Gözlerinde sakla beni
bir albüm gibi
çevirip sayfaları ara sıra bakarsın
yüreğinde sakla
bir ampul gibi
içerim yanıyor buz var mı sende
her yanım yara tuz var mı sende
kara gecelerde yokluğun için
türküler yazdım saz var mı sende
içerim yanıyordu buz bekliyordum
ne güzel kadındın sen göçmen Mariya
uçuşurdu saçların balkona çıktığında
ekmek almak için sarkıtırken sepeti
süzen var mı seni diye bakardın sağa sola
bir ara gönlünü kaptırıp Halile
nasıl da geldi ölüm
birdenbire habersiz
bakıp bakıp resmine yaşıyorken sensiz
hançer hançer di bakışları soğuktu ve nefessiz
nasıl da geldi ölüm birdenbire habersiz
ölümünün ardından sessizleşti Mor Peçete meyhanesi
o grup da öylesine çekip gitti
işler kötüleşti
bir ben gelir oldum meyhaneye her gece
bir de gül satan Edremit li Hatice
gömüyorsun beni lenslerin mi değişti
pantalon giymezdin bacağın mı inceldi
sonunda buldun para saçan birini
o ne havalı meyhaneye gelişti
görmüyorsun beni perde mi var gözünde
ardımdan birdenbire kilitlenince kapı
anladım o anda yalnızlığımı
gözlerimden iniyordu incecik yağmur
sokağındayım artık yanaş bana İstanbul
üç beş kuruşum kalmış gelsene meyhaneye
Gözlerini özledim gözler kıskandı
seviyorum dedim sözler kıskandı
hep sana yazdım şiir kıskandı
olmadı galiba yarım kaldı yüreğim
ellerini özledim eller kıskandı
resmini kokladım yokluğunda sadece
kara gecelerde acın budadı her yerimi
kopuyorken türkümüzden sevdiğimiz son hece
kırdım sazın telini
başka name girmedi
zor geçiyor böyle sensiz bir bir mevsimler
gözyaşımın şahididir şimdi melekler
ellerim hala elini bekler
rüzgarlara ver kokunu geçerken bir uğrasın
iyi bak kendine
acılar sarılmasın
merhabalar
geç kalmışım şiirlerinize
tebrikler
kaleminiz daim olsun..