Şimdi o unuttuğun yara,
bir eski şarkının ilk notası gibi usulca sızlar içime.
Kabuk bağlamış bir anı,
dokundukça kanamaya başlayan bir düş.
Belki bir kırık gülüşün gölgesi,
ya da yarım kalmış bir vedanın sessiz çığlığı.
Bir zamanlar acıtan, sonra unutulan,
şimdi ansızın yoklayan bir hayalet.
O yara, içimin derinliklerinde saklı bir tohumdu belki de,
şimdilerde filizlenen bir hüzün çiçeği.
Yapraklarında geçmişin solgun izleri,
kokusunda dinmeyen bir özlem.
Şimdi o yara, benimle konuşuyor yeniden,
unutulmuş bir lisanla fısıldıyor içime.
Hatırlamanın ağırlığı çöküyor omuzlarıma,
ve ben, o eski acıyla yeniden tanışıyorum.
Bırakalım o yara konuşsun biraz,
belki de anlatacak çok şeyi vardır.
Unutmak bir savunmaydı sadece,
şimdi yüzleşme vaktidir belki de.
O yara, içimin haritasında işaretli bir nokta,
geçtiğim yolların, yaşadığım anların izi.
Şimdi onu anlamaya çalışıyorum,
neden unuttuğumu ve neden şimdi hatırladığımı.
Kayıt Tarihi : 16.5.2025 18:00:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!