Ben ayrılsaydım bedenimden böyle olmazdım
Canımın cüssesiz huzur bekçisi
sen olmadığında,gönlümde hırsızlar kol geziyor.
Gark oldu meftun olduğum biçare ateşler sellere
ve sen; zinciri masum özgürlüğümün,
şölensi keyfi, acizane esaretimin.
Sesi duyulmuyor geride kalan dönemin
Lazım olan elde duransa boğuldu yemin?
Tam bir geçis oldu mu köprüler atılmadan?
Ne kadar sevsen de suyu, vazgeçme adadan
Mutlak zarar, muammaya atılan her adım
Dümenle yönetilmiyor girdiğimiz gemi
Bu sular istemiyor rotayı söylememi
Fırtına rotamızı yuttu, kaldık rüzgarsız
Kurtuluş beklenenler izler halde duyarsız
Dört tarafa asker dikin, bir masa kurunda
Suç belli, suçlu güçsüzken ne mana var bunda
Cezamı tahmin edebiliyorum aslında
Fakat eziyet çekiyorum soru faslında
Yaşadığım memleketi ikiye ayrılmış,
Hazin ve isyan eder görmekteyim her gün
Başı ezilmiş yıldızım sahibinden yılmış,
Bu şehrin yıldızı korkuyla açıyor gülün...
Göçe zorlamıyorlar oluklarda insanı,
Bil ki akıllılık para etmiyor,
Bende akıllıysam, deli kim sence?
Her akıllıya, bir deli yetmiyor
Sonunda delirdim, veli kim sence?
Delisin dersin, ağzın dert görmesin,
Gelecek ne olur bilmesem bile
Temennim devam etsin bu silsile
Satırlarımdasın ne hacet dile
Silmem seni olsanda binbir çile
Bana sensizlik getirdiği sürece
Ağaçlar dikelim diyoruz, tohum kaçıyor,
Gördüğü her diyara tarihten kin saçıyor,
Uyuyup bir daha uyanmamak korkusuyla
İlaç içiyorum bir bardak zehirli suyla
Nur kapılarına sonsuz derece yalvarış,
Dört yanı uykuyla çevrili bir ada
Mavi hayallerin mahmur kıyısında
Seni sorgulayan yeşil avuntular
Yine yenen korsan ruhlu kuruntular
Kim bilir belki hiç yaşanmadı yada
Bir çekmecenin yaşam alanı gibi dar
Bir dağ kadar sabit halimi anlatmaya kâfi mi
Kalemler altında çırpınan bir kaç satır
Kağıtlar beyaz olmayı ısrarla reddederken
Mavilikler gökyüzüne yeni elbiseler
Hüsranlar bana yine çıplaklık vaadediyordu
Kalemine sağlık dostum