Vuruyordu ay ışığı geceye
Gökyüzünde, yağmur havası.
İçime işliyor o güzelim hava
Kanatlanıyor sanki ruhum.
Gözlerimin parıltısı,
Biliyor musun diye söze başlarım ya hep.
Ama sen bilmiyorsundur yine.
Öyle ya gözlerim anlatırken sana yüreğimi,
Gözlerinse başkalarda, "siz" olurduk yabancı.
Yüreğim incinir, üzüntüm saklanırdı.
Olur da bir kez benim gibi hisseder, üzülürsün diye.
Susamıştı yüreği yolcunun, bir damla sevgiye, paylaşmaya ve hayatın bütün renklerine. Artık yollardaydı ayaklar, ne zaman biteceği bilinmeyen bir yolculukta.
Sokak sokak, şehir şehir onu arıyordu, gölgesinin bile yorulduğu kaldırımlarda.
Ancak hayatın bütün renkleri keşfedilince görülecekti gül yüzü.
Gece ve gündüz arasında yorulan gözleri bakarak gözlerine,
Yürümekten isyan eden ayakları demir atacaktı birlikte yelken açmak için O'na.
Her rengin anlamını yaşayıp derinden hissettikçe,
Ben o dallarda bir kar tanesi olduğum zaman,
Erimeyi beklerim.
Bahar geldiği zaman...
İşte asıl mutluluk o zaman.
Bugün iki farklı gözyaşı düşüyor gözlerimden.
Biri varlığında dökülen mutluluk,
Diğeri ise yokluğundaki hüzün damlaları.
Aslında yokluğun ortasındaymış bedenim,
Sadece varlığını hissederken hayallerde.
Ne mutluluk ne de hüzün,
Bugün de güneş batıyordu.
Kar çok şiddetli yağıyor,
Sanki her bir kar tanesi,
Benden bir şeyler alıyordu.
Kar, hiç durmuyor,
Sürekli yağıyordu.
Sana yazıılmamış mektuplarım var.
Belki bakıştığımızda okursun diye gözlerimde sakladığım.
Bekledim..
Çok istedim gelmeni, fakat..
Bir sözcük daha oldu bugün,
Söylenmemiş sözlerin arasına kattığım.
Kararmayı beklerken dünya,
Gözlerinden yükselirdi dolunay.
Yıldızları saydığım gözlerinde,
Zaman sen olurdun,
Günler ise gözlerini her açıp kapayışın.
...
Bir zaman olur dersem
Kim inana.
Koca deryada,
Balıklar susayınca.
Apollon ve Daphne misali aşkımız.
Lir çalarken, kalbimi çaldırdığım,
Koşup uzaklara, sürükleyerek peşinden.
Bir an durmadan yorulmak değil!
Kalbinin sesini duyacak kadar yakınken,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!