Üsküdarda Gece
Gece, Üsküdar yokuşunda ağır bir tespih gibi aktı,
revakların gölgesinde su içti rüzgârın atı,
bir kandil sızladı türbe kapısında yavaşça yaktı;
adını andım sessizce, dönmedi bir daha.
Sahilden içeri süzüldü çınarın siyah nefesi,
mezarlık taşlarında yürüdü harflerin sessiz hecesi,
ney sustu, kalbimde başladı en ince sızıntı sesi;
“Gel” dedim taşlara, dönmedi bir daha.
Pencere pervazında tarçınla kahve soğudu,
mahya söndü, sokaklarda yetim bir ay doğdu,
karanfil kokusu avludan içime doğru doldu;
anısını çağırdım, dönmedi bir daha.
Kapı eşiğinde bir kedi mırıldandı keder,
su testisi çatladı, aynada kırık bir seher,
saat, cami avlusunda tık tık ördü kader;
diz çöktüm fecre, dönmedi bir daha.
Nar çatlar gibi içimde açıldı susuşu,
konuşmadı; taşlara benzettim gözünün boşunu,
bize bakan minarenin gölgesi örtüldü uçuşu;
ismini yazdım kuma, dönmedi bir daha.
Kemeraltı sessiz, bakırcı çekiçlerini sakladı,
ebru tepsisinde renkler içime kıvrılıp akladı,
kara bir turna göğümde tek başına yokladı;
sürüsünü arar gibi, dönmedi bir daha.
Bir tekke avlusunda rüzgâr etti zikir,
çerağları üfledim, kül oldu birikir,
gölgem benden ayrı düştü, yürüdü geri, birikir;
ardından koştum, dönmedi bir daha.
Yastığımın ucunda ayet, başucumda dua,
dilime düştü bir mısra, kanadı kırık bir dua,
“Ey kaybolmuş hece” dedim, “dön vaktin dolmadan daha”;
mısramı bitirdim, dönmedi bir daha.
Ve şafak, sedef bir bıçağın ucu gibi dayandı,
kanamadı sabah, yalnız içimde bir perde uzandı,
sırra eren sırça kalbim susarak anladı:
sevdiğim maviye karıştı, dönmedi bir daha.
Kayıt Tarihi : 23.9.2025 01:58:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!