“Bana düşer gölgesinde kalmak eski bir hüznün
Büyümek amansızca ve hiç istemeden
Bana kalır saçlarının kokusunu unutamamak
Hep özlem bana kalır”
Yani gitme sende, gece kâbuslarımdaki gibi
Benim onları çok sevmememe aldırmayıp kalbimi çiğneyenlere inat
Sen acılar ekme yüreğime
Öylesi çocuk, öylesi güleç, öylesi gelecek doluyum ki seninle
Kâbuslarım, gece... Hepsi gitsin öteye
İstemiyorum daha fazla büyümek
Sen gitme
Uzun süre kalmadım ana kucağında bile
Kopardılar, aldılar ve büyüdüm taş duvar diplerinde
Bu yüzden senin melek kanatlarında seyyar kalışım
Bir türlü bu mucizeye inanamayışım
Eksik biten hikayelerim yüzünden
Bu kadar mutluyken belki de bu yüzden bir yandan kanayışım
Her sevgilim dediğinde, cennetten
Haber gelmiş gibi sevinmem
Bu yüzden
Ellerimin iriliğine, sakalımın çıkmışlığına aldırmam
Sana her sabah papatya toplarım inan
Sen bana her gün aşık ol diye yeniden
Yıldızları bile gökten avuçlarına indirebilirim ben
Evet farkındayım ilk kez bu kadar çok sevmedim birisini
Hatırlarım
Sonu hüzünlü biten tüm filmlerimin başlangıç sahnesi böyleydi
Ama kimse senin kadar karşılıksız değildi benimle bir masala başlarken
Gözlerimden yaşlarım akarken silen oldu belki
Fakat kimse senin gibi çatmadı kaşlarını
Annemin şefkatli kızgınlıkları gibi
Seni kime söylesem uçurumlar getiriyor göz önüme
Ne zaman senle mutluluk düşlesem gülüp geçiyor insanlar o halime
“O koskoca Esmeralda, sen ise kamburusun Notre damme’ın
Sakın o romanın sonuna ümitlenme
Tek mutlu anı sonudur romanın
Ve hayat romanlarda ki gibi olmaz” diyorlar
Beni yel değirmenleriyle savaşa kalkışan
Aklı noksan bir don kişot görüyorlar
Evet önümüzde büyüyor uçurumlar, aşılmazlar büyüyor önümüzde
Bana bir kez daha seninim de….
Ezip geçeceğim tüm engelleri ve bizi çekemeyen yüzleri de…
Aynı güneş üstümüze doğdukça
Biliyorum olmaz diye bir şey yok
Uçutmalar yapacağım sana sözlerimden
Masmavi gözlerine salıncaklar kuracağım
Düşlerimi bırakacağım dudaklarımdan içine
Tozpembe bir hayatı sıkıştırıp avuçlarına
Dünyanın en mutlu erkeği olarak yaşlanacağım…
Şimdi düşün düşlerimizi güneş gökyüzünden düşmeden
Yağmurlardan önce bereketi sen getir saçlarınla göğsüme
Biliyor musun?
O an anlarım ki hayat aynı soğukta ısınmaktır
Her mevsim aynı kederi yakmaktır şömine ateşinde
Mutluluğu yudumlamaktır her kadehte birlikte…
Hani derim ya bazen
Ne zaman seni boğmaya kaldırsam ellerimi
Öyle bir söz çıkıyor ki ağzından
Sırtında birleşiyor kollarım
Gözlerime fırtınalar yürüyor
Kulağına fısıldamalıyım mesut şarkılarımı
İçime sonsuzluğu bırakan yar, benimsin
Sonsuza dek bırakmayacağım ellerini
Sevgilimsin, sevgilimsin, sevgilimsin…
25.08.09
Abdülkadir KaracaKayıt Tarihi : 25.8.2009 21:19:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!