Elim telefona gidiyor.
elim, elini hatırlıyor.
aklım başımdan gidiyor.
işte yine bir şarkı.
yine sen.
dön dolaş, aynı terane...
Kendini işe vermek
seni unutmanın en güzel yoluymuş.
Günün üçte biri en azından;
gözlerin yok, saçların yok,
neşeli kahkahan, kokun yok.
- bana afyon olan o kokun –
Küçük şehir insanlarıydık,
günü akşam ezanıyla biten.
Az şey göre göre
küçüldü gözlerimiz...
Babalarımızdan aldıklarımızdı
çocuklarımıza bırakacağımız,
Bu gece,
yırttım bütün resimleri.
İkiye, üçe, dörde...
Parçalara ayırdım sararmış sevdaları.
Bu gece, ellerim benim değil.
Bu gece ölüm, hiç uzak değil.
Temmuzdu.
Geceydi.
Bir veda gecesiydi, gözlerden uzak.
Bir eski şarkıyı söylüyordu kavaklar, usul usul .
Ay ışığı düşmüştü saçlara.
Deniz, dalga dalgaydı yine.
ve gittin.
Alıp yanına tüm yaşanmamışlıkları,
gittin rüzgarların estiği yöne.
ve gittin.
Hiç gitmeyecek gibiydin.
Hiç gelmemiş gibi gittin.
Yağmur başladı yine.
Bir yanık türkü gibi
hoyrat, delice...
ve selam getirdi yine,
eski sevdalardan,
uzak dostlardan...
Bir temmuzun daha ortasında,
yazın yarısındayız.
Hava sıcak, duygular terli.
Biz hala o sevdanın şarkısındayız.
Bir masal yaşanmış Kaf Dağı'nın ardında.
Seni düşünmek,
ölmenin yarısı.
Türlü kuramlar, dolu-boş hesapları...
Gecenin gölgesinde
gün ışığı umutları.
Seni düşünmek,
Karlı bir gündü, Mart'tı galiba.
Biten aşklar yağıyordu, kristalize...
Biten aşklar,ağlıyordu halimize.
Bir son muhabbetti, masada yaşanan.
Bir ayrılık seremonisi, klas kafede...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!