Beyoğlu'ndan Diyarbekir'e
Kalıplaşmış cümleleri yok sayarak
Ellerinde tarhana kokusuyla
Bozkırların yabani çiçek kokan ovalarından bölünmüş tarlalarını arşınlayan annelerin
Ya da bir ağaç gölgesinde serinlemek için bekleyen yaz kuraklığı teneffüs eden yaşlı bir adamın sıradanlığıyla
Bir beyaz görmüşüz ki kırmızı sayılır
Beyoğlu'ndan Diyarbekir'e
Kalıplaşmış cümlelerin ideolojik bütünlemesini yok sayarak
Ellerinde yalnızlıkla
Çaresizliğin verdiği kutsiyetle
Kimsesizlik olmadan yeniden
Dirayetli iklimlerin kırkikindi vakitlerinde yağan rahmet bereketini görmüşüz ki
Erenlerin sırrıdır.
Beyoğlu'ndan Diyarbekir'e
Duraksamadan anlamsızlıkla kamplaşmanın apolitik kimyasını yok sayarak
Bilinmez diyarların sıcak iklimlerinden gelen güzel yürekli bir kaç gönül insanının nasihatleri gizli bir yer sofrasında
Acınası hatıraların dinlendiği zaman dilimlerinde
Öze dönmenin verdiği kehanet
Bir destanın Türkçesidir.
Beyoğlu'ndan Diyarbekir'e
Kavgaların dava sanıldığı bir ülkenin dağında
Ya da çiçek açılması beklenen güzelim bahçelerinde
Bulunmaz bir erdemin ürünü Anadolu'mun
Ayasofya kırıntısına binaen
Getirilen her bir tekbirin
Hatırına sayılır dualar aminler
Namazgahlar bekler sancakların altında
Gizlendiği yerden çıkar tarihsel bekleyişler
Yargıların biriktirdiği kalıntıları temizlerken manevi yönelişler
Umut etmek gerek güzel ülkem
Sakarya Ruhu da dirilir
Ayasofya minaresinden.
Beyoğlu batıdan bir esintiyle selam verir Diyarbekir'e
Terklerimiz biter çamur deryasından
Feryat figan göz yaşları gizli yüzlerin
Bembeyaz simaların güneşliğinde
Karargahların gölgesinin bıraktığı yeşil izlerin silindiği bir hüküm
Ya da elleri nasırlı bir amcanın gülümsemesi
Mana kazanır
Aidiyet yoksunu birkaç karartının üzerine
Gizliden bir aydınlık çökerken
Bahar akşamı gelir bir başka bahar
Yargıların üzerinde...
Kayıt Tarihi : 6.6.2015 16:00:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!