Uğurlayamama Merasimi

Mahmut Sezai Altundağ
60

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Uğurlayamama Merasimi

Bir veda mektubu yazamadım sana,
çünkü gidişin yankı yaptı duvarlarda,
çiçekler de soldu ardından.
Sadece gözlüğümün camında buğulu kalan
bir silüet gibi öylece silinmedin içimden.
Ne alkış vardı, ne ağıt.
Bir yokluk bu kadar sessiz nasıl gelir insana..

Ben seni,
bir cebin dip köşesine kaçmış anı gibi tuttum elimde,
ne unuttum ne tamamlayabildim.
Kendine bile söyleyemediğin sözler vardır ya,
içimde öyle bir cümle takılı kaldı:
“Dönüş ihtimalin, hangi felaketi gerektirir?”

Şimdi saatleri susturdum.
Zamanı elle tutulur bir yas haline getirdim.
Her gece, içimde seni anlatan
bir kenti baştan kuruyorum.
Ve her sabah,
o kenti yıkıp yeniden yalnız kalıyorum.

Geceleri düşlerin bavulunu açıyorum,
bir eski yazdan kalma kokun,
bir gülüşün,
birdenbire kesilen cümlelerin..
Düşlerin eksildikçe,
rüyalarım daha karanlık hale geliyor.
Seni düşünmek artık bir ışığı değil,
bir kesintiyi beklemek gibi.

Seninle başlamayan sabahlar,
güneşin bile gövdesini çektiği günler gibi solgun.
Bir gölgeye sarılır gibi uyuyorum.
Kendimi yoklarken,
hep adını buluyorum avuçlarımda.

Uğurlayamadım seni.
Çünkü gittiğine dair bir işaret yok hâlâ.
Bir uğultu kaldı aramızda,
sana ait olmayan ama seni andıran.
Ve içimde bir yer, hâlâ
gelişini selamlıyor,
gidişine küsmüş bir çocuk gibi.

Belki de hiçbir ayrılık tam olmaz.
Belki de bazı insanlar,
bir eşyada değil,
bir boşlukta unutulur.

Ama ne zaman sokağın köşesinden
bir rüzgâr geçse,
içime yine senin adını sürükler.

Ne zaman bir kalabalık yutsa beni,
hep sırtımı dönüp sana bakacak bir yer
arayarak yürürüm.

Ve ne zaman içimden
“bitti” desem,
bir şiir daha başlıyor sende kalan hecelerle..

Mahmut Sezai Altundağ
Kayıt Tarihi : 11.6.2025 17:10:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!