Unutulmuş Ölü Şiiri - Ömer Yücekaya 2

Ömer Yücekaya 2
53

ŞİİR


11

TAKİPÇİ

Unutulmuş Ölü

Yine yağmurlu ve karanlık bir gece,
Yine bir han kapısı gibi
Yumruklanarak çalınıyor
Kalbimin küflü kapısı…

Bu saatte
Ya hırlı gelir ya hırsız.
Haaa, tabii ya…
Bir de sen gelirsin,
Bir de sen hayırsız.

Böyle zamansız,
Böyle birdenbire geliyorsun ya
Gelmen bir şey değil de
Gelince
Eskilerden tozlu anılar,
Küflü acılar,
Kabuklaşmış yaralarla geliyor;
Rakı şişesinde balık gibi
Efkâra gömüyorsun beni.

Ki sen…
Sularında yüzemediğim büyülü bir nehirdin.
Gidişinle
Önce sihrini yitirdi o büyülü nehir,
Sonra damarlarımdan kan çekilir gibi
Sular çekildi
Ve senden geriye
Kurumuş bir nehir yatağı kaldı.

Birdenbire olmadı elbet;
Direndim.
Acımı
Antidepresan zehriyle uyuştura uyuştura…
Bilsen
Kaç Allahsız geceyi sabaha kavuşturup
Kaç kitapsız gün doğumunu öldüm…

Yüzümde bıçak yarası gibi sırıtan hüzün,
Bakışlarımdaki ölü köpek bakışı
Yanıltmasın seni.
Çünkü
Hep böyle sersefil,
Hep böyle salaş değilim.

Ceketi belime bağlayıp döktürdüğüm
O neşeli,
O etekleri zil çalan hallerimi bir görsen;
Attığım o serkeş kahkahaları bir duysan
Gidişine
Neredeyse sevindiğimi zanneder,
“Ne çabuk unutuldum” diye
Üzülürsün.

Evet, unutuldun sevgilim;
U n u t u l d u n.
Zor oldu,
Kanlı oldu
Ama çabuk olmadı.

Gidişinin kaçıncı yılıydı
Bilmiyorum.
Ölü toprağı serilmiş gecelerin birinde
İçimdeki hanın ortasına
Mükellef bir sofra kurup
Dört bir köşesine mumlar yaktım ve
Oturup konuştum
Kendi gölgemle.

Bizim gönlümüz bir han
Ve bu hanın avlusunda
Ayrık otu gibi ayrılık yetişir.
Sen ve ben
Gelen yolcuları
En iyi şekilde ağırlamakla mükellefiz.
Ayrılıklar bizim kaderimiz,
Dedim gölgeme.

Bu duruma önce itiraz etti gölgem;
Bağırdı, çağırdı,
Duvarları yumrukladı.
Fırtına oldu
İndirdi camı çerçeveyi.
Bazen ne bulduysa içti,
Bazen de çocuklar gibi ağladı.

Yıllar… Yıllar sonra
Duruldu,
İçine kapandı.
Gözlerindeki o ışıltılı mavi soldu
Ve sonunda
Sustu,
Sakladı kelimeleri.

Biliyorsun;
Yangınından sağ çıkanın ilk işi
Külleri değil
Kibriti saklamak olur.
Benim de ilk işim
Tıpkı kelimeleri saklayan gölgem gibi
Seni saklamak oldu.

Hiçbir yolcunun olmadığı,
Yine yağmurlu
Yine karanlık bir gecede
Ölü doğmuş bebeğini gizlice toprağa gömen
Acılı bir baba gibi
İçimin en ıssız bahçesine gömdüm seni.
Öyle ki…
Zamanla gömdüğüm yeri bile
Unuttum…

Ve o gün bu gündür
Her yağmurlu ve karanlık gecede
Yumruklayarak sen çalıyorsun kapımı
Ve kapıdan fısıldıyorsun:
“Ne olur,
Bahçeyi ara…
Bahçeyi ara…” diye…


Ömer Yücekaya 2
Kayıt Tarihi : 20.9.2025 22:31:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!