarının Şehidleri Selam Sizlere.Hayırlı Günler.ADEM BİLİCİ
09.01.2013 - 18:41
ve tarih bir gün,acz içinde kıvrana kıvrana; şehadete susamış bir ülkücüden daha müthiş bir silahın keşfedilemediğini yazacaktır.ADEM BİLİCİ
21.12.2012 - 16:09
'Bu mihnet şehrinde, uzlet yaşadık. Sılamızda bile, gurbet yaşadık. Ey gönül sultanı, ey aşkın şeyhi. Göz gözeyken bile hasret yaşadık. 'ADEM BİLİCİ
19.12.2012 - 18:10
Kâmil insan arayışımızın süreceği yeni bir yılı daha karşılayacağız birkaç gün sonra.
İnsanın huzur ve mutluluğu için gerekli olan; sabır, kanaat, merhamet ve şefkat duygularını geliştiren zamanların, bizlerin kâmil insan bulma çabamızda Allah’a açılan ellerimizi boş döndürmemesini diliyorum.
Dua ve niyazla…ADEM BİLİCİ
19.12.2012 - 15:31
Atlas İpeğinde yazılan dostlar
Atlas ipeğin narinliği gibidir dost yürekler. Azıcık sert dokunsanız telleri kopar. Bütün dokuları zedelenir. Tamiride yine bir dostun dilindeki bal şerbetidir. Sunuverir atlas ipeğe şifa versin.
Başkasından gelen sözler fiiliyatlar o kadar üzmez. Rahman onun gönlüne dostlarını dokundurur. Çünkü o bunu talep etmiştir. Yarabbi senin sevdiğin dostum dediğin kullarını kalbime dost olarak mühürle....der. Bunu talep eden dostlarını üzmekten kırmaktan öyle bir kaçarki elinde naif bir gül tutar gibi tutmaya çalışır. Hani cam düştüğünde nasıl darmadağan olursa o gönüllerde aynı öyledir.
Bunu bilen ehiller kendi yüreklerini feda ederler. Yeterki dostun gönlü gül gibi sararıp solmasın.Onun yüreğine dokunan sadece dost bildiği gönüldür
Böyle bir dostun inceliğini taşıyan varsa bahtiyardır o kul. Tutsun bırakmasın dostunu.
Dostun gülüşü baharın yansıması, ruhun gıdası, özün sözü, dizlerin dermanı, akıln penceresi, gönlünüzün kalemidir nağmeler yazdıran.
Hadi dostlarınızın yüreğinden bir kez daha tutun. Kapatın kapılarınızı arkasında ister kar ister kasırga olsun siz kapının içine tebessüm ediniz.
Toplam 104 mesaj bulundu