Karanlıkta yürüyen bir alevim
Tekne, su ve ben…
Baykuşların sesleri,
Kurbağalar sus pus.
İçimi ürperten bir karanlık,
Ve uğultu…
Ay küsmüş dünyaya,
Yıldız yok,
Her yer zifir.
Gölgemi görüyorum suyun aynasında,
Parlayan gözlerimden korkuyorum.
Suyun kenara vuran sesi
Biraz cesaret veriyor bana.
Kayık boş, küreksiz,
Rüzgarla savruluyor umut avuçlarımda.
Motor çoktan susmuştu,
Çırpınan dalgalarla konuşuyordu bedenim.
Soğuk, derimin altına kadar sızıyor,
Gökyüzü mezar taşı kadar donuk.
Bir karanlığa dalıyorum pusulasız,
Göğsümdeki boşluk, bir çığlık gibi,
Zihnimle yüreğim bir olmuş, kaybolmuş,
Gözlerim zifiri karanlığı aydınlatmaya çalışıyor.
Yarınım olacak mı bilmeden ilerliyorum.
Anılarımda gülen gözler görüyorum,
Gülüşleri duyuyorum…
Annemin saçları geliyor aklıma,
Bir ekmek kokusu gibi sıcak.
Çocuğumun gözleri gibi yıldızlara bakıyorum,
Geri dönemem artık, bunu biliyorum.
Umut olmak ne kadar zormuş!
Cesaret, ateşle dans etmek gibi,
Umut, güneşe buz olarak karşı çıkmak kadar zor,
Yüreğini hançere kurban etmek gibi…
Ruhum haykırıyor,
Zaman durmuş,
Her şey anda oluyor.
Geçmiş eskisinden de karanlık,
Gelecek karanlıkta bir şansa kalmış.
Ve umut…
Bir mum ışığıdır gözlerime dokunan,
Yalandan gülüşümdür.
Korku ve cesaretin buluşmasıdır umut.
Nefesimin sesini duyuyorum,
Yankılanıyor zamanın içinde,
Dalga dalga benden önce koşuyor…
Açılmak üzere olan bir kapı gibi,
Sınır çizgisi düşlerimde şekilleniyor.
Belki başka bir dilde adımı söyleyecekler,
Belki de hiç kimse olmayacağım orada.
Aydınlığa, huzura…
Sedat Yaşar 2Kayıt Tarihi : 7.6.2025 16:59:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!