İstanbul,
bir güneş gibi doğar
sessizliğin içinde,
tenimde,
bir rüya gibi ağır ağır.
Senin baharın,
kar altında gizlenen umutlar gibi,
donmuş bir nehir misali,
buzun altında saklı, kırılgan, bekler.
Kış geldi,
ama sen üşümezsin,
ben ise erimek istiyorum,
buz tutmuş kalbimi.
Şehir,
bir ağacın dalları gibi uzanır göğe,
yedi tepeden birer düş gibi.
Ve biz,
adımlarımızı kaybettik,
çöplerin arasında,
bir zamanlar efsunlu olan sokaklarda.
Kargalar uçuyor,
gölgemizin üstünde,
sessiz, leş gibi.
Güneşi geri ver,
yitirilen zamanı,
şehri kendine çağır.
Dua etmek,
erenlerin nefesiyle dolmak,
senin içinde yitip gitmek,
ve yeniden doğmak.
İstanbul,
bir yitik sevda,
bir umut haritası,
dokunamadığımız,
ama hissettiğimiz.
Şimdi,
kirli sokaklarından yükselen sessizliğe,
bir şarkı fısıldamalıyız,
temiz ve saf.
Yolumuz aydınlık olmalı,
çöpleri süpüren ellerin,
umutları yeşerten toprak gibi.
Ve biz,
yine insan olmalıyız,
kendimiz için,
senin için.
Kayıt Tarihi : 8.11.2010 13:17:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!