"Beyfendi değil Âzem, Â'nın Üstünde şapka var"
Türkiye sinemasının çok üstünde bir yapıttır Arkadaş filmi. 1974 te çekilen; yönetmenliğini, yapımcılığını, senaristliğini hatta başrol oyunculuğunu bile Yılmaz Güney'in üstlendiği ve bu alanda eşine pek az rastlanır türden bir filmdir.
Kara yollarının bilmem kaçıncı bölgesinde mühendis olarak çalışan, devrimci Âzem ile, üniversite ve eski dava arkadaşı, sonradan işadamı ve zengin olan Cemil'in yıllar sonraki karşılaşmalarını psikolojik bir eksende ele alıyor. Film de ki eşsiz sahneler, Ahmed Arif şiirleri, Melike Demirağ'ın Arkadaş müziği, verilen mesajlar, şüphesizki hafızamızın baş köşesinde yer almakta yıllardır...
Gecenin renginden
yedi yıldız kaçmış
Sabahın koyu rengi
uykumu kaçırmış
Uyan dedim, sende uyan
Yeşil gözlüm, sevdiğim;
“Evvelden evvel bir zaman imiş”
(Diyor yaşlı köy kadını)
“buraların soğuğu öyle soğuk değildi eskiden
Şimdiki soğuklar, soğuk mu sanki”
1
Bir şehir düşünüyorum, unutulmuş bir şehir. Ve eğer bir çocuk şehrini terk etmişse, çocukluğunun şehrinden göç etmek zorunda bırakılmışsa, işte o çocuk yaşı ne olursa olsun, o şehri her ziyaretinde yaralı bir türküyü yeniden söyler.
Bir şehir düşünüyorum, unutulmuş bir şehir. Kış zamanlarından kalma, karların eksik olmadığı, kızak kayan çocukların sesleriyle dolup taşan bir şehir. Yaralıların, mazlumların, gariplerin, unutulmuşların, kimsesizlerin şehri. Aylarca sürüp giderdi karakış. Yollar kapanır, evlerin, ahırların, damların önünü beyaz gelinlik gibi süslerdi kar. Tezek tutuşturulan sobalardan tüttükçe dumanlar, babaannemin buğday kavurgası süslerdi düşlerimi. Bir mevsimin tutsağında kalmışta olsak, alışmıştık böylesi yaşamayı. Şikayet etmeden, daha iyisinin düşünü bile kurmadan dalıp gidiyorduk zemherinin, kışın sonsuz misafirliğine…
baharın koynunda umut taşır doğa
rüzgar esişleriyle meydan okur havaya
onlardı, kırmızı bantlarıyla dağ doruklarında
nehir kenarlarında bağdaş kurup, türkü söyleyen
onlardı, tan ağartısında, güneşin şafağında;
elde tüfek,
onlar gülecek rengine tenimizin
formasız üstlerimizle alay edecekler
yırtık ayakkabı, ayakkabısız ayak
toprak saha, eskimiş futbol topu
yaralı gülüşler, aldanmış gözler
siyaha çalan renkler...
annemsiz bir şehir istemiyorum
ne de yaşamak.
o halde hala
niye burdayım?
yarın hafta sonu
Doğurdun çocuklarını
Doğurdun can ana
Bulaşır kasıkların al kana
Bağrışların gökte,
Yüreğin yerde
Tatlı bir haykırış;
kanadı kaybolmuş bir adamım,
sorsam suçlayacaklar
kanatların nerde diye...
kanatlarım dağılınca,
ben adamlıktan utanırım.
şarkı;
ellerimi tut küçük çocuk
bırakma sakın
tiryaki olduğum umutları
unutma sakın...
şair ile düşüncelerım şöyle yazdıgı şiirler hayatın içinde yasadıgımız olayları anlatıyor anlatım sekli ve şiirlerde okuyucuya duyguyu verebiliyo ulvi koçun şiirlerını okudunda siirlerde hayaller degilde gerçekler elen alınmış ve vurgunlanmıs yazdıgı şiirleri çok begendim ellerıne saglık umarım şii ...